CUNDA BAKLA
UNUTKANLIĞA VE İKTİDARSIZLIĞA KARŞIN DOĞAL,
TAZE CUNDA BAKLA
ile ilgili genel, nostaljik
bilgiler
Unutkanlığa ve iktidarsızlığa karşın
doğal, taze Cunda Bakla, (Taze, henüz kartlaşmamış bakla
içinin ev ekmeği, Cunda siyah zeytinle yenilmesi, yada
kahvaltıda salata olarak tüketilmesi halinde tedavisi etkin
olmaktadır). Kıyı Egede,
özelikle Cunda-Ayvalıkta bol tüketilen bakla, enginar, Cipohorta, (veya Kiporta= doğal çiftlik otları
karışımı) yemek kültürün hatırlatılması ve
yeni nesillere aktarılması, tanıtılması amaçlı bu
ve diğer makalelerde Girit usulü Cundabakla yemekleri,
salatları, çaylarına yer verilmesi düşünülmektedir.
Cunda bakla ve Cunda enginar 1924 yıllarında Göç eden Giritliler
tarafından beraber getirilmiştir. Bugüne kadar gelişip
yayılmıştır. Bitkinin genleri ile
oynanmamıştır. Tarlalarda, suni gübresiz, ilaçsız hormonsuz
yetiştirilen cunda bakla ve enginarların önemi; lezzetindedir ve
şifa özelliğindedir.
Hacer Ana Girit usulü Taze enginar-bakla salatası
Cunda Bakla&Cunda Enginar
Salatası, kahvaltı veya aksam yemeği için
(Cunda taze bakla içi, Cunda Enginar, Cunda Siyah Zeytin, Arapsaçı, Cunda
Zeytinyağı
(Tuz, Limon, sirke, baharat
katılmamalıdır!)
İlaç, şifa niyetine;
Enginar, bakla ve arapsaçı mümkün olduğu kadar çiğ
tüketilmelidir.
Kartlaşmamış,
(iç baklanın ağzı yeşil ise bakla dış kabuğu
ile rahatlıkla yenebilecek tazeliktedir) yaklaşık 30- 50 adet
cunda taze bakla içi bir tabak içine 5 6 adet Cunda siyah zeytinle konulur.
Bir çorba kasığı cunda zeytinyağı ile taneler
karıştırılır. İsteyen bir tutam taze ya da kuru
nane, kekik, rosmari (kuşdili) , serpebilir.
(Ben bunların yanında 10 ile 15 kadar taze yeşil bakla
yaprağını parmaklarımla küçük parçalara ayırarak taze
bakla içine serpiyorum.) Sabah kahvaltısında
yanında filtre kahve veya çayla bulabilirseniz bahçe bitkileri
karışımı çayı ile tercih edebilirsiniz.
Nisan, Mayıs
aylarında Cunda´da herhangi bir nedenle bulunuyorsanız, Cunda Taze
Baklanın tadına bakabilirsiniz.
Otel de kalıyorsanız, kahvaltıda taze zeytinyağlı
bakla salatasını mutla isteyin. Kaldığınız otelde
yoksa, Cunda çarsısından yarim kilo
baklayı biraz da zeytin alıp sahildeki kahvenin birinde bakla
salatınızın tadına bakabilirsiniz.
Cunda daki
bir cok oteller ve gazinolar müşterilerin
isteği üzerine Cundaya özgü bakla, enginar yeşillikli, bitki
salatalı halis, kaliteli karışımsız, ilaçsız,
Cunda Zeytinyağlı ve ev tipi kimyasız, yani hormonsuz
sofralık siyah ve beyaz zeytinli, özel bitki çaylı
kahvaltıları ek ücret ödenmeden sunulmaktadır. Cundanin otellerinde
, restorandlarinda ise her gün ayrı ev tipi,
halis zeytinyağlı bir Girit yemeğinin lezzetine bakabilirsiniz
. Yaz mevsiminde haziran sonlarında Cunda da
bulunuyorsanız, Girit usulü Cunda Bamya yemeklerinin, ev tipi
zeytinyağlı, hacerananin kabak, domates, patlıcan, biberlerden
oluşan fırında sade dolmasının tadını da
bakabilirsiniz. Restoranda gerekse otelin kahvaltısında sunulan
zeytinyağı, zeytinler, domates, biber, patlıcan, birçok
yeşillikler cundada ve yakin çevresinde yetiştirilmektedir.
