PKK Terörüne karşın mücadelede devletin
zafiyeti
I. Genel bir değerlendirme
- 1980-
yıllarından beri PKK terörüne karşın alınan önlemlerde
hatalar yapılmaktadır. Bu hataların başında;
karşı tarafı küçümsemektir!
Rahmetli Turgut Özal hükümet dönemlerinde PKK terör
baskınlarını, katliamlarını baldırı
çıplak 3-5 çapulcunun... eylemleri olarak
görüldü. PKK terör örgütü can çekişiyor, son
çırpınışları denildiğini ve diyenleri sizlerde
hatırlıyorsunuzdur! Daha
sonraki, ilerleyen yıllarda
devletin bu bölgedeki hâkimiyetini bir süre kaybetmek aşamasına
geldiğini de hatırlıyorsunuzdur. Ve Osman Pamukoglu
Paşanın özverili askeri mücadelesi ile devlet bir kaosun
eşiğinden döndüğünü ve devletin bu bölgede tekrar söz sahibi olduğunu
çok az kişi biliyordur.
- Ekim
2007 yılı itibarı ile sayın Tayyib Erdoğan hükümeti döneminde de benzeri hatalar
yapılmaktadır. Yine Artan PKK terör-eylemleri
karşısında devletin askeri güvenlik güçleri zafiyet
göstermektedirler. Yine PKK son
direnişleri; dağılmayı önlemek için yapılan eylemler
olarak kamuoyunda değerlendirilmektedir, Maalesef PKK nın
bu bölgedeki gücü, hâkimiyeti hala küçümsenmektedir. Dünün
çocukları, gençleri bugün PKKnın dağda, şehirde, ovada
korku, ölüm, terör saçan militanları haline getirilmişlerdir.
(PKK bölgede Kürtleştirme politikasını sürdürürken,
çocukların gençlerin beyinlerini yıkarken onları
kazanırken; bizim ileri zekâlılar ise devleti, cumhuriyeti
yıkmak için ellerinden geleni yapıyorlar, türban anayasası ile
Cumhurbaşkanlığı referandumu ile zaman ve enerjilerini
harcıyorlar.) PKK dünya kamuoyunda
da destek bulmaktadır. PKK - canileri ve elebaşını özgürlük
savaşçıları olarak ta yurt içinde ve dışında
kutsanmaktadırlar. Başta ABDleri ve Bazı Batılı devletler
PKKyı, peşmergeleri kendi
çıkarları gereği de kullanmaktadırlar. Gözden kaçan
diğer bir gelişme ise; PKK ve peşmergelerin
daha güçlü modern silahlara sahip olduklarıdır ve iyi bir askeri
eğitme tabi tutulmaktadırlar. Türkiyede PKKlara karışarak
gönüllü, paralı eylem yürüten yabancıların sayısında
bir artış bekleniyor. İleride gönüllü peşmergeler
PKK saflarında sayıca daha fazla yer alarak Türkiyede mega Kürdistan uğruna eylemlerinden geri
kalmayacaklardır. Ermeni
aşırı milliyetçileri de PKKnın safhalarında yer
alarak Türkiyeye zarar verme fırsatını
değerlendireceklerdir.
- Bizim geleneksel ileri zekâlıların
değerlendirme ve görüşlerinin tam aksine PKK bitmemiştir, son
çırpınışları da değildir. PKK devlete meydan okumaktan, devletin askeri
güçlerini pusuya düşürüp katletmekten çekinmeyen, devletin güçleri ile
çatışmaya girmekten de korkmayan, onlara zayiat verip rahatlıkla
sıvışabilen bir güç olduğunu kabullenmek istemeyenlerimizde
var maalesef.
- PKK daha
da ileri giderek siyasi kanadının ve uzantılarının
demokratik yolları ve bölgede tehdit ve korku savurarak kullanarak
milletvekili olmalarını sağlamıştır, TBMMne
sokmuştur. Bu gelişme
karşısında siz Iraka ve veya dağda operasyonlar
düzenleseniz ne yazar!
