İZMİR´DE
İZMİRLİLERDEN ESER YOK!
İzmir´de
hoş görülü, kendileri ile barışık, özgüvenli,
yaşamı olduğu gibi seven ve yasayan kültürlü İzmirlilerden,
güzel yakışıklı sağlıklı kompleksi
olmayan insanlardan eser kalmadı!
İzmirliler İzmire göç edenleri kendilerine benzeteceklerine,
kendileri son 10 yıldır, İzmire göç edenlere benzediler.
Onlarla karışıp güzellikleri ile yok oluyorlar.
..
..
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde diğer bir
önemli sorun arabaların yollara ve caddelere sığmaz duruma
gelmeleridir. Yollarda seyir halinde çok fazla araba bulunmaktadır, bu
nedenle yoğun trafik nedeniyle yollar tıkanmaktadır ve kazalar
meydana gelmektedir.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde insani isyan
ettiren diğer bir trafik sorunu, park yeri bulmadır! Örneğin, neredeyse her gün işten
eve 20 dakikalık araba yolu dönüşümde, İzmir -Bostanlıda park yeri aramam bazen 30
dakikayı buluyor.
Caddelerdeki park düzensizliği ve park yeri bulma
sıkıntısı nedeniyle sürücüler yaya
kaldırımını haklı olarak kullanıyorlar.
Sürücülerin gözünden kaçan bir olumsuzluk, yaya kaldırımın
dibinde bulunan yağmur suyu olukları nedeniyle yaya
kaldırımı bir hayli yüksek olmasıdır.
Kaldırımın üzerine çıkıldığında, motor
ve tekerlek lastikleri ve özelikle cantlar
aşırı zorlanarak kalıcı deformasyona
uğramaktadırlar. Yolda giden otomobillerin tekerleklerine
bakarsınız çoğunun yalpaladığını görürsünüz.
Kısa mesafelerde tehlike arz etmemektedir. Fakat uzun mesafelerde ve
yüksek hızlarda rulmanların bozulmasına, titreşimlerin,
gürültünün ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bence yolun
kenarlarına kondurulan yağmur iletim kanalları gereksizdirler.
..
.
Şehir içinde sokak ve caddelerde park yeri sorununa çözüm!
- Caddelerde çok
sayıda atıl durumunda, bozuk ve kayıtsız arabalar park
yerlerini işgal etmektedirler, bunların kaldırılması
ile park yerleri çok azda olsa artırılabilir,
- Düzgün
park etme ile çok sayıda park yerleri açığa çıkar!
sürücüler park etmede park etmek isteyen
diğer sürücüleri de düşünmeleri gerekiyor. Bu uyarı bir
şekilde arada sırada radyo, televizyonlardan
yapılmalıdır. Sürücü ehliyet kurslarında bu konu es
geçilmemelidir.
- Yolların her iki
yönden en az 40cm lik bir genişletme ile çok
sayıda ek park yerleri sağlanabilir.
3 - 4 sene evvelki yol düzenlemelerinde
ilgililer bu imkanı göz ardı ettiler.
-
Apartmanların önleri arkaları bakımsız bahçelerle
çevrili. Bu ön apartman bahçeleri ilave park yerlerin açılması
için değerlendirilmelidir.
(Hatta bahçe ve yol kenarlarındaki ağaçlar
apartmanların önlerini kapatıyor diye kesiliyor veya
kurutuluyor! Almanya da
bırakın yoldaki bir ağacı kesmek, bahçedeki ağacınızı
kesmek için Belediyeden hakli gerekçeler göstererek izin almanız gerekiyor!
) Yani bu ön bahçelerin içine 40 cm girilse, hem park yerleri
fazlalaşır hem de yolun akışı rahatlar.
diğer bir öneriyi çok yıllar önce
yapmış ve ilgililer duyurmağa çalıştım, yeni
binaların tasarımında, yapımında mutlaka alt zeminlerin otopark olarak
değerlendirilmesidir.
şehircilik planlanmasında konut yerleşim birimlerinde
yeterli araba park yerlerin ve her mahallede oyun, dinlenme, yeşil park
bahçelerin düzenine daha fazla önem verilmelidir..
..
Ehliyet kurslarında sürücü adaylarına park etme
ve trafik akışını
aksatmayacak şekilde durma iyice öğretilmelidir. Ehliyet sınavlarında park etme
kabiliyeti mutlaka kontrol edilmelidir. ASLINDA
EHLİYET SINAVLARI ŞEHİR İÇİ VE ŞEHİR
DIŞI NORMAL TRAFİK KOŞULLARINDA 30 ile 45 Dakika SÜRELİ
SÜRÜŞ TESTİ İLE YAPILSA, BİR ÇOK SORUN
KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜLECEKTİR.
