ONE
MİNNUT´UN GAYRİ RESMİ RÖVANŞI!
İsrailin
yardım konvoy gemilerine dünkü baskın yanında,
İskenderun´da bir eğitim kışlasına PKK roket atarlarla
saldırarak 6 erin ölümüne, çok sayıda erin yaralanmasına neden
oluyor. Devlet, hükümet acısından çok vahim olan İskenderundaki
(6 şehit ve çok sayıdaki yaralı asker) terör olayı karşısında
kamuoyunda çit yok, hiç tepki yok. Görsel ve yazılı basında, içimizde
barındırdığımız ve yüceltilen, hükümet
tarafından da davul zurnalarla sınırlarda karşılanan,
saygıda kusur edilmeyen PKK teröristlerince gerçekleştirilen bu olaya
pek değinilmiyor, tepki gösterilmiyor. Neden?
Birileri düğmeye basıyor, on binlerce
taşımalı çoğunluğu hükümet yanlısı
kalabalıklarla İsrail karşıtı sloganlarla taksimde ve
yurdun diğer köşelerinde protestolar sürdürülüyor. İskenderun´da askeri kışlaya
yapılan saldırı ve şehitlerle ilgili
duyarlılığın öncelikli gösterilmesi de gerekirdi. PKK aleyhinde protesto gösterilerin
olması da gerekirdi. Devletin askeri kışlaları topa
tutuluyor, buna olanak veren sorumlulara hesap sorulmuyor. Bu gibi terör olaylarının
üstesinden gelemeyen bir devlet hükümet yönetimi kalkıp
dışarıda ahkâm kesilmeğe çalışıyor, Orta Doğunun
liderini oynuyor, bir zamanlar Saddam Hüseyin gibi! . Kendi içindeki insan
hakları ihlalleri görmeden, dışa insan hakları dersi
vermeğe kalkışıyor. Kendi ulusunun ve vatanin
bütünlüğünü korumakta aciz bir devlet yönetimi başkalarına nesil
akil vermeğe kalkışıyor? Bu durudaki bir devletin dışta
nasıl saygınlığı ve caydırıcılığı
olur ki? İsrail dahi bu günkü Türkiye yönetimini ciddiye almaz. En
önemlisi, Türkiye ona, buna yardım gemileri sağlayacağına,
kendi içindeki işsizlere, açlara eğilsin, yardıma muhtaç
insanlara baksın, iş aş sağlasın, iç ve dış borçları
e ödenen faizleri düşünsün.
Nükleer silah üretimi ile ileride çevresinde, Türkiye´in de
başına bela olacak İslami diktatörlük rejimi ile yönetilen Irana
destek veren, İsrail´in varlığını tanımak istemeyen
aşırı dinci Arap milliyetçilerin saf kaba dayısı
olarak kullanılan, bu havaya kapılarak dışta İsraillin
aleyhine çalışan ve yardım adı altında da meydan
okuyan, ardından da boş tehditler savuran, Türkiyeyi
bir dış çatışmaya sokmak isteyen
ayrılıkçıların oyununa gelmek üzere olan Türkiyeyi
yönetmeğe çalışan hükümete karşın kendine güveni olan güçlü otoriter
bir devletin yapması gerekeni İsrail yapmıştır. One Minut´in gayri resmi
rövanşı
.
Ne Araplara nede İsraillere karşın bir husumetim, antipatim bulunmamaktadır. AKP hükümetine, ne de
başbakanına karşın da herhangi bir sorunum da
bulunmamaktadır. Hükümet başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoganin Türkiyeŭi yurt dışında bazı
durumlardaki duruşu ile iyi temsil ettiğini, Türk sanayicine yeni
pazarlar açtığını, dünya krizini Türkiyede ki ekonomik kırılganlığına
rağmen iyi atlattığı gibi olumlu görüşlere sahibim. Hükümet başbakanın bazı konularda
bazen tek yönlü, eksik bilgilendirildiği düşüncesindeyim.
Başbakanın ve hükümetinin ülke için en iyisini yapma gayreti içinde
bulunduğundan benim en ufak şüphem bulunmamaktadır.
Endişem, AKP
hükümetinin aşırı dinciler tarafından sarılması
ve yönlendirilmesidir!
Bir vatandaş olarak ayni günde vukuu bulan iki olayı
tarafsız, beğenilir beğenilmez, ya da oy endişesi olmadan
farklı bir acıdan değerlendiriyorum, bazı
kaygılarımı dile getiriyorum. Yazarken de tek yönlü belli bir
görüş çerçevesinde olayları debelendirmekten kaçınıyorum.
