"TÜRKIYEDE BASKANLIK SISTEMI"
ICRAATSIZLARIN, BOSLARIN SIHIRLI DEGNEGI!:
H. Özden
Türkiyede
pek cok cözülemeyen ciddi sorunlar, problemler bulunmaktadir ve Türkiyede
öncelikli ele alinmasi ve ivedilikle haledilmesi gereken cok sayida meseleler
beklemektedir.
AKP`nin tek basina meclisteki ücte iki cogunluguna ragmen gecen 6 aya yakin
halkin beklentilerine cevab vermekten cok uzak kalmistir. Buna karsin
toplumun bazi kesimleridnde AKP ile ilgili önyargiler, soru isaretleri kamu
gündemini hala mesgul etmektedir. Hatta bazilarini hakli cikarir icraatlar,
endise verici girisimmler, atamalar gündeme gelmektedir. AKP de pek cok kisi
lideri oynamaktadir, kendi bildiklerini okumaktadirlar. Hatta bazilari
disaridan, milli görüscüler ve tarikat baslari tarafindanda yönlendirildigi
izlemini vermektedir. ( Örnegin elciliklere gönderilen genelge, belli
kisilerin yurtdisi faaliyetleri kolaylastirilmak, resmiyet kazandirmak icin
hükümete ilettilmistir. (Gizlilik
icinde yapiliyor, fakat Dünyadaki
sagir sultanlar bile önceden haberdar olabiliyorlar!!! ) Meclis baskani ayri
bir alem, o tümtam-lider! Bu makalede
bu konulara yer verilmeyecektir, Sadece Baskanlik sistemi ve AKP-icraati cok
kisa ve herkesin anliyabilecegi basit bir dille degerlendirilecektir. Baskanlik
konusu hakkinda görüslerimi degerlendirmelerimi sizle paylasmak, tartismak
istiyorum.
Baskanlik sistemi konusunu yeniden gündeme getiren
AKP´nin sistemle ilgili kamuoyuna yansiyan gerekcelerini degerlendirdigimde
bunlarin konu ile samimi olmadiklari izlenimini veriyor. Gerekceleri
su varsayinmlara odaklanmaktadir:
- Günün basbakanlik sistemi
ile ülke sorunlarin üstesinden gelinememektedir.
- Basbakanlik sisteminde Milletvekilleri
secim bölgelerinden gelen insanlarin is, as, bürokratik engelleri asma
istekleri,
problemleri nedeniyle randimanli calisamamaktadirlar.
- Kabine disaridan uzman
kisilerle kurulamamaktadir.
- Eger Türkiye Baskanlik
sistemi secerse, pek cok sorunun üstesinden gelecektir.
- Milletvekilleri daha
randimanli calisma imkanini bulabileceklerdir.
Yukarida
özetlenen gerekcelerin yorumunu okuyuculara birakiyorum. Bu ipe sapa gelmez
gerekceler Partinin, yönetim kadrosunun kalitesinin göstergesidir, bundan
simdiki ve ileriki icraatinin aynasidir. Tabii ki bazilari icin!
Baskanlik
sistemi bu kafalarla, düsünce anlayisi ile birakin kolaylik getirmesini,
tamamen aksine sorunlara daha sorun katacaktir, icinden cikilmaz kaosa
sürükleyecektir. Bunu görmek icin insanin ne uzman nede müneccim olmasina hic
gerek yoktur.
BASKANLIK SISTEMI BIR NEVI DIKTATÖRLÜK REJIMIDIR,
Uygulayan ülkeler örnegin, Misir,
Pakistan, Hindistan, Endonezya, Kore, Suriye, Arjantin, Brezilya, Meksika gibi
Latin-Amerika Ülkelerin hemen hemen tümü baskanlik sistemini sorgular
haldedirler. ABD ve Fransada bile Baskanlik sistemi
yillardan beri tartisilmaktadir. Baskanin bazi haklarinin kaldirilmasi
üzerine öneriler sunulmaktadir. Hatta zamanla bazilarinin kirpildigini gazete
ve TV-haberlerinden izlemisimdir. ABD ve Fransada Baskanlarinin hareket
sinirlarini belirleyen senato gibi meclisler ve yaptirim gücü kuvetli olan
yargi organlari ve toplum örgütleri bulunmaktadir. Fransa ve ABD´lerindeki
Anayasa yargi organlari Türkiyedeki Anayasa mahkemesinden cok daha kati,
tavisziz yürürlükteki kanunlara göre davranmaktadirlar. (Adi suclarda,
toplumu etkileyen yasa ihlallerinde bir savci baskani sorguya
cekebilmektedir, görevinden uzaklastirabilmektedir.) Bu tür konularda
üniversitelerdeki uzman bilim adamlarindan daha detayli bilgi alinabilir,
yukaridaki satirlarin dogrululugu arastirabilinir....