Gözlediğim kadarıyla
çoğu araba sürücüsü yolda nasıl park edeceğini yolda kısa
süreli nasıl ve nerede duracağını pek bilmiyor, habersiz! Bırakın park etmesini bilmeyen ehliyetli
sürücülerini, arabayı geri ilerletemeyen sürücülere dahi
rastlanılmaktadır. Aslında bunlara ehliyet verenlerde kabahat!
Gelişi güzel yollarda hatta yolun ortasında durup trafiği
aksatıyorlar, tehlikeye sokuyorlar.
Park yerine girerken ve çıkarken kendi ve yandaki park halindeki
arabalara çiziklerle, göçüklerle, far ve sinyal lambalarını
kırarak zarar vermektedirler. Örneğin bir kaç kez akşam sapa
sağlam park yerine bıraktığım arabayı sabah
çizikli, sürtünmüş, yada lambaları çatlatılmıs,
kırılmış, sağ ön tekerlek yan kaporta levhası
ezilmiş halde buluyorum.. Senede bu tür araba
hasarları ile 100 ile 840 TL kadar masrafım olmaktadır!
Iki gün evvel yine kaldığım eve yakin park
yeri ararken, bir 35 plakalı bir otomobil sürücüsü girmemesi gereken tek
yönlü yola girdiğine ve. Geri, geri
park yerine yaklaşırken birden yandaki lüks ve yeni bir arabanın
arka sağ kot kaportasına sürterek çökerttiğine tanık
oluyorum. Kendi arabasına ve park halindeki lüks otomobile hasar
verdiğini anlar anlamaz sürücünün hemen hızla oradan
uzaklaşıp kaybolduğuna şahit oluyorum
Aslında caddelere güvenlik kamaraları konulsa bu gibi zarara
sebep olup kaçanlar tespit edilebilirdi. Belediyeler ve Emniyet birimleri cadde
ve sokakların daha iyi kontrol edilmesi için bu tür günümüzün teknolojik
olanaklardan faydalanmaları gerekiyor. Cadde ve sokakların uzaktan
merkezden kamaralı sistemlerle güvenlik amaçlı kontrol edilmesi
kaçınılmaz olmaktadır.
.
Trafikle ilgili başka bir konu;
Uzun bir süre İzmir de 34, İstanbul plakalı araba
kullanırken, sürücülerin çok iyi niyetli hoşgörülü saygılı
davranışlarına, güler
yüzlü yol vermelerine şahit oluyordum.
4 sene evvel araba plakası 10, Balıkesire çevirilince; 10 plakalı
arabaya trafikteki sürücülerin
tavırları, davranışları tamamen değişti. El kol hareketleri
gibi kaba davranışları ortaya çıkmağa
başladı. Park yerinde oluşturulan hasarlar da birden çoğalmağa
başladı.
Kısaca, 8 saatlik bir
çalışma için 4 6 saati yolda harcanan ve park yeri aramakla gerilen
ve usanan bir insan nasıl memnun olsun.
BELEDİYELER
KENTSEL OLANAKLARI KİŞİSEL ÇIKARLARI İÇİN KULLANIP,
KENTLERİ YAŞANMAZ HALE GETİRECEKLERİNE; BU GİBİ
SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELMEK İÇİN GEREKENİ YAPMALIDIRLAR.
..
İlginizi
çekebilecek bazı konular başlık seklinde verilmektedir:
.
DEMOKRATİK ÜLKELERDE
DEVLET VE HALK BİR BÜTÜNDÜR,
BİRİ OLMADAN
DİĞERİ OLMAZ,
DEVLET HALK İCİN VARDIR,
HALK DEVLET İÇİNDE VARDIR.
Bunu anayasa hukukçusu bir öğretim üyesinin
bilmesi gerekir diye düşünüyorum
.
TÜRKİYE´DE DEVLET
YÖNETİMLERİNDE
YENİ BAŞTAN HAZIRLANAN
ANAYASALARDAN
NE SİHİR NEDE KERAMET
BEKLENİLMEMELİDİR.
Yeni hazırlanan anayasa ile mevcut sağlam
temellere dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet düzeni yıkılarak,
daha demokratik çağdaş bir düzen adı altında belli
çıkar güçlerin lehine federal ve feodal bir devlet yönetimine geçilmek
isteniliyor.
