MIME-Version: 1.0 Content-Location: file:///C:/1C479AF7/makale67.htm Content-Transfer-Encoding: quoted-printable Content-Type: text/html; charset="us-ascii" AVRUPA ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEKLER&#= 304; FEDERASYONU

 

E-Mail ile bana ulaşan aşağıdaki yazıyı sizlerinde ilginizi &= ccedil;eker düşüncesiyle Web sitemde yayınlıyorum.<= /span>

Yorum okuyana a= ittir.

 

dr. husso

 

 

 

 

 

 

AVRUPA ATATÜRKÇ= Ü DÜŞÜNCE DERNEKLERİ FEDERASYONU
AVRUPA-ADD

Föderation der Vereini= gungen zur Förderung des Gedankenguts Atatürks in Europa e.V.=

Richmodstr. 7, 50667 KÖLN   T= el: 0221-925 88 90, Fax: 0221-925 88 919

Internet: = www.ataturk.de   E-Mail: avrupa-add@ataturk.d= e

--------------------------------------------= ---------------------------------------------------------------------<= /o:p>

 

&nbs= p;

K&ou= ml;ln, 3 Mayıs 2005

&nbs= p;

TBMM BAŞKANI BÜLENT ARINÇ'A AÇIK MEKTUP


3 Kasım 2002 seçimlerinde oyların üçte birini alarak sandalyaların ise ü&cce= dil;te ikisini kaparak adaletsizlik örneği veren "Adalet ve Kalkınma Partisi" (AKP), TBMM Başkanlığına si= zi seçti.

O herkesi şaşırtan tarihten beri, çeşitli vesilelerle yaptığınız açıklamalar, düzeyi gittikçe düşen bir eğilim içerisinde olduğunuzun göstergesidirler.

Özellikle, "türban" olarak nitelenen ancak onunla hiç bir ilgisi olmayan "sıkmabaş" konusunda ortaya attığınız ifadeler ne çağdaş değerlere ne de - sık sık telâffuz ettiğiniz - AB ülkelerinin kri= terlerine uygun düşüyor.

Aslında, siz ve sizin gibi düşünenl= erin özlediği sistemle yönetilen Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürgeci ülkelere peşke#= 1; çeken İstanbul Saray Hükümetinin başındakil= er ve Padişah, sadece kendi makam ve ayrıcalıklarını kurtarmak için, emperyalist ülkelerden İngiltere'nin kurdurduğu "İngiliz Muhipler Cemiyeti"ne üye olmayı tercih ederlerken, Anadolu'da Kurtuluş Hareketinin meşalesini yakan Mustafa Kemal ve onurlu Türk Halkı'nın= , her bakımdan olağanüstü güç koşullara karşın kurdukları Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başında bugün sizin sahip olduğunuz nitelik= ve düzeyde bir kimseyi görmek, Atatürk'ün kurtardığı ve kurduğu çağdaş ve bağımsız Türkiye için çok hazin bir talihsizliktir.

 

Ayrıca şu ned= enlerden dolayı da öyledir:

Atatürk ve İnönü'den sonra en başarılı Cumhurbaşkanımız olarak kendisiyle onur duyduğumuz S= ayın Ahmet Necdet Sezer'in, kamusal alanlarda sıkmabaşla dolaşmanın çağdaşlığa aykırı düşeceğini açıklamasından sonra, TBMM'nin k= uruluş yıldönümlerinden birisinde, bir gazetecinin eşinizin ne= den bu törene katılmadığına ilişkin sorusu üzerine "Bilmiyor musun kardeşim? Şeyini şey ettiğimin şeyinden dolayı" şeklinde, değil bir Meclis Başkanına, insanî ilişkilerden yoksun bir kimseye bile yakışmayacak bir üslup kullanmıştınız.

Hele birçok konuda örnek aldığınız şu Arap ülkelerinin Devlet adamlarına bakınız! Hangisinin e#= 1;i sıkmabaş taşıyor? Türk giysi kültürü yerine nereden aldınız bu, kadınların kafaların= 05;n dışını da içine karartan, karanlık kültürü?

