“Sulu şaka”

Cidden sulu hemde ne “Sulu şaka”

 

Sayin Ertugrul Özkök´ün, ve Sayin Fikret Bila´nin bugünkü köşelerinde konu ile ilgili yazilarin başta sayin Deniz Baykal´in ve CHP ve AKP´lilerin ve diger ilgililerin okumalarini isterdim. Kenan Evren´in yargilanmasindan evvel yargilanmsi gereken, tartişilmasi ve düzeltilmesi gereken o kadar kişi ve konu varki , sira Evren paşaya hic gelmez.

30 sene evvelki 12 Eylül darbesinin sorgulanmasini isteyen CHP lideri sayin Deniz Baykal´in ve ekibinin siyasi başsarisizligin ve güvenirsizliginin kanitlarindan biridir. Neden 30 sene evvelki 12 Eylül de; „Kenan Evren“ yargilanmak isteniliyorda, bu darbenin esas sorumlulari; önceki siyaset ve siyasiler sorgulanmiyor ve yargilanmiyor? 30 ve 35 sene evvelkileri birakin da, günümüzdeki  Ergenekonu ve Hükümet güdümlü yargiyi, sinsi şeriatlaştirma devrimini, politkayi sorgulama istemi cesaretini gösterin…

Yahuu, birakin 30 sene evelki gecmisi sorgulamayi da, günümüzdekilere hele bir bakin!  Devletteki tehlikeli seriat yanlisi kadrolasma neden yargilanmiyor, sorgulanmiyor, kamuoyunda tartisilmiyor? Baykal´in ve ekibinin kamu oyunda bunu istemege akillarimi yada gücleri mi yok?...,

Türkiyenin en büyük sorunlarindan;  ekonomik iflaslar, olumsuzluklar, dünya ekonomik krizi sorgulansin tartisilsin. Türkiyenin hayati sorunlari gündeme getirilerek cözümler aransin. Hic degilse Türkiyede ki issizligi, genc issizleri genclerin, dipolmali genclerin umutsuzlugunu caresizliklerini güdeme getirin alternativ cözümler üretin….,

Eger siz hala Türkiyede bunlar sorun degil,  dünya ekonomik krizi Türkiye´yi teget geciyor sözüne de kendiniz de inaniyorsaniz, o zaman seriat güdümlü ergenekon la yüzlerce magdur insani, hukuk disi keyfi, uygulamalari, hayali düzmece, sanaryolu iddialarla insanlarin  tutuklanmasini sorgulayin….

Baykal kendisinden cok CHP´ye ve ülkeye zarar veren bir politikaci görünümündedir. Önümüzdeki genel secimlerde baraji aşamama sorunu ile karşi karşiya gelirse buna da kimse şasirmasin. 

Sayin Deniz Baykalin ve ekibinin kendilerine, CHPıe ve ülkeye yapabileckleri en iyi görevlerinden biri CHP ye iyi yeni bir ekibinin secilmesine katki saglamalari olacaktir.

Tabi bu benim kendi görüslerim ve bu görüslerimi internet araciligi ile tartismaga sunuyorum.  (dr. husso;  berlin, 26.06.09)

 

 

Gercekten de sulu şaka! Türkiyede issizlik, fukaralik, aclik, iflaslar, borclar. Teör, PKK, Yobaz-seriatlasma, seriat yanlisi kadrolasma ile devletin ele gecirilmesi, v.d.

Bati Devletlerinde dünya ekonmik krizin olumsuzluklari yeni yeni hissedilmege baslanildi. Burda da bir cok firma en son kurusa kadar kapammadan bir hafta is bir hafta tatil le atlatma girisimlerinde sonucsuz kalinca fabrikalari, isyerlerini kapatma kararlarini almaga baslamislar.  Hatta bazi devletlerinde iflas bayragini cekecekleri de konusuluyor. Bu olumsuz gelismeler  onümüzdeki aylarda Türkiye´yede de yansiyacaktir, Kriz Türkiyeyi daha da derinden etkileyecegi görüsündeyim. Isallah bu tesbitimde yanilirim. ..

Bakin bu gibi sorunlar varken, Türkiyede siyasiler nelerle meskul. ….

Yazi taslagidaki hatalardan dolayi hosgörünüze siginiyorum

 

 

Ekler;

Ertugrul Özkökün Hürriyette ki yazisi

Yargıya bırakmam intihar ederim


SABAH erken saatlerde 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren aradı.Her zamanki diri, dinç sesi gitmiş, yaşlılık emareleri iyice artmış bir ses gelmiş.

Önce "Geçmiş olsun" dedim.

O yaşlarda zatürreenin ne kadar tehlikeli olduğunu bilenlerdenim.

