MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE

 DEVLETİN VALİSİ PARTİLER ÜSTÜ DAVRANIR,

 GÜÇLÜ SİYASİLERİN LEHİNE YALAKALIK YAPMA

MECBURİYETİNDE OLMAZ!

 

ü  Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde partizanlık söz konusu olmaz, makamlara en çok yalakalık yapan yada arkası güçlü olan atanmaz. Ehil, bilgili, tecrübeli, kişilikli adaylardan en iyileri atanırlar ve böyle bir uygumla her kesin, ülkenin de, devletin de kurumların da hayrınadır!.

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE HER ŞEYDEN EVVEL İNSANA SAYGI, SEVGI VE DEGER VARDIR,

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE ZENGİNLİK VARDIR

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDIR, (Ayrımcılık, kayırma, kollama ve dışlama yoktur. Particilik, Dayı-Bey, Ahbap Çavuş, yada tarikat, cemaat uygulamaları da yoktur . Allah katında yoktur, devlet yönetiminde de olmamalıdır. )

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE; “KALİTELİ, KALİFİYE BİLİM İNSANİ ÜNİVERSİTELERİMİZDE LAZIMLIKTIR;  ÜNİVERSİTELERİMİZE BİZDEN ADAM; HOCA LAZIMDIR”  ZİHNİYETİ EGEMEN DEĞİLDİR.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde dini hurafeler, dini istismar yoktur.

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE dini tarikatlara, cemaatlere, aşiretlere ihtiyaç yoktur. Vatandaşların, Toplumların güven ve saygı duyduğu devlet vardır, halkın meclisi vardır.

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE KİŞİ BAŞINA DÜŞÜN GELİR YÜKSEK OLUR, Gelir dağılımında büyük uçurumlar yoktur.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde insanların çoğunluğu geleceğe güvenle bakarlar, mutludurlar.

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE İNSANLAR, ÇOCUKLAR AÇLIKTAN BAKIMSIZLIKTAN ÖLMEZLER.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde kadın, erkek ve çocuk yastaki insanların  hastalık saçan çöp bidonlarından karınlarını   doyurmağa kalkışmazlar. 

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE PARTİZANLIKLA, DEVLETE KAZIK ATARAK KISA SÜREDE MAL MÜLK SAHİBİ ZENGİNLER BULUNMAZ.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde çalışanların, çoğunluktaki memurların, isçilerin, öğretim üyelerinin ayın sonunu aldığı maaşla nasıl denkleştireceğim gibi sorunları bulunmaz.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde çoğunluktaki öğretim üyelerinin, bilim adamlarının devletin layık gördüğü maaşları ve ücretleri ile  ayin sonunu nasıl denkleştireceğim diye sorunları olmaz, kendilerini huzur içinde  öğretime, ARGE-projelerine odaklarlar.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde bilim,  teknoloji, eğitim, kültür düzeyi yüksektir, Teknoloji geliştirirler, insanlığa faydalı ameller sağlarlar.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde 5. 0 ile 7.0 şiddetinde depremlerde can mal kayıpları olmaz.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde müzmin işsizlik özellikle genç işsizlerin sayısı yüksek olmaz.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde devletin olanakları ülkenin kaynakları, varlıkları zenginlikleri kişisel çıkarlar için  birileri tarafından için talan edilmez, devlet buna izin vermez.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde farklı düşünen insanlar, muhalifler çakmalı suçlarla tutuklanarak cezalandırılmaz.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde  devlet, hükümet, belediyeler, valilik halka  paket gıda  yardımları sağlamaz, onun yerine ihtiyaç sahiplerine, muhtaçlara iş imkanı onurlu bir yaşam sağlar.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde sosyal devlet anlayışında; siyasi çıkarlar karşılığında, tekrar seçilme oy beklentisi ile gıda paketleri, çadırlarda yemek dağıtma yoktur, onun yerine is sağlamak için cabalar vardır.  