Türkiye´de anayasalar değil, kafalar, zihniyetler
değişmelidir, önyargılar, ve
kafalardaki akıl, mantık geliştirilmelidir, Kaflardaki bilgi ve
tecrübe eksikliği giderilmelidir, korku ve endişeler
bırakılmalıdır.
Türkiye de Devlet yönetiminde söz sahibi olanlar, yön
verenler geçmişteki olaylardan, çatışmalardan, darbelerden, görevi
suiistimallerden, ayakları yerden kesilen siyasilerden, başkanlardan
politikacılardan, siyasi ve ekonomik krizlerden v.b. yaşananlardan
hiç ders almamış gözüküyorlar. DrHusso
Günümüzde ekranlarda çıkarları gereği
güçlü iktidara
yalakalık etme yarışında bulunan bazı
demokrasi densizlerine hatırlatmakta yarar vardır; Demokrasilerde hükümetler; ülkenin devletin
mevcut temel yasaları ve yönetmelikleri ile ülkenin; devletin, vatandaşların
haklarını çıkarlarını yurt içinde ve yurt
dışında en iyi şekilde korumaklar savunmakla
geliştirmekle, zenginleştirmekle geçici olarak halkın
çoğunluk oyları ile görevlendirilmişlerdir. Başkanlık, liderlik kavramları
Türkiye de Tek Adam, Diktatörlüğü
çağrıştırmaktadır. Bu arayış ve uygulama
daha çok gelişmeleri sekteye uğramış uluslara hastır.
Ben, biz olmazsak olmaz, yürümez, batar denilen liderlik saltanatların
hüküm sürdüğü ülkelerin hallerini görün.
21. YÜZYIL
DEMOKRASİLERİNDE ÖN PLANA ÇIKAN; UYUMLU,
DİSİPLİNLİ VE MEVCUT TEMEL KURALLARI DİKKATE ALAN TAKİM ÇALIŞMASIDIR VE SÜREKLİ
YENİLENMEDİR.
TÜRKİYE DEKİ DEMOKRASİ BU YÖNÜ SEÇMELİDİR, diye
düşünüyorum.
..
MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM
OLDUĞU ÜLKELERDE
DEVLETİN VALİSİ PARTİLER
ÜSTÜ DAVRANIR,
GÜÇLÜ SİYASİLERİN LEHİNE YALAKALIK YAPMA
MECBURİYETİNDE OLMAZ!
ü
Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde partizanlık söz konusu
olmaz, makamlara en çok yalakalık yapan yada arkası güçlü olan
atanmaz. Ehil, bilgili, tecrübeli, kişilikli adaylardan en iyileri
atanırlar ve böyle bir uygumla her kesin, ülkenin de, devletin de
kurumların da hayrınadır!.
ü
MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE HER ŞEYDEN EVVEL
İNSANA SAYGI, SEVGI VE DEGER VARDIR,
ü
MUASIR
MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE ZENGİNLİK VARDIR
ü MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU
ÜLKELERDE FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDIR, (Ayrımcılık, kayırma, kollama ve dışlama
yoktur. Particilik, Dayı-Bey, Ahbap Çavuş, yada tarikat, cemaat
uygulamaları da yoktur . Allah katında
yoktur, devlet yönetiminde de olmamalıdır. )
ü
MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE; KALİTELİ, KALİFİYE BİLİM İNSANİ
ÜNİVERSİTELERİMİZDE LAZIMLIKTIR; ÜNİVERSİTELERİMİZE BİZDEN
ADAM; HOCA LAZIMDIR ZİHNİYETİ EGEMEN
DEĞİLDİR.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde dini hurafeler, dini istismar
yoktur.
ü
MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE dini tarikatlara,
cemaatlere, aşiretlere ihtiyaç yoktur. Vatandaşların,
Toplumların güven ve saygı duyduğu devlet vardır,
halkın meclisi vardır.
ü
MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE KİŞİ
BAŞINA DÜŞÜN GELİR YÜKSEK OLUR, Gelir
dağılımında büyük uçurumlar yoktur.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde insanların
çoğunluğu geleceğe güvenle bakarlar, mutludurlar.
ü
MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE İNSANLAR, ÇOCUKLAR
AÇLIKTAN BAKIMSIZLIKTAN ÖLMEZLER.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde kadın, erkek ve çocuk
yastaki insanların
hastalık saçan çöp bidonlarından
karınlarını
doyurmağa kalkışmazlar.