DEMEOKRASI
YANLILARIN TERCIHI, DEMOKRASIYE EN YAKIN OLAN BASBAKANLIK
SISTEMIDIR,
Demokraside ideal,
hatasiz, celiskisiz tam adil, insan haklarini tam gözeten bir yasama yönetimi
degildir. Demokrasilerde katilim, ilgi ve ciddiyet esastir. Cok ve yüksek ses cikaran, iyi organize
edilmis, azinlikliklarin, kurumlarin, örgütlerin istekleri, görüsleri genelde
öncelikle dikkate alinir. Malesef demokrasilerde de genelde zengin ve güclü
olanin hakki, haklari cikarlari ön plana cikar. Buna ragmen Demokrasi mevcut
olan yasama yöntemlerinden en iyisi ve en adil olanidir. Günümüzde pek cok
ülke Basbakanlik sistemi ile huzur ve refah icerinde yönetilmektedir. Kisaca
Icraatsizligin, basarisizligin, bilgisizligin, acemiligin, boslugun sucunu
basbakanlik sisteminde aramak yanlistir, gayri ciddidir. (Tembel, haylaz,
gerizekali ögrencinin basarisizligini kaleminin sivri ucunda aramasi misali !
) Kamuoyunu mesgul etme, kötü icraati örtbas etme, farkli bir gündem
olusturmak bahenesi bile yanlis bir politikadir. Kisinin, Partinin itibarini zayiflatir, ciddiyetsizligini ortaya
verir. ….
……………………..
………….
Icaraatin
farkli ve kisa bir analizi;
AKP´si bu güne kadar, (6 ay zarfinda) pek
cok konuda basarisiz kalmistir, cok büyük hatalar yapmistir. Önem sirasi dikkate
alinmadan siralamak gerekirse;
1. Tezkere konulu sinavdan cok cok kötü not almistir.
Hazirliksiz, bilgisiz, saskin, belirsiz ne istedigini ve nasil istedigini
bilmeyen bir durumda yakalandi. Takkiyane ile olayi gecistirmek istedi!! Bu
politik tutumu ile ülke menfaatlerine cok büyük maddi ve manevi zararlar
vermistir. Türkiye cikarlarina uygun
bir olanagi, ayagina gelen sansi tepti, ....
Aci fakat gercek Türkiye kendini bir nevi harcadi, cok sey yetirdi. Bu
konun ayrintili tartismasini baska bir yazima birakiyorum. Ta Ecevit
zamaninda gelisen olaylar üzerine, yetkilerin e-mail yazilarimla gereksede
WEB-Sitemdeki makalelerimle dikkatini cekmek, uyarmak istemistim!! Bakin ben
ve pek cok sesi cikmayan vatandas, konunun uzmani olmama, olmamamiza ragmen
sadece sakin, cikarsiz ve saglikli bir mantikla degerlendirerek cok önceden
gelisecek olaylari büyük bir olasilikla saptiyabiliyorsam, saptayabiliyorsak;
benim ve biz vatandaslarin bu devleti yönetmege secimle gecici memur edilmis
kisilerden bazi beklentilerinin olmasi dogaldir........
Bu
politik basariszligin tüm sucunu sadece AKPıe yüklemekte insafsizliktir. Esasinda devlet bu
konuda iflas etmistir. Iste esas sorun
buradadir. Sayin Tayyip beyi ve veya Sayin Gül beyi sorumlu tutmak, günah
kecisi olarak ta görmekte haksizliktir.
Ülkenin
ic ve dis cikarlarinda DEVLETIN BIR SÜREKLILIGI OLMALIDIR, Yeni baskanla,
yeni hükümetle sil bastan ele alinmamalidir, düzenlenmemelidir. Sadece günün
gerceklerine göre ayarlamalar yapilabilmelidir. Bunun nedenlerine korkusuzca
gidilmelidir.
Bazi kurumlar medya dahil, hatta köse yazarlari dahi biribirini suclar hale gelmistir.
Kimilerine göre disisleri bakanligi bürokratlari, kimilerine göre Cumhurbaskanligi,
kimilerine göre generaller, kimilerine göre danisman büroktatlar, kimilerine
göre üniversiteli ekran profesörleri Amerika Türkiyesiz bir Irak sabvasini
göze almaz sacmaligi ile hükümeti yaniltmistir, kimilerine göre bazi sivil
toplum örgütleri ve medya yanlis, ileriyi göremeyen tutumlari nedeniyle, Hatta korkulup harcanan Dervis bile
Tezkerenin dönmesinden suclanmaktadir. Bakin burada tezkerenin meclisten
gecip gecmemesi esas konu degildir. Devletin sayginligi, ve güvenirliligidir.
