TÜRKİYE DE ÜNİVERSİTE  MEZUNU GENÇLERİN  İŞSİZLİĞİNE KARŞIN,

ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM VE BİLİMSEL FAALİYETLERDE

 GİRİŞİMCİLİĞİN ÖN PLANA ÇIKARILMASI

 

ÜNİVERSİTELERİMİZDE ÖĞRENİM GÖREN, ÖZELLİKLE GENÇ MÜHENDİS

ADAYLARININ GİRİŞİMCİLİĞİNİN TEŞVİK EDİLMESİ

 

Kendi firmalarını, bürolarını işlerini kurmalarında katkıda bulunabilen yüksek öğretim olanağının sağlanması

 

İşsiz üniversite mezunu gençlerin sorunları aslında hepimizin sorunlarıdır ve hepimizi , tüm vatandaşları ilgilendiren

ve çözüm bulunması gereken önemli sorunlarından biridir.

 

Her sene  binlerce genç üniversitede öğrenimlerini tamamlamaktadırlar. Bunların çok azı bir işte çalışma şansını bulabiliyorlar. Her sene üniversite mezunlarının çoğunluğu işsizler ordusuna katılmaktadırlar.  Bu durum; büyük umutlarla, beklentilerle  ve sıkıntılarla, özverilerle okutulan gençlerin işsizliği en çok yakınlarını, özellikle ana ve babalarını üzmektedir, yıkmaktadır. Maddi durumu  iyi olmayan, torpilsiz  işsiz üniversite mezunları zamanla hayata küsmeye kadar  bunalımlara düşmektedirler.

İşsiz üniversite mezunu gençlerin ve yakınlarının sorunları aslında hepimizin sorunlarıdır ve hepimizi , tüm vatandaşları ilgilendiren ve çözüm bulunması gereken önemli sorunlarından biridir.

Siyasiler, devlet yönetimi kadar, üniversitelerin de, sanayicilerinde, varlıklı, hali vakti yerinde olanlarında hatta tüm vatandaşların bu sorunun çözümünde katkısı bulunmalıdır, neler yapılabilir, nasıl katkıda bulunabilirim  arayışında olmamız gerekiyor.

Üniversitede bir mühendislik bilim dalında öğretim üyesi olarak çalışan biri olarak neler yapılabilir, özellikle üniversitede genç  akademisyen işsizliği için neler yapılmalıdır sorusuna bir,  iki çözüm önerisini tartışmağa sunmak istiyorum.

-          Üniversitelerde öğretimin, hedeflerinin tekrar gözden geçirilmesinde,  günümüzün ve geleceğin gereksinimleri dikkate alınmasında  yarar vardır.

-          Günümüzün ve geleceğin is sahası yüksek olan mesleklerine göre ana bilim dallarının güncelleştirilmesi. Bu yurtdışında fakülteler bölümler bazında başarı ile uygulanmaktadır.

-          Üniversitelerde neler,  yani hangi mesleki bilgiler ve nasıl öğretilmelidir. 

-          Günümüzün teknolojik olanaklarının araç gereçlerin takip edilerek öğrencilere aktarılması, yönlendirilmesi

-          Takip edebilmek yerine, daha çok planlı çalışarak, özgüvenle ileriye atılma, takip edilme statüsüne geçebilme hedeflenmelidir.

-          50 senenin klasik bilgilerini papağan gibi öğrencilere aktarıp,  3-5 sayfalık belli sınav sorularını öğrencilere ezberletip derslerden geçmelerini sağlamak

daha sonra mezun edip diploma vermek Üniversitelerin hedefi olmamalıdır. ….

 

-          21. YÜZYILDA ÜNİVERSİTELERİMİZDE ÖĞRETİM VE BİLİMSEL FAALİYETLERDE GİRİŞİMCİLİK ÖN PLANA ÇIKARILMALIDIR.

 

Söylemesi ve yazılması kolay da, gerçekleştirilmesi o kadar zor mudur?

