Alt kimlik Üst kimlik, Federasyon, Özerklik,
Demokrasi, İnsan Hakları, Avrupa
Birliği,.. Safsataları ile
14-15./7/2006´de Ülke
içinde Terör, 13 Şehidimiz!!!
Türkiye
toprakları içinde gerçekleştirilen ard arda iki terör
eyleminde 13 şehit
veriliyor. Son eylemde terörist avında teröristlerle sıcak çatışmaya
girilerek 8 şehit
veriliyor. Çatışma
sonrası teröristler ellerini kollarına sallaya sallaya
izlerini kaybettiriyorlar. Herhalde; askeri güvenlik güçleri gün ağarıncaya
kadar yeni takviye kuvvetlerinin gelmesini siperlerinde saklanarak, korkarak,
eylemsiz beklediler. Sabah ise teröristlerin bomboş kaçış yollarına
helikopterli takviye kuvvetleri havadan bombalar yağdırarak öçlerini ve
intikamlarını almışlar. (Allahım, böyle kepazeliğe ağlar veya gülermisiniz?). Bu olay devlet için, hepimiz için çok
vahim bir olay, ders çıkarılması gereken çok acı bir vukuattır. Askerlik
hizmeti, vatan savunması için Türk Silahlı Kuvvetlerine emanet edilen gençlerin
daha iyi ve cağın gereksimlerine cevap verecek şekilde
eğitilmeleri, donatılmaları gerekmektedir. Cicili bicili komando elbiseleri
giydirilip eline piyade tüfeği verilerek erlerin, uzmanlaşmış profesyonel
teröristlerle, gözü dönmüş her kılığa girebilen canilerle çatışmaya sürülmesi
katilliktir, yani b ir o kadar caniliktir!. Subaylar ordu evlerinde çan canla
vakit harcayacaklarına, göbekli uyuşuk kokteyl generalleri medyada poz
vereceklerine; biraz kışlada bu gençlerin eğitimi ile ilgilenmelidirler. Bugünkü
halleriyle Türk- Güvenlik- Birimlerinin Kürt ayrılıkçı terörüne karşın
sürdürdükleri mücadele başarısızlığa mahkumdur. Sınır ötesi getirisi olmayan,
riskli ve külfetli askeri
operasyonlardan evvel sınır içindeki, yani yurt içindeki operasyonlarda
başarı gösterilsin. Kürt-Ayrılıkçı terörüne karşın yurt içinde yapılacak o kadar
çok iş var ki.
Sınır içinde teröristlerle çatışmaya giren ve 8 şehit veren, gece
karanlığında siperinden başını kaldıramayan, teröristlerin ellerini kollarını
sallayarak kaçmalarına seyirci kalan güvenlik birimlerinin, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin sınır ötesi askeri
operasyonu fiyasko ile noktalanır. Allah göstermesin, Kuzey Iraktaki Kürtlerin,
Peşmergelerin, PKK´larin ve
müttefikleri olan Amerikalı ve
İngilizlerin bataklığına da
gömülebilir
Ankara´nin
göbeğinde, İstanbulun Taksim meydanında Terörist başının dev posterini taşıyan,
ayrılıkçı Kürt Terörist bayrağını dalgalandıran, biji
apo diye bağıranlara etrafı ateşe veren dağıtan
ve bir şey yapamayan, sadece
uzaktan seyredebilen, Ayrılıkçı Kürt teröristlerine sahip çıkan siyasilere söz
söyleyemeyen, halkı galeyana getiren, kamu binalarını ateşe hedef gösterenlere
dur deyemeyen, Diyarbakır Belediye Başkanının eylemlerine devlete olan
hakaretlerine, tehditlerine ses
çıkaramayan, ayrılıkçı Kürt teröristlerin ve uzantılarının yurt dışındaki
propagandalarına, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine olan eylemlerine gösterilerine
çaresiz ve tepkisiz kalan, devletin yasalarını uygulamaktan korkan bir siyasi
idare; çoğunluk halk desteği
arkasında olmayan, zayıflamış, zedelenmiş
bir devlet otoritesi ile
Irak´a girilse ne
yazar girilmese ne yazar! Üç dört fırıldak köşe yazarının, kim ve
ne olduğu belirsiz iki üç torpilli
danışman bozuntularının talepleri üzerine, yeteri bir çevrenin yaygarası
uğruna sınır ötesi
operasyonunu ben anlamsız ve tehlikeli buluyorum, ülkeye ve devlete yarardan çok
zararı olacaktır. Ve bu tür sınır ötesi operasyonlar
yapılacaksa belli bir istihbarat sonucu ve aniden baskın şeklinde yapılmalıdır.,
PKK´i ve Ayrılıkçı Kürt terörünü
besleyen, son yıllarda yönlendiren, Iraktaki bir fiili durumu Türkiye´ye taşımak
isteyen, Barzani ve Talabanilere ve onların pesmergelerine hadleri bildirilecek boyutta
yapılmalıdır.
