TÜRKİYEDE
BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN HEDEFLİ PKK TERÖRÜNDE SON
GELİŞMELERİN KISA BİR ÖZETİ Ta rahmetli Özal´dan beri hep 35 baldırı
çıplak, çapulcu olarak değerlendirildiler. Hatta daha dün Devlet
Başkanı tarafından da - bir karakol baskınında
gerçekleştirdikleri katliamları üzerine PKK teröristlerin son
çırpınışları, dağılma bitme
aşamasındadırlar diye yorumlandılar,
Başta dillerini konuşsunlar,
bir şey olmaz diye ta rahmetli Özal´la tavizlerle PKK terörün üstesinden
gelineceğine umut bağladılar. Verilen ödünler tavizler sadece
PKK ya, teröristlere yaradı, onları cesaretlendirdi,
baskınları v katliamları daha da artı. Verilen tavizleri PKK, Teröristler yeterli
bulmadı, kültürlerini koruyup geliştirsinler, kimlikleri de
tanınsın gibi ödünlerle devam edildi
Gelinen noktaya bakin; Teröristler karakollara, kışlalara
saldıracak güce ulaştılar, koskoca Türkiye Cumhuriyeti
Devletiyle alay edecek, meydan
okuyabilecek desteğe kavuştular.
Federasyon, ayrı devlet olma istemlerini yüksek sesle çekinmeden,
hatta devleti tehdit ederek dile getirmeğe başladılar. Dünün
çocuk katilleri, caniler, teröristler, uyuşturucu tacirleri bugün
özgürlük gerilla
savaşçıları olarak davul zurnalı,
halaylı, nutuklu, biji Apo,
sayın A.Ö. sloganlı devlet protokolüyle
karşılanmağa, muhatap alınmağa
başlanıldılar. Devlet terör ile mücadelede biji
Apo´nun iki
dudağından çıkacaklara bel bağlar olmuş
50
bin kişilik özel paralı askerlerden oluşturulacak yeni ordu
ile daha evvel 3 5 çapulcu dedikleri teröristlerin bitmeyen isteklerini,
terörüne durdurmak isteniliyor. Ne
demeli! Devleti yönetmeğe kalkışanlara, onların
hocalarına, yalaklarina Allah akil, fikir
versin, biz vatandaşlara ya sabır. Devleti
yönetmeğe kalkışanlar hep kendi kendilerini
kandırdılar, kendi uydurduklarına kendileri de inandılar!
Kendi çaresizliklerini,
ehliyetsizliklerini, bilgisizliklerini, güçlüksüzlerini, hatalarını,
kötü icraatlarını, görevi suistimallerini
şimdilerde, yani günümüzde, demokrasi açılımları, insan
hakları ve Avrupa birliği üyeliği tehdidi ile örtbas
etmeğe kalkışıyorlar. Vatandaşı da
inandırmağa kandırmağa çalışıyorlar.
. 20 000 - 50 000 kişilik özel
bir ordu, terör mücadelesinde öngörülen, arzu edilen başarıyı
sağlayamayacaktır. Sadece ülke ekonomisine ağır külfetler
getirecektir. PKK´ninda istediği buydu! (Bu gereksiz özel
orduya ayrılacak bütçenin çok azını üniversitelerde özellikle
mühendislik fakültelerinde sanayi ağırlıklı ARGE
uygulamalı araştırmalar için araştırma görevlileri
kadrolarına ve araç gereç için harcandığında ve veya
Doğu ve güney doğu illerimizde üniversitelerin
geliştirilmesinde harcandığında; inanın, terör ile mücadelede çok daha
iyi, kalıcı sonuçlar alınır. En önemlisi sanayinin
gelişmesine ve kaynaşmaya büyük katkıları olur. Türkiyede
biz öğretim üyelerinin, akademiklerin süre gelen rezilliğe daha
fazla suskun kalmamalıdır. Devletlerin, hükümetlerin,
ulusların iyi geleceklerinin ve başarılarının bir
diğer ölçütü; Üniversitelerdeki
öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerinin kalitesidir.