Dağdakilerden evvel TBMMsindekilere; PKK terörünü kınamayan,
onları terörist değil de özgürlük savaşçıları olarak
niteleyen, onlar bizim kardeşlerimiz diyenlere bir bakın.
- Bu
akıl almaz Türkiyeye has demokrasi soytarılığı ile
erlerin teröre karşın mücadelesindeki motivasyonları
zedeleniyor. Bence Teröre
karşın en etkin mücadelenin adını koyarak ilk evvel
TBMMden başlanılmalıdır, daha sonra da şehir ve
dağdakilerle devam ettirilmelidir. Türkiyedeki şu
rezilliğe ve kepazeliğe bir bakın; Türkiyenin kuyusunu
kazmağa çalışan, ülkeye zarar veren teröristlere
karşın yurt içinde ve dişinde silahlı mücadele verilirken,
gencecik hayat dolu delikanlılar şehit ve gazi olurken; sağlar,
tabiat şartları ve ölümle boğuşurken; TBMMne
taşınan bazı milletvekilleri ve bazı belediye başkanları
ve bazı kamu çalışanları, teröre destek ve teröristlere
yataklık yapıyorlar:
......
..............
II. PKK- Terörüne karşın devletin
Mücadelesi
Canilere,
teröristlere karşın tek bir mücadele vardır; Caniler, teröristler seni yok etmeden evvel
sen onları acımadan, affetmeden, müsamaha göstermeden,
kararsızlığa düşmeden yok edeceksin, imha edeceksin.
(Atalarımızın terör konusunda güzel bir sözü vardır,
Caniye acıma, yoksa sen acınır duruma düşersin)
III. PKK-Terörüne karşın askeri mücadelenin
gerekliliği
Devletin
varlığını, ülkenin bütünlüğünü tehdit eden
PKK-terörüne karşın askeri mücadele siyasi mücadeleden önceliklidir. Güneydoğudaki
PKK-terörünü sadece ekonomik, işsizlik, fakirlik ya da insan, kültürel,
demokrasi haklarına, dil din özgürlüğüne, sorunlarına
indekslemek en büyük hatadır.
Burada ki sorun; dış destekli Mega Kürdistan
bağımsız devletini kurma arayışı, hayali PKK
sorunun temelini teşkil etmektedir.
Onların istediği; Türkiyenin üçte bir topraklarında
bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması için
onaydır. Kültürel haklar, demokrasi
hakları v.b. boş laflardır, bahanelerdir.
İster PKK-Terör yanlısı olsun isterse
PKK-Terör yanlısı olmayan ileri zekâlıların anlamak
istemedikleri bazı gerçekler vardır. Aşağıdaki bir iki
örnekle de;
Türkiye 24
senedir PKK-Terörüne karşın askeri yöntemlerle mücadele
etmiştir, Türk askeri birçok kez Irak a girmiştir, sınır
içi ve dışında bir çok askeri
operasyon, harekât düzenlemiştir, ...
Ne olmuş yani? Gelinen nokta malummuş! PKK-terörünü askeri çözüm yolları
bitirememiştir, askeri yöntemler yerine, siyasi çözüm, diyalog
gerekliymiş gibi sözlere de açıklık getirmek istiyorum
(Aslında
PKK ve yanlılarının meclisteki uzantılarının
gerçek niyetlerinin ne olduğunu malum; PKK ile masaya oturulsun,
Anadolunun bir kısmında bağımsız Kürdistan devletinin
kurulmasına onay verilsin, Türkiyenin Üniter yapısı terk edilsin. Tabi bunu yaparken
alıştıra, alıştıra yapılacakmış,
bunun içinde ilk evvel bölgesel özerklik, daha sonra iç ve diş
işlerinde serbest olabilen eyaletlere Türkiye bölünsün, daha sonrada halk
oylaması ile bağımsız Kürdistani
hayata geçirmek v.b. )
Bakın!
Şimdiye kadar PKK-terörüne karşın
yürütülen özverili askeri mücadele sayesinde Türkiye ekonomik, siyasi bir kaostan
uzak kalmıştır, Türkiyenin
birliği, bütünlüğü ve diriliği sağlanmıştır.