Zatürreenin ardından kalp damarlarında tıkanıklık teşhis edilince, by-pass ameliyatı geçirmiş.

İzmir’deki evinden, Yalıkavak’taki yazlığına gitmeye hazırlanıyordu.

Tabii ki sohbet konumuz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, 12 Eylül askeri harekátını yapanların yargılanması için başlattığı girişimlerdi.

* * *

"92 yaşıma geldim. Artık fazladan yaşıyorum"
diyerek başladı ve şöyle devam etti:

"12 Eylül döneminin sorumlularının yargılanması konusunu sık sık gündeme getiriyorlar. Beni yargılamak isteyenlere, memleketin o günkü halini hatırlatmak isterim. Günde 20-25 kişi öldürülüyordu. Kars’ın otobüsü Erzurum’dan, Erzurum’unki Tunceli’den geçemiyordu. Mahalleler bölünmüştü. Polis birçok mahalleye giremiyordu. Yani biz durup dururken mi bu işe girdik."

Evren,
yargılamanın hukuki bazı ayrıntılarına da değindi:

"Beni yargılatmak isteyenlere şunu da hatırlatmak isterim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İç Hizmet Kanunu’nda madde var. Bir emir kanunsuzsa, suçsa, sadece emri veren değil, uygulayan da sorumludur. 12 Eylül harekátını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün mensupları uyguladı. Haydi şimdi hepsini yargılayın."

Devam etti:

"Biz o dönemde bir anayasa hazırlattık. 1982 Anayasası’nı halkın oyuna sunduk. Yüzde 92 gibi dünyada az rastlanır bir oy çokluğu ile kabul edildi. Halkın kabul ettiği bu Anayasa’nın geçici maddeleri vardı. Onlar da kabul edildi. Neydi o maddeler? İçlerinde 12 Eylül sorumlularının yargılanamayacağı maddesi de vardı."

Evren
konuşmasını, önümüzdeki günlerde epey yankı uyandıracak şu sözleri ile tamamladı:

"Bugün Milliyet Gazetesi’nden bir arkadaşınızla konuştum. Ona da söyledim. Beni yargılamak mı istiyorsunuz? Buyurun gidip halka sorun. Bir referandum yapın. Evren Paşa yargılansın mı diye sorun. Eğer halk ’Evet yargılansın’ derse, milletimin önünde herkese söz veriyorum. Bu işi yargıya bırakmam. İntihar ederim."

Sözlerinde ne kadar samimi olduğu göstermek için olsa gerek bir kere daha tekrarlıyor:

"Evet, açık açık söylüyorum. İntihar ederim. Çünkü bu lekeyle yaşayamam."

* * *

Bu sözler, 12 Eylül’ü yapanları tarafının en tepesinden geliyor. Dün bir de 12 Eylül’ün hedefi olan kişilerden biriyle konuştum.

12 Eylül öncesi MHP’nin önde gelen teorisyenlerinden, daha sonraki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı yapmış bir siyasetçi, Agah Oktay Güner aradı.

"Gözlerinden öperim kardeşim. Eline sağlık" diye başladı.

"Ben 12 Eylül’den sonra 12 ay hapis yattım. Yani aslına bakarsan 12 Eylül mağduru bir siyasetçiyim. Sana şunu söylemek isterim. Bu yazıdan dolayı seni tebrik ederim. Eğer 12 Eylül öncesinde Ecevit ve Türkeş evet deseydi ve seçime gitseydik, 12 Eylül olmazdı."

Agah Oktay
Güner, 12 Eylül öncesinde evinin önünde saldırıya uğradı ve silahla yaralandı:

"Omzumdaki mermi hálá duruyor. Çünkü çıkarmaya kalksalar, en küçük kaymada kolum felç olacak. 12 Eylül’den sonra içerde Erbakan’la karşılaştım. Ağlıyordu, ’Bayramın ikinci günü bizi içeri kapattılar’ diyordu. Kendisine, ’Hocam siz bayramın birinci günü dışarı çıkabiliyor muydunuz’ dedim. İnsanlar sokağa çıkamıyordu. O nedenle diyorum ki, evet 12 Eylül’de bizler siyaseten mağdur olduk, ama memleket kurtuldu."

* * *

Biliyorum, birçok yerden bombardımana uğrayacağım.

Ne darbeciliğim kalacak, ne asker yalakalığım.

Ben sadece bir dönemin gerçeklerini yazıyorum.

O günleri yaşayanlar zaten biliyor.

Yaşamayanlara da anlatmak istedim.

Hepsi bu.

