DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMLERİNDE SECİLMİS SİYASİLERİN, HÜKÜMETLERİN GÖREV VE YETKİLERİNİN KISITLANDIRILMASI BİR ZARURET HALİNE GELMİŞTİR

21. yüzyılda  dünya devletlerinin demokratik yönetim sistemlerinde seçilmiş siyasilere, hükümetlere, başkanlara tanınan sinirsiz yetkilerin önemli ölçüde acilen kısıtlanması gerektiği görüsündeyim!  Nedeni mi?

SİYASİLER; insanlık yaşamında, ülke de, devlet yönetimlerinde şerlerin, bir çok olumsuzlukların, suiistimallerin, savaşların, siyasi ve ekonomik iflasların ve kaosların, isyanların, huzursuzluğun, yoklukların, pahalılıkların, işsizliğin, kadersizliğin, uğursuzluğun, sefaletlerin, mağduriyetlerin ana kaynağıdırlar.

Günümüzde Türk siyasetinde devlet yönetiminde hakim olan zihniyet; “ Halk beni tercih etti, halk bizleri seçti, bizlere bir daha ki seçimlere kadar devlet yönetiminde yetkilerini vermiştir, istediğimizi yapariz, kendi görüş ve zihniyetimize göre  hareket ederiz gibi” anlayış yanlıştır.  Ve günümüz seçilmiş siyasilerin, hükümetlerin devlet yönetimindeki anlayışları, uygulamaları; demokratik devlet yönetimi sitemine, yani DEMOKRASİ ANLAYIŞINA;  “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR “ hükmüne de aykırıdır.

 “HALK ÇOĞUNLUĞU BİZİ TERCİH ETTİ” BU YETKİYE DAYANARAK DEVLET DÜZENİNİ KENDİ ÇIKARLARIMIZA GÖRE İDARE EDER, DEĞİŞTİRİR, ÇIKARLARIMIZA TERS DÜSENİ KALDIR, KARDEŞLERİMİZİ, YAKİN, UZAK AKRABALARIMIZI BİZE YAKIN VATANDAŞLARI KOLLAR, Ehliyetine, bilgisine, tecrübesine vasfına bakmadan ÖNEMLİ MAKAMLARA ATAR, MEVKİLERDE GÖREVLENDİRİR, DEVLETİN ZENGİNLİKLERİNDEN OLANAKLARINDAN İHYA EDER, BİZE UZAK KALANLARI VERGİLERLE, HARÇLARLA, HARAÇLARLA, ZAMLARLA CEZALARLA EZER GECER, SÖMÜRÜRÜZ, v.b. SİYASİ ZİHNİYETİ HER GEÇEN DÖNEM DAHA DA ÖN PLANA CIKIYOR.  (Saçmalıyor demeden evvel sizde önyargısız, korkusuz araştırın, olup bitenleri değerlendirin. Güncel olayları takip edemiyorsanız,  internetten iç ve dış basından farklı görüşleri, haber kaynaklarını, farklı yorumları değerlendirebilirsiniz)

ÜLKEDE ORTAYA ÇIKAN BİR ÇOK OLUMSUZLUKLARIN KAYNAĞI, FAKİR VE YOKSULLUĞUN, İŞSİZLİĞİN, EĞİTİMSİZLİĞİN, TERÖRÜN, VUKUATLARIN, TEKNOLOJİDEKİ GERİ KALMIŞLIĞIN TEK NEDENİ VARDIR, ODA SEÇİLMİŞ SİYASİLERDİR. SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN KALİTESİZLİĞİNDE ARANMALIDIR. SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN EL ATTIKLARI HER MESELE, KARIŞTIKLARI HER OLAY, AYAK ATTIKLARI HER YER BERBAT OLMAKTADIR. (SAÇMALIYOR DERSENİZ, KENDİNİZ DE DOĞRULUĞUNU BİR ARAŞTIRIN! SİZDE BUNLARIN HER ŞEYİ, KURUMLARI, ÜLKEYİ, BERBAT ETTİKLERİNİ GÖRÜRSÜNÜZ. (Bir örnek mi? Hangi birini göstereyim ki, diğerlerine haksızlık olmaz mi! Yine de siz örnek istiyorsanız, günümüz teknolojik imkanlarından yararlanarak, internetten arama motorlarından da kısa sürede yığınla malumat edinebilirsiniz)

Bu nedenlerle de demokratik devlet yönetimlerinde seçilmiş siyasilere, hükümetlere tanınan görev ve yetkilerin zamanımızın teknolojik imkânları, insanlarımızın bilgi, kültür düzeyleri dikkate alınarak yeni baştan değerlendirilerek, tanımlanarak azaltılmasında yarar vardır. Seçilmiş siyasiler çıkarlarına yada keyiflerine göre değil, 21. Yüzyıla uygun tanımlanan yasa ve yönetmeliklere göre tanımlanan görevlerini yerine getirmek için halk tarafından kısıtlı bir süre boyunca yetkilendirilmelidirler. Görevi suiistimallerde, bu sınırlar aşıldığında gelecek secimler beklenilmeden verilen görev ve yetkilerinden azledilebilmelidirler. En önemlisi parti ici demokrasi sağlanmalıydı, başkanlık sultasına izin verilmemelidir, tekrar, tekrar seçilme imkanı kaldırılmalıdır. ve milletvekili seçilme kriterleri millet vekili kalitesini artıracak şekilde yeni bastan düzenlenmelidir.  Is hayatında düzgün, basarili ve tecrübeli insan iliksileri sağlıklı olan kişilikli insanların aday olma şansı verilmelidir.

