Müdek ile ilgili şu an akla gelen bazı görüş ve
önerilerimi kısaca bildirmek istiyorum
- Müdek kırtasiye
uğraşları, test değerlendirmeleri ile arzu edilen öğretimsel ve bilimsel faaliyetlerin kalitesi
artırılamaz. (Arzu edilenin tam aksine
öğrenciler müdek testlerini öğretim üyelerine
karşın bir koz olarak kullanıyorlar. Öğretim üyeleri kendi aralarında ki
dedikodularda test sonuçlarını ileri sürerek üstünlük sağlamağa da
çalışmaktadırlar! …..)
- Öğretim ve bilimsel araştırmaların kalitesi
artırılmak isteniliyorsa, ilk evvel alt yapı ve bilhassa öğretim
elemanlarının kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor. Öğretim elemanının
kalitesi ise, ta işin başında, yetiştirilmesinde ve seçiminde başlar.
Seçim ve atamalardaki keyfi uygulamalara imkân veren yasa ve
yönetmeliklere de baksınlar. Yüksek öğretim ile ilgili yasa ve
yönetmeliklerin kalitesi de yükseltilmelidir. İleri zekâlıların MÜDEK
testlerinde bana, yüksek öğretim ile ilgili yasa
ve yönetmelikler hakkında, YÖK hakkında, TÜBİTAK haklında, Rektörlük,
dekanlık hakkında görüşlerim ve ve
önerilerim istenilmemektedir, sorulmamaktadır, neden?)
- Öğretim
elamanlarına layık görülen maaşlarla, ücretlerle arzu edilen performans
artırılamaz. Bizim geleneksel ileri zekâlılar bu tip anlamsız,
belirsiz testlerden evvel bizlerin maaşlarımızın iyileştirilmesi ile biraz
ilgilensinler. Geçenlerde gazetenin birinde
yılın ikinci yarısından sonra ödenecek memur ve emekli maaşlar tablosuna
baktım, inanın üzüldüm. Bir milletvekilli maaşı yaklaşık bir öğretim üyesi
maaşının 5 katını, 60 yaşındaki bir profesörün maaşının neredeyse 3.5 katını alıyordur. Göreve yeni başlayan bir polis
memuru bir üniversitede çalışan doçentten daha fazla ücret alıyordur. YÖK
tekiler , rektördekiler bu tabloya bakarak ilgililere
nedenini sormaları, kamuoyuna açılmaları gerekmez mi.
Üniversitelerde herkes tıp fakülterindeki
öğretim üyeleri kadar dışarıdan kazanmıyor!
(-Yarardan çok zararları
bulunan milletvekillerine astronomik maaşları ve fuzuli ve haksız
ödenekleri, ekstraları için kaynak bulabilen; - partilere hak etmedikleri
paralar için ödenek ayırabilen, - hayali göstermelik işler, projeler
için de kaynak ayırabilen, - yandaş sanayicilerini maddi ve manevi
teşviklerle ihya edebilen,… Bu devlet, bu devlet
yönetim zihniyeti, yüksek öğretime ve
bilime de, bizim maaşlara, ücretlere de yeterli kaynağı bulmalıdır,
ayırmalıdır. Eğer bu ülke, bu halk çağdaş yaşama; kaliteli eğitim ve
öğretimle; yüksek öğretim kurumların kaliteli eğitim ve bilimsel
araştırmaları ile ancak gerçekleşebilir. Ülkelerin,
ulusların yaşam kalitesini belirleyen ve iyi geleceklerinin teminatı olan
sadece üniversitelerdir, yani burada sürdürülen eğitim-öğretim ve bilimsel
faaliyetlerin kalitesine bağlıdır. Gerisi safsatadır, yani boş laftır!!
- Benim yazı üslubumu öğretim üyeliğine yakıştırmayıp
hakkımda soruşturma açtıranlar ve farklı görüş ve düşüncelerim nedeniyle
üslubumu bahane edip cezalandıranlar. Üniversiteden atılmakla gözdağı
verenler; biraz bize layık görülen ücretlere, ücret kepazeliğine ve yüksek
öğretim kurumlarındaki keyfi uygulamalara ve buna imkân veren yasa ve
yönetmeliklere ve kendi içlerindeki, kurumlarındaki gruplaşmalara,
kadrolaşmağa baksınlar. Kendilerinin ve sorumlu oldukları
kurumlarının ögretimsel ve bilimsel
faaliyetlerin ve yasa ve yönetmeliklerin kalitesine biraz baksınlar,
ilgilensinler!
- Türkiye üniversiteleri Avrupa Birliği Yüksek
öğretimdeki Bologna sürecine katılmalıdır, bütünleşmelidir. Bence bunun
araştırması ve bütünleşme çalışmaları başlatılmalıdır.
