dr husso'nun Bazı Makaleleri

DrHusso ` Un Yazmış Olduğu Çok Sayıda Farklı Konularda Makaleleri,

Taslak Yazıları, Siirlerı, Sarkı Sözleri, Besteleri Bulunmaktadır:

 

I. Bilimsel Yayın Çalışmaları, Veröffentlichungsarbeiten (h. ozden)

II. Mektup, Makaleler Kitabı, Eski Makaleler, Derlemeler

III. Web Sitesi; Güncel,  Sosyo-Ekonomik, Egitim-Ögretim Ağırlıklı Makaleler

IV. Gemi İnşaatı Ve Deniz Teknolojisi İle İlgili Çalışmalar

V.  Hacerana Giritli Usulü Yemek, Tatlı Ve Hamur İsleri, Fotograflarla Kısa Tarifleri

VI. DrHusso Şarkı Sözleri   

VII. KARDAS SÖZLERI 

* Yukarıdaki Çalısmaları İndirmek İcin Ttıklayın

……………..

Nr.

Sosyo-Ekonomik, Eğitim-Öğretim Ağırlıklı Güncel Makaleler

Güncel, hala Güncelliğini Koruyan Konular,

1

Makine Mühendisliği Eğitim-Öğretiminde Kalite, Değerlendirme Tabloları

2

Yerel Yönetimlerde Çevre Kirliği Sorunları

3

Türkiye Gibi Gelişmekte Olan Ülkelerde Kronik Yüksek Enflasyonun Nedenleri, Sanayide Etkileri

4

Ekosistem dengesine uyumlu Deniz Kıyı Dolgu Teknikleri

5

Doçentlik Sınavı Bürokrasisi

6

Müzikle İlgili Bazı Görüş ve Düşüncelerim

7

Olası Erken Seçimde CHP'nin Baraj Sorunu

8

Türkiye’de Gözerdi Edilen Hayati Konulardan Bir İkisi; Kıyaslama!

9

Yüce Dinimiz İslam da Eğitim, Bilim İle İlgili Bazı Hadisi Şerifler

10

Kürt Devletinin Uluslararası Camiada Tanınma Aşamasında, Türkiye'nin Tavır-Politikası

11

Şirket Yönetimlerinde Kalite Değer Kriterleri, Dünya Ekonomisinde Manejmen-Kolapsı

12

Türkiye’nin Avrupa Birliğine Katılma Sansı

13

Türkiye’de Demokrasi = Cumhuriyet, Ana İlkeleri

14

YÖK, Üniversitelerde gerekli bazı reformlar

15

15.    İzmir Gibi Büyükşehirlerde Rüzgâr enerjisi-Tesislerinden Faydalanma Teknikleri

16

16.    "FEM, BEM.." Bilgisayar destekli Sayısal Hesap Yöntemlerin Mühendislik Eğitiminde Önemi

17

Türkiye"de Okullarda ve Üniversitelerde Eğitim-Öğretim devletin Resmi Dili Olan Türkçe Dilinden Verilmelidir

18

Türkiye"de Ciddi Bir Toplumsal Hastalık; "BELEŞÇİ ZİHNİYET"

19

"IRAK KRİZİ", Dünya Kamuoyunda Varsa yoksa "Saddam Hüseyin"!

20

Ciddiyetsizlikten ve Yetersizlikten kaynaklanan   "YASA ve YÖNETMELİKLER ÖZÜRLÜĞÜ" -YÖK yerine YEK, Reform Anlayışı-

21

 ÜNİVERSİTELERDE KARİYER GÜNLERİ PROGRAMLARI VE HOKKABAZLAR!

22

TÜRKIYE`DE BAŞKANLIK SİSTEMİ, İCRAATSIZLIĞIN SİHİRLİ DEĞNEĞİ!  

23

Türkiye´de Yük ve Yolcu Taşıma Sistemi Bütünü; İyileştirme ve Geliştirme Arayışları,   

24

TMMOB, YOK, TUBİTAK

25

Günümüzün Türkiye’sinde Gözde Meslekler

26

 Caglaranlar – Uzananlar Suiistimalleri; Banka-Hortumculuğu  ”Gerçek Suçlular Devletin Yönetimini Üstlenen Siyasiler ve Bürokratlardır”

27

MÜSLÜMANLIK MASKESİ ALTINDA DESPOT ARAP MİLLİYETÇİLİĞİN BOYUTLARI!       

28

"Çözümsüzlük Çözüm Değildir" Mantık dışı bir ifade!  (Korkaklık, bilgisizlik, satmak, bağışlamak, ödün vermek, kaçmak, eğilmek v.b. çözüm de değildir; Olsa olsa maskaralıktır!

29

TÜRKİYE’DE ÖVÜNÜLEN GENÇ NÜFUS TOPLUMU!

Yatarsız beslenebilen,  Sağlıksız, Sorunlu Gelişen, Eğitimsiz, Mesleksiz, Başıboş, Dilenen, Çalan, Gasp eden ve Tehlike Çanları Duyulan, Özürlü Kişilikli Çok Genç Toplum

30

ZAMANDA, TARİHTE GERÇEKLERİ, HAKLILARI GİZLEMEKTEDİR, ÇARPITMAKTADIR!

31

SAHİBİNE İADE    

32

YENİ YÖK YASA TASLAĞI hakkında!              

33

ENFLASYON=IFLASYON=KAZANÇ ÜZERİ HARCAMA, ÜRETİM ÜSTÜ TÜKETME,        

34

YERLİ MALI, HİZMETİ; TERCİHİ, KULLANIMI, TÜKETİMİ BİLİNCİ!       

35

EĞİTİM SART;  Bu Ülkede Makam sahibi, Diplomalı Kara Cahillerin Eğitimine, Kişilik, Sorumluluk Ve Görev Bilincinin Geliştirilmesine Öncelik verilmelidir! -     

36

DÜNYADA ÇIN KORKUSU!    

37

21 YÜZYILDA TÜRKİYE`DE BİLİM, TEKNOLOJİ, INOVASYON, ÜNİVERSİTE, REFORM, , ANLAYIŞI, DEĞERİ!   Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarındaki ücret kepazeliğini bir tarafa bırakın; yazılı ve görsel basında, (Ekranlarda, medyada) bilimden, teknoloji yenililerinden bahseden programlara, tartışmalara rastlıyor musunuz?) Bu da Türkiye´de bilime ve teknolojiye verilen gerçek değerin bir göstergesidir.

38

 

39

İSLERİNE GELDİĞİNDE; HALK ORDU ELELE, HAYDİN GÖREVE VELVELESİ-  İSLERİNE GELMEDİĞİNDE TSK;  TU KAKA  

40

Fotoğraflar,  USA-Folterbilder  "21 yüzyılda Allahsız Kâfirlerin, Sapıkların IRAK´ta, Müslümanlara yaptıkları Katliamlar, Vahşet, İşkence;  (Sözde barış, huzur, refah, demokrasi getireceklerdi !)

41

Telekom’dan Vatandaşa Telefon Kazığı     

42

Büyükşehir Belediyelerinde enerji israfı          

43

Başbakanlık azınlıklar raporu, şiirsel        

44

10 KASIM 1938 - (2004), şiirsel           

45

Alman İçişleri Bakanı, Schily;  “En sorunsuz uyum asimilasyon…” Komşumuz Irakta´an katliam görüntüleri…  Kasım, 2004

46

Üniversitelerde Saygınlık, Kalite sorunu;  Giysi sorunu!     aralık, 2004

47

Üniversitelerimizde yabancı uyruklu öğrenciler ve yabancı uyruklu akademisyenler.         Ocak-2005

48

Akademik toplantıda; öneriler!       şubat,  2005

49

Türkiye,  gariplikler ülkesi!  Günlükten bir sayfa mart, 2005

50

Nevruz 2005,  Türkiye´de,  Türk Bayrağı Ayaklar Altında, Yakılmak Üzere mart-2005

51

Ülke, halk adına dilenmek, dilenci olmak, alkışlanacak bir fazilet örneği değildir,   ondan evvel ülkeyi bu hale sokanlardan hesap sorulsun!  Nisan-2005

52

Başbakanlığın 2004 yılı diş gezi harcırah faturası 1 trilyon 50 milyar lira

Sonrada çalışanlara isçiye, memura, emekliye, eğitime, bilime, üniversitelere para,  kaynak yok diyorlar,  El İnsaf mayıs,  2005

53

Cifte, cifte, lüks, bekçili, şoförlü, görev dışı kullanımlı makam arabaları, lojmanlar, sonrada çalışanlara, işçiye,  emekliye,  memura, eğitime, bilime, üniversitelere para, kaynak yok diyorlar,  El İnsaf Haziran,  2005

54

Teröre Karşın Terör!      Temmuz,  2005

55

TÜRKİYE´DE ASLINDA TÜRK, KÜRT SORUNU YOKTUR!     -  TÜRKİYE´DE KALİTELİ DEVLET YÖNETİMİ SORUNU VARDIR, -TÜRKİYE´DE KALİTELİ HÜKÜMET SORUNU VARDIR,       TÜRKİYE´DE KALİTELİ, BİLGİLİ, CESUR, ÜLKE ÇIKARLARINI GÖZETEN, İLERİYİ GÖREBİLEN POLİTİKACI SORUNU VARDIR, -TÜRKİYE´DE KALİTELİ, BİLGİLİ, SÜREKLİ BÜROKRAT SORUNU VARDIR  Ağustos,  2005

56

İKİ İNCİR AĞACI!      Eylül,  2005

57

Re YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR; YÖK-YOK Ekim,2005  

58

Yerel yönetimlerde haraç toplama yöntemlerine bir iki örnek   Kasım 2005

59

MÜDEK   Aralık 2005

60

Kus gribi !    Ocak 2006

61

İki Kapkaççı kendilerini yakalayan polisi,  bulup küpe gündüz cadde içinde halkın gözü önünde feci şekilde dövdüler! (Gözden kaçan yankı uyandırmayan, düşündürücü iki üç gazete haberi hakkında! )   şubat, 2006

62

İslam dini nedir, ne değildir! İslam dini uygarlıktır. Uygarlık.    Mart,  2006

63

Toplu Yolcu ve Yük Taşıma, Ulaşım Sistemi.   Nisan,  2006

64

 

65

CUNDA-GİRİT.    Nisan,  2006

66

Güneydoğuda siyasi ve terör eylemleri sorunu !.   Mayıs,  2006

67

TBMM Başkanı Sayın, Bülent Arınc’ a  acık mektup   Haziran,  2006

68

Alt kimlik, üst kimlik, federasyon, özerklik, demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği safsataları ile 14-15.7.2006´de ülke içinde terör ve 13 şehidimiz. Temmuz,  2006   

69

Lider doğulur-Lider olunur! Liderlik kriterleri;  Bir Lider, bir Başbakan, Bir parti başkanı, bir kuvvet komutanı bir şirket yöneticisi toplum önünde ağlamaz, sızlamaz… Ağustos,  2006   

70

Türkiye’ de Üniversitelerde eğitim, öğretim hakkında farklı bir değerlendirme ve Güdek konusu Eylül,  2006   

71

Her şeye rağmen AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİ, değer mi? Ekim,  2006   

72

21. Yüzyılda İzmir’de yüzkarası sapıklık  Kasım,  2006

73

Prof. Yayla, O Adam  aralık,  2006

74

Beyin Göçü, aralık,  2006

75

MİT, Milli İstihbarat Teşkilatı ocak, 2007

76

Canım Türkiyem, bunları hak etmedin  ocak, 2007          

77

Hayatlarında üç beş koyun güdenlerin icraatlarının tarafsız bir değerlendirilmesi,  şubat 2007  (taslak)

78

 Kavram sorun ve Evren Pasa   Mart,  2007

79

 AKP hükümet dönemi içerisinde Türkiye dünyanın parlayan yıldızı olmuş! (Özal döneminde de benzerlerini duymuştuk, ardında da ekonomik krizlerini ve IMF-programlarını da görmüştük!),  Nisan 2007 

80

27 Nisan 2007 Askeri Uyarı,  Mayıs 2007   

81

Cumhuriyet; laiklik mitingleri ve 22 Temmuz 2007 baskın seçimleri sonrası SOSYO- EKONOMİK KAOS,  haziran 2007

82

 

83

“Çuval Olayı” İngiliz tanıktan ve yorum, TSK için bir Yüzkarası! Temmuz 2007

84

Lazer Teknoloji ağustos 2007

85

MÜDEK; Yüksek öğretimde Müdek çalışmalarında ücret kepazeliği
 Ek, “Doçent profesörü dövdü haberi” , öğretim üyelerinin kalitesine bir örnektir.  Eylül 2007

86

 21. Türkiye’sinde demokratik secim anlayışı, 22 Temmuz 2007 seçimleri,  ekim 2007

87

 21-Yüzyil Bati dünyasi insanliginin cirkef iki yüzlülügü: Türkmenlerin Kuzey Irakta Kürtler tarafindan katledilmelerine ses cikaramayan Insan haklari savunuculari ve Birlesmis Milletler kasim 2007

88

 Her derde Şifa; dışarıda temiz havada harekettir, yürümektir, koşmaktır ve bol su içmektir

89

Bahçesiz, acık dar alanlı yada kapalı binalı okullarda yapılan. İlk, orta öğretimin farklı bir değerlendirilmesi, Bu okulların öğrencilerin zihinsel, fiziksel gelişmesine ve öğrenmesine  olumsuz etkileri;  Gelişmekte olan öğrenciler için temiz havada hareketlilik, bedensel aktivite olmasa olmazlardandır!

90

Türban tartışmaları; Türkiye’de türban yasası, şeriata ilk adımdır. Bana İran deki rejim değişliği safhalarını hatırlatıyor. Şah rejimin yıkılmasından sonra şeriat yanlılarının isteklerini demokratik kurallar içinde yoğuracaklarını savunan aydınların ve acemi politikacıların birçoğu, hatalarının, hoşgörülüklerinin bedelini canları ile ödemişlerdir. Birçokları da ülkelerinden kaçarak mülteci durumuna düşmüşlerdir.

