DEVLET BAHÇELİ BAŞKANLIĞINDA MHP, 2011 DÖNEMINDE MECLISTE BULUNMALIDIR!

 

Haziran 2011 dönemi genel seçimlerinde özellikle kaset skandallarından sonra bir vatandaş  olarak oyum MHP´ye dır.  Neden?

Haziran 2011 genel seçimlerinde şu partiye oy verin diğer patilere oy vermeyin, dolaylı da olsa,  akıl vermek, yönlendirmek haddime değildir. Neden oyumu bu dönem MHP vermek istediğimin nedenlerini okuyucularla paylaşmak, tartışmaya sunmak istiyorum. Amacım, hayali olsa dahi, ülkemiz de daha bilinçli oy kullanılmasına katkı sağlamaktır. Ülkemizde geleneksel olan, futbol takım fanatikleri gibi partili olma, partiye destek verme, secim zamanında körü körüne  oy verme, mafya tipi parti yönetimlerin partilileri kullanma alışkanlığının doğru olmadığını hatırlatılmaktadır.  Çeyrek veya yârim altına, bir kaç paket kuru bakliyata, beyaz eşyaya, bir kaç torba kömüre oyların satılmasına, satın alınmasına yasalarca izin vermemelidir görüşümü burada da savunuyorum ve kendimce saftirik şekilde de olsa duyurmak beni rahatsız etmiyor.  Be adan yazıp savunman sana mi kalmış, sen kendi işine, kendine ilk evvel bak diyenlerde haliyle olacaktır, bana göre varsın desinler!

 Neden MHP? Neden Devlet Bahceli´li MHP? , - Kaset skandallarından sonra MHP oy vermenin ve Devlet Bahçeli MHP´nin daha büyük bir oranla mecliste bulunmasının ülkenin yararına olacağına, Vatanin bölünmez bütünlüğünün mecliste daha iyi savunulacağı, İnsan hakları, demokrasi maskesi altında PKK´nin, ayrılıkçıların oyunu MHP ´nin bozacağı, korkusuz hareket edeceği  kanaatindeyim. Kaset skandalları ile şahıslara, kurumlara siyasi partilere şantaj yapılması, hele secim arifesinde ortaya çıkarılması, siyasi çıkar elde edilmeğe çalışılması kim tarafından ve hangi iyi maksatla yapılırsa yapılsın kabul edilemez. Bence bu davranış en büyük ahlaksızlıktır, edepsizliktir. Devlet, hükümet özellikle vatandaş, seçmen bu suiistimallere prim vermemelidir. Bu tür belden aşağı siyasi uygulamaların, suiistimallerin ehtik dışı davranışların gelenek haline gelmemesi için de oyumu MHP lehine açıklıyorum.  Kirli devletin rakip,  farklı düşünen vatandaşların, milletvekili adaylarının, işverenlerin, bürokratların, askerlerin tuzağa düşürülerek açıklarını kaydetmek, bu açıklarını, uygunsuz davranışlarını kişisel, ya da kurumsal çıkar amaçlı kullanılmalarını doğru bulmuyorum. Ethik dışı bir davranış olduğu kadar yasa dışı bir davranıştır. Benzeri; mağdur edilen aday adayların, yada parti içi muhaliflerin, yada parti dışı çıkar, yada terör örgütlerin, kurumların, yada şahısların para karşılığında dahi olsa ehtik dışı siyasi uygulamanın şantajları kabul edilemezdir. Çoğunluk buna hem fikir olduğunu muhakkaktır.