En azından kendimi farklı tarafların yerinde görerek, ben burada
olsaydım nasıl davranırdım gibi alternatif çözümler,
fikirler yürütüyorum. Türkiyeden
Filistinlilere yardim konvoyunun organizasyonunu
yasalara aykırı ve Israile karşın
provokativ bir türde olduğu görüsündeyim. Toplanan yardim bir nevi emrivaki
olmuştur. Yardımı
organizatörlüğünü üstlenenlerin başında kimlerin bulunduğu
çoğunluğun malumudur. Örneğin Israile
karşın, Arap yanlısı, hükümet yandaşı olduğu
söylenen bir gazetenin yazarının aktivistlerin
arasında olduğunu sizlerde okumuşsunuzdur. Her
şey bir yana, İsrail de Türkiye gibi ne zaman ve nasıl ortaya
çıkacağı belli olmayan terör belası ile karşı
karşıyadır. Filistin birçok menfaat gruplarına
ayrılmış örgütlerin kendi içlerindeki husumetlerle
boğuşurken, Israili tanımayan ve Israile karşın her fırsatta terör uygulayan
örgütlerle de Filistin hakli zarar görmektedirler. Filistindeki belli örgütler taşeron gibi
çalıştırılmaktadırlar, dış
yardımlarını Israile
uyguladıkları terör eylemlerine göre almaktadırlar! Yani
Filistin deki varlıklarını terör eylemleri ile
sürdürebilmektedirler. Birde Terör olaylarına alışan,
çalışmaktan kaçınan bir halk kesimin mevcudiyeti ihmal
edilmemelidir. Bu kesim teröre eylemlerine o kadar
alışmışlar ki terörsüz yasayamazlar. Bu gerçeklerin de
bilinmesinde yarar vardır. Diğer önemli bir hususu burada
hatırlatmakta yarar vardır. Hangi ülke kendi ülkesine karşın
terör eylemlerine bulunan örgütlere yardim talebine
sıcak bakar, hoş karşılar? Hele bu provokatif
bir şekilde İsrail karşıtı, dinciler tarafından
uygulanmağa kalkışılırsa
.. Düşmanıma
yardim eden, destek veren düşmanımdır gerçeği
dikkate alınmalıydı! Bu ve benzeri kriterler
değerlendirildiğinde İsrail´in tutumu ben hakli buluyorum. Bir hiç yerine öldürülen, ölüme göz göre yollanan, ölüme
itilen insanların adına üzüntü duyuyorum, Devlet acısında
da olayı çok vahim buluyorum. Burada
İsrail kadar bu provokativ yardim
konvoyunu düzenleyenlerde İslam dinini kullanarak, sözde Müslümanlık adına,
insanlık namına beyinleri yıkanmış insanların
ölüme gönderenler ve buna arka çıkan hükümette suçludur maalesef. Hükümet başbakanın
söylediği gibi Türkiye bir kabile devleti değilse, sözlerinde ciddi
ise, olayın bağımsız yargı tarafından incelensin,
(zaman bulduğumda bu olayın
ayrıntılı bir değerlendirilmesini başka bir makalede
ele almak istiyorum. Kısaca TÜRKİYE PKK TERÖR MÜCADELESİNDE,
İSRAİL´İN TERÖRİSTLERE VE SEMPATİZANLARINA,
BİLEREK YADA BİLMEYEREK YARDİM EDENLERE
KARŞIN KARARLI, TAVİZSİZ TUTUMUNU ÖRNEK ALMALIDIR. SEN
BENİM ÜLKEMDE VATANDAŞLARIMI ÖLDÜREN, KATLEDEN, ÜLKEMİN HUZUR VE
GÜVENLİĞİNİ SABOTE EDEN TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEKTE
BULUNURSAN, ONLARA MEYDAN OKURCASINA YARDIMDA BULUNURSAN BENDE GEREKENİ,
TÜM DÜNYA BAŞIMA YIĞILSA DAHİ YAPARIM MİSALİ
)
Türkiye
ona buna yardım gemileri sağlayacağına, kendi içindeki
açlara eğilsin, yardıma muhtaç insanlara baksın. Daha dün, EÜ, Ege Üniversitesi Kampüsü
içersinde ziraat fakültesine ait bir satış büfesinde sıramı
beklerken, yanıma sıkılarak, utanarak, kızararak çaresiz
genç uzun boylu zayıf, süzülmüş haldeki bir erkek öğrenci; günlerdir parasız ve aç olduğunu
bildirerek yardım istiyor! Biraz tereddütlü ona bakınca, nerdeyse
ağlayacak bir durumda, bana öğrenci kimliğini çıkartıp
gösteriyor, çaresiz kaldığını söylüyor
. ( O anlarda, benimde Almanya´da ki
öğrencilik yıllarımdaki çok sıkça karşı
karşıya kaldığım parasızlık ve açlık
günlerimi, o zamanki telefon kulübelerindeki mazgallardan bulmağa
çalıştığım bir kaç 10 kuruşları, on
kuruşlara muhtaç günlerimi hatırlattı. Öğrenciye elimdeki
20 TL helal ederek verdim ve bu anımı anlatarak ona moral
vermeğe çalıştım. Kampüste bunun gibi benzeri, bir simit alacak kadar
parasız olan ya da kalan öğrencilere sıkça
rastlanılıyor. Türkiyede devleti yönetmeğe
kalkışanların, başta hükümet başkanlarının
ilk evvel kendi açlarına iş ve aş sağlasınlar)
Hayır!
