KÜRT ACILIMI; PKK-TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMACINA;
-YANI, TÜRKİYE´NİN BÖLÜNMESİNE,
BİTİRİLMESİNE-
HİZMETTİR.
DEMOKRASİ MASKESİ ALTİNDA BUNU SAVUNMAK VATANA
İHANETTİR.
. ACILIM , TÜRKİYE´DE GÜNÜMÜZ
SİYASETTE HER DERTTE DERMAN!
Son
yıllarda artan PKK terörüne karşın ortaya çıkarılan
acılımlar;
Kürt
açılımları, Demokrasi açılımları ile
siyasetteki olumsuz icraatların üstesinden gelineceğine toplum
inandırılmağa çalışılıyor.
Gazetelerde
açılımlar üzerine yazılıyor. Radyo ve televizyonlarda
neredeyse sabahtan aksama kadar açılımlar çoğu kez seviyesiz
tartışılıyor. Genç ve güzel görünümlü, deneyimsiz, bilgisiz
torpilli moderatörler (TV- sunucuları, yorumcuları) tarafından
berbat yönetilen oturumlarda ipe sapa gelmez öneriler üzerinde duruluyor.
Özellikle PKK-yanlısı katılımcıların seçilmesi
ile, bu tip TV-programları, demokrasi maskesi altında PKK-Terörünün,
Büyük Kürdistanın propagandasına ve veya seriat yönetimi dincilerin
propagandasına dönüştürülüyor. PKK´lılar ve seriat yanlısı
kökten dinciler kendi çıkarları gereği, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, laik düzene,
ulus ve vatan bütünlüğüne karşın ve TSK karşın birbirlerini
destekliyorlar, birbirlerine arka çıkıyorlar. Dikkat edin hep belli
PKK-yanlısı ya da şeriat-hükümet yanlısı yazarlar,
profesörler, siyasetiler, bürokratlar bir kanaldan diğer bir kanalda boy
gösteriyorlar. Arada sırada maksatlı olarak konuşma özürlü, ya
da bilgisiz emekli askerleri, generalleri, subayları de katılıma
ekstradan davet ediyorlar. Bu emekli rütbeli askerlerde bazen nenin nerde nasıl
konuşacaklarını unutup bu tür yönlendirme,
alıştırma propagandasının tuzu biberi oluyorlar. Katılımcılardan
bazıları havalara giriyorlar. Konkişotlar pratikte, dışarıdakı
gerçeklerden habersiz ekranlarda, vatan, hükümet devlet kurtarıyorlar.
Yandaşlık, yalakalık, lafsörlük yaparak kendilerini
kurtardıkları gibi, devleti de kurtaracaklarını hayal
etmeye başlıyorlar. Bazılarının kafadan yani
psikolojik tedaviye, hava değişikliğine ihtiyaçları
olduğunu düşünüyorum. (Bakın bunu burada laf olsun diye
yazmıyorum. Bunların konuşmaları sırasındaki yüz
ifadelerine, vücut hareketlerine bakın, kullandıkları
sözcüklere, cümlelerin sıralanmasındaki anlam yönünde birbirlerine
olan ilgisine dikkat edin ve bazı spontan sorulara verdikleri
yanıtlari degerlendirin, sizlerde bu teşhise varabilirisiniz.) Türkiyede çok hızlı gelişen
ve değişen vukuatlara kendilerini o kadar kaptırmışlar
sağlıklı düşünmemeğe, olayları dar belli bir
pencereden görmeğe başladılar.
Kimisi
demokrasi konseptine, kimisi demokrasi sistemine kafayı
takıyorlar ve saçmalamağa başlıyorlar. Herhalde dinleyenleri,
izleyenleri yani bizleri kendileri gibi enayi sanıyorlar. Son zamanlarda dillerinden
hiç eksik etmedikleri açılım kavramı gibi moda olan konsept kavramı yada sistem kavramı nedir
sorsanız, doğru yanıtı onlardan almayabilirsiniz. Her
nedense demokrasi konseptinin ne ve nasıl olduğunu
açıklanmıyor. Papağan gibi, laf olsun diye, demokrasi konsepti
yada demokrasi sistemi ile PKK´nin bitirileceğini savunuyor. Maalesef, Türkiye´de zaman bu
şarlatanların zamanı, bunlara insan anlayacakları dilden
cevap veremiyor.
Kimisi
PKK teröristlerine daha fazla ödün, tavizler verilmesini daha fazla
hakların tanımasını savunuyor. Özellikle ana dilerinde
eğitimin serbest olmasını hatta Kürtçenin resmi dil olarak
tanımasını öneriyor. Sanki bu güne dek ana dillerini istedikleri
gibi konuşmalarına yasak getirilmiştir de! Propaganda ettikleri
gibi gerçek olsaydı, bu güne dek Türkiye de Türkçe bilmeyen vatandas kalmazdı.
Türkiye´de 21 yüzyılda, bırakın yazmasını yada
okumasını, devletin resmi dili
Türkçeyi konuşamayan hatta anlamayan vatandaşlar hala bulunmazdı. Mübarekler biraz olsun geçmişi
değerlendiremiyorlar. Ya da doğruları açığa vurmak
işlerine gelmiyordur. PKK teröristlerine bu güne dek verilen tavizlerle,
tanınan haklarla Türkiye´de terör eylemleri daha da artırıldı
ve baş edilemez hale getirildiğini ben hala savunuyorum.
Türkiye
askeri yöntemlerle, Türk Silahlı Kuvvetlerin silahlı mücadelesi ile 30
- 40 yıldır terörü bitirememiştir, aksine
artırmıştır diye de bazı ileri zekâlılar
papağan gibi orda burada söylenirler.
Kısmen doğrudur. Fakat Türkiye cumhuriyetin hala soveren, yani
ulus ve vatan bütünlügü ile egemen olmasının; bölümemiş, parçalanmamış
ve bitirilmemiş olmasını Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk
Silahlı Kuvvetlerinin 30- 40 yildir sürdürdükleri bu silahli mücadelesine
borcludurlar. Hatta halen Türkiye´de kendilerinin, sevdiklerinin hayatta var
olmalarının neye borçlu olduklarını hatırlamak yada
bilmek te istemezler. Atalarımızın canları, kanları,
ömürleri pahasına kurulup bize emanet edilen bu kutsal vatani, Türkiye
Cumhuriyet Devletini daha da geliştirip bizden sonra gelecek nesillere devretmek
yerine, bu vatanı, bu devleti, laik cumhuriyet insan hakları yada
demokrasi maskeleri altında berbat etmek, parçalamak için
bazılarımız isteyerek ya da istemeyerek ellerinden gelenini
artlarına koymuyorlardır...
