Her
şeye rağmen Avrupa Birliği Üyeliği, değermi?
Konu
hakkında farklı bir değerlendirmen. Sorunun cevabı hakkında sizlerde
düşünün. dr. husso
…………
Stoiber: "Türkei kann nicht EU-Mitglied
werden" (Türkiye Avrupa Birliğine üye olamaz! Alman CSU-Parti başkanı E. Stoiber)
…. Nicht-Anerkennung des EU-Mitgliedes Zypern durch die
Türkei als "absolut inakzeptabel" und "krass vertragswidrig". Er bekräftigte
seine "klare Ablehnung" einer EU-Vollmitgliedschaft der Türkei und forderte stattdessen,
die Türkei in eine "intensive Nachbarschaftspolitik" einzubeziehen.
"Die Türkei ist
kein europäisches Land und kann deshalb
am Ende der Verhandlungen auch nicht EU-Mitglied
werden", erklärte Stoiber.
Prodi droht Türkei mit Aussetzung von EU-Beitrittsgesprächen, (Podi; Avrupa
Birliği Üyelik görüşmelerini iptal ettirmekle Türkiye’yi tehdit ediyor, İtalya
başbakanı.)
Dienstag 7. November 2006, (7.11.2006)
Sebep
ise; Kıbrıs’ı Rumlara tamamen teslim
etmememiz imiş ve benzeri safsatalar. Aslında Kıbrıs ve insan hakları
ihlalleri, işkence, demokrasi ve diğer safsatalar birer bahane. Bunlar tamamen yüzsüzleşmişler. Verdikleri
sözlerden, vaatlerden attıkları imzalardan vazgeçmek için her türlü bahaneye
sarılıyorlar, bu uğurda da yüzsüzleşmekten hiç çekinmiyorlar. Avrupa Birliği;
Türkiye’yi siyasi ve ekonomik parçalamak isteyen iç ve dış şer güçlerin,
teröristlerin, vatan hainlerin direktifleri üzerine, Türkiye’nin önüne her defasında yeni
şartlarla geleceklerine, ilk evvel verdikleri sözleri yerine getirsinler, imza
attıkları antlaşmaların arkasında kendileri durmasını bilsinler,. (Bakın, daha dün Kıbrıs, limanlar konusu
Avrupa Birliği üyeliği için sürdürülen müzakerelerde ön şart konusu değildir
diyen kendileriydi. Türkiye ve kuzey Kıbrıs Avrupa Birliğine katılınca zaten bu
sorun kendiliğinden kalkacaktır diye düşünüyorum. 301. maddenin kaldırılması,
yani vatana, devlete, millete, ulusa her türlü hakareti serbest bırakan hiçbir
yasa dünyanın hiçbir devletinde bulunmamaktadır. Örneğin, 2006 edebiyat Nobel
ödüllü yazar kendi ulusu hakkında iç ve diş kamuoyunda sarf ettiği gerçek dışı
iddiaları sözlerin benzerini Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan bir yazar,
düşünür sarf etse veya kendi ulusunu aşağılayıcı sözler söylese, yazılar yazsa
başına geleceklerini bir görün. İlk
evvel bastarda diye yüklü para cezası alırlar, daha sonra da genelde toplumdan
silerler, akli dengesi yerinde değildir
diye onu artık ciddiye almazlar, …
Avrupa
Birliği zibidileri, yüzsüzleri Türkiye`yeye insan hakları, demokrasi, azınlıklar, terör
v.b. dersi vermeğe kalkışmadan evvel, kendi kiclarindaki pislikleri görüp temizlemesini
öğrensinler, bilsinler. Kendi pislikleri ile örnek mi diyorsunuz, veya
istiyorsunuz; Size bir iki örnek:
A. Hollanda da 2006 erken seçimlerinde Hayali Ermeni soykırım iddialarını,
(Ermeni Faşistleri ve istihbarat birimleri tarafından ortaya atılan ve Avrupa Birliği
üyelerine kabul ettirilmeğe çalışılan hayali ermeni soykırım iddiaları) kabul
etmeyen, farklı fikirlerde bulunan 3 Türk kökenli Milletvekilli adayını seçimlere
katılımlarını yasaklamıştır..
B. Fransa Ermeni soykırımını kabul etmeyen, farklı fikirlerde olanlara ağır
cezalar uyguluyor.