91

 

92

 29 Ekim 2007 Cumhuriyet bayramımız hepimize kutlu olsun.

93

Lazer kesme ve lazer kaynak

94

Lazer İmalat yöntemleri Şubat 2008

95

Sanayide malzemelerin islenmesinde kullanılan yüksek güçlü lazer makineleri, (karakteristik Özellikler, Prensip yapı, v.b.) Ocak 2008

96

 

97

 

98

 

99

 

100

Subat-2007 dönemi doçentlik sınavı başvurumda  jüri üyelerinin yayın degerlendirme raporları,  docentlik     Sınavındaki keyfi uygulamalara bir örnek,  Şubat 2008

101

 Bodrum Yarim Adasının ağaçlandırılmasında rüzgar enerji destekli  damlatma sulama yöntemi

102

TMMOB, Bodrum Sempozyum 2008, Özden-Sunum Slâyt

103

Cizre“ de devletin binasindaki  Turk bayragini gonder-diregiyle birlikte ayaklar altina alanlar kadar aldirtanlara da yaziklar   olsun!!   Seyreden, ses tepki vermeyen  bizlere de yaziklar olsun

104

Türkiye de YOK´ ün Üniversitelerinde öğrencilerin de öğretim üyelerinin de gelecekleri körletiliyor, yaşamları berbat ediliyor- diye   söylenenlerin sayısı artıyor!!

105

DANIŞTAY`İN TÜRK HALKI ADINA vardığı kararlara bir örnek; “TC. Danıştay-   8.Daire, 2005/1113.E” Maalesef Danıştay davalarında da hakli olmanız yetmiyor, hiç bir  şey ifade etmiyor; güçlü olmanız, bol paralı ve iyi bağlantılarınızın olması gerekiyor.  (Haktan yana değil, güçten yana karar veriliyor) Yoksa bu örnekte olduğu gibi davanız…

106

EÜ, Rektörlük seçimlerinde ortak tek aday konusu

107

Art niyetli Ermeni soykırım İddiası, Avrupa’da ve ABD’lerinde Tanınması

108

30 AĞUSTOS 2007 ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

109

Soruşturma ve cezalandırma…

110

Ergenekon Operasyonu, -Türkiye’de Darbeye ortam hazırlamak iddianamesi 1.7.2008

111

Very Danger ! (Türkiye’de tehlikeli gidişat) Temmuz 2008

112

2008 dönemi doçentlik sınavı jüri üyeleri

113

“Bir gün içerisinde 15 askerin içimizde barındırdığımız teröristlerce pusuya düşürülerek kalleşçe şehit edilmesi ve canilerin ellerini kollarını sallayarak kaçmaları” Dağlıca Baskını ekim 2007

114

 

115

Lazer Teknolojisindeki yenilikler ve endüstriyel kullanım alanları (08,2008)

115b

Lazer Teknolojisindeki yenilikler ve endüstriyel kullanım alanları (08,2008), Power Point sunum

116

Kıyı denizlerimizde Kirlilik, ekosistem acısından bir değerlendirilmesi (09,2008)

117

Kıyı denizlerimizde sürüklenmeli ağ balıkçılığın, ekosistem açısından bir değerlendirilmesi (09,2008

118

DİSK`in 28 sene sonra İzmir de 12 Eylülü yargılama Mitingi

119

Altınova-Ayvalık olayına farklı bir bakış

120

21. Yüzyıl Türkiye`sinde, AKTÜTÜN KARAKOL SALDIRISI, 17 ŞEHİT 21 YARALI ASKER

- Şehitlerimizden Allah razı olsun; Türkiye’nin başı sağ olsun, –     Şehitlerimizin sayesinde bizler bu vatan üzerinde varız

121

“İŞ OLMAZSA AŞ OLMAZ; AŞ OLMAZSA İŞ OLMAZ”   

Dünya ekonomik krizin esas nedeni burada, bu başlık altında ve George Bush & Toni Blair ikilisin Irak savaşlarında aranmalıdır, araştırılmalıdır!
Birçok kuruluşun, firmanın, bankanın batması çok yüksek, fahiş ücretli havali menajerlerin hatalarından, öngörüsüzlüklerinden, ciddiyetsizliklerinden kaynaklanmaktadır. “Paranın çok parayı kâğıt üzerlerinde kazandığı ekonomik sistemler, er yada geç çökerler”   Bu neticeyi çok önceden görmek için USA` (ABD) yada Avrupa’da bilhassa İngiltere`de kolay ve kısa sürede, beleş mastır, doktora yapmağa gerek yoktur.  Bazı bilgileri ezberleyerek etrafa zarar veren havali Profesör olmağa da gerek yok. Türkiye`deki hayat üniversitesinden pişme-yetişme Mustafalara, Haber bacılara sorun!
Zengin Batılıların kati, sömürüye dayalı kapitalizmin yakında çökeceğini onlardan da on sene evvelinden öğrenebilirdiniz! Batili zengin kapitalist devletler, paralı zenginler hak etmedikleri yasam standartlarını, israflarını, gelişmekte olan ülkelerin sırtından; bu ülkeleri borçlandırarak, sömürerek karşıladılar. Sonunda bu cağımızın Köle-Ülkelerini batırdılar. Batma sırası kendilerine yaklaşmıştır. Dünya genelinde trilyonlarca dolar devlet desteklen ile bankalar ayakta tutulacağına bankaların tavsiyesine gidilmeliydi. Dünya- Ekonomik sisteminde bankalar, yarardan çok, zararlı çalışır hale getirildiler. — Halkın tasarrufları boş yere harcanmaktadır, - Zenginlerin sömürücü aracı haline getirilmiştir. Bankalara, dünya Bankası dâhil, trilyonlarca dolar transfer edileceğine,  Gelişmekte olan ülkelerin borçlarının kaldırılmasında bu ülkelerde ziraata dayalı sanayileşmenin geliştirilmesinde ve toplumun eğitimin ve öğretiminde kullanılması çok daha isabetli olurdu.

122

 “PKK Terörüne karşın mücadelede devletin zafiyeti” Genel bir değerlendirme

123

 

124

Güney Doğu Anadolu, Ekonomik yatırım paketleri için dipsiz fıçımıdır, sorusu!

PKK terörünün hüküm sürdüğü, PKK-Terörünün hakim olduğu Bölgelerde Devletin ekonomik yatırım paketleri ne denli doğru olabilir? (Güney doğu yatırımcılar için altyapı ve maliyetler ve terör nedeniyle çok risklimidir? )

125

Ankara, 29 Ekim 2008 Cumhuriyetimizin 85. Yılı hepimize kutlu olsun!

126

10 Kasim1938 -10 Kasım 2008 =70 Sene; “ Atatürk ” ulusal değerimiz; değildir Mustafa Can Dündar!

Belli kişilerin egolarının tatmin edilmesi, ceplerinin daha da dolması, v.b. için Atatürk değerimizin gelişi güzel bilhassa ticari, siyası ve kişisel amaçlı kullanımına izin verilmemelidir. Atatürk değerimiz ile ilgili belgesel filimler bu konuda uzman kişilerden oluşacak bir kurul tarafından yapılmalıdır. Gerçek belgelere dayanılarak ve topluma yararlı olmasına özen gösterilmelidir. Can Dündar böyle bir belgeseli hazırlayacak ne bilgiye, kapasiteye nede kişiliğe sahip değildir diye düşünüyorum.  Medyadaki belgesel açığını değerlendirerek belgesellerle kısa sürede büyük servete ve üne kavuşmuştur. Ulusal değerlerimiz konulu belgesellerin hazırlanmasında daha ciddi ele alınmalıdır,  daha özen gösterilmemdir. Bu nedenle Mustafa Can Dündar belgeseli yayından kaldırılmalıdır diye düşünüyorum. Mustafa Can Dündar  belgeseli benim Atatürk değerimi zedelemektedir. Atatürk değerimizi çıkarları gereği pazarlama hakkına sahip değildir.

127

KIYI DENİZLERİMİZDE SÜRÜKLENMELİ AĞ BALIKÇILIĞIN, EKOSİSTEM AÇISINDAN BİR DEĞERLENDİRİLMESİ (08.2008)

128

Fiyat-Farkı; Türkiye’de aşırı, keyfi pahallılık, Neden?

Evet Kandaşlar, Kardeşler!  Türkiye`de işçilik, ölüm, işkence, hakaret v.b. hariç neden her şey; gıda, giyim, kira, konut, enerji, yakıt, benzin, mazot, gas, mobilya, elektrik-elektronik v.b. ürünler, mamuller, eşyalar çok pahallıdır, vergi, harçlar, ulaşım, haberleşme v.b. hizmetler çok yüksektir?

Sorunun dolaylı cevabı; DEVLET YÖNETİMİNDEKİ İHMAL VE HATALAR, BAŞARISIZLIK; HALKA AĞIR VERGİ VE HARÇLARLA, PAHALLILIKLA, İŞSİZLİKLE, YOKSULAŞMA, AŞIRI İÇ VE DIŞ BORÇLANMA, DIŞA BAĞIMLILIKLA, AYAKLANMALARLA, TERÖRLE, PARÇALANMA, ÖDÜN ÜSTÜNE ÖDÜN VERMEKLE, AHLAKİ, DİNİ  ve ULUS DEĞERLERİN EROZYONU, V.B. ŞEKLİNDE YANSIR…

Bu halk seçmesini ve seçilmesini bilseydi bu duruma düşmezdi !  Bizler bunu biri birimize anlatamadık, kaliteli insani seçmesini birbirimize öğretemedik, Yasalarla dahi en iyilerini secim için halkın önüne getiremedik. Demokrasiyi, Cumhuriyeti, Müslümanlığı, Atatürk`ü, Vatandaşlığı dahi

Ta okullardan beri birbirimize doğru öğretemedik. Bir torba kömür uğruna, bir paket rafta kalmış makarna uğruna Üç beş kuruş sadaka, it artığına oyumuzu satan kişiliksizlere ve birbirimizi çiğner hale getirildik, Devlet mekanizmasına sızıp, devleti ve halkı sömüren, birbirimize kazık atan mahluklara döndük. Yabancılara çalışan cağın moderne kölesi olduk. Bunu da birbirimize anlatamadık, öğretemedik,  Birbirimizi geliştiremedik, birbirimize destek vermedik, birbirimizi motive edemedik….. Başını kaldıranın kafasına balyozu hep indirdik,

129

BİLİMDE, TEKNOLOJİDE, YASAM KALİTESİNDE GERİ KALMIŞLILIĞIN ÖNEMLİ NEDENLERİN KISA BİR ÖZETİ!

130

RÜZGÂR ENERJİ PARKLARI, TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE TÜRKİYE`DE KULLANIMI (ALMANCA)

Stand Der Technik In Der Windenergietechnologie, Und Nutzung Der Windenergien In Der Türkei,  (TU-Berlin, Alumni Seminar;

131

Türkiye´nin, Başbakanının İsrail'in Gazze'ye Yaptığı Saldırıyı Kınamasının Farklı Bir Değerlendirilmesi 12.2008

132

134

Türk Silahlı Kuvvetleri zorluklar altında daha da güçlenmektedir! (ocak 2009)

135

 

136

Güneş enerjisine uyumlu bina tasarımları, güneşbacalı bina yapımları (şubat 2009)

137

Umut enerjisi güneş (şubat,  2009)

138

Çok amaçlı kullanımlı tekne tasarımları mart 2009

139

 

140

- Türkiye’de hak hukuk adalet sistemi niçin vardır, neye yarar?, Türk adalet sistemine, yargıya, Türkiye de hakimlere savcılara güvenilir mi? - Türkiye’de hükümet parti güdümlü adalet, yargı sistemi  bağımsız, adil olur mu? Türk adalet sistemi işlevini aksaksız, bağımsız yerine getirseydi askeri darbelere gerek kalmazdı, doğru mu?.  Cevaplar için ttıklayın! (mart2009)

141

EKONOMİK KRİZ NE DÜNYADAN, NEDE TÜRKİYE’DEN TEĞET GEÇMİYOR,  HER GEÇEN GÜN ARTARAK DEVLETLERİN, VATANDAŞLARIN İÇİNİ OYUYOR. Meclistekiler, siyasetciler, bürükratlar, dolandiricilar, kira zenginleri bunu hissetmeyebilirler…  Bu siyaset anlayışı, zihniyeti ile sağlıklı bir yere varılamayacağı aşikârdır. Bu görüşü savunmak için yerel seçimlerdeki siyasetçilerin, hükümetin tavrına bakin! Yerel secim meydanlarında krizle ilgili hiç bir çözüm önerileri getirilmiyor, varsa yoksa ‘ Sen hırsızsın, megandasın; hayır Sen benden daha hırsızsın, daha ivediklisin’ belgeli suçlamaları ile oy peşindeler! (Bu belgeli suçlamalar düzmece değilse, bu güne kadar devletin ilgili birimleri neden gerekeni yapmadı ve hala yapamıyor? … Devamı için tıklayın  Mart 2009

142

Ergenekonun olumlu bazı yönlerinin sıralanması! Acaba neden? Mart 2009

143

 OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE LAZERLİ ÜRETİM YÖNTEMLERİ  Nisan 2009

144

Mart 2009 dönemi yerel seçimlerde; hatice’ye değil, neticeye bakın! Nisan 2009

145

Bir devlet nasıl sabote edilir? Bir ülke nasıl parcalanır yada sömürülür? Bir ulus nasıl yok edilir?.......

Hayır, tanka, askere de gerek yoktur! Çok çok basit; a) Devlet mekanızmasının  içine gir, ve cogal, kuvvetlen,  b). Devlet mekanizmasının önemli mevkilerine sız, ele gecir,  söz sahibi ol,..   Aynı yöntemle devletin ülkenin kurumlarıda, kuruluşlarıda, dernekleride, partileride belli çıkarlar için ele geçirilirler, berbat edilirler.....Bu yöntemi ‘Sız, böl, parcala, sömür, yok et yada kullan’ asırlardır, Batılılar başta İngilizler büyük bir başarı ile uyguluyorlardır. Geri kalmış ülkeleri kendi çıkarları ugruna kullanıyorlardır, sömürüyorlardır...

21. Yüzyılda, Türkiye Kürt sorunu ile parcalanarak bir kargaşaya, bataklıga gözgöre; demokrasi, insan hakları adına, Avrupa birliği ugruna  sürüklenmektedir ve bizler, bir çoklarımız seyirci kalmaktayız!!!.  Kale distan degil, kale icten cokertilir ve ele gecirilir

Türkiyedeki bu olumsuz gelişmelere daha fazla seyirci ve suskun kalmak, emanete hiyanetliktir.  9.5.2009

146

“Bakarsan Bag Olur, Bakmassan Viran Olur” (Almanca benzeri, “Von Nix, wird Nix”) Atasözü ülkeler, devletler, uluslar, toplumlar, kurumlar, partiler, okullar, şirketler, dernekler, örgütler, aileler bireyler için de çok geçerlidir!  05.2009

148

Ahlaklı, deneyim ve  bilgi sahibi, başarılı  iş adamları, makam sahipleri devlet yönetimlerinde daha fazla söz sahibi olmak için caba sarfetmelidirler.

