21. Yüzyıl Türkiye’ sinde bu görüntüleri yaşatanlara yazıklar olsun

 

cizre.JPG

  

Bu olaylar karşısında devletin, tepkisizliğini, otorite boşluğunu, acizliğini kınıyorum.

(TBMM, Hükümet, Muhalefet, Siyasiler; Türban yasası ve vekillerin 6000 TL emekli maaşı yönetmeliği ile meşguller)

 

…………………………………………….

 

Yasa dişi gelişmelere karşın ve bu tür yasa dışı gösterilere karşın Türkiye’de neler yapılabilir?

 

Neler,  neler, neler yapılmaz ki! Örneğin ilk akla gelenleri önem sırası gözetmeden sıralanması;

 

A. Olay öncesi

 

  1. Olası yasa dışı gösterileri ve veya yasadışı gösteri olaylarını önlemek için gerekli istihbaratın alınması, istihbarat bilgilerine ve tecrübe ve mesleki bilgiler ışığında önceden çıkabilecek olayları yer, zaman ve boyut olarak tespit etmek.
  2. Daha sonra neler yapılabileceğini tartışmak, gerekli hareket, olay-önleme planı çıkartmak. Gerekli hazırlıkları yapmak, yeterli güvenlik önlemlerini almak, yedek güvenlik güçlerini hazır vaziyette bulundurmak,
  3. Takviye kuvvet olarak yakın çevrede ve bölgedeki jandarma ve diğer askeri birliklerden faydalanma, onların hareket sahalarının belirlenmesi. İlgili koordinasyon kurmak
  4. Yasa dışı örgüt faaliyetlerini kışkırtan, yönlendiren, lojistik destek ve bilgi verenleri tespit edip onları suçüstü yakalamak.
  5. Çıkan, oluşturulan çatışma ortamında belli örgüt elebaşlarını, liderlerini, etkili destekçileri etkisiz hale getirmek, meçhule göndermek. (terörle mücadelede çareler tükenmez!  Vatanin, ulusun, laik cumhuriyet devlet yönetimin hayati çıkarları tartışmasız önceliklidir,)
  6. Olası olayların patlak vereceği kritik yerler, mekânlar, meydanlar, mahalleler, sokaklar, kavşaklar, caddeler önemli giriş çıkış yolları, garajlar, metrolar,  binalar, kalkış duraklar bilgisayar destekli uzaktan kumandalı gizli güvenlik kemereleri ile donatılmalıdır, tüm görüntüler bir merkezden izlenmelidir ve değerlenmelidir.

 

B. Olay sırasında

 

1.    Hazırlanan plana göre etrafı yeterli güvenlik güçleri ile sarmak, kıskaç operasyonla yasa dışı, azılı göstericileri yakalamak için takviye güçlerini hazır hale getirmek

2.    Yasa dışı gösterilere katılanların tüm dağılacakları, kaçacakları, saklanacakları yolları, binaları, mahalleleri, taşıtları yeterli takviye güvenlik güçleri ile kapatmak.

3.    Tahmin üstü gelişen, kontrol dışı olaylarda; paniğe kapılmadan takviye güçlerin gelmelerini ve yerlerini almaları için göstericileri oyalamak.

4.    İlk aşamada karşı tarafa çaresiz, güçsüz olduğunuzu göstererek yasa dışı göstericilerin esas niyetlerinin ve belli kişilerin ortaya çıkmasına olanak verin. Ağır suç teşkil edecek bazı taşkınlıklara izin verin. Olaylar belli bir kıvama geldikten sonra kıskacı hızlı bir şekilde daraltarak ve kimseyi kaçırmayarak onları kısa sürede dar çember içinde hapsedin.