Sürdürülen askeri operasyonlarla PKK zaman, zaman bitme dağılma
aşamasına gelmiştir. Siyasilerin hataları nedeniyle
PKK-Terörü yurt içinde ve dışında destek bularak
güçlenmiştir.
PKK
karşın dağda, bayırda içte ve dışta yürütülen
askeri operasyonlarla, canilere indirilen darbeler sayesinde Türkiye dimdik
ayakta yoluna devam ediyordur. Bu uğurda
şehit olan Mehmetçiklerin, bu
uğurda gazi askerlerin, bu uğurda canla başla yılmadan,
canilerin ve yandaşların ve uzantılarının
propagandalarına aldırmadan gece gündüz, karda soğukta,
güneşin altında, kahpe kurşunların altında, mayınların
arasında mücadeleye devam eden askerler sayesinde bizler hepimiz normal
yaşamlarımızı güven huzur içinde sürdürebiliyoruz. Allah
TSK razı olsun, güçlü TSK başımızdan eksik etmesin, Âmin.
TSKnin canla başla sürdürdükleri mücadeleyi
gereksiz görüp, siyasi çözüm arayışları diyen beyni körlerin
Lübnana, Yugoslavya ya ve Iraka bir baksınlar.
1980
öncesinde de Güneydoğu ile hatalar yapılmıştır. Oradaki vatandaşa sahip
çıkılmamıştır. Devletin resmi dili olan Türkçe dili
dahi öğretilmesi ihmal edilmiştir, Entegrasyona gidilmemiştir,
gettolaşmalar karşın hiç önlem alınmamıştır.
Buna rağmen sürdürülen tavizsiz otoriter devlet yönetimi sayesinde devlete
karşın kayda değer olaylar çıkmamıştır. O bölgenin insanı kendini Türk
vatandaşı olarak görmüş ve gurur duymuştur.
1980
yıllarından sonra demokrasi maskesi ve insan hakları maskesi
altında, bilhassa Batılıların çıkarları
gereği dolaylı baskısı altında verilen tavizler
tanınan bazı haklar,
PKK-Terörünü azdırmıştır, güçlendirmiştir,
Güneydoğuyu uluslar arası bir platforma
taşımıştır.
Verilen
tavizler çıkarılan aflar ve tanınan haklarla bu bölgede
yaşayan çocuklar, gençler artık Kürt kimlikleri ve PKK-terörü ile
gurur duymağa başlamışlardır. Güneydoğulu gençler
arasında Türk kelimesi hakaret, aşağılayıcı
kelime olarak görülmektedir ve kullanılmaktadır.
Kendi
tembelliklerinin, bilgisizliklerinin,
geri kalmışlılıklarının, kendi
yoksulluklarının, işsizliklerinin nedenlerini kendilerinden çok
Türk devletinde mal etmeğe başlamışlar. Türkiyeden
koparlarsa zenginleşeceklermiş refah düzeyleri çok yükselecekmiş,
Türkiye onları sömürüyormuş diye de kendi kendilerini
kandırmağa da başlamışlar. Türkiye bir bataklığa, kaosa sürülürse, oradaki hâkimiyetini kaybederse, en çok
zarar görecek, perişan olacakların başında oranın
sıradan vatandaşları olacaktır, bunu nedense unutuyorlar.
IV. Sonuçlar
* Güneydoğudaki PKK-terörünü sadece
ekonomik, işsizlik, fakirlik ya da insan, kültürel demokrasi
haklarına, dil din özgürlüğüne, sorunlarına indekslemek en büyük
hatadır.
* Devletin
varlığını, ülkenin bütünlüğünü, üniter
(birlik) yapısını tehdit eden PKK-terörüne karşın
askeri mücadele siyasi mücadeleden önceliklidir.
*
Güneydoğudaki PKK-terörünü sadece ekonomik, işsizlik, fakirlik
sorununa indekslemek en büyük hatadır. Burada ki sorun; dış
destekli Mega Kürdistan bağımsız devletini kurma
arayışı, hayali PKK sorunun temelini teşkil
etmektedir. Onların istediği;
Türkiyenin üçte bir topraklarında bağımsız bir Kürdistan
devletinin kurulması için onaydır.