Cunda Bakla Tarlasından görüntüler,
(Cunda Harakop Butik
Otele ait Cunda Bakla Tarlasından baklaları kendi ellerinizle de
toplayabilirsiniz)
Cunda
Baklanın yemek çeşitleri, salataları yaprak çayları
hakkında kısa bilgi:
ü Cunda taze bakla;
yeni, yeni çıkmağa başladığı körper
bakla, ikiye çıtlayarak bölündüğü olgunluğa
ulaştığında, zeytinyağlı yeşil fasulye gibi
bol naneli sarımsaklı pişirilmektedir,
ü Olgun ya da
kartlaşmış taze bakla içleri bol naneli, sarımsaklı
zeytinyağlı yemeği hazırlandığı gibi fava
tipi olaraktan yeşil taze bakla içleri kullanılabilir,
ü Kuru
baklaların da bol taze naneli yemekleri yapılmaktadır.
Anamın yaptığı, sevdiğim yemeklerden biri
zeytinyağlı yeşil naneli kuru baklaydı
ü Cunda
Favanın, Cunda Kuru bakladan hazırlanışı biraz
zahmetli olsa da zeytinyağlı Cunda favasının (Girit usulü)
lezzetine, hele sofrada zeytinyağlı favanın yanında
ızgara balık veya papalina varsa tadına doyum olmuyor.
ü Kuru
baklayı kabuğu ile soba üzerinde veya pirinalı mangalda
ısıtarak çerez seklinde kıs günlerinde bolca yediğimizi
hatırlıyorum. Kuru
baklayı muharrem ayında aşurelerde kullanıyorduk.
ü Henüz
kartlaşmamış taze yeşil Cunda Bakla içinin siyah zeytin ve
ekmekle yaygın olarak cunda da yenilmektedir.
ü Ayrıca
taze bakla tanelerinden muhteşem, sağlıklı salatası
yapılmaktadır.
ü Pikniklerde,
özellikle hedreles (hıdıreles)
gününde Cunda Bakla ve sofralık siyah zeytin olmazsa olmazdır. Hidirelez gününde çok ender olan 7, 8 adet içli
baklayı bulan, onu yemeyip hedrelez günü evin
sokak kapısın iç kısmına bir sene boyunca asarak uğur,
şans, bereket getirmesini bekler. (Cundada yaygın bir Batıl
inanışta, Yeni yılın ilk ayında
dışarıdan temiz bir iki kiloluk bir tas parçasının
evini içine bir kösesine konulmasıdır, O senenin aile fertlerinin tas gibi
sağlıklı geçmesi dileğinde bulunur)
ü Taze yeşil
cunda baklanın yaprakları da, cay olarak
kullanıldığı gibi yeşil taze salatası ya da
haşlanmış ot gibi salatası yemeği
yapılmaktadır. Taze bakla yaprakları börekte de yalnız
başına ya da diğer otlarla karıştırılarak
kullanılmaktadır.
Eskiden, 90
yıllarının başlarına kadar Cunda da hemen, hemen her
aile; ev mutfak ihtiyacı ve beslenen hayvanları için tarlalarda,
zeytin ağaçlarının aralarında bakla ekiyordu. Sofralık
siyah ve beyaz zeytin basıyordu. Cunda Bamya da yetiştiriliyordu, iyi
bir gelir kaynağı idi. Her gün toplanip köfünler, kasalar dolusu ta İzmir´e, İstanbul´a
satılıyordu. Günümüzde Cunda Bamya eken kalmadı, Cunda bakla ve
sofralık zeytin kültürünü eskisi gibi devam etmiyor. Cunda baklayı da
ekenlerin sayısı 20 kişiyi geçmemektedir. Cunda Baklanın
diğer bir özelliği Zeytin tarlalarında ekildiğinde ve
baklalar tamamen kurumadan toplanıp sürüldüğünde zeytin
toprağın verimi gübre etkisi yaparak artıyordu.
Baklanın süt
hayvanlarında önemi bir doping yemi gibi, süt
miktarını ve kalitesini yükseltiyor.