5.    Hiç ara vermeden çember altına alınan yasa dışı göstericileri üzerlerine şiddetle gidilerek kadın, erkek, yaslı genç, çocuk demeden hepsinin tutuklanmalarını sağlamak, kimliklerin ve ifadeleri almak için yasal süre içinde karakolda tutmak, daha sonra savcılığa sevk etmek

6.    Bu gösteriye katılanlardan ortaya çıkan tüm zararın, güvenlik önlemlerin maliyetinin de yassa dişi göstericilerden sağlanmalıdır

7.    Polislerin yerli ve yabancı kameralar önünde yasa dışı göstericilere coplarla, tekmelerle saldırmalarını ben çok yanlış bir uygulama olarak görüyorum.

8.    Olayların patlak verdiği, yâda büyük olayların ortaya çıkma ihtimalinde o mahalde, semte, olay yerinde yazılı ve görsel basın ekiplerinin güvenliğini öne sürerek onları olay yerinden uzak tutmak. (Vatanin, ulusun bütünlüğü, huzur güvenliği, laik cumhuriyet devlet yönetimi, vatandaşların can mal güvenliği demokrasinin, özgürlüğün temel ilkeleridir. Bu konuda değil Bati Hıristiyan alemin ikiyüzlü, çıkar demokrasi anlayışı, siyaseti,  tüm dünya ülkeleri Türkiyecin başına yığılsa dahi asla taviz verilmemelidir.

 

C. Yasa dışı gösterilerde çocukların ve kadınların ön saflara çıkarılması durumunda yapılması gerekenler.

 

1.    Yasa dışı gösterilere katılanların, çocuklar ve kadınlar da dahil tespiti, güvenlik kameralarla kaydedilmeleri. Daha sonra haklarında gerekli suç duyurusunda bulunulması

2.    Tekrarı yasa dışı gösterilere katılıp çevreye zarar veren, polislere taş attan çocukların ailelerinden alınıp devletin himayesinde yetiştirilmelerine gidilmesi.

3.    Çocukların verdiği zararın ailelerinden karşılanmasına gidilmelidir. Ailelerin çocuklarına sahip çıkılması istenilmelidir.

4.    Gösterilere katılan ve polisi askeri taslayan çocuk ve genlere muz, top, giysi v.b. hediyelerle onları kazanmak yerine onları ödüllendirmiş ve daha sonraki gösterilere tevsik etmiş olursunuz.  Bence onları ikaz etmeli, tekrarı suçlarda gereğinde kulakları çekilmelidir!  Devamı suçlarda ise ailelerinden alınıp devletin kurumlarında eğitilmelidirler. Bu Avrupa Birliği ülkelerinde, Alman yada uygulanmaktadır!.... 

5.    Vatanin birlik ve bütünlüğüne, laik cumhuriyet, demokrasi devlet yönetime yada Türkiye içinde Türk bayrağına hakaret edenlere karşın yasa dışı olaylara ailece katılanların ülkenin farklı bölgelerine dağıtılmaları, belli bir süre göz hapsinde tutulmaları, azılıların ailece sınır dışı edilmeleri, eğilimli oldukları ülkelere gönderilmeleri

 

……………………………………………………………………………..

 

 

Türkiye’ de işsizlik, yoksulluk, fukaralık, borçlanma, cari acık, Güneydoğudaki ayaklanma, Türkiye’yi parçalama, batırma, kaosa boğma, Avrupa Birliği Üyeliği, Kıbrıs, Türk Dünyası, İklimsel sorunlar, susuzluk, enerji v.b. bu gibi önemli sorunlar tartışılmıyor. Bakın üniversitelerden mezun olan gençlerin neredeyse tamamı iş bulamıyor, iş bulabilen şanslı kişiler ise neredeyse asgari ücretle çalıştırılıyor, kullandırılıyorlar!! Tüm bu sorunlar Türkiye’ de tartışılmıyor, yıllardan beri varsa yoksa Türban zavallılığı,.... 

 

21. yüzyılda Türkiye`nin yeni anayasalara, yeni devlet yönetim-rejimlerine, ikinci üçüncü Cumhuriyetlere, şeriat devlet yönetimine, dini devlet yönetimine v.b. ihtiyacı yoktur. Türkiye`de eski, geri, bağnaz kafaların; cağ dışı, zavallı, kara zihniyetlerin değişimine ve sağlıklı kişiliklere ihtiyacı vardır!!

