Türkiye´de
demokrasi; kurumsal ve kişisel çıkar mücadelesidir, gerisi safsata!
Partilerin,
partizanların ve beslemelerin iktidar nimetlerinden
daha
fazla yararlanma arayışıdır, aracıdır.
Başkanı, bakanı, milletvekili,
bürokratı da böyledir. Yazarı, çizeri, konuşanı, yorumcusu,
vatan kurtaran sabanlar, siyasi ayakçılar, mütahiti,
sanatçısı, sapancisi, is adamlari, sarlatani da; hatta profesör unvanli
uzman akademisyenler de öyledir. Vatan, millet, Muhammet, Elhamdülillah
Müslümanı, din kardeşliği, demokrasi, hak hukuk, insan hakları,
v.b. kimine birer maske, kimine birer araç, kimine birer vasıta, imine
birer uyuşturucu ilaçtır. Hepsinin tek hedefi vardır;
banadır ve yakınlarımadır. Hayır,
saçmalamıyorum, Biraz başınızı kaldırın,
gözünüzü açın, dönen ve döndürülenlere hele bir bakin, bunu da
yapamıyorsanız, medyada, ekranlarda, basında yazan çizen,
konuşanlara bakin, tamamı olmasa da çoğunluğu multi milyoner, üç kurusa kendilerini satacak cinsten.
Vatan parçalanmış, kendilerini bu vatanin iyi geleceğine,
vatanin güvenliğine adamış generaller, kuvvet komutanları
hayali suçlarla, eylemsiz fikir ve vukuatlarla, yıllardır siyasi hesaplaşma
için yıllardır hapiste silah arkadaşları dahi
sahiplenmekten korkar hale geldi, yuh yani, bunun neresi adalet?. Bir kısım sorumlu görevli makam sahibi
vatansever insanlarımız belli bir siyasi eğilimden,
gidişattan endişe edip, ileride neler nasıl yapılır
diye bir araya gelip ciddi, ciddi kafa yormağa başladılarsa,
bunun neresi suç? Hala orta cağda, krallık, sultanlık,
diktatörlük rejimlerinde mi yaşıyoruz. (Yahu ben mi geri zekalıyım, şizofren deli
miyim, -ilk fırsatta deli raporu için kontrole gitmeğe, ve deli
raporun sonucunu bu makale içinde eklemeğe su an karar verdim!- korkak miyim?; ya da
kim?, kimler? Vatani kaosa
sürükleyip parçalamak isteyen, kırk bine yakın insanın ölümüne,
ülke ekonomisine yüzmillaryarlarca dolar zarar veren,
devlete meydan okuyan PKK terörist örgütüne, canilerine ve
sempatizanlarına karşın, laik demokratik Türkiye cumhuriyetini
yıkıp şeriat din cemaat devletini kurmak isteyen yobazlara
karşın ölümüne mücadele veren şerefli subaylarımız,
komutanlarımız; hayali düzmece suçlarla teröristler, hainler diye
yıllardır hapishanede yargılanıyorlar, toplumdan, kurumalrdan, sivil örgütlerden tek cit
yok, destek, sahiplenme yok, böyle insanlık, vatandaşlık olur
mu? Normal vatandaş işsiz aşsız bunalımda, kendi
derdinde, aç yatıyor, esnaf dükkana kilit
vuruyor, maliye bankalar donuna kadar soyup boğazını
sıkıyor, haramzadeler, yolsuzlukbeyzadeler yurt içinde yurt dışında
mal mülklerini ülkenin parçalanması halinde nasıl garantiye alacaklarını,
kaçırıp saklayacaklarını bilemiyor,
Din
kardeşlerimizin, Arapların; yoksulluk, açlık, cahillik
başlarına vurdu birbirlerini demokrasi adına
boğazlıyorlar, katlediyorlar, Onları asırlardır
sömüren, kullanan. bu hale gelmelerine neden olan Allahın kafirlerinden,
Batılılardan medet umuyorlar, yüzme bilmeyen, denizde yılana
sarılır misali,..
.
Kimin umurunda?