Kültürel haklar, demokrasi hakları dil din özgürlüğü v.b.
boş laflardır, bahanelerdir.
* PKK
karşın dağda, bayırda içte ve dışta yürütülen
askeri operasyonlarla, canilere indirilen darbeler sayesinde Türkiye dimdik
ayakta yoluna devam ediyordur. Bu
uğurda şehit olan Mehmetçiklerin,
bu uğurda gazi askerlerin, bu uğurda canla başla
yılmadan, canilerin ve yandaşların ve
uzantılarının propagandalarına aldırmadan gece gündüz,
karda soğukta, güneşin altında, kahpe kurşunların
altında, mayınların arasında mücadeleye devam eden askerler
sayesinde bizler hepimiz normal yaşamlarımızı güven huzur
içinde sürdürebiliyoruz
* Allah TSKden razı
olsun, güçlü TSKlerini başımızdan eksik etmesin, Âmin.
* PKK-terörüne karşın mücadelede daha
etkin, sert askeri ve siyasi önlemler alınmalıdır. En basit
ve etkili olan önlem; mevcut yasaların uygulatılmasıdır!!! Aksaksız sürekli devlet otoritesidir. (Teröristleri
bebekleri dahi katletden gözü dönmüş beyinleri
yıkanıp hayvanlaştırılan canileri öven, onlara her türlü desteği
veren;
- milletvekili olurmu?, - parti olurmu? , - belediye başkanı olurmu?, - devlet memuru olurmu,- yaşadıkları ülkenin ve cumhuriyetin
devamlılığı güvenliği uğruna namus ve şeref
sözü verdiği halde bunu yerine getirmeyen
Vatandaşlık olurmu.. Türkiyeden başka hangi demokratik ülke
bunlara müsaade edebilir?)
* Bölgede
PKKnın yürüttüğü Kürtleştirme politikasına
karşın devlet acil önlemler alınmalıdır.
Bilhassa çocuk ve gençlerin Türkçe eğitimine
öncelik verilmelidir, Türk kimliği ile eğitilmelidirler!
* Türkiye de
kendi ve çocuklarının torunlarının geleceğini
görenler, bu topraklar üzerinde yaşamak isteyenler, bu devletin kanun ve
nizamlarına uymak mecburiyetindedirler. Terörle mücadele konusunda da bu
devletin yanında yer almalıdırlar.
* Orijinimize
bakılmadan hepimiz bu vatan üzerinde bu ulus içerinde bu bayrak
altında ayrılıksız aynı haklara sahip birinci
sınıf vatandaşız, kardaşız,
kandaşız... Demokrasi ayrıştırıcı
değil, bütünleştirici bir devlet yasama yönetimidir. Ve Halk temsili
çoğunluğun aldığı, onayladığı yasalara
saygı gösterilmesidir ve uyulmasıdır ve de ayrılıksız
uygulatılmasıdır.
* [PKKnın TBMMsindeki
uzantılarına bir sorun bakalım;
- neymiş istedikleri siyasi kimlik?
- Askeri çözüm değil de, siyasi çözümden
ve diyalogdan yana neyi kast-ettiklerini de ve benzerlerini de sorun. Ve
onların kem küm etmeden acık seçik cevaplandırmalarını
da rica edin!
- VE Türk
Vatandaşı olarak Türkiyede ne gibi bir
ayrımcılığa tabi tutulduklarını da söyletin.
- Vaktiniz varsa, onların yani Kürt kardeşlerimizin
Kürt kimliklerini nereden aldıklarını ve nereden geldiklerini de
bir öğrenin. Herhalde gökten buraya zembille indirilmemişlerdir!
-, bu bölgelerin yani
Güneydoğu-Anadolunun ve Kuzey Irak taki Türkmeneli nin tapusunu da
göstermelerini isteyin.