ü  MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET TERÖRE TAVİZ VERMEZ, TERÖRÜN ÜSTESİNDEN KISA SÜREDE GELİR,

ü  MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET YÖNETİMİ ÜLKENİN İÇTE VE DIŞTA ÇIKARLARINI SAVUNUR, KORUR .

ü  Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde devlet yönetimi vatanin bölünmez bütünlüğünden, demokrasiden, insan haklarından taviz vermez

ü  MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE, DEVLET YÖNETİMLERİ YENİ ANAYASA DÜZENLEMELERİ ILE  OYALANMAZ, YENİ ANAYASALARDAN SİHİR VE  KERAMET BEKLEMEZLER.

ü  MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET YÖNETİMİ DIŞTA CİDDİYE ALINIR, GERÇEK SAYGINLIĞI VARDIR. 

ü  Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde; çıkar şer gurupları bir yarış içersinde devleti ele geçirip çıkarları doğrultunda kullanmak arayışı içersinde bulunmazlar, devlet yönetimi buna imkan vermez.

ü  MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET YÖNETİMİ HER KESİN KENDİ İSİNE BAKMASI VE KENDİ ALANINDA GELİŞMESİ, BÜYÜMESİ  İÇİN GEREKLI ALT YAPI OLANAKLARINI HAZIRLAR VE KORUR.

ü  Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde polis karakolunda gözaltına alınanlar güçsüz, gariban vatandaşlar, kadınlar piskopat, akli dengesiz görevliler 

ü  tarafından kelepçeli - kelepçesiz feci şekilde dövülmezler, işkence etmezler, tehdit etmezler.

ü  MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE YARGININ YARGISIZLIĞI GERÇEKLEŞMEZ!

ü  MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE YARGI PARTILER VE ÖRGÜTLER ÜSTÜDÜR; Başkan, Parti ve veya tarikat örgüt yanlısı kararlar vermez ve veya güçlü siyasiler, örgütler, kurumlar, kişiler, lehine karar verme mecburiyetinde kalmazlar.

ü  MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE YARGIYA GÜVEN DUYULUR.

ü  Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde aşağıdaki benzeri görüntülerle karşılaşmasınız, (görüntüler internetten alınmıştır)

 

 

 

muasir medeniyet-1.jpg

 

ü  Kelepçeli kadına polis karakolunda 4–5 görevlenin olduğu odada dayak atılması hala, 21.yüzyıl Türkiye’si için büyük rezilliktir! Sineye çekilmemesi örtbas edilmemesi gerekiyor. Bugün ona bayana o Vatandaş, yarin kimi bilir bizimde, bizim bacımızın da anamızın da, kızımızın da, yakınlarımızın başına gelecektir.

ü  Bir fotoğrafta sivil iki görevlinin darbeleri diğer polis görevlilerin bakışları, çaresizlikleri altında ile yere yıkan, kelepçeli şekilde kadının suratına yanaklarına iki elli şaklak tokat atan güvenlik teşkilatı, ayni şekilde karakolda tüm polislerce dövülerek yere yıkılan ve yerde iken tekme atılmasına göz yuman polis teşkilatından her şey beklenir. Bu performanstaki bir polis teşkilatın halk üzerinde saygınlığı, güveni kalmaz, bu zihniyetken bir polis teşkilatı ülkenin huzur ve güvenliğini sağlayamaz. Halk ileride bunların üzerine giderse saklanacak lağım çukurunu ararlar, bundan da kimsenin kuskusu olmasın. Arap baharı Türkiye de de patlar, önünü asker dahi alamaz.!

