KÜRT ACILIMI; PKK-TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMACINA;

-YANI, TÜRKİYE´NİN BÖLÜNMESİNE, BİTİRİLMESİNE-  HİZMETTİR.

DEMOKRASİ MASKESİ ALTİNDA BUNU SAVUNMAK VATANA İHANETTİR.

 

“…. ACILIM ”, TÜRKİYE´DE GÜNÜMÜZ SİYASETTE HER DERTTE DERMAN!

Son yıllarda artan PKK terörüne karşın ortaya çıkarılan acılımlar;

Kürt açılımları, Demokrasi açılımları ile siyasetteki olumsuz icraatların üstesinden gelineceğine toplum inandırılmağa çalışılıyor.

Gazetelerde açılımlar üzerine yazılıyor. Radyo ve televizyonlarda neredeyse sabahtan aksama kadar açılımlar çoğu kez seviyesiz tartışılıyor. Genç ve güzel görünümlü, deneyimsiz, bilgisiz torpilli moderatörler (TV- sunucuları, yorumcuları) tarafından berbat yönetilen oturumlarda ipe sapa gelmez öneriler üzerinde duruluyor. Özellikle PKK-yanlısı katılımcıların seçilmesi ile, bu tip TV-programları, demokrasi maskesi altında PKK-Terörünün, Büyük Kürdistanın propagandasına ve veya seriat yönetimi dincilerin propagandasına dönüştürülüyor. PKK´lılar ve seriat yanlısı kökten dinciler kendi çıkarları gereği,  Türkiye Cumhuriyeti Devletine, laik düzene, ulus ve vatan bütünlüğüne karşın ve TSK karşın birbirlerini destekliyorlar, birbirlerine arka çıkıyorlar. Dikkat edin hep belli PKK-yanlısı ya da şeriat-hükümet yanlısı yazarlar, profesörler, siyasetiler, bürokratlar bir kanaldan diğer bir kanalda boy gösteriyorlar. Arada sırada maksatlı olarak konuşma özürlü, ya da bilgisiz emekli askerleri, generalleri, subayları de katılıma ekstradan davet ediyorlar. Bu emekli rütbeli askerlerde bazen nenin nerde nasıl konuşacaklarını unutup bu tür yönlendirme, alıştırma propagandasının tuzu biberi oluyorlar.  Katılımcılardan bazıları havalara giriyorlar. Konkişotlar pratikte, dışarıdakı gerçeklerden habersiz ekranlarda, vatan, hükümet devlet kurtarıyorlar. Yandaşlık, yalakalık, lafsörlük yaparak kendilerini kurtardıkları gibi, devleti de kurtaracaklarını hayal etmeye başlıyorlar. Bazılarının kafadan yani psikolojik tedaviye, hava değişikliğine ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. (Bakın bunu burada laf olsun diye yazmıyorum. Bunların konuşmaları sırasındaki yüz ifadelerine, vücut hareketlerine bakın, kullandıkları sözcüklere, cümlelerin sıralanmasındaki anlam yönünde birbirlerine olan ilgisine dikkat edin ve bazı spontan sorulara verdikleri yanıtlari degerlendirin, sizlerde bu teşhise varabilirisiniz.)  Türkiye’de çok hızlı gelişen ve değişen vukuatlara kendilerini o kadar kaptırmışlar sağlıklı düşünmemeğe, olayları dar belli bir pencereden görmeğe başladılar.

Kimisi demokrasi konseptine, kimisi demokrasi sistemine kafayı takıyorlar ve saçmalamağa başlıyorlar. Herhalde dinleyenleri, izleyenleri yani bizleri kendileri gibi enayi sanıyorlar. Son zamanlarda dillerinden hiç eksik etmedikleri açılım kavramı gibi moda olan konsept kavramı yada sistem kavramı nedir sorsanız, doğru yanıtı onlardan almayabilirsiniz. Her nedense demokrasi konseptinin ne ve nasıl olduğunu açıklanmıyor. Papağan gibi, laf olsun diye, demokrasi konsepti yada demokrasi sistemi ile PKK´nin bitirileceğini savunuyor. Maalesef, Türkiye´de zaman bu şarlatanların zamanı, bunlara insan anlayacakları dilden cevap veremiyor.

 

Kimisi PKK teröristlerine daha fazla ödün, tavizler verilmesini daha fazla hakların tanımasını savunuyor. Özellikle ana dilerinde eğitimin serbest olmasını hatta Kürtçenin resmi dil olarak tanımasını öneriyor. Sanki bu güne dek ana dillerini istedikleri gibi konuşmalarına yasak getirilmiştir de! Propaganda ettikleri gibi gerçek olsaydı, bu güne dek Türkiye de Türkçe bilmeyen vatandas kalmazdı. Türkiye´de 21 yüzyılda, bırakın yazmasını yada okumasını,  devletin resmi dili Türkçeyi konuşamayan hatta anlamayan vatandaşlar hala bulunmazdı.  Mübarekler biraz olsun geçmişi değerlendiremiyorlar. Ya da doğruları açığa vurmak işlerine gelmiyordur. PKK teröristlerine bu güne dek verilen tavizlerle, tanınan haklarla Türkiye´de terör eylemleri daha da artırıldı ve baş edilemez hale getirildiğini ben hala savunuyorum.

 

Türkiye askeri yöntemlerle, Türk Silahlı Kuvvetlerin silahlı mücadelesi ile 30 - 40 yıldır terörü bitirememiştir, aksine artırmıştır diye de bazı ileri zekâlılar papağan gibi orda burada söylenirler.  Kısmen doğrudur. Fakat Türkiye cumhuriyetin hala soveren, yani ulus ve vatan bütünlügü ile egemen olmasının; bölümemiş, parçalanmamış ve bitirilmemiş olmasını Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin 30- 40 yildir sürdürdükleri bu silahli mücadelesine borcludurlar. Hatta halen Türkiye´de kendilerinin, sevdiklerinin hayatta var olmalarının neye borçlu olduklarını hatırlamak yada bilmek te istemezler. Atalarımızın canları, kanları, ömürleri pahasına kurulup bize emanet edilen bu kutsal vatani, Türkiye Cumhuriyet Devletini daha da geliştirip bizden sonra gelecek nesillere devretmek yerine, bu vatanı, bu devleti, laik cumhuriyet insan hakları yada demokrasi maskeleri altında berbat etmek, parçalamak için bazılarımız isteyerek ya da istemeyerek ellerinden gelenini artlarına koymuyorlardır...

