Müdek ile ilgili şu an akla gelen bazı görüş ve önerilerimi kısaca bildirmek istiyorum

 

  1. Müdek kırtasiye uğraşları,  test değerlendirmeleri ile arzu edilen öğretimsel ve bilimsel faaliyetlerin kalitesi artırılamaz.  (Arzu edilenin tam aksine öğrenciler müdek testlerini öğretim üyelerine karşın bir koz olarak kullanıyorlar. Öğretim üyeleri kendi aralarında ki dedikodularda test sonuçlarını ileri sürerek üstünlük sağlamağa da çalışmaktadırlar!  …..)
  2. Öğretim ve bilimsel araştırmaların kalitesi artırılmak isteniliyorsa, ilk evvel alt yapı ve bilhassa öğretim elemanlarının kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor. Öğretim elemanının kalitesi ise, ta işin başında, yetiştirilmesinde ve seçiminde başlar. Seçim ve atamalardaki keyfi uygulamalara imkân veren yasa ve yönetmeliklere de baksınlar. Yüksek öğretim ile ilgili yasa ve yönetmeliklerin kalitesi de yükseltilmelidir. İleri zekâlıların MÜDEK testlerinde bana, yüksek öğretim ile ilgili yasa ve yönetmelikler hakkında, YÖK hakkında, TÜBİTAK haklında, Rektörlük, dekanlık hakkında görüşlerim ve  ve önerilerim istenilmemektedir, sorulmamaktadır, neden?)
  3. Öğretim elamanlarına layık görülen maaşlarla, ücretlerle arzu edilen performans artırılamaz.  Bizim geleneksel ileri zekâlılar bu tip anlamsız, belirsiz testlerden evvel bizlerin maaşlarımızın iyileştirilmesi ile biraz ilgilensinler. Geçenlerde gazetenin birinde yılın ikinci yarısından sonra ödenecek memur ve emekli maaşlar tablosuna baktım, inanın üzüldüm. Bir milletvekilli maaşı yaklaşık bir öğretim üyesi maaşının 5 katını, 60 yaşındaki bir profesörün maaşının neredeyse 3.5 katını alıyordur. Göreve yeni başlayan bir polis memuru bir üniversitede çalışan doçentten daha fazla ücret alıyordur. YÖK tekiler , rektördekiler bu tabloya bakarak ilgililere nedenini sormaları, kamuoyuna açılmaları gerekmez mi.  Üniversitelerde herkes tıp fakülterindeki öğretim üyeleri kadar dışarıdan kazanmıyor!    (-Yarardan çok zararları bulunan milletvekillerine astronomik maaşları ve fuzuli ve haksız ödenekleri, ekstraları için kaynak bulabilen; - partilere hak etmedikleri paralar için ödenek ayırabilen,  - hayali göstermelik işler, projeler için de kaynak ayırabilen, - yandaş sanayicilerini maddi ve manevi teşviklerle ihya edebilen,… Bu devlet, bu devlet yönetim zihniyeti,  yüksek öğretime ve bilime de, bizim maaşlara, ücretlere de yeterli kaynağı bulmalıdır, ayırmalıdır. Eğer bu ülke, bu halk çağdaş yaşama; kaliteli eğitim ve öğretimle; yüksek öğretim kurumların kaliteli eğitim ve bilimsel araştırmaları ile ancak gerçekleşebilir. Ülkelerin, ulusların yaşam kalitesini belirleyen ve iyi geleceklerinin teminatı olan sadece üniversitelerdir, yani burada sürdürülen eğitim-öğretim ve bilimsel faaliyetlerin kalitesine bağlıdır. Gerisi safsatadır, yani boş laftır!!
  4. Benim yazı üslubumu öğretim üyeliğine yakıştırmayıp hakkımda soruşturma açtıranlar ve farklı görüş ve düşüncelerim nedeniyle üslubumu bahane edip cezalandıranlar. Üniversiteden atılmakla gözdağı verenler; biraz bize layık görülen ücretlere, ücret kepazeliğine ve yüksek öğretim kurumlarındaki keyfi uygulamalara ve buna imkân veren yasa ve yönetmeliklere ve kendi içlerindeki, kurumlarındaki gruplaşmalara, kadrolaşmağa baksınlar.   Kendilerinin ve sorumlu oldukları kurumlarının ögretimsel ve bilimsel faaliyetlerin ve yasa ve yönetmeliklerin kalitesine biraz baksınlar, ilgilensinler!
  5. Türkiye üniversiteleri Avrupa Birliği Yüksek öğretimdeki Bologna sürecine katılmalıdır, bütünleşmelidir. Bence bunun araştırması ve bütünleşme çalışmaları başlatılmalıdır. 
