Altınova-Ayvalık olayına farklı bir bakış

h. ozden

 

Altınova-Ayvalık olayı hakkında dışarıdan söylenenler hayli fazla. İşin diğer bir boyutunu görmeyenler ve görmek istemeyenler de vardır. Güney Doğudan gerek PKK teröründen gerekse issizlikten Batıya göç edenler bir hayli fazla. İlk gelenler Batıdaki yerleşim birimlerinde gettolaşarak huzur içinde yaşamağa başladılar.  Hatta oradaki yerli ahaliyle kaynaşmağa başlamışlardır. (Bu gözlemim Ayvalık ve Altınova içindir, diğer Bati şehirlerimizde diğer yerleşim birimlerinde de benzerini tahmin ediyorum)  Son yıllarda PKK `nin Büyük Kürdistan hayalini gerçekleştirmek için Batıdaki Doğu kökenli vatandaşlarımızı bilhassa gençlerimizi kullanmağa başladı. Bir nevi PKK-Misyonerleri ile Batıdaki doğu kökenli çocuklara, liseli- üniversiteli gençlere ve diğer gençlere ve sahip çıkarak sorunlarına çözümler arayarak, parasal destek sağlayarak kazanmağa ve kullanmağa başladılar. Bazılarını yasa dışı islerde, uyuşturucu tacirliği, mafya tipi haraç toplama, kaçakçılık gibi islere bulaştırdılar. PKK `nin destek paralarıyla kısa sürede çok kazandıran işlere de el attılar. 

 

Güney Doğu kökenliler, yani akrabalar İlk geldiklerinde çoğunluğu amelelik yaparlarken simdi bakıyorsunuz iş yeri sahibi olmuşlar, yerli halkı çalıştıranlar durumuna gelmişler. Doğuda bol keseden verilen parasal destekler ve diğer maddi desteklerde paraya çevrilip, Batıda bilhassa turistik kıyı sahillerinde değerlendiriliyor. Araziler alınıyor, oteller, gazinolar, kahvehaneler acılıyor, marketler v.b., kuruluyor,…

 

Daha 15 senesine kadar Ayvalıkta uyuşturucu kullananlarının sayısı bir iki elin parmak sayısını geçmezken simdi bakıyorsunuz uyuşturucu müptelası, ta ilkokulun öğrencilerine bulaşmağa başladı. Bakin Cunda adasında 20 sene evveline kadar uyuşturucu, hasis, esrar kullananların sayıları 4- 5 kişi geçmiyordu ve bu kişiler her kez tarafından az çok biliyordu. Gençler aileleri tarafından bu hasisçilerden uzak tutuluyordu!. Cunda ve Ayvalıkta simdi ise bu uyuşturucu illeti PKK sayesinde korkunç boyutlara varmış. Esrar yanında hap kullananların sayısıda çok artmış. Uyuşturucu kullanan çocuk yastaki gençler uyuşturucu parası için seks alemlerine katılmağa, ibnelige, fuhuş, hırsızlık, dilencilik gibi her türlü çirkefliğe başladılar. Uyuşturucuya alıştırılan büyükler, ki bazılarını yakından çok iyi tanıyorum, uyuşturucu parası uğruna mallarını tefecilere, mafya bozuntularına kaptırdılar, bazıları da altından kalkamayacak derecede borçlandırıldılar.  Yerli haklin alışık olmadığı bu gelişmeler yerli halkta endişeler yaratmıştır. Doğu kökenli Kürtlere karşın bir düşmanlığın, nefretinde ortaya çıkmasına neden oldu. En ufak bir olayda bu ortaya çıkıyor. Altınova`daki benzeri kavgaların çok daha büyükleri daha evvelden Cunda`da ve Ayvalıkta yine hiç yoktan yaşandı. Bu taşlı sopalı bıçaklı guruplar arasındaki kavgalarda ölen olmadığı için kamuoyunda pek duyulmadı, duyurulmak ta istenmedi.