Sayın Bahçeli başkanlığındaki MHP yönetimi kaset skandalları karşısında gereken soğukkanlılığını göstermediği kanaatindeyim. Aslında bu kaset skandalını parti lehine çevirip partisine daha fazla oy kazandırabilirdi. Hem de bu tür ethik dışı yöntemlere, uygulamalara karşın en güzel önlem alınmış olunurdu.  Siyasi ahlak dışı olayların başında; siyasilerin, milletvekili adayların, partilerin kamuoyuna yansıyan, yansımayan yolsuzluklarıdır, hırsızlıklarıdır, dolandırıcı vukuatlarıdır, görevi suiistimalleridir, keyfi uygulamalarıdır, uygulan partizanlıktır.  vatanin bölünmez bütünlüğünü korunamaz hale getirilmesidir, Bebek canilerine arka çıkanlardır, teröristlere destek verenlerdir, teröristleri davul zurna ile karşılayanlardır, belli bir zararsız, fiilsiz bir eylemi  bahane edip  daha sonra karanlık odalardan mal edilen suçlarla  devletin askeri komutanlarını, değerli bürokratlarını,  karşıt düşünürleri  terörist, çeteci diye yıllardır hapishanelerde yargılamaktır ve bu insanlara sahip çıkılmamaktır...  Toplum ahlakını, toplumu ilgilendiren,  ahlaksızlık değerleri ile açıklanması gereken o kadar olay varken, kala, kala siyasilerin özel hayatlarında kadın ilişkilerine mi kaldı?  Çocuk esirgeme kurumlarında, kimsesiz,  fakir, özürlü çocuk yastaki kız ve erkek  çocuklarına yapılan ırza geçmelere, tecavüzlere   ve bunun gereken önlemini alamayan siyasiler utansın, devlet yönetimi utansın, bu olaylar kamuoyuna deşifre edilsin, bu rezilliklerin video görüntüleri yayınlansın, tartışılsın.  Daha bu gün haberlerde, çocuk yastaki kimsesiz bir kız çocuğu Amasya´da, aylarca para karşılığında insan kılığında gözü dönmüş mahlûklar tarafından ırzına geçiliyor, aylarca bu talihsiz yavruya para karşılığında tecavüz ediliyor. Bu ırza geçenlerin, tecavüz edenlerin başında üst düzey evli devlet memurları, valilik çalışanları bulunuyormuş! …

 İki milyona yakın genç öğrencinin geleceği pervasızca sınav şifreleri ile olumsuz oynanıyor, gençlerimiz, geleceğimiz mağdur ediliyor. Belli bir zihniyete, belli bir guruba ait öğrencilerin bu gibi şark kurnazlığı ile yüksek puanlarla iyi yerlere girmeleri sağlanmağa çalışılıyor. Bu fırsat eşitsizliği, yasa dışı uygulama kamuoyunda ispat ediliyor. Tüm bunlara rağmen siyasi çıkarlar ön plana çıkarılarak, oy kaybı korkusu ile buna olanak veren yetkililer ortaya çıkarılmıyor, adil yargılanmaları sağlanılmıyor. Göstermelik soruşturma ve önceden verilmiş kararlarla olay,  sorumlu kişiler, kurumlar aklanmağa çalışılıyor, örtbas ediliyor.  ÖSYM ´den kaynaklanan mağduriyetlerini yada yüksek öğretim ile sorunlarını kamuoyunda dile getirmeğe, duyurmağa  kalkışan  kız, erkek gencecik örgencilerimiz hükümetin polisleri tarafından, ta hayatlarının baharında öldüresiye tartaklanıyorlar, kelepçelenip tutuklanıp nezarete getiriliyorlar. Gençlerimizin bu polisiye uygulamaları ile de gelecekle ilgili umutları söndürülüyor, devlete karşın soğutuluyorlar, polislere karşın düşman ediliyorlar… Buna karşın ayni emniyet, hükümetin ayni polisiye güçleri; PKK´nin etrafı harabeye çeviren eylerimde, çevreyi yakıp yıkmalarında, is yerlerini kundaklamalarında, yoldan gecen insanlara olan saldırılarında, emniyet amirlerini itip tokadı da patlattıklarında, Başbakanın secim konvoyunu ateşe tutan, bir polis memurunun öldürülmesine neden olayda ve bu olayı kamuoyunda desteklediklerin söyleyen, bu olayı düzenleyenleri kutlayan siyasilere, Türk bayrağını gönderden indirip ayaklar altında çiğnemelerinde, Atatürk büstünde yapılan hakaretlerine karşın, Devlete, hükümete tehdit savurmalarında çok farklı, korkak davranıyorlar, çaresiz bir trafik polisi gibi eylem güzergahını yönlendirmekten başka bir işe yaramıyorlar.   Bence siyasilerin bu tutumları, sessiz kalmaları, çaresiz bakmaları ahlaksızlık olduğu kadar günahtır, yazıktır. Neden günahtır? Başkaların hakkı gasp ediliyor, adil davranılmıyor) Evet toplum, siyaset, devlet  bu gibi toplumsal ayıplara,  soysuzluklara, utanmazlara, edepsizliklere, rezilliklere bakılsın… Bati Demokrasilere özen gösterenler, ilk evvel bati demokrasilerinde bu tür uygulama ve eylemlerde yapılanları ilk evvel uygulansınlar, yani ilgili sorumlu siyaset istifa etsin.