Her silahlı mücadelenin arkasında ciddi ve yasalar cercevesinde tavizsiz siyasi otoritenin gerekliligi çogunlugun bilgisi dahilindedir. Terörle mücadelede, askeri silahlı mücadele kadar siyasi mücadelenin de bulunması gerekliği nedense unutuluyor. Diğer bir gerçek te unutulmamalıdır; Türkiye yıllardan beri sürdürdüğü bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini; TSK´nin silahlı mücadelesine, şehitlerimize, gazilerimize borçludur. Bu mücadele hangi sebeple olursa olsun zayıflatıldığında, Türkiye, Kürtlerin ve Şeriatın kaosu ile yaşanmaz bir hale dönüşeceğinden, Türkiye´nin bölüneceğinden, bitirileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. AKP döneminde her gecen yıl Türkiye genelinde terör eylemleri ve şehitlerimiz artmıştır. Bunun tek bir gerçek nedeni vardır; AKP hükümetinin Terör ile mücadeledeki siyaset anlayışıdır. Askeri silahlı mücadelenin arkasında gerekli siyaset otoritesinin, tavizsiz siyasi mücadelenin olmamasıdır. (bu konu hakkında daha detaylı düşünce ve görüşlerimi başka bir yazımda tartışmağa bırakmak istiyorum) Benim kanaatime göre hükümet yetkilileri, belli örgütlerin zamanla yandaş ve candaş medya ile oluşturdukları kamuoyu eğilimden etkilendikleri ve köşe yazarlarından yönlendirildikleri görüşündeyim. Bence Türkiye siyaset yönetiminde her zaman medya etkileyeci ve belirleyeci olmustur. (Hatta geçmişte her askeri darbenin gerçekleşmesinde medyanın etkisinin, yönlendirmesinin büyük olduğunu savunuyorum. Genelde Türk medyası güvenilmezdir. Dün ak dediklerine bu gün kara derler, dün TSK yi ve generalleri vatan kurtarıcıları olarak övüp alkışlarlarken, bu gün bakıyorsunuz ayni medya bunları vatan haini olarak ilan ediyorlar, asılmalarını istiyorlar. Ayni medya, Türkiye deki bütün olumsuzlukları, geri kalmışlılığı TSK´ya, askerlere, generallere mal ediyorlar.) PKK-terörünün ulaştığı bu günkü boyutunu AKP hükümetine mal etmekte insafsızlıktır. Burada kırk, elli senelerin, geçmiş siyasetin, güvenlik ve istihbarat birimlerinin çok büyük ihmalleri, zafiyeti bulunmaktadır.

Terörün bitmesi için direkt, araya taşeron koymadan PKK ile başta Terörist başı Öcalan ile masaya oturulmasını isteyenlerde çıkıyor. Hatta bir vatan kurtaran şabanın PKK-terör yandaşların ve hükümet yalakalarının çoğunlukta olduğu bir TV-programında dile de getirildi. Bu programdan sonra cesaret alanlar, özellikle AKP yanlısı TV ve radyolarda ve gazetelerde bu konuyu işlemeye, bu görüşü savunmaya başladılar. Bu ve benzeri önerileri zaten PKK´nin temsilcileri ekranlarda bezende TBMM´sinde de üstü kapali olsada savunuyorlardı!

Özellikle hükümet yanlısı köşe yazarları, yorumcular Güneydoğuda Kürtlere özerklik verilmesini PKK´nin agzı ile savunuyorlar. Kimisi de Güneydoğuyu PKK´ya, Kürtlere bırakılmasını, orada ne halleri varsa görsünler diye de söyleniyorlar. Bu suretle PKK teröründen ve Kürtlere aktarılan büyük ve ağır mali yüklerden de kurtulacağını, Türkiye’nin huzura kavuşacağını, daha hızlı gelişeceğini, zenginleşeceğini savunlar dahi çıkıyor, maalesef! Bu görüsü savunanlar içersinde Prof. Dr.  unvanlı öğretim üyelerinin bulunmasını üzücü ve kaygı verici buluyorum.

Açılımlar kadar popüler olmasa da, PKK-Terörüne karşın profesyonel ordu, yani paralı ordu, paralı birlikler de gündeme getirilmektedir, tartışılmaktadır. Bu öneriye sıcak bakanlar hayli fazla, ordu içinde bilhassa salon kurmayları, hantal, göbekli generaller dahi bu öneriye sarılmaktadırlar. (sürüdeki hindinin biri gluk, gluk diye ses çıkarmaya hele bir başlasın, hemen anında hindi sürüsü gluk, gluk diye etrafı yaygaraya, kuru gürültüye boğarlar. Bu oluşumun benzeri burada da görülmektedir. Bu fenomen genelde gelişmeleri sekteye uğramış, eksi yönde mutasyona uğramış toplumlarda, kişilerde daha sıkça gözlenmektedir. Yakın geçmiş tarihe bakın, en kötü, en istikrarsız, en güvenilmez, en zayıf orduların, birliklerin paralı olanların olduğu görülür. Bu degerlendirmeyi ben değil, bu meslekte uzmanlar, generaller belgelerle rapor ediyorlar, hatta TV programlarinda da dile getiriyorlar.

Milyona varan personel sayısı ile dünyanın güçlü ordularından biri olarak övünülen Türk Silahlı Kuvvetleri amatör bir ordu olarak mı değerlendiriyor? Diğer taraftan Türkiye Devleti bu ek ekonomik yükü kaldırabilecek güçte midir?  Türkiye’yi parçalamak, dize getirmek için PKK terörün silahlı eylemleri yanında, Türk ekonomisini çökeltmek önemli hedeflerinden biri olduğu da gözden kaçmamalıdır. Devlet, TSK vasıtasıyla her gence, her vatandaşa ülkesini vatanini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini savunabilmesi için en iyi askeri eğitimini, bilgiyi sağlaması gerekiyor. Zaman yeterli değilse uzatılmalıdır. Askeri kışlalar, askerlik görevi;  yan gelip yatılan, göbekleşen, miskinleşen, değişik tatil yapılan yada subaylara, generallere uşaklık, hizmetkârlık yapılması için değildir.