"Bazi sözler, vaatler vermek, bazi beklentileri karsi tarafa uyandirmak,
hatta daha ileri gidilerek; karsiliginda pazarliga girismek, ilklerde
92 milyar dolarla pazarliga baslamak, daha sonra 10 milyarlara razi gelmek,
en sonunda ise hava ve civaya ses cikaramamak!!!! ..... gibi. Daha da sonra bunlarin arkasinda durmamak, sahiblenmemek, tek basina
ücte iki cogunluklu bir meclisten geri dönmek büyük bir basarisizliktir. Bu tutum
demokrasinin zaferi degildir.
Demokrasinin celiskisidir, zaafidir. .........
Dis politika milli olmalidir, ve bazi riskleri gögüsleyerek
ülkenin cikarlari dogrultusunda hareket edilmelidir.
Ilk olarak dis isleri bakanligina ceki düzen
verilmelidir. Informasyon daha fazla önem kazanmalidir. Yani kisa sürede
dogru bilgiyi yerinden elde etmek, bu bilgileri cagin günün teknoloijileri
yardimiyla degerlendirmek ve devletin ilgili kurumlarini aninda
bilgilendirmek, öneriler sunmak. Tezkerenin meclisten dönmesinin diger bir
nedeni Milletvekillerini etkileyen dis kaynakli belli amacli propagandalarin,
eylemlemerin, gösterilerin de neden oldugu onutulmamalidir. Bilhassa bu oyuna
gelen, basrölü üstleyen TMMOB ve diger odalarin calismalari, gösterileri
onutulmamalidir. Yetkilerden hesab istenilmelidir. Bu odalar kendi
mühendislerinin insanlarinin ülkelerinin ileriye dönük cikarlarini dikkate
almaktan cok uzak kalmislardir, belli örgütlerin masasi gibi körüne hareket
etmislerdir. Buna neden, alet olan baskanlarin hala bulunduklari makami isgal
etmelerine göz yumulmamalidir.
2. AKP, bu politik tavri ile Dünya kamuoyunda Türkiyenin itibarinin
zedelenmesine, güvenirliliginin azalmasina neden olmustur. Bunun tamiri cok
zaman alacaktir. En büyük ve affedilmez hatasi burada olmustur. Basta politik
tavrini acik ve secik koymaliydi. Takkiyane politikasi Türkiye disinda
sökmüyor malesef.
Bu takkiyane politikanin ceremesini
yurtdisinda bulunan vatandaslar üzerlerinde daha iyi hissetmektedirler.
Bilhassa burada yurtdisinda dogup büyüyen genclerin üzerinde agir bir yük,
ülkeleriyle ülkelerinin yönetimiyle, ekonomisi ile, demokrasisi ile iftihar
edemiyorlar. Arkadas cevrelerinde daha ezilmelerine, horlanmalarina, okulda,
isyerinde alay konusu edilmelerine neden oluyorlar. (isin
baska bir yanini, maksatli dile getirdim.)
3. Ictede bilhassa ekonomi cevrelerinde devletin güvenirligine de
soru isareti gelmistir. hayal kirikligi meydana gelmistir.
4. Kibris sorununda takindigi belirsiz bilgisiz degisken istikrarsiz
politika nedeniyle Kibrista Yunanlilarin Enonisine katki saglamistir.
Yunanlilarin Avrupa birligini arkasina alarak Kibrisi Yunan adasina, ikinci
bir Yunan devleti gelmesine neden olmustur. Rumlari suclu durumdan Avrupa
birligini arkalarina alarak güclü ve hakli bir pozizyona getirilmesine neden
olunmustur. Türkiyeni isgalci bir konuma getirilisine seyirci kalindi, Son
zamanlarda Rumlarin dahada ileri giderek Kibrisli Türklere acinir sekilde
politik tavir ve destek vermesi onlari kücük bir azinlik diye Dünya kamuoyuna
göstermesi, söz etmesi hükümetin acizhane korkak dis politikasindan
kaynaklanmaktadir. Rumlar isi dahada azitarak sebeb olduklari bir savasin,
senelerce sürdükleri bir katliamin
faturasini dindaslaslarini ve
yakinliklarini arkaya alarak Türkiyeye mal etmek istiyorlar. Hayasizlar,
insafsizlar Avrupa birligi mahkemelerinin tarafli tutumuna güvenerek Türkiyeden
tazminatta aramaya basladilar. Bu
hayarsizlar bugünlerini, tarihten yok olmamalarini Türklere borclu oldugunu
cok cabuk onuttular. Türk fobisi genlerine o kadar islemiski Türkleri parcalayarak, yok ederek bu korkularindan kurtulacaklarini
saniyorlar.
