E-maille bana da
ulasan bir makaleyi web sayfamda yayinliyorum! uzun zamandir yazmayi düsündügüm
benzeri konuda, bu yaziyi görünce; bir
coklarimizin kendi görüslerimi düsüncelerinie
de yansittigi icin yazarin adi ile makaleler sayfamda yayinliyorum.
Barbarların İstilası
Salı, 25 Ağustos 2009 16:36
Hiç dikkat ettiniz mi
uzun zamandır tüm tv kanallarında yerli dizi kahramanları hep
kirli sakallı, siyah ceketli, elbette ki kravatsız, külhanbeyi,
Diyarbakırlıların "Kırık" denilen tipleri
gibi tipler.
Ortak özellikleri, mahalle delikanlısı, okul yüzü görmemiş,
özellikle sokaktan gelme, halk adamı ayağında tipler. Konularda genellikle mafya içerikli, çek senet
mafyası, otomobil galericisinden tutun da tekstilci tiplere kadar. Rant
olan her konuda haraçcı dediğimiz mafyavari tipler türemiş,
adlarına da koruma parası demişler. Çevrede de bir sürü
doğu şivesiyle konuşan avane. Neredeyse normal konuşan
kalmamış. Seyreden de zanneder ki bu memlekette herkesin elinde bir
silah kafasına göre hak hukuk peşinde. İstisnasız hepsi
Doğulu.
Eğlence programlarına bakıyorsunuz,
normalde Türkçe konuşabildiği halde şiveli konuşmaya
çalışan bir sürü sanatçı! bozuntusu. Besbelli ki böyle
konuşunca bir yerlerden nemalanıyor. Hatta öyle bir salgın oldu
ki Türk kökenlisi bile dizilerde ve canlı gösterilerde aksan yapmaya
çalışıyor. Çıkmış bir kırmızı
ceketli anlı şanlı sanatçı! olanca maço
tavırlarıyla her konuda ahkam kesiyor, yatıp kalkmadığı
kişi kalmamış, her birinden ayrı bir çocuk
peydahlamış millete ahlak dersi veriyor. Almış
karşısına çıtır bir şarkıcıyı,
kızın kıçına bakarak "kız sen ne güzel
olmuşun" diyebiliyor. Birgün salya sümük ağlıyor öbürgün
aslanlar gibi kükrüyor. Nasılsa meydan boş. Millet de bunları
sempatik buluyor. Şarkıların hepsini belden aşağı
ve kro ağzıyla söylemek marifet olmuş, terbiyesizliğin
adı da medeni cesaret. Harbi adam diyorlar, herkesin önünde göt bacak
süzene. Öteki kanalda eğlence programı diye sübyancının
biri çıkar başka birinin donunu indirecek kadar densizleşir, ses
çıkaran yok. Öte yandan benzer bir vakada anımsıyorum da Güner
Ümit, yılların spikeri yaptığı bir hatayla hayatı
kararmıştı, binlerce özür dilemesine rağmen. Demek ki
duyarlılıklarda ciddi düşüşler var.
Bu maço ahlaksızların, bu her hafta bir başkasının
kucağında arzı-endam eden motor sanatçıların! hepsi
gençliğe model teşkil ediyormuş, kimin umrunda, vur
patlasın çal oynasın.
Cahil cesareti
desen değil, beyinlerimizi iğfal ediyor bu yoz kalabalık.
Nedir bunların ortak özellikleri denilince etnik kökenleri diyeceğim,
ırkçılık yapıyorsun diyecekler.
"Oğlum oku da adam ol, baban gibi eşek
olma deyimi" çoktan tarih olmuş. Okuduk da ne oldu diyor herkes.
Okumuş kültürlü insanların hepsi depresyonda ya da yaşama
kırgın. Parasının kaynağı bilinmeyen bir kro
gelmiş fabrikayı satın almış, işçisine de,
mühendisine de tüm kompleksliliğiyle köpek muamelesi çekiyor, insanlarda
üç kuruşluk ekmek derdinde hakaretleri sineye çekmekte. Kroyum ama para
bende edebiyatını dinlemekteler.
