12 HAZİRAN 2011; 24. DÖNEM MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNİN Genel BİR DEĞERLENDİRİLMESİ

 

AKP´nin başarısı tesadüfî değildir. Seçimlerden çok önceden bir çok kişi tarafından beklenen, tahmin edilen bir sonuçtu.  AKP´nin genel oy oranını yaklaşık % 60 olarak tahmin etmiştim.  Hatta daha ileri giderek CHP baraj sorunu yasayabilir de demiştim! Bu gerekçelerimi,  CHP lideri Sayın K. Kılıçdaroğlu ile ilgili makalelerimde dile getirmiştim.(“BENİM ADIM RECEP TAYYİP ERDOĞAN DEĞİL KEMAL KILIÇDAROĞLU. PARAYI BULURUM DİYORSAM BEN PARAYI BULURUM” 26.12.2011tarihli makale ve. “CHP GENEL BAŞKANI SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU KONUŞTUKÇA CHP BATIYOR,  BUNA KARŞIN AKP YÜKSELIYOR” Sayın K. Kılıçdaroğlu´na göre,  TÜRKİYE´DE ASKERE ADAM ÖLDÜRME SANATINI ÖĞRENMEK İÇİN GİDİYORMUŞ!  22.4.2011 tarihli makale )…..

………………….

AKP Seçimlere topyekun iyi odaklanıp planlı şekilde çalışmıştır. Parti yönetimi çok iyi organize edilmiş, disiplinli  çalışıyor. AKP Secime çok iyi asıldı, devletin imkânlarını yasal olanaklar içinde çok iyi kullandılar. On binlerce kişiyi secimler sırasında devletin kurumlarına yerleştirdiler. Akla yatkın, bir çok projelerden ve vaatlerden bahsettiler. Türk medyası, neredeyse tamamı AKP ve Sayın Tayyip Erdoğan lehine çalıştı, en azından aleyhe bulunmaktan, muhalefet etmekten kaçındı. AKP nin arkasında güçlü ve sayıca çok büyük bir Medyanın  desteği bulunmaktadır. Bunun yanında özellikle kırsal kesimde etkili olan iman ordusu, on binlerce tarikat müritleri ve AKP yanlısı polisiye güçlerin, ve vali, kaymakam mülki amirlerin katkıları, vatandaşı AKP lehine yönlendirmeleri  küçümsenmemelidir. (Sözün kısası, kaba bir tabirle;  AKP, Devletin hükümetine yapışmıştır, kolay, kolay normal demokratik yollarla ayrılmayacaktır. Bugünkü hükümet başbakanı´da gitmeyecektir. Başbakan yakın gelecekte başkan, diktatör olarak devletin başında uzun bir süre, (T.C. devletini kaosla böldürüp,  parçalayıp, batırdığı güne kadar) kalmağa çalışacaktır.…. Başbakan ve yönetimi ülkeye iyi hizmet vermek için, vatandaşın refahını yükseltmek için, huzur ve güvenliğini sağlamak için caba sarf ettikleri, samimi oldukları  çoğunluk tarafından bilinmektedir. Bazı konularda, Başbakanın ve yönetiminin tek taraflı, yanlış bilgilendirildiği izlemi de bulunmaktadır. Örneğin eski yönetimleri, devlete, ülkeye büyük hizmetler vermiş devlet adamlarını kötülemesi gibi… )

Bu olanaklar, destek karşısında ve disiplinli parti yönetimi çalışması karşısında, arkasında onca imam, hoca ordusu, ve binlerce beyni kör  müritlerin bulunmasına, ve ciddi bir muhalefetin, alternatifin bulunmamasına rağmen,  neden AKP % 50 de kalmıştır, neden benim tahmini % 60 lik oran tutmadı? Sorularına gelince cevabım;

-       Seçimlere çok az kala, ÖSYM de ki skandallar  AKP oylarını azaltmıştır.