149

Türkiyede medya, medya olmaktan çıkmıştır. Ülkenin çıkarlarından ziyade, patronların, örgütlerin, partilerin çıkarlarını savunan, tetikçiliğini  yapan etkili bir araç haline getirilmiştir.  Türkiyedeki sayılı ismi çismi lazım degiller; medyatik halk kahramanları, halkın vatandaşın sorunlarından haklarından, çıkarlarından ziyade; tetikçilikle, yagçılıkla servetlerine servetler, ünlerine  ün ve reytinglerine reyting katmışlardır...... Inanmıyorsanız haberlerini, yazılarını, programlarcı yorumlarını inceleyin, servetlerini araştırın!! 

Daha dün ismi cismi lazim degil  ileri zekalının biri;. Daha içerigi, ayrıntıları bilinmeden, kamu oyunda tartışılmadan bir umudu nasıl da körü körüne savunuyor. Türkiye öylesine önemli bir fırsatı yakalamış ki onu görmemezlikten gelemezmiş!!! Neymiş bu firsatlar ? Bunları açıkça yazamızor ve yorumlayamıyor. Zaten kendisi de ne olduklarını bilmez. Köse yazısında ve haber ekranındakı yayınında teröristleri, canileri bebek katıllerını aklamak ve geçiçi bagımsız Kurdistan eyaletinin kurulmasını üstün körü savunuyor. Buna sıak bakmayanları, karşıt düşünenleri ise aşagılama cüretine kapılıyor.  Türkiye 25 yıldan beri PKK terörü ile mücadele ediyor ve on binlerce şehit verdiyse, ve PKK şehirlerde destek buluyorsa, bunun tek sorumluları ödün üstüne ödün veren siyasilerdir. Alıştıra alıştıra Türkiye’nin üçte bir topraklarında Kurdistan devletini kuruyorlar. Buna karşın çıkanları basaşarılı bir şekilde  sanaryolu, hayali suclamlarlarla hukuk dışı iddialarla, dıştan kumandalı yöntemlerle birer, birer  yakalayıp yargılıyorlar, sindiriyorlar,  toplumda hiçe sayiyorlar yani etkisiz hale getiriyorlar.. Allah Türkiye’ nin yardımcısı olsun!    

 

Ben size burada o büyük umudun ne oldugunu anlayacaginiz dille kisaca acıklamak istiyorum;  a. Teröristleri canileri bebek katillerini aklamaktır  b. Türkiye  ikinci Cekoslavakya yapılmalıdır. Yani içte tam bagımsız,  dışta ise kısmi bagımlı özerk Kurdistan eyaletin kurulmasıdır c. Kuzey irak Kurdistan devleti ile bir araya gelib ileride mega Kurdistan devletini kurmaktır.   05.2009

150

 

151

İnsanlık dışı, Dehşet verici, Allahsızlık!  Bu 21. Yüzyıl insanlığının, hepimizin bir yüzkarasıdır.

İnsanlıktan nasibini almamış bu pisliklerin, süprüntülerin, uğursuzların cezası verilmelidir! Başta Amerikalı başkan Bush ve İngiliz Blair ve diğer sorumlular bu dehşet verici sapıklıkların, işkencelerin, onursuzluğun ve Iraktaki binlerce insanın katliamının hesabını vermeleri için Uluslararası sivil örgütlerce kurulacak bir mahkemede yargılanmaları ve gereken cezanın verilmesi için gerekli işlemler, girişimler, örgütlenmeler, müracaatlar başlanılmalıdır.

Dünya kamuoyundan uzun bir süre saklanan bu olaylar karşısından dünya sivil örgütleri başta Batılı insan hakları savunucuları, Parlamenterler, Amnesty İnternatıonal, Kiliseler, Üniversiteler, Nobel ödüllüler, Partiler, Sendikalar v.d.  neden bugüne kadar gerekeni yapmadıkları da sorgulanmalıdır, tartışılmalıdır.

Bu olaylar birileri tarafından Batılıların İtleri tarafından Türkiye’de Türklere mal edilmiş olsaydı; Dünyada, Türkiye’de neler, neler olurdu? 

Batılıların şerrinden korunmanın, Batılıların şerrini durdurmanın tek bir yol vardır, nükleer silahlardır. Batılıların İnsanlığa ve Müslümanlara yaptıkları şerrin hesabı ancak nükleer silahlarla verilebilir. Batılıların şerrini sömürüsünü ancak nükleer silahlar durdurur, gerisi safsatadır.

152

Türbanın Islamla, Dindarlıkla, Şeref ve Namusla Bir İlgisinin Olmadığını ve Kutsal Kitabimiz Kuranı Kerimde Yer almadığını, İslam Dini Alimleri tarafından delilleri İle Duyurulmaktadır. Bizim örf adet ve gelenek göreneklerimizle de bir ilgisi de yoktur denilmektedir.

Bu gerçekleri görmek için de, insanin ne imam, Hoca efendi, nede İslam dini alimi olmasına hiç te gerek yoktur.  Sadece çağdaş medeniyetten nasibini almış, önyargısız, çıkarcısız, tarikatlarca beyni körleştirilmemiş, vicdani hür, sağlıklı kişilik sahibi insan olması yeterlidir.

Müslümanlık, İslami Dindarlık;  İslam dinimize sahip çıkmaktır, yozlaşmasına ve maddi, ticari ve siyasi çıkar, sömürü aracı olarak kullanılmasına karşı çıkmaktır

153

154

155

Sayın Paşam, „Elinizi TSK´nin üzerinden çekiniz“ ifadesi acizliğin bir göstergesidir.

Benim bildiğim ve arzu ettiğim TSK, üzerine uzanan kirli elleri koparır,  kirli ellere bu cesareti vermez, bu kirli elleri bizzat kendisi bulur, kirli ellerin anladığı dille karşılık verir, ..TSK Türkiye´nin ordusudur. Türkiye´de bir Batili ordu gibi hareket ettiği ve davrandığı zaman, onu kimse ciddiye almaz, üzerine çullanılır!

Bazi siyasilerin ve aydinlarin Türkiyede artik askeri darbeler olmaz yada olamaz sözlerine ben katilmiyorum (Berlin, 26.6.09)

156

“Sulu Saka” Sayin Ertugrul Özkök´ün, ve Sayin Fikret Bila´nin bugünkü köselerinde konu ile ilgili yazilarin basta sayin Deniz Baykalin ve CHP ve AKP´lilerin ve diger ilgililerin okumalarini isterdim. Kenan Evren´in yargilanmasindan evvel yargilanmsi gereken, tartisilmasi ve düzeltilmesi gereken o kadar kisi ve konu varki , sira Evren pasaya hic gelmez.  30 sene sonra 12 eylülün sorgulanmasini isteyen ( neden 12 Eylül öncesininde sorgulanmasi istenilmemektedir!) CHP lideri sayin Deniz Baykal´in siyasi basarisizligin ve güvenirsizliginin kanitlarindan biridir. Baykal kendisinden cok CHP´ye ve ülkeye zarar veren bir politikaci görünümündedir. Deniz Baykalin ve ekibininkendilerine , CHP´ye ve Ülkeye yapabilecekleri hayirli islerden biri, CHP´ye yeni iyi bir ekibin secilerek getirilmesine katki saglamalari olacaktir... (Berlin, 26.6.09)

157

158

Demokrasi açılımı eşit değildir Kürt acilimi, Kürt acilimi eşittir Türkiye’nin parçalanmasıdır, kaosudur.  Demokrasi Acilimi için Halk oylamasına gidilsin Kürt acilimi Kürdistanin alt yapısını ortaya koymaktır!  PKK terörüne karşın yürütülen tavizci siyasetle, gelecek nesiller zor duruma bırakılıyor.    İzmir, 08.2009

159

Türkiyede sanayicilerin, is adamlarinin baslica hatalari, ihmalleri  Izmir 09.2009

160

Barbarların İstilası, (Tuncay Temiz) 9.2009

161

BİR TOPLUMSAL İLETİŞİM KONUSU OLARAK GÜNEYDOĞU SORUNUNA YAKLAŞIM  (Prof. Dr. Özer Ozankaya) 9.2009

162

Mobbing, YOK´un “Deli Raporu” uygulaması , .... İzmir 09.2009

163

21. Yüzyılda Türkiye’de sorunların sorunu, „Devlet Yönetim Sorunudur -aksak demokrasi; otorite boşluğu; borçlar; keyfiyet acık yasalar; fırsat eşitsizliği, toplumsal yozlaşma.-

164

Türkiye’de Medyatik Bilhassa Ekranlardaki Tutarsızlıklara bir iki örnek 10.2009

165

Demokratik Acilim Anlayışını; Aşağıdaki iki üç fotoğraf ve kamuoyuna yansıyan haberler gayet net bir şekilde açıklıyor.  10.2009

166

Gülen! 10.2009

167

Demokrasi acılımı yada Kürt açılımından evvel ekonomik acılıma inatla gidilsin, gerçek basarı burada aransın.  Ve Partiler yasa yönetmeliklerinde, parti sendika, kurum diktatörlerine karşında, Ülkede fırsat eşitliğinde de demokrasi acılımı başlatılsın, (Bozuk ekonomi + bozuk düzen + parti diktatörlüğü & feodalizm + fırsat eşitsizliği = Bozuk demokrasidir = kargaşa + huzursuzluk + yoksulluktur) 11.2009

168

Nerde kalmıştık; „Türkiye sizle gururu duyuyor“ yada „Nerden Nerelere.. 11.2009

169

170

İnsan yaşamında en büyük onursuzluk ise kendi canına kıymaktır, yani intihar etmektir 12.2009

171

Mektup; „Türkiye’de akademik kariyer yapmak, bir yerlere varmak yada üniversitede çalışmak için iyi ahbap-çavuş ve veya akraba-dost ilişkilerine bağlıdır” 12.2009

172

Mutlu Yıllar 2010

173

174

Hey Sen! Yeter,  Uyan

175

BANANE !!!

176

177

178

179

180

Parasızlığın gözü kör olsun! „21.Yüzyıl Türkiye´sinde sosyal devlet ve toplumsal dayanışma anlayışı

Yaşlı, yatalak ve okuma yazması dahi olmayan bir vatandaşımız ISKI´ye 45 TL su borcu nedeniyle hapse atılmış

181

21.Yüzyıl Türkiye´sinde Devlet yönetiminde Demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı, din ibadet özgürlüğü v.b. anlayışı.. İSLAMİ DİNDARLIK; KİNDARLIK, FIRSATÇILIK, FESATÇILIK, ÇIKARCILIK, YAĞMACILIK, DEĞİLDİR KISACA, İSLAMİ DİNDARLIK; BİREYSEL VE TOPLUMSAL MÜKEMMELİYETTİR

182

Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliği,  Ve Yunanistan gibi ülkelerin ekonomik iflasları!

Daha evvelki yazılarımda en son haziran 2009 ta bir makalemde kısaca Avrupa Birliğinde belli ülkelerin iflasları pek yakında su yüzüne çıkacağından bahsetmiştim. Aslında Akdeniz ülkeleri yanında Kuzeyde ve Doğuda iki ülkenin ekonomik zorluklar altında boğuştuğunu, bu nedenle iflaslarını Yunanistan’dan evvel ilan edeceklerini bekliyordum! Bu iflaslar çorap söküğü gibi devam edecektir, eğer birlik içinde devlet ve kamu savurganlıkları harcamaları radikal bir şekilde kısıtlanıp kontrol altına alınmazsa…..

Türkiye’nin Avrupa birliğine girmesiyle bütün ekonomik sıkıntıların kalkacağını savunanlara( bazı yazarçizerlere, bazı işadamlarına, bilhassa ekranlarda seminerlerde ekonomiden,  kasıla,  kasıla saçmalayan prof unvanlı bazı ekonomistlere) bir hatırlatma maksadıyla bu yazımı derliyorum.  Evet, ben bugünde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine katılma taraftarıyımdır, Fakat her pahasına bir katılıma karşıyımdır Ve Gereğinden fazla beklentilere girilmemesini savunuyorum. Türkiye aslında Avrupa birliğine canlılık katacaktır, Türk insanin girişkenliği, gözü karalığı, sevecenliği, insan ilişkileri, uyumlulukları, kolay kaynaşmaları, entegrasyona yatkınlıkları, kibirsizlikleri, genç eğitimli dinamik nüfusu, azmi, sürekliliği, gözü tokluğu, İslami ülkelerle olan yakin bağları Avrupa ülkeleri için bir kazanç olacaktır. Ekonomide yeni imkânları kazandıracaktır. Türkiye Avrupa Birliğine yük olmayacaktır, tam aksine yükünü hafifletecektir. Avrupa ekonomisine Türkiye canlılık getirecektir. 

Bu gibi kazanımlar dile getirilmelidir.

183

184

a) SİYASET YARGI TARAFINDAN KUŞATILIYOR‎!      b) YARGI SİYASET TARAFINDAN KUŞATILMIŞTIR!

Sizce Batı standardındaki bir demokratik ülkede hangisi doğrudur ya da daha uygundur?  Doğru cevap için lütfen tıklayın.

185

186

187

188

189

190

Nisan 2009 Dönemi Doçentlik Sınavı Başvurusuna 14.4.2010 tarihi itibari ile hala jüri üyelerinin raporlarının eksikliği nedeniyle olumlu yada olumsuz yanıt verilemiyor  muş…………………………………

Bu boyutta bir uygulamanın, sorumsuzluğun keyfi uygulamanın yada aksamamın yüksek öğretim kurumlarında olmaması gerekiyor. Yüksek öğretim kurumları uygulamaları, faaliyetleri ile ülkenin örnek gösterilmesi gereken saygın kurumların başında yer almalıdır.

Daha evvel Yükseköğretim kuruluna yazdığım dilekçelerde ve farklı yerlerde yayınladığım makalelerimde, internet sitemde (www.dr-huso.com) makaleler sayfasında ve Danıştay da açtığım davada Türkiye’de uygulanan doçentlik sınavını eleştirmiştim. Keyfiyete açık, birçok aksaklıkları bulunan fırsat eşitliğine ters düsen, rezilliklerle dolu cağ dışı bir uygulama olduğunu halen savunuyorum. Bu uygulama Türkiye dışında hiç bir ülkede bulunmuyor

Türkiye üniversitelerinde bir akademisyenin, bir bilim insanin kariyeri, geleceği 2-3 jüri üyesinin insafına, keyfine, beşeri kimliğine, siyasi görüsüne,  nede hali ruhi, akli dengesine bırakılmamalıdır.