Bir Türk vatandaşı olarak İsraillin konvoy gemisine
yaptığı saldırı ile gururum incinmedi. Gurur meselesi
yapılacak bir olay değil, Ben kendimi de, ülkemi de iyi biliyorum! Türkiye
İsrail`i yok edebilecek, ona büyük zararlar
verebilecek bir güçtedir. Fakat şu sıralar bu gücü kullanamayacak ve
veya kullandırılmayacak kadar zayıf olduğuna göre, kendi iç
terör belası varken Türkiyenin İsrail ile bir çatışmaya
girmesi Türkiye en büyük zararı görür. ASLINDA TÜRKİYE
ORTADOĞUDAKİ GELENEKSEL TARAFSIZ ARABULUCU POLİTİKASI
İLE İSRAİL VE FİLİSTİN HALKLARINA ÇOK DAHA
YARARLI OLURDU. TÜRKİYENİN
DIŞ MİLLİ POLİTİKASI HÜKÜMET VE
KİŞİLİKLER YERİNE HALKLARIN YARARI DÜŞÜNÜLEREK
ŞEKİLLENDİRİLMELİDİR.
Türkiye söylenildiği gibi bir kabile devleti değilse,
Türk Kamuoyunda işin bu yanlarının da korkusuzca dile
getirilmesi, tartışılması gerekiyor.
(dr husoo, İzmir,1.6.2010)
Sıradan
duyarlı bir vatandaşın bu konu hakkında aklına birçok
sorular geliyor, örneğin:
·
3- 4 gündür Türk Kamuoyunda İskenderundaki
kalleşçe şehit edilen Mehmetçiklerden hiç bahis edilmezken, tüm görsel
ve yazılı basın haberler, tartışmalar; yardim gemi
konvoyuna yapılan baskın üzerine, Neden?
·
Diğer bir soru ise, yardim
gemisinde gemide öldürülenler, nereden
şehit oluyorlarmış? Gemide bulunan çoğunluğun
yüzlerine, hal ve kıyafetlerine bakınca ve yardım gemisindeki 700 kişiye
yakin insanin hangi amaçla orada bulundukları diğer bir soru
işaretidir? Ödül tatiline mi
çıkarıldılar? Yetkililerin, bu organizasyon
tecrübesizlikleri, sorumsuzlukları ve sebep oldukları ölümleri
bazı kişiler TV ekranında çocukları öne çıkararak
kendilerini hakli masum göstermemeleri gerekir...
·
Eğer insani
Yardımlar Türkiye Cumhuriyeti adına gönderiliyorsa, organizasyonun
yasa ve kurallara göre düzenlenmesi gerekiyordur. Devletin Kızılay
yardım kurumuna, Kızılaya bu gibi durumlarda
neden güvenilmiyor? Neden Kızılay devlet adına insani
yardımlarda devre dışı bırakılıyor?
·
Eğer insani
Yardımlar Türkiye Cumhuriyeti adına gönderiliyorsa, organizasyonun
yasa ve kurallara göre düzenlendiyse, devlet yönetimi bu insani
yardımın yerine ulaşması için gereken önlemleri
almamıştır, Bir iş yapılacaksa ya tam
yapılır ya da hiç yapılmaz. İnsanların yapması
gereken işler, Allaha havale edilmemelidir.