HER İNSANDA BİR ÇOK YETENEKLER GİBİ GİRİŞİMCİLİK YETENEĞİ DE MEVCUTTUR.  Ulus olarak bizlerin sanayisi gelişmiş, teknoloji, bilim üreten zengin ülkelerin insanlarından bizlerin hiç bir eksikliğimiz yoktur. Eksikliğimiz bir tarafa fazlalığımız vardır. Bu fazlalık yeteneklerimizin potansiyellerimizin açığa çıkmamasında, teknolojik ve ekonomik gelişmemize, seviyemize yansımamasının bir çok nedenleri vardır. Olumsuz önyargılarımız, sonradan kazanılan özgüvensizlik, kolaycılık, dinsel hurafeler, çevresel etkenler.  Basit bir örnek, yaklaşık 7 sene evvel sanayide çalışan bir yüksek lisans örgencisine firmadaki isiyle ilgili olarak kartonların lazer ile kesilmesi konulu bitirme tezi verdim. Bir dönem sonra  bana gelerek bu konuda dünya literatüründe yayınlanmış çalışmalara rastlamadığını, bunun mümkün olamayacağını, zaten olsa idi şimdiye kadar Japonlar, Almanlar uygularlardı diyerek tez konusunun değiştirilmesini istedi.  Yapılsaydı, edilseydi, bulunsaydı …., Japonlar, Batılılar bulurdu,ederdi, yapardı, piyasaya sürerdi yada burası Türkiye burada yapılmaz, olmaz gibi  yaklaşımlar, düşünce zihniyeti yanlıştır. Bizler ;o, onlar yapıyor da ben, bizler neden yapamıyoruz, bulamıyoruz diye biraz kafa yorsalar kendileri içinde çok şey olumlu değişecektir, kendileri dahi bu değişikliğe şaşıracaklardır. Girişimcilikte de bu bakış açısı esastır .

ÜNİVERSİTELERDEKİ ÖGRETİM VE BİLİMSEL FAALİYETLERİN AMAÇLARINDAN BİRİ DE  ÖĞRENCİLERİN VAR OLAN YENECEKLERİNİ ORTAYA ÇIKARMAK VE GELİŞTİRMEK, ÖZGÜVENLERİNİ ARTIRMAK, BAZI GÜZEL YARARLI ALIŞKANLIKLARIN (disiplinli planlı ve sürekli fakat sağlıklı tek başına ve bir ekip dahilinde çalışma, yasama, araştırma, öğrenme) KAZANDIRILMASI OLMALIDIR.

HER İNSANİN BAŞARILI, KALICI GİRİŞİMCİ OLMASI İÇİN ÜLKEDE GEREKLİ ALT YAPISI OLMALIDIR.

Bu alt yapıda mutlaka mesleki bilginin, belli bir tecrübenin, kendine olan güvenin, özgüvenin, disiplinin, belli bir maddi kaynağın, dış desteğin olması ve gerekli çevresel ortamın bulunması gerekiyor. 

Üniversite, gençlere gerekli güncel ve gelecekte gerekli mesleki bilgileri, güzel alışkanlıkları kazandırabilir. Lisansüstü öğrenim de rahatlıkla girişimcilik uygulanabilir. Örneğin, ders secimi ve bitirme tezleri iş yeri açmasına yönelik olarak belirlenebilir.  Yüksek lisans ve doktora öğrencisi yürüttüğü proje, bitirme tezi ile ilgili olarak kendi firmasını kurabilme aşamasına getirilmelidir. Üniversitelerde araştırma görevlileri, doktora öğrencileri bu amaçla tercih edilmelidir, yada en azından ağırlıklı bir kriter olarak değerlendirilmelidir.  Almanya’da çok sayıda lisansüstü, doktora mühendislik öğrencileri bitirdikleri tezle ilgili kendi firmalarını devlet destekli yada desteksiz kurabiliyorlar. Ve kısa sürede bu kurulan firmalar  dünya devi haline gelebiliyorlar. Bir iki örnek; Enercon Firması, (Rüzgar Türbinleri), Inventux firması, (güneş pilleri panelleri) , Elma firması, (Transistorlu güçlü Kaynak makineleri, Photon GmbH, (Laser.) …….

………………

Türkiye’de de neden doktora örgencileri tezleri ile ilgili olarak dünya çapında firmalar kurmasınlar!

TÜRKİYE DE GERÇEK GİRİŞİMCİLİK RUHUN GELİŞMESİ İÇİN ÜNİVERSİTELERDEN ÇOK

DEVLETİN, SANAYİCİLERİN, MESLEKİ ODALARIN SÖZDE DEĞİL ÖZDE KATKISI BULUNMALIDIR.

 

 Nasıl mi? Bu konu başka bir makalede detaylı şekilde yer alacaktır.