Buradaki kalitenin artırılması için gereken
yapılmıyor. Alt yapı eksiliği, araç gereç ve kaliteli
eleman yetersizliğine karşın hiç bir önlem
alınmıyor. On binlerce eleman için polis, imam, bekçi, asker v.b. memur kadroları
açılıyor. Üniversitelerde
daha iyi öğretim için daha iyi bilimsel faaliyetler için eleman
eksikliği giderilmiyor. Askeri,
polisi, kaymakamı, valiyi bıraktık, bugün bir imam, cami
hocası dahi bir yardımcı doçent, doçent statüsündeki
öğretim üyesinden daha fazla eline para geçiyor. Devletten
aldıkları maaş yanında cami içinde ve cami dianda ek
islerle, v.d. ile öğretim üyesinin aldığı
maaşın neredeyse iki üç mislisini alanlar çıkıyor. Bence mevcut TSK içersinde Teröre
karşın özel eğitimli birliklerin kazandırılması
ve mobiliteyi artıracak daha fazla
helikopterlerin alınması ile çok daha iyi sonuçlar alınabilir. Özel ordu, profesyonel birlikler üzerine bir kaç satir ilave etmek
istiyorum. A) TSK,
TÜRK SİLAHLİ KUVVETLERİ profesyonel bir ordu değil
midir? Eğer değilse bu ordu yaklaşık 350 000 askeri ve
150 000 bin uzmanı, subayı, albayı ve generali ile niçin
vardır? Bu
Ordu vatanin içte ve dışta güvenliğini korumak, askerlik
cağına gelmiş her gence vatanini savunmak için gerekli
askerlik eğitimini vermekle yükümlü değil midir? Kurtuluş savaşında
Türk ordusu kısıtlı olanaklarla, yokluklarla kendinden
sayıca ve silahça hayli üstün düşmanlara karşın ve istiklal savaşı
sırasında ve sonrasında hainlerin isyanlarına
karşın
kazandığı başarısını neye
borçludur? Paralı özel orduyla mi o
zamanın emperyalist, sömürgeci leş kargalarına ve vatan
hainlerine gereken ders verilmiştir? Bence sorun siyasi kadar TSK da askeri sorunlarda,
eksiklikleler, ihmaller, görevi suiistimaller, laçkalık
bulunmaktadır. Askerler basta
generaller siyasete fazla ağırlık verirken, kokteyl salonlarında poz verirken,
subaylar ordu evlerinde vakit öldürürken, kışlayı
unutmuşa benziyorlar. TSK´da bazı düzenlemelerin
yapılması gerekiyor; ilk basta hantal uyuşuk
salon kurmaylarını, generalleri ve orduevi subaylarını
erlerle, asteğmenlerle birlikte teröristlerin avına, direkt
çatışmalara sürmeli. Kuvvet komutanların ve genel kurmay başkanının
atanmasında kriter tablosunun gözden
geçirilerek,
ağırlıklı yurtdışı hizmeti kriteri
yerine Türkiye şartlarında pismiş, yürekli, dinamik
komutanların terfisine öncelik verilmelidir. Ve
askere alınan gençlerin eğitimi mükemmelleştirilmelidir. Bunun
eğitimcilerin çatışmalarda bulunmuş, deneyimli
subaylardan seçilmesi ve onlarında askeri eğitim için
hazırlanmalarını sağlamak. TSK günün koşullarına göre
kendini geliştirmesi gerekiyor.
Subaylar ve generaller şehit cenaze törenlerinde boy
göstereceklerine, göz yaşı dökeceklerine,
şehit ailelerini teselli edeyim derken, göz
çıkaracaklarına;
şehitlerinin intikamını almak için teröristlerin
peşine düşsünler. Benzeri
polisiye güçleri için de geçerlidir. Terör olaylarında polisin ve
jandarmanın müdahalesi önceliklidir. Genel Kurmay başkanı
değil, iç isleri bakanı sorumlu tutulmaktadır. Tahmini 150 000 ne ,
yüzeli bine varan polisiye güçleri ile terör olaylarının
üstesinden rahatlıkla gelinmeliydi Polisiye güçleri kırtasiye ve
siyasi islerinden alınıp
ağırlıklı olarak her türlü güvenlik sorunlarına
eğilmelidir. Her mücadelede devlet otoritesi olmasa
olmazlardandır. TSK inin
dağdaki, özverili başarılı silahlı mücadelesi kadar
hükümetin de içte ve dışta PKK ya karşın siyasi
mücadeledeki tavizsiz, ödünsüz başarısı da çok önemlidir. Biri olmadan diğeri basarili
olmaz. TSK deki jandarma; teröre karşın ve sınırların
korunmasında eğitim ve donanım açısından daha iyi
bir konuma getirilmelidir. Benim diğer bir
önerim: devleti yönetmeğe kalkışanların ve akı
hocalarının bu görevden ayrılmaları ile Türkiyede
bağımsız Kürdistan hedefli PKK terörüne karşın çok
daha iyi sonuçlar alınacaktır. Mevcut hükümet bu güne kadar, 8-9
yıllık sürede PKK terörüne karşın neden gerekli önlemleri
almamıştır? PKK
terörü mevcut hükümetin 8- 9 yıllık iktidarı süresi içersinde
neden baş edilemez boyutlara ulaşmıştır. Bence
hükümet ve bürokratlar bunun bir değerlendirilmesini sakin,
önyargısız ve korkusuz bir şekilde yapmalıdır. AKP devletin nimetlerinden kolay,
kolay vazgeçmek istemeyecektir. Kendine bağlı polisiye ve
askeri güçlerle, istihbarat birimleri ile kendini daha da emin, rahat
hissedecektir. Irandaki gibi şeriat yanlışı özel muhafız
birliklerin, muhalif infaz timlerin kurulması mı amaçlanıyor?