·
Eğer insani
Yardımlar Türkiye Cumhuriyeti adına gönderiliyorsa, organizasyonun
yasa ve kurallara göre düzenlendiyse, devlet yönetimi bu insani
yardımın yerine ulaşması için neden İsrail devleti ile
temasa geçilmedi, ya da İsrail´in
olumsuz yaklaşımı halinde, BM´ler de
bu yardım etme talebi gündeme neden getirilmedi? Onun yerine hükümet
yetkilileri dinci provokatörler gibi davranıp,
devleti zor duruma bırakmışlardır, İnsanların
ölümüne sebep olmuşlardır?
·
Bazı örgütlerin
yardım adı altında, halktan esnaftan, işverenlerden bir
nevi emrivakilerle, baskılarla ve veya Dini sömürülerle, Allah
sevabına, Müslümanlık, kardeşlik adına cami içinde, cami
dışında gelişi güzel yardım, teberru
toplanılmasının önüne geçilmelidir diye düşünüyorum. Neden
bu yapılmıyor? Toplanan bu
gibi yardımların geçmişte nasıl suiistimal edildiği
ortaya çıkmıştır.
·
Dinci yardım örgütü,
Marmara gemisini bu amaçla satın alacak kadar parayı nerden
bulmuştur, Bu tip yardımların esas amacı ne? Insani yardım adi altında bazı örgütlere yada kişilere para kaynağımı
yaratılıyor mu?
·
Yarın öbür gün,
Diyarbakır ve çevresinde belli örgütlerin organizasyonu altında
ayrı bağımsız bir Kürdistan Devlet isteği Türkiyeye
karşın bir ayaklanma düzenlendiğinde, Birleşmiş
Devletlerin himayesinde Diyarbakır ve çevrelerinde bir bölge koruma altına
alınırsa ve Yurtdışı yardim
örgütleri, basta İsrail, Araplar, Batılılar bu bölgedeki
insanlara Yardim adi altında farklı destekler vermeğe
kalkışırlar ve yardim konvoyları düzenlerse, Türkiyenin
tutumu nasıl olacaktır?
Herhalde yardım konvoylarını güllerle, çiçeklerle
karşılamayacaklardır!
·
Türkiye Cumhuriyeti Devletini
geçici seçilerek yönetmeğe kalkışanlar, ilk evvel ülkenin,
vatanın, ulusun, yani Türkiye´nin birliğinin ve dirliğinin koruması,
sağlamlaşması ve yükseltilmesi için gereğini yapma
mecburiyetindedirler. Türkiyede ülkeyi yönetmeğe kalkışan
siyasetçiler neden tarihten, yakın geçmişte cereyan eden olaylardan
ders çıkarmıyorlar? Kendi vatanlarını, tarihlerini,
uluslarını öğrenme zahmetine girmiyorlar? Kendilerini hala yakin çıkarcı bir
çevrenin aynasında dev gibi görmeğe başlıyorlar?
Demokrasiye, insan haklarına, fırsat eşitliğine,
yargıya, ulus devletine, İslama, v.d. dar ve çıkarcı bir zihniyetin
gözü ile bakıyorlar, neden?
+
Az daha unutuyordum! Kuzey Irakta ta burnumuzun dibinde kendi soydaşlarımız,
Türkmenler yok ediliyor, katlediliyor, göce zorlanıyorlar, asimile
ediliyorlar, malları mülkleri Kuzey Iraklı Kürtler tarafından
talan ediliyor. İnsani yasam hakları gasp ediliyor. (Bu konudaki daha
detaylı çok üzücü katliam ve insan hakları ihlalleri bilgilerini Türkmeneli cephesinden öğrenebilirisiniz) Yahu su Filistin
GAZA yardımının birazını Kuzey Iraktaki Türkmenler için
düzenleyin, Onların sesini dünya
kamuoyuna duyurmak için gürleyin, İnanın Allah adına İnsanlık
namına daha fazla sevap kazanırsınız.
IHH´deye de duyurulur. Tekrar 2. Yardim gemi konvoyunu Gazzeye göndereceğinize, yardim seferini Türkmeneline postalayın. Hiç değilse deniz yolu kapalı,
TIR yardim konvoyunu Türkmenelinden
geçirerek TIR´larin bir kısmını Türkmeneline boşaltıp Filistine,
Hamasa ulaştırabilirsiniz. Bilmem, bu seçenek
dünya kamuoyunda yankı bırakmayacağı için işinize
gelmeyebilir!
Bu ve benzeri
konularda değerlendirmelerde dikkate alınmandır!