İşlerine geldiğinde Türkiyedeki tüm
olumsuzlukları askere, komutanlara mal edenler; hatta Şerefli Türk Silahlı
Kuvvetleri Kara Komutanını, kafa yapısı belirsiz yargıçların, savcıların soruşturmasına
yeşil ışık yakanların, el altından, dolaylı yönlendiren; kendilerine yakın
hissetmedikleri komutanları
yıpratmak için çamur
atanlar; Askere karşın Polisi kullanmak isteyenler; ülkesi, devleti,
Türkiye için canını vermekten
çekinmeyenlere, halkı, ülkesi, Türklüğü ile övünenlere, milliyetçilere
kamuoyunda hakaret edenler; onlara, yani biz milliyetçilere ulusalcı paranoyak diyen gerçek
paranoyaklar; toplumda oluşan tepkileri saptırmak içinde
uğraşanlar
Hangi yüzle Türk Silahlı Kuvvetlerini
Sinir ötesi operasyonuna zorlarlar ve , halktan da destek
ararlar!!!
.
Esasında ayrılıkçı Kürt teröristlerin
bir amacı da bu; Türk güvenlik
birimlerini boşuna uğraştırmak, moralini bozmak, ekonomiyi labilize ederek çökertmek, sinir ötesi askeri operasyonları
bahane edip dünya kamuoyunu yanıltmak, ileride birleşmiş milletler bir askeri
gücünü kendilerini korumak için Türkiye´de tampon bir bölgeye sokmaktır. Bunu
önceden görebilmek, tespit edebilmek içinde insanın uzman olmasına gerek
yoktur.
..
Devletin Türk
Silahlı Kuvvetlerin ve Türk Güvenlik Güçlerinin ve Türk istihbarat birimlerinin
bu acizliği, eğitimsizliği, korkaklığı, sorumsuzluğu, bu zafiyeti asla
affedilmemelidir, sineye çekilmemelidir. Bu sorumsuzlar ortaya çıkarılıp bir an
evvel görevden uzaklaştırılmalıdır diye düşünüyorum. Makam sahipleri üstesinden
gelemedikleri görevleri ve veya hatalı icraatları nedeniyle istifa edip
yerlerini başkalarına daha ehil kişilere bırakmalıdırlar diye düşünüyorum.
Maalesef bu erdemli davranışı bir çoklarımız
gösterememektedirler. (Vukuatın TBMM´ de görüşülmesi
için TBMM´in toplanmasını gereksiz, emniyetsiz gören bir siyasi
zihniyet) Batıda
böyle durumlarda bırakın bir iki bakanın istifasını, komple hükümet, hatta
meclis istifa ettirilirdi. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları görevden
alınarak erken emekliliğe sevk ettirilirdi. Sayın başbakanımız İsraili
terör mücadelesinde kınacagına, belli
Nasyonalist-Arapların avukatlığını üstleneceğine, Türkiyedeki terör olaylarına
dönsün baksın. Türkiyenin çıkarlarını korusun. Bu vatan uğruna şehitlerin kanın
öcünü almak için gerekeni yapsın. Ana, baba, bacıların,
kardeşlerimizin gözyaşlarını dindirsin. İsrailin terörle mücadeledeki
cesaretini kararlığını disiplinini biraz örnek alsın.
..