- bu bölgelerde de hangi zamanda, tarihlerde
hangi devleti kurabilmişlerdir. (başka ulusların kültürünü, dilini, ta türkülerine,
şarkılarına, çalgılarına, öykülerine varıncaya kadar kendi
kendilerine mal ettikler gibi başka ulusların tarihlerini kendilerine
mal etmesinler, yani bir nevi çalmasınlar, gasp etmesinler).
- Yine kem küm etmeğe başlarlarsa
Kürtlerin büyük bir kısmının öz be öz Türk asıllı
olduklarını hatırlatın. (zaten bir çok Kürt
kardeşimiz, yaşını başını almış
olanların çoğunluğu bir çoklarımızdan daha Türk tür ve
Türk devletine, bu vatana daha bağlıdırlar. Benim, (sizlerinde)
aynı okul sıralarını paylaştığım, ayni
mahallede top koşturduğumuz, ayni işyerinde çalıştığımız,
ayni kahvede kağıt oynadığımız, ayni mahallede,
ayni katta komşumuz, aynı sitede yazlık komşumuz aynı
dönemde ayni kışlada aynı taburda aynı takımda
askerlik hizmeti yaptığımız, aynı kapıda
silahlı nöbet tutuğumuz Kürtlerle şimdiye kadar hiç
problemim olmamıştır. Dileğim bundan sonrada tüm
tahriklerle rağmen olmamasıdır.)
- daha da inanmak istemiyorlarsa, Tarihçi bilim
adamlarından da Türk asıllı olduklarını teyit
edebilirler,
- Türk tarihçileri onlar için yetersiz ve
tarafsız değillerse Batılı tarihçilerin
kapısını çalsınlar, onların kitaplarını
incelesinler.
- Bu yetmez derlerse, emin
olmak isterlerse onlara DNA-testi de yapmalarını önerin.. Dünyada her ulus
vatandaşı gibi çoğunluğunun karma olduklarını
öğrenebilirler.
Çok azının
ağırlıklı Hindu kökenli genleri
barındırdıkları ortaya çıkar, Dış
görünüşleri dahi bu kökenin, orijinin ispatı için yeterlidir.
- Bir kısmında
Acem, Arap kökenli genleri taşıdıkları da şüphesiz
görülecektir.
- Kürt Kardeşlerimizin
çoğunluğunun ise ağırlıklı Türk kökenli, ortak
genleri taşıdıkları meydana çıkacaktır. (Onlar yinede bu
değerleri saklayacaklardır, bu değerleri çarpıtıp
dünyaya yaymağa ve kendilerini acındırarak dünyayı
kandırmağa devam edeceklerdir.
(Irakın işgalinde
Kuzey Iraklı Kürtlerin ilk işlerinden biri ne olmuştur?
Hatırlayın; -tarihi bilgileri ve kimlikleri,
tapuları vb. belgeleri yok etmek olmuştur. Nedenini sizde
düşündünüz mü?)
- PKK-Terörünün TBMMdeki ve
diğer uzantılarına sormaya belgelerle devam edin; Dillerinde
papağan gibi hiç eksik etmedikleri insan hakları, demokrasi, siyasi
kimlik, diyalog, sivil projeler, kültürel haklar, Kürtçe eğitim, dil din
özgürlüğü v.b. ile ilgili olarak baştan çıkartılan,
beyinleri yıkanan Kürt kardeşlerimiz acaba Güneydoğu Anadoluda
ve Kuzey Irakta kendilerinden başkalarına nasıl
davrandıklarını hatırlatın ve belgeleyin. Güneydoğu-Anadoluda, Almanyada Türkleri
Kürtleştirme çabalarından, beyin yıkama projelerinden biraz
bahsedin, Kuzey Irakta Kürtlerin, peşmergelerin
başlattıkları etnik temizliğini de dile getirin.
Kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı tanımadıklarını
anladıkları dille hatırlatın. Güneydoğuda, Kuzey
Irakta Süryanilere, Araplara zulmederek, canlarından bezdirerek nasıl
kovaladıklarını kaçırdıklarını da
hatırlatın.