-       Seçim otobüsünün üzerinden bir polis memurunun düşmesi ve çıkan olaylarda bir emekli öğretmenin kalp krizinden ölmesi, bunlar üzerine başbakanın ölen öğretmen için kullandığı üzücü sözlerin yurt çapında AKP oylarını olumsuz etkilemiştir. Bu olayda başbakanının yanlış bilgilendirildiği, yanıltıldığı görüşündeyim. Ayni şekilde birileri kamyonunu yanlış bilgilendirip bazı çıkarlar için kullanılmak istendiği izlenimi Polis memuru ile ilgili haberlerde de gözlenmektedir.

(Örneğin, secim otobüsünden düsen polisimizin kafasına taşın çarpıp düşüğünü gösterir bir delil kamuoyuna yansıyan görüntülerde bulunmuyor! Polisin düşmesi, otobüsün aniden hızlanması sonucu geçekleştiği görüsündeyim.  Olayı Is güvenliği, olası is kazası açısından değerlendirildiğimde;  İlgililerin, amirlerin sorumsuz, bilgisiz, ihmalkâr davranarak bir görevlinin, çalışanın yani polisimizin canına kast etmişlerdir. Diğer bir suçları ise kamuoyunu yanlış bilgilendirip olayların büyümesine ve polislerin galeyana getirtilip AKP karşıtı gösteride bulunanlara acımasız şekilde saldırmalarına bunu sonucu olarak birçok vatandaşın yaralanmasına, dayak yemesine ve bir vatandaşımızın ölmesine sebep olmuşlardır. Hareket halindeki secim otobüsü üzerinde gerekli emniyet tertibatı alınmadan, korunaksız bir şekilde insanların bulundurulması suçtur. Böyle bir halde secim otobüsünde bulundurulan özel güvenlik görevlisi bırakın görevini layık ki ile yerine getirmeyi, kendi canini korumaktan aciz hale düşer. O secim otobüsün üzerinden normal bir insan düşmüş olsaydı mutlaka ölürdü. Polisin giysileri, genç ve bedenen antrenmanlı olması, birazda şansı ile ölümden dönmüştür. Secim, propaganda ve benzeri amaçlarla kullanılması düşünülen secim otobüslerin belli emniyet kurallarını yerine getirmeleri istenmelidir. Otobüsten uyarlama secim otobüslerin yerine secim propagandalarına uygun otobüs tasarımları düşünülmelidir.  Secim zamanlarında benzeri kazalar gözlenmektedir, sıkça kaza nedenleri; 1. Secim otobüsü üzerinde bulunanların ani hareket, durma, hızlanma sırasında dengeyi kaybedip düşme seklinde olmaktadır. Diğer bir kaza nedeni ise, secim otobüsün üzerinde bulunanların başlarını köprü ve benzeri geçitlerden giderken çarpmaları, süpürülmeleridir. Evet, Türkiye ciddi bir devletse, insana, çalışana değer veriyorsa, teknoloji kullanıyorsa v.b. bu gibi olayları tarafsız, önyargısız, ciddi bir şekilde değerlendirmelidir. Allah göstermesin günün birinde secim otobüsün üzerinde korunaksız bulunan bir parti lideri hatta başbakanda benzeri bir kazayla karsı karsıya kalabilir. )

 

-       Genel seçimlerden sonra yeni anayasa üzerine birçok vatandaşta kuşkuların bulunması, AKP bu kuşkuları giderecek bir tavır koyamadı, Bu da AKP oylarına olumsuz yansımıştır.

-       Meçhul AKP- BDP Anayasa söylentilerine yeteri açıklık getirilmemesi!..

-       Ergenekon, balyoz ve benzeri davaların uzun sürmesi, ilgili mağdur ailelerin ve kurumların ve sağduyulu vatandaşların AKP lehine tepkisinin artması

-       TSK üzerine fazla gidilmesi!

-       AKP güdümlü yargı sistemi, hakim, savcılar AKP muhalifleri mağdur etmiyorlar, ülkeyi de gereksiz geriyorlar.