Her
silahlı mücadelenin arkasında ciddi ve yasalar cercevesinde tavizsiz
siyasi otoritenin gerekliligi çogunlugun bilgisi dahilindedir. Terörle
mücadelede, askeri silahlı mücadele kadar siyasi mücadelenin de
bulunması gerekliği nedense unutuluyor. Diğer bir gerçek te
unutulmamalıdır; Türkiye yıllardan beri sürdürdüğü
bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini; TSK´nin silahlı mücadelesine,
şehitlerimize, gazilerimize borçludur. Bu mücadele hangi sebeple olursa
olsun zayıflatıldığında, Türkiye, Kürtlerin ve
Şeriatın kaosu ile yaşanmaz bir hale dönüşeceğinden,
Türkiye´nin bölüneceğinden, bitirileceğinden kimsenin kuşkusu
olmasın. AKP döneminde her gecen yıl Türkiye genelinde terör
eylemleri ve şehitlerimiz artmıştır. Bunun tek bir gerçek
nedeni vardır; AKP hükümetinin Terör ile mücadeledeki siyaset anlayışıdır.
Askeri silahlı mücadelenin arkasında gerekli siyaset otoritesinin,
tavizsiz siyasi mücadelenin olmamasıdır. (bu konu hakkında daha
detaylı düşünce ve görüşlerimi başka bir yazımda
tartışmağa bırakmak istiyorum) Benim kanaatime göre hükümet
yetkilileri, belli örgütlerin zamanla yandaş ve candaş medya ile oluşturdukları
kamuoyu eğilimden etkilendikleri ve köşe yazarlarından yönlendirildikleri
görüşündeyim. Bence Türkiye siyaset yönetiminde her zaman medya etkileyeci
ve belirleyeci olmustur. (Hatta geçmişte her
askeri darbenin gerçekleşmesinde medyanın etkisinin, yönlendirmesinin
büyük olduğunu savunuyorum. Genelde Türk medyası güvenilmezdir. Dün
ak dediklerine bu gün kara derler, dün TSK yi ve generalleri vatan kurtarıcıları
olarak övüp alkışlarlarken, bu gün bakıyorsunuz ayni medya bunları
vatan haini olarak ilan ediyorlar, asılmalarını istiyorlar. Ayni
medya, Türkiye deki bütün olumsuzlukları, geri kalmışlılığı
TSK´ya, askerlere, generallere mal ediyorlar.)
PKK-terörünün ulaştığı bu günkü boyutunu AKP hükümetine mal
etmekte insafsızlıktır. Burada kırk, elli senelerin,
geçmiş siyasetin, güvenlik ve istihbarat birimlerinin çok büyük ihmalleri,
zafiyeti bulunmaktadır.
Terörün
bitmesi için direkt, araya taşeron koymadan PKK ile başta Terörist
başı Öcalan ile masaya oturulmasını isteyenlerde
çıkıyor. Hatta bir vatan kurtaran şabanın PKK-terör
yandaşların ve hükümet yalakalarının çoğunlukta
olduğu bir TV-programında dile de getirildi. Bu programdan sonra
cesaret alanlar, özellikle AKP yanlısı TV ve radyolarda ve
gazetelerde bu konuyu işlemeye, bu görüşü savunmaya
başladılar. Bu ve benzeri önerileri zaten PKK´nin temsilcileri
ekranlarda bezende TBMM´sinde de üstü kapali olsada savunuyorlardı!
Özellikle
hükümet yanlısı köşe yazarları, yorumcular Güneydoğuda
Kürtlere özerklik verilmesini PKK´nin agzı ile savunuyorlar. Kimisi de
Güneydoğuyu PKK´ya, Kürtlere bırakılmasını, orada ne
halleri varsa görsünler diye de söyleniyorlar. Bu suretle PKK teröründen ve
Kürtlere aktarılan büyük ve ağır mali yüklerden de
kurtulacağını, Türkiyenin huzura
kavuşacağını, daha hızlı gelişeceğini,
zenginleşeceğini savunlar dahi çıkıyor, maalesef! Bu görüsü
savunanlar içersinde Prof. Dr.
unvanlı öğretim üyelerinin bulunmasını üzücü ve
kaygı verici buluyorum.
Açılımlar
kadar popüler olmasa da, PKK-Terörüne karşın profesyonel ordu, yani
paralı ordu, paralı birlikler de gündeme getirilmektedir,
tartışılmaktadır. Bu öneriye sıcak bakanlar hayli
fazla, ordu içinde bilhassa salon kurmayları, hantal, göbekli generaller
dahi bu öneriye sarılmaktadırlar. (sürüdeki hindinin biri gluk, gluk
diye ses çıkarmaya hele bir başlasın, hemen anında hindi
sürüsü gluk, gluk diye etrafı yaygaraya, kuru gürültüye boğarlar. Bu
oluşumun benzeri burada da görülmektedir. Bu fenomen genelde
gelişmeleri sekteye uğramış, eksi yönde mutasyona
uğramış toplumlarda, kişilerde daha sıkça
gözlenmektedir. Yakın geçmiş tarihe bakın, en kötü, en
istikrarsız, en güvenilmez, en zayıf orduların, birliklerin
paralı olanların olduğu görülür. Bu degerlendirmeyi ben
değil, bu meslekte uzmanlar, generaller belgelerle rapor ediyorlar, hatta
TV programlarinda da dile getiriyorlar.
Milyona
varan personel sayısı ile dünyanın güçlü ordularından biri
olarak övünülen Türk Silahlı Kuvvetleri amatör bir ordu olarak mı
değerlendiriyor? Diğer taraftan Türkiye Devleti bu ek ekonomik yükü
kaldırabilecek güçte midir?
Türkiyeyi parçalamak, dize getirmek için PKK terörün silahlı
eylemleri yanında, Türk ekonomisini çökeltmek önemli hedeflerinden biri
olduğu da gözden kaçmamalıdır. Devlet,
TSK vasıtasıyla her gence, her vatandaşa ülkesini vatanini, Türkiye
Cumhuriyeti Devletini savunabilmesi için en iyi askeri eğitimini, bilgiyi sağlaması
gerekiyor. Zaman yeterli değilse uzatılmalıdır. Askeri kışlalar,
askerlik görevi; yan gelip yatılan,
göbekleşen, miskinleşen, değişik tatil yapılan yada
subaylara, generallere uşaklık, hizmetkârlık yapılması
için değildir.