** soru sordukça
soruların ve açıklamaların arkası gelmiyor. Bu son sorununda lütfen
PKKnın TBMM içindeki ve
dışındaki uzantılarının, ve
sempatizanlarının yanıt
vermesini lütfedin. Pusu kurarak ve veya baskın düzenleyerek kendilerinden
olmayan, kendilerine katılmayan kendilerine yardım etmeyen
silahsız sivilleri ta bebeklere, çocuklara kadar varan
katliamlarını kınamayanlarılar, bağlı
bulundukları örgütten korkarak karşıt ses çıkaramayanlar
hangi hak ve yüzle, kişilikle vicdanla; insan haklarından, demokrasiden, kardeşlikten, diyalogdan,
sivil çözümden, kardeşlikten bahsedebilirler. Hangi hakla ve yüzle
TBMMde, bazı kurumların başında, belediye başkanlıklarında
bulunuyorlar, kendilerini seçtirtiyorlar.
. (Teröristleri
bebekleri dahi katleden gözü dönmüş beyinleri yıkanıp
hayvanlaştırılan canileri öven, onlara her türlü desteği veren;
- milletvekili olurmu?, - parti olurmu? , - belediye başkanı olurmu?, - devlet memuru olurmu,- yaşadıkları ülkenin ve cumhuriyetin
devamlılığı güvenliği uğruna namus ve şeref
sözü verdiği halde bunu yerine getirmeyen
Vatandaşlık olurmu.. Türkiyeden başka hangi demokratik ülke
bunlara müsaade edebilir?)
Bunlar Batıda olsalar, onları ya
kodese yada tımarhaneye tıkarlar, Türkiye de
ise bunları TBMM sine Belediye Başkanlıklarına layık
görürler).
******* PKK,
Türkiyede her yerde çoğalarak hedefleri olan
bağımsız Kurdistan devletine
ulaşmak istemektedirler. Çocukları ve gençleri kazanmak onları
yetiştirmek amaçlarından biridir. Diğer amaçlardan biride;
devletin kilit kurumlarına farklı isim ve kişilikler adı
altında sızmak, orada çoğalmak ve önemli görevlere gelerek kendi
davalarına destek vermektir.
Devleti yönetmek, hükümet
etmek bilgi ve tecrübe yanında cesaret, yürek ister. Devleti yönetenler
aman Batı böyle düşünür, bize
ambargo uygular, Avrupa Birliğine girişimiz askıya alınır,
ticari ilişkilerimiz zarar görür, borsa fırlar, dış sömürü
borsa yatırımcıları kaçar diye ve PKK ve uzantıları bana, aileme,
çocuklarıma torunlarıma yakınlarıma zarar verir, gelen
tehditlere boyun eğerseniz, ses çıkarmasınız gerekeni
zamanında yapmasanız, ulaşacağınız sonuçlar
bellidir...)
SÖZÜN
KISASI:
*** Batılı zengin devletler, uluslar
varlıklarını ve yaşam standardını devam
ettirebilmek için geleceklerini garanti altına almak için birleşerek,
kaynaşarak bütünleşmektedirler.
***** Sanayisi
ve eğitimleri geri kalmış, ilkel uluslar, devletler ise tam
aksine; parçalanarak ayrışarak kaos içinde
yokluklar içerisinde dilenerek bir süre daha var olmağa, daha sonra da
tarihten tamamen silinmeyi tercih ediyorlar.
dr. huso,
ekim 2007
ilave: 18 Ekim2008
Bakin daha iki gün evvel ünlü bir siyasi (ismi burada önemli değil)
PKK-Terörünün bitirilmesi askeri mücadeleyle değil siyasi çözümlerle
mümkün olabileceğini söylüyor. Kürtlere daha fazla haklar verilmesini
savunuyor. Bu görüşler yeni
değil, PKK`nin ve
yandaşlarının yıllardan beri içte ve dışta
sürdürdüğü basarîli propagandanın sonucudur. Ve benzeri laflar
kamuoyunda hakim olmağa
başlamıştır.
Biri kalkıp da bunlara siyasi çözümle ne anladıklarını
sormuyor, açık seçik bu siyasi çözümleri sıralamalarını isteyemiyor.