Dünkü en çok
okunan ciddi bir haber listesinde kokuşların magazin haberleri ön sıralarda
iken, 13 şehit haberi 5 sırada idi. Bugün de kokoşların magazin haberleri ilk sıralarda iken 13 şehit ile
ilgili haberler ilk ona bile girememiştir.
İşte bakın! bir
Toplum için, Türkiye için en korkulanı, en vahimi olanı bu ilgisizlik,
çaresizlik, kokuşluk gelişmesidir.
( bu gelişmenin nedeni okullardaki
eğitimsizliğin yanı sıra, medyanındı toplumu yanlış yönlendirmesinden
kaynaklanmaktadır.)
Diğer bir gözlememim ise 13 şehit ile
ilgili hükümet üyelerinin demeçleridir. Yurt içinde ara arda iki terör eyleminde
13 şehit veriliyor, teröristler yurt içinde zayiat vermeden izlerini
kaybediyorlar. Güvenlik birimleri kaldıkları siperden başlarını bile
kaldıramıyorlar. 13 şehitli yurt içinde vuku bulan
terör eylemlerinin görüşülmesi, tartışılması için TBMM´in toplanılmasını hükümet üyeleri ,
siyasiler gereksiz buluyorlar! Bu halkta onları yakın zamanda gereksiz
bulacaktır.
Başbakanın
kullandığı kelimeler ve beden dili bende bıraktığı izlenim ise; bu işin
üstesinden gelemeyeceği, daha da tehlikeli boyutlara ulaşacağı yönündedir. Tüm
kalbimle bu konuda yanılmam olmamdır! Türkiyenin siyasi ve ekonomik
kaosa sürüklenmemesidir.
Türkiye´de Terörle mücadeledeki
başarısızlığın nedeni insan hakları, demokrasi, Avrupa Birliği, yasa
eksikliği gösterilmez.
Demokrasinin, insan hakları ve Avrupa Birliğinin temellerinden biri can ve mal
güvenliğidir, teröre karşın
amansız, kararlı ve ciddi mücadeledir, ülkede huzur ve güvenliğin,
ulusal birliğin ve bütünlüğün sağlanmasıdır. Ülkenin birlik ve
bütünlüğünün korunmasıdır. Duygulu boş ve anlamsız laflarla, gereksiz
yaygaralarla ve veya başkasının yardımıyla terörle mücadele edilemez.
Terörle mücadelede
yeni yasalara da gerek yoktur. Terörle mücadele yasaları ileride
ülkenin başına daha da ağırlaştıracaktır, bu yasalar siyasiler tarafından
kişisel ve parti çıkarları ile suiistimal edilme olasılığı
vardır. Kısaca; Avrupa birliği, ABD, iç ve diş borçlar birer
bahanedir. Kendi
acizliklerine, sorumsuzluklarına, bilgisizliklerine, ehliyetsizliklerine ve kötü
icraatlarına karşın bir kara çarşaf örtüsü gibi
kullanılmaktadırlar.
Değerli Arkadaşlar,
Türk Güvenlik Birimlerinin terörle mücadeledeki başarısızlığın başlıca nedeni
siyasi istikrarsızlıktır, hükümetten kaynaklanan kararsızlıktır, zedelenmiş zayıflamış bir devlet
otoritesidir ve güvenlik güçlerinin eğitimsizliği
laçkalığıdır. (Ben onlara günü gösterirdim ama
arkalarında, Avrupa Birliği veya Irakta ABD var benzeri demeçlerle sadece
Dünyada alay konusu olunur.) Kısaca,
benim kanaatime göre bu hükümet yönetim anlayışı ile, Cuma namazı
hutbelerine benzer ekran yaptırımları ile ayrılıkçı Kürt terörünün üstesinden
gelinemeyecektir. Hükümet yönetiminin bir an evvel güven tazelemesi gerekir.
Bu konu ile ilgili diğer bir
makaleyi makale66 indirebilirsiniz.