Üniversite mezunu olmak, unvan sahibi olmak, yurtdışından gelmek, orada borsada yüksek ücretlerde çalışıyor bulunmak, genç olmak, bir örgüte, yada bir kurumun basında olmak, belli kişilere, örgütlere yakınlığı olmak gibi kriterler ağırlıklı olmamalıdır. Bence teorik bilgili değil, basarili, uygulayıcı, tecrübeli kriterleri tercih edilmelidir.

ANAYASA HAZIRLAMAK UZMANLIK İŞİDİR, ANAYASAYI BU UZMAN KİŞİLERDEN OLUŞAN EKİBİN; TARAFSIZ, ÖNYARGISIZ ÜLKENİN SELAMETİ NİYETİNE HALK ADINA HAZIRLAMALARINDA VE TARTIŞMAYA SUNMALARINDA YARAR VARDIR. BİR HÜKÜMETİN, BİR PARTİNİN, BİR HAREKETİN, BİR ÖRGÜTÜN ADINA ANAYASA ISMARLAMA HAZIRLATILMAMALIDIR. Bu gibi anayasaların ülkeye hep zararı olmuştur. Ve devlet yönetiminde  kerameti yeni anayasada aramamak gerekiyor. Anayasaya çalışmalarında anayasaya bağlı olarak yasa ve yönetmeliklerin maddelerinin en uç detaylarına kadar, keyfi uygulamaya ve yanlış anlaşılmalara yer vermeyecek şekilde hazırlanması da bir o kadar önemlidir. 

SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN, HÜKÜMETLERİN  DEVLET YÖNETİMİNDE GÖREV VE YETKİLERİNİN KISITLANMASI BİR ZARURET HALİNE GELMİŞTİR. HALKIN ÇOĞUNLUK OYLARI İLE VE GEÇİCİ BİR SÜRE İÇİN VERİLEN GÖREV VE YETKİLERDE;  SUİİSTİMAL VE  İHMALLERİNDE YARGIYA HESAP VERME İMKANI GELECEK SECİMLER BEKLENİLMEDEN GETİRİLMELİDİR.

 Bilgili, iş hayatlarında başarılı ve tecrübeli kaliteli vekillerin aday olma kriterleri ağırlıklı olmalıdır. Sadece Türkiye için değil 21. Yüzyılda Dünya devletlerinin demokratik yönetimlerinde seçilmiş siyasiler yetki kısıtlanmalarına gidilmelidir. Yani 21. Yüzyılın teknolojik olanakları ile halk daha fazla devlet yönetiminde anında söz sahibi olmalıdır. Seçilmiş siyasiler, hükümet devlet mekanizmasının anayasaya  göre yasa ve yönetmeliklerin aksaksız çalışmasından sorumlu tutulmalıdır. İnsanlığın var olduğundan beri insanlar toplumlar kedi yasam alanında daha fazla söz sahibi olmak için ağalara, zorbalara, derebeyleri, krallara, imparatorlara, diktatörlüklere,  v.d. karşın çetin mücadeleler vermişlerdir.

GÜNÜMÜZ DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMİNDE SEÇİLMİŞ SİYASİLER, HÜKÜMETLER DEVLET YÖNETİMİNİ ELE GEÇİREREK KENDİ ÇIKARLARI UĞRUNA HALKI SÖMÜRMEĞE, KULLANMAĞA, ÜLKELERE HAYATİ ZARARLAR VERMEĞE VATANDAŞLARI MAĞDUR ETMEĞE BAŞLAMIŞLARDIR. HALKLAR, ÜLKELER BU SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN GÖREVİ SUİİSTİMALLERİ VE İHMALLERİ, BİLGİSİZLİKLERİ, KİŞİLİKSİZLERİ, TECRÜBESİZLİKLERİ İLE İFLASLARA, KAOSLARSA, AÇLIKLARA, SAVAŞLARA, İSYANLARA VARAN BÜYÜK MAĞDURİYETLERE MARUZ KALIYORLAR. BUNUN ÖNÜNE BİR ŞEKİLDE GEÇİLMESİ GEREKİYOR. BU AÇIDAN BAKILDIĞINDA TÜRKİYE´DE DA TEK ADAM BAŞKANLIK SİSTEMİNİ BEN ŞAHSEN DEMOKRATİK BULMUYORUM. DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMLERİNDE HALK ADINA VERİLEN YETKİ BİR DEN FAZLA KİŞİ VE KURUMLARDA OLMALIDIR, BU YÖNETİMİ HANTALLAŞTIRMAZ. ….

…………………………… 

KISACA, SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN, HÜKÜMETLERİN  DEVLET YÖNETİMİNDE GÖREV VE YETKİLERİNİN KISITLANMASI BİR ZARURET HALİNE GELMİŞTİR.