Bu
kadar yüzsüzlüğün, bilgisizliğin kamuoyunda tartışılmaması
ve yayılmaması gerekir. Ekranlarda güzel görünümlü torpilli
moderatörler en azından bu gibi soruları katılımcılara
sormalıdır diye düşünüyorum. (Yurt
dışındaki ülke ve dünya sorunlarının
tartışıldığı TV-programlarını halen
ilgi ile izliyorum. Buradaki moderatörler genelde mesleğinde deneyimli,
bilgili kişilerden seçiliyordur ve yönetecekleri programa bir hafta
evvelinden hazırlanıyorlar. Katılımcılar da,
konularında uzman, bilgili yurt içinde çalışmaları ile
tanınmış, tarafsız, kendileri ile ülkeleri ile barışık
saygın kişilerden davet ediliyordur. Örneğin, Ortadoğu konulu
bir TV-programında katılımcılar Ortadoğu üzerinde araştırmalar
yapmış uzman akademisyenler ile birlikte orta doğuyu iyi tanıyan
orada uzun yıllar muhabirlik yapmış gazetecileri davet
ediyorlar. Bakın dikkatimi çeken bir konu ise, katılımcıların asla ülkelerinin
çıkarları aleyhinde konuşmazlar, bizdeki gibi pisboğazlık
etmezler, havalara girmezler,
)
Su
sıralar Türkiyedeki ve Dünyadaki, komsularımızdaki siyasi,
askeri ve ekonomik konjoktörü PKK-Terörün, Kürdistanin lehine işliyor. Aslında
yukarıdakiler çoğunluğun bilgisi dahilindedir. Türkiye´de cogunluk bunları biliyorsa,
haberdarsa, neden gereken
yapılmıyor sorusu bu makalenin dışında, ayrı bir
konudur. Daha fazla konuyu saptırmadan, uzatmadan yazımın ana
maksadına dönmek itiyorum.
Hükümetin,
devletin yönetimine söz sahibi olanlar, başta hükümet, TBMM´si Kürt
açılımından, demokrasi açılımından ne
anladıkları, ne düşündüklerini ve sözü edilen
açılımların içeriğini açık ve seçik bir dille
kamuoyuna açıklamaları gerekiyor.
Bu konuda vatandaşları, yani bizleri doğru bilgilendirme
zorunlulukları, öncelikleri vardır. Sözün kısası, Sözü
edilen acılım projesi nedir, maddeleri nelerdir, amacı
nedir, beklentiler nelerdir,
Beklentilerin karşılanması reel midir,
inandırıcılığı, garantisi nasıldır,
bunlar ortaya konulsun ve en azından TBMM´sinde
tartışılsın daha sonra halk oylamasına gidilsin. (Devletin,
ulusun hayati temel yasaların dışındaki yasa
düzenlemelerinde halkın kararına gidilmekten
kaçınılmamalıdır. Bu tip uygulamalar için günümüz teknolojik
imkanlarından yararlanılması demokrasi yönetimler için
gereklidir.)
En
azından bazı sorulara açıklık getirilmesi gerekiyor;
1.
PKK-Terörünü hakli çıkarmak
mıdır? PKK`lı kandırılmış vatan
hainlerini, canilerini toplumda kutsamak mıdır?
2. Kürt
acilimi, demokrasi acilimi; PKK teröristler, bugüne dek işledikleri
suçları, binlerce şehidin çanlarının, sakat
bırakılan on binlerce gazinin kanlarının bedelleri örtbas
edilerek, unutularak affedilecek midir?
3. PKK
teröristlerini, bebek canilerini gerilla, kurtuluş yada özgürlük savaşçıları
olarak kabul edip meşrulaştırarak,
terörist başı ve beraberindekilerler ile masaya oturulup daha fazla
ödünler için pazarlık mı edilecektir?
4. PKK
terörist başı Abdullah Öcalana af getirilerek, Kurdistanın
lideri olarak rehabilite (yani bir nevi mağduriyetin manen ve madden
telafi edilmesi), edilecek midir?
5. Anadolunun
bir kısmında bağımsız Kürdistan devletinin
kurulmasına onay verilsin midir?
6. Türkiyenin
üniter yapısı, tek ulus tek vatan bütünügü terk edilsin midir?
7.
PKK`nin cani başı Öcalan`ı,
ceza evinden alarak, büyük Kürdistan`in Lideri olarak onu dünyaya tanıtmak
ve Nobel barış ödülüne aday göstermek midir?
8.
PKK-Teröristlerin isteklerini karşılamak
için midir?
9.
Türkiye vatanin 1/4 - 1/3 üzerinde önceleri
Kürdistan eyaletinin kurulmasını benimsemek daha sonra kuzeydeki
peşmergelerle birleşerek büyük bağımsız Kürdistan
devletinin kurulmasına onay vermek ve desteklemek midir?
10. Atalarımızın
canları kanları pahasına kurdukları, korudukları ve
bize emanet ettikleri bin asırlık kutsal vatanimizin, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluyu ve Türkmencelini PKK ´ya ve Peşmergelere
alıştıra, alıştıra terk etmek midir?
11. PKK lehine
bir nevi kapitilasyon, yenilgi midir?
...........................
·
ÖNGÖRÜSÜZLÜK,
BİLGİSİZLİK, SIYASI KÜLTÜRSÜZLÜK VE TECRÜBESİZLİK
VE YANILGI, İNAT ÜZERİNE; KÜRDİSTAN ACILIMI, HÜKÜMET TARAFINDAN
DEMOKRASİ ACILIMI OLARAK TANIMLANIYOR. BU ACILIM DIŞARIDAN
POMPALANARAK İÇERİDEN DESTEKLENİYOR
.
·
DEMOKRASİ ACILIMI DİYE
YUTTURULMAYA ÇALIŞILAN, KÜRDİSTAN ACILIMI VATANA, DEVLETE KISACA
TÜRKIYE´YE EN BÜYÜK İHANETTİR, EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR. BU ACILIM YARARDAN
ÇOK TÜRKİYE ZARAR VERECEKTİR, TOPLUMUN HER KESIMINI OLUMSUZ
ETKİLEYECEKTİR.
·
GELECEK NESİLLERE ALTINDAN
KALKAMAYACAKLARI AĞIR BİR YÜK, YANI ÇOK KÖTÜ BİR MİRAS
BIRAKILIYOR.
·
DEMOKRASİ AÇILIMINDAN, HAK HUKUK
DEVLETİNDEN BAHSEDENLERİN; NE
KADAR SAMİMİ OLDUKLARI HER HALLERİ İLE BELLI OLMAKTADIR,
ÖRNEGİN ERGENEKON! HÜKÜMET KARŞITI, ŞERİAT KARŞITI
DÜŞÜNENLER HER YOLLA PASİFİZE EDİLİYOR. KOSKOCA
PROFESÖRLER, REKTÖRLER, KUVVET KOMUTANLARI, GENERALLER, SUBAYLAR, YAZARLAR,
CIZERLER VATANA İHANET ETMEKLE, DEVLETİ YIKMAK İÇİN ÇETE
KURMAKLA V.B. HAYALİ SUÇLARLA TUTUKLANMAKTADIRLAR, MADDI VE MANEVİ
MAGDUR EDİLİYORLAR.