-       Kısa sürede, mantar biter gibi AKP´li ihale zenginlerin çoğalması,…

Burada sıralanan belli başlı nedenlerin AKP ´ye oy kayıplarına etkisi bölgeden bölgeye, yöreden yöreye aileden aileye ve kurumdan kuruma değişmektedir.  Kırsal kesimde, Anadolucun iç ve doğu kesimlerinde yok denecek kadar azdır. Daha zengin, yüksek tahsillilerin bulunduğu, sanayi bönlerinde bu etken daha belirleyicidir. AKP ye ciddi alternatif olsaydı, AKP Sayın Tayyip Erdoğan liderliğinde ikinci, üçüncü Parti durumuna düşme olasılığı yüksekti. …..

AKP için Türkiye´de seçeneklerden biri, örneğin Almaya´da Hiristiyan Demokrat Partileri (CSU, CDU) oldugu gibi, Tüm vatandaslari kapsayan, kucaklayan, dünyada devletleri ile iyi iliksilere önem veren cagdas demokratik bir  İslami parti olmalari, yada örnegin Afganistanda, Iranda görüldügü gibi toplumda bütünlesmeyi saglayamamis, toplum düzenini partiye bagli, seriat polis gücleri saglamaya calisan, Dünya devletleri ile sorunlar yasayan gelecegi olmayan asiri kökten dinci, acimasiz, hosgörüsüz, demokratik olmayan bir şeriat partisi olmaları. Türkiyede ikinci secenegin sansi yoktur. Iranda ki mullalar rejimi Irandaki petrol ve gas gelirleriile ayakta durabilmektedir, eger bu gelirler olmasaydi Irandaki seriat muhafizlari dahi toplumdaki düzeni saglayamazlardi. Komsumuz Iraninda kademeli sekilde demokrasi laik düzene gecmesinde yarar vardir. Iranda da seriat devlet yönetimin gelecegi yoktur….. Türkiyede ki seriat yanlilari, özentileri türkiyedeki rejim degisikligi düueninden evvel bu gercegi göremlerini, ve Islam aleminde bilim teknolojide neler yapilabilir, Müslümanlarin refah düzeyi nasil yükseltilir arayisina girmeleri ile Allah adina yapabilecekleri en hayirli is olacaktir, sevap kazanacaklardir.  Dini hurafelerle, dini hikaye ve masallarla kendi kendilerini daha fazla uyutmamalari dilegimdir. (Aslinda Türkiye, Tayyip Erdogan baskanliginda Islam Ülkelerinde kalkinma arayislari adi altinda Islam ülkelerinin katilacagi bir projeyi baslatabilir, Islam ülkelerinde dayanisma ve demokratiklesme süreclerine katkida Türkiye bulunabilir.  Bu konu ile ilgili olarak bir bakanliga görev verilmesi yararli olabilir.

……………….

…………………………………..

CHP Sayın Kemal Kilicdaroglu liderliğindeki parti yönetimi Türkiye’nin sorunların üstesinden gelebilecek imacını seçmene verememiştir. CHP parti yönetimi zayıf gözüküyor. CHP de parti yönetimi hala bocalamakta, her kesi kucaklayan, beli parti kuralları üzerinden bir bütünlüğü sağlayamamış görünümünü vermektedir. Sanki belli bir grup CHP yi ele geçirme havasıyla, ileride kendilerine zorluk çıkaracak çok değerli, bilgili tecrübeli partilileri yönetimden uzaklaştırmayı seçmişlerdir. Dışlanan CHP li partililer her şeye rağmen AKP´ye karşın oylarını ve desteklerini CHP ´den yana kullandıkları bazı gözlemlerden tahmin edilmektedir.  CHP oyların MHP´ye gitmediği görüsündeyim.