ü Polis teşkilatında son zamanlarda gözlenen bu gibi vukuatların ortaya çıkmasında bence Türkiye deki polisiye dizilerinde büyük payı vardır, genç polisler kendilerini bu dizilerdeki belli rollere kaptırıyor olmalılar. Bu polisiye dizilerinde de Vatandaşlar her zaman potansiyel suçlu, her türlü şiddete ve hakarete ve saldırıya ve dövülmeğe tartaklanmağa layık bir pislik gibi değerlendiriliyor. Polisiye dizilerindeki rollerde polisler namus bekçileri, toplum düzencileri, terbiyecileri, halkı hizaya getiren, devlet vatan kurtarıcıları gibi olağan üstü karakterler olarak gösteriliyor.   Bilgi ve kültür eksikliği olan polislerin özellikler genç polislerin bu rollere kendilerini kaptırmaları için hiç bir sebep yoktur. Benim bildiğim kadarıyla polis suçluları, zanlıları etkisiz hale getirip tutuklar, ifadelerini aldıktan sonra mevcut yasa ve yönetmeliklere göre gerekiyorsa yargıya teslim eder. Suçluyu yada zanlıyı caydırmak, cezalandırmak gibi bir salahiyeti bulunmamaktadır. Maalesef polis mesleği zor ve çok dikkat isteyen mesleklerden biri, bazen kimseye yaranamıyorsunuz,

ü  Bu görevi suiistimal, keyfi polis vukuatından çok, asil düşündürücü olanlar; 1. Kurumların olayı örtbas etme anlayışıdır, 2 Yargıdaki savcılığın yargısızlık anlayışıdır. 3. Görevli devlet memurlarının polis karakolunda uğradığı işkence sucunun farklı bir şekilde tanımlanarak görevlileri koruma anlayışıdır. (Video daki görüntülerde zor kullanma, dövme aslında kadına işkencedir, Kelepçeli bir insana vurmak, hele bir kadının yanaklarına çift taraflı şaklak tokat bir işkence tipidir, ağrısı büyüktür, sok etkisi vardır, şaklak tokatınında kulakları da içine katacak şekilde acık parmaklı şiddetli kapalı parmaklı hafif  vurursanız ağrısı çok daha büyük ve uzun süreli olur, kulak zedelenmesi zar yırtılması, patlaması kaçınılmaz olur, uzun bir süre kişi sersemletir. Yakın bir dövüşçü olarak yediğim tokat ve yumruklardan kulak darbesindeki şok etkisini çok iyi bilenlerden yaşayanlardan biriyim! )

ü  Kurumlar görevi suiistimalleri, eksiklikleri keyfi uygulamaları örtbas etmekle sadece kendini aldatır, saygınlıklarını ve kendilerine olan güveni yitirirler.

ü  Vatandaşın devlet terörüne, yargı ve polis terörüne karşın bir an evvel bir şekilde örgütlenmesi gerektiği, ve en büyük tehlikeli teröristlerin devlet kurumları içinde var olduğunu, devlet ve devletin kurumları  vatandaşları terörist ettiğini, dağa çıkarttığını, yasa dışı yollara ittiğini  bir çok benzeri makalemde dile getirmiştim. Bakin güçsüz, örgütsüz vatandaşlara, kadına polis karakolunda uygulan şiddet, can ve mal kaybına ve  polise ağır darbeli yumruklu karşı çıkmalara neden olan PKK gösterilerde tutuklananlara karşın hiç bir şey yapılamıyor. Bunun nedenini siz hiç düşündünüz mü? Örgüt tutuklulara karşın kötü muamele yapanların canına okur, onları açıkta yakaladıklarında silahla tararlar, yada yakınlarını kaçırırlar! Cemaatlerde, tarikatlarda kendi tutuklu müritlerine yapılacak en ufak kötü muamelenin hesabini er yada geç polisten sorarlar. Polis teşkilatı zengin varlıklı vatandaşa ve güçlü örgütlere karşın kuzu iken, örgütsüz, güçsüz vatandansa despot kesiliyor.  Bu nedenle vatandaşlar bir şekilde devlet ve kurumlarının terörüne karşın, polis ve yargı terörüne, görevi suiistimallerine  karşın mümkünse ulusal ve uluslararası düzeyde bir an evvel örgütlenmelidirler. 

 

ü  Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde………..

 Evet nerden nereye, gerisine siz devam edin,   

                                                                                                                                                   DrHusso