Halkın çoğunluk oyları ile ve geçici bir süre için verilen görev ve yetkilerde;  suiistimal ve ihmallerinde yargıya hesap verme imkanı gelecek secimler beklenilmeden getirilmelidir. Bilgili, is hayatlarında başarılı ve tecrübeli kaliteli vekillerin aday olma kriterleri ağırlıklı olmalıdır. Sadece Türkiye için değil 21. Yüzyılda Dünya devletlerinin demokratik yönetimlerinde seçilmiş siyasiler yetki kısıtlanmalarına gidilmelidir. Yani 21. Yüzyılın teknolojik olanakları ile halk daha fazla devlet yönetiminde anında söz sahibi olmalıdır. Seçilmiş siyasiler, hükümet devlet mekanizmasının anayasaya  göre yasa ve yönetmeliklerin aksaksız çalışmasından sorumlu tutulmalıdır. İnsanlığın var olduğundan beri insanlar toplumlar kedi yasam alanında daha fazla söz sahibi olmak için ağalara, zorbalara, derebeyleri, krallara, imparatorlara, diktatörlüklere,  v.d. karşın çetin mücadeleler vermişlerdir. Günümüz demokratik devlet yönetiminde seçilmiş siyasiler, hükümetler devlet yönetimini ele geçirerek kendi çıkarları uğruna halkı sömürmeğe, kullanmağa, ülkelere hayati zararlar vermeğe vatandaşları mağdur etmeğe başlamışlardır. Halklar, ülkeler bu seçilmiş siyasilerin görevi suiistimalleri ve ihmalleri, bilgisizlikleri, kişiliksizleri, tecrübesizlikleri ile iflaslara, kaoslarsa, açlıklara, savaşlara, isyanlara varan büyük mağduriyetlere maruz kalıyorlar. Bunun önüne bir şekilde geçilmesi gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye´de da tek adam başkanlık sistemini ben şahsen demokratik bulmuyorum. Demokratik devlet yönetimlerinde halk adına verilen yetki bir den fazla kişi ve kurumlarda olmalıdır, bu yönetimi hantallaştırmaz.

DEVLETİN YÖNETİMİ ve KURUMLARI BİR EMANETTİR! BU EMANETLERİN VAR OLMALARI, ÇIKARLARININ KORUNMASI SAVUNULMASI BU EMANETLERİN TEMEL YASA YÖNETMELİKLERE GÖRE ÇALIŞMALARI İLE SİYASİLER GEÇİCİ BİR SÜRE İÇİN SEÇİLİP GÖREVLENDİRİLMİŞ oldukları unutulmamalıdır. Demokratik devlet yönetimlerinde hükümetlerin, siyasilerin üstbürokratların keyfiyetlerine de yer yoktur! Ülke, vatan, devlet ve kurumları geçici süre seçilmiş siyasilerin ne kendilerinin, nede babalarının çiftliği gibi yönetilemez. Siyasiler kendi çiftliklerinde dahi toplumsal kurallar gereği istedikleri gibi hareket edemezler.

“HER HÜKÜMET KENDİ EKİBİYLE DEVLETI YÖNETMEGE ve ÜLKEYE HİZMET ETME HAKKİ VARDIR” SÖYLEMİ VE SAVUNMASI, SAÇMA VE YANLIŞ BULUYORUM! KENDİ EKİBİMİZLE, TAKIMIMIZLA ÇALIŞMAK İSTİYORUZ DİYE DEVLETİN KURUMLARINI GELİŞİ GÜZEL KENDİ YAKINLARINI; AKRABA DOSTLARINI, DALKAVUKLARINI, DOLDURAMAZLAR! BAKANLAR, BAŞBAKAN, CUMHURBAŞKANI DAHİ DEVLETİN HERHANGİ BİR KURUMUNA İSTEDİĞİNİ ATAMA, SEÇME, KAYIRMA HAKLARI OLMAMALIDIR, AKSİSİ DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMİNE, ÖZELLİKLE FIRSAT EŞİTLİĞİNE, İNSAN HAKLARINA TERS DÜŞER. Ve süre gelen bu anlayış ve uygulama devlet yönetiminde birçok olumsuzluklara neden olmaktadır.    

Demokratik devlet yönetimi mekanizmasında “fırsat eşitliği”  ön plana çıkar, göreve hak edenin seçilmesi herkesin, ülkenin devlet yönetimin yararınadır.

TÜRKİYE GİBİ DEMOKRATİK ÜLKELERDE BEŞ BİN KİŞİLİK İYİ ORGANİZE EDİLMİŞ BİR EKİPLE DEVLET KISA SÜREDE ELE GEÇİRİLİP, İSTENİLEN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR GERÇEĞİ ABARTILI KARŞILANMAMALIDIR!

 Taslak yazıdaki hatalar için hoşgörünüze sığınıyorum.  Türkiye’de bu konunun da uzmanlarca ele alınıp düzeltilerek tartışılmasında yarar vardır diye düşünüyorum.

 (drhusso,23.6.2012)