C. Bir çok Avrupa Birliği ülkeleri kendi
dillerini öğrenmeyen, kendi kültürlerini benimsemeyen yabancılara oturma ve çalışma izni vermiyorlar, Hatta okullarında
kendi aralarında dillerini konuşmayı ve evlerinde kendi ülke televizyonlarını
seyretmeyi bile yasaklıyorlar.
D. Basta Amerika olmak üzere bir çok batili Avrupa devleti, kendi çıkarları doğrultusunda
Türkiye’de ve başka ülkelerde huzursuzluk
çıkarmak, siyasi ve ekonomik kaos yaratmak v.b. olaylar için Teröristleri, bebek canileri bile eğiterek, maddi ve manevi destek vererek kullanıyorlar…
Sonrada
gelip bu 21 yüzyılın insanlık maskaraları ekonomik, teknolojik ve satın aldıkları
itlerine güvenerek biz Türklere ve mazlum
devletlere İnsan hakları,
demokrasi, azınlıklar dersi vermeğe cüret
ediyorlar. Türkiye gibi ülkelerin, Batili ülkelerin serine karşın nükleer
silahlara sahip olmalıdırlar. Kendileri bu silahları bulundurmakta ne kadar
yetkili, hakli iseler, Türkiye de bu sílahları üretmek ve bulundurmak, gereğinde
kullanmak içinde o kadar yetkili ve haklidir!!!!!
İnsan hakları ihlalleri ve
işkence konusunda; ise ne devletin nede
hükümetin bu konuda her hangi bir negatif yaptırımı söz konusu olamaz. Bu tür
görevi suiistimaller genelde ferdi yaptırımlardan ortaya çıktığı şüphesizdir.
Türkiye’de işkence haberleri ayrılıkçı güçler tarafından abartılarak maksatlı
olarak Batı ülkelerinde yayılmaktadır. Yani bir nevi Türkiye’ye zara vermek
gayretiyle separistlerin başarılı bir propagandasıdır. Batılı devletler işkence
konusunda Türkiye’yi suçlayacaklarına ilk evvel kendi pisliklerine baksınlar,
kendi insan hakları ihlallerine, kendilerinin sistematik işkence
yaptırımlarına, insan hakları ihlallerini temizlensinler. Irak’ taki işlenen soykırımdan,
insanlık sucundan duymak, haberdar olmak istemezler. Mahkûmlara insanlık dışı eziyetleri her
nedense dünya kamuoyunda tartışılmaz.
İşlerine gelince; onlar bizden
insan değiller, bizleri yok etmek için çalışırlar, insan hakları bu insanlar için geçerli
değildir diye utanmadan da yapılan işkenceler haklı çıkarılmak istenmektedir.
Ve daha neler, neler…, bunlara sizde şahit oluyorsunuz. Türkiye’ ye gelince aslan kesiliyorlar,
Türklerin iyi niyetini suiistimal ediyorlar… 40000 kişinin ölümüyle, 100-
milyarlarca harcamalara sebep olan bir terör örgütünün liderini ve
yöneticilerine arka çıkıyorlar, onları halk kahramanları olarak alkışlıyorlar,
eylemlerini el altından teşvik te ediyorlar. (Bence hükümet etmek, Türkiye’nin liderline
bürünmek vaazlar vermek olmamalıdır, Ülkenin çıkarlarını içte dışta korkmadan
ciddi şekilde korumak, savunmaktır, Türkiye’yi parçalamak isteyen
leşkargalarına, havlayan itlere hadlerini bildirmektir. )
Diğer bir konu ise AB-üyeleri
ikide bir ayrılıkçı, bozguncu şer güçlerin direktifleri doğrultusunda bize
azınlıklar konusunda baskı uygulayacaklarına ilk evvel kendi içlerindeki
pisliklere bir baksınlar. Kendi
bünyelerindeki azınlıklar sorunu çözmeden Avrupa biriliği üyesi olmuşlar ve
hala bu azılıkları derin baskı altında asimile etmeğe çalışmaktadırlar. Gerek
ekonomik gerekse demokrasi ve insan hakları konusunda Türkiye’den çok daha geri
ülkeler Avrupa birliği üyeliğine alınmışladır ve hala da alınmaktadırlar. Türkiye’nin önüne şer güçlerin direktifleri
üzerine çıkartılan Türk Silahlı Kuvvetleri Fenomeni gelmeden evvel kendi
ülkelerindeki siyasi baskı uygulayan esassında devlet içinde devlet olan
kiliseye ve özel istihbarat güçlerine, onlardaki güvenlik güçlerinin
yaptırımlarına bir baksınlar. Ben size ülke isimleri vermeden şöyleyim.