İzmir,
17.02.2006. dr. husso (Bu makaleyi
tanıdıklarınıza e-maille gönderin)
·
Burada diğer
bir konuya çok kısa değinmek istiyorum. her nedense yıllardır Türkiyenin Irak
politikasından en çok zarar görenler, Türkiyenin yanlış kararları ve icraatları
ile darbe üstüne darbe yiyen, tamamen Kürtlerin, pesmergelerin insafına terk edilip yok olma aşamasında
bulunan oradaki soydaşlarımız, canlarımız, kardaşlarımızdır, kandaşlarımızdır, yani Iraklı
Türkmenlerdir. Hiç değilse Oradaki tüm
Türkmen çocukların, gençlerin ve
belli bir kapasite dahilinde Iraklı çocukların, üniversiteli gençlerinin geçici, savaş
süresince Türkiyeye getirtilip
eğitilmeleri bizim insani, komşuluk görevimiz olmalıdır.
Amerika ve Avrupadaki Yahudi desteği güveninden ziyade.
Israel teröre karşın mücadeledeki
birlikteliğine, dünyadaki mükemmel iyi istihbaratına, iyi eğitilmiş, donatılmış
ve motive edilmiş güvenlik birimlerine ve en çok
elindeki uzaktan kumandalı nükleer silahlarına güveniyor ve Tüm Arap Alemine,
meydanda okuyabiliyor, Dünya´yida pek umursamıyor.
Israel kadar olamadık diye yakınan bazı
değerli vatandaşlarımız ve siyasilerimiz bu gerçeği de göz ardı etmemelidirler.
Türkiye zamanında nükleer silahlara sahip
olmalıydı!!! İleride bu silahları üretmek,
bulundurmak ve gerektiğinde
kullanmak üzere dünyadaki güvenlik politikasını yeni bastan belirlemekten
kaçınmamalıdır, tepkilerden den korkmamalıdır. Türkiye kendi güvenliğini kendisi
ve etkin silahlarla sağlamak için gerekenini yapmalıdır, Türkiye kendi
güvenliğini Batılıların, Amerikalıların insafına, çıkarlarına terk etmemelidir.
Batili çıkar güdümlü Birleşmiş
Milletlere de fazla güvenilmemelidir. ABD, Fransa,
İngiltere, Rusya, Cin, Hindistan, İtalya, Pakistan, Israel v.d. Nükleer silahları bulundurmak ve geliştirmek ve
kullanmak hakkına ne kadar
sahipseler Türkiyede bu nükleer silahları barındırmak, geliştirmek ve kullanmak hakkına
sahiptir. Bu
konuda bilimsel projelere de bir an evvel başlamalıdır.
** Temmuz ayı makalemde; 3-4 yıl zarfında AKP döneminde iki, üç kat artan
iç ve dış borçların, özelleştirme dairesi tarafından haraç mezat satılarak elde edilen
gelirlerin ve vergi gelirlerinin ve diğer kaynaklarının nerelerde nasıl harcandığı, kullanıldığı konusunundu
gözlem ve değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmayı ve tartışmayı
düşünmüştüm.
Sahiden bu çığ gibi arttan bu
borçlar, ülkenin tüm gelirleri, kaynakları nerede nasıl ne zaman harcandı,
kullanıldı! Neler yapıldı. Sizler
bu konu hakkında hiç kafa yordunuz mu, merak ettiniz mi, sizler bu konuda ne
düşünüyorsunuz acaba? Sizler
de bu sorulara cevap hazırlayın lütfen. Hatta size yardımcı olmaları için
seçtiğiniz, oy verdiğiniz siyasilere de ricada bulunun. Şu bizim ekranlarda
havalara giren ve pek çok konuda cancan eden, ahkam
kesilen uzmanlara ve veya mekan mekan dolaşan
ekranlarda program üstüne paralı program yapan, sadece kendi ceplerine
yarayan profesör unvanlı
ekonomistlere de sorabilirsiniz. (En iyisi onlara hiç sormayın, çünkü aklinizi
daha da karıştırırlar). Hatta sokakta yakalarsanız eski DPT-başkanından da soruların
çözümünde kopya alabilirsiniz, bu başkan bu konuda sayılı uzmanlardan biri sayılır. Sayın Demirele de siz ne yaptınız onlar
ne yaptı diye de sorabilirsiniz.
Sizlere başarılar
dr. husso
İzmir, 16.07.2006