Günde bir avuç dolusu kuru bakla içi ile beslenen keçinin süt artışı hayret
ediciydi! Neredeyse iki kat artıyordu. Baklasız günde üç-dört kilo
süt veren Cunda Süt Keçisi, bakla
yedirildiğinde süt verimi 4-6 kiloya
varıyordu. Ve daha kalın süt
kaymağı bırakıyordu.
Cundanın süt keçileri
de meşhurdur. İneği aratmayacak kadar bol süt veriyorlar. Bir
zamanlar uzak illerin köylerinden hususi, Cunda Süt keçisi almak için
pahallı olmalarına rağmen geliniyordu. Cunda süt keçilerinin
dişi yavruları için önceden parası verilerek siparişler
dahi veriliyordu. Cunda süt keçileri hemen, hemen her evde besleniliyordu.
Günümüzde ise Cundan Süt Keçileri de yok olma aşamasında. Besleyenlerin
sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordur. Aslında Cunda süt keçilerin
geleceği vardır, Cunda da ve yakin bölgelerde İnek, koyun
besleneceğine, süt verimi yüksek olan keçi sürüsü beslemenin daha
kazançlı olabileceğini düşünüyorum. Devlet tevsikli Cunda süt
keçisi çiftliklerin kurulması işsiz gençlere yeni kazançlı is
sahası açacaktır. Keçi sütü ve keçi peyniri gerek yurt içinde gerekse
de yurtdışında büyük talebi olan ve çok karlı bir ürün.
Cunda süt keçileri zor yasam koşullarına, hastalıklara
karşın dirençli, yeşil ve kuru otlarla, çalılarla, sebze,
karpuz, ekmek artıkları ile beslenebilen sadık, evcil
hayvanlardır. Evin avlusunda beslenebildiği gibi, geniş bir
alanda serbest halde dolaşması imkanı
sağlandığında, süt verimi artar! Rahmetli anamı bildim
bileli evimizde bir bazen iki cunda süt keçisi besleniyordu. Bu sayede evimizde
yaz kış keçi sütü, keçi peyniri, keçi yoğurdu, keçi süt
kaymağı eksik olmuyordu. Anamın ayda bir iki defa keçi süt
kaymağından yaptığı, staka
süt kaymağı yemeğini çok özlüyorum. Birikmiş keçi süt kaymağına un
katarak orta ateşte devamlı karıştırarak
pişirilen bir yemek. Kimisi bunu yemeği tatlı olarak
kullandığı gibi kimileride kahvaltılık olarak
tüketiyordu. Bizim evde tencereler dolusu bol olarak
hazırlandığında sıcak yemek olarak sofrada
değerlendiriyorduk. Rahmetli
amcamda izmirden Cundaya geldiğinde anama stakayi yani keçi süt kaymak
yemeğini soruyordu! Staka, piştikten sonra üzerine biraz şeker
atılarak yeniliyor. Ben ise, evde pişirilen bu kaymak yemeğine
anamın yaptığı karadut, yada vişne reçelinden bir iki
kaşık katarak yemeği tercih ediyordum. Bu enerji deposu kaymak yemeğini
Giritliler çok iyi bilir. Yazmadan geçmeyeceğim diğer bir konu, süt
kaymağını rahmetli anam böreklerinde de bolca
kullanıyordu. Her yufkayı süt,
zeytinyağı ve süt kaymağından oluşan bir
karışımla yağlıyordu,
çiğ böreğin üstüne de bol, bol süt kaymağı yayarak
fırına veriyordu. Lor ve peynir karışımlı ıspanaklı,
pazılı, rezeneli, enginarlı, böreklerinin Tadı mı?
Muhteşem. Keçinin ilk
doğurduğunda toplanan süt, ısıtılarak tereyağı-lor
karışımı kesik süte dönüşüyordu. Evde bu kesik sütten
çok lezzetli unlu tatlılar yapılıyordu ,
kıserotigana açılan yufkaya bu süt kesik malzemesi faklı
sekilerle konulup zeytinyağında kızartılıyordu, daha
sonra tatlı şuruba atılıyor kısa bir süre
bekletildikten sonra çıkarılıyordu, Tepsiler dolusu
hazırlanan bu tatlının üzerlerine tarla susamı ve
tarcın serpiliyordu. Tadı mı? Tek kelimeyle
muhteşem. Seksenlik dedem dahi korkmadan doyasıya yiyordu.