·
GÖREVLERİ
GEREGİ DAĞLARDA DEVLETE KARŞIN AYAKLANAN CANİLERE,
TERÖRİSTLERE KARŞIN VE TÜRKİYEDE SERİAT DÜZENİNE VE
YOBAZLİGA KARSİN, LAİK DÜZENİN KORUNMASİ UGRUNA, VATANIN
VE ULUSUN BİRLİGİ VE DİRLİGİ UGRUNA HAYATLARI
BOYUNCA BASARÎLİ MÜCADELE EDENLER; AYLARCA SENELERCE KEYFİ ERGENEKON
DAVASI İLE TUTUKLU BULUNMAKTADIRLAR. YARGIYA CIKARILMALARINI VE ADİL
BİR ŞEKİLDE DAVLARININ BAKILMASINI BEKLEMEKTEDİRLER. ERGENEKON
DAVASI; KÜRDİSTAN VE ŞERİAT YANLILARIN TÜRKİYEYE
KARŞIN, DEMOKRASİYE KARŞIN, TÜRK SİLAHLİ
KUVVETLERİNE KARSIN BİR HESAPLAŞMA, ÖC ALMA, CEZALANDİRMA OPERASYONU,
FİRSATI OLDUĞU GÖRÜSÜNDEYİM. BU DAVALARDA
DEVLETİN KURUMLARI, BASTA TSK, SİVİL ÖRGÜTLER, TARAFSIZ KALARAK
TUTUKLANMALARIN VE DAVALARİN ADİL BİR ŞEKİLDE YASA VE
YÖNETMELİKLERE UYGUN BİR ŞEKİLDE YAPILMASINI TALEP
ETMELERİ VE TAKİP ETMELERİ GEREKİRDİ. GEREKTİĞİNDE
İNSAN HAKLARI MAHKEMELERİNE BAŞVURMAKTAN DA
ÇEKİNİLMEMELİDİR. DEMOKRASİ YÖNETİMLERİNDE
BİR TARAF YASA VE YÖNETMELİKLERE GÖRE HAREKET ETMEZ VE BELLİ
CİKARLAR DOGRULTUSUNDA KEYFİ DAVRANIRSA, DİGER TARAFTA BUNA KARSIN
GEREGİNİ YAPMA ZORUNLUGUNDADIR.
TSK, GENELKURMAY BU KONUDA, BİLHASSA PERSONELİNE SAHİP
CİKMAMAKLA ZAYİFLAMİŞTİR, AĞIR DARBELER
ALMIŞTIR.
·
EVET, ERGENEKON DAVASININ HAKLI YANLARI
BULUNMAKTADIR, AKP`NİN İKTİDAR OLMASI İLE ÇIKARLARI BOZULAN
VE BEKLENTİLERİ YIKILAN FARKLI KESİMLER, KİŞİLER;
YASAL OLMAYAN, ANTİ DEMOKRATİK SİYASAL YOLLARLA HÜKÜMETİ
YIKMAK İÇİN HER TÜRLÜ ÇAREYE BAŞVURMAK İÇİN PLAN
HAZIRLIĞI İÇERSİNDE OLDUKLARINI, HATTA TÜRKİYE´DE
İLERİ GELEN KİŞİLERİ VE TSK GİBİ
KURUMLARI BU DAVADA KAZANMA VE KULLANMA ARZUSUNDA OLDUKLARINI DA BİR
ÇOKLARIMIZ BİLİYORDUR.
·
TERÖR, SILAHLI MÜCADELE ILE ORTADAN
KALDIRILIR, TAVIZ ÜSTÜNE TAVIZ VERKMEKLE TERÖR BASTIRILSAYDI, BU GÜNE KADAR
VERILEN TAVIZLER YETERLİ OLURDU!
·
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
GERÇEKTEN BASKICI, ASİMİLEYECİ BİR YAKLAŞIM
SERGİLEMİŞ OLSAYDI, BU GÜNE KADAR TÜRKÇE BİLMEYEN KÜRT
VATANDAŞLARIMIZ OLMAZDI, BÜYÜK KÜRDİSTAN HAYALI İLE AYAKLANMAĞA
CESARET VE TAKATLERİ OLMAZDI
.
·
TSK´NİN BAŞARILI SİLAHLI
MÜCADELESİ İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VARLIĞINI,
BİRLİĞİNİ, DİRLİĞİNİ BU GÜNE
KADAR SÜRDÜRMÜŞTÜR,
·
DEVLETİ YÖNETMEKLE HALK
ÇOĞUNLUĞU TARAFINDAN BELLİ VE GEÇİCİ BİR SÜRE
GÖREVLENDİRİLEN HÜKÜMETİN, TERÖR KONUSUNDA YAPMASI GEREKEN TEK
ŞEY; DEVLETİN OTORİTESİNİ KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE
SAĞLAMAK OLMALIDIR. YANI, DEVLETİN TEMEL YASA VE
YÖNETMELİKLERİNDEN TAVIZ VERMEDEN, DEVLET OTORİTESİNİN
SAĞLANMASIDIR
·
HÜKÜMETİN, TBMM´SİNİN
BAŞLICA GÖREVİ; VATANİN ULUSUN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ, ÜLKE
ÇIKARLARINI İÇTE VE DIŞTA SAVUNMAK, KORUMAKTIR, ÜLKENİN HUZUR VE
GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK, REFAH DÜZEYİNİ
YÜKSELTMEKTİR. PKK TERÖRÜ, DEMOKRASİ ACİLİMİ BU
KAPSAMDA DA DEĞERLENDİRİLMELİDİR.
·
TÜRKİYE´DE
YAŞAYAN YADA YASAMAK İSTEYEN HER VATANDAŞ BEGENSE DE BEGENMESE
DE BU DEVLETİN MEVCUT YASALARINA UYMAK ZORUNDADIR. BASTA
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET YÖNETİMİNDE SECİMLE
GELEN HÜKÜMET VE DİĞER İLGİLİ DEVLET KURUMLARI VE
SİVİL KURULUŞLAR BU TEMEL YASALARIN YÜRÜRLÜĞÜNÜ GÖZETMEK VE
GEREĞİNİ YAPMAK MECBURİYETİNDEDİR.