Hükümet,
devlet gerekeni yapmaktan acizdir malesef Rumlarda bunun bilincindedirler.
Hükümetin
gözünde; Kibris politik ve maddi bir yüktür ve Avrupa birligine engel. Bazi yazar cizerlerin de, ( Birand, Türkmen gibi..) etkisinde kalinarak Kibris-Politikasi
degerlendirilmege baslanildi.
5. Türkiye´deki issizlige, fukaraliga karsin
belirgin önlemler 6-aya ragmen hala alinmadi. Sadece tarikatcilar belirli
makamlara, islerin basina getirildiler, ve getirilmege devam edilmektedir. Bu
davranis demokrasiye ve arkasinda göründükleri Islam Dinine aykiridir.
6. Mirasyeddi gibi özellestirme adi altinda elde ne var, ne yok belli
kesimlere peskez cekilmege devam edilmege baslanildi.
7. Orman arazilerinin satiliga
cikarilmasi büyük yanilgidir. Dünyada ormanlarini telef eden ülkelerin en
basinda yer aldigimizi görmeleri ve gereken önlemleri almalari gerekirken
mevcut elde kalanlari bes on kurus para ugruna yok olmalarina yasal gerekce
düzenliyorlar. Mevcut ormanlar korunmalidir, ormanlik vasfini kaybeden
araziler satilacagina yesillendirilmeleri icin gereken düzenlemeler
yapilmaliydi. Ilk is orman bakanligi bürokrasisi kaldirilmasi olmaliydi.
Bakanliga ayrilan kaynaklar ve ormanlar, kerestelik, odunluk agaclar bürokratlarin lüks masraflarina
telef edilmemelidir. Orman bakanligi
bürükrasisi radikal kücültülerek, kaynaklarin direkt Türkiyenin
agaclandirilmasina ve yesilin korunmasina kullanilmalidir. Ormanlarin
bakimi, agaclandirma gibi calismalar icin taseron firmalara ihale ile
verilmelidir.
Bu konu ile ilgili detayli ve karsilastirmali bir maleyi ilk firsatta
burada yayinlayacagim. Türkiyenin
orman politikasi yagmaciliga, kiyima, bürokratik israfa güdümlü
yürütülmektedir. AKP nin ormanlik vasfini kaybeden arazilerinin satisi bana
baska bir konuyu da cagristiriyor. Seriatcilarin beyinleri o sekilde
yikananip, sartlandirilmislardir ki Atatürkle ilgili, Atatürkü
cagristiran herseyi yok etmek
istemektedirler. Hepsi buna yemin ettirilmislerdir,
bilinclestirilmislerdir. Ankarada
Atatürk orman ciftliginin kirpilarak yok edilmesi, ortadan kaldirilmasi bu
kör bilincin bir neticesidir. Bu kanunla Atatürk orman ciftlikleri tamamen
ortadan yok edilecektir.
Konu ile ilgili
bir örnek vermek istiyorum. Gecenlerde Hannover endüstri fuarina
gitmistim. Bu arada ilk ögrencilik
yillarimda sehrin merkezinde sayilan
100 dönümlük yesil alanda dikilen agaclarin büyüdügünü cevreyi daha da
güzellestirdigine tanik oldum. Bu
gibi yesil sahalarin insanlarin
sagligina olan bir cok yararlarini hatirlamama
neden oldu. Ve
Türkiyeyi, Ankaradaki Atatürk orman ciftligini aklima getirdim,
Hannoverdeki böyle bir arazi Türkiyedeki devlet bürokrat mafiyalari
tarafindan kilifi uydurularak coktan
talan edilmis olacakti. Türkiyedeki
bazi geri zekalilar, belesciler,
hindi kafalilar bu yesil sahanin
sehirde yasiyan insanlar icin paha bicilmez bir degerinin oldugunu
anlayamazlar. Bunu anlayacak,
kavrayacak kapaziteleri, daha dogrusu altyapilari, kisilikleri yoktur.
8. Devleti ele gecirme, devlet yönetiminde tarikatlarin daha fazla
söz sahibi olmalari, cogalmalari, yenilerinin yetistrilmesi icin gerekli
kanunlar ve atamalar korkusuzca gerceklestirilmektedir. Kim nederse desin,
Tarikatlar günümüzün Türkiyesinin ve Islam dininin, Müslümanligin en büyük
musibetidirler. Bunun bilimsel, korkusuz, cikarsiz tartisilmasindan cekinilmemelidir.
