SAHİBİNE İADE

 

 

‘’www. Dr-huso.com’’ İnternet- Sitemle ilgili çok sayıda yazı geliyor. Hepsine teker teker cevap vermem zaman ve maddi acıdan  külfetli. Genelde cevap vermiyorum. Karşı tarafın hoş görü ile karşılayacağını sanıyorum.

 

Gönderilen yazılardan sitemin beğenildiği görüşü hakim. Şarkı, şiir, resim  ve makale sayfaların en çok acılan, bakılan sahifeler  olduğu anlaşılıyor. Kimileri, bazı müziklerin açılmadığı, dinlenemediği ve nasıl ulaşılacağı soruyor.  Kaset ve  CD’ ler isteniyor. Sitede sunulan bazı müziklerimin beğenildiğini, dinlendiğini öğrenmekle memnun oluyorum.  Resim tekniği hakkında da bilgi isteyenler çıkıyor, tebrik edenler oluyor.

 

Sayıları azda olsa yazıları ile de hakaret edenlerde, küfredenlerde, tehdit edenlerde  çıkıyor maalesef !!!!!!!!.  

Bu yazılara da yanıt vermiyorum, bu e-mail’ leri çöpe atıyorum!  Bazen ise hakaret taşıyan e-mail’i ‘’SAHİBİNE İADE’’  diye gönderene geri postalıyorum.

 

WEB-Sitemi, İnternet sitemde yazılan makaleleri  beğenmeyen  tekrar açmasın, okumasın, müziklerimi, şiirlerimi tekrar dinlemesin.

 

 

h. özden

 

 

*Türkiye’ de 21. yüzyılda;

Kişilik sorunu olmayan, kendine özgüveni bulunan sağlıklı bir insanın, (aynı şekilde kuruluşların, toplumların) başkalarının karşıt fikirlerinden, düşüncelerinden, yazılarından, yapıtlarından  ne diye korkusu olsun ki? Ne diye hakaret etsin ki? Ne diye tehdit etsin ki? Ne diye rencide etsin ki? Ne diye karalasın ki?
Bu  seviyesizliğe, bencilliğe, zavallılığa ne gerek var ki?

 

** Ne medyatik ünlü olma, nede kendimi başkalarına beğendirme, kabullendirme gibi bir saplantım, sorunum bu güne kadar olmadı. İlk Resim&Fotoğraf Sergimi ve Almanca şiir dinletimi 1983 yılında üniversite öğrencisi iken Almanya’da gerçekleştirdim. İlk profesyonel denilebilen müzik albümümü, Sevgi müzik parçası ile 1986 yılında Almanya’da çıkardım. Bu uğraşlarım hobiden çok, okul ve yaşam masraflarıma katkı amacını taşıyordu. Yani arka planda kalan yan aktivitelerdi! (Benim acımdan, yurtdışında sermaye ye ve izne bağlı olmayan iş olanağı idi!) Lise ikide iken  ben mesleki hedefimi, ‘’öğretim üyeliğini’’ belirlemiştim. Mesleğimden memnunum ve severekte yapıyorum. Çalıştığım kurumlarda, yaşadığım toplumda karşılaştığım ve sağlıklı bir insanın mantığı ile özleştiremediğim uygulamalarda tepki göstermek doğal hakkım olarak görüyorum. Buna karşın verilecek tepki, karşı tarafın takdiri ve sorunu olur.  

 

*** Makalelerime gelince, buradaki amacımda belli ve sitede bir açıklamamda da yazılıdır. Kısaca; yazılarımla hiç kimseye, hiçbir  kuruluşa ne hakaret etme nede akıl verme gibi bir amaçla yazılmamışlardır.

 Gündemi meşgul eden konular üzerinde kendi düşünce, fikir, gözlemlerimi, bazı kaygılarımı  korkusuzca ve tarafsızca yazıyorum, başkaları ile paylaşmak ve tartışmak istiyorum. Bu aktivite benim için bir hobi olmuştur.

Bakın, Yazılanlar beğenilir veya beğenilmez, okunur veya okunmaz, haklı veya haksız eleştirilebilir. Buna kimsenin hiçbir şey diyeceği olmaz.  Fakat sitemdeki makalelerimden dolayı hakaret ve tehdit edilmem karşısında diyebileceğim tek şey; bu kişiliklere Allah yardım etsin. 

 

**** Evet ben milliyetçiyim; halkını, vatanı, ülkesini seven ve övünen her sağlıklı insan gibi.  Bunu her yerde; yazılarımda,  şiirlerimde, makalelerimde, resimlerinde de sırası geldiğinde dile getirmekten, haykırmaktan da ne korkarım nede çekinirim. Türkiye’de utanılacak, ayıplanacak, açınılacak, üzünülecek ben değilim. Sağlıklı bir milliyetçilik ruhunun okullarda öğrencilere, askerde de gençlere kazandırılması taraftarıyım... (Yurt dışında uzun süre kalanlar ya ülkelerinden tamamen koparlar, uzaklaşırlar yada tamamen aksine vatanperver olurlar.)

 

*****Benim için şiir/şarkı sözü yazmak, bestelemek, söylemek, resim yapmak, karalamak ek bir uğraş!

Kendi duygularımı ön plana çıkarıp bireysel yansıtmaktan ziyade, toplumsal, sosyo-ekonomik  gözlerimi, değerlendirmelerimi farklı vasıtalarla (örneğin kelimelerle, çizim ve resimlerle, fotoğraflarla,..) ortaya çıkarıyorum. Yani benim için eldeki imkanlarla, sınırlı zamanla kısa sürede bitirilmesi ve iyi yapılması gereken bir iş, bir proje çalışması gibi. Basit bir misal; geçen yaz Berlin’de ana tren garının karşısında bir Türk’ün çalıştırdığı özel telefon işletmesinde Türkiye’ye deki yakınlarımla ucuz telefon görüşmesi için bulunuyordum. Tesadüfen o sırada da bayan bir Türk yüksek sesle, ağlamaklı bir şekilde Türkiye’deki yakınları ile görüşüyordu.  Bunca sene Almanya’da bulunuyormuş, yüzü hiç gülmemiş, işsiz ve şu şıralar yiyecek parasının bile bulunmadığından yakınıyordu,.... Türkiye’ye yakınlarına, babasına yollayacak parası olmadığına isyankar bir şekilde yeminde ediyordu. Kadının bu yakarışı, ağlaması beni etkiledi. Berlin’de şu sıralar hangi Türk lokaline ve kahvehanesine girseniz oradaki bazı vatandaşlarımızın durumu ile üzülürsünüz.  Uzun yıllardır işsiz, perişan, açlık sınırı altında yaşayan Türklerin dramı ile neşeniz kaybolur. Berlin Kudamm’da müşteri bekleyen gencecik sahipsiz  Türk çocuklarını izleyince de kahrolursunuz. Alkolik Türk gençleri ile de karşılaştığınızda da üzülüyorsunuz. Almanya’nın göbeğinde, Berlin’de Türk çocuklarının daha henüz yaşayacakları ülkenin dilini, kendi ana dillerini konuşamazken, Kuran-kursları ve Din eğitimi adı altında bu çocukların ileride kullanılmalarına şahit olmak insanı yaralıyor.  İşte bakın ben bu gözlemlerimi üç dört şarkı-şiir sözünde birkaç mısra ile dile getirmeğe gayret ettim .   (Yakamadın Beni Alaman,  Neler Hayal ettim Ben Alaman .. gibi şiir-şarkı sözlerine bakın)  Makalelerimde de, yazılarımla da ilgililerin dikkatini çekmek istedim, sizle paylaşmak istedim.