 ..,  , fakat ilgili kurumların sorumluların 1993 yılından beri bana verilen maddi ve manevi zararın, mağduriyetin hesabini ile biraz ilgilenmek, mağduriyetimin incelenmesi, sorgulanması v.b.  akıllarına, sorumluluk anlayışlarına gelmez. ITÜ-gemi inşaatı ve deniz bilimleri kökenli jüri üyelerinin raporlarındaki keyfiyeti, art niyeti, husumeti görmek bilmek istemezler. Onun yerine, bula, bula yazılarımdaki üslubu bahane gösterip hakkımda soruşturma açmasını, üniversiteden uzaklaştırılmamı istenmesini çok iyi biliyorlar.

Bu boyuttaki Allahsızlığa pes doğrusu diyorum!

191

Türkiye´de Patent önerileri….. Olası Fikir Hırsızlığın farklı bir boyutu, Türk patent Enstitüsüne gönderdiğim bazı öneriler daha sonra başkaları tarafından farklı şekillerde piyasada karşıma çıkıyor. Bu bir rastlantımı, (örneğin; “Mobil enerji santralleri- çok amaçlı kullanımlı mobil yüzer nükleer enerji santralleri” ; Dıştan lazer bindirme kaynaklı iç perde takviyeli hybrid profilleri” ; “ Güneş bacalı depreme dayanıklı çelik-beton karma bina tasarımları”; “ Mobil yüzer ada tesisleri”; Mobil yüzer otopark tesisleri” : “Su devir daimine uygun yüzer dalga kıranlar” “ Çok amaçlı kullanımlı lazer kaynaklı iç perde takviyeli hybrid direkler”)

Türk  Patent enstitüsü gönderilen önerileri kısa sürede değerlendireceğine, yardımcı olacağına, patent başvurularında gereksiz kırtasiye  işlerini, şekilciliği  kaldıracağına,  Türkiye’de patent başvurularının artması yönünde tevsik edici çalışmalar yürüteceğine v.b. ; yüksek harçlarla ve kişiden kişiye değişen, devamlı şekli düzeltme istekleri ile patent başvurusunu yapanı bin pişman ettiriyor,  (Türkiye´deki şartlar ve olanaklar dikkate alınarak patent başvurusu kabul edildikten ve patentten para kazanılmağa başlandığından sonra yüksek ücretler talep edilsin. Bazı patent başvuruların derlendirilmesi için yurt dışına gitmeğe de gerek yoktur.  Türk patent enstitüsü, örneğin, mobil yüzer nükleer enerji santralleri konulu patent başvurusunun değerlendirmesini çok daha ucuza Türkiye’deki üniversitelerle, burada çalışan kendi alanlarında uzman öğretim üyeleri ile  is birliğine giderek çözebilir. Bu ve benzeri öneriler Türk sanayisine kazandırabilinir, Uluslararası projelerde yeni fikirlerle, yeni tasarımlarla rekabet şanslarını artırabilirler.  En azından bünyesinde çalıştırdığı patent uzmanlarını daha iyi seçip  ve eğitip  motive etmelidir….

Makale ekindeki patent örneklerine bakın!  

192

193

Sayın Deniz Baykal  genel baskanlıktan istifası ile de CHP` ye ve ülkeye zarar vermiş midir?  Baykal ve ekibi parti yönetiminden neden gitmelidirler? Yeni adaylar kimler olabilir? Gibi soruların cevaplari icin tıklayın!

194

Innovativ Endüstriyel Tasarımda yaratıcılık ve optimizasyon, özellikle topoloji optimizasyon yöntemi…

195

21. Yüzyılda Türkiye ve İslam Ülkelerinde innovativ endüstriyel tasarımında yaratıcılığın bir değerlendirilmesi,İslam ülkelerinin bilim, teknoloji, endüstri ekonomi gibi alanlarda geri kalmışlılığın ve siyaset kaosların, fakirliğin, fukaralığın, dışa bağımlığın, sömürülmenin, kullanılmanın v.d.  nedenleri sizce de ne olabilir!, İslam ülkelerinde birçok nedenlere, cevaplar ve çözümler sunma….

196

Makina tasarımında bilgisayar destekli topoloji optimizasyon uygulamaları,

197

Konvansiyonel olmayan çok gövdeli gemi tasarımları, farklı kullanım alanları

198

Mobil Enerji Santralleri, “MOBİL YÜZER NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİ”

199

21. YÜZYILDA TÜRKİYE SİYASETİNDE HER BAŞARISIZLIKTA, HER MUSİBETTE,  HER TAŞIN ALTINDA DIŞ GÜÇLERİ,

 BİLHASSA ABD´Nİ VE VEYA AVRUPA BİRLİĞİNİ GÖRME VE VEYA GÖSTERME ALIŞKANLIĞI, PARANOYASI, …

Bir siyasetçi, bir köse yazarı, ya da sıradan bir vatandaş kendince, beşeri yapısı ile, çıkarları gereğince siyasetteki olumsuz gelişmelerin nedeni dış güçler diye ve özellikle ABD´yi gösterebilir. Fakat Koskoca Profesör unvanlı öğretim üyelerinin Türkiye’de siyasetteki bazı olumsuzlukları ve cağın, zamanın  baskısı nedeniyle  gerekli değişme, gelişme süreçlerini dış güçlerin, özellikle ABD´nin komplo teorileri ile açıklamaya çalışmaları, doğru değildir. Bir bilim adamı, mesleki  konularında, uzmanlık alanı ile ilgili olarak mantıklı, tarafsız, çarpıtılmamış  verilere dayanarak görüşler bildirmesi, doğru bilgiler vermesi gerekiyor. Örneğin geçenlerde; bir ekran profesörün günün modasına uyarak, sayın Deniz Baykal´in istifasını kendince, hayali verilere, bazı ilgisiz gelişmelere dayanarak, ABD´nin bir Komplosu olarak açıklamasını saçma buluyorum

.  

Dış güçler denmeden, dış güçler suçlanmadan evvel, kendi iç güçlerine, demokratik yönetim yapılarına, siyaset sistemlerine bakılması, değerlendirilmesi gerekir. ABD ve veya Bati Avrupa şer güçleri safsatası yapılırken, bir nevi siyaset sis bombaları savrulurken birileri belli makamlara sızarak vatandaşların kanlarını kene gibi emmektedirler, siyasi mafya halkı kullanarak soymaktadırlar, ülkeyi batırmaktadırlar.

Bakın Avrupa Birliği üyeleri ve ABD´leri her şeyden evvel ülkelerinin çıkarlarını ön planda bulundururlar, olması gereken de zaten budur. 

…………………………...

Kisaca:

·       21. YÜZYILDA TÜRKİYE SİYASETİNDE SUCU, BECERİKSİZLİĞİ, KABAHATİ HEP DIŞARIDA, BİZDEN BAŞKASINDA ARAMA, DIŞARIYA, BAŞKALARINA MAL ETME ALIŞKANLIĞINDAN BU GİBİ TERANELERLE KENDİMİZİ VE BİRBİRİMİZİ KANDIRMAKTAN  VAZGEÇİLMELİDİR.

·       KENDİLERİNE SAYGILARI, ÖZGÜVENLERİ OLMAYAN, YARATICI ÇALIŞMAYAN, ÜRETTİĞİNDEN ÇOK DAHA FAZLASINI TÜKETEN VE YABANCI HAYRANI OLAN İNSANLAR, TOPLUMLAR,  ULUSLAR;  YABANCILAR TARAFINDAN KULLANILMAĞA, SÖMÜRÜLMEĞE VE YÖNETİLMEĞE, İT YA DA EŞEK GİBİ YASAMAĞA MAHKUMDURLAR.

·       DÜNYA BARIŞINI TEHDİT EDENLER; GELİŞMELERİ SEKTEYE UĞRAMIŞ, GERİ KALMIŞ ZİHNİYETLERDİR, ULUSLARDIR, ÜLKELERDİR, DİKTATÖRLERDİR, BİLHASSA DİNİ SİYASETTE KULLANANLARDIR.

·       DİNİ SİYASETE BULAŞTIRAN DEVLETLER, KURUMLAR, İNSANLAR; DÜNYA BARIŞI VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN, TOPLUMLARIN HUZUR VE GÜVENLİĞİ İÇİN EN TEHLİKELİ OLANLARIDIR. ŞEYTANİN TA KENDİLERİDİR                makalenin devami icin tiklayin

 

200

“ONE MİNUT” UN BİR RÖVANŞI!

İsrail´in Saldırı olayı ile İskenderun´daki askeri kışlanın PKK´nin roketatarlarla saldırısı. Kamuoyunda bu iki olayla ilgili tepkiler 

- Nükleer silah üretimi ile ileride çevresinde, Türkiye´in de başına bela olacak İslami diktatörlük rejimi ile yönetilen Irana destek veren, - İsrail´in varlığını tanımak istemeyen aşırı dinci Arap milliyetçilerin saf kaba dayısı olarak kullanılan, - Bu havaya kapılarak dışta İsraillin aleyhine çalışan ve yardım adı altında da meydan okuyan, - Boş tehditler savuran,  - Türkiye’yi bir dış çatışmaya sokmak isteyen ayrılıkçıların oyununa gelmek üzere olan,……

Türkiye’yi yönetmeğe çalışan hükümete karşın kendine güveni olan, güçlü, otoriter bir devletin yapması gerekeni İsrail yapmıştır.  Yüzbinlerce düdüklü, taşımalı kalabalıklarla meydanlarda Israil aleyhine yapılan gösteriler kadar, Devletin Iskenderundaki askeri kışlasını topa tutarak 6 eri şehit eden PKK ve sempatizanları aleyhinde protesto gösterileri yapılsaydı, sorumlular istifaya çagrılsaydı keske! İskenderundaki kıslaya roketatar saldirisinin faillerin tespit edilmesi gerekiyor, Eger PKK ise vahim, sayet Israil ajanlarının Türkiyeye karşın bir gözdagı, misilleme saldırısı ise daha da vahim, 500 bin hazır asker bulunduran Türkiye icin büyük bir rezillik ….  Bir hic ugruna, bazı insanların egoları saplatıları ugruna insanlarin öldürülmesi cok üzücüdür, kahredicidir. Burada İsrail kadar bu provokativ yardım konvoyunu düzenleyenlerde ve buna arka çıkan hükümette suçludur maalesef. Kısaca Türkiye PKK terör mücadelesinde, İsrail´in Teröristlere ve sempatizanlarına, bilerek yada bilmeyerek yardım edenlere karşın kararlı, tavizsiz tutumunu örnek almalıdır. Sen benim ülkemde vatandaşlarımı öldüren, katleden, ülkemin huzur ve güvenliğini sabote eden terör örgütlerine destekte bulunursan, onlara meydan okurcasına yardımda bulunursan bende gerekeni, tüm dünya başıma yığılsa dahi yaparım misali…Israilín saldırısı Batılı bir ülkeye karşın yapılsaydı yada israilin kendisine yapılsaydı, savaş ilan edeerek dünyayı  ayaga kaldırırlardı ve askeri misilleme harekatına başlarlardı. Tükiyede Devleti yönetmege calışanlar bu olayla da boylarının ölcüsünü almışlardır, ne kadar güclü ve saygın olduklarını, ne kadar ciddiye alındıklarını görebilmişlerdir,   makalenin tümünü okumak icin tıklayın!

201

Kavramlar: KÜRT ACILIMI; PKK-TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMACINA; -YANI, TÜRKİYE´NİN BÖLÜNMESİNE, BİTİRİLMESİNE-  HİZMETTİR. DEMOKRASİ MASKESİ ALTİNDA BUNU SAVUNMAK VATANA İHANETTİR.

“…. ACILIM ”, TÜRKİYE´DE GÜNÜMÜZ SİYASETTE HER DERTTE DERMAN

Kürt açılımları, Demokrasi açılımları v.d. ile; siyasetteki olumsuz icraatların üstesinden gelineceğine toplum inandırılmağa çalışılıyor….

 En azından bazı sorulara açıklık getirilmesi gerekiyor, örnegin;

1.      PKK-Terörünü hakli çıkarmak mıdır? PKK`lı kandırılmış vatan hainlerini, canilerini toplumda kutsamak mıdır?

2.      Kürt acilimi, demokrasi acilimi; PKK teröristler, bugüne dek isledikleri suçları, binlerce şehidin çanlarının, sakat bırakılan on binlerce gazinin kanlarının bedelleri örtbas edilerek, unutularak affedilecek midir?

3.      PKK teröristlerini, bebek canilerini gerilla, kurtuluş yada özgürlük savaşçıları olarak kabul edip meşrulaştırarak, terörist başı ve beraberindekilerler ile masaya oturulup daha fazla ödünler için pazarlık mı edilecektir?

4.      PKK terörist başı Abdullah Öcalan’a af getirilerek, Kurdistanın lideri olarak rehabilite edilecek midir?  (yani bir nevi mağduriyetin manen ve madden telafi edilmesi),

5.      Anadolu’nun bir kısmında bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına onay verilsin midir? 

6.      Türkiye’nin üniter yapısı terk edilsin midir?

7.      PKK`nin cani başı Öcalan`ı, ceza evinden alarak, büyük Kürdistan`in Lideri olarak onu dünyaya tanıtmak ve Nobel barış ödülüne aday göstermek midir?

8.      PKK-Teröristlerin isteklerini karşılamak için midir?

9.      Türkiye vatanin 1/4 - 1/3 üzerinde önceleri Kürdistan eyaletinin kurulmasını benimsemek daha sonra kuzeydeki peşmergelerle birleşerek büyük bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına onay vermek ve desteklemek midir?

10.    Atalarımızın canları kanları pahasına kurdukları, korudukları ve bize emanet ettikleri bin asırlık kutsal vatanimizin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu ve Türkmencelini PKK ´ya ve Peşmergelere alıştıra, alıştıra terk etmek midir?

BEN DOĞULU, GÜNEYDOGULU BİR VATANDAŞ OLSAYDIM, NASIL DAVRANIRDIM”  SORUSUNU GELİNCE!  BENDE DAGA CIKARDIM!