Zaten sorsalardı bu siyasi konjuktür içinde
açıklayamazlar, sadece laf kalpazanlığı ile soruyu konuyu
geçiştireceklerdir.
Siyasi çözüm:
- PKK-Terörünü
hakli çıkarmak mıdır?
- PKK`li canileri özgürlük
savaşçıları olarak kabullenmek midir?
- PKK nin cani başı Öcalan`in
ceza evinden çıkartılarak rehabilitasyonu mudur?
- PKK`nin
cani başı Öcalan`ı, ceza evinden alarak, büyük Kurdistan`in Lideri olarak onu dünyaya tanitmak ve Nobel
barış ödülüne aday göstermek midir?
- PKK`li
kandırılmış vatan hainlerini, canilerini toplumda kutsamak
mıdır?
- Türkiye
vatanin 1/4 - 1/3 üzerinde önceleri Kürdistan eyaletinin
kurulmasını benimsemek daha sonra kuzeydeki pesmergelerle
birleşerek büyük bağımsız Kürdistan devletinin
kurulmasına onay vermek ve desteklemek midir?
- Ata ata at vatanimiz Doğu ve Güneydoğu Anadoluyu ve Türkmenelini PKK ve Pesmergelere
terk etmek mıdır?
-
..
-
.
- Yahu bu
siyasi, yazarçizerlerde ve prof. unvanlı erken bunak
danışmanlarda bu kadar saflık ve ahmaklık olur mu?
- Yada toplumdaki biz bireyler, Vatandaşlar
bu kadar ahmak saf ve korkak yerine mi konuluyoruz?
- Güney
Doğu ne zamandan beri Kürdistan oluyor?
- Bu
topraklarda hangi devirde hangi zamanda Kürdistan devleti kurulmuştur?
- Bu
topraklarda asırlardır Türk devletleri hâkimiyet
kurmuşlardır
- Bu
topraklarda asırlardır Türkler yaşamışlardır
- Güney
Doğudaki Kürtlerin büyük kısmı öz be öz Türk
Irkındadırlar
- Güney
Doğulu Vatandaşlarımız öz be öz kardeşlerimizdir,
akrabalarımızdır.
-
-
..
Bakin devletin yapmaktan aciz olduğunu PKK
yapıyor! Güney Doğuyu Kürtleştiriyor. Kürtlüğü kabul
etmeyenleri yok ediyor, kaçırtıyor, Türkiyenin her yerinde doğu
kökenli gençleri kendi saflarına çekiyor. Onların beyinlerini
yıkayarak birer ölüm, terör makinesi haline uyuşturucu tacirine çeviriyorlar!
Tüm bunlar olurken aynasızlar demokrasiden, hak
hukuktan, siyasi çözümlerden bahsediyorlar.
PKK terörü gerek yurt
içinde gerekse yurt dışında farklı olanakları
kullanarak Bağımsız Kürdistan hayalini gerçekleştirmek için
parasal kaynak, silah ve siyasi destek arayışını basarî ile
sürdürüyorlar. Yöntemlerinin biri de ölüm tehditleri ile haraç toplamak, görsel
ve yazılı destek bulmaktır. Bazı yazarların ve
siyasilerin ve prof. unvanlı danışmanların PKK lehine
siyasi çözüm görüşlerini toplumu alıştıra,
alıştıra savunmalarını ben buna bağlıyorum.
Güney Doğudaki
Vatandaşlarımız, Kuzeydeki Akrabalarımız, Pesmergeler,
Batılılar tarafından kendi çıkarları
gereği, bilhassa petrol yataklarını daha iyi sömürmek, Buradaki
petrol rezervlerini Araplara karşın bir koz olarak kullanmak için de
harcanmak istenmektedir. Bu bölgenin uzun bir süre Kürdistan Kaosu içinde
bulunması aslında Sömürgecilerin çıkarınadır, daha
fazla kalmalarını Dünya gözü önünde meşru kılıyor.
Medya Terörü konusu: PKK-Terörünün
bu denli artması ve uzun süre var olmasında Türkiyedeki medyaninda çok büyük katkısı vardır. Türkiyede
en büyük ve azilli Donkişotları Türk medyasında bulabilirisiniz.