Kaset skandalında çocuklarla ilişkili, evli barklı namuslu kadınlarla olsa idi ve veya zoraki tecavüz, çalışan bir bayan yada herhangi bir bayana, orospu olsa dahi, taciz girişimi olsa idi, veya maalesef ülkemizde yaygın olan hayvanlarla cinsel ilişkili olsa idi bu ahlaksızlıkları, kişiliksizleri nedeniyle partiden men edilmeleri haklı görülürdü.  MHP yönetimi kaset konusunda duygusal, rakiplerin baskılarına,  boyun eğdi, onların oyununa geldi düşüncesindeyim. Kirli devlete ve pisliklere prim verilmiştir.   Tabi ki dışarıdan ve içeriden farklı bakışlar ve dolayısı ile çok farklı değerlendirmeler söz konusu olabilir.  Kaset skandalı ile değerli birikimli bilgili milletvekili adayları örneğin, Bölükbaşı v.d. ülke siyasetinden men edilmesi,  bir eksiklik olarak görülmelidir. 

Günümüzde, normal bir vatandaş, bir milletvekili, bir milletvekili adayı, bir parti lideri, bir bürokrat veya diğer bir lider, evli olsalar dahi, hoşlandığı arzu ettiği bir bayanla zoraki, cebren, hileli olmadığı sürece neden birlikte olmasın? Hele bu bayanlar boylu pozlu, uzun boylu, sari saclı mavi gözlü bendi ölçüleri yerinde, diri iseler, hangi erkeğin hele damarlarında biraz olsun Türk kanı dolaşıyorsa, güzel seksi genç bayanlarla yatması, cinsel iliksiye girme isteği ve girişimi neden olmasın? Bu güzel bayanlarla hayatlarında, gençliklerinde birlikte olmayanların bu cinsel çekiciliğin, isteğin farkına hiç varamazlar, anlayamazlar!  Eğer bu istek uyanmıyorsa, bence o bitmiştir! Bir erkeğin güzel bayanlara göre cinsel arzuları, istekleri bittiği, tükendiği an, onun diğer performanslarına da yansır, bunaklık başlar. Seks yaşamı düzensiz, uzun süre uzak kalanların performansları düşer. Cinsel arzuların azaldığı, seksin bittiğinde, özellikle ileri yaslardaki yalnız erkeklerde, bunaklık, alzheimer erken başlar ve hızlı artar. Ülkemizde erkeğin kaçamaklarının biraz farklı, bilimsel olarak değerlendirilmesinde yarar vardır.  Bu tür konularda utanmadan dile getirilmelidir.

 

Konuyu daha fazla dağıtmadan yukarıda kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Her kesin kendi serbest iradesine göre bilinçli oy vermesi, ülkemizin hayrına olur. Bu ülke varsa, huzur güvenlik, refah içinde ise; bizler refah, huzur, güvenlik içinde de Türkmeni, Lazı, gürcüsü, Kürtdü, Arabi, Rumu, Bosnagi, Misafiri, Müslümani, Gayrimüslümani olarak, her beraber, hep birlikte Türk Vatandasi olarak var olacağımızı unutmamalıyız.   Demokratik seçimlerde oy verilirken vatandaşlarımızın daha duyarlı olmalarını, her şeyden evvel kendilerinin, çocuklarının, torunlarının geleceğini, ülkenin çıkarlarını, vatanin bölünmez bütünlüğünü, toplumsal huzur güvenliği, ekonomik, issizlik, milli gelir verilerini dikkate alınarak, değerlendirerek oylarını vermelerini, kısaca ülkenin hayrına oylarını vermelerini her vatandaş gibi bende diliyorum. Bunu burada da dilemenin tabii hakkim olduğunu düşünüyorum, bunu düşündüğümü söylemekten de, yazmaktan da korkmuyorum, utanmıyorum…  Bir akademisyen olanakta ülkemin, vatanimin hayrına gerekli şekilde davranmam gerektiğine inanıyorum.