Seçim bölgeniz Manisa'da bir cami açılışı yapmayı, Cumhurbaşkanımızın verdiği Cumhuriyetimizin 80. yıldönümü resepsiyonuna tercih eden de siz değil miydiniz?
Bu ne biçim Meclis Başkanlığı ve ne biçim devlet adamlığı anlayışıdır? =

 <= o:p>

Böyle tutum ve davranışlarınız ortaya koymaktadır ki, siz, başında bulunduğunuz makama lâyık olduğunuz için değil, bir "demokr= asi kazası" sonucunda geldiniz.

Hele son zamanlarda özellikle Y ü r ü t m e organını ilgilendiren konularda yaptığınız bazı açıklamalar, kendinizi neredeyse Padişah zannettiğinizin bir başka örneğidir.
Ne demiştiniz: "Yunanistan'ın karasularını 12 m= ile çıkarma isteği, bizim için savaş nedeni sayılmamalıdır". Ne demek istediniz? Yani Ege Denizi'nin tamamı Yunanistan'a mı verilsin?

1 Mayıs 2005'te CNN-TÜRK televizyon kanalında sizinle yapılan söyleşide, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sa= yın Mustafa Bumin'in, bu yüce Mahkeme'nin 43. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşma= da, çağdışı siyasetin simgesi "sıkmaba&= #351;" konusuna değinmesi, anlaşılan sizi adamakıllı öfkelendirmiş, ki bu kez de en yüksek Y a r g ı organına karşı "kapatırım haa!" t= arzında, "ferman Padişahındır" edasıyla tehditler savurdunuz...

Aslında, Anayasa Mahkemesi'ne ilişkin olarak verdiğiniz örnekler ve savurduğunuz tehditler, sizin, hem bilgisizliğinizin, hem cumhuriyetçi demokrasiye inançsızlığınızın, hem çağdaş ve olgun bir devlet adamı olamadığınızın hem de adeta padişahlı= 87;a özentinizin belirgin kanıtlarıdır.

Şu ifadelerinizi size anımsatmak için olduğu gibi aktarıyorum: ''Bu Anayasa Mahkemesi'ni ben Meclis'in yapabilece= 7;i bir anayasa değişikliğiyle kaldırabilir miyim? Kaldırabilirim. Bugün AB ülkelerinin hiçbirinde bizde= ki Anayasa Mahkemesi'ne benzer bir kurum yok. Tartışmaya açmıyorum. Anayasa Mahkemesi'nden şikâyet etmiyorum.= Ama bir şey söylüyorum. Bazı ülkelerde anayasa komitesi var, bazı ülkelerde anayasa komisyonu, bazı ülkelerde de anayasa mahkemesi var. Bazı ülkelerde hiçbirisi yok. Anaya= sa Mahkemesi'nin şu veya bu isimle hiçbir şekilde olmadığı ülkelerin hepsi de demokratik ama biz hem 1961= hem de 1980'de Anayasa Mahkemesi'ne ihtiyaç duymuşuz ve bunu anayas= aya koymuşuz. Bunu değiştirebilir miyiz, değiştirebili= riz. Üye sayısını değiştirebilir miyiz, deği&= #351;tirebiliriz. Görev sahasını değiştirebilir miyiz, değiştirebiliriz. Yüce Divan yetkisini alabilir miyiz, alabiliriz. Her yasanın Anayasa Mahkemesi'ne gitmesini engelleyebilir miyiz, engelleyebiliriz. Her şeyi yapabilirim, ben Meclis'im. Anayasa Mahkemesi bir kanunu iptal ederken kendisi kanun koyucu değildir. Ben = bir şey yaparken sen ona karşı kanun çıkaramazsı= ;n demenin mantığının yanlışlığını söylüyorum. Ben yasama organı olarak istediğim yasa değişikliğini yapar&#= 305;m. İstediğim yasağı koyarım, istediğim yasağı kaldırırım. TBMM'nin bu yetkisi üzerine kimse perde düşüremez.''