İnsanın aklına bu soru da geliyor. Devletin,
Türkiyede bağımsız Kürdistan hedefli PKK terörüne
karşın tavizsiz, çok sert,
çok acılı, sürgünlü,
kanlı silahlı mücadeleden başka hiç bir seçeneği
yoktur **
Ya siz öldüreceksiniz, süreceksiniz,
dağıtacaksınız, etkisiz hale getireceksiniz, kontrol altına alacaksınız; yada onlar sizi! PKK teröristleri sizi öldürüp, etkisiz hale
getirip Türkiyenin Doğu ve Güneydoğusundan süreceklerdir. İkisi arası üçüncü bir seçenek, örneğin Kürt
acilimi, ise Lübnan, Irak, yada geleceği
olmayan bir Yugoslavya benzeri kaostur. Çek-Slovak örneği ikinci bir
Çekoslovakya, Türkiye; Türk, Kürt federe devletleri seklinde olamaz. Türkiye´yi İrlanda ile yada
İspanya ile yada Hollanda, Belçika ile bir tutmak ta
yanlıştır. (Asırlardır bu topraklar üzerinde Türk
hegemonyası hakimdir, Vatanin bir
bölümünde dinsel ve ekonomik çıkarlar uğruna bir ulus biçimlendirilmek
istenmektedir. Bakın yapılan diğer
bir yanlış: Türkiye topraklarının bir kısmına
Kürdistan devletinin kurulmasına onay verilse dahi; PKK terörü daha
farklı bir şekilde Türkiye´ye karşın sürecektir! Terörlü talepleri hiç bitmeyecektir, uçuk
tazminatları dahi gündeme getireceklerdir. PKK ve Peşmergeler
yani Büyük Kürdistan
Batılı Devletler (ABD, Almanya,
İngiltere, Fransa gibi Avrupa ülkeleri ve Yahudiler için de bölgede,
enerji, petrol-gaz dolarları nedeniyle büyük, hatta hayati bir kozdurlar
ve bu koz ta yüzyıldan beri zaman,
zaman kendi çıkarları gereği
kullanılmaktadır, bugünde, gelecekte bu koz
kullanılacaktır. |
Kürtler Türkiye´den ayrılmayı düşünmüyorlar. Ayrı devlet kurmak istemiyorlar! Anayasada her ulus gibi özlük, kimlik haklarımız sağlansın, taninsin yeter diyorlar, Bezende ağızlarından salıveriyorlar; Kürdistanda bölgesel özerklik arıyoruz gibi pek te masumane isteklerle kamuoyu uyutulmağa, dikkatlerin farklı yönlere kaydırılmasına çalışılıyor, 30 seneden beri isteklerini ağır, ağır alıştıra, alıştıra gerçekleştiriyorlar. 20 sene evvelki kamuoyunda gündemi meşgul eden masumane isteklerini bugünün istekleri ile bir karşılaştırın, ( çok kolay, internet aracılığı ile gazetelerin arşivlerinden ulaşabilirsiniz). Bakin PKK´terörün tek bir hedefi vardır, Bağımsız Kürdistan devletinin yaklaşık Türkiye topraklarının üçte birini dahil eden topraklarda kurulmasıdır. Ve diğer Kürt federe devletleri ile bütünleşmesidir. ilk evvel 40-50 sene evvel Irakta, daha sonra sah rejimin yıkılması sırasında Iranda, Hafız Esat zamanında Suriyede, Kıbrıs harekatı sırasında ile Türkiye´de bu Büyük Kürdistan hayalinin peşine düştüler. Türkiyedeki siyasi ve ekonomik konjonktür ve otorite boşluğu ile ve Avrupa Birliği Üyeliği tehditleri ile hedeflerinde büyük mesafeler elde ettiler. Türkiye´yi parçalanma moduna ittiler. Çocukları ve gençleri kazanarak canlandılar. Önemli yerlere sızarak kendi lehlerine kullandılar. Türkiyede bu gelişmelere karşın toplumun büyük bir kısmi hala duyarsız, olup bitenlerden ilgisiz. Devletin çıkarlarını, vatanin bütünlüğünü, kimliğini savunmaktan aciz, suskun ve bilgisiz bir gençlik, toplum. Bunda ana baba, okullardaki eğitim sistemi kadar medyaninda olumsuz büyük payı vardır DrHusso