CHP parti yönetimindeki diğer bir olumsuzluk, şaibeli hüküm giymiş, kişilerin parti yönetimde sözü geçer şekilde yer almaları. Evrakta sahtecilikten yargılan, ceza alan kişinin Parti liderini ve CHP´yit idare eden konuma getirilmemeliydi, görünümü verilmemeliydi! İsmi lazım değil, şahsen tanımıyorum ve sadece hakkınde kamuoyuna yansıyan haberlere,  internette dolaşan bilgilere göre böyle bir kişinin CHP yönetiminde kararlarda belirleyici rol almamalıydı, ön plana hiç değilse dava sonuçlanıncaya kadar bekletilmeliydi. Parti yönetiminde ön plana çıkan kişilerin bilgili, tecrübeli, sempatik, karizmatik iyi konuşabilen  olmalarında yarar vardır, secimler sırasında ekranlarda boy gösteren CHP ismi lazım değillerin bazıları bilgisizlikleri yanında TV ekranlarında konuşma özürlü, tecrübesiz görüntüsünü vermişlerdir (Tabili bu benim kendi gözlem ve değerlendirmelerim). CHP parti yönetimi bu konuşmalarını mutlaka kayıt etmiştir, doğruluğunun araştırılması için kayıtlar incelenebilir. En azından yapılan hatalardan ders çıkarırlar. İsmi lazım degillerin yaptıkları hataların başında, doğalsızlıktır. İkincisi her şeyi biliyor haberi var takıntısı, üçüncüsü, bilmediği, haberi olmadığı konularda kişisel görüşten ziyade uzman gibi konuşmağa kalkışması, dördüncü hata özellikle sıralamalarda konuşulan kelimelerin, söylenen bir evvelki cümlelerin utulması, tekrar edilmesi, örneğin ikinci sırada söylediği sözün dördüncü sıralamada tekrar yer vermesi, ayni şeyleri bir bunak gibi tekrarlaması gibi kelime ve cümle tutarsızlıkları. Besinci hata ise;  izleyenleri, dinleyenleri hatalarımı, zayıflığımı, tecrübesizliğimi, bilgisizliğimi fark etmezler diye sanmasıdır. (Parti yöneticileri özellikle secim arifesinde, TV çıkarken hazırlıklı, ve konsantrasyonları acısından da dinlenmiş çıkmalarında yarar vardır. )

Sayın Kilicdaroglu başkanlığındaki parti yönetiminin diğer bir olumsuzlugu ise; Ergenekon sanıklarından bazılarını milletvekili adayı olarak göstermesidir. En azından neden bu adayların CHP de tercih edildiği seçmene anlatılmalıydı. Bakın sözü edilen adaylar, gerek Haberal gerekse de Balbay maddi olanaklara sahip ve geniş çevreleri olan sanıkların haklarını Türkiye´de yada yurtdışında, insan hakları mahkemelerinde, insan hakları savunucu örgütlerinin desteğinde aramaları için hiç bir nedenleri yoktur. Özellikle prof. Haberal´in yurt içindeki ve yurtdışındaki geniş çevresi ve güçlü bağlantıları ve büyük maddi olanakları ile (büyük  mal ve mülke sahip, Türkiye´nin sayılı zenginlerinden biri) hakkını almak,  mağduriyetini gidermek için gerekenleri neden yapmıyor. Haberal ve diğerleri neden bunun mücadelesini vermiyorlar. Onun yerine ağlaşıp, hastalanıp duruyorlar.  Milletvekili dokunulmazlık zırhına girmek istemeleri, ağlaşıp durmaları, zorda hastalanıp revire çıkmaları; şahsiyet, unvanlarına, yaşlarına, başlarına, şöhretlerine pek yakışmıyor.  Son genel secimler bir zamanların ekran halk kahramanlarının boylarının güçlerinin ölçüsünü göstermiştir. Biz kaç kişiyiz, arkalarında kaç kişi olduklarını göstermiştir. Genel seçimlerde umdukları başarıya ulaşmayanların, halkın oy verme zihniyetini suçlamalarını, halkı cahil diye aşağılamalarını doğru bulmuyorum. Esas cahil, iktidarsız olanlar, kendilerini halka anlatamayanlar, halkın güvenini kazanamayanlardır! Bunlar vatandaşın oy verme alışkanlığını suçlamadan evvel, halkı ikna etmesini, güven vermesini, örgütlenmesini, halka açılmasını öğrensinler, samimi ve dürüst davransınlar!  ….