(Dedem seksen yedi yaşında, hiç bir sağlık sorunu olmadan,
doktor yüzü görmeden zeytin ağacının üzerinde
çalışırken düşerek vefat etti). Dedemlerin tam buğday
unundan yapılma kendi bahçe fırınlarında pişirdikleri
ekmeklere, özellikle çuval dolusu
yapıp dağıttıkları kara kepekli peksimetlere
hasretim. Cundaya has bu lezzetler,
yemek kültürü bir şekilde kaydedilmelidir,
yaşatılmalıdır, en azından cunda daki
restoranlar bu misyonu üstlenmelidirler.
Nisan ve Mayıs
aylarında İzmir den Cundaya her hafta sonu, sırf taze yeşil
cunda bakla ve cunda enginarı yemek ve almak için gidiyorum. Bu aylarda
uzakta iseniz Cundadan irtibata geçerek kargo ile Cunda bakla ve Cunda
enginarı satın alabilirsiniz..
Cunda Bakla, Cunda
Enginar, Cunda Bamya, Cunda Nohut, Cunda Kavun, Cunda Karpuz, Cunda Domates,
Cunda Börülce, Cunda Kabak gibi bazı tarım ürünleri 192425
yıllarında mübadeleyle Girit ten Cunda´ya göç edenlerden
bazıları beraberlerinde tohum, kök olarak getirmişlerdir. Girit´te bahçıvanlık, zeytincilikle uğrasan
Dedemler de (annemin babası) bazı bitki, sebze, meyve
tohumlarını beraberinde getirmiştir. Bu ürünlerin genleri ile
oynanmamış, doğal mutasyona uğrayarak gelişmiş
bitkilerdi. Maraz ve hastalıklara karsın dayanıklı idiler,
fazla suya ihtiyaçları olmadan gelişmelerini
sürdürüyorlardı. Bir nesil daha
sonra Cunda bakla ve Cunda Enginar ve Cunda Bamya gibi bitkilerde
tohumları ve kökleri ile birlikte kaybolup gidecektir. Cunda Bakla ve Cunda Bamya
tohumlarını biz hala koruyoruz, arzu edildiği takdirde ziraat
fakültelerine bu tohumlar korunmak ve geliştirilmek üzere verilebilir!
Çocukluğumda
tadına doyum bulamadığım o Cundanın lezzetli kokulu
dayanıklı iri (3-7 kiloluk
kavunlarını, iri renkli çekirdekli karpuzlarından, iri kan
kırmızı sulu tarla domateslerinden bugün eser yok,
tohumları ile birlikte yok olmuşlardır. Rahmetli anneannem ve
anam her yıl yetiştirdikleri kavun ve karpuzlardan iyi olanlardan
mutlaka tohum ayırırlardı. O tohumları bizler devam
ettirmedik, saklayamadık, koruyamadık, maalesef buna üzülüyorum. Onun yerine dışarıdan
hormonları ile oynamış küçük çekirdekli kavun ve karpuz
tohumlarını, domates, salatalık, biber gibi İtalya
İspanya, Almanyadan büyük marifetmiş gibi getirdik. Yıllardır ağız tadı
ile ne kavun, ne karpuz, nede domates yediğimi hatırlamıyorum.
Yeni nesil o eski Cundanın özellikle Çıplakadasının,
Hakkıbeyadasının, Paterıcanın,
Çataltepenin kavunlarını, şimdi
villalarla doldurulmuş Arkadenizin, Altınovanın, Paterikanın,
Dubanın karpuzlarının tadını, lezzetini,
kokularını nereden bilecekler ki. Abartıgıma, gevezelediğime yorumlayacaklardır.
Cundada yasayan büyüklerine sorsunlar,.
JAPON´U, ALMAN ´I, AMERİKA´LISI
NE ANLAR BİZİM KARPUZLARIN,
KAVUNLARIN, DOMATESLERİN, TAZE MISIRLARIN, ŞEFTALİLERİN,
KAYISILARIN,
GİBİ MEYVE VE SEBZELERİN DOĞAL
LEZZETİNDEN? BUNLAR MEYVE VE SEBZELERİN
GENLERİ İLE OYNAYARAK, ADİLEŞTİREREK ve HORMONU
BASARAK ÜRETTİKLERİ HYBRİT TOHUMLARLA TÜRKİYE´NİN
DOĞAL, LEZZETLİ, ŞİFALI MEYVE VE SEBZELERİNİ
YENMEZ HALE, SAĞLIKSIZ HALE GETİRDİLER. KENDİ
TATSIZ, IDIYOT TİPLERİNE BENZETİLER!