Islam dini, Müslümanlik yobazlara, kaciklara, cikarcilara, erken
bunaklara, kara cahillere, gösteri Ibadet sarlatanlarina, zavallilara, belescilere
tembellere terkedilmemelidir. Müslümanlik kara carsaflara bürünmek, sac sakal
birakmak, gösteri ibadetler kilmakise hic degildir. Müslümanlik Allah ile Kul
arasinda olan, Kulun Allahin her nimmeti icin sükretmek, sükranetmektir. Bu
nimettleriden en iyi sekilde kulun yararlanmasi ve korumasi üzerinedir. Islam
dini calismayi, üretmeyi, yasama layik olmayi, yardimlasmayi, birlikte huzur icinde
yasamayi sart kosar. Kini nefreti, liyakarligi, sahtekarligi günah yazar. Islam
dinine sahib cikmak, Islam dinin güzelliklerini savunmak her müslümanin bir
görevi olmalidir. Dinin ne politik nede maddiyat sömürüsü bir alet olmasina
izin verilmemelidir. Müslümanlik kimsenin tekeline verilmemistir, kimsenin de
tekelinde degildir. Islam dinin politik, maddi cikarlar dogrultusunda
suistimal edilmesine hic bir müslüman razi göstermemelidir, buna seyirci
sessiz kalinmamalidir
9. AKP, Türkiyenin gelecegi icin cok kötü bir secimdi, Türkiye icin
büyük bir sansizliktir. 6 aylik icraati bunun cok kücük bir delilidir. ( Bu
konuda yanilmayi istiyorum. Insanlara
gecmislerindeki hata yanilgi ve farkli görüsleri nedeniyle ömür boyu
yargilanmamalidirlar, karsi taraf icinde bir koz olarak kullanilmamalidir.
Bir sans taninmankla
vermekle bu dünya
son bulmayacaktir…)
Allah Türkiyenin, hepimizin yardimcisi
olsun. Bu yanilginin, günahin bedeli cok agir ödeneceginden kimsenin kuskusu
olmasin !!!! Bu Milletin bir kismi Atatürke küfredenleri, lanetleyenleri,
eserlerini yikmak isteyenleri, seriat yanlilarini, gericileri, tarikatcileri,
hirzizlari, dolandiricilari, kalpazanlari, sahtekarlari, aranilan
sabikalilari, din, inanc sömürücülerini, zavallilari o yüce meclisi yikmak
isteyenleri bile bile oylarinin bir kismiyla meclise tasidi. Allahim böyle
bir ihanet olamaz, Bence bu bir nevi toplumsal, kitlesel delirik, intihardir.
Benim mantigim almiyor; Seriat, gericilik üzerine yemin edenleri, din ve
ibadet sömürücülerini, hatta birakin yurt icinde polis ve jandarma ile
aranilanlari, yurtdisinda kirmizi bültenle aranilan dolandiricilari,
sahtekarlari bu milletin kücümsenmeyen bir cogunlugu oylarinin cogunlugu
meclise tasidi. Burada hepimizin sucu, bilhassa biz akademikerlerin sucu
affedilmezdir. Onlar kadar Atatürkün ve istiklal harpi arkadaslarinin
kemiklerini bizlerde sizlattirdik.
Hade,
hac ibadetinde Atatürke
küfredenleri, lanet edenleri, Seriat
üzerine yemin edenleri görmemezlikten geldik, onlarin bir kismini oylarimizla
yüce meclise tasidik, halen bakan bile olmalarini sagladik. Kirmizi bültenle yurtdisinda aranan
sahtekarlari, dolandiricilari hangi vicdanla, hangi mantikla, hangi gerekce
ile meclise oylarimizin cogunlugu tasidik.
Örnek ekte! Bu toplumun ciddi ve
ivedikli bir tedaviye ihtiyaci vardir. Bu Türkiyenin, Türklügün gelecegine soru isareti getirmektedir.
Türkiye icin endise vericidir. Böyle
davranan toplumlar birakin refah ve huzur icinde birlikte yasamayi,
gelecekleri, yarinlari yoktur.
Bu ciddiyetiszlik, davranis Atatürke ihanet oldugu kadar insanliga, ve
yüce dinimize de bir ihanettir. Bir insan, bir toplum bu kadar ihanetkar, kör
olmaz, düsüncesiz, ciddiyetsiz davranamaz. Bu konunun toplumsal bilimciler
tarafindan ele alinmasinda, tartisilmasinda yarar vardir.
Bu nasil basarildi???