 

Ayvalık ve Cunda sakin huzurlu mutlu bir yasam sürülürken son 10 yıldır bu güzellik, huzur ve güvenlik yok olmağa yüz tutmuştur. Ayvalık ve Cunda`dan Koç gibi bazı zengin İstanbullu  iş adamlarının buralardan arazi almaları, yazlık sahibi olmaları ve buralarda son çevrilen 4-5 dizinin reklamıyla bu yöreler yurt içinde ve yurt dışında tanınmağa başladı. Bu gelişmenin olumlu yönleri yanında olumsuz yönlerini de beraberinde getirdi. Örneğin arsa fiyatları, yazlık ev fiyatları bir den çok artı, otel geceleme fiyatları ve balık lokantalarında yemek masrafları çok yükseldi. Bunların yanında Güney Doğudan yoğun göç almıştır, İstanbullu bazı mafyalarda, tefecilerde, sahtekârlarda kendi şubelerini Ayvalıkta açmağa başladılar.  İyi niyetli, yârdim sever bazı Cundalıların, kumar hileleri ile içki masalarında boş senetleri imzaları ve yüksek faizli tefeci borç paraları ile mallarını evlerini tarlalarını, iş yerlerini gasp etmeğe başladılar.

 

Bu yaşanan olaylardan, olumsuz gelişmelerden sonra, yerli haklin bazıları doğu kökenli vatandaşların kahvelerinde oturmamağa, marketlerinden alışveriş yapmamağa , onlara kiralık ev vermemeğe, Pazar yerlerine sokmamağa başladılar. Bu gelişmeler Türkiye için çok kötü, ayrışmayı tetikliyor

…………….

………………………………

 

Sadece barış nutukları atmakla, şiirler yazmaklar, yazılar yazmakla iş bitmiyor.  Ekranlarda ta sabaha kadar herkesin bildiği konuları, laf gevezeliği etmekle, atıp tutmakla, havalara girmekle, vatan elden gidiyor trajedileri ile bir yerlere varılmıyor. Olayların diğer boyutlarına bakıp uygulamalı çözümler üretilmelidir diye düşünüyorum.

 

Güney doğudaki PKK-Terörünü Yatırımlar için dipsiz fıçı misalidir. Güney Doğudaki terör olayını bol keseden ekonomik paketlerde, secim yatırımları ile de bitiremezsiniz, azaltamazsınız da! Tamamen aksine PKK- terörünü daha da azdırırsınız, gençleri hepten kaybedebilirsinizde. Devlete olan güven de zedelenir Ve bu ekonomik paketler PKK propagandası için büyük koz olur. PKK demez mi; bakin, Devlet sizi şimdiye kadar hiç düşünmedi, buraya sizin yasam standartinizi yükseltmek için yatırımlar yapmadı Bizim silahlı, kanlı mücadelemizle, baskınlarımızla devlet sizi hatırlar oldu ve simdi sizi yardim paketleri ile kandırmak, uyutmak istiyor

 

Batıdaki birçok yerleşim birimi Güney doğudan işsizlik açısından çok daha berbat. Buradakilerde örgütlenip terör estirip ekonomik paketler mi beklesinler! Ne kadar saçma değil mi?

 

Nedense diğer bir konudan bahsedilmiyor: Maalesef Güney Dogu Anadolulu bazi vatandaşlarımızın oradaki çalışma ve dostluk zihniyetleri biraz farklıdır.  Onlar hep beklemeğe, yârdim almağa yada haraç toplamağa, bağırıp, çağırmağa, yıkmağa alıştırılmıştır. Beyinlerinden ziyade ağızları çok çalışır. Erkekleri ya kahvede oturup uyuklarlarken yada biri birlerine masal hikâye anlatırlarken kadınları kızları ağır işler altında ezilirler, Ocağın geçim yükünü kadınlar taşırlar. Bunu ben, Doğu kökenli vatandaşlarımızın uzun bir süre zeytin tarlalarımızda çalışmalarını gözlemlerimden çıkarmıyorum. Abdullah Öcalan’da, Bazı Kürt Aydınları da yeri geldiğinde benzerlerini söylemekten kaçınmıyorlar. Güçlüye saygı duyarlar ve itaat ederler, zayıflığınızı gördüklerinde sizden ya kaçarlar yada size saldırırlar. Sizden para koparmak için sürü halinde üzerinize gelirler, tehditler savururlar. Güvenilmezdirler, sizi gafil avlarlar ve satarlar!!.