TERÖR GİBİ SORUNLAR DEVLET YÖNETİMİ ZAFİYETİNDEN,  DEVLET YÖNETİMİ ÜSTLENEN HÜKÜMETLERİN, SİYASİLERİN ATANMİS BÜROKRATLARİN EHİLSİZLİGİNDEN, KÖTÜ İCRAATLARINDAN,  KAYNAKLANIR.

Demokrasi devlet yönetiminin olmasa olmaz ilkelerinden biride;  demokrasi ile yönetilen toplumlarda bireylerin devlet ve hükümet yönetimlerine sahip çıkması, olup bitenlerle ilgilenmesi, birlik içinde gerekli eylem ve tepkileri gerekli zamanda vermesidir, seslerini duyurmasıdır. bu tür tepkilerde sivil örgütlerce, bilhassa partilerce koordine edilmesi gerekiyor, …

Savaşmasını unutanların, mücadele etmesini bilmeyenlerin, başkasından hazır bekleyenlerin, korkakların;  insan gibi bu dünyada yaşam hakları yoktur, İt, esek, inek gibi kullanılmaga müstahaktırlar.

SONUÇ;

·       TERÖR MÜCADELESİNDE GERCEK DEMOKRASI, FIRSAT EŞİTLİĞİ OLMAZSA OLMAZLARDAN BİRİDİR. 

·       AKP´NİN, SÖZÜ EDILEN DEMOKRASİ ACILIMIN İÇERİĞİ AÇIK SEÇİK KAMUOYUNUN BİLGİSİNE VE OYUNA SUNULMALIDIR.

·       DEVLETİ YÖNETMEK, HÜKÜMET ETMEK BİLGİ VE TECRÜBE YANINDA CESARET, YÜREK İSTER.

·       AKP´NİN KÜRT ACILIMI VE DEMOKRASİ ACILIMI VE İLGİLİ KURUMLARIN BAŞTA TSK´NİN PASİFLİGİ SAYESİNDE,  BUGÜN TÜRKİYE´DE;  BEN DAHA KÜRDÜM, BEN ÇOK DAHA İYİ PKK´LİYİM YARIŞINA GİRİLMİŞTİR. VE İNSANLARIN BİR KISMI İSE BEN TÜRKÜM DEMEKTEN ÇEKİNİR, UTANIR, ÜZÜLÜR HALE GETİRİLMİŞLERDİR.

·       DİNİ SİYASETE BULAŞTIRAN DEVLETLER, KURUMLAR, İNSANLAR; DÜNYA BARIŞI VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN, TOPLUMLARIN HUZUR VE GÜVENLİĞİ İÇİN EN TEHLİKELİ OLANLARIDIR. ŞEYTANİN TA KENDİLERİDİR

MEYDANI BOŞ BULUP ORTALIGI TALAN, BERBAT EDENLER DEGİL; MEYDANI BOŞ BIRAKANLAR, KORKANLAR DAHA ÇOK SUCLUDURLAR, ADİDİRLER, ŞEREFSİZDİRLER! İzmir, 26.6.2010, DrHusso  

Makalenin tamamini okumak icin tiklayin

202

21. Yüzyıl başlarında, günümüzde Dünya da gün ışığına çıkmağa başlayan devlet, ekonomik iflasların başlıca nedenlerinden biri sizce ne olabilir?  Ve buna karşın neler yapılabilir? Soruların yanıtı için hemen tıklamayın. Biraz düşünün, kafa yorun daha sonra tıklayın,  lütfen. Cevabın, çözümün çok basit olduğuna siz de karar vereceksiniz.! Ben yinede size bir iki ipucunu burada vereyim; Eğer bir ülkede tüten fabrika bacaları yerine, gökdelenler yükseliyorsa, caddeler tulumlu işçiler, emekçiler yerine, işsizlerle, bankacı, bürokrat, memur asalaklarla, dolandırıcılarla dolup taşıyorsa… o ülkenin ekonomisi eninde sonunda çöker, devletin kendisi de batar, ileride kurtaran destek verende bulunmaz…

Yakin zamanda devlet iflasları bütün dünya devletlerinin korkulu rüyası haline gelecektir. Beklenen süreçte; gelişmekte olan ülkelerinin çok fazla kaybedecekleri bulunmamaktadır.  ABD, Avrupa Birliği, Japonya gibi sanayisi gelişmiş ülkeler ve cin gibi diğer ülkelerde  ekonomik ve siyasi kaosu en şiddetli sekil de yasayacaklardır, dağılmağa  başlayacaklardır.  21. Yüzyıl ya kendi düzenini kabul ettirecektir ya da kaosla uzun bir süre zarfında dünya devletlerini silip süpürecektir, insan yaşamını çekilmez hale sokacaktır.

203

21. Yüzyılda, 2ß1ß yılı itibarıyla Türkiye Dünya devletleri içersinde pahallıkta ilk sıralarda yer almasının ve vergi, harçların çok yüksek olmasının, buna karşın isçi ve memur ücretlerin çok düşük olmasının, zenginin harunlaştığı, fakirin daha da sefilleştiği,  çoğunluk vatandaşın yarı aç yarı tok ve günlük boğaz tokluğuna it ve eşek gibi yaşamasının sizce başlıca nedenleri neler olabilir?   Ve buna karşın neler yapılmalıdır?  Soruların doğru cevapları içinde profesör, doktor unvanlı ileri zekâlı uzman olmanıza gerek yoktur. Yeter ki biraz çevrenizle ilgilenin ve olup bitenleri sorgulayın!  Doğru cevaplar için bir iki ipucu; Türkiye’de, maliyeti 5 ile 10 kuruşluk bir bardak çayını neden 100 ile 500 kuruş arasında içmek mecburiyetindesiniz?, Maliyeti yaklaşık 30 kuruş olan yakıtı, neden 10 – 15 misli pahallıkla alıyorsunuz,.. Devleti yönetmeğe kalkışan seçilmiş çoğunluk vekillerin ve devlet yönetiminde söz sahibi olanların, devlet yönetimini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiren medyanın ehilsizliklerini, bilgisizliklerini, sorumsuzluklarını ve ben vatandaş olarak ne yapıyorum ve birlikte güç oluşturarak neler yapabiliriz,…  Gibi dikkate alarak raporunuzu kaleme alin!  Kendi cevaplarınızı karşılaştırmak,  değerlendirmek için daha sonra tıklayın, lütfen.

204

TÜRKIYEDE ÇEK, SENET DOLANDIRICILIĞI

 

Çek- Senet dolandırıcılığı; çok kısa yoldan zahmetsiz servet sahibi olmak için Türkiye´de uygulanan bir yöntem.  Senet dolandırıcılığını genelde örgütlerce, çetelerce Türkiye genelinde uygulanıyordu. Son yıllarda ise ferdi olarak ta bilhassa, sanayi, tarım ya da turistik potansiyelli küçük yerleşim birimlerinde uygulandığı, yaygınlaştığı gözlenmektedir.  Senet dolandırıcılığını mevcut yasalar teşvik ediyor. Prensip olarak insani duyguları yüksek saf, çok iyi niyetli, dış dünyadan pek habersiz varlıklı bireyler, zengin gurbetçiler, zengin akılsızlar, sonradan bulma olma enayiler tespit ediliyor.  Kısa yoldan akıllı görünen zengin ahmakların, cahillerin; akıllı, uyanık geçinen geri zekalıların güveni kazanılmaktadır. Daha sonra uygulama safhasına geçilmektedir. Uygun zamanda ve ortamda, mekânda sonradan değiştirebilinir ya da bos senetlere imza attırılıyor.  Senet dolandırıcıların ağına düsen ailelerin birçoğu dağılıyorlar, ya da şiddetli, hasta edici geçimsizlik başlıyor, bireylerin çoğu üzüntüden sağlıklarından oluyorlar, Varlık içinde yaşarlarken bir den açıkta kalıp sefilleşiyorlar. Kamuoyuna, yargıya pek yansımayan aile dramları başlıyor… Devletin çok acilen yaygınlaşan çek-senet dolandırıcılığına karşın önlemler almalıdır. Çek-Senetler noter tasdikli, iki tanıklı, ya da banka onaylı, kefilli olmalıdır. En azından her iki aile ferdinin de onayı imzası bulunmalıdır. En azından; Doğru dürüst tanınmayan, soyu sopu bilinmeyen, sağlam kefili bulunmayan insanlarla iş, ticaret ortaklığından kaçınmalıdır. En azından bu konuyu başka, yakin veya tanıdıklarınızla da paylaşın, fikir alın ve ayak üstünde, sofrada çek senet imzalamayın, imzalama mecburiyetinde kalırsanız hemen vakit kaybetmeden  polisi, ya da bağlı bulunduğunuz, üye olduğunuz odaları, bankaları haberdar ederek geçersizliğini sağlayın! Babanız ananız, kardaşınız  dahi olsa, yüz binleri gecen kredi yada kredi  kefillerinde dikkatli olun, kendi güvencenizi dikkate alin. Eğer aile dışından birisi ise, hele iyi tanımadığınız, sonradan biri ise ve size yakınlık gösteriyorsa,.. yüz binleri aşan banka yada mafya kredilerinde  hiç çekinmeden ret edin…. Çekinmeden, sıkılmadan, korkmadan hayır deme, istemiyorum kalsın deme cesaretinizi kaybetmeyin! Makalenin devami icin tiklayin

205

TÜRKİYE’DE ŞEHİR İÇİ ULAŞIMINDA BİSİKLET KULLANIMI VE BİSİKLET YOLLARI EKSİKLİĞİ KONUSU

Yurt dışında birçok ülkede bisikletler şehir içi ulaşımında çok yaygın olarak kullanılırken, sağlı sollu yaya yolları gibi araç trafiğinden ayrı, güvenli ekstra bisiklet yolları düzenlenmişken, Türkiye’de bisiklet kullanımı ve yolları yok denecek kadar azdır. Neden?...

Bisiklet kullanımın her yaştaki insanin sağlığına faydaları vardır. Bilhassa çocukların ve gençlerin sağlıklı büyümelerine, kas ve kemiklerinin gelişmesine olan katkıları vardır. Bisiklet ulaşımı ilk, orta ve yüksek öğretim öğrencileri tarafından yurtdışında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Koskoca 65´lik dünyaca ünlü fakülte dekanı, hatta 60 yaşını aşmış prof unvanlı öğretim üyelerinin bisikleti; ev ile üniversite arasında ve kampus içersinde kullandıklarını Almanya’daki öğrencilik yıllarımda şahit olmuştum. (Ege Üniversitesine ilk geldiğim senelerde 20 cantlik kırma bisikletimi Ege Üniversitesi Kampus içersinde kullanırken, 525 durağından geçerken, yüksek sesle sapık diye söylenen ahmaklarla da karşılaşmıştım.  Türkiye´de bisiklet kullanımının tehlikeli ve hava kirliliği nedeniyle sağlıksız olduğunu söyleyenlerde olmuştur. )  Bizde, yani Türkiye’de bazılarımız, ulaşım imkânını bulsalar cestroya, yani…. dahi lüks otomobilleri ile girecekler, islerini halletmeğe kalkışacaklardır!

Türkiye´de şehir içi ulaşımında bisiklet kullanım kültürünün gelişmesi için yetkililerden ilk başta güvenli bisiklet yollarının açılması için gerekenin bir an evvel yapılması istenilmelidir. Yerel yönetimlerden talep edilmelidir… Yahu köyün delisi ya da çellosu yada donkisotu ben miyim, ya da başkaları dururken bana düşmez, burada olumlu hiç bir şey değişmez, burası Türkiye’dir,.. Gibilerle düşündüklerinizi, olumlu isteklerinizi duyurmaktan, dile getirmekten hiç bir zaman vazgeçmeyin. Unutmayın demokrasilerde sesler ne kadar çok, yüksek ve siddetli ortaya cikarsa tesiri, o nispette büyüktür.  Makalenin devami icin tiklayin

206

TÜRKİYE’DE BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN HEDEFLİ PKK TERÖRÜNDE SON GELİŞMELERİN KISA BİR ÖZETİ

 Ta rahmetli Özal´dan beri hep  3–5 baldırı çıplak, çapulcu olarak değerlendirildiler. Hatta daha dün Devlet Başkanı tarafından da - bir karakol baskınında gerçekleştirdikleri katliamları üzerine – PKK teröristlerin son çırpınışları, dağılma bitme aşamasındadırlar diye yorumlandılar,  Makalenin devamı için tıklayın

207

Türkiye de REFERANDUM ?

 Anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulmasından, demokrasi açılımından daha haberi olmayan, ne olduğunu niçin yapıldığını bilmeyen çok sayıda vatandaşımız mevcut. Bu da alel acele oylamanın dürüstlüğünü, amacını, geçerliliğini ortaya çıkarıyor. Bu gerçeği bende bir kanalın sokaktaki bir röportajından izledim ve çok üzüldüm,   Vatandaş iş, as, ekmek, kira, para, kredi kartı Borcu derdinde.  Demokrasi acilimi ya da referandum onun neyine?

Anayasa halk oylamasını Demokratik acılım diye ve birçok hayali vaatlerle halka yutturulmağa çalışılmasını siyasi ahlaksızlık ve siyasi öngörüsüzlük olarak ben şahsen değerlendiriyorum,

208

 21. YÜZYIL BAŞLANGICINDA ÖZELLİKLE DİNCİ KESİMİN TÜRK ORDUSUNU ÜLKEDEKİ  SİYASİ VE EKONOMİK OLUMSUZLUKLARIN SURUMLUSU OLARAK GÖSTEREREK YIPRATMA GAYRETLERİ, PARAYONASİ!