  6. Türkiye’de de öğretim üyelerinde (bilhassa mühendislik bilimlerinde) sanayi tecrübesi, belli bir süre sanayide basarîli çalışmaları, faaliyetleri aranmalıdır. Yakın gelecekte öğretim üyelerinin atanmasında bir ağırlıklı kriter olmalıdır.
  7. Kısa sürede paraya çevrilebilen, ülke ekonomisine katkı sağlayabilen uygulamalı kaliteli projelerin teşviki için;  proje hazırlayan ve yürütenlere o projeden belli bir pay oranında faydalanabilme imkânının verilmesi taraftarıyım. Günümüzde bazı göstermelik santez projeleri ile sanayicilere kaynak aktarılırken, öğretim üyeleri sanayicilerin emrinde ucuza çalıştırılmaktadırlar, görüşündeyim! (Bu sanayi destekli projenin de fos çıktığı söylenilmektedir. Bu gecen dönem yaklaşık 100 Santez başvuru projesinden sadece 12 santez projesi kabul edilmiştir, daha doğrusu para kaynağı yetebilmiştir)
  8. Türkiye genelinde okutulan tüm lisans dersleri için asgari konuların, ders içeriklerin belirlenmesi, önerilebilecek ve takip edilebilecek ders kitapların yurt dışı kitaplardan da yararlanarak hazırlanması.  Böyle bir çalışma bizim ileri zekâlıların test çalışmalarından çok daha verimli olacaktır diye de düşünüyorum. Yüksek öğretim kurumlarında Türkiye genelinde böyle bir projenin başlatılmasında yarar vardır. Akademik atamalarda öğretim üyelerinin kitap yazma kriteri de ağırlıklı bir kriter olması taraftarıyımdır.
  9. Öğretim üyelerinin verdikleri dersleri daha ciddiye almaları, daha iyi hazırlanmaları, cağın imkânlarından araç ve gereçlerden faydalanmaları gerekir. Kurum tarafından bu imkân sağlanmalıdır.
  10. Öğretim elemanı ile öğrenci ilişkilerin tekrar gözden geçirilmesinde yarar vardır. Koyu takım elbise giymekle, kravat takmakla, yüzü gülmez asık suratlı durmakla, havalı takınmakla, dersleri tahta önünde papağan gibi anlatmakla, öğrencilerle senli benli olmakla gerekli ciddiyet sağlanamaz. Yâda sınıfın çoğunluğuna zayıf not vermekle de ciddi öğretim sürdürülemez!
  11.  Birde örgenciyi kopya çekerken yakalamak ve onu okuldan uzaklaştırmak marifet değildir. Asıl yapılması gereken yeterli önlem alarak, ikaz ederek öğrenciye kopya çekme fırsatını vermemektir. Hele bu öğrencilerden biri yabancı uyruklu, misafir bir örgenci ise, bizler acısından vahim bir olaydır. Yabancı uyruklu öğrencilerle daha fazla ilgilenilmelidir, üniversite olarak onlara sahip çıkılmalıdır, sorunlarında yardımcı olmağa çalışılmalıdır. (İleride onlar ülkemizin birer fahri elçisi olacakları unutulmamalıdır.  Vede yabancı uyruklu misafir öğrenci ve akademikerler eğitim ve bilimsel faaliyetlerin yükseltilmesinde dolaylı bir doping ilacı gibi etki ettiği unutulmamalıdır. (ABD ve Avrupa birliği üniversitelerinde yabancı uyruklu misafir örgencilerin sayısının hayli fazla….)  
  12. Mühendislik örgencilerinde girişimciliğin çok zayıf olduğu izlenimindeyim!  Her kabiliyet yetenek gibi girişimcilik te sonradan geliştirilebilinmektedir. Ta öğrenimlerinin ilk yıllarında yönlendirilmelidirler. Öğrenimleri sırasında onlara gerekli özgüven kazandırılmalıdır. Bunun içince ilgili derslerin, seminerlerin yanında örneğin, -Yüksek öğrenimlerinin ilk yıllarında başarılı girişimci sanayiciler derslere davet edilerek örgencilerin karşısına getirilmelidirler. Başarılı sanayicilerin hayat, iş, insan ilişkileri meslek tecrübelerinden öğrenecekleri vardır. Bitirme tezlerin ve projelerin araştırma ve uygulamalı olarak verilmesi de onların girişimcilik aktivitelerine katkı sağlayabilir.

 

 

h. ozden

12.06.2007

 

Mak. Müh. Böl.

h.ozden@yahoo.de

www.dr-huso.com