 

Bu görüşlerimi arkadaşlarımızı, akrabalarımızı kötülemek yada aşağılamak yada kızdırmak için yazmıyorum. Benzerleri de kendi aralarında konuşuluyor ve tartışılıyor, kendileri de bu kötü alışkanlıktan biri birlerinden şikâyetçidirler. Diğer taraftan bazı gerçeklerin, diğer bir yönlerin bilinmesinde de her kez için yarar vardır. (Beli bir usul içerisinde, kötü bir niyetle açığa vurulmadığı sürece, karşı tarafa herhangi bir zarar vermeyecek şekilde birbirimizin eksik, hatalı, zayıf yönlerimizi hatırlatıp, gösterip düzeltme isteminde alıngan davranılmamalıdır.) Bu suretle ancak kendimizi düzeltmek için çalışabiliriz.  Uzun bir süre Doğu kökenli tayfalarla çalıştık biz onlardan bazı şeyler örgendik onlar bizden bilhassa çalışmayı çalışarak para kazanmasını, hayat standartlarını yükseltmesini öğrendiler! 

Buradan suna varmak istiyorum, doğu kökenli vatandaşlarımız terör estirerek, hep devlet yardımı bekleyerek hayatlarını idame ettiremezler. Yoksulluklarının, geri kalmışlıklarının tek sebebi devlet olamaz, biraz da kendilerinde aramaları gerekir. Birde bakabilecekleri kadar çocuk doğursalar, kendileri de daha huzurlu ve mutlu olacaklardır. Devletin ekonomik paketlerini ben boşuna görüyorum……..

…….

 

Ekonomik paketler ancak terör belası bastırıldıktan sonra açılmalıdır. Aslında Güney doğu Anadolulu Vatandaşlarımızın çok büyük is potansiyelleri bulunmaktadır.

 

Siyasilerin ikide bir Türk Kürt kimliğinden gelişi güzel bahsetmeleri ve Kürt vatandaşlarımız sözcüğü ayrışmağa yöneliktir!!!! Türkiye’de Türk ulusu vardır, Türkiye’de Türk vatandaşı vardır.  Türkiye’de yaşayan Laz, Ermeni, Kürt, Arap, Süryani, Boşnak, Bulgar, Giritli v.d. hepsi Türkiye’de birinci sınıf Türk vatandaşıdır, Bu ülkenin gelişmesinde, huzur ve güvenliğin sağlanmasında ayni haklara ayni sorumluklara sahiptirler. Kimse kimsenin ırkını, kimliğini, geçmişini sorgulama hakkına da sahip değildir.

Türkiye Toprakları üzerinde yasayan, kendi ve gelecek nesillerinin geleceğini bu topraklar üzerinde gören, ay yıldızlı bayrak altında, Türk ulusu çatısında birlesen her insan Türkiye cumhuriyeti Vatandaşıdır. Her Türk vatandaşı bu ülkenin kanunların, yasalarına, nizamlarına uymak zorundadır. Uymayanlar yada uymak istemeyenler ayırım olmaksızın hak ettikleri cezayı de kabullenmeleri gerekiyor. Birlik ve dirilikli bir güçlü Türkiye hepimizin ve her kesimin yararınadır…..

………….

Sözün Kisasi:

1.  Batıda Doğuda Güneyde Kuzeyde, ülkenin her bir yanında yurt dışında da birbirimizle iyi geçinmemiz hepimizin yararınadır. Bu vatan hepimizin tapulu malidir,

2.  Batıda hangi sebeple olursa olsun bir gurup diğer bir gurubu dışlamamalıdır. Birbirimizi dışlayacağımız yerde birbirimizi kazanmalıyız

3.    Batıda ailece sülalece huzur ve güven için gelen Güney doğulu vatandaşlarımıza sahip çıkmalıyız,  daha hös görülü davranmalıyız. Çocuklar ve gençler arasındaki münferit tartışmalar, kavgalar büyütülmemelidir. Altınova`da ki olay bu boyutlara varmamalıydı. Gençlerin Delikanlılığı arbedeye, Doğu Bati meselesine dönüştürülmemeli dir

4.    Doğudaki vatandaşlarımızı tamamen kaybetmemek için Batıya göç eden doğulu vatandaşlarımızı kazanmamız gerekiyor. Onlara karşın önyargılı olmamalıyız. 