·
TÜRKİYE
DE KENDİ VE ÇOCUKLARININ TORUNLARININ GELECEĞİNİ GÖRENLER,
BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE YAŞAMAK İSTEYENLER, BU DEVLETİN KANUN
VE NİZAMLARINA UYMAK MECBURİYETİNDEDİRLER. TERÖRLE MÜCADELE
KONUSUNDA DA DEVLETİN YANINDA YER
ALMALIDIRLAR.
·
DEMOKRASİ
DEVLET YÖNETİMİNİN OLMASA OLMAZ İLKELERİNDEN
BİRİDE; DEMOKRASİ
İLE YÖNETİLEN TOPLUMLARDA BİREYLERİN DEVLET VE HÜKÜMET
YÖNETİMLERİNE SAHİP ÇIKMASI, OLUP BİTENLERLE
İLGİLENMESİ, BİRLİK İÇİNDE GEREKLİ
EYLEM VE TEPKİLERİ GEREKLİ ZAMANDA VERMESİDİR,
SESLERİNİ DUYURMASIDIR. BU TÜR TEPKİLERDE SİVİL
ÖRGÜTLERCE, BİLHASSA PARTİLERCE KOORDİNE EDİLMESİ
GEREKİYOR,
·
SAVAŞMASINI
UNUTANLARIN, MÜCADELE ETMESİNİ BİLMEYENLERİN,
BAŞKASINDAN HAZIR BEKLEYENLERİN;
İNSAN GİBİ, ERDEMLİ YAŞAM HAKLARI, GELECEKLERI
YOKTUR.
·
VATAN, ONA GEREĞİNDE CANLARI, KANLARI
PAHASINA BİRLİK İÇİNDE SAHİP ÇIKAN ULUSUNDUR.
·
YAHU; 30
SENEDEN BERİ BU DEVLET PKK TERÖRÜNE KARŞIN DEVLETİN SİLAHLI
GÜÇLERİ MÜCADELE VERMİŞTİR, TERÖRÜ
BİTİREMEMİŞTİR SORUSUNU, YAKINILMASINI SAÇMALIK OLARAK
BULUYORUM. BU SORUN BU TERÖR BİTİRİLMEDİYSE BUNUN EN
ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ YÜRÜTÜLEN SİYASİ
MÜCADELENİN BAŞARISIZLIĞIDIR, TAVİZLER ÜZERİNE
VERİLEN TAVİZLERDİR. DİĞER ÖNEMLİ BİR NEDEN
SOSYO-EKONOMİK ALANDAKİ BAŞARISIZLIK, ZAYIFLIKTIR. BUNA
İŞSİZLİĞİ, YOKSULLUĞU,
FAKİHLİĞİ, CAHİLLİĞİ,
EĞİTİMSİZLİĞİ, ALTYAPI
EKSİKLİĞİNİ, DEVLET KURUMLARI İÇERSİNDE
KEYFİ FERDİ OLUMSUZ UYGULAMALARI, V.D. EKLEYİN.
·
DEVLETİN
VARLIĞINI, ÜLKENİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ, ÜNİTER (BİRLİK)
YAPISINI TEHDİT EDEN PKK-TERÖRÜNE KARŞIN ASKERİ MÜCADELE
SİYASİ MÜCADELEDEN ÖNCELİKLİDİR.
·
BEN DOĞULU GÜNEYDOGULU BİR VATANDAŞ OLSAYDIM, NASIL
DAVRANIRDIM Sorusunu Gelince! BENDE DAGA CIKARDIM!
·
TERÖR GİBİ SORUNLAR DEVLET YÖNETİMİ
ZAFİYETİNDEN, DEVLET
YÖNETİMİ ÜSTLENEN HÜKÜMETLERİN, SİYASİLERİN KÖTÜ
İCRAATLARINDAN, KAYNAKLANIR
·
Türkiyedeki Terörün Nedeni; Secilmis Siyasilerin Ve
Atanmis Bürokratlarin Ehilsizliginden, Kötü Devlet Yönetimindendir
·
Türkiye´De Bazı İnsanlar İçin Az
Seçenek Vardır; - Ya Dağa Çıkıp Terörist Olunur, - Ya
Askere Gidip Şehit Yada Gazi Olunur, - Ya Esrarkeş, Alkolik,
İbne Olunur, - Yada İçine Kapanıp, Çevresi İle
İlgilenmeyen Derbeder, Sefil Olunur, - Yada İt, Eşek Olunur,
Yada Hırsız, Katil Olunur.
·
Her Türlü
Çirkefliğin, Yolsuzluğun, Hırsızlığın,
Görevi Suiistimallerin, Vuku Bulduğu, Fırsat Eşitliğinin
Tanınmadığı, Adaletsizliğin Ve İlgisizliğin
Hüküm Sürdüğü Ve İç Ve Dış Borç Yükü Altında
İnleyen Ülkelerde Ulusal Birlik, Beraberlik Sağlanamaz, Vatanın
Bütünlüğü Korunamaz. Ve O Ülkelerin Saygınlığı,
Huzuru, Refahı, Güvenliği V.B. ZEDELENİR. O ÜLKELERDE TERÖR KACINILMAZDIR
SONUÇ;
·
TERÖR MÜCADELESİNDE GERCEK
DEMOKRASI, FIRSAT EŞİTLİĞİ OLMAZSA OLMAZLARDAN
BİRİDİR.
·
AKP´NİN, SÖZÜ EDILEN DEMOKRASİ ACILIMIN
İÇERİĞİ AÇIK SEÇİK KAMUOYUNUN BİLGİSİNE
VE OYUNA SUNULMALIDIR.
·
DEVLETİ YÖNETMEK, HÜKÜMET ETMEK
BİLGİ VE TECRÜBE YANINDA CESARET, YÜREK İSTER.
·
AKP´NİN KÜRT ACILIMI VE DEMOKRASİ ACILIMI VE
İLGİLİ KURUMLARIN BAŞTA TSK´NİN
PASİFLİGİ SAYESİNDE,
BUGÜN TÜRKİYE´DE; BEN DAHA
KÜRDÜM, BEN ÇOK DAHA İYİ PKK´LİYİM YARIŞINA
GİRİLMİŞTİR. VE İNSANLARIN BİR KISMI
İSE BEN TÜRKÜM DEMEKTEN ÇEKİNİR, UTANIR, ÜZÜLÜR HALE
GETİRİLMİŞLERDİR.