- Türkiye’de de öğretim üyelerinde (bilhassa
mühendislik bilimlerinde) sanayi tecrübesi, belli bir süre sanayide basarîli çalışmaları, faaliyetleri aranmalıdır. Yakın
gelecekte öğretim üyelerinin atanmasında bir ağırlıklı kriter
olmalıdır.
- Kısa sürede paraya çevrilebilen, ülke ekonomisine
katkı sağlayabilen uygulamalı kaliteli projelerin teşviki için;
proje hazırlayan ve yürütenlere o projeden belli bir pay oranında
faydalanabilme imkânının verilmesi taraftarıyım. Günümüzde bazı
göstermelik santez projeleri ile sanayicilere
kaynak aktarılırken, öğretim üyeleri sanayicilerin emrinde ucuza
çalıştırılmaktadırlar, görüşündeyim! (Bu sanayi
destekli projenin de fos çıktığı söylenilmektedir. Bu gecen dönem yaklaşık
100 Santez başvuru projesinden sadece 12 santez projesi kabul edilmiştir, daha doğrusu para
kaynağı yetebilmiştir)
- Türkiye genelinde okutulan
tüm lisans dersleri için asgari konuların, ders içeriklerin belirlenmesi,
önerilebilecek ve takip edilebilecek ders kitapların yurt dışı kitaplardan
da yararlanarak hazırlanması. Böyle bir çalışma bizim ileri
zekâlıların test çalışmalarından çok daha verimli olacaktır diye de
düşünüyorum. Yüksek öğretim kurumlarında Türkiye genelinde böyle
bir projenin başlatılmasında yarar vardır. Akademik atamalarda öğretim
üyelerinin kitap yazma kriteri de ağırlıklı bir kriter
olması taraftarıyımdır.
- Öğretim üyelerinin
verdikleri dersleri daha ciddiye almaları, daha iyi hazırlanmaları, cağın
imkânlarından araç ve gereçlerden faydalanmaları gerekir. Kurum tarafından
bu imkân sağlanmalıdır.
- Öğretim elemanı ile öğrenci ilişkilerin tekrar
gözden geçirilmesinde yarar vardır. Koyu takım elbise giymekle, kravat
takmakla, yüzü gülmez asık suratlı durmakla, havalı takınmakla, dersleri
tahta önünde papağan gibi anlatmakla, öğrencilerle senli benli olmakla
gerekli ciddiyet sağlanamaz. Yâda sınıfın çoğunluğuna zayıf not vermekle
de ciddi öğretim sürdürülemez!
- Birde örgenciyi kopya çekerken yakalamak ve onu okuldan
uzaklaştırmak marifet değildir. Asıl yapılması gereken yeterli önlem
alarak, ikaz ederek öğrenciye kopya çekme fırsatını vermemektir. Hele bu
öğrencilerden biri yabancı uyruklu, misafir bir örgenci
ise, bizler acısından vahim bir olaydır. Yabancı uyruklu öğrencilerle daha
fazla ilgilenilmelidir, üniversite olarak onlara sahip çıkılmalıdır,
sorunlarında yardımcı olmağa çalışılmalıdır. (İleride
onlar ülkemizin birer fahri elçisi olacakları unutulmamalıdır. Vede yabancı uyruklu misafir öğrenci ve akademikerler eğitim ve bilimsel faaliyetlerin
yükseltilmesinde dolaylı bir doping ilacı gibi
etki ettiği unutulmamalıdır. (ABD ve Avrupa birliği üniversitelerinde
yabancı uyruklu misafir örgencilerin sayısının
hayli fazla….)
- Mühendislik örgencilerinde
girişimciliğin çok zayıf olduğu izlenimindeyim! Her kabiliyet
yetenek gibi girişimcilik te sonradan geliştirilebilinmektedir.
Ta öğrenimlerinin ilk yıllarında yönlendirilmelidirler. Öğrenimleri
sırasında onlara gerekli özgüven kazandırılmalıdır. Bunun içince ilgili
derslerin, seminerlerin yanında örneğin, -Yüksek öğrenimlerinin ilk
yıllarında başarılı girişimci sanayiciler derslere davet edilerek örgencilerin karşısına getirilmelidirler. Başarılı
sanayicilerin hayat, iş, insan ilişkileri meslek tecrübelerinden
öğrenecekleri vardır. Bitirme tezlerin ve projelerin araştırma ve
uygulamalı olarak verilmesi de onların girişimcilik aktivitelerine katkı
sağlayabilir.
h. ozden
12.06.2007
Mak. Müh. Böl.
h.ozden@yahoo.de
www.dr-huso.com