Bu kadar yüzsüzlüğün, bilgisizliğin kamuoyunda tartışılmaması ve yayılmaması gerekir. Ekranlarda güzel görünümlü torpilli moderatörler en azından bu gibi soruları katılımcılara sormalıdır diye düşünüyorum. (Yurt dışındaki ülke ve dünya sorunlarının tartışıldığı TV-programlarını halen ilgi ile izliyorum. Buradaki moderatörler genelde mesleğinde deneyimli, bilgili kişilerden seçiliyordur ve yönetecekleri programa bir hafta evvelinden hazırlanıyorlar. Katılımcılar da, konularında uzman, bilgili yurt içinde çalışmaları ile tanınmış, tarafsız, kendileri ile ülkeleri ile barışık saygın kişilerden davet ediliyordur. Örneğin, Ortadoğu konulu bir TV-programında katılımcılar Ortadoğu üzerinde araştırmalar yapmış uzman akademisyenler ile birlikte orta doğuyu iyi tanıyan orada uzun yıllar muhabirlik yapmış gazetecileri davet ediyorlar. Bakın dikkatimi çeken bir konu ise,  katılımcıların asla ülkelerinin çıkarları aleyhinde konuşmazlar, bizdeki gibi pisboğazlık etmezler, havalara girmezler,…)

…

 

Su sıralar Türkiye’deki ve Dünyadaki, komsularımızdaki siyasi, askeri ve ekonomik konjoktörü PKK-Terörün, Kürdistanin lehine işliyor. Aslında yukarıdakiler çoğunluğun bilgisi dahilindedir.  Türkiye´de cogunluk bunları biliyorsa, haberdarsa,  neden gereken yapılmıyor sorusu bu makalenin dışında, ayrı bir konudur. Daha fazla konuyu saptırmadan, uzatmadan yazımın ana maksadına dönmek itiyorum.

Hükümetin, devletin yönetimine söz sahibi olanlar, başta hükümet, TBMM´si Kürt açılımından, demokrasi açılımından ne anladıkları, ne düşündüklerini ve sözü edilen açılımların içeriğini açık ve seçik bir dille kamuoyuna açıklamaları gerekiyor.  Bu konuda vatandaşları, yani bizleri doğru bilgilendirme zorunlulukları, öncelikleri vardır. Sözün kısası, Sözü edilen acılım projesi nedir, maddeleri nelerdir, amacı nedir,  beklentiler nelerdir, Beklentilerin karşılanması reel midir, inandırıcılığı, garantisi nasıldır, bunlar ortaya konulsun ve en azından TBMM´sinde tartışılsın daha sonra halk oylamasına gidilsin. (Devletin, ulusun hayati temel yasaların dışındaki yasa düzenlemelerinde halkın kararına gidilmekten kaçınılmamalıdır. Bu tip uygulamalar için günümüz teknolojik imkanlarından yararlanılması demokrasi yönetimler için gereklidir.)

En azından bazı sorulara açıklık getirilmesi gerekiyor;

 

1.    PKK-Terörünü hakli çıkarmak mıdır? PKK`lı kandırılmış vatan hainlerini, canilerini toplumda kutsamak mıdır?

2.    Kürt acilimi, demokrasi acilimi; PKK teröristler, bugüne dek işledikleri suçları, binlerce şehidin çanlarının, sakat bırakılan on binlerce gazinin kanlarının bedelleri örtbas edilerek, unutularak affedilecek midir?

3.    PKK teröristlerini, bebek canilerini gerilla, kurtuluş yada özgürlük savaşçıları olarak kabul edip meşrulaştırarak, terörist başı ve beraberindekilerler ile masaya oturulup daha fazla ödünler için pazarlık mı edilecektir?

4.    PKK terörist başı Abdullah Öcalan’a af getirilerek, Kurdistanın lideri olarak rehabilite (yani bir nevi mağduriyetin manen ve madden telafi edilmesi), edilecek midir? 

5.    Anadolu’nun bir kısmında bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına onay verilsin midir?  

6.    Türkiye’nin üniter yapısı, tek ulus tek vatan bütünügü terk edilsin midir? 

7.    PKK`nin cani başı Öcalan`ı, ceza evinden alarak, büyük Kürdistan`in Lideri olarak onu dünyaya tanıtmak ve Nobel barış ödülüne aday göstermek midir?

8.    PKK-Teröristlerin isteklerini karşılamak için midir?

9.    Türkiye vatanin 1/4 - 1/3 üzerinde önceleri Kürdistan eyaletinin kurulmasını benimsemek daha sonra kuzeydeki peşmergelerle birleşerek büyük bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına onay vermek ve desteklemek midir?

10.  Atalarımızın canları kanları pahasına kurdukları, korudukları ve bize emanet ettikleri bin asırlık kutsal vatanimizin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu ve Türkmencelini PKK ´ya ve Peşmergelere alıştıra, alıştıra terk etmek midir?

11.  PKK lehine bir nevi kapitilasyon, yenilgi midir?

 

...........................

 

·         ÖNGÖRÜSÜZLÜK, BİLGİSİZLİK, SIYASI KÜLTÜRSÜZLÜK VE TECRÜBESİZLİK VE YANILGI, İNAT ÜZERİNE; KÜRDİSTAN ACILIMI, HÜKÜMET TARAFINDAN DEMOKRASİ ACILIMI OLARAK TANIMLANIYOR. BU ACILIM DIŞARIDAN POMPALANARAK İÇERİDEN DESTEKLENİYOR….

 

·         DEMOKRASİ ACILIMI DİYE YUTTURULMAYA ÇALIŞILAN, KÜRDİSTAN ACILIMI VATANA, DEVLETE KISACA TÜRKIYE´YE EN BÜYÜK İHANETTİR, EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR. BU ACILIM YARARDAN ÇOK TÜRKİYE ZARAR VERECEKTİR, TOPLUMUN HER KESIMINI OLUMSUZ ETKİLEYECEKTİR.

 

·         GELECEK NESİLLERE ALTINDAN KALKAMAYACAKLARI AĞIR BİR YÜK, YANI ÇOK KÖTÜ BİR MİRAS BIRAKILIYOR.

 

·         DEMOKRASİ AÇILIMINDAN, HAK HUKUK DEVLETİNDEN BAHSEDENLERİN;  NE KADAR SAMİMİ OLDUKLARI HER HALLERİ İLE BELLI OLMAKTADIR, ÖRNEGİN ERGENEKON! HÜKÜMET KARŞITI, ŞERİAT KARŞITI DÜŞÜNENLER HER YOLLA PASİFİZE EDİLİYOR. KOSKOCA PROFESÖRLER, REKTÖRLER, KUVVET KOMUTANLARI, GENERALLER, SUBAYLAR, YAZARLAR, CIZERLER VATANA İHANET ETMEKLE, DEVLETİ YIKMAK İÇİN ÇETE KURMAKLA V.B. HAYALİ SUÇLARLA TUTUKLANMAKTADIRLAR, MADDI VE MANEVİ MAGDUR EDİLİYORLAR.