KARPUZ KARPUZ
OLMAKTAN CIKTI, YENMEZ HALE GETİRİLDİ. ARTİK HYBRİT
TOHUMLU KARPUZ, KAVUN, NEKTARİNLARİ, SEFTALİLARİ, MISIRLARI ALMIYORUM,
BIRAKIN AĞZIMA SÜRMEYİ, EVİME DAHİ SOKMAMAĞA KARAR
VERDİM.
Sizlerde Türkiye´de doğal
yetişen, genleri ile oynanmamış, hormonlaştırılmamış
meyve ve sebzeleri manav ve marketlerden isteyen. Yoksa Almayın. Talep
olmasa bu tipsizler tipsiz, sağlıksız, lezzetsiz meyve ve sebzelerini üretip bize
yediremeyeceklerdir. Hibrit yada
hybrid yani melezleştirilmiş tohumlardan
elde edilen meyve ve sebzeler daha dayanıklı ve lezzetli oluyor
iddiası görmemişlerin, tipsizlerin bir uydurmasıdır. Örnek
hormonsuz, aşırı Avrupa gübresi ile dopiklenmemis
tarla domatesini, hybrid domatesi test
edebilirsiniz. İkincisi kısa
sürede yumuşayıp betle haline dönüşüp yenmez hale gelirken,
birincisi doğal tarla domatesi kan kırmızı renginde
diriliğini uzun bir süre koruyor.
meyve ve
sebzeler lezzeti ve vitamin ve mineralleri ile için sağlık için
yenmelidir, hayvan sürülerin önüne konulan yem gibi karin doldurulması için
yenilmemelidir. Meyve ve sebzelerde az fakat öz, sağlıklı olsun
kuralı benimsenmelidir.
Ziraat fakülteleri
Türkiye´ye ait çeşitli yörelerimizde bulunan bitiklerin devamı için
tohumların korunması, artırılması, kaybolmaması
için gereken önlemleri almalıdırlar diye düşünüyorum.
Cunda
Taze Bakla
Cunda
Taze olgun bakla (kaynar suya sokup hemen
çıkartılmaktadır daha sonra poşete konulup dipfrize
konulmaktadır, Kıs, yaz mevsimlerinde bakla yemeklerinde
kullanılmaktadır
Cunda Kuru Bakla (zeytinyağlı,
bol naneli yemeklerde ve kırılarak vefa yemeklerinde
kullanılmaktadır,
ayrıca kavrularak, veya ateş sobasının
üzerine, yada fırına konularak çerez seklinde yenilmektedir
Fırsat
bulduğumda, bos zamanlarımda,
cunda ile ilgili bazı nostaljik konular
üzerine yazmağa devam edeceğim. (Kahvelerde, lokallerde, televizyon
karşısında saatlerce oturma, seyretme, kağıt
gibi oyun oynama alışkanlığım olmadığı
için, biraz da değişiklik olsun diye de yazıyorum)
Örneğin,
cunda enginar, cunda bamya, cundanın eski zeytinyağı
mengeneleri, Cunda keçileri, keçi peyniri, Cunda kuru inciri, cunda cam
balı, Cunda Balıkçılığı, Balıklar,
Balık yemekleri, İskorpit Balık çorbaları, Aşık
Mustafa ahtapot yahnisi, yolcu motorları, kum motorları, Cundanın eski meyhaneleri v.d.
hakkında nostaljik yasadığım,
tanık olduğum bilgileri aktarmağa devam edeceğim. En
azından anamın Girit yemek tariflerini Ablamdan alarak,
öğrenerek buradan aktarmak istiyorum. Anam sağ iken bunu
yapmadığıma da üzülüyorum. Dedemlerin Girit, cundaya ilk
vardıklarında yasam anılarını kendi seslerinden,
görüntülü kaydetmediğime de üzülüyorum.