·
DİNİ SİYASETE BULAŞTIRAN DEVLETLER, KURUMLAR,
İNSANLAR; DÜNYA BARIŞI VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ
İÇİN, TOPLUMLARIN HUZUR VE GÜVENLİĞİ İÇİN EN
TEHLİKELİ OLANLARIDIR. ŞEYTANİN TA
KENDİLERİDİR
·
BENCE MEYDANI BOŞ BULUP ETRAFI TALAN, BERBAT EDENLER
DEGİL; MEYDANI BOŞ BIRAKANLAR, KORKANLAR ÇOK DAHA SUCLUDURLAR, ADİDİRLER,
ŞEREFSİZDİRLER!
İzmir,
26.6.2010, DrHusso
Ek.
1
*
PKKnın TBMMsindeki uzantılarına bir sorun bakalım;
neymiş istedikleri siyasi kimlik?
·
Askeri çözüm değil de, siyasi çözümden ve diyalogdan yana neyi
kast-ettiklerini de ve benzerlerini de sorun. Ve onların kem küm etmeden
acık seçik cevaplandırmalarını da rica edin!
·
VE Türk
Vatandaşı olarak Türkiyede ne gibi bir
ayrımcılığa tabi tutulduklarını da söyletin.
·
Vaktiniz
varsa, onların yani Kürt
kardeşlerimizin Kürt kimliklerini nereden aldıklarını ve
nereden geldiklerini de bir öğrenin. Herhalde gökten buraya zembille
indirilmemişlerdir! -, bu bölgelerin yani Güneydoğu-Anadolunun ve
Kuzey Irak taki Türkmeneli nin tapusunu da göstermelerini isteyin.
·
bu
bölgelerde de hangi zamanda, tarihlerde hangi devleti kurabilmişlerdir.
(başka ulusların kültürünü, dilini, ta türkülerine,
şarkılarına, çalgılarına, öykülerine varıncaya
kadar kendi kendilerine mal ettikler
gibi başka ulusların tarihlerini kendilerine mal etmesinler, yani bir
nevi çalmasınlar, gasp etmesinler).
·
Yine kem
küm etmeğe başlarlarsa Kürtlerin büyük bir kısmının öz
be öz Türk asıllı olduklarını hatırlatın. (zaten
bir çok Kürt kardeşimiz, yaşını başını
almış olanların çoğunluğu bir çoklarımızdan
daha Türk tür ve Türk devletine, bu vatana daha bağlıdırlar.
Benim, (sizlerinde) aynı okul sıralarını
paylaştığım, ayni mahallede top koşturduğumuz,
ayni işyerinde çalıştığımız, ayni kahvede
kağıt oynadığımız, ayni mahallede, ayni katta
komşumuz, aynı sitede yazlık komşumuz aynı dönemde
ayni kışlada aynı taburda aynı takımda askerlik
hizmeti yaptığımız, aynı kapıda silahlı
nöbet tutuğumuz Kürtlerle
şimdiye kadar hiç problemim olmamıştır. Dileğim bundan
sonrada tüm tahriklerle rağmen olmamasıdır.)
·
daha da
inanmak istemiyorlarsa, Tarihçi bilim adamlarından da Türk
asıllı olduklarını teyit edebilirler,
·
Türk
tarihçileri onlar için yetersiz ve tarafsız değillerse
Batılı tarihçilerin kapısını çalsınlar,
onların kitaplarını incelesinler.
·
Bu yetmez
derlerse, emin olmak isterlerse onlara DNA-testi de yapmalarını
önerin.. Dünyada her ulus vatandaşı
gibi çoğunluğunun karma olduklarını öğrenebilirler.
Çok azının ağırlıklı Hindu kökenli genleri
barındırdıkları ortaya çıkar, Dış
görünüşleri dahi bu kökenin, orijinin ispatı için yeterlidir.
·
Bir
kısmında Acem, Arap kökenli genleri taşıdıkları da
şüphesiz görülecektir.
·
Kürt
Kardeşlerimizin çoğunluğunun ise ağırlıklı
Türk kökenli, ortak genleri taşıdıkları meydana
çıkacaktır. (Onlar yinede bu
değerleri saklayacaklardır, bu değerleri çarpıtıp
dünyaya yaymağa ve kendilerini acındırarak dünyayı kandırmağa
devam edeceklerdir. (Irakın
işgalinde Kuzey Iraklı Kürtlerin ilk işlerinden biri ne
olmuştur? Hatırlayın;
-tarihi bilgileri ve kimlikleri, tapuları vb. belgeleri yok etmek
olmuştur. Nedenini sizde düşündünüz mü?)
·
PKK-Terörünün
TBMMdeki ve diğer uzantılarına sormaya belgelerle devam
edin; Dillerinde papağan gibi hiç
eksik etmedikleri insan hakları, demokrasi, siyasi kimlik, diyalog, sivil
projeler, kültürel haklar, Kürtçe eğitim, dil din özgürlüğü v.b. ile
ilgili olarak baştan çıkartılan, beyinleri yıkanan Kürt
kardeşlerimiz acaba Güneydoğu Anadoluda ve Kuzey Irakta
kendilerinden başkalarına nasıl davrandıklarını
hatırlatın ve belgeleyin. Güneydoğu-Anadoluda, Almanyada
Türkleri Kürtleştirme çabalarından, beyin yıkama projelerinden
biraz bahsedin, Kuzey Irakta Kürtlerin, peşmergelerin
başlattıkları etnik temizliğini de dile getirin.
Kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı
tanımadıklarını anladıkları dille
hatırlatın. Güneydoğuda, Kuzey Irakta Süryanilere, Araplara
zulmederek, canlarından bezdirerek
nasıl kovaladıklarını
kaçırdıklarını da hatırlatın.
·
Soru
sordukça soruların ve açıklamaların arkası gelmiyor. Bu son
sorununda lütfen PKKnın TBMM
içindeki ve dışındaki
uzantılarının, ve sempatizanlarının yanıt vermesini lütfedin. Pusu kurarak
ve veya baskın düzenleyerek kendilerinden olmayan, kendilerine
katılmayan kendilerine yardım etmeyen silahsız sivilleri ta
bebeklere, çocuklara kadar varan katliamlarını
kınamayanlarılar, bağlı bulundukları örgütten korkarak
karşıt ses çıkaramayanlar hangi hak ve yüzle, kişilikle
vicdanla; insan haklarından,
demokrasiden, kardeşlikten, diyalogdan, sivil çözümden,
kardeşlikten bahsedebilirler. Hangi hakla ve yüzle TBMMde, bazı
kurumların başında, belediye
başkanlıklarında
bulunuyorlar, kendilerini seçtirtiyorlar.
·
PKK,
Türkiyede her yerde çoğalarak hedefleri olan
bağımsız Kurdistan devletine ulaşmak istemektedirler.