Benim kisilerle
partilerle bir alip verecegim yoktur. Kimseyede akil verme gibi bir
saplantimda yoktur. Kurum ve sahislara hakaret etme gibi bir niyette yoktur. Sade, duyarli bir vatandas olarak bazen
görüslerimi korkusuz, kaleme aliyorum ve sizlerle paylasmak, tartismak
amaciyla yaziyorum. Her insan gibi yanilmam mümkündür. Ve de
bazi konularda yanilmami da sahiden diliyorum! Hükümetin basarisi devletin
basarisidir, ülkeye topluma bireylere huzur, güven, refah getirir. Her sey
Türkiye, toplum, vatandas, insan icindir, Türkiyenin iyi bir gelecegi
bizlerin de iyi gelecegidir. Bunu her saglikli insan arzu eder.
.
.......... .
- Yazi hatalarindan dolayi hos görü
diliyorum. .
Ek:
Bir Gazete haberinden Alinti
T.C. BAYINDIRLIK Bakanı Zeki Ergezen, (2003
YILI...)
.................
:::::::::::::::::::
‘‘FP Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen konuşmasına, (Allah
haccımızı kabul buyursun ve bu hac dualarıyla ülkemizin
nizamının hakka kavuşmasını, yeniden İslam
nizamının, devlet nizamına hakim olmasını, laik
sistemin bir an evvel defolup gitmesi için canı gönülden dua etmesi, bu
duanın da kabulünü Cenab-ı Hak'tan temenni ediyoruz) diyerek
laikliği kovma duası ile başladı.’’
NE MUTLU TÜRKÜM DEMEYİN
Kitapta, 1993'te hacda çekilen kasetten Ergezen'in
şu sözlere de yer verildi: ‘‘Bu düzen
yıkılmıştır, fakat müslümanlar Batı'nın
oyununa geldikleri için kendi nizamlarını tahkim edemedikleri için
mevcut düzenin yerine kendi nizamlarını nasıl
koyacaklarını halka anlatamadıkları için bu düzen
payandalarla duruyor. Çünkü bu düzenin durması mümkün değildir.
Gelin dağa taşa, (Ne Mutlu Türküm) diye
yazacağınıza, gelin dağa taşa (Ne Mutlu
Müslümanım) diye yazalım.’’
KEMALİZM YIKILMALI
‘‘Kemalizme hodri meydan dediğini’’ söyleyen Ergezen,
şöyle demişti: ‘‘Allah ve Resulü'nün her emrini yerine getirmeye
çalışan her insanın kafasının üzerinde Kemalizm
belası vardır. 70 yıldır çektiğimiz o dilimize
vuruan prangaları, o kanunlarla korunan putları, latları,
menatları yıkmadığımız müddetçe hiçbir yere
varamazsınız. Türkiye'de kemalizm kalkmadığı
müddetçe demokrasi hikayedir. İbrahim olan korkar mı Nemrut'tan.
Hodri meydan diyorum ben.’’
ATATÜRK'E SUİKASTE İTİBAR
Ergezen, 1994'te de Hasan Mezarcı'nın
başını çektiği grupla Atatürk'e suikast
düzenleyenlere iade-i itibar için TBMM'ye önerge veren 11 milletvekilinden
biriydi
Ergezen, PKK olayları için
de, ‘‘Çocuklarınız trafik kazasında, PKK olaylarında
öleceklerine, öyle evlatlar yetiştirin ki, Allah nizamını
savunmak için yetişsin. Allah'ın davasını savunmak için
öldürülsün’’ demişti.
:::::::::::::::::
( Bir Gazete Haberi, Haber yanlis veya abartili ise kisi bu haberi yayan
Gazeteye dava acmasi
gerekirdi, bu güne kadar gerceklesmedi. Kimbilir kisi bu haberle dahada övünüyordur!!!)
Asagidaki makalede birileri tarafindan
maksatli kauoyuna getirilmistir, yayilmistir.
Bilincli ve bilincsiz toplumu
uyutmaga yariyan bir ilac, uyusturucu,
kaderci, passiv...
(Son zamanlarda benzeri abartili haberler
kamuoyuna cesitli vasitalarla yayilmaga ugrasiliyor. Bunlarin ise esa amaci
Borsayi sunni hareketlendirmek, daha
fazla kar etmek, ve veya olasi bir
olumsuzluk nedeniyle borsada keskin bir inis veya yükselisin hizini kesmek
icindir. )
Sagidaki yazi, her seyxin hayri vardir baslikli yazi bence; Bazi olumsuzluklari, becerisizliklari
kamufle edebilmek icin bu tür yazilar
gündeme getirilmektedir, hutbelerde okunmaktadir.!!!! Ayni sekilde AKP´nin zihniyetini bilenler
bazi olaylari daha baska degerlendirme imkanina sahiptir. AKP´ye akil verenlerin gizli bir silahi
ekonomik sikintilari halktan bagis adi altinda toplanacak para, döviz.,
altin v.b. kaynaklarla atlatmak idi. Malesef bu da simdilik, gelen reaksiyonlar karsisinda geri tepmise benziyor.