 

 

Fikret Bilanin milliyet Gazetesindeki yazisi

Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılması ve 12 Eylül’ü gerçekleştiren Kenan Evren ile hayattaki diğer komutanların yargılanması için yolun açılması hakkında Evren’le konuştum.Evren, “Yapacak başka bir şeyimiz yoktu” dedi ve ekledi: “Biz o Anayasa’yı halkoyuna sunduk. Yüzde 92 oyla halk onay verdi. Yine aynı yolu kullansınlar. Eğer halk ‘evet’ derse, hiç yargılamaya gerek yok.”

AKP ve Gülen’i bitirme planı” diye kamuoyuna sunulan belge tartışmaları, sonunda 12 Eylül’e geldi. CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Madem darbecilerle hesaplaşmak istiyorsunuz, gelin Anayasa’nın geçici 15. maddesini kaldıralım” önerisinde bulundu.
Baykal, 12 Eylül’ü gerçekleştiren
Kenan Evren ve hayattaki diğer komutanların yargılanması için yolun açılması için AKP’ye teklif de götürdü.
Başbakan Erdoğan ise Baykal’ın önerisini “Sulu şaka” diye nitelendirdi. Ancak Baykal, “şaka” yapmadıklarını dünkü açıklamasıyla ve AKP’ye yaptıkları ziyaretle göstermiş oldu.
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’le, dün bu konuyu konuştum. Evren, tartışmaları izlediğini belirttikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Önce şunu söylemek lazım, biz o Anayasa’yı halkoyuna sunduk. Halk yüzde 92 oyla onay verdi. Şimdi Anayasa’yı değiştirelim, geçici 15. maddeyi kaldıralım, diyorlar. Ben de şunu söylüyorum; halka sorsunlar.”

İntihar

 ederim’
Evren, 12 Eylül koşullarında “Yapacak başka bir şeyimiz yoktu” dedikten sonra şöyle devam etti:
“12 Eylül’ü halk desteklemiştir. Yüzde 92 oy bunun kanıtıdır. Şimdi aynı yolu kullansınlar, halka sorsunlar, diyorum. Eğer halk ‘evet’ der, geçici 15. maddeyi kaldırırsa, o zaman hiç yargılamaya da gerek yok, ben intihar ederim!”
‘Akılları yeni mi başlarına geldi?’
Evren, 12 Eylül’ün yeniden gündeme gelmesi ve geçici 15. maddenin kaldırılmasının tartışma konusu yapılmasıyla ilgili olarak değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Bu kadar yıldan sonra, bu konu gündeme getiriliyor. Bugüne kadar akılları nerdeymiş? İnsana bunu sorarlar. Ayrıca 12 Eylül öncesindeki koşullar da unutulmasın. Neydi onlar?
TBMM aylarca cumhurbaşkanı seçemiyordu. Altı ay başka bir konuyu bile görüşemedi, karar alamadı. Türkiye’de her gün 10, 15, 20 genç öldürülüyordu. Sağdan da soldan her gün gençlerimiz hayatlarını kaybediyordu. Biz ne yapacaktık? Bu durumu seyredecek miydik? Seyredemezdik. Başka ne yapabilirdik?”

‘Yapmak istemedik’
Evren, demokrasiye müdahale etmek istemediklerini, ancak koşulların bunu zorunlu kıldığını savunarak şöyle dedi:
“Biz müdahale etmek istemiyorduk.
Uyarı mektubu verdik ve 8 ay bekledik. Hiçbir şey değişmedi. Hiçbir önlem alınamadı. TBMM çalışamadı. Yoksa biz 12 Eylül’ü yapmaya hevesli değildik. Ancak başka çare kalmamıştı.”

‘Tüm subaylar suçlu olur’
Evren, 12 Eylül’ün yargılanması konusunda hukuki duruma ilişkin olarak da görüşünü şöyle açıkladı:
“Halkın görüşü de başka çare kalmadığı şeklindeydi. Ayrıca şunu de söyleyeyim: Türk Silahlı Kuvvetleri bunu neye dayanarak yaptı? İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi vardır. Burada
TSK’ya, Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevi verilmiştir. O dönemin komutanları tam görüş birliği içinde bu müdahaleyi yaptılar. Kanun bu görevi vermiş.
Ayrıca mevzuatımızda bir hüküm daha vardır, eğer amir, kanunsuz emir verirse o emri yerine getiren de suçlu olur. Ama 12 Eylül’de bir tek subayın bile itirazı olmamıştır.
Genelkurmay Başkanı’ndan, kuvvet komutanlarından bölük komutanlarına kadar, emirler itirazsız uygulanmıştır. Eğer bu suçsa o dönemde TSK’da görevli bütün subayların suçlu sayılması gerekir. Bir tek benim yargılanmamla da olmaz. Ama dediğim gibi, bunu halka sorsunlar.”