 

·         GÖREVLERİ GEREGİ DAĞLARDA DEVLETE KARŞIN AYAKLANAN CANİLERE, TERÖRİSTLERE KARŞIN VE TÜRKİYEDE SERİAT DÜZENİNE VE YOBAZLİGA KARSİN, LAİK DÜZENİN KORUNMASİ UGRUNA, VATANIN VE ULUSUN BİRLİGİ VE DİRLİGİ UGRUNA HAYATLARI BOYUNCA BASARÎLİ MÜCADELE EDENLER; AYLARCA SENELERCE KEYFİ ERGENEKON DAVASI İLE TUTUKLU BULUNMAKTADIRLAR. YARGIYA CIKARILMALARINI VE ADİL BİR ŞEKİLDE DAVLARININ BAKILMASINI BEKLEMEKTEDİRLER. ERGENEKON DAVASI; KÜRDİSTAN VE ŞERİAT YANLILARIN TÜRKİYE’YE KARŞIN, DEMOKRASİYE KARŞIN, TÜRK SİLAHLİ KUVVETLERİNE KARSIN BİR HESAPLAŞMA, ÖC ALMA, CEZALANDİRMA OPERASYONU, FİRSATI OLDUĞU GÖRÜSÜNDEYİM. BU DAVALARDA DEVLETİN KURUMLARI, BASTA TSK, SİVİL ÖRGÜTLER, TARAFSIZ KALARAK TUTUKLANMALARIN VE DAVALARİN ADİL BİR ŞEKİLDE YASA VE YÖNETMELİKLERE UYGUN BİR ŞEKİLDE YAPILMASINI TALEP ETMELERİ VE TAKİP ETMELERİ GEREKİRDİ. GEREKTİĞİNDE İNSAN HAKLARI MAHKEMELERİNE BAŞVURMAKTAN DA ÇEKİNİLMEMELİDİR. DEMOKRASİ YÖNETİMLERİNDE BİR TARAF YASA VE YÖNETMELİKLERE GÖRE HAREKET ETMEZ VE BELLİ CİKARLAR DOGRULTUSUNDA KEYFİ DAVRANIRSA, DİGER TARAFTA BUNA KARSIN GEREGİNİ YAPMA ZORUNLUGUNDADIR.  TSK, GENELKURMAY BU KONUDA, BİLHASSA PERSONELİNE SAHİP CİKMAMAKLA ZAYİFLAMİŞTİR, AĞIR DARBELER ALMIŞTIR.

 

·         EVET, ERGENEKON DAVASININ HAKLI YANLARI BULUNMAKTADIR, AKP`NİN İKTİDAR OLMASI İLE ÇIKARLARI BOZULAN VE BEKLENTİLERİ YIKILAN FARKLI KESİMLER, KİŞİLER; YASAL OLMAYAN, ANTİ DEMOKRATİK SİYASAL YOLLARLA HÜKÜMETİ YIKMAK İÇİN HER TÜRLÜ ÇAREYE BAŞVURMAK İÇİN PLAN HAZIRLIĞI İÇERSİNDE OLDUKLARINI, HATTA TÜRKİYE´DE İLERİ GELEN KİŞİLERİ VE TSK GİBİ KURUMLARI BU DAVADA KAZANMA VE KULLANMA ARZUSUNDA OLDUKLARINI DA BİR ÇOKLARIMIZ BİLİYORDUR.

 

·         TERÖR, SILAHLI MÜCADELE ILE ORTADAN KALDIRILIR, TAVIZ ÜSTÜNE TAVIZ VERKMEKLE TERÖR BASTIRILSAYDI, BU GÜNE KADAR VERILEN TAVIZLER YETERLİ OLURDU!

 

·         TÜRKİYE CUMHURİYETİ GERÇEKTEN BASKICI, ASİMİLEYECİ BİR YAKLAŞIM SERGİLEMİŞ OLSAYDI, BU GÜNE KADAR TÜRKÇE BİLMEYEN KÜRT VATANDAŞLARIMIZ OLMAZDI, BÜYÜK KÜRDİSTAN HAYALI İLE AYAKLANMAĞA CESARET VE TAKATLERİ OLMAZDI….

 

·         TSK´NİN BAŞARILI SİLAHLI MÜCADELESİ İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VARLIĞINI, BİRLİĞİNİ, DİRLİĞİNİ BU GÜNE KADAR SÜRDÜRMÜŞTÜR, …

 

·         DEVLETİ YÖNETMEKLE HALK ÇOĞUNLUĞU TARAFINDAN BELLİ VE GEÇİCİ BİR SÜRE GÖREVLENDİRİLEN HÜKÜMETİN, TERÖR KONUSUNDA YAPMASI GEREKEN TEK ŞEY; DEVLETİN OTORİTESİNİ KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE SAĞLAMAK OLMALIDIR. YANI, DEVLETİN TEMEL YASA VE YÖNETMELİKLERİNDEN TAVIZ VERMEDEN, DEVLET OTORİTESİNİN SAĞLANMASIDIR

 

·         HÜKÜMETİN, TBMM´SİNİN BAŞLICA GÖREVİ; VATANİN ULUSUN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ, ÜLKE ÇIKARLARINI İÇTE VE DIŞTA SAVUNMAK, KORUMAKTIR, ÜLKENİN HUZUR VE GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK, REFAH DÜZEYİNİ YÜKSELTMEKTİR. PKK TERÖRÜ, DEMOKRASİ ACİLİMİ BU KAPSAMDA DA DEĞERLENDİRİLMELİDİR.

 

·         TÜRKİYE´DE YAŞAYAN YADA YASAMAK İSTEYEN HER VATANDAŞ BEGENSE DE BEGENMESE DE BU DEVLETİN MEVCUT YASALARINA UYMAK ZORUNDADIR. BASTA TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET YÖNETİMİNDE SECİMLE GELEN HÜKÜMET VE DİĞER İLGİLİ DEVLET KURUMLARI VE SİVİL KURULUŞLAR BU TEMEL YASALARIN YÜRÜRLÜĞÜNÜ GÖZETMEK VE GEREĞİNİ YAPMAK MECBURİYETİNDEDİR.