 

Her gelen hükümet oy oranlarına bakarak kendi zihniyetlerine uygun yeni anayasa hazırlar ve yürürlüğe sokarsa, ülkenin, devlet yönetimin stabilitesi, yani kararlılığı zedelenir. Ülkeye haddi hesabi olmayan zararlar verilir.  Milli eğitim bakanlığındaki yaz-boz tahtasına benzetilir!  Türkiye’deki geri kalmışlılığın esas sebebini; yasalarda yada laik cumhuriyet devlet yönetiminde aramak bence ahmaklığın daniskasıdır. Sorun devleti yönetmeğe kalkışanların, siyasilerin kişiliklerinde, zihniyetlerinde, bilgilerinde, tecrübelerinde, öngörülerinde, kültürlerinde gelişmişlik oranlarında aramak gerekiyor, gerisi safsata. Batıda da demokratik yollarla seçilmiş siyasiler ve görevlendirilmiş bürokratlar, danışmanlar vardır; Türkiye’de demokratik yollarla seçilmiş siyasiler ve görevlendirilmiş bürokratlar, danışmanlar vardır. Aralarındaki fark sizce ne olabilir, sizde düşünün! (Düşünmekle zihin körlenmez, tamamen aksine gelişir, ışıldar. Önemli farkı buradan hareket ederek arayabilirisiniz. Diğer bir ipucu size; Batıda da Profesörler ve mühendisler vardır, bizde de profesörler ve mühendisler vardır, fakat teknoloji üretiminde çok geri kalıyoruz, neden?)

 

Secimle is başına gelen (vekil) Hükümetler,  belli ve geçici sürelerle ülkenin mevcut temel yasalar çerçevesinde ülkenin içte ve dışta çıkarlarını savunmak, korumak, geliştirmek, vatandaşa hizmet etmek, refah ve huzurunu artırmak için var olduklarını bu göreve geçici süreli seçildiklerini unutmamaları gerekiyor.

 

Türbanla insanlar bilhassa gençler İslam dininden soğutuluyor, uzaklaştırılıyor, birbirlerine düşman ediliyor.  Türbanla İslam dinine zarar veriliyor, buna yasalarca izin verilmemelidir. İslam dinini çıkarları gereği araç olarak kullananlara, zavallılara yargı gereğini yapmalıdır.  

 

Hükümet etmek, mevcut temel yasa ve yönetmelikler ve parlamento çatısı altında devleti yönetmektir. Ülkenin içte ve dışta çıkarlarını savunmak, korumaktır. Bakın Güneydoğuda, Cizre’de devlet binasındaki gönderdeki varılmamızın sembolü, uğruna kanlar dökülen,  canla, şehitler verilen Al yıldızlı kutsal bayrağımız gönderle birlikte yere indirilip Türk Devletin Güvenlik Görevlileri önünde ayaklar altına alınıp çiğneniyor. Ne Devlet, ne Hükümet, ne Basın, ne TÜSİAT, ne Üniversiteler, ne Rektörler, ne prof. Unvanlı akademisyenler, ne bürokratlardan ne savcılardan, ne sivil toplum örgütlerden, ne aydın diye geçinenlerden, demokrasi havarilerden, vatan kurtaran şabanlardan da hiç çıt yok. Bunlar genelde birileri düğmeye basınca tepkileri ile görüş ve uyarıları ile ortaya çıkıyorlar.

 

 

………………………………………………………………………………….

 

Bu Gelişme karşısında onurlu bir hükümetin, bir parlamentonun toptan istifa etmeleri gerekirdi. Batıda hükümeti ve parlamentoyu istifaya zorlarlardı.  Bizde hiçbir şey olmamış gibi Türban konusunda tartışmalar devam ediyor.

Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden ve yıllardan beri zarar veren Kürdistan akımı, düzeni; türban akımı, düzeni den de daha vahimdir!  Ona rağmen hiç tepki yok, neden?

………………………………………………………………..