(Bakin yeri gelmisken konu ile ilgili bir olayi sizle paylasmak
istiyorum. Yakindan tanidigim bir
kisi, yüksek ögrenim icin gittigi sehirde tarikatcilarin tuzagina düstü,
Neseli, arkadas canlisi, sorunsuz genc 2-3 sene zarfinda de tarikatin elinde
bambaska bir insan oldu. Yüzü gülmez, kadinlara elini uzatmaz, tokalasmaz, basi acik gördügü kadin nedeniyle abdestim
bozuldu zihniyeti ile, meshur sakalli
ve giyimibelli bir tip haline geldi.
Babasini hatta anasini tanimaz hale getirildi. Hatta onlarin nasil
giyineceklerine nasil davranaciklarina karisir hale geldi, diger kardesleri
ile ve akrabalar ile sorunlar yasamaga basladi. Hatta iyiligini isteyen, bu
tarikattan uzak kalmasini ikaz eden isteyen bir yakin akrabasini tariaktin
emriyle ölümle tehdit eder hale gelmistir. Evlenmek icin babasinin ve annesinin izni, hayri yerine; bilmem Anadolunun hangi sehrinde bulunan
Tarikat basindan izin almaga gitti. Size izinin sonucunuda bildiriyeyim
Tarikat basi buna evlenme izni vermedi, amaci herkesin tahmin ettigi; .... Sömürmek. .....
Simdi esas meseleye geleyim! Bu kisinin eline bir ara yüklü para,
50 000 DM geciyor. Bu paranin
haberini ve kokusunu alan tarikat mensuplari sayesinde bir iki ay icinde bu para tamemen buharlasti. Parasinin
kokusu hüküm sürdügü müddetce evi ziyaretcilerle, kara carsaflilarla,
tesettürlülerle dolup tasiyordu, ayinler, huhu zikirleri, sabaha kadar süren
ipe sapa gelmez konusmalar,...) Ve iki ay sonra bu kisi evine kupkuru ekmek
getirecek paraya ihtiyaci oldu. (Abartmiyorum babasinin deyimiyle yaziyorum.
Bu kisinin babasi 70, 80 yillarinda dolar milyoneri idi, isini cocuklarina
birakinca iflas etti bu ayri bir hikaye) Babasinin ve anasinin emekli maasiyle idare etmege basladi. Hatta
babasinin, anasinin emekli maasini tarikatlara harcamayi hala müslümanlikla
bagdastiriyor, tabikii Allah adina ve iyilik sevap adina yapiyordur. Babasi hasta ve parasizliktan tedavi
olamiyor, büyük sikinti icerisinde , diger kardeslerinin mali durumu bozuk
hal böyle iken, eline gecen o parayla
babasini iyi tedavi ettirecegine, esas kardeslerinin maddi yükünü
hafifletecegine 50 000 DM parayi bir iki ev esyasi haricinde
tarikatlara yedirtmistir. ... Böyle
müslümanlik olamaz, böyle bir müslümanin ibadetleri bence nafiledir. Bu olsa
olsa tarihten süre gelen bir
sarlatanliktir. Böyle bir tarikat
zihniyeti toplumlari geriye, ortaya ciktigi caga geri getirir.
************************
BUNDA DA BIR HAYIR VAR!..........
Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süre bir kral vardi.Kral, daha
cocuklugundan itibaren arkadas oldugu,birlikte büyüdügü bir
dostunu hic yanindan ayirmazdi. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü.
Kralin bu arkadasinin ise degisik bir huyu vardi. Ister kendi basina gelsin
ister baskasinin, ister iyi olsun ister kötü, her olay karsisinda hep ayni
seyi söylerdi: "Bunda da bir hayir var!" Bir gün kralla arkadasi
birlikte ava ciktilar.Kralin arkadasi tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral
da
ates ediyordu. Arkadasi muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir
yanlislik yapti ve kral ates ederken tüfegi geriye dogru patladi ve kralin
bas parmagi koptu. Durumu gören arkadasi her zamanki sözünü
söyledi:"Bunda da bir
hayir var!" Kral aci ve öfkeyle bagirdi: "Bunda hayir filan yok!
Görmüyor musun, parmagim koptu?" Ve sonra da kizginligi gecmedigi icin
arkadasini zindana attirdi.
Bir yil kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yasadigi ve aslinda
uzak durmasi gereken bir bölgede birkac adamiyla birlikte avlaniyordu.