 

·         TÜRKİYE DE KENDİ VE ÇOCUKLARININ TORUNLARININ GELECEĞİNİ GÖRENLER, BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE YAŞAMAK İSTEYENLER, BU DEVLETİN KANUN VE NİZAMLARINA UYMAK MECBURİYETİNDEDİRLER. TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA DA  DEVLETİN YANINDA YER ALMALIDIRLAR. 

 

·         DEMOKRASİ DEVLET YÖNETİMİNİN OLMASA OLMAZ İLKELERİNDEN BİRİDE;  DEMOKRASİ İLE YÖNETİLEN TOPLUMLARDA BİREYLERİN DEVLET VE HÜKÜMET YÖNETİMLERİNE SAHİP ÇIKMASI, OLUP BİTENLERLE İLGİLENMESİ, BİRLİK İÇİNDE GEREKLİ EYLEM VE TEPKİLERİ GEREKLİ ZAMANDA VERMESİDİR, SESLERİNİ DUYURMASIDIR. BU TÜR TEPKİLERDE SİVİL ÖRGÜTLERCE, BİLHASSA PARTİLERCE KOORDİNE EDİLMESİ GEREKİYOR, …

 

·         SAVAŞMASINI UNUTANLARIN, MÜCADELE ETMESİNİ BİLMEYENLERİN, BAŞKASINDAN HAZIR BEKLEYENLERİN;  İNSAN GİBİ, ERDEMLİ YAŞAM HAKLARI, GELECEKLERI YOKTUR.

 

·         VATAN, ONA GEREĞİNDE CANLARI, KANLARI PAHASINA BİRLİK İÇİNDE SAHİP ÇIKAN ULUSUNDUR.

 

·         YAHU; 30 SENEDEN BERİ BU DEVLET PKK TERÖRÜNE KARŞIN DEVLETİN SİLAHLI GÜÇLERİ MÜCADELE VERMİŞTİR, TERÖRÜ BİTİREMEMİŞTİR SORUSUNU, YAKINILMASINI SAÇMALIK OLARAK BULUYORUM. BU SORUN BU TERÖR BİTİRİLMEDİYSE BUNUN EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ YÜRÜTÜLEN SİYASİ MÜCADELENİN BAŞARISIZLIĞIDIR, TAVİZLER ÜZERİNE VERİLEN TAVİZLERDİR. DİĞER ÖNEMLİ BİR NEDEN SOSYO-EKONOMİK ALANDAKİ BAŞARISIZLIK, ZAYIFLIKTIR. BUNA İŞSİZLİĞİ, YOKSULLUĞU, FAKİHLİĞİ, CAHİLLİĞİ, EĞİTİMSİZLİĞİ, ALTYAPI EKSİKLİĞİNİ, DEVLET KURUMLARI İÇERSİNDE KEYFİ FERDİ OLUMSUZ UYGULAMALARI, V.D. EKLEYİN.

 

·         DEVLETİN VARLIĞINI, ÜLKENİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ, ÜNİTER (BİRLİK) YAPISINI TEHDİT EDEN PKK-TERÖRÜNE KARŞIN ASKERİ MÜCADELE SİYASİ MÜCADELEDEN ÖNCELİKLİDİR.

 

 

·         BEN DOĞULU GÜNEYDOGULU BİR VATANDAŞ OLSAYDIM, NASIL DAVRANIRDIM” Sorusunu Gelince!  BENDE DAGA CIKARDIM!

 

·         TERÖR GİBİ SORUNLAR DEVLET YÖNETİMİ ZAFİYETİNDEN,  DEVLET YÖNETİMİ ÜSTLENEN HÜKÜMETLERİN, SİYASİLERİN KÖTÜ İCRAATLARINDAN,  KAYNAKLANIR

 

·         Türkiyedeki Terörün Nedeni; “Secilmis Siyasilerin Ve Atanmis Bürokratlarin Ehilsizliginden, Kötü Devlet Yönetimindendir”

 

·         Türkiye´De Bazı İnsanlar İçin Az Seçenek Vardır; - Ya Dağa Çıkıp Terörist Olunur, - Ya Askere Gidip Şehit Yada Gazi Olunur, - Ya Esrarkeş, Alkolik, İbne Olunur, - Yada İçine Kapanıp, Çevresi İle İlgilenmeyen Derbeder, Sefil Olunur, - Yada İt, Eşek Olunur, Yada Hırsız, Katil Olunur.

 

·         Her Türlü Çirkefliğin, Yolsuzluğun, Hırsızlığın, Görevi Suiistimallerin, Vuku Bulduğu, Fırsat Eşitliğinin Tanınmadığı, Adaletsizliğin Ve İlgisizliğin Hüküm Sürdüğü Ve İç Ve Dış Borç Yükü Altında İnleyen Ülkelerde Ulusal Birlik, Beraberlik Sağlanamaz, Vatanın Bütünlüğü Korunamaz. Ve O Ülkelerin Saygınlığı, Huzuru, Refahı, Güvenliği V.B. ZEDELENİR.  O ÜLKELERDE TERÖR KACINILMAZDIR

 

SONUÇ;

 

·        TERÖR MÜCADELESİNDE GERCEK DEMOKRASI, FIRSAT EŞİTLİĞİ OLMAZSA OLMAZLARDAN BİRİDİR. 

·        AKP´NİN, SÖZÜ EDILEN DEMOKRASİ ACILIMIN İÇERİĞİ AÇIK SEÇİK KAMUOYUNUN BİLGİSİNE VE OYUNA SUNULMALIDIR.

·        DEVLETİ YÖNETMEK, HÜKÜMET ETMEK BİLGİ VE TECRÜBE YANINDA CESARET, YÜREK İSTER.

·        AKP´NİN KÜRT ACILIMI VE DEMOKRASİ ACILIMI VE İLGİLİ KURUMLARIN BAŞTA TSK´NİN PASİFLİGİ SAYESİNDE,  BUGÜN TÜRKİYE´DE;  BEN DAHA KÜRDÜM, BEN ÇOK DAHA İYİ PKK´LİYİM YARIŞINA GİRİLMİŞTİR. VE İNSANLARIN BİR KISMI İSE BEN TÜRKÜM DEMEKTEN ÇEKİNİR, UTANIR, ÜZÜLÜR HALE GETİRİLMİŞLERDİR.

·        DİNİ SİYASETE BULAŞTIRAN DEVLETLER, KURUMLAR, İNSANLAR; DÜNYA BARIŞI VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN, TOPLUMLARIN HUZUR VE GÜVENLİĞİ İÇİN EN TEHLİKELİ OLANLARIDIR. ŞEYTANİN TA KENDİLERİDİR

·        BENCE MEYDANI BOŞ BULUP ETRAFI TALAN, BERBAT EDENLER DEGİL; MEYDANI BOŞ BIRAKANLAR, KORKANLAR ÇOK DAHA SUCLUDURLAR, ADİDİRLER, ŞEREFSİZDİRLER!

