ÜNİVERSİTELERİMİZDE
UNVANLAR ve YÜKSELTME KRİTERLERİ
MÜDEK
akreditasyon ve Avrupa Birliği BOLOGNA uyum süreçleri
çalışmalarında göz ardı edilen diğer bir konu ise
oradaki unvanlar ve akademik yükseltme kriterleridir, uygulamalarıdır. Genelde üniversitelerde ders veren akademik
personele profesör denilmektedir. Ücret ödemelerinde farklı profesör
kategorileri örneğin Almanyada geçerli, C1-Profesör, C2- Profesör,
C3-Profesör, C4-Profesör ve S-Profesör bulunmaktadır. Aslında böyle
unvan akademik personelin motivasyonuna olumlu etki
eder. Profesör atamalarında Türkiyede ki gibi kati
davranılmamaktadır. Yüksek lisanslı basarîli akademisyenlere de
profesör unvanı verilmektedir. Hatta Bölüm,
enstitü başkanlığına, fakülte dekanlığına
atanabilinmektedirler Bizdeki gibi doçentlik sınavları ve kadro, unvan yükseltmelerinde
uzun bekleme süreleri, bulunmamaktadır. Eskiden üniversitelere bilim adamı
kazandırmak amacıyla Bizdeki doçentlik sınavının
benzeri habilitasyon prosedürüne günümüzde özellikle
mühendislik fakültelerinde sıcak bakılmıyor. Örneğin
TU-Berlin, Mühendislik Fakültesinde, Gemi İnşaat Enstitüsünde habilitasyon için 1993 yılında müracaat
ettiğimde fakültede habilitasyonun olmasına
rağmen uzun yıllardan beri uygulanmadığını, sıcak bakılmadığını
ve habilitasyon kariyeri yerine endüstride en az 3
yıl çalışma şartının önem
taşıdığını örgendim. 2009 yılında iki haftalık bir seminer
için TU-Benlinde bulunduğum sırada 30 yaşı altında çok
genç, Profesör Dr- İng. unvanlı dekanla tanıştım,
darısı Türkiye de bizlerin başına diye söylenmiştim! Bizde ise
kişilikleri gelişmemiş, henüz oturmamış havali, prof.
unvanlı bazı şahsiyetlerin, uğursuzların
kuruntuları ile,
ipe sapa gelmez gerekçeleri ile,
yönetmelikleri ile, kendilerine olan güvensizlikleri nedeniyle de; başarılı
gençlerin önü kesiliyor, hayatları, akademik kariyerleri berbat ediliyor.
Akademik unvanlı Allahsızlar, yurtdışından Türkiye´ye
dönenleri bin pişman ediyorlar, Türkiye´deki öğretim üyelerin bir çoğu birbirlerinin çalışma hayatini
yakaladıkları her fırsatta zehir etmekten büyük zevk duyarak
yarışıyorlar. Abartıyor, saçmalıyor, kinini
boşaltıyor diyorsanız! - Size kamuoyuna
her gün yansıyan ve yansımayan mobbing
uygulamalarını araştırın, en azından makalelere
bakın; www.dr-huso.com/makale/makale235;
www.dr-huso.com/makale/makale85
Diğer bir farklı uygulama, kuruma, atanacak
profesörün seçiminde orada çalışanların tüm görüşleri
dikkate alınıyor. Aday bilim
dalında personelin unvanına bakılmaksızın tüm akademik
personelin hazır bulunduğu bir ortamda aday kendisini
tanıtmaktadır. Daha sonra adaylar belli kriter
tablosuna göre puanlandırılıp, görüşler bildirilmektedir. İyi
bir akademik performansı kadar adayın insani ilişkilerine,
bölümde olası uyumluluğu da araştırılıyor! Oy çokluğu ile en uygun personel seçildikten
sonra, rektörlüğün, ve eyaletin sadece secimin
usulene göre yapılıp yapılmadığı, kritere uyulup
uyulmadığı secimin adil yapılıp
yapılmadığı kontrol edildikten sonra önerilen tek
adayın atanması yapılmaktadır. Türkiyede mevcut yasa ve yönetmeliklere göre
bırakın üniversite dışı pratik deneyimli akademik
personel tevsikini, kurum dışından endüstriyel deneyimliler
mağdur ediliyor. Türkiyede de
Üniversitelerimizde özelikle rektör, dekan, müdür ve başkan, profesör
atamalarında en az Üniversite dışı, 3 yıl endüstriyel
deneyim kriteri getirilmelidir. İleride araştırma
görevlileri ve doktora kadroları en fazla 5- 6 sene ile
sınırlı kalmalıdır. Doktorayı tamamlayan bir süre
endüstride çalışmaya tevsik edilmelidir. Asistan kadroları 3 ile yıl süreli
olmasında, proje alındığı sürece
uzatılmasına öncelik verilmelidir.
Tabi ki bu uygulama için belli bir geçiş süresi, yeni atanacaklar
için işin başında geçerli olacağı
açıklanmalıdır, adaylar bu yeni koşullara göre duruma göre
çalışma hayatına yön verme fırsatını bulur.
Doçentlik sınavı uygulamalarında aynasızların
yaptığı hataya düşülmemelidir. Allahsızların,
bugün kendi aralarında aldıkları kararı, ertesi gün, ya da
ayni dönem içersinde uygulamaya koymaları ile binlerce akademilerin
mağdur olmasına sebep olmuşlardır. Üniversitelerimizde
akademik personelin pratik deneyimsizlikleri çok büyük bir eksikliktir.
Ayrıca sanayiden endüstriden gelen akademik personelle endüstriyel
ilişkiler ortak çalışmalar çok daha verimli ve hızlı
şekilde gelişir. Pratik deneyimli bir öğretim personeli
öğrencilere çok daha yararlı olur. Bu uygulamaya belli bir sürenle
kademeli şekilde geçilmelidir diye düşünüyorum. DrHusso
.