TÜRKIYENIN
AVRUPA BIRLIGINE KATILMA SANSI !
1. Türkiye, Avrupa-Birligine
katılmak icin ta 40 seneden beri beklemektedir, bekletilmektedir, Resmi
olmasada Türkiyenin birlige dahil edilmesi pek arzu edilmemektedir.
Avrupalıları bu samimiyetsiz tutumlarından ötürü suclamadan
evvel kendimize bakmalıyız.....
Türkiyenin Avrupa birligine girme sansı sınırlar acılmadan, 1992
evvel cok daha yüksekti. Malesef o zamanin meshur asiyasileri tarafından
bu firsat degerlendirilmedi. Türkiye, Ispanya ve Yunanaistan gibi
coktan Avrupa birliginin bir üyesi olmus olacaktı ve cok daha iyi
bir seviyede, kisini basına düsen gelir 10000 doların üzerinde
bulunacaktı.
Mübarekler 40 sene boyunca bazı reformaları ülke cökecek
diye gerceklestirmediler. Son bir yil icerisinde ise kalkan vapurun
ardından gerceklestirmege calıstılar. Peki bu reformlarla bugün
ülke battımı ki? Tamamaen aksine gerekli reformlar zamanında gercklestirilmedigi
icin Türkiye ekonomisi cökmüstür.
2. Türkiyenin Bekletilmesinin en büyük nedeni
Türkiye´deki kötü ekonomik kosullarıdır, ekonomik
sorunlarıdır.
- Milli gelirin cok düsük olması, - yüksek reel
issizlik oranı, Türkiyeden Avrupa ülkelerine olası is gücü
akını, göcü, -devullasyon, - güc bela altından kalkınabilen
ic ve dıs borclar, - 70-milyon´luk nufüs, - belesci zihniyet,
- düsük, sınırlı hayat standartı v.d. haklı olarak Avrupa
ülkeleri insanlarını ürkütüyor!
Bizler onların yerinde olsaydık nasıl davranırdık ki?
Hiristyan-Kulübü, v.d. insan hakları, demokrasi, Türkiyenin
sınır kosulları, azınlık ve Kıbrıs sorunları gibi siyasi ve cografi
kosullar ekonomik kosulların yanında hic denecek kadardır. (Bakın, Avrupa-Birligi
gibi, Alman Parlamenterlerın cogunun dini inancları, ibadetleri zayıftır,
hatta cok sayıda da parlamenter ateistirler. Diger taraftan halen Avrupa-Birliginde
azinlik sorunlari, insanhaklari
ihlalleri, sömürgecilik gibi ciddi problemlerle basbasadir. Örnegin: Irlandada, Hiristyan-Protestan catismalari; Ispanyada,
Bask ve Gibralta sorunu, Cek ve Slowaklar arasindaki Toprak anlasmazligi, vb. Tüm bunlara ragmen bu ülkeler Avrupa-Birligi
üyeleri olmuslardir bazilarida ve pek yakinda bu birlige dahil olacaklardir. Görüldügü gibi, bizim meshur prof.
ünvanli TV-Yorumcularin, bazi köse yazarlarin savunduklarinin aksine; Türkiyenin Avrupa-Birligine
katilmasi icin Kibris, Güneydogu Anadoludaki catismalar, v.d.önemli bir sorun teskil etmemektdir.
Esas sorun:
"Avrupa-Birligine katılımda
paradır, yine paradır, yine de paradir malesef". Belirleyici kriter müsterek ekonomik cıkarlardır.
(Türkiye Avrupa-birligine ne getirecektir, o sofrada, bütcede
katkısı ne olacaktır?)
3. Türkiye; (Istanbul, Izmir, Edirne, Ardahan,
Hatay) Avrupa sınırları icinde degildir denilirken, cok daha uzakta
bulunan Kıbrıs, Estonya, Letonya Avrupa sınırları icinde görülüyor,
dahil ediliyor. Neden? Örnegin, Kıbrısın stratejik önemi,
Petrol bölgelerine ve süves kanalına yakın olması, turistik
degeri, dogal güzelligi az nufusu Kıbrısı Avrupa birligi icin,
bilhassa pek cok sirket icin kacımılmaz cazibedir. Oradaki halklar arasındakı
sorunlar, Kıbrıslı Türklerin insan hakları hakları, demokrasi v.b.
kimseyi ilgilendirmiyor! 10 ülke icerisinden bazılarının demokrasisi
Türkiyeden cok cok geride, insan haklari ihlalleri, azınlık sorunları
Türkiyeden de daha agır, ileri.Bunlara ragmen en kısa sürede
Avrupa-Birligne dahil ediliyorlar, Türkiye ise 40 seneden hala
bekletiliyor.
4. Bir sene evveline kadar Avrupa-Birligine katılacak üye sayısı
3 kücük devletle, (Kıbrıs dahil) sınırlı idi ve 40 milyonluk
Polonyanın Türkiye gibi cok ileri bir tarihte katılımı kararlastırilmistı.