Çocukları ve gençleri kazanmak onları yetiştirmek
amaçlarından biridir. Diğer amaçlardan biride; devletin kilit
kurumlarına farklı isim ve kişilikler adı altında
sızmak, orada çoğalmak ve önemli görevlere gelerek kendi
davalarına destek vermektir.
·
DEVLETİ YÖNETMEK, HÜKÜMET ETMEK
BİLGİ VE TECRÜBE YANINDA CESARET, YÜREK İSTER. (Devleti yönetenler aman Batı böyle düşünür, bize ambargo uygular, Avrupa Birliğine
girişimiz askıya alınır, ticari ilişkilerimiz zarar
görür, borsa fırlar, dış sömürü borsa
yatırımcıları kaçar diye ve PKK ve uzantıları
bana, aileme, çocuklarıma torunlarıma yakınlarıma zarar
verir diye gelen tehditlere boyun eğerseniz, ses
çıkarmazsınız gerekeni zamanında yapmazsanız,
ulaşacağınız sonuçlar bellidir...)
·
Bakin
devletin yapmaktan aciz olduğunu PKK yapıyor! Güney Doğuyu
Kürtleştiriyor. Kürtlüğü kabul etmeyenleri yok ediyor,
kaçırtıyor, Türkiyenin her yerinde doğu kökenli gençleri kendi
saflarına çekiyor. Onların beyinlerini yıkayarak birer ölüm,
terör makinesi haline uyuşturucu tacirine çeviriyorlar!
·
Güney Doğudaki
Vatandaşlarımız, Kuzeydeki Akrabalarımız,
Pesmergeler, Batılılar
tarafından kendi çıkarları gereği, bilhassa petrol
yataklarını daha iyi sömürmek, Buradaki petrol rezervlerini Araplara
karşın bir koz olarak kullanmak için de harcanmak istenmektedir. Bu
bölgenin uzun bir süre Kürdistan Kaosu içinde bulunması aslında Sömürgecilerin
çıkarınadır, daha fazla kalmalarını Dünya gözü önünde
meşru kılıyor.
·
Türkiyedeki Kürt
Nüfusu konusu: Türkiye`in bos meydanları, otoriter boşluğu
fırsat sayılarak Kürt nüfusu konusun da 2000 yıllarından
itibaren çok fazla atıp tutulmağa başlanıldı.
İsin kötüsü ne biliyormuşsunuz! Bu sayılara
bazılarımızı ikna etmeğe başladılar, hatta
kendi yalanlarına, atıp-tutmalarına kendileri de inanmağa
başladılar ve içte ve dışta mazlumları oynamağa
başladılar. 1970 yılların sonlarına kadar Kürdistan
yanlılarının Batıdaki faaliyetlerinde, Batidaki,
Almanya´daki örgüt toplantılarında Türkiyedeki Kürt Nüfusu 1 ile 2
Milyon olarak veriliyordu. En fazla Kürdün Irakta daha sonra Iranda ve
Suriyede yasadığını savunuyorlardı. 1990 yıllarında birden bu nüfus
artışı 5 ile 10 Milyona çıkarıldı. AKP
hükümetinden cesaret alinip, karşı taraftan da ses seda
çıkmayınca ve Büyük Kürdistan devletinin Bütün Dünyada yankı ve
kabul görmesi için de birden Türkiyedeki Kürt Nüfusunu yaklaşık 40
Milyon diye yaymağa başladılar. AKP´nin Kürt acilimi ve Demokrasi
acilimi sayesinde bugün Türkiyede ben daha Kürdüm ben daha iyi PKK´liyim
yarisina girilmistir ve isanlarin bir kimsi brn türküm demekten cekinir hale
getirilmislerdir. Izmir, 26.6.2010,
DrHusso
PKK-terörü ile ilgili diger ilgi cekici
yazilarimi www.dr-huso.com
web sitemdeki makaleler sayfasinda bulabilirsiniz; www.dr-huso.com/makale.htm bulabilirsiniz, Örnegin; http://www.dr-huso.com/makale/makale10.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale55.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale66.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale68.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale120.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale113.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale75.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale122.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale124.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale124.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale134.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale145.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale151.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale158.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale165.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale167.htm,
EK.II Nerden Nerelere!!
Doğuda görevli bir
doktorun mektubundan !!!
Merhaba,
Buraya
ilk gelince insan önce birşeyler başarmak istiyor ve bütün
olanaklarını zorluyor.
Ancak
bir süre sonra bütün isteğini kaybedip 'Ben burada ne arıyorum
?' diye sorgulamaya başlıyor.
Malzeme
temini yerel firmaların kontrolünde (ki hepsi siyasilerin) .
Hastane yönetimlerine baskı had
safhada.
Siyasiler
hastane üzerinden resmen devleti soyuyorlar. 1'e mal olanı 4'e
satıyorlar.
İnsanlar
doktorlara karşı büyük bir öfkeye sahip. Geldiğimden beri darp
edilmeyen arkadaşım kalmadı.
Burada
halk aşırı şımartılmış.
İnsanların işini halletmeyince, ya kaymakama gidiyor, ya da 'Ben
pkk lıyım, seni vururum' diye tehdit ediliyoruz.
Can
ve mal güvenliğimiz sıfır.
Kimse
vergi vermiyor, elektrik-su vb. faturalar ödenmiyor.
Herkese
ayda 150 TL çocuk parası (ki çocuk başına), çocuk ultrasonda
görüldüğü andan itibaren de mama ve bez parası ödeniyor.
Okula
giden her çocuğa devlet harçlık veriyor, harçlık gecikince
anneler okulu basıp çocukları okuldan almakla tehdit ediyor.
O
çocuklar ne yapıyor peki ? Üzerlerinde üniformaları, ellerinde pkk
bayrakları ile DTP mitingine gidiyor.
Herkese,
eksin ya da ekmesin, toprak yardımı yapılıyor (ki zaten
kimse ekmiyor ya).
Bu yardımda sadece beyana
bakıyorlar. Adam 5'i 50 yazdırabiliyor. Van' da
dağıtılan paraya bakınca, göl bile tarım arazisine
sayılsa az gelir.
Her Cuma kaymakamlık elden nakdi
para dağıtıyor.
Buralarda
tek vergi verenler devlet memurları...
İnsan
içinden ve de dışından lanetler okuyor.
BU
YAZIYI OKUDUKTAN SONRA HERKESE DAĞITIN BİLSİN CÜMLE ALEM
BİLSİN TÜM DÜNYA...
NEDEN
TERÖR DE BİTİMİYOR DAHA İYİ ANLAŞILIR SANIRIM.