ü
MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE PARTİZANLIKLA,
DEVLETE KAZIK ATARAK KISA SÜREDE MAL MÜLK SAHİBİ ZENGİNLER
BULUNMAZ.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde çalışanların,
çoğunluktaki memurların, isçilerin, öğretim üyelerinin ayın
sonunu aldığı maaşla nasıl denkleştireceğim
gibi sorunları bulunmaz.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde çoğunluktaki
öğretim üyelerinin, bilim adamlarının devletin layık
gördüğü maaşları ve ücretleri ile ayin sonunu nasıl denkleştireceğim
diye sorunları olmaz, kendilerini huzur içinde öğretime, ARGE-projelerine odaklarlar.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde bilim, teknoloji, eğitim, kültür düzeyi
yüksektir, Teknoloji geliştirirler, insanlığa faydalı
ameller sağlarlar.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde 5. 0 ile 7.0
şiddetinde depremlerde can mal kayıpları olmaz.
ü
Muasır medeniyetin olduğu
ülkelerde müzmin işsizlik özellikle genç işsizlerin sayısı
yüksek olmaz.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde devletin olanakları
ülkenin kaynakları, varlıkları zenginlikleri kişisel
çıkarlar için
birileri tarafından için talan edilmez, devlet buna izin
vermez.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde farklı düşünen
insanlar, muhalifler çakmalı suçlarla tutuklanarak
cezalandırılmaz.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde devlet, hükümet, belediyeler, valilik
halka paket gıda yardımları sağlamaz, onun
yerine ihtiyaç sahiplerine, muhtaçlara iş imkanı onurlu bir
yaşam sağlar.
ü
Muasır medeniyetin olduğu ülkelerde sosyal devlet
anlayışında; siyasi çıkarlar
karşılığında, tekrar seçilme oy beklentisi ile
gıda paketleri, çadırlarda yemek dağıtma yoktur, onun
yerine is sağlamak için cabalar vardır.
ü
MUASIR MEDENİYETİN HAKİM
OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET TERÖRE TAVİZ VERMEZ, TERÖRÜN ÜSTESİNDEN
KISA SÜREDE GELİR,
ü
MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET
YÖNETİMİ ÜLKENİN İÇTE VE DIŞTA ÇIKARLARINI SAVUNUR, KORUR .
ü
Muasır Medeniyetin hakim olduğu
ülkelerde devlet yönetimi vatanin bölünmez bütünlüğünden, demokrasiden,
insan haklarından taviz vermez
ü
MUASIR MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE, DEVLET
YÖNETİMLERİ YENİ ANAYASA DÜZENLEMELERİ ILE OYALANMAZ, YENİ ANAYASALARDAN
SİHİR VE KERAMET BEKLEMEZLER.
ü
MUASIR MEDENİYETİN HAKİM
OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET YÖNETİMİ DIŞTA CİDDİYE
ALINIR, GERÇEK SAYGINLIĞI VARDIR.
ü
Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde; çıkar şer
gurupları bir yarış içersinde devleti ele geçirip
çıkarları doğrultunda kullanmak arayışı içersinde
bulunmazlar, devlet yönetimi buna imkan vermez.
ü
MUASIR
MEDENİYETİN HAKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLET
YÖNETİMİ HER KESİN KENDİ İSİNE BAKMASI VE
KENDİ ALANINDA GELİŞMESİ, BÜYÜMESİ İÇİN GEREKLI ALT YAPI
OLANAKLARINI HAZIRLAR VE KORUR.
ü
Muasır Medeniyetin hakim olduğu
ülkelerde polis karakolunda gözaltına alınanlar güçsüz, gariban
vatandaşlar, kadınlar piskopat, akli
dengesiz görevliler
ü
tarafından kelepçeli - kelepçesiz feci şekilde dövülmezler,
işkence etmezler, tehdit etmezler.
ü
MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE YARGININ
YARGISIZLIĞI GERÇEKLEŞMEZ!
ü
MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE YARGI
PARTILER VE ÖRGÜTLER ÜSTÜDÜR; Başkan, Parti ve veya tarikat örgüt
yanlısı kararlar vermez ve veya güçlü siyasiler, örgütler, kurumlar,
kişiler, lehine karar verme mecburiyetinde kalmazlar.
ü
MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE YARGIYA GÜVEN
DUYULUR.
ü
Muasır Medeniyetin hakim
olduğu ülkelerde
..
Evet nerden nereye, gerisine siz devam edin,
DrHusso
..
.