Türk silahlı kuvvetlerini, Türk ordusunu ve generallerini ve subaylarını;

·        Latin Amerika´nin ya da Afrikalı kabile devletlerinin silahlı kuvvetleri, orduları ve darbeci generalleri, subayları ile bir tutanlar,

·        Türk Ordusunun general ve subayların hırsları, kişisel çıkarları, keyifleri nedeniyle darbeci olduklarını savunanlar,

·        Türk Ordusunun, değerli komutanlarının demokrasi düşmanı olarak görenler,

·        Türk Ordusunun, değerli komutanlarının Türkiye de demokratikleşmeyi kösteklediği iddia edenler,

·        Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye´deki özellikle siyasi, ekonomik alandaki olumsuzlukları, başarısızlıkları, teknolojideki geri kalmışlılığı nedeni olarak görenler,

Ya bu konuda bilgisizlikleri, sorgusuzlukları nedeniyle saçmalayacak kadar kişiliksizleşmişler, zavallılaşmışlar,

Ya belli çıkar grupların örgütlerin, partilerin (başta aşırı dincilerin, PKK´nin) çıkarları, art niyetleri, hesaplaşma, intikam dürtüleri gereği propagandasını yapıyorlardır, Ya da günün siyasi konjoktörüne, iktidar gücüne göre ses veren hindi kafalılardır. - TÜRK ORDUSU, KOMUTANLARI TÜRKİYE´DE LAİK, DEMOKRATİK, PARLAMENTER DEVLET YÖNETİMİN GERÇEK KORUYUCULARIDIR. -

TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN BÜTÜN DARBELERİN ESAS SORUMLULARI DEVLETİ YÖNETMEĞE KALKIŞAN SİYASİLERDİR. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ BU GÜNE KADAR YAPMASI GEREKENİ, ONDAN YAPMASI İSTENİLENİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMIŞTIR. VE BELLİ BİR SÜREDEN SONRA DEVLET YÖNETİMİNİ TEKRAR SİVİLLERE BIRAKMIŞTIR… Türkiyede; siyasi pislikleri TSK´ya mal etmek ve veya TSK tarafindan temizlenmesine mecbur etme aliskanligindan vazgecilmelidir.

 Makalenin tamamini okumak icin tiklayin

209

KIYI DENİZLERİMİZDE EKOSİSTEMİ ETKİLEYEN KİRLENME NEDENLERI  makaleyi indirmek icin tiklayin

210

TÜRKİYE´DE KISA SÜREDE VE KOLAY DOLAR MİLYONERİ ZENGİN OLMANIN YOLLARI, SIRLARI!

Bir insan; 1. Ya Arıdan. 2. Ya Darıdan, 3. Yada Yardan, Karıdan zengin olurmuş.  (bir atasözü)

Türkiye’de bunların dışında zengin olmanın bir kaç sırrı bu makalede tartışmaya sunulmaktadır.

Aslında herkesin tahmin ettiği,  günlük yasamdan takip ettiği bildiği zengin olma yöntemleridir. Dolar milyoneri zengin olma sırları;  I. Yasaya uygun ve II. Yasa dışı olmak üzere iki ana grupta ele alınabilir. 

Türkiye´deki potansiyel ve süre gelen siyasi toplu durum, yönetim ortamı, devletin bol keseden dağıttığı teşviklerle çoğunluğun beleşten ve kısa sürede dolar milyoneri olma şansı vardır.  Türkiye´de çevrenizdeki bazı zenginlere bakmanız ve kendinizle karşılaştırmanız da yeterli olabilir. Cesaret, girişkenlik, kararlılık, inat, egoist, katil ruhu, biraz öngörü, ikna etme gibi kriterlerden bazıları sizde varsa ve siz hala zengin değilseniz kendinizi Türkiye’de harcıyorsunuz. 

……..

Türkiye zengin olmak isteyen girişimci, yenilikçi vatandaşlar için kaçınılmaz bir fırsattır, büyük bir potansiyeldir. Bilhassa gençlerin, zenginliği mutluluğu, yaşamı yurtdışından değil, Türkiye’de aramaları gerekir.

(Makalenin tamamı için tıklamadan evvel bu konu hakkında sizlerde biraz kafa yorun, teşekkürler.

211

KIYI DENİZLERİMİZDE KİRLENMEYE KARŞIN ÖNLEMLER Makaleyi indirmek cin tiklayin

212

21. YÜZYIL BAŞLANGICINDA “TÜRKİYE’NİN GERÇEK FOTOĞRAFI” NERDEN NEREYE! EVET, VATAN SİZLERLE, BİZLERLE DE GURUR DUYUYOR! Tempo, tempo, tempoya devam…

213

Referandum Sonuçlarının Tarafsız, Farklı, Bir Değerlendirilmesi, “GANDİ KEMAL EFENDİLERİN, RECEP BEYLERE KARŞIN GÜNÜMÜZÜN TÜRKİYESİNDE HİC SANSLARİ YOKTUR” 13.09.2010

215

21. YÜZYIL TÜRKİYE´SİNDE ALLAH ADINA ÖRTÜ, TÜRBAN, KARA ÇARŞAF, SAKAL SARIK BAHANE;  MİLYON DOLAR DEĞERİNDEKİ RANTLAR ŞAHANE! (29 Ekim 2010, Türkiye Cumhuriyetimizin 87nKurulus yıldönümü anısına bu makale kaleme alınmıştır.

216

YANİ, TÜRKİYEDE BAŞKANLIK SİSTEMİ.

Dünya tarihini incelediğinizde, önemli sonuçlardan birine varmak mümkündür: “ İnsanlık bu güne dek  daha fazla demokrasi için, tek başlı yönetimlere,  hükümranlıklara, krallıklara,  şahlara, diktatörlere, tek adam, başkanlık sistemine, aristokratlara, sömürücülere karşın hep mücadele etmiştir. Devlet yönetiminde daha fazla hak sahibi olabilmek ve özgür yasayabilmek, karanlıklardan kurtulmak için savaşmıştır.” Türkiye’de ise su sıralar tam tersi bir siyasi zihniyet belli çevrelerce yeşertilmeğe çalışılıyor, halk ikna edilmeğe çalışılıyor.

Batılı devletler, yani Hıristiyan toplumlar  orta cağın cehaletinden, kiliselerin, gerici dincilerin hükümranlığına son vermek suretiyle kurtulmuşlardır. Orta çağda İnsanların kanını emen, hastalık saçan kilise  mensupların neredeyse tamamı halk tarafından linç edilmiştir. 30.10.2010

217

ATATÜRKCÜLÜK, ATATÜRK DÜŞÜNCE, KÜLTÜR MERKEZLERI ve CEMAATLER, TARIKATLAR, GULEN!  Farklı bir değerlendirme.  

Atatürkçülerin, Atatürk Düşünce merkezlerinin bugüne dek yapamadıklarını Gulen ve Gulen cemaati gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi dünyanın bir çok yerine okullar açmıştır, Türkiye’de bu okullarda kırsal kesimden özellikle hali vakti yerinde olmayanlarda, bir çok çocuk, genç okuma imkanını buluyor. Yurtdışında Türkçe, Türk ve İslam kültürü, Türkiye özellikle bir çok gence tanıtılıyor, öğretiliyor. Bu okullarda gençler disiplinli, bilgili eğitildiği görülüyor.

Almanların Goethe Enstitüsü, Amerikaların, İngilizlerin, Fransızların  Robert kolejleri gibi  yurt dışında enstitüleri, okulları gibi Gülen cemaatinin okullarını değerlendirmek ve geliştirmek gerekiyor. Gulen ve Gulen Cemaatinden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin endişelenecek, korkacak kadar  zayıfsa bunun hesabini siyasiler vermelidir.  Türkiye’de birey ve toplum ve devlet yönetimi olarak başkalarının başarılarından, farklılıklarından ne korkmamıza nede kıskanıp bu başarıları sabote etmemize hiç gerek yoktur. Aksine bu başarıları her yönüyle elden geldiğince destek vermemiz ve kendi başarılarımız için de kendimize  örnek almamız gerekiyor. Gulen sürgüne değil, Türkiye´de ödüllendirilip yasalar çerçevesinde kontrol edilebilirdi, yönlenebilinirdi …..    makalenin tamamı için tıklayın Kasım 2010

218

Türkiye´de Yasa Dışı Telefon Dinlemeleri, Kayıtları Ticarileştirilmiştir, Siyasileştirilmiştir.     11.2010

219

AYVALIK BELEDİYESİNDE UZUN YILLARDIR DEĞİŞMEYENLER !

          I.        Vatandaşların sorunlarına sorunlar katmaktır,

        II.        Vatandaşları mağdur etmektir,

      III.        Belediye gereksiz personel giderlerini ve diğer  israflarını; yüksek harçlarla,  ücretlerle, ağır cezalarla ve zorunlu bağışlarla vatandaşları haraca bağlayarak karşılamaktır.

      IV.        İmar ile ilgili yaratılan sorunlarda; imar mafyası devreye sokularak, birilerin yüksek haksız kazançlar elde etmesine olanak sağlamaktır

      V.        Vatandaşları, özelikle yerli Giritli Cundalıları yolunacak, aşağılayacak gavur kazları olarak görmektir. (Eski Belediye başkanlarından biri; Cunda´nın su problemi için, Gavurlar deniz suyunu kullansınlar, içsinler” demesi gibi… Başka bir eski belediye başkanı zamanında da; Cunda´da 2 parselli bir arsanın yapı-inşaat izni için bir parselin yada bir parsel bedelinin; eğer 10 parselli bir tarla arsanın imar-inşaat izni için 4-5 parselin yada bedellerinin Ayvalık Belediyesine bağışlanma mecburiyeti gibi … - Allahın sopası yok ki başlarına vurulsun! Mazlumların, vatandaşların ahı bir şekilde başlarına çarpıyor, hareket etmekten, konuşmaktan aciz hale dönüşüyorlar, bir şekilde iflas ediyorlar-) 

    VI.        Belediye yönetimine iştirak ederek kişisel çıkarlar elde etmektir. (Ayvalığın, Körfezin mezat zenginleri, belediye yönetimde söz sahibi olarak, servetlerine servet katmağa devam ediyorlar, karlı ihaleleri kendileri kapıyorlar!)

  VII.        Belediyeye yerleştirdikleri kendi kalaslarını, hak arayan, ses çıkaran  vatandaşların üzerine salmaktır.

Belediyeler; vatandaşlara yasa ve yönetmelikler çerçevesinde hizmet veren devlet kurumlarıdır. Vatandaşların sorun, problem, mağduriyetlerine çözüm üreterek yardımcı olmak için gayret sarf etmeleri, adil davranmaları gerektiği herkesin malumudur

{Anayasada bireysel haklar ağırlıklı olarak, acık seçik şekilde ön plana çıkarılmadığı sürece, Vatandaşlar devlet kurumlarının keyfi uygulamalarına, insaflarına,  sömürülerine muhatap kalacaklardır, mağdur duruma düşeceklerdir. “Padişahım Çok Yaşa” zihniyeti, 21. Yüzyılda Devletim, Başkanım Çok Yaşa şeklinde Türkiye´de hala devam ediyor. Devleti, devletin kurumlarını demokrasinin acık kanallarından ele geçirenler, başta başkanlar için Vatandaşlar, halk; çalıştırılması, sağılması, sömürülmesi, kullanılması, için var olan yaratıklardır zihniyeti sürdükçe vatandaşın ve halkın mağduriyetleri devam edecektir.}

Örneğin; Cunda da Özden ailesi Ayvalık Belediyesi tarafından yıllardır mağdur ediliyor, yolunacak kaz gibi görülüyor!

                                                                                               Makalenin devamı icin tıklayın    11.2010

220

21. YÜZYIL TÜRKİYE´SİNDE PROFESYONEL ASKERLİK ZIRVALARI       11.2010

221

ASKERLİK HİZMETİNDE ZENGİNE, GÜÇLÜYE, POLİSLERE AYRICALIK; ASKERLİKTEN MUAF! NEDEN?       11.2010

222

Türkiye´de Mühendis, Akademiker Enflasyonu … 11.2010

223

“BENİM ADIM RECEP TAYYİP ERDOĞAN DEĞİL KEMAL KILIÇDAROĞLU, PARAYI BULURUM DİYORSAM, BEN PARAYI BULURUM! “ Bir parti Liderine, CHP´ye yakışmayan gayri ciddi,

224

“ÜNİVERSİTELERİMİZDE EĞİTİM, ÖĞRETİM VE BİLİMSEL ARGE-FAALİYETLERİNDE  KALİTE- GÜVENCE TESPİTİ, BOLOGNNA SÜRECI”

ÖZET Yüksek eğitim, öğretim ve bilimsel faaliyetlerle ilgili çok sayıdaki istekler, farklı talepler, amaçlar bu çalışmada birbiriyle ilişkili iki büyük hedefle tanımlanmaktadır: I. Ülkeye ve insanlığa yararlı olabilecek bilgili, yetenekli, güvenilir, disiplinli akademik bireyler kazandırmaktır. II. Ülkenin ve insanlığın sağlıklı, güvenli, zengin bir geleceğine katkı sağlayan bilimsel araştırma uygulamalı faaliyetlerin sürdürülmesidir. Türkiye´de, İslami ülkelerinde büyük hedeflere ciddi ve kararlı bir şekilde odaklanılmadığı saptanmaktadır. Ülkelerdeki refah düzeyi, oradaki yüksek öğretim kurumlarının öğretim ve ARGE- faaliyetlerinin kalite güvence düzeyi ile ilişkilidir……. Ocak 2011

225

“YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARINDA, BÜTÇEDE ÜÇÜNCÜ KAYNAK ARAYIŞLARI”
-21. yüzyılda Türkiye´de üniversitelerimiz kaliteli eğitim-öğretim paralelinde bilgi, teknoloji üreten, geliştiren satan, piyasaya innovativ mal ve hizmet üretimi sunan bacalı, bacasız fabrikalar olma zorunluluğundadırlar-

ÖZET (farkli icerik konulari) Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarında sürdürülen eğitim ve bilimsel çalışmalar her kesin hayrınadır ve her kes tarafından desteklenmesi gerekir. Daha kaliteli eğitim ve arge-çalışmaların teşviki ve daha fazla gence yüksek öğrenim imkanı için bütçeden daha fazla pay ayrılması ve bilim vergisi, fonlar, sans oyonlari, iletisim gelirlerinden belli bir oranla desteklenmesi gereklidir.

Bu kaynakların yanında kurum dışı üçüncü partnerden, yani paydaşlardan da kaynak arayışına gidilmelidir. Yurt içi ve yurt dışı serbest piyasaya innovativ endüstriyel mal ve hizmet üretimi ile kaynak sağlanabilinmektedir. İşbirliğine gidilerek proje üreterek dünya proje pazarlarından da, özellikle Avrupa Birliği Proje pazarından da küçümsenmeyen gelirler elde etme imkanları bulunmaktadır. Üniversiteler kaliteli egitim-ögretim paralelinde bilgi, teknoloji üreten, gelistiren satan bacasiz fabrikalar olma zorunlulugundadirlar.