TERÖR BİTERSE BU İNSANLAR ÇALIŞMAK ZORUNDA KALABİLİR
DEVLET DENETİMİNİ DAHA SIK VE İYİ
YAPABİLİR... İSTERLER Mİ BU RANTIN
BİTMESİNİ. SEVGİYLE
KALIN.
Not. Bana da ulasan bu e-mail´de
anlatılanların doğruluğundan benim şüphem yoktur.
Güney Doğuda, Diyarbakır, Van, Ağrı gibi büyük illerimizde
de bir süre çalışmış ailesi ile yaşamış, bir
yakınımızdan da çok yıllar önce yukarıda
yazılanların benzerlerini duymuştum. Vergi
kaçırdıklarını, Türkiye Cumhuriyeti Devletini tanımadıklarını,
devlete vergi yerine, PKK´ya haraç ve vergi verildiğini, elektriği,
suyu kacak kullandıklarını işitmiştim.
Konu
ile çarpıcı diğer bir örnek, Batıda İzmir de yasayan
ve sigortalı çalışan biri olarak, Doğudaki
vatandaşlara tanınan olanakları ben burada hayal bile edemem.
Doktora, hekime, dişçiye insan gibi, güvenli muayene olmak icin kendi
paramla gidebiliyorum. Aksi takdirde doğru dürüst insanca
bakılmiyorsunuz, tedavi edilmiyorsunuz hatta daha da hasta berbat edilerek
çıkarsınız! Genelde çok mecbur olmadıkça ilaç ta
kullanmıyorum. Çoğu kez ilaçlari tahlilleri, röntgen, ultrason çekimlerini
kendi cebimden ödüyorum. Yoksa aylarca beklemem gerekiyor, ya da başka
benzeri ilaç almam gerekiyor!
Normal
vatandaş gibi, Türkiyede gerçekleri yaşamayanlar, ammada
atıyorsun diyeceklerdir. Bunlara
bir iki örneği burada göstermek istiyorum. Çalıştığım
kurumun dişçilik fakültesine diş tedavisi için gittigimde, orada iki,
üc seçeneğim vardır; ya ücretli uzman birinde, ya stajyer, ya da tez
örgencisinin elinde tedavi olma seçeneğim. Stajyer ve tez örgencilerin
elinden iki dişimi tedaviden sonra 5 aylık bir süreden sonra tamamen
kaybettim! Diğer bir sefer ise bir profesörden ücretli olarak randevu
aldım. Nedense öğretim üyesi olduğum için benden ücret almak
istemedi, benim gibiler kurumun hastanelerinde para kazandırmayan angarya
tedaviler görüldüğünden, herhalde benden kurtulmak için dişimin
kanalını açacağına, dişimi kanaldan saparak yandan
delerek diş etimi zedeleyerek acti, dişimi berbat etti. Daha sonra
diş kanalımın taşlaştığını, bu
nedenle delinemediğini söyleyerek dişimi hemen çektirmem için
başka bir birime yönlendirdi. Fazla
uzatmadan, dişimi çektirmedim ve ertesi gün Hatay-İzmir de,
tanıdık özel bir dişçiye giderek çok kısa bir sürede
taşlaşmış denilen diş kanalım acildi ve berbat
edilen dişimi tedaviye başladım ( ekteki Fotoğrafa
bakın). 3- 5 dakikalık rutin bir diş filmi için kurumumun
dişçilik fakültesinde iki üç farklı kuyruğa girmem ve saatlerce
beklemem gerekiyor. Eğer torpilli biri iseniz isiniz hemen kuyruğa
girmeden hallediliyor, yeter ki bir tanıdığınız
bulunsun, isterse bu orada çalışan taşeron hizmetli olsun.
Doktora çıkmak için sıra numarası almağa dahi gerek
kalmıyor. Bu düzene ses çıkaranın dişini yamulturlar,
güvenliği çağırırlar. (bunlar oradaki gözlemlerim!)
Kurum
içinde implant diş tedavisini daha ucuz ve daha düzgün yapabilirim diye
tekrar dişçilik fakültesine gittim. Hay gitmez olaydim! Özelden daha fazla para ödememe rağmen
implantlar iyi yerleştirilmemiş, sorunu çene kemiğime
yüklemişler. Iki kez implat vidalarindan biri kendiliginden cözülerek
bogazima kaciyordu! Bende lanet ederek özel bir kliniğe gittim.
Yaklaşık o zamanın parası ile yaklasik 5000-TL ödeyerek
dişlerimi tedavi ettirebildim.
Başka
bir örnek, çok yıllar önce, çalıştığım kurumumun
kulak burun, boğaz kliniğine biriken kulak kiri için gitmiştim.
Hay gitmez olaydım. Oradaki stajyerler pis kullanılmış
aletlerle kulağımı, burnumu ve boğazımı
kurcaladıktan sonra kulak kirinin yumuşaması için gliserin
verdiler, bir hafta sonra tekrar gelmemi istediler, Ertesi gün bir hafta
boyunca kulak ağrılarım ve boğaz yanmalarım
dayanılmaz oldu. Daha fazla dayanmayarak Burhaniye-Balıkesir´de
tanıdık bir kulak burun doktoruna 60 TL gibi bir ücret ödeyerek.
Orada kulaklarımı boğazımı temizleyerek ve ilaçlayarak
rahatladım. Kulaklarım ağrıdığında ya da
hastalandığımda çalıştığım kurumumun
tip fakültesine mecbur olmadikca gitmiyorum.
Batıda
insanca doktor muayenesi için ya çok paranız ya da
tanıdığınız olmalıdır. TV ekranlarında
bakanın, ilgililerin anlattıkları sağlık reformu ile
pratikte karşılaşılanlar, yaşananlar, uygulamalar tamamen
farklı. İlgililer vatan millet kurtaracaklarına, ona buna
basın yoluyla akil vereceklerine, ilk evvel kendi kurumları ile
ilgilensinler, oradaki suiistimalleri, aksaklıkları gidermeğe
çalışsınlar diyerek yazılarımı burada bitirmek
istiyorum. Sorry, konuyla ilgili farklı bir uygulamayı ilave etmek
istiyorum. Kardeşlerden biri liseden sonra okumayıp iş
hayatına ticarete atıldı. Kısa sürede
çalışkanlığı, girişkenliği ve şansı
sayesinde ben gibi okumuşların hayal edemeyeceği
zenginliğe, servete sahip oldu. Altında koca mercedesle doktora
randevulu muayeneye gittiğinde profesor doktorlar tarafından
kapıda karşılanıyor ve kapıdan uğurlanıyor!
Bu da Türkiye´nin diğer bir gerçeği.
Yorum
size ait