Hangisinin umurunda? Medyada ki, Basındaki bazı
Donkişotların, şarlatanların, vatan kurtaran sabanlarin umurumda mı ?
Türkiye´de
Devlet Nimetlerin Tadına Varan İktidarlar; Siyasileri,
Yandaşları ve Candaş Medyası İle, Uzun Süre Kalabilmek
İçin Her Türlü Yasa Dışı, Ethik
Dışı Olanakları,
Devletin İmkanlarını da Değerlendireceklerdir.
Her fırsatta anayasayı hak hukuk, demokrasi
kardeşlik, insanlık namına maskesi altında kendi
çıkarlarına göre yeniden düzenleyeceklerdir. Başkanlık sistemi arayışı iktidarda
kalmanın, iktidar nimetlerinden yararlanmanın diğer bir yolu
olarak görülebilir!
Başkanlık sistemi uygulanmayan
birçok zengin ülke bulunmaktadır, Başkanlık sistemi uygulan
birçok fakir ülke kaos içersinde yok olmakla
karşı karşıyadırlar.
21. Yüzyılda demokrasi devlet yönetimlerde eğilim; - Ekipsel
sorumlu devlet yönetimidir. -
Yönetmeliklerin açık seçik çok detaylı maddeler halinde
ve keyfiyete yer vermeyecek şekilde düzenlenmesidir. -
Devletin, ulusun temel yasalarının değiştirilmemesi
güvencesinin sağlanabilinmesi üzerinedir. -
Vatandaşlara devlet yönetiminde daha fazla sorumluluk
yüklenilmesidir. -
Eyalet sistemin kaldırılması, en aza indirilmesi
yönündedir, - Devlet yönetiminde teknik ve ekonomik değerin
artırılması kalite güvencenin yükseltilmesi için
çalışılmaktadır.
(Batili devletlerde özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde ekonomik
sorunların başında Devlet yönetimindeki kontrolsüz
harcamalardır, büyük masraflardır.) İleride olası kaosun önüne geçilmesi için toplumda planlı
entegrasyondur, ulus devletin ön plana çıkarılmasıdır.
Batili bazı ülkelerde ön çalışmalar, hazırlıklar
yapılırken, bazı Avrupa Birliği ülkelerinde ise gerekli
yasa düzenlemeci yapılmaktadır. Yürürlüğe sokulmaktadır.
Burada ülke ismi vermenin doğru olmayacağı görüsündeyim.
Türkiyeye örnek gösterilen bazı Batili Avrupa Birliği Ülkelerinde,
son yıllarda bırakın entegrasyonunu, ülkede kalmak isteyen yabancı
işçilerin, vatandaşların ve etnik grupların asimilasyonuna
gidilmektedir. Birçok ülkede 4- 5 senden beri demokratik yolla gelmesi muhtemel
radikal partilerin mevcut düzeni tahribat etmemeleri için, Devletin
anayasasında, temel hayati yasaların değiştirilemez,
yeniden düzenlenemez hükmü getirilmiştir.
Günümüzde particilik, siyaset; ülke bazında toplumsal, vatandaş
çıkarlarından çok, kişisel, kurumsal, örgütsel
çıkarların, tatminlerin ön plana çıkarıldığı
bir araç olarak görülmektedir. Kısa yoldan, kısa sürede itibar sahibi
olma, ailece hatta sülalece zengin olma, hayat garantisi olarak, makam sahibi
olmak içindir. Türkiyede particilikte benzeri bir
yatırımdır. Kendisi
çocukları ya da yakınları ya da işyeri için; Is, güç,
güvence, itibar, makam sahibi olmak için yapılan bir mücadeledir,
destektir hatta bir ekonomik, güvence, sigorta yatırımıdır. Az da
olsa bir şans oyunudur. Genelde
kazanma ihtimali yüksek olan parti desteklenir, oy verilir. Kaybedeceği
yada oy oranının düşeceğini tespit eden parti ve
destekçileri bu karşın kural ve yasa dışı çarelere
yönelir
. Bu fenomen
gelişmesi sekteye uğramış, kültür ve bilgi düzeyi
düşük toplumlarda, ülkelerde, vatandaşlarda gözlenir. DrHusso