 <= o:p>

Anayasa Mahkemesinin kapatmış olduğu, Millî Nizam Partisi'ni, Refah Partisini ve Fazilet Partisini kastederek, ''Bugün o partiler hayatta olsa, aynı eylemleri yapsalar Anayasa Mahkemesi kapatabilecek = mi? Kapatamayacak. Anayasanın 68. ve 69. maddesi değişti. Nasıl, 312'den mahkûmiyet alıyordu insan, bugün sonuçlarıyla c= eza olmaktan çıktı. Yani şunu söylemek istiyorum, demokrasi gelişiyor, süreç devam ediyor. Dün tabu sayılan konular bugün demokrasilerde figür haline geliyorsa mahkemeler de içtihat değiştireceklerdir, görü&#= 351; değiştireceklerdir. AİHM türbanı yasakladı, yaşasın AİHM; AİHM Apo' ya yeniden yargılama karar= ı veriyorsa yuh. Bu olmaz'' şeklinde ifadelerde bulunuyorsunuz.

Bu konularda size bazı gerçekleri anımsatmak ve bilgilendi= rmek zorunluluğu duyuyorum:

- AB üyesi ülkeler konusunda  b i l g i s i z s i n i z.  Çünkü, örne&#= 287;in AB'nin çekirdek ülkelerinden birisi olan Federal Almanya'nı= ;n Karlsruhe kentinde Anayasa Mahkemesi

v a r d ı r.  1994-1999 yıllarında Federal Cumhurbaşkanlığı yapmış olan Say&#= 305;n Roman Herzog, Cumhurbaşkanı olmad= an önce, Sayın Ahmet Necdet Sezer gibi Federal Almanya Anayasa Mahkemesi Başkanıydı.

 

Ayrıca bir de "Federal Almanya Anayasasını Koruma Teşkilatı"  v a r d ı r. Bu teşkilat, örneğin, Millî Görüş Teşkilatı, Ümmet-i Muhammed (Kaplancılar), PKK gibi gerici ve bölücü örgütlerin faaliyetlerini izler. Her yı= ;l bir rapor yayınlayarak, hangi yerli ve yabancı kişilerin kurdukları örgütler Alman Anayasasına aykırı faaliyetler içindedirler, açıklar.

Benzer bir Mahkeme 1790'lı yıllardan beri, işinize geldiğinde kendilerine pek öykündüğünüz ABD'de vardır ve "Supreme Court" adıyla oluşmaya başlamıştır. Eğitim ve öğretiminizin yet= erli özümseme ve algılama düzeyinden emin olabilsem, Anayasa Hukuku Tarihi ve Gelişmesi adlı kitabı açıp ABD'= nin 4. Cumhurbaşkanı olan James Madison ile Hazine Bakanı= Alexander Hamilton dönemindeki Anayasal gelişmeleri, ABD Yüksek Mahkemesi'nin (= Supreme Court) oluşu= munu ve 1794'teki Marbury-Madison Davası= 'nı okumanızı önerirdim. Yani siz ve sizin k= afadan olanlar belki hukuk okumuş olabilirler, ancak, böyle kafalar M= ecelle'ye şartlanıp zincirli kaldığından ve hatta "t= ürbanaltı karanlık"ta kaldıklarından, devletin temelini çağdaş hukuk temelleri üzerine oturtan aydınlanm= acı ve laik devlet sisteminden habersizdirler.

 

Biraz bilginiz olsun di= ye kısaca şuna da değinmek isterim: Bakın taa o yıllarda Hamilton ne diyor: &q= uot;Hukukun bir sorunu ele alması, anlatımını Anayasa'da bulan t&uu= ml;m halkın istencinin garanti altına alınmas= ıdır, ki halkın sadece bir bölümünü temsil eden Yasama organının geçici yapıdaki istencinden üstündür".

Cumhurbaşkanı= Madison ise "Anayasal yorum, politik sürecin gürültü ve zıtlaşmalarına değil, bağımsız yargıçların hükümlerine bırakılmalıdır. Anayasal sorunlar kamu önünde politik pazarlıklar sonucu kararlaştırılacaksa, Anayasa, birbiriyle yarışan hiziplerin, siyasal hırsların ve tar= af tutanların savaş alanına döner".

Sizin de şimdi yaptığınız bud= ur. Yapmak istediğiniz de herhalde bunca iç ve dış sorunla savaşmak durumunda kalan ülkemiz ve ulusumuza, anlamsız söylem ve eylemlerle vakit kaybettirmek.