…

Evet, neden MHP, Vatanin bölünmez bütünlüğünde laik Türkiye cumhuriyetin devamlılığında tavizsiz tavır gösterdiği, MHP mecliste ulusal çıkarları korkusuz savunan bir parti olduğu içinde. MHP ´nin mecliste olması Tayyip Erdoğan Başkanlığındaki AKP´nin, (parti radikalcilere karşın)  çıkarınadır. 

CHP, soysal Demokrat kökenli, Rahmetli İsmet İnönü ve Bülent Ecevit hayranı,  destekçisi bir babanın oğlu olmama rağmen şimdiki CHP´nin CHP yönetimin olası devlet yönetiminde soru işaretleri bulunmaktadır. Ülkenin bölünmez bütünlüğün sorulur, endişe edilir hale geldiği şu sıralar ve PKK´nin başlattığı bölünmeye yönelik ve her gecen gün artırdığı isyanların, kaosların üstesinden nasıl gelecekleri hakkında ve Anayasa değişiklikleri ile Kutsal Vatanin üçte bir topraklarında Kürdistanin kurulmasına karşın ne AKP´nin  nede CHP ´nin net tavırları yoktur.  Bu konularda CHP;  AKP´yi ve PKK isteklerini kabullenmeğe meyilli oldukları izlemini veriyor. Aslında bu konuda tüm partiler tavırlarını, politikalarını acık yüreklikle kamuoyuyla ahlaken paylamak zorunluluğundadırlar.  Aslında AKP´ninde siyasi ehtik gereği Anayasa değişikliği, ve ülkenin bölünmez bütünlüğün korunması ile ilgili görülerini açıkça secim meydanlarında, ekranlarda dile korkmadan dile getirmelidirler, tartışmaya sunmalıdırlar. Halktan gizli alıştıra, alıştıra politika yürütülmesi siyasisi ahlaksızlıktır, Yinede, Tayyip Erdoğan başkanlığındaki bir AKP´nin su sıralar CHP nazaran ülkeyi bekleyen sorunlar karşısında daha etkin olabileceğini gösteriyor.  Örneğin, secim meydanlarında bulunmayan birisi, eski bir bakan hakkında atıp tutulurken, aslan kesilirken, dolaylı olarak secim meydanlarında yolsuzlukla suçlanırken, daha sonra bir toplantıda bu kişi ile karşı karşıya gelindiğinde, kediye dönmüş bir tavır sergilenmesi bir parti lideri için, CHP için çok olumsuz, beraberinde birçok soruları getiren bir kişilik davranışıdır. Sonradan yapılan düzeltmeler, yanlış anlaşılması bahanesi de ayrı bir zayıflığın bir göstergesidir. CHP ´de Baykal bazı konularda aranır hale gelmiştir.  CHP, sosyal demokrat seçmeni genelde statükocu, parti fanatiği değildir, körü körüne bir partiye, bir lidere bir yönetime bağlı değildir, sorgulayan, değerlendiren, kişisel çıkarlarından çok ülke, toplumsal çıkarlarını öne çıkar, alternatif partilerden en uygununa oy verme eğiliminde olduğu CHP yönetimce unutulmamalıdır. Parti yönetiminde izlediğim kadarıyla bir iki kelimeyi bir araya getirmekten yoksun yöneticilere de rastlanılmaktadır. (Sayın parti başkanından bahsetmiyorum, diğerinden!) Bu satırları yazana kızmasınlar, Parti yöneticinin TV konuşmalarını incelesinler. Bir insan, bir parti yöneticisi her şeyi bilmesi imkânsızdır. Normali de budur. Fakat belli toplumsal konularda konuşulacaksa önceden kendisini hazırlamalıdır. En azından genel olarak kendi fikrini söyler, daha ilerisini uzmanlara havale edebilirdi. İleri geri ahkam kesilmesi doğru değildi…  (Partilerin diğer bir görevi, kendilerinden sonra gelecek siyasetçileri daha iyi yetiştirmeleri olmalıdır. )

Kısaca, 2011 döneminde MHP´nin büyük bir oy çoğunluğu mecliste bulunması ülkemin hayrınadır, çıkarınadır. Ben kendime göre bu şekilde değerlendiriyorum. Ya siz?

2011 genel seçimlerin ülkemize hayırlı olacak şekilde sonuçlanmasını Allahtan diliyorum ve bu günleri bizlere aratmasın diyorum…

19.5.2011, DrHusso