En azından
muhalefet bu alternatif düşüncelerle bu olayın
aydınlatılmasını TBMM´de isteyebilirdi. Eğer Türkiye
bir kabile devleti gibi yönetilmiyorsa, her olayın üzerine yasalar
çerçevesinde gidilmelidir. (dr husso,
3.6.2010)
(Ek. 6.6.2010 tarihli kamuoyuna yansıyan bazı
fotoğraflı haberler, video görüntüleri ve miting gösterileri bazı
konular hakkında düşüncelerimi, tahminlerimi haklı
çıkartıyor. İsraili Dünya kamuoyunda haklı çıkartacak
görüntüler. Gemiye çıkan silahlı kişilere, Ateşli
silahsız siviller tarafından aptalca şiddet uygulanıyor,
mübareklerin ya dünyadan haberleri yok yada böyle bir
olayla kendilerini dünyaya duyurmak istemişlerdir. İsrailli askerler
herhalde Hollywood macera filmi, ya da Pembe dizi çevirmek için gemiyi
işgal etmiyorlardır tabii ki. Böyle bir durumda, ahmakça silahlı
ve güçlü kuvvetlere, hele bir gemi içersinde sopa ve bıçaklarla saldırmağa
kalkışılırsa, tabi
ki karşı tarafın silahları devreye girer. Antiterör bir
yakin dövüşçü olarak şunu bilirim; karşı taraf sana zarar
vermeden önce tehlikeden kaçabilirsen kaç, ya da sakin davranarak
açığını yakala onu kontrol altına al. Başka
seçeneğin yoksa; karşı taraf sana zarar
vermeden, öldürmeden, yok etmeden evvel; sen ona zarar ver, sen onu yok et, hiç
acımadan
)
Türkiye´in gidişatı tehlikeli, Ergenekon Davalarının, anayasa değişikliklerin gerçek nedenlerini gün geçtikçe açığa çıkmaktadır. Ergenekon davalarında aşırı dincilerin baskısı, yönlendirmesi söz konusu muhtemeldir. Aşırı dincilerin ve PKK´nin önünde tek engel Türk silahlı kuvvetleridir, Gözünü-sözünü budaktan esirgemeyen, AKP- karşıtı, AKP-hükümetinden endişe duyan ve bunu kamuoyuna etkili bir şekilde taşıyan aydınlardır. Bir iki görevi suiistimal bahane edilerek, bu kesimi yıpratılmaktadır, devre dışı bırakılmaktadır, diğerlerine göz daği verilmektedir. PKK kadar Mitinglerdeki yeşil bayraklarda beni endişelendiriyor, ürkütüyor. AKP den endişe edenleri hakli çıkartıyor; Iran ya da Irak benzeri bir rejim değişikliğini, kaosu çağrıştırıyor Türkiye gitti gidecek, battı batacak durumda. TBMM´dekiler biraz sokağı dinlesinler, vatandaşın arasına girsinler. Kaçınılmaz ekonomik bir kriz ise bu süreci çabuklaştıracaktır
Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimsenin tekelinde değildir, hükümetinde, başbakanında, genelkurmayında, sivil toplum örgütlerinin de, Ergenekon savcılarının da Geçici olarak seçilen TBMM´ si ve hükümetinin de tekelinde değildir! Mevcut TBMM halk çoğunluğunu temsil etmiyor, TBMM´si çürük bir demokrasi sisteminin ortaya çıkardığı bir temsildir. Yeni anayasa düzenlemelerinde bu konu hiç ele alınmadı. Yakin gelecekte Türkiye´de Kürdistan devletinin ve şeriat İslami cumhuriyetin resmileştirilmesi ve güçlenmesi için gereken yasa düzenlemeleri yapıldığı görüsündeyim. Bu görüşte bir çok vatandaş bulunuyor. Yeni yetişmelerin demokrasi anlayışları ile bırakın halk karar versin, halk oylaması yapılsın. Beğenilmeyen çok tartışılan ve sürekli değişikliklere uğratılan 12 Eylül anayasası da neredeyse % 100 çoğunlukla halk tarafından oylanmıştı. 12 Eylül anayasası şimdiki hazırlanan anayasadan daha demokratik bir şekilde hazırlandığı görüsündeyim.
Bunlar bir vatandaş olarak kendi görüşlerim, gülersiniz ya da saçma bulup alayda edersiniz, ya da kızarsınız, küfreder de, ölümle de tehdit de edebilirisiniz, takdiriniz!
BENCE MEYDANI BOŞ BULANLAR DEĞİL;
BOŞ BIRAKANLAR, KORKANLAR KABAHATLİDİR.
dr husso