Üniversiteler bünyelerine sanayi destekli,isbirlikli ARGE-Bilim arastirma merkezleri, teknoparklar kazandirmalidirlar. Teknoparklar günümüzde bazi kesimlerce devletin tesviklerinden soyso-ekonomik katma degeri olmayan  göstermelik projelerle gelir elde etmek, daha zengin olmak icin görülmektedirler, degerlendirilmektdirler. Projelerin kalitesinden ziyade, al gülüm ver gülüme ve ahbab-cavus iliskilerine göre degerlendirildigin dedikodusu yapilmaktadir. (Örnek, ispat diye bana sormayin! Devletin ilgili kurumlarina sorun, bazi bilgileri orada calisanlardan da alabilirsiniz hatta cok yakinlarindan da duyabilirsiniz yada dagitilan projeleri arastirabilirsiniz. )  Subat 2011

226

Üniversitelerin ve akademik personelin sorunlarının kamuoyuna, siyasi  gündemine daha etkin getirilmesinde üniversite yönetimlerinin pasifliği, ilgisizliği ve akademik personelle ilgili sağlık hizmetleri sorunları!        12.2.2011

227

CHP GENEL BAŞKANI SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU KONUŞTUKÇA CHP BATIYOR,

 BUNA KARŞIN AKP YÜKSELIYOR”

 

Sayın K. Kılıçdaroğlu´na göre,  TÜRKİYE´DE ASKERE ADAM ÖLDÜRME SANATINI ÖĞRENMEK İÇİN GİDİYORMUŞ!

AKP´nin en büyük kozlarından biri etkisiz bir muhalefettir ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ´dur.  Haziran 2011 secim döneminde

CHP ´e  AKP´ yi tekrar iktidara taşıyacaktır. … * Kılıçdaroğlu parti danışmanlarını değiştirmesini öneriyorum!

ASKERLİK, VATAN GÖREVİ HER TÜRK VATANDAŞI İÇİN YAPILMASI, YERİNE GETİRİLMESİ GEREKEN KUTSAL BİR GÖREVDİR.  DEVLET; SAĞLIKLI, AKLI BAŞINDA OLAN VE ASKERLİK ÇAĞINA GELMİŞ HER TÜRK VATANDAŞINA İÇTE VE VEYA DIŞTA ÜLKESİNİN, DEVLETİNİN ÇIKARLARINI KORUMAK, SAVUNMAK İÇİN GEREKTİĞİNDE SİLAHLI MÜCADELELERE KATILMAK İÇİN GEREKLİ ASKERİ EĞİTİMİNİ VERMEKLE MÜKELLEFTİR.  TSK; güçlü, profesyonel bir ordudur. Gücünü askerliğini yapan gençlerden almaktadır. … siyasilerin, ayrılıkçıların, dincilerin  hala berbat edemediği tek bir kurum; TSK ´dır!

Askerliğin eğitim, öğrenim süresi boyunca okul tatillerinde yapılması fikri ciddiyetsizliktir, bir deli saçmalığıdır!  ÇOCUĞUNUZ ÜNİVERSİTEDE OKURKEN YAZ  TATİLLERİNDE GİDECEK ASKERLİĞİNİ YAPACAK, MEZUN OLUNCA DA ASKERLİĞİ BİTMİŞ  OLACAK” DEDİ... ARZU EDEN DE ERKENDEN YAPACAK.  ORDUYU TERÖRLE MÜCADELENİN DIŞINA ÇIKARACAĞIZ. Ordu kışlasında onurlu görev  yapacak.” daha küçük ama daha  profesyonel olacak…!)

Diğer bir saçmalık; BENİM ADIM RECEP TAYYİP ERDOĞAN DEĞİL KEMAL KILIÇDAROĞLU. PARAYI BULURUM DİYORSAM BEN PARAYI BULURUM.  Başka …ASKERE GİDEN GENCLER BİRER ÖLÜM, KATİL MAKİNESİ OLARAK EĞİTİLİYOR MUŞ….

…sonrada AKP ´nin tek başına iktidara geldiğine şaşıyorlar, ……..  

Ona buna aylık bağlayacağınıza, her aileye, her gence iş, aş, ucuz konut sağlayın, cağın nimetlerinden faydalanacak şekilde eğitim verin, insan gibi yaşamasına katkı sağlayacak projeleri öne sürerek tartışın,…  Esas hünerlerinizi, liderliğinizi,  başarınız, kabiliyetinizi, becerikliliğinizi,  yüreğinizi v.b. burada gösterin.  Devletin  dağ gibi tükenmeyen hazinesi mi var da bizler bilmiyoruz? 

Tehlikeli boyutlara varan gelir dağılımını giderin. Günümüzde paranın, teknolojinin,  iletişim, banka,  borsa ve konut mafyaların, vergilerin, siyasetin, dinin, tarikatların, cemaatlerin, örgütlerin; insanları sömüren, kullanan birer araç olmaktan çıkaracak projeleri, yasa ve yönetmelikler üzerine tartışılsın…

228

TÜRKİYE’NİN ŞU SIRALAR ne ÇILGINA, ÇILGINLARA nede BUNLARIN ÇILGIN PROJELERİNE, çılgınlıklarına İHTİYACI YOKTUR, Ülkenin; - akıllı, bilgili, tecrübeli, cesur, dürüst, öngörülü kişilikleri gelişmiş, daha çok siyasilere, devlet adamlarına, parti liderlerine ihtiyacı vardır. -Türkiye´nin iş, aşa, çatıya, huzura, birlik ve bütünlüğe, fırsat eşitliğine  ihtiyacı vardır. - Uzun yıllardır işsizlikten sefil perişan olan gelecekten umutları tükenmiş gençlerimizin sorunları vardır,….

Vatan toprakların üzerinde Al Yıldızlı Türk Bayrağımızı gönderden indirip ayaklar altında çiğneyen ve çiğnetenlere karşın ve Demokrasi,  insan hakları maskesi altında Vatanı Kürdistan diye bölerek parçalamak isteyenlere karşın varlıklarını göstersinler, sorumlu siyasetçiler olarak yapmaları gerekeni, görevlerini yapsınlar yeter de artarda!   23.4.2011

229

, Libya, Suriye´den sonra kurbanlık sırası kimde; Iran mı, Türkiye mi?   - TÜRKIYE !  

Irak, Libya gibi Türkiye’nin kaosa sokulması, bitirilmesi bir an meselesidir.

Kürtlerin özerklik, ardından bağımsız devlet arayışları ile pek yakında başlatacakları, PKK´nin organize edeceği ayaklanmalarda, Kürtlerin korunması bahane edilerek Irak, Libya gibi Türkiye’nin kaosa sokulması, bitirilmesi bir an meselesidir. Ayrılıkçılar bu fırsatı seçimlerden hemen sonra kullanacaklardır. Batili Leş Kargaları, Afganistan, Irak, Libya´ya bulaşmışken, Türkiye ya da Irana, yada Suriye’ye bulaşmaktan kaçınacaklardır, itlerini ve içimizde barındırdığımız hainleri devreye sokacaklardır. Son zamanlarda ayrılıkçıların devlete olan tehditleri, etrafı yakarak, yıkarak devlete meydan okumalarının cesareti buradan, ABD ve Avrupa Birliğini arkalarında bulmalarından kaynaklanmaktadır.  Bu kozu başta Fransa ve Avrupa Birliği kullanacaktır. Türkiye Batılı leş kargalarına ve bunların itlerine ve içimizde barındırdığımız vatan hainlerine karşın gereken önlemleri almalıdır, gerekli hazırlıklar yapılmalıdır. Lanet olsun, Ver Kurtul, ya da Büyük Türkiye&Kürdistan federatif yanılgısı ile Türkiye’yi bekleyen problemler, terör, huzursuzluk, siyasi ve ekonomik sıkıntılar bitmeyecektir.    4.2011

230

Dünyada En İyi 500 Üniversite Sıralamasında “Türkiye Üniversitelerinin” Yer Almaması Eleştirisi !

Belli çevreler, özellikle siyasiler, dünyada en iyi 500 üniversite sıralamasında Türkiye´deki üniversitelerinin yer almamasını eleştirirlerken, nedenleri hakkında kafa yormazlar. Zaten bazilarinin kafasida calismaz. Eger calisiyor derlerse, ilk evvel kendilerini karsilastirmasini, kendilerine bakmasini ögrensinler …..

Batılı Üniversitelerin ve akademik personelin performansı ile Türkiye’dekilerin performansı karşılaştırılırken nedense oradaki olanaklarla bizlerin olanakları hiç dikkate alınmıyor.…..        Üniversitelerde daha iyi öğretim için daha kaliteli ARGE- bilimsel faaliyetler için; alt yapı eksiliği, araç gereç ve kaliteli eleman yetersizliğine karşın hiç bir önlem alınmıyor, gerekli kaynak ayrılmıyor. Üniversitelere çok kısıtlı olanaklar içerisinde büyük bir özveri ile en iyisini yapmağa gayret eden akademik personelin memnuniyet faktörünü yükseltmek işine gelince,  kaynak yok demek; bence bizlerin, akademik personelin ahmak yerine konulmasıdır!   4.2011

231

“ 21. Yüzyılda üniversitelerimiz kaliteli eğitim-öğretim paralelinde bilgi, teknoloji üreten, geliştiren satan, piyasaya innovatif mal ve hizmet üretimi sunan bacalı, bacasız fabrikalar, devlet yönetiminde de danışmanterler olmak zorunluluğundadırlar”   Ulusal ve uluslararası proje pazarından eğilim: Kısa sürede paraya çevrilebilen, çok para kazandıran uygulamalı bilimsel ARGE faaliyetleridir. Zaman alıcı, masraflı temel bilimsel araştırmalardan sanayici finansör kaçınmaktadır. Üniversiteler yurt içi ve yurtdışı üçüncü bütçe kaynak gelirlerinden daha fazla pay alabilmek için, endüstriden, diğer devlet kurumlarından kendilerine müracaat edilmesini beklememelidirler. Tam aksine üniversiteler yurt dışı ve yurt içi endüstriyellerin, firmaların, diğer kurumların ve kuruluşların ayağına gitmelidirler. Proje önerileri için kapılarını bizzat kendileri çalmalıdırlar, ortak is teklifinde bulunmalıdırlar. Burunlarından kil aldırmayan, suya sabuna dokunmayan havali ağır profesörler yerine, her kesi muhatap alan, her kesle diyalogu olabilen, endüstriyel bağlantıları olabilen, koşturan, bölümüne proje aldıran profesörlere üniversitelerimizin ihtiyacı vardır.  Özellikle, rektörler, dekanlar, müdürler, başkanlar demokratik seçilirlerken, atamaları yapılırken bu kriterler dikkate alınmalıdır.

Ve en önemlisi benim eksik bulduğum; üniversiteler, fakülte ve veya bölüm bazında yurtiçi ve yurtdışı üçüncü partnerden bütçe gelir kaynaklarını proje ihalelerini devamlı takip, tespit edebilen, ilgili kurumlarla irtibat sağlayabilen, bu gelişmelerden bölümleri, bilim dallarını haber eden, olası proje müracaatları planlayan, koordine eden, yönlendiren,  v.b. bir birim oluşturmalıdır

DrHusso

232

“Ülkelerdeki huzur, refah, kültür, teknoloji, düzeyi; oradaki yüksek öğretim kurumlarının, üniversitelerinin eğitim, öğretim ve ARGE- faaliyetlerinin kalite güvence düzeyi ile ilişkilidir”

Yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim ve bilimsel faaliyetlerin arzu edilen kalite güvence seviyelerinde olmamasının tek bir nedeni vardır, oda siyasidir. Sorunların çözümü, Yüksek öğretimle ilgili yasa ve yönetmeliklerde aranmalıdır,  reformlara, iyileştirmelere yasa ve yönetmeliklerde başlanılmalıdır.  DrHusso

233

ÜNİVERSİTELERİMİZDE EŞİT İŞE, EŞİT ÖDEME VE PERFORMANSA GÖRE ÖDEME,

VE EN ÖNEMLİSİ ŞEFFAFLIK, FIRSAT EŞİTLİĞİ”

“Üniversitelerinin Eğitim, Öğretim Ve ARGE- Faaliyetlerinin Kalite Güvence Düzeyinin Artırılmasında, Üniversitelerimizde Akademisyen Personelin Memnuniyet Faktörü İyileştirme Arayışlarında Olmazsa Olmazlardan; Eşit İşe, Eşit Ödeme Ve Performansa Göre Ödeme  Ve En Önemlisi Şeffaflık, Fırsat Eşitliğidir”  DrHusso

234

235

ÜNİVERSİTELERİMİZDE ÜNVANLAR,

KEYFİYETE, SUİSTİAMALLERE ACIK AKADEMİK YÜKSELTME UYGULAMALARI

Müdek akreditasyon ve Avrupa Birligi BOLOGNA uyum sürecleri calismalrinda gözardi edilen diger bir konu ise oradaki unvan ve akademik yükseltme kriterleridir, uygulamalaridir. Genelde üniversitelerde ders veren akademik personele profesör denilmektedir. Ücret ödemelerinde farklı profesor  kategorileri örenegin Almanyada gecerli, C1-Profesor, C2- Profesor, C3-Profesor, C4-profesor ve S-Profesor bulunmaktadir. Aslinda böyle unvan akademik personelin motivasyonuna olumlu etki eder. Profesör atamalarında Türkiyede ki gibi kati davranilmamaktadir. Yüksek lisansli basarili akademisyenlere de profesör ünvani verilmektedir. Hatta Bölüm, enstitü baskanligina, fakülte dekanligina atanabilinmektdedirler Bizdeki gibi docentlik sinavlari ve uzun bekleme süreleri bulunmamaktadir.

Avrupa Birliği Ülkelerinde yükseköğretim kalite güvence uyumluluk çalışmalarında, BOLOGNA süreçlerinde, Türkiye´deki doçentlik sınavı uygulamaları var mıdır? Sorunun cevabi; -Yoktur. Yurt dışında doçentlik sınavı bürokrasi kepazeliği uygulanmıyor, yardımcı doçent, doçent gibi unvanlar birçok ülkede kullanılmıyor. Türkiye'nin AB'ye girme sürecinde BOLOGNA uyumluluk çalışmalarında doçentlik sınavı uygulamalarından da vazgeçmek zorundadır. 