Neredeyse bütün devlet kurumlarını ciddi bir gözetim altında bulunduruyorlar,
hareket sınırlarını, bakanları dahi dinlemeden kendileri belirliyorlar. Bazı
ülkelerin devlet iç yapısı bir polis ve veya bir kilise devleti gibi
çalışıyor.. Başka bir örnek Almanya’da
en zengin, devlet bütçesinden de daha varlıklı olanın kilisenin olduğunu
duymayan yoktur. İç ve dış politikaların belirlenmesinde, siyasilerin
yönlendirilmesinde kiliselerin dolaylı rolünü bilenler de çoktur.
Kısaca, Demokrasi farklı birimlerin, farklı
düşüncelerin kombinasyonundan ortaya çıkan yönetimsel bir güç birliğidir. Ülkelerin çıkarları, huzur ve güvenlikleri ve
gelecekleri söz konusu olduğunda tabi ki ülke içindeki tüm kurumlar, bu kurumlar içerisinde Silahlı Kuvvetlerde,
görüş bildirecektir ve gereğinde yaptırım güçlerini de kanunlar çerçevesinde
kullanacaktır. Bu gerçek
unutulmamalıdır; Türk silahlı kuvvetleri halkın içinden cıkmış, yani halkın bir
parçasıdır. Türkiye’de güçlü Güvenlik
güçleri, Bilhassa güçlü Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye acısından olduğu kadar
Avrupa Birliğinin ve Dünyanın huzur ve güvenliği, çıkarları içinde yararlıdır.
Bu güç siyasi zaaflarla zayıflatılmamalıdır aksine daha da
güçlendirilmelidir.
Bunların ikide bir Türkiye’ye
gelip insan haklarından, demokrasiden gevezelik etmelerine müsaade
edilmemelidir. Onlara kendi pislikleri, sınırları hatırlatılmaktan asla
çekinilmemelidir. Bakın bir Türk siyasetçisi veya sıradan bir Türk düşünür;
onların bizim ülkemizde sergiledikleri küstahlıkların onda birini, Batılı
ülkelerinde sergilemeğe kalkışsalar inanın onları yaka paça, hırpalayarak sınır
dışı ederler ve bir daha ülkelerine girmelerini yasaklarlarda. Fakat Türkiye aleyhine eylemde bulunan Türk
siyasetçileri, Türk yazarları, Türk bilim adamlarını ise el üstünde tutulurlar,
ödül üstüne ödüllendirirler. (
hayır, abartmıyorum. 14 sene onlarla yasadım, çalıştım azda olsa onları
tanıyorum. Yinede bana inanmıyorsanız Fransada, Hollanda da, Avusturya da,
Almanya da bulunan hemşerilerinize doğruluğunu bir sorun. Veya arada sırada
Türk gurbetçilerle gurbet elinde yapılan röportajları izleyin!)
Dünyadaki birçok munisebetin sorumlusu, Fakir ülkelerin geri kalmışlığın
sebebi aslında; Batılı devletlerin ta kendileridir. Onların ekonomik, güç arsızlığıdır, kafa
yapılarıdır. Kendi çıkarları uğruna her
şeyi göze alırlar. Asırlardır geliştirdikleri teknolojileri diğer insanlara,
uluslara hükmetmek için, diğer insanları, ulusları sömürmek için kullanmaktan
da çekinmemişlerdir ve çekinmezlerde. Gelişmekte olan ülkeleri yardım adı
altında verdikleri kredilelerle borçlandırıp tamamen kendilerine bağımlı
etmekten, kontrol altına tutmaktan, sömürmekten de geri kalmamaktadırlar….
Türkiye bir askeri ve ekonomik
süper güç değildir, doğrudur. Fakat bu Batılı şarlatanlara gerektiğinde
hadlerini bildirecek korkusuz saklı bir güçtür. Türkiye zengindir, Türkiye
çalışkandır, Türkiye dayanıklıdır, Türkiye büyük bir Potansiyeldir. Dünyada
Türkiye’ den başka hiçbir ülke bu coğrafyada bu iç ve diş siyasi ve ekonomik ve
tabiat zorlukları içersinde, içinde beslediği vatan hainlerin. separatislerin yıkımları altında var olmaz.
Günümüzde birçok ülke birçok ulus bu günkü varlıklarını Türklere
borçludurlar. Bunu ben değil, Batılı tarihçiler de yazıp söylemektedirler.