Mübarekler her konuda ahkam kesilirler, her şeyi
bildiklerini zannederler, Dün kara dediklerine, bugün çıkarları gereği
ak derler de! Türk Medayasida kendi kendine ceki düzen vermesi gerekir. Her konuda farklı düşüncelere
sahip olunabilir, fakat ülke çıkarlarından, güvenliğinden, geleceğinden,
demokrasiden asla taviz verilmemelidir. Türk medyasında da konusunda uzman-yazar,
uzman yorumcu, uzman-analist kriteri öne çıkmalıdır.
Ekranda halkın önüne çıkan, köse yazıları çıkan kişiler
daha hazırlıklı ve yazdıkları konularda daha bilgi olmaları
gerekiyor, keyfi kafadan, belli maksatlarla uydurulan senaryolara göre, belli
bir siyasi görüşe göre, yada medya patronun ticari
çıkarlarına göre haber yaymak ve veya yorum yapmak yerine belgelere
dayanarak açıklamalarda bulunmaları herkesin çıkarınadır.
Türkiye`nin maalesef kendine
has bir medya patronluğu vardır! Belli kişiler, kısa sürede
zengin olmak, tanınmak, bürokrasi engellerini rahatlıkla geçmek,
devlettin nimetlerinden daha fazla yararlanabilmek için, ihaleleri kapmak için,
rakiplerini yok etmek, zarar vermek yada geçmek için medya patronluğuna
soyunuyorlar, medyanin gücünü suiistimal ediyorlar. İsin daha korkunç
boyutu son günlerde Türkiyede yaşanıyor: Hükümet yanlısı
olarak gözüken bir medya gurubu, Aktütün PKK saldırısındaki
askeri zafiyeti bahane göstererek TSK`lerine pervasızca, saldırması, bazı köse yazarların
Genel Kurmay Başkanına alaycı hitabı, köse yazarlığına
hiç yakışmayan üslup kullanmaları doğru değildir. Bilerek
yada bilmeyerek ülkemize zarar verilmektedir. PKK ve Şeriat
yanlısı örgütler Türk silahlı Kuvvetlerinin yıpratılması
için ellerinden geleni yapıyorlar. Türk medyası buna alet olmamalıdır.
TSK`ni görevi ihmal ve hatalarından
dolayı belli bir düzeyde tenkit edilmekten, hesap sorulmasından çekinilmemelidir.
Ayni hatta daha ağır tenkitler siyasilerin görevi suiistimallerinde,
keyfiyetlerinde, yolsuzluklarında da gösterilmelidir.
Türkiyedeki Kürt Nüfusu konusu: Türkiye`in bos meydanları, otoriter boşluğu fırsat
sayılarak Kürt nüfusu konusun da 2000 yıllarından itibaren çok
fazla atıp tutulmağa başlanıldı. İsin kötüsü ne biliyormuşsunuz!
Bu sayılara bazılarımızı ikna etmeğe başladılar,
hatta kendi yalanlarına, atıp-tutmalarına kendileri de inanmağa
başladılar ve içte ve dışta mazlumları oynamağa başladılar. 1970 yılların
sonlarında Kürdistan yanlılarının Batıdaki faaliyetlerinde,
örgüt toplantılarında Türkiyedeki Kürt Nüfusu 1 ile 2 Milyon olarak
veriliyordu. En fazla Kürdün Irakta daha sonra Iranda
ve Suriyede yasadığını savunuyorlardı. !990 yıllarında birden bu nüfus artışı
5 ile 10 Milyona çıkarıldı. Karsı taraftan ses seda çıkmayınca
ve Büyük Kürdistan devletinin dünyada yankı ve kabul görmesi için de
birden Türkiyedeki Kürt Nüfusunu yaklaşık 40 Milyona diye yaymağa
başladılar. Türkiyedeki ekranlarda PKK-Terörü ile ilgili oturumlarda
belli köse yazarların, ekran profesörlerin bu sayılara yakin değerler
vermeleri bence çok büyük sorumsuzluktur.