Bugün genisleme sayısının, Polonya dahil, Türkiye haric 10
ülkeye cıkarılmıstır. Neden? Gayet basit Türkiye su siralar
Avrupa -Birligene katılması ile olusacak maliyet diger 10 ülkenin
maliyetine bedel oldugu yaklasık 40 Milyar dolar, olarak hesaplanmıstır.
Ve bu paranın 10 milyar dolari Almanya´nın payına düsüyor.
Su sıralar Avrupa ülkelerinde gizli büyük bir ekonomik
kriz sürmektedir, kasalar bosalmıs, ilk defa ciddi ödeme sıkıntısı
yasanmakta ve bazı sosyal kısıtlamalara, tassarufa gidilmektedir, issizlik
artmaktadır. Bu nedenlede su sıralar Almanyada ve Fransada bazı partiler
Türkiyenin dahil edilmesini ülkelerinin cıkarlarına karsı
görmektedirler. Türkiyenin Avrupa-Birligine katılım sürecini,
karsıt kampanyalarla secim malzemesi olarak kullanmaktadırlar vede halktanda destek bulmaktadırlar!.
5. Polonya Avrupa Birligine katılması sürecinde Avrupa halkları
arasındakı pek cok önyargıları, endiseleri yok etmek, azaltmak
icin topyekün gayret etmislerdir. Örnegin cok sayıda profesör,
isadamı, sendikaci, politikaci Almanyada, üniversitelerinde halka
acık semirler, konferansalar vermislerdir, Radyo ve TV-programlarında
Polonyayı anlatmıslardır.
6. Türkiyedei bizim geleneksel sivri zekalılar, vatan kurtaran
sabanlar Türkiyenin Avrupa Birligine girmesi icin ta 40 seneden
beri ne gibi faaliyetler yürütmüslerdir? Sadece, zirveye
bir iki gün kala bir ucak dolusu secilmisler, bir günlük,
sözde ikna turu icin hazırlıksız Brüksele tantanalı bir sekilde
uzanmıslardır. ekranlarda, acık büfelerde boy göstermekteden
ve Freeshoplarda alısveristen baska bir ise yaramamıslar. Alay konusu
olmuslardır.
7. Türkiyenin Avrupa-Birligine katılma sansını Kıbrıs ve Kurdistan
sorununa endexleyen Profesör ünvanlı akademikerlere, bazı
meshur köse yazarlarına ne demeli, onu size bırakıyorum. Mübarekler
ucuz yazıları ve yorumları ile sorunlara sorunlar katıyorlar, kamuoyunu
yanlıs yönlendiriyorlar, istikrarsizliga katkı saglıyorlar.
8. Kıbrıs Rum kesimin Avrupa-Birligine dahil edilmesiyle, Türkiyenin
Avrupa birligine girmesi daha da güclesecektir. Hele hiristyan
demokrat ve irkci partilerin güc kazanmalariyla, Avrupa -Birliginde
gözlenen ekonomik sıkıntıların devam etmesiyle Türkiyenin
Avrupa Birligine katılımı imkansızlasacaktır. katılma sansı yok denecek
kadar azalacaktır! Ipe sapa gelmez gerekcelerle ertenelecek yada ileri
bir tarihe dondurulacaktır.
9. Esasında Türkiyenin Avrupa-Birligine bir an evel dahil edilmesi
Avrupa ülkelerinin cıkarınadır. Türkiye; mevcut potansiyeli,
genc nufusu, cok yönlü olanakları ile adı gecen bu 10 ülkeye
bedeldir. Türkiye´ye yapılacak yatırım kısa zamanda kendini
amortise edecektir. Avrupa-Birligi ekonomisinin ve birligin
güvenligi ve sürekliligi acısından Türkiyeye ihtiyacı
vardır. Bu ve benzerı gercekler Avrupa-Birligi Ülkelerine, Halklarına
anlatılamadı, Halkların Türkiye´ ye karsın endiseleri, önyargıları
azaltılamasına yönelik hic bir caba, faaliyet sürdürülmedi.
10. Türkiye Kopenhang zirvesinde diger 10 ülke ile birlikte müzakerelere dahil edilseydi
Türkiyede pek cok olumluluklara, baslangıclara neden büyük
bir ivme olabilirdi. Türkiye kadar Avrupa-Birligi Ülkeleri
icinde bir kayıptır. Halkın endiseleri ve ekonomik sıkıntılar Avrupa-Birligi
devlet ve hükümet baskanlarının bazı gercekleri, görmelerinde
olumsuz etki yaratmıstır. Türkiye´deki politikacilarin tamamen
aksine buradaki siyasilar halkın endiselerini, egilimini dikkate alırlar,
Toplumun pek cok konudaki tavirlarını, düsüncelerini saptayarak
hareket ederler. Hazirlanan alt kurul raporlari karar vermede onlar
icin belirleyici olur. (bu gercekleri Türkiyede bazi prof ünvanlı
TV-Yorumcuların bilmesi gerekirdi,, Bu raporlarin hic önemi yoktur,
baglayıcı degerleri yoktur son sözü hükümet baskanları
verir yorumları yanlıstı, Batida gereksiz ise yaramayan, laf olsun diyede
hic bir rapor düzenlenmez.)