Tesadüfen oturmakta olduğunuz Mustafa Kemal Atatür= k'ün koltuğunda bunları yapmaya

h a k k ı n ı z  y o k t u r,  o l a m a z...

Yukarda sözü edilen d&ac= irc;vanın Başyargıcı John Marshall, sonunda "Yasanı= ;n ne olduğunun değerlendirilmesi özellikle yargıcın işidir" kararını veriyor. Bunun anlamının= ise "Yasaların yorumu parlamentoya düşmez" oldu= ğu apaçık ortadadır...

 

- Padişahlığa  h e v e s l i  bir tutum içindesiniz: Demokratik rejimlerle yönetilen hiçbir devletin anayasası, iktidara gelen partilerin ideolojileri ve istekleri doğrultusunda
d e ğ i ş t i r i l e m e z.  Böyle ülkelerde hiç= ;bir Meclis Başkanı, sizin gibi keyfî ve sorumsuz açıklamalar  y a p= a m a z.

İfadelerinizden= çok iyi anlaşılıyor ki, eğer size fırsat verilse, siz hem Saltanatı hem de Hilafeti geri getirmeye teşebbüs edebilirsiniz.

İşte 27 Mayıs1960 hareketinin Türkiye'ye kazandırdığı bağımsız kurumlardan Anayasa Mahkemesi, size ve sizin gibi k= eyfî ve sorumsuz yönetim yanlılarına fırsat verilmemesi için kurulmuştur.

- Hukukçu olmanıza karşın  a d a l e t s i z s i n i z:= Kabarık sayıda AKP'li milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması gerekirke= n, bu konuda elinizdeki yetkiyi kullanma taraftarı olmadığınız CNN-TÜRK'teki ifadelerinizden anlaşılmaktadır. Demek ki, Anayasa Mahkemesi'nden Yüce Divan olarak görev yapma yetkisini alma tehdi= dini bu yüzden gerekli görüyorsunuz...

- Verdiğiniz bir örnek korkunç: AİHM'nin bölücü terör örgütü başını= ;n yeniden yargılanması konusuna ilişkin olası kararına tepki gösterenlere karşı çıktığınız anlaşılmaktadır. Bu tutumunuz takkenizi de maskenizi de düşürüyor ve gerçek kafa yapınız ve yüzünüz açığa çıkıyor.

 

Şu ü&ccedi= l; konuyu da iyi bilmenizde yarar var:

1. TBMM sizin babanızın çiftliği değildir,= ki siz çiftlik kâhyası gibi açıklamalar ve tasarruflar
yapasınız...

2. = Bizim Anayasa Mahkememiz Cumhuriyet'in Anayasa Mahkemesidir ve bunun anlamı şudur:
Bu Yüce Mahkeme, siz ve sizin gibi çağ ve uygarlık dışı söylem ve eylem sahiplerine karşı
laik, demokratik, bağımsız, üniter= , halka dayalı ve halk mayalı Türkiye Cumhuriyetini en
yüksek düzeyde hukukî olarak korumak ve kollamak görev= ini yerine getirmek için vardır.

3. Bugünkü tutumunuzla, bir gün bu Y&uu= ml;ce Mahkeme önünde hesap vermekten kaçınmayı
planlıyor olabilirsiniz. Ancak, hesap verme zamanı gelince, ölçüsüzlüğünüzü belki daha i= yi
anlayabileceksiniz.

Vatanımızı kurtaran ve Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal <= span class=3DSpellE>ATATÜRK'ün, halkın temsilcileriyle kurmuş olduğu TBMM'nin Başkanlığına, çağ ve uygarlık dışı bir zihniyetin temsilc= isi olarak, hiç mi hiç yakışmıyorsunuz.

 

Siz, Türkiye'nin geleceğini düş&uu= ml;nen bir devlet adamı değil, gelecek seçimleri düşünen sıradan bir politikacısınız... <= b>

 


Tamamen tükenmiş olan saygıyla

Dursun ATILGAN
AVRUPA-ADD
Genel Başkanı