Parti liderin secim kampanyası da bana göre tabi, pek etkileyici değildi. Konuşma metinleri hazırlıksızdı. Secim arifesinde söylenilmeyecek sözler sarf edilmiştir, Her gidilen yerde Başbakanla Televizyonda konuşma, tartışma istemin dile getirilmesi bıkkınlık yaratmıştır,  Başbakan gelmiyorsa bildiklerinizi, sorularınızı secim meydanlarında ekranda siz halka anlatın. Başbakan Televizyonda benden kaçıyor, korkuyor defalarca ve uzun bir bölüm seklinde yer vermesi;  bir her defasında dayak yiyen mahalle kabadayısı çocukları gibi, söylenmesi, CHP ye pirim kazandırmamıştır.  Diğer bir yanlış, her kesin yani vatandasin bildigi, konustugu, tartistigi  konularin, devlet meselelerin tekrar tekrar secim meydanlarinda halka sürülmesi,…. Bakin burada önemli olan siz prti baskani, parti yönetimi olarak bunlar karsisinda neler yaptiniz, ne gibi eylemlerde bulundunuz gibi sonuclar adliniz, ana muhalefet olarak ne gibi icraatlarda bulundunuz, AKP yi, Basbakani, bakanlari, bazi bürokratlari halka sikayet etmeniz belli bir yere kadar dogrudur, fakat siz bu olumsuzluklara karsin neler yaptiniz,…. Evet,  sizlerin kücümsediginiz, bu halk bunlari duymak istiyor, .. Muhalefette ve secim propagandasinda  basarisiz olan bir parti yönetimi iktirda, hükümette nasil basarili olabilir ki!.

CHP yi olumsuz etkileyen diğer önemli bir husus ise CHP li yerel yönetimlerin reel başarısızlıklarıdır. Parti yönetimi yerel yönetimlerin icraatını takip etmelidir, gelen şikayetler ciddiyetle incelenmelidir. CHP nin güclü oldugu bölglerde neden CHP oylarinda azalma olmustur diye arastirilmalidir.  (secimlerin dogasindan CHP nin gelecek yerel secimlerde basrili olma, oylarini artirma sansi büyüktür. Bu sansi degerlendirmelidir!

(Sayın Kılıcdaroğlu; Başbakan benle Televizyonda çıkmaktan kaçıyor, korkuyor diye defalarca dakikalarca söyleneceğine, ve halen günümüzün trendi olan  PKK´ya yaranma arayışı içine gireceğine; adalet sistemindeki Tayyipleştirmeye, görevi suiistimalleri, Balyoz ve Ergenekon davalarındaki hakim ve savcıların özel tutumlarını, sanıkların yıllardır mağduriyetlerini dile getirseydi çok daha fazla takdir ve oy alırdı, İnanın Diyarbakır da da daha fazla oy toplardı! (Güney Doğuda Devletin otoritersizliğinden, BDP giden oyların bir çoğu, PKK´nin terör baskısı ve tehdidi altında zorakidir.) Davalardaki trajedi-komikliği (hakimlerin hukuksuzluğunu, sanıkların mağduriyetlerini görmek anlamak için İnsanın hukukçu olmasına hiç gerek yoktur! Hangi mantıkla, vatandaşı, hele Vatani, ülkesi, laik Türkiye Devleti için cani vermekten bir an bile tereddüt etmeyen askerleri, komutanları, AKP´ye muhalif yazarları, gazetecileri Devleti yıkmak için terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olma suçları ile devleti dava acılıyor? Ve bu değerli insanlarımız, düzmece hayali suçlarla tutukluyor, daha sonra suçların ispati, yürütülen davaların inandırıcılığı için delil bulmağa, sanıkları psikolojik baskı ile itiraf etmelerini sağlamağa çalışmak, kısaca; Türkiye´nin her gecen gün bataklığa sürüklendiğini halka anlatmalıydı, Türkiye de sanal yani görünürde bir iyileşme, refah olduğu, aslında Türkiye´deki zenginliğin belli bir kesimin yerli ve yabancıların elinde olduğu,  halkın borçlandırılıp sömürüldüğü, köleleştirildiği sayın CHP lideri Kilicdaroglu halka örnekleri ile  anlatılmalıydı.  Evet sadece anlatmak söylemek yeterli olmuyor, Muhalefetin CHP´´ nin gerekli yasal ve siyasi girişimlerle AKP nin geleceği kaos, parçalanma düzenine karşın etkin mücadele etmeliydi, gerektiğinde AKP güdümlü meclisi boykot edip sokaklarda hakli arkasına almalıdır..