11. Disarıda, Avrupa-Birligi Ülkelerinde Türkiye aleyhine
haklı, haksız önyargılar, kuskular, endiseler mevcut, bunların
asılması gerekiyor, tabiki kendimize güvenerek, calısarak, üreterek.
12. Sözün kısası Türkiyenin Avrupa birligne katılma sansı
su sıralar az da olsa mevcuttur. Ileride Avrupa birliginin yeni üyeleri ve
tek taraflı Kıbrıs Rum kesiminin dahil edilmesi ile ve olası irkci ve, veya
ırkcı yanlısı partilerin, Almanya ve Fransada secim basarıları Türkiyenin
sansını daha da azaltacaktır. Dünya Kamuoyunda Türkiyeye karsin haksiz tutumlari ile daha fazla yüzlerinin
kizarmamasi icin ise; Bazi nedenleri öne sürerek Türkiyenin katilimini ileri bir tarihe kaydirilacaktir veya Türkiye
Avrupa-Birlige tam üyelik yerine, Birlik ülkelerinin cikarlari dogrultusunda özel bir statüde yer alma teklifini
kabul ettirmege calisacaklardir. Olasiigi zayif diger bir sanaryo ise; birlik icinde ekonomik sorunlarin,
issizligin dahada artmasi ile
Türkiye bahane edilerek Birlikten ayrilmalar da beklenilmektedir, bir dagilmada söz konusu olabilir!. bu nedenlerde de
Türkiye kendini, gelecegi tamamen Avrupa-Birligine endexlememelidir. (TU-Clausthal,12.2002)
Subat, 2003 tarihi itibariyle
Almanyada yapilan ve bir Alman TV-kanalindan aciklanan istatistik sonuclarina göre,
yukaridaki degerlendirmelerimin pek cogu dogrulanmaktadir. Kisaca; 1. Almanlarin cogunlugu (% 55) Türkiyenin Avrupa-Birligine
tam üyeligine karsi, Bu oran yas sinirina göre degismektedir. 2.Cogunluk, (% 64) Türkiyenin Cografi konumun Avrupa-Birligi icin bir sorun olmadigini yönündedir,
3. Cogunluk, (% 60) Türkiyenin bir Islam ülkesi ve farkli kültür ve geleneklerine sahib olmasini
Avrupa-birligine tam üyelik icin sorun görmedikleridir, 4. Büyük cogunluk, (% 80) Türkiyenin Avrupa-Birligine
tam üyeligine ekonomik sartlari yerine getiremedigi yönünde birlesmektedir, (Yüksek issizlik orani,
Bazi Afrika ülkelerinden cok daha kötü durumda olmasi,Kisi basina düsen gelirin cok düsük olasi, Yüksek borclanma ile Avrupa-Birligine katilmasini
dogru bulmadiklaridir..) 5. Cogunluk, 70 Milyonluk Türkiyenin
Avrupa-Birligne tam üyeligi ile Almanya ve Fransa gibi söz sahibi olacagini, ve Türkiyenin katilmasi ile Birligin
önemi, cekiciligi azalacagi yöndedir. 6 Cogunluk, Türkiyenin Avruba-Birligine tam üyelik yerine
özel bir statüde disarida bekletilmesinden yanadir. Dilegim bu gibi calismalardan ilgililerin haberdar olmasi
ve Avrupa-Birligi ülkeleri halklarindaki bazi endise ve önyargilarin azaltilmasinda gerekli cabanin sarfedilmesidir.
Her seyden evvel politikacilarin, günün hükümetinin tam üyelik icinde Türkiyedeki ekonomik-politikasinda
gerekli reformlarin, gözle görülür iyilestirmelerin yapilmasidir. Issizligin azaltilmasi,
hayat standartinin yükseltilmesi, borc yükünün hafifletilmesi yönünde reel calismalaridir. Digeri ise;
bazi profesör unvanli akademikerlerin konu ile TV- yorumlarinda daha dikatli olmalaridir,
bilimsel degerlendirmelerini ön plana cikarmalaridir. Örnegin özel bir üniversitenin dekan statüsündeki akademikerin,
resmi bir üniversitenin bu konularda uzman diye hep televizyonlarda rastladigimiz bir baskanin ve benzerlerinin
aciklamalari bilimsellikten uzak ve kamuoyunu yaniltigi görüsündeyim. (Herkes, ben dahil her konuda
düsüncelerimizi söyleyip yazmakta hic bir sakinca yoktur. Fakat uzman diye üniversiteden cagrilan bir
profesör unvanli bir akademikerin konu ile ilgili aciklamalari bilimsel reel calismalara dayanmalidir, keyfi varsayimlara,
ve keyfi olasiklara istinaden yorum yapilmamalidir.)
|