İzmir, 26.6.2010, DrHusso

 

 

 

 

Ek.  1                 

 

* PKK’nın TBMM’sindeki uzantılarına bir sorun bakalım; neymiş istedikleri siyasi kimlik?

 

·         Askeri çözüm değil de, siyasi çözümden ve diyalogdan yana neyi kast-ettiklerini de ve benzerlerini de sorun. Ve onların kem küm etmeden acık seçik cevaplandırmalarını da rica edin!

·         VE Türk Vatandaşı olarak Türkiye’de ne gibi bir ayrımcılığa tabi tutulduklarını da söyletin.

·         Vaktiniz varsa,  onların yani Kürt kardeşlerimizin Kürt kimliklerini nereden aldıklarını ve nereden geldiklerini de bir öğrenin. Herhalde gökten buraya zembille indirilmemişlerdir! -, bu bölgelerin yani Güneydoğu-Anadolu’nun ve Kuzey Irak’ taki Türkmeneli’ nin tapusunu da göstermelerini isteyin.

·         bu bölgelerde de hangi zamanda, tarihlerde hangi devleti kurabilmişlerdir. (başka ulusların kültürünü, dilini, ta türkülerine, şarkılarına, çalgılarına, öykülerine varıncaya kadar  kendi kendilerine mal ettikler gibi başka ulusların tarihlerini kendilerine mal etmesinler, yani bir nevi çalmasınlar, gasp etmesinler).

·         Yine kem küm etmeğe başlarlarsa Kürtlerin büyük bir kısmının öz be öz Türk asıllı olduklarını hatırlatın. (zaten bir çok Kürt kardeşimiz, yaşını başını almış olanların çoğunluğu bir çoklarımızdan daha Türk tür ve Türk devletine, bu vatana daha bağlıdırlar. Benim, (sizlerinde) aynı okul sıralarını paylaştığım, ayni mahallede top koşturduğumuz, ayni işyerinde çalıştığımız, ayni kahvede kağıt oynadığımız, ayni mahallede, ayni katta komşumuz, aynı sitede yazlık komşumuz aynı dönemde ayni kışlada aynı taburda aynı takımda askerlik hizmeti yaptığımız, aynı kapıda silahlı nöbet tutuğumuz  Kürtlerle şimdiye kadar hiç problemim olmamıştır. Dileğim bundan sonrada tüm tahriklerle rağmen olmamasıdır.) 

·         daha da inanmak istemiyorlarsa, Tarihçi bilim adamlarından da Türk asıllı olduklarını teyit edebilirler,

·         Türk tarihçileri onlar için yetersiz ve tarafsız değillerse Batılı tarihçilerin kapısını çalsınlar, onların kitaplarını incelesinler.

·         Bu yetmez derlerse, emin olmak isterlerse onlara DNA-testi de yapmalarını önerin..  Dünyada her ulus vatandaşı gibi çoğunluğunun karma olduklarını öğrenebilirler. – Çok azının ağırlıklı Hindu kökenli genleri barındırdıkları ortaya çıkar, Dış görünüşleri dahi bu kökenin, orijinin ispatı için yeterlidir.

·         Bir kısmında Acem, Arap kökenli genleri taşıdıkları da şüphesiz görülecektir.

·         Kürt Kardeşlerimizin çoğunluğunun ise ağırlıklı Türk kökenli, ortak genleri taşıdıkları meydana çıkacaktır.  (Onlar yinede bu değerleri saklayacaklardır, bu değerleri çarpıtıp dünyaya yaymağa ve kendilerini acındırarak dünyayı kandırmağa devam edeceklerdir.  (Irak’ın işgalinde Kuzey Iraklı Kürtlerin ilk işlerinden biri ne olmuştur? Hatırlayın;   -tarihi bilgileri ve kimlikleri, tapuları vb. belgeleri yok etmek olmuştur. Nedenini sizde düşündünüz mü?)

·         PKK-Terörünün TBMM’deki ve diğer uzantılarına sormaya belgelerle devam edin;  Dillerinde papağan gibi hiç eksik etmedikleri insan hakları, demokrasi, siyasi kimlik, diyalog, sivil projeler, kültürel haklar, Kürtçe eğitim, dil din özgürlüğü v.b. ile ilgili olarak baştan çıkartılan, beyinleri yıkanan Kürt kardeşlerimiz acaba Güneydoğu Anadolu’da ve Kuzey Irakta kendilerinden başkalarına nasıl davrandıklarını hatırlatın ve belgeleyin. Güneydoğu-Anadolu’da, Almanya’da Türkleri Kürtleştirme çabalarından, beyin yıkama projelerinden biraz bahsedin, Kuzey Irak’ta Kürtlerin, peşmergelerin başlattıkları etnik temizliğini de dile getirin. Kendilerinden olmayanlara yaşam hakkı tanımadıklarını anladıkları dille hatırlatın. Güneydoğuda, Kuzey Irakta Süryanilere, Araplara zulmederek, canlarından bezdirerek  nasıl kovaladıklarını kaçırdıklarını da hatırlatın.

·         Soru sordukça soruların ve açıklamaların arkası gelmiyor. Bu son sorununda  lütfen PKK’nın TBMM içindeki  ve dışındaki uzantılarının, ve sempatizanlarının  yanıt vermesini lütfedin. Pusu kurarak ve veya baskın düzenleyerek kendilerinden olmayan, kendilerine katılmayan kendilerine yardım etmeyen silahsız sivilleri ta bebeklere, çocuklara kadar varan katliamlarını kınamayanlarılar, bağlı bulundukları örgütten korkarak karşıt ses çıkaramayanlar hangi hak ve yüzle, kişilikle vicdanla; insan haklarından,  demokrasiden, kardeşlikten, diyalogdan, sivil çözümden, kardeşlikten bahsedebilirler. Hangi hakla ve yüzle TBMM’de, bazı kurumların başında, belediye başkanlıklarında  bulunuyorlar, kendilerini seçtirtiyorlar.

·         PKK,  Türkiye’de her yerde çoğalarak hedefleri olan bağımsız Kurdistan devletine ulaşmak istemektedirler. Çocukları ve gençleri kazanmak onları yetiştirmek amaçlarından biridir. Diğer amaçlardan biride; devletin kilit kurumlarına farklı isim ve kişilikler adı altında sızmak, orada çoğalmak ve önemli görevlere gelerek kendi davalarına destek vermektir.   