-       Ergenekon ve benzeri davalarda;  diktatörlük, faşist rejimlerine has uygulamalarla, AKP karşıtı muhalifleri, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına karşı çıkan, laik Türkiye cumhuriyetini savunan bir çok  vatanseverin, değerli komutanların, AKP´nin devlet yönetiminden kuşku duyan şerefli subaylarımızın  yetersiz, asilsiz delillerle tutuklayıp, baskı altında suçlu gösterilmeleri, uzun süren tutuklamalarla adeta onları cezalandıran zihniyete karşın secim meydanlarında  CHP çok daha etkin olmalıydı. Ergenekon, balyoz ve benzeri davaların uzun sürmesi, ilgili mağdur ailelerin ve kurumların ve sağduyulu vatandaşların AKP lehine tepkisinin artması. Bu görüntüde AKP ´nin ve Türkiye’nin imajını her gecen yıl daha da karartıyor, güvenirliğini azaltıyor. (İleride Ergenekon ve benzeri davalar, basta Başbakanı, ilgili Bakanlıkları AKP yönetimini, hatta Türkiye´ yit Cumhurbaşkanlığını olumsuz etkileyecektir.  AKP güdümlü yargı sistemi, hakim, savcılar AKP muhalifleri mağdur etmiyorlar, ülkeyi de gereksiz geriyorlar.

-         AKP ´nin devletin önemli kurumlarını (basta içişleri, adalet, ve eğitim bakanlığına bağlı devletin kurumlarını yandaş tarikat müritleri doldurarak ele geçirdiğini,

Genel seçimlerden sonra CHP´nin yönetimin yapması gerekenlerin başında,

- tarafsız, önyargısız, korkusuz secim sonuçların değerlendirilmesi, tartışılması  olmalıdır.

- CHP bu yönetimle ileride  basarisi ne olur, 2 - 3 sene sonraki yerel seçimlerde neler yapılabilir sorusuna şimdiden alternatif cevaplar aranmalıdır,

CHP parti içinde demokratik kuralların, partiye olumlu yönde yansıyacak adil yönetmeliklerin, uygulamaların getirilmesi, lider  ve yönetim sultanlığına son verecek yönetimde yenileşmeyi, canlaşmayı, motivasyonu artıracak ve çoğalmayı tetikleyecek siyasi idari kontrol mekanizmaların getirilmesi. Örneğin;

-       bir genel bir yerel secimde basarız yönetimin görevi bırakması, 

-       CHP yönetiminin değişme ile yenilenme sürecini sağlanması

-       parti liderliği, en fazla iki 4-5 yıllık hükümet dönemi için sınırlı kalması,

-       Milletvekilliği en fazla iki dönemle sınırlandırılması,

-       Belli oranlarda, belli kotalarla  kadın, genç adaylara öncelik tanınması

-       Belli kotalarla başarılı özellikle namuslu, şaibesiz iş adamlarının partiye kazandırma, yönetimde söz sahibi olmalarını sağlamak, millet vekilli seçilmelerine öncelik vermek,

-       Parti içinde farklı fikirlerin, düşüncelerin önerilerin görüşlerin tartışılmasına süreli olanak verilmesi,

-       Fakat parti içinde oy birliği ile alınan kararlara saygı duyulması, oy çokluğu görüsüne davranılması

-       Parti içersinde otoritenin, disiplinin sağlanması, parti adına, partiye zarar verecek şekilde gelişi güzel konuşulmasın önüne geçilmesi

-       CHP halkın partisi olmalıdır, halkın güvenini kazanmalıdır, halka tepeden bakanlarla alaylılarla değil, halka karışan, halktan gelen, hakli anlayan adaylarla CHP halkın partisi olur.