 

·         Devlet ve kamu kuruluşları harcamalarını şeffaflaştırarak kontrol altına almakla başlamalıdırlar. Devlet yönetimin  ve kamu kuruluşlarının yüksek personel giderleri kısılmalıdır.  Devletin ve kamu kuruluşların hesapsız kitapsız harcamaları, yandaşlara olan kapalı hibeleri, teşvikleri; düşük maaşlarla, ücretlerle ve  hayat pahallılığı ile ve yüksek vergilerle, harçlara, bağış hibe altında haraçlara vatandaşlara çalışanlara yansıtılmaktadır. Genelde devlet yönetimleri destek yerine hadlerini asarak köstek olur  hale gelmektedirler. is yeri kurmak istiyorsunuz devlete tüneklenmiş leş kargaları hemen üzerinize sizden bir şeyler kapmak için yığılıyorlar, sizleri engelliyorlar. (Sırası geldiğinde sayısız yaşanan örnekleri verebilirim, gösterebilirim) 

(Yani, yasal boşluklar kullanarak belli çıkar gurupları devlet ve devleti kurumların yönetimlerini ele geçirerek Demokrasi, vatan, millet, ulus, bayrak, din, kardeşlik maskeleri altında ülkenin olanaklarını, hazinlerini talan ediyorlar, vatandaşları kullanarak sömürüyorlar. Bu nedenlerle 21.yüzyılda insanlığın devamı için vatandaşların uluslar arası düzeyde işbirliğine giderek korruptlasmis, yozlaşmış, bunamış  devlet yönetimlerine karşın gerekli mücadeleyi mutlaka canları kanları pahasına dahi olsa vermeleri gerekiyor.  Türkiye´de de yozlaşmış farklı maskeler altında ele geçirilebilinen devlet yönetiminde gerekli düzenlemelerin yapılması bir zaruret haline gelmiştir. Demokratik ülkelerde devlet yönetimi çok iyi organize edilmiş bin kişilik bir grup tarafından ele geçirilmeyecek şekilde yapılandırılmalıdır. Ve devlet yönetimi kişi ve veya partilerin çıkarları, keyiflerine göre yönetilmesine imkan vermeyecek şekilde yapılanmalıdır. )

Konuyu daha fazla dağıtmadan,

 Devletin, sanayilerin mesleki odaların, istihdamı artırma, genç üniversite mezunu issizlerin azaltılmasında girişimciliğin ön plana çıkarılması, desteklenesi, tevsik edilmesi sorusuna, çoğu kişi tarafından bilinen ve  yurt dışında Avrupa ülkelerinde başarı ile uygulanan bir iki önerinin  kısaca maddeler halinde sıralanması; 

·         Fon oluşturulması ve partiler üstü yönetilmesi; (Örneğin bütçeden kaynak ayrılacağı gibi Banka, Borsa  kazançlarının belli bir oranı bu fona aktarılmalıdır.)

·         Iş yeri açmak isteyen her gencin projesi belli bir kriter tablosuna göre birbirinden habersiz uzmanlarca değerlendirilip puanlanmalıdır, Başvurulardan en iyilerine öncelik verilerek desteklenmesi, ve belli bir süre kontrol edilmesi

·         Destek şekli ile ilgili yurt dışı bir çok örnekler bulunmaktadır; - Geri ödemesiz hibe seklinde parasal teşviklerin istenileni vermediği, suiistimallerin yapıldığı gözlenmektedir. Bunun yerine işyeri kira, alt yapı teçhizat makine, araç , gereç,  teknik, yönetimsel destek, vergi indirimi süreli vergi muafı seklinde desteklerin verilmesinde yarar vardır.

·         Genç üniversite mezunu girişimcilerin ARGE Projelerine dayalı is yeri açmak istemlerinde proje geliştirme, olgunluğa kazandırma safhaları üniversitelerde yürütülmesinde yarar vardır.

·         Beli bir büyüklüğe ve üne kavuşmuş Firmaların hibe seklinde devlet tevsikli projelerinden faydalanmalarını ben doğru bulmuyorum. Bu Firmalar kazançların bir kısmını ARGE ayırmalarını bilmeleri gerekiyor.  Firmanın arge harcamaların bir kısmında  vergi kolaylığı sağlanabilir. Milyonlarca doları ARGE tevsik olarak devletten alan ve bunu firma hedefi olarak belirleyen büyük firmalar bulunmaktadır. Firmalara geçici bir süre için ARGE tevsikleri üniversitelerle işbirliğine gitme ortak ARGE sürdürme şartıyla verilmesi tartışılmalıdır.

·         Devletin ARGE tevsiklerinde aracıların, söküklerin, komisyoncuların, haraç kesenlerin, görevi suistimallerin önünün yasalarca alınması gerekiyor.  Yani her şeyin açıkça şeffaflaştırılması gerekiyor.

(DrHusso)