İNTİHAR
ETMEMEK, İNTİHAR ETMEKTEN ÇOK DAHA ONURLUDUR
İnsanın
hangi sebeple olursa olsun kendi canına kıyması, intihar etmesi,
ya da karşındakinin canına kastetmediği sürece öldürülmesi
dinimizde günah sayılmaktadır. Kadın erkek, yaşlı genç
sivil resmi subay asker her kez için geçerlidir.
Bir subayın
intiharı ve diğer subaylarla ilgili gazete haberleri üzerine kendi
görüşlerimi özetleyerek web sitemde paylaşmak istiyorum. Burada ne kişi
ya da kişilere ne de kurumlara akil vermek, hakaret, saygısızlık
etme gibi bir niyetim asla olmaz. İlgililerin bazen vatandaşların
haklarında ne nasıl düşündüklerini, bazı konular hakkında
fikirlerini öğrenmelerinde yarar vardır diye de düşünüyorum. Kısaca:
1.
TSK´de er ve erbaşların eğitiminde olduğu kadar
subayların seçiminde, eğitiminde, motivasyonlarında
hataların ve eksiklilerin olduğu ortaya çıkıyor.
2. Türkiyede askerlik mesleği bazı
askerler için çök zor ve çok yıpratıcıdır. En basiti; bir
taraftan askerlerden, TSK´dan ülke genelinde çok
şey beklenilirken; diğer
taraftan da Türkiyedeki birçok siyasi yönetimsel ve ekonomik olumsuzluklar
askerlere, komutanlara mal edilmeğe çalışılmaktadır.
Askerlerin ülke vatan sevgisi, çoğu kez dışarıdan
suiistimal edilmektedir. Onların bu konudaki saf ve iyi niyetleri
kişisel ya da kurumsal çıkarlar uğruna kullanılmak
istenmektedir. Kışladaki ve operasyon sahalarındaki zorluklar ve
tehlikeler ise ayrı bir konu
Bu nedenler le Türkiyede bir subayın,
generalin psikolojisi; onuru morunu umursamadan intihar etmeyecek kadar güçlü
olmalıdır, güçlendirilmelidir.
3.
Hele Ergenekon gibi bir komedi-trajedi
karışımı siyasi oyunun subaylar tarafından pek ciddiye
alınmaması ve intiharın olmaması gerekiyordur.
4. İnsan
yaşamı acısıyla, tatlısıyla, tuzlusuyla,
baharatı ile dermanı ile dermansızlığı ile; yani, hayat her çeşnisi ile çok güzeldir ve
olduğu gibi mücadele ile düşe kalka da yaşanmalıdır.
5. Bir
insanin onuru adına kendi canına kıyması bence
onursuzluğun ve zayıflığın, acizliğin
daniskasıdır.
6.
Hayatta en büyük onur;
yaşam mücadelesine her yaşta, her ortamda her zorlukta, her
hayal kırıklığında v.d. pes etmeyip, hayata küsmeyip,
inatla, zevkle yasama devam etme gayretidir. Evet, kolay söylenildiği gibi
pratikte de uygulanması da çok kolaydır, dini inancı biraz kuvvetli
olan her normal insan hayata küsmez, inatla mücadele eder
7.
Hayatta en büyük onur ve hedef yasamağa devam
olmalıdır.
8.
İnsan yaşamında en büyük onursuzluk ise kendi
canına kıymaktır, yani intihar etmektir ve canına kast
edilmediği halde insan öldürmektir.
9. Askerlerin bilhassa subayların psikolojisi, motivasyonları yüksek tutulmalıdır. Yani
fiziki ve ruhi halleri her türlü iç ve dış fiziki ve ruhsal ve akli
zorlamalara karsın dirençli olmalıdır.
10. Subayların bedensel, akilsel performansları
kadar ruhsal performanslar da iyileştirilmelidir. Basta subayların
seçimlerinde ve görevlendirmelerinde bu olası fiziksel, akilsel ve ruhsal
potansiyeller uzmanlarca ciddi bir şekilde belli aralıklarla
değerlendirilmelidir. Mesela terfilerde bu değer ve
davranışlar belli bir kıstas ağırlığı
içersinde dikkate alınmalıdır.
11.
Subaylara verilecek özel görevler için de subaylar o görevle ilgili
olarak ciddi ve profesyonelce eğitilerek, test edilerek
hazırlanmalıdır.
Son zamanlarda
kamuoyuna yansıyan subaylarla ilgili haberleri bir vatandaş olarak
kaygı verici buluyorum.
TSK´da
subayların mesleki ve ruhsal acıdan eğitimlerinde eksikliklerin
olduğu kanaatindeyim. Örneğin İntihar olayları, Ergenekon
komedi-trajedi siyasi oyunu karşısında subayların sorguya
çekilmeleri, suikast plan haberleri, iki subayın; bir bakanın
semtinde hükümet güdümlü şeriat yanlısı polislerce yaka paça
tutulmaları. (Bu vukuatta o kadar saflık ya da beceriksizlik olur mu?)
Şeriat yanlısı hükümet güdümlü polisin ve
savcı ve hâkimlerin, TSK´ya karşın yıpratıcı,
küçük düşürücü, onur kırıcı sinsi planlı eylemlerinde pasif
kalınması. İlgili, maksatlı abartılı,
çarpıtılmış haberler ve bu tipte eylemler maalesef TSK
açısından pek iç acıcı değil, TSK´yi
içten yıpratmaktadır. (Şeriat
yanlısı hükümet güdümlü savcı, hâkim ve polislerin ilk evvel
daha dün Türkiye cumhuriyeti Devletine, Türkiye cumhuriyeti Hükümetine,
Başbakana kamuoyunun gözü önünde savrulan küfürlere, tehditlere
baksınlar. Canilerin elebaşını meclise endirekt
taşıyanlara, meclisteki teröristlerin sözcülerin üzerine cesaretle
inatla gitmesini bilsinler.)
TSK bu pasifliği
nedeniyle dıştan değil, asıl kendi içinden yara
alıyor, birlikteliği ve güvenirliği personelin birbirlerine olan
güven bağını çürütüyor. TSK´nin
içersinde hükümet şeriat yanlısı köstebeklerin
bulunulduğunu imajını vermektedir. Genel Kurmayın
kamuoyunda ona buna laf yetiştirme gibi bir yükümlülüğü
olmamalıdır, gerekeni korkmadan yapabilmelidir. TSK Komşumuz
Irandaki konuma düşmesin!