Devlet daireleri ise başlı başına bir rant kapısı,
para musluklarının her birinin başına bu krolardan üç
beş tane yerleştirilmiş ve elbette ki tepe bürokratların
çoğu bunlardan. Aç bir müdürün kapısını bir kelime sor,
şivesinden nereli olduğunu hemen anlarsın. Nerede
çalışmadan etmeden milleti süründürecek bir ortam var bunlardan bir
tanesi muhakkak oradadır. Sanki özellikle seçilmişler. Bir okulda
bakıyorsun yüzlerce öğretmen var ama seçmece doğuludur müdür.
Neden böyledir bilen yok.
En pislik avukatlar
bunlardan çıkar, her türlü taciz yöntemini alabildiğine uygularlar.
Güç uygulamak yaşam biçimleridir çünkü. Okumuşunun da
okumamışının da anladığı tek dil güç ve
paranın dilidir.
Sokakların tamamı istila edilmiştir. Büfecisi, dilencisi,
otoparkçısı, simitçisi, seyyar satıcısı, minibüsçüsü,
uyuşturucu satıcısı, pezevengi, pornocusu ne istersen
nerede kanunsuz iş var bunlar orada. Başkasını
yaşatmazlar da. Öyle ki deniz görmemiş adam midye
satıcısı olmuş. Yerli esnaf sürekli şantaj, haraç,
taciz baskısı altında. Rant getiren yerler bir bir bunların
eline geçiyor. Bakıyorsun adam kalkmış gelmiş,
fabrikaları ucuza kapatıyor, hanlar alıyor, otobüsler, yüzlerce
daire alıyor. Belediyelerle dirsek temasına geçmişler, siyasi
baskılarla olmadı kaba güçle Karadenizli müteahhitlerin yolunu
kesmeye çalışıyorlar. Buraları da ele geçirmek yeni
hedefleri. Birbirlerini her ortamda kollarlar, zorunda kalmadıkça
kendilerinden olmayanla alışveriş yapmazlar. Yapsalar da ödeme
almak neredeyse imkansızdır. Parayı ya peşin peşin
aldın, ki onu da fitil fitil burnundan getirirler ya da git gel, bu gün
yok yarın gel, senin sattığın mal şöyle hatalı
böyle hatalı dinle dur.
Nereden buldun yasası yürürlüğe konup uygulanmaya kalkılsa bir
tanesi bile ayakta kalamaz.
Şimdi yeni
amaçları da kendi burjuvazilerini yaratmak, medya, eğitim
kurumları, belediyeler, bankalar, bürokrasinin tepeleri hedefleri...TBMM
yi ele geçirmiş durumdalar ve bu gücü tüm bu saydığım
yerlere adamlarını yerleştirmek için alabildiğine
kullanıyorlar.
Hele bir bunlara arkanı dönmeye gör, hele hele
senin zayıf olduğunu bir anlasınlar....
Avrupa Parlementolarına koşturup GAP bize verilsin petroller bize
verilsin diye toprak dahi talep ederler.
Tüm bunları söyleyenlere de sen
ırkçısın, ayrılıkçısın diyorlar.
Kardeşlik ayakları, biz hepimiz bu vatanın evlatlarıyız
diyerek seni psikolojik baskı ile sürekli eylemsizlik durumunda
tutuyorlar. Bölünürüz tehditleri falan. Hodri Meydan! bölün de görelim.
Vatandaşlarmış!
Oysa ne Atatürk'e ne Cumhuriyet'e ne de Bayrağımıza hiç samimi
saygıları yok.
Çünkü kuyruk acıları çok..
Yavaş atın çiftesi sert olur derler, Türk Milleti de böyle bir
milletdir.
Öğrenecekler!
Alın size işte bir Kürt Realitesi.
Bu realiteyi tanıyoruz, biliyoruz, görüyor ve yaşıyoruz.
..........
17/8/2007 · ( Gereği üzere yeniden yayınlandı)
TUNCAY TEMİZ