·         DEVLETİ YÖNETMEK, HÜKÜMET ETMEK BİLGİ VE TECRÜBE YANINDA CESARET, YÜREK İSTER. (Devleti yönetenler aman Batı böyle düşünür,  bize ambargo uygular, Avrupa Birliğine girişimiz askıya alınır, ticari ilişkilerimiz zarar görür, borsa fırlar, dış sömürü borsa yatırımcıları kaçar diye ve PKK ve uzantıları bana, aileme, çocuklarıma torunlarıma yakınlarıma zarar verir diye gelen tehditlere boyun eğerseniz, ses çıkarmazsınız gerekeni zamanında yapmazsanız, ulaşacağınız sonuçlar bellidir...)    

·         Bakin devletin yapmaktan aciz olduğunu PKK yapıyor! Güney Doğuyu Kürtleştiriyor. Kürtlüğü kabul etmeyenleri yok ediyor, kaçırtıyor, Türkiye’nin her yerinde doğu kökenli gençleri kendi saflarına çekiyor. Onların beyinlerini yıkayarak birer ölüm, terör makinesi haline uyuşturucu tacirine çeviriyorlar!

·         Güney Doğudaki Vatandaşlarımız, Kuzeydeki Akrabalarımız, Pesmergeler,  Batılılar tarafından kendi çıkarları gereği, bilhassa petrol yataklarını daha iyi sömürmek, Buradaki petrol rezervlerini Araplara karşın bir koz olarak kullanmak için de harcanmak istenmektedir. Bu bölgenin uzun bir süre Kürdistan Kaosu içinde bulunması aslında Sömürgecilerin çıkarınadır, daha fazla kalmalarını Dünya gözü önünde meşru kılıyor. …

·         Türkiye’deki Kürt Nüfusu konusu: Türkiye`in bos meydanları, otoriter boşluğu fırsat sayılarak Kürt nüfusu konusun da 2000 yıllarından itibaren çok fazla atıp tutulmağa başlanıldı. İsin kötüsü ne biliyormuşsunuz! Bu sayılara bazılarımızı ikna etmeğe başladılar, hatta kendi yalanlarına, atıp-tutmalarına kendileri de inanmağa başladılar ve içte ve dışta mazlumları oynamağa başladılar. 1970 yılların sonlarına kadar Kürdistan yanlılarının Batıdaki faaliyetlerinde, Batidaki, Almanya´daki örgüt toplantılarında Türkiye’deki Kürt Nüfusu 1 ile 2 Milyon olarak veriliyordu. En fazla Kürdün Irakta daha sonra Iranda ve Suriye’de yasadığını savunuyorlardı.  1990 yıllarında birden bu nüfus artışı 5 ile 10 Milyona çıkarıldı. AKP hükümetinden cesaret alinip, karşı taraftan da ses seda çıkmayınca ve Büyük Kürdistan devletinin Bütün Dünyada yankı ve kabul görmesi için de birden Türkiye’deki Kürt Nüfusunu yaklaşık 40 Milyon diye yaymağa başladılar. AKP´nin Kürt acilimi ve Demokrasi acilimi sayesinde bugün Türkiyede ben daha Kürdüm ben daha iyi PKK´liyim yarisina girilmistir ve isanlarin bir kimsi brn türküm demekten cekinir hale getirilmislerdir.  Izmir, 26.6.2010, DrHusso

 

 PKK-terörü ile ilgili diger ilgi cekici yazilarimi www.dr-huso.com web sitemdeki makaleler sayfasinda bulabilirsiniz; www.dr-huso.com/makale.htm bulabilirsiniz, Örnegin; http://www.dr-huso.com/makale/makale10.htm,  http://www.dr-huso.com/makale/makale55.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale66.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale68.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale120.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale113.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale75.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale122.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale124.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale124.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale134.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale145.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale151.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale158.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale165.htm, http://www.dr-huso.com/makale/makale167.htm,

 

vah türkiye

 

EK.II Nerden Nerelere!!

Doğuda görevli bir doktorun mektubundan !!!

Merhaba,

Buraya ilk gelince insan önce birşeyler başarmak istiyor ve bütün olanaklarını zorluyor.

Ancak bir süre sonra bütün isteğini kaybedip 'Ben burada ne arıyorum ?'  diye sorgulamaya başlıyor.

Malzeme temini yerel firmaların kontrolünde (ki hepsi siyasilerin) .

Hastane yönetimlerine baskı had safhada.

Siyasiler hastane üzerinden resmen devleti soyuyorlar. 1'e mal olanı 4'e satıyorlar.

İnsanlar doktorlara karşı büyük bir öfkeye sahip. Geldiğimden beri darp edilmeyen arkadaşım kalmadı.

Burada halk aşırı şımartılmış. İnsanların işini halletmeyince, ya kaymakama gidiyor, ya da 'Ben pkk lıyım, seni vururum' diye tehdit ediliyoruz.

Can ve mal güvenliğimiz sıfır.

Kimse vergi vermiyor, elektrik-su vb. faturalar ödenmiyor.

 Herkese ayda 150 TL çocuk parası (ki çocuk başına), çocuk ultrasonda görüldüğü andan itibaren de mama ve bez parası ödeniyor.

 Okula giden her çocuğa devlet harçlık veriyor, harçlık gecikince anneler okulu basıp çocukları okuldan almakla tehdit ediyor.

O çocuklar ne yapıyor peki ? Üzerlerinde üniformaları, ellerinde pkk bayrakları ile DTP mitingine gidiyor.

Herkese, eksin ya da ekmesin, toprak yardımı yapılıyor (ki zaten kimse ekmiyor ya).

Bu yardımda sadece beyana bakıyorlar. Adam 5'i 50 yazdırabiliyor. Van' da dağıtılan paraya bakınca, göl bile tarım arazisine sayılsa az gelir.

Her Cuma kaymakamlık elden nakdi para dağıtıyor.

Buralarda tek vergi verenler devlet memurları... 

İnsan içinden  ve de dışından lanetler okuyor.  

 BU YAZIYI OKUDUKTAN SONRA HERKESE DAĞITIN BİLSİN CÜMLE ALEM BİLSİN TÜM DÜNYA...