Yamyamlar onlari ele gecirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini,ayaklari
bagladilar ve köyün meydanina odun yigdilar. Sonra da odunlarin ortasina
diktikleri direklere bagladilar. Tam odunlari tutusturmaya geliyorlardi ki,
krali basparmaginin olmadigini farkettiler. Bu kabile, batil inanclari
nedeniyle uzuvlarindan biri eksik
olan insanlari yemiyordu. Böyle bir insan yedikler takdirde baslarina kötü
olaylar gelecegine inaniyorlardi. Bu korkuyla, krali cözdüler ve
saliverdiler. Diger adamlari ise pisirip yediler.Sarayina döndügünde,
kurtulusunun kopuk parmagi sayesinde gerceklestigini anlayan kral, onca
yillik arkadasina reva gördügü muameleden dolayi pisman oldu. Hemen zindana
kostu ve zindandan cikardigi arkadasina basindan geçenleri bir bir
anlatti. "Hakliymissin!"dedi. "Parmagimin kopmasinda
gercekten de bir hayir varmis. Iste bu yüzden, seni bu kadar uzun süre
zindanda tuttugum icin özür diliyorum.Yaptigim cok haksiz ve kötü
birseydi." "Hayir" diye karsilik verdi arkadasi. "Bunda
da bir hayir var." "Ne diyorsun Allah askina?"
diye hayretle bagirdi kral. "En yakin arkadasimi bir yil boyunca
zindanda tutmanin neresinde hayir olabilir."
"Düsünsene, ben zindanda olmasaydim, seninle birlikte avda
olurdum, degil mi?
..........
.........
Sayin
Mehmet Ali Birandin Dikkatine;
Mehmet
Ali Biranda göre Türkiye ne yapib yapip AB birligine girmelidir diye durmadan
yazilar yaziyor. Hatta bu ugurda Kibris feda edilmelidir . Ona göre Kibris
zaten elden gitmistir gidecegi kadar.
Keske bu yazilari 20 sene evel, su sinirlar
acilmadan, Dogu Bloku dagilmadan yazsaydi. Ilgilileri yazilariyla uyarsaydi.
Türkiyenin
Avrupa Birligine katilimi politik bir sorundan ziyade bir ekonomik, para sorunudur,
bir cikar sorunudur...
Türkiye
Avrupa Birligine ne getirecektir ne alacaktir bunun hesabi yapilarak karsi
taraf ikna edilmelidir.
AB´nin gözünde Kibris, demokrasi, insan
haklari, Hiristyan birligi ve benzerlerin agirligi fazla olmayan
kriterlerdir.
Ekonomik
sorun yaninda Avrupa ülkelerinde yasiyan insanlarin Türkiyenin istiraki ile
ilgili olan hakli ve veya haksiz önyargilarda büyük bir önem tasimaktadir. Bu
önyargilarin azaltilmasi icin de faaliyetlerin yürütülmesi gerekir diye
düsünüyorum. (Avrupa Birligi ile ilgili makalemde daha genis bilgi
bulabilirsiniz)
Gazete
haberleri !!!
Bunları
söyleyenler mi bizi AB'ye alacaklar? (Biranda ters düsen gazete haberleri)
Almanya
eski Başbakanı Helmut Schmidt: "Türkiye'ye adaylık statüsü
verilmesi hatadır... Hatta Sevr Anlaşması'nın imzalanmış olmasına karşı
Türkiye'nin bölünmemiş olması bile hatadır...
Avrupa'nın geleceği ne olursa olsun, Türkiye'nin geleceği yoktur... 70 milyon
Türk'ü Avrupa içinde dolaştıramayız...
Türkiye'nin nüfusu şu anda 65 milyon... 35 yıl içinde bu sayı 100 milyona
çıkacak... 21. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye'nin nüfusu Fransa ve
Almanya'nın toplamı kadar olacak... Türkiye'yi AB'ye almak isteyenlerin bu
sayıyı akıllarında tutmaları lazım..."
Fransa
eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing: "Bugün Avrupa'da hiçbir lider
Türkiye'yi AB'nin içinde görmek istemiyor... Yarın içinde böyle bir niyetleri
bulunmamaktadır... Türkiye'nin AB içinde yeri olmayacaktır..."
Fransa
Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı François Loncle: "Tarihi ve özellikleri dikkate
alınınca Türkiye AB'ye hiçbir zaman giremez..."
Almanya
CDU/CSU Koalisyonu Meclis Grubu Başkanı Wolfgang Schaeuble: "Türkiye'ye kesinlikle AB üyesi
olamayacağı söylenmelidir... AB üyeliği yalnızca Avrupa-Hıristiyan geleneğine
sahip olan ülkeler için söz konusu olabilir..."
Avrupa
Birliği Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Tom Spencer: "Gerçek; AB'nin Türkiye'yi üye
olarak kabul etme yolunda hiçbir niyeti olmadığıdır
|