-       CHP´ye gelir ve eğitim düzeyi  yüksek kesimlerin desteği kadar sıradan, eğitim ve gelir düzeyi düşük vatandaşlarında güvenini kazanmalıdır

CHP lideri Sayın Kilicdaroğlu için çok iyi görüşler, olumlu icraatlarını yazmak isterdim!. Düşündüğümü burada bir iki satırla tekrar etmekten çekinmeyeceğim; Kılıçdaroglu ve yönetimi CHP için yetersizdir. Demokrasilerde iktidar kadar muhalefet te önemli, yüce bir görevdir. Kilicdaroglu ve yönetimi burada da sönük kalacaktır, yanlışlara devam edecektir. (Örneğin;  CHP´nin mecliste yemin boykotu çok yanlış karardı. Bir nevi tükürdüğünü yalamıştır! Basbakani hakli cikartmistir, CHP yi küçük düşürmüştür. Kahvehanelerde, esnaf sohbetlerinde, yolda CHP alay konusu olmustur. Basbakan CHPıe, Kilicdarogluna biyik altindan gülüyor, CHP bu duruma düsmemeliydi yazik!)….

……………………….

İnsanın doğasında vardır, karşı tarafın zayıfları ile, eksiklikleri, hataları ile ilgilenir. Bazen insan kendisi veya çevresi ile  çok meşgul olur, dikkatleri belli bir yönde olur, kendisi ile, kurumu ile  ilgili olumsuzlukları, eksileri fark etmeyebilir, bezende ben veya kurumum başkaları tarafından nasıl görülüyor diye bilmek istemi olabilir. Bu istem, yani toplumda insanin, veya kurumun kendini başkaları tarafından  tanımak, tanınmak istemi, özellikle siyasiler, yöneticiler için çok önemlidir! Bu açıdan bakıldığında siyasiler, üst düzey bürokratları cana, mala kast etmeyen eleştiriler de aşırı tepkili davranmamalıdır.  CHP yanlış liderle ve parti yönetimi ile genel secime gitmiştir.  Sayın Kemal Kilicdaroglu insani olarak dürüst, çok iyi, iyi niyetli, çalışkan biri olabilir, Fakat bu kısa sürede secim kazanmak icin iyi bir CHP parti lideri değildi, yanlış bir secimdi. CHP de yerel yönetimlerden vaat eden bir cok parti lideri mevcut.Örneğin İzmir de genç profesör unvanlı, dürüst, şaibesiz, çalışkan, boylu poslu karizmatik  belediye başkanları mevcut, ayni şekilde diğer şehirler de, il parti yönetimlerinde değerli liderler mevcuttur.  CHP Halk partisi imacını yeni isimlerle yükseltme şansına sahiptir. en önemlisi, Yerel seçimlere CHP yeni liderle, yeni parti yönetimine yeni isimlerle gidilmesi, Yerel seçimlerde basari, CHP´yi kendine getirebilir. (Izmir, DrHusso)

 

·         Taslak makalenin, yazı hatalarından dolayı hoş görünüze sığınıyorum. Buradaki yer alan düşünceler, gözlem ve öneri şeklinde bazı değerlendirmeler şahsıdır. Ne kişi kişilere, nede kurumlara hakaret etme amacı veya akıl vermek niyeti taşımıyor.  DrHusso.

·         Bu ülkede, bu toplum içersinde yasayan her birey, her vatandaş, her kurum, çevresinde, ülkesinde, toplumda, kurumunda olup bitenlerle ilgilenmelidir. Burada olup bitenler kendilerini ilgilendiriyor, olumlu yada olumsuz etkiliyor. Bu açıdan bakıldığında kişisel görüsünü ağzına geldiği gibi kelemine döküldüğü gibi süslemeden püslemeden, saklamadan doğrudan doğruya söylemekten çekinmemelidir, korkmamalıdır. Başkalarına diyet borcu olanlar, biat edenler hür, insan olamazlar; zavallılardır!