NEDEN TERÖR DE BİTİMİYOR DAHA İYİ ANLAŞILIR SANIRIM. TERÖR BİTERSE BU İNSANLAR ÇALIŞMAK ZORUNDA KALABİLİR DEVLET DENETİMİNİ DAHA SIK VE İYİ YAPABİLİR... İSTERLER Mİ BU RANTIN BİTMESİNİ.  SEVGİYLE KALIN.

Not. Bana da ulasan bu e-mail´de anlatılanların doğruluğundan benim şüphem yoktur. Güney Doğuda, Diyarbakır, Van, Ağrı gibi büyük illerimizde de bir süre çalışmış ailesi ile yaşamış, bir yakınımızdan da çok yıllar önce yukarıda yazılanların benzerlerini duymuştum. Vergi kaçırdıklarını, Türkiye Cumhuriyeti Devletini tanımadıklarını, devlete vergi yerine, PKK´ya haraç ve vergi verildiğini, elektriği, suyu kacak kullandıklarını işitmiştim. …

Konu ile çarpıcı diğer bir örnek, Batıda İzmir de yasayan ve sigortalı çalışan biri olarak, Doğudaki vatandaşlara tanınan olanakları ben burada hayal bile edemem. Doktora, hekime, dişçiye insan gibi, güvenli muayene olmak icin kendi paramla gidebiliyorum. Aksi takdirde doğru dürüst insanca bakılmiyorsunuz, tedavi edilmiyorsunuz hatta daha da hasta berbat edilerek çıkarsınız! Genelde çok mecbur olmadıkça ilaç ta kullanmıyorum. Çoğu kez ilaçlari tahlilleri, röntgen, ultrason çekimlerini kendi cebimden ödüyorum. Yoksa aylarca beklemem gerekiyor, ya da başka benzeri ilaç almam gerekiyor!

Normal vatandaş gibi, Türkiye’de gerçekleri yaşamayanlar, ammada atıyorsun diyeceklerdir.  Bunlara bir iki örneği burada göstermek istiyorum. Çalıştığım kurumun dişçilik fakültesine diş tedavisi için gittigimde, orada iki, üc seçeneğim vardır; ya ücretli uzman birinde, ya stajyer, ya da tez örgencisinin elinde tedavi olma seçeneğim. Stajyer ve tez örgencilerin elinden iki dişimi tedaviden sonra 5 aylık bir süreden sonra tamamen kaybettim! Diğer bir sefer ise bir profesörden ücretli olarak randevu aldım. Nedense öğretim üyesi olduğum için benden ücret almak istemedi, benim gibiler kurumun hastanelerinde para kazandırmayan angarya tedaviler görüldüğünden, herhalde benden kurtulmak için dişimin kanalını açacağına, dişimi kanaldan saparak yandan delerek diş etimi zedeleyerek acti, dişimi berbat etti. Daha sonra diş kanalımın taşlaştığını, bu nedenle delinemediğini söyleyerek dişimi hemen çektirmem için başka bir birime yönlendirdi.  Fazla uzatmadan, dişimi çektirmedim ve ertesi gün Hatay-İzmir de, tanıdık özel bir dişçiye giderek çok kısa bir sürede taşlaşmış denilen diş kanalım acildi ve berbat edilen dişimi tedaviye başladım ( ekteki Fotoğrafa bakın). 3- 5 dakikalık rutin bir diş filmi için kurumumun dişçilik fakültesinde iki üç farklı kuyruğa girmem ve saatlerce beklemem gerekiyor. Eğer torpilli biri iseniz isiniz hemen kuyruğa girmeden hallediliyor, yeter ki bir tanıdığınız bulunsun, isterse bu orada çalışan taşeron hizmetli olsun. Doktora çıkmak için sıra numarası almağa dahi gerek kalmıyor. Bu düzene ses çıkaranın dişini yamulturlar, güvenliği çağırırlar. (bunlar oradaki gözlemlerim!)

Kurum içinde implant diş tedavisini daha ucuz ve daha düzgün yapabilirim diye tekrar dişçilik fakültesine gittim. Hay gitmez olaydim!  Özelden daha fazla para ödememe rağmen implantlar iyi yerleştirilmemiş, sorunu çene kemiğime yüklemişler. Iki kez implat vidalarindan biri kendiliginden cözülerek bogazima kaciyordu! Bende lanet ederek özel bir kliniğe gittim. Yaklaşık o zamanın parası ile yaklasik 5000-TL ödeyerek dişlerimi tedavi ettirebildim. 

Başka bir örnek, çok yıllar önce, çalıştığım kurumumun kulak burun, boğaz kliniğine biriken kulak kiri için gitmiştim. Hay gitmez olaydım. Oradaki stajyerler pis kullanılmış aletlerle kulağımı, burnumu ve boğazımı kurcaladıktan sonra kulak kirinin yumuşaması için gliserin verdiler, bir hafta sonra tekrar gelmemi istediler, Ertesi gün bir hafta boyunca kulak ağrılarım ve boğaz yanmalarım dayanılmaz oldu. Daha fazla dayanmayarak Burhaniye-Balıkesir´de tanıdık bir kulak burun doktoruna 60 TL gibi bir ücret ödeyerek. Orada kulaklarımı boğazımı temizleyerek ve ilaçlayarak rahatladım. Kulaklarım ağrıdığında ya da hastalandığımda çalıştığım kurumumun tip fakültesine mecbur olmadikca gitmiyorum.

Batıda insanca doktor muayenesi için ya çok paranız ya da tanıdığınız olmalıdır. TV ekranlarında bakanın, ilgililerin anlattıkları sağlık reformu ile pratikte karşılaşılanlar, yaşananlar, uygulamalar tamamen farklı. İlgililer vatan millet kurtaracaklarına, ona buna basın yoluyla akil vereceklerine, ilk evvel kendi kurumları ile ilgilensinler, oradaki suiistimalleri, aksaklıkları gidermeğe çalışsınlar diyerek yazılarımı burada bitirmek istiyorum. Sorry, konuyla ilgili farklı bir uygulamayı ilave etmek istiyorum. Kardeşlerden biri liseden sonra okumayıp iş hayatına ticarete atıldı. Kısa sürede çalışkanlığı, girişkenliği ve şansı sayesinde ben gibi okumuşların hayal edemeyeceği zenginliğe, servete sahip oldu. Altında koca mercedesle doktora randevulu muayeneye gittiğinde profesor doktorlar tarafından kapıda karşılanıyor ve kapıdan uğurlanıyor! Bu da Türkiye´nin diğer bir gerçeği.

Yorum size ait