5.    Devlet Doğudaki insanları, gençleri ipe sapa gelmez ekonomik paket programları ile kazanamaz, Gelişi güzel yapılan yatırımlarda işsizliği azaltamaz. Sadece belli kişiler göstermelik yatırımlarla bundan yararlanacaktır, daha evvelden birçok kez olduğu gibi.

6.    Terörün önlenemediği, devletin söz sahibi olamadığı bölgelerde büyük yatırımlara girişmek büyük bir risk teşkil etmektedir;

        A. Yatırımlar için zaten gerekli alt yapı yoktur,

    B. Tesisin kurulması ve isletilmesinde güvenlik diğer bir sorun,

    C. Kalifiye, tecrübeli elemanı oraya çekemezsiniz,

    D. Girdi ve cıktı sürümleri için ulaşım problemi hem masraflı hem de güvensiz, riskli.

    E. Bu şartlar altında endüstriyel ürünün pazar rekabet şansı yok denecek kadar az olur

 

Ekonomik pakettele ne yapılabilir sorusuna gelince su an akla gelenler:

a.  Güney doğudaki üniversiteler acil geliştirilsin, bilhassa teknik dallar, (makine, inşaat, teknik-prosez, optik-lazer, gıda, tekstil v.b. ) ve hayvancılık ağırlıklı Ziraat  ve gıda fakültelerin bölümlerin açılmaları, Orada yöre sanayisi ile ortak kalkınma projeleri üretebilecek teknik üniversiteler ve merkezi bilim araştırma merkezleri açılmalıdır.

b.  Bunların yanında Polis ve subay turizm meslek okulları buraya da kazandırılmalıdır.

c.  Doğudaki üniversitelere güney doğulu öğrencilerimize özel kontenjan ayrılması Liseyi ve dengi okulları en iyi notla bitirenlere ve ilk 10 na girenlerin bu üniversitelere başvurdukları takdirde alınmaları.

d.  Güney doğudaki bu teknik üniversitelerin doğudaki kalkınma için alternatif projeler hazırlamalarını teşvik etmek, ve bu projeleri hayata geçirmek.

e.  Teknik üniversiteler,  bilim araştırma merkezleri oraya canlılık getirecektir, kaynaşmaya katkı sağlayacaktır, 

f.    Bu bölgede huzura güvenliğe kavuşunca zaten iç diş yatırımcı buraya gelecektir

g.  Bu üniversitelerde çalışacak idealist öğretim elemanlarının bulunmasında sıkıntı çekilmeyecektir.

 

 

 

dr. husso

 

Konu ile ilgili bir olayı kısa anlatayım! Bundan yaklaşık 10 sene evvel Uşak`tan İzmir`e otobüsle gelirken, Salihliye yakin yoldan birileri otobüse biniyor bunlardan biride yanımdaki boş koltuğa oturuyor. Kısa bir tanışma sohbetinden sonra benim Balıkesirli olduğumu öğrenince, kendiside Balıkesir Ayvalıkta 4-5 sene kaldığını cundada kişin zeytinde, yazın ise midye toplamada, gazinolarda çalıştığını söyledi. Cunda da kimde çalıştığını söyleyince kendi deyimiyle Emin Ağada (yani agbimin yanında) çalıştığını söyledi. Beni tanımadığı, hatırlamadığı için ona; Nasıl Emin ağadan memnun muydunuz diye sorduğumda, bana bizi iyi ve çok calistirdigini, paramızı aksatmadan, zamanında eksiksiz ödediğini, bizimle ilgilendiğini, bizle beraber bizden fazla çok çalıştığını, birçok işi koşturduğunu, çok çalışkan ve zengin olduğunu,.. söyledi. En önemlisi, benim daha da hoşuma giden biz çalışmayı ondan örgendik. Bize denizi, midye toplamağı öğretti, kısa sürede çok para kazanmamızı sağladı. Ondan cesaret alarak ben buralarda ailemle yerleşip tarla icarlayarak kendi işimde çalışıyorum,….. 

 

Sonuç:

Her insan emeğinin, çabalarının karşılığını aldığı sürece kendini iyileştirir, motivasyonu yükselir, kendini yenileyebilir, uyum içinde çalışır, üretir.