Doğruları yazan, söyleyen çizen kendi düşünürlerini, bilim adamlarını tehdit
etmekten, onları sıfırlamaktan da geri kalmıyorlar. Bu uygulamaları yetmedi,
şimdide hazırladıkları yasalarla gerçekleri söylemek isteyen sıradan
vatandaşları bile toplumdan men ediyorlar. Sonrada kalkıp sürü halinde Biz
Türklere insan hakları demokrasi konularında telkinlerde bulunuyorlar. Türkiye, biz
Türkler Batılıların bir maskarası olarak bu dünyada var olacaksak hiç olmayalım
çok daha iyidir. Batılı özentileri de şeriat özentileri, separatisler
de özenti duydukları ülkelerde yaşamak için serbesttirler. dr. husso
Aslında kabahat
onlarda değil, taviz üstüne taviz vererek onların yüzsüzleşmelerine neden olan
tecrübesiz, bilgisiz, korkak, tepeden inme ülke çıkarlarını savunmaktan,
korumaktan aciz bazı siyasetçilerimizdir ve ses seda getiremeyen günlük yaşayan
ve düşünen çoğunluk halkımızdır, bilhassa düşünürlerimizdir, sözde bazı bilim
adamlarımızdır, diye de düşünüyorum...
**
Türkiye’nin Avrupa birliğine üyelik görüşmelerini Avrupa Birliği yasa ve
yönetmelikleri çerçevesinde, daha evvel diğer ülkelerle yürütülen, diğer
ülkelere sağlanan koşullarla sürdürmesi yanayım. Bu görüşmelerde Avrupa
Birliğinin samimiyetini, ciddiliğini, niyetini net bir şekilde de dünya
kamuoyuna net bir biçimde bildirmesi istenilmelidir. Daha evvel verdikleri sözlerin ve imza
attıkları atlaşmalara sadık kalmaları hatırlatılmalıdır. Türkiye’yi ipe sapa
gelmez bahanelerle kendiliğinden vazgeçirme, caydırma ikiyüzlü politikalardan
vazgeçmeleri istenilmelidir. Bence bu
müzakerelerde meydanı ayrılıkçı ve şer çıkar guruplarına yenik
bırakmamalıdır. Müzakerelerle daha
bilgili deneyimli daha hazırlıklı siyasilerin katılmasında yarar vardır. Bu arada Avrupa üyeleri Türkiye konusunda
daha net bilgilendirilmelidir. Separatislerin, şer çıkar grupların Avrupa birliği üyeliği
müzakerelerini fırsat ganimet sayarak sürdürdükleri faaliyetlere karşın da,
onların anlayacağı dilden yaptırımlar uygulanmalıdır. Kısaca hükümet etmek, hele Türkiye’nin liderliğine
bürünmek çok ciddi iştir, boş vaazlara benzemez. Cesaret işidir, bilgi, tecrübe
işidir, iyi bir ekip işidir.
40
000 kişinin ölümüne neden olan. 100-milyar üzerinde harcamalar neden olan bir
terörist örgütün başı ve yöneticilerine hadlerini bildirmektedir, Korumalı
şatosundan terör örgütün faaliyetlerini yönetmesine, hükümet ile dolaylı
anlaşmış görüntüsü vererek saldırmazlık paktı ilan etmesine, Devlete acık seçik
posta koymasına izin vermektir; hükümet etmek.
Atatürkçülük,
Cumhuriyetçilik, Vatanseverlik; Bayramlarda bayrak sallamak, Anıtkabirde
ağlamak, sloganlar atmak, balkonlarda Atatürklü bayraklar asmak, zayıflık,
acizlik, belirtisi değildir. Atatürkçülük, Cumhuriyetçilik, Vatanseverlik
kişisel, siyasi çıkarlara kısa yoldan varmak için, başka insanları kullanmak
için, devleti kazıklamak için düşünülen bir araç olmamalıdır. Atatürkçülük,
Cumhuriyetçilik, Vatanseverlik, İnsanlık ülkesi, devleti, dini, çevresi için
çalışan, üreten olmalıdır. İyi, bilgili
bir nesil yetişmesine katkı sağlamak olmalıdır. Ankara’nın, İzmir’ in.
İstanbul’un göbeğinde biji Apo
diye bağıranlara, Türkiye’yi parçalamağa çalışanlara bu cesareti vermemektir.
Ölümüne dahi üzerlerine birlikte gitmektir.
dr. husso