ü  Yürürlükteki doçentlik sınavı fırsat eşitliğine ters düşen ve gereksiz, zaman alıcı bürokrasi, külfetli cağ dışı bir uygulamadır, doçentlik prosedürü birçok ülkede kalkmıştır

ü  Doçentlik sınavında görüldüğü Bir akademik personelin gibi kariyeri 3-5 kişinin keyfine, ruh sağlığına, insafına,  siyasi, beşeri görüşüne bırakılmamalıdır

ü  Doktora tezi ve sınavı kişinin bilimsel çalışmaları kendi başına veya bir çalışma gurubu içinde yürütebileceğinin, bilim adamı formasyonunun kanıtıdır. Türkiye'de de doktora tezi ve sınavı üniversitelerdeki doçentlik ve profesörlük atamaları için yeterli olmalıdır

DrHusso

236

TÜRKİYE BİTİRİLMİŞTİR, İSPAT MI? 

YAŞANILANLAR, KAMUOYUNA YANSIYAN GÖRÜNTÜLER SİZCE DE YETERLİ DEĞİL MİDİR?

Siyasilerin bittiği, tükendiği, ihtirasların hüküm sürdüğü yere;  ya kaosa yada darbeye davet çıkarılır. 

Sonrada neden askeri müdahaleler diye tartışılıyor, Suçlanıyor.

Türkiye´de; demokrasi kültürünün arzu edilen düzeye gelişmediği, geçmişten, askeri ara rejimlerden, yaşanılan bunca acılara, mağduriyetlere rağmen hiç ders alınmadığı kanaatine varılmaktadır.  (Bazı örnek görüntüleri hatırlamak için tıklayın!)    5.2011

237

ÜNİVERSİTELERİMİZDE KAMUOYUNA YANSIYAN OLUMSUZLUKLARA,  GÖREVİ SUİİSTİMALLERE KEYFİ UYGULAMALARA BAZI ÖRNEKLER!

Üniversitelerimizde gözlenen olumsuzluklar, örtbas edilerek, gizlenerek Üniversitelerimizin, akademik personelin saygınlığı ve güveni korunamaz. Üniversitelerimizde eğitim-öğretim ve ARGE faaliyetlerinin kalite güvenceleri yükseltilemez. Yüksek öğretim ile ilgili uluslararası katılımlı kongre ve panellerde kamu oyuna yansıyan rezilliklerde, hoşa gitmeyen bildirilerde  korkulmadan, utanılmadan  gündeme getirilmelidir, tartışılmalıdır.  İlgili Editörlere de duyurulur.   5.2011

238

ATATÜRK ve TÜRK BAYRAĞINA HAKARET KİMİN HADDİNE Kİ?

KENDİ ZAVALLI NASİPSİZ KİŞİLİKLERİNE YAKIŞIR BİR EYLEMDİR.

Akıllarınca ATATÜRKE hakaret eden pislikler, hainler, cağın güzelliklerinden, olanaklarından, eğitim, bilgi, terbiye nasibini alamamış kişilikleri sekteye uğramış zavallılardır. Bunlar ekteki tespiti, Atatürk gerçeğini anlayamayacak kadar cahillerdir, beyinleri yıkanmış, uğursuz mahlûklardır, kaotlardir. (Kabahat bu zavallı vatandaşlarımızdan çok, devletindir, toplumundur, hepimizindir,)

 

Son zamanlarda ta ana okuldan beri Atatürk; İslam Dini, demokrasi düşmanı, kâfir, dinsiz,  faşist- diktatör v.b.  diye çocuklara kabullendirmeğe uğraşılıyor. Ve devletin ilgili kurumları, sivil örgütleri bu vahim gelişmelere, değişimine korkak, seyirci kalıyor. ATATÜRK İslam dinine bırakın karşın olmayı, İslam Dinine büyük hizmetlerde bulunmuş Allah Sevgisi ve Allah Korkusu olan bir devlet adamıdır.  Yüce Allahın biz Türklere lütfettiği değerli, ulu bir insandır.  Dünyaca takdir edilmiş ender bir liderdir. Müslümanlığı, İslam dinini kendi çıkarlarına göre uyarlayarak kullanan, ve kullandırılan ve de Dinimizin ve toplumuzun gelişmesini sabote eden, hastalık saçan tarikatlara, cemaatlere karşın Atatürk gerekli mücadeleyi de vererek Yüce dinimize hizmet etmiştir.     Türkiye´de  hangi siyasi görüşte olunursa olunsun,  sağlıklı düşünen bir vatandaş olarak, bir Müslüman olarak  ATATÜRKE borçluyuz! Ne mi? - Bugün hep birlikte zor bir coğrafyada, kâfirlerin, hainlerin, yobazların, cahillerin her türlü şerlerine rağmen hala var olmamızı.  Daha başka mı? –İnsanlığımızı,  onurumuzu, hürriyetimizi, huzurumuzu.   Daha başka mı? - Türkiye´de camileri, ezan seslerini, din ve ibadet hürriyetini,.. ( 100 sene evvel Girit´te yaşayanların üçte ikisi Müslüman, Türk iken, bugün ise onlardan tekine bile Girit´te rastlayamazınız, Dedemlerin, atalarımızın, yaptırdığı ve içinde ibadet ettiği o muhteşem camiler, mescitler yerle bir edilmiştir, bazısı domuz, koyun, keçi ahırları olarak kullanılmıştır, Büyük dedelerimizin, ninelerimizin orada kalan mezarlıkları dahi talan edilmiştir, sürülmüştür. ) - Atatürk önderliğinde Anadolu’da başlayan kafirlere, hainlere, yobazlara karşın büyük ya istiklal ya ölüm mücadelesinin zaferle sonuçlanması, Dünyadaki toplumsal dengelerin korunmasına katkı sağladığı kadar, Batili kafirlerin sömürgeci yayılmalarının önünü kesmiştir ve  Müslümanlığın küçük bir bölgede hücreleşmesini de önlemiştir. - Ortadoğu’nun, Türklerin, Arapların, Acemlerin, Kürtlerin Hıristiyanlaştırılması, asimilasyonu, katledilmeleri, Avustralya’ya, Zelanda´ya, Kanada´ya zenciler, köleler, mahkumlar gibi sürülmeleri önlenmiştir! Petrol ülkelerindeki Batili kâfirlerin birer kuklası, piyonu olan Arap şeyhlerin dahi hükümranlıklarını dolaylı olarak Atatürk’e borçludurlar. Atatürk önderliğindeki Anadolu’da sömürgecilere karşın kazanılan zafer, İnsanlığın geleceğini olumlu yönde etkilemiştir. Üniversitelerimiz deki ilgili bilim dalları bu acıdan da Atatürk ve Ya istiklal ya ölüm mücadelesini bilimsel, yani önyargısız, veri ve kanıtlara, gelişmelere  dayanarak incelemeleri gerekmektedir,

 

Ek:

-Turkiyeye ayak basmamış ABD'li Psikiatr Profosor Arnold LUDWIG, "in one of the most comprehensive and insightful studies of political leadership ever undertaken", KING of the MOUNTAIN adli kitabında, 20.nci Yüzyılda tüm dünyada ülke yönetmiş, Abdulhamid'den Kaddafi'ye, Mao'dan Roosevelt'e, Degaulle'den Nehru'ya, Churchill'den Hitler'e, Mussolini'den Mandela'ya, Stalin'den Nasır’a ve Arafat'a,  2000 (iki bin) kadar lider  hakkındaki 18 yıllık araştırmasının sonucunda, 377 adet belli başlı devlet adamı/lider tespit etmiş ve onlara 200 kadar değişik kıstasa göre, 1'den 31'e kadar puan vermiş. PGS (Political Greatness Scale) olarak tanımladığı bu sıralamada, örneğin, en çok Roosevelt ve Mao 30ar puan almışken, Nehru 25, Churchill 22, Golda Meir 12, Fidel Castro 23, Lenin 28, Khomeini 23, Kennedy 15 puan almışlar.

 Bir lider, 31 puanla ve "visionary" sıfatıyla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı/lideri unvanına hakkıyla layık görülmüş. O da, Mustafa Kemal ATATURK!

 Ne yazık ki, ne basınımız,  ne halkımız ve özellikle yeni nesiller bu müthiş önemli gerçeğin farkında bile değiller. E-mail -

239

TÜRKİYE´DE “DERİNDEVLET” ALTERNATİVİ “KİRLİDEVLET” OLACAKTIR

21. Yüzyılda Türkiye´de Derin devlet, Otorite, Demokrasi Out; Kirli devlet, Kaos, Şeriat İn!

21. yüzyılda vatan, devlet, demokrasi karşıtları, düşmanlar, hainler emellerine ulaşmak için her yolu pervasızca kendilerine hak olarak görürler.  Demokrasinin hoşgörülüğünü, bazı açıklarını ve günün olanaklarını kötü emelleri için kullandıklarını bilmeyen yoktur.

Bu müzmin şerlerin üstesinden ancak;  iyi örgütlenmiş, görevinde uzmanlaşmış devletin özel birimleri ve karşı tarafın kullandığı yöntemlerinden daha baskın olduğu sürece gelir!

Maalesef geçmişte derindevlet; ehliyetsiz, bilgisiz,  kişiliksiz, eğitimsiz ellerde berbat yönetilmiştir, görevini suiistimal etmiştir. Derindevlet; belli çıkar çevrelerin maşası haline getirilmiştir. Geçmişte derin devlet ulusun çıkarlarından ziyade kişisel ve kurumsal amaçlar için suiistimal edilmiştir. Binlerce masum vatandaş, aile bu derindevletteki unvanlı ehliyetsizler nedeniyle acı çekmişlerdir, canlarından, sağlıklarından, mallarından olmuşlardır. Derindevlet, yakın geçmişte ehilsizliği ve densizlikleri ile devletin dengelerini bozarak, vatandaşların devlete olan güven, saygılarını sabote ederek ülkenin, vatanın parçalanma aşamasına gelmesinde katkı sağlamıştır.

 

Derindevlet ülkenin çıkarları, geleceği, demokrasinin sürekliliği ve gelişmesi için olmazsa olmazdır!  Derindevlet örnek olarak gösterilen demokratik ülkelerde vardır, maalesef olması da gerekiyor. Ve Türkiye´de DERİNDEVLET yoksa,  KİRLİDEVLET olacaktır. Günümüzde yaşanan bazı olaylar Kirlidevletin ta kendisidir, yani göstergesidir… Burada sözü edilen “Derindevlet” kavramı; devlet içinde devlet değildir.  Derindevlet; Ulusun, Ülkenin, Vatanin,  Demokrasi Devlet Yönetimin hayati çıkarları, güvenliği, geleceği için görev ifa eder.

240

Türkiye´de demokrasi; kurumsal ve kişisel çıkar mücadelesidir, gerisi safsata!

Partilerin, partizanların ve beslemelerin iktidar nimetlerinden daha fazla yararlanma arayışıdır, aracıdır.

Başkanı, bakanı, milletvekili, bürokratı da böyledir. Yazarı, çizeri, konuşanı, yorumcusu, vatan kurtaran sabanlar, siyasi ayakçılar, sonradan olma beleşçi mütahiti, sanatçısı, sapancısı, is adamları, şarlatanı da;  hatta profesör unvanlı uzman akademisyenler de öyledir. Vatani, milleti, ülkeyi, devleti düşünen kim!  Bir partiye destekleyerek, bir partiye girerek Devletin nimetlerinden faydalanmak, diğer vatandaşları sömürerek, kullanarak kolay, rahat zengin yasam arayışı ön plandadır.  Hepsinin tek hedefi vardır; “banadır ve yakınlarımadır”. Maşallah bu devirde bir dönem devleti ele geçirenler sülalece Harunlar gibi zenginleşirken, diğerleri batıyorlar, iflas ediyorlar.  Her parti kendi yakınlarını, yandaşlarını ballandırır. İspat mı;      tıklayın

241

Konfücusun zamanını yaşamadım, o zamanın değerlerini, koşullarını bilmem!
 Bugün geçerli olanı:
Mum Yakıp Karaların, Pisliklerin Doğum Günü Kutlanacağına; Dünyanı Karartanları Yok Et, Dünya Âleme İbret Olsun,  derim. 
(
Hak, hukuk, adaletin olmadığı, ağır işlediği yerde,  iz bırakmadan dünyanı karartanlara; “Tetiği çekmek sadece ve sadece cesaret ister”. Güç, teknik te istemez. Sömürülmeğe, karanlıklara mahkûm edilen yasayan ölülerin;  korkacak, kaybedecek hiç bir şeyleri yoktur. )
Ve,
Çevresini, başkalarını, her şeyden evvel kendilerini düşünmeyenleri, sevmeyenleri, saymayanları, acımayanları ben, sen yada başkaları ne diye düşünsün, sevsin, saysın, acısın ve beslesinDrHusso                                                                                                           
 

242

  CUNDA BAKLA

 Unutkanlığa ve iktidarsızlığa karşın doğal, taze CUNDA BAKLA

Unutkanlığa ve iktidarsızlığa karşın doğal, taze Cunda Bakla, (Taze, henüz kartlaşmamış bakla içinin ev ekmeği, Cunda siyah zeytinle yenilmesi, yada kahvaltıda salata olarak tüketilmesi halinde tedavisi etkin olmaktadır)

Kıyı Egede, özelikle Cunda-Ayvalıkta bol tüketilen bakla, enginar, Cipohorta, (veya Kiporta= doğal çiftlik otları karışımı) yemek kültürün hatırlatılması ve yeni nesillere aktarılması, tanıtılması amaçlı bu ve diğer makalelerde Girit usulü Cundabakla yemekleri, salatları, çaylarına yer verilmesi düşünülmektedir.  Özellikle Cunda bakla ve Cunda enginar 1924 yıllarında Göç eden Giritliler tarafından getirtilip bugüne kadar gelişip yayılmıştır. Bitkinin genleri ile oynanmamıştır. Acık tarlalarda, Avrupa gübresiz; ilaçsız; gübresiz yetiştirilen cunda bakla e enginarların önemi; lezzet ve şifa özelliğindedir.  

243

CUNDA-ENGİNAR

Hastanın gözden çıkarıldığı, ölüme terk edildiği ağır karaciğer hastalıkların tedavisinde taze doğal mucizesi

Hekimlerin çaresiz kaldığı, hastayı gözden çıkardığı ağır karaciğer hastalıkların tedavisinde,  Profesör hekimi dahi şaşırtan mucizevi şifa bitkisi; doğal taze Cunda-Enginar  (Taze, çiğ çerez yada salata seklinde yenilmesi, taze yeşil çayı sekersiz içilmesi önerilmektedir, Nisan ve mayıs aylarında 4-5 haftalık kisa sürede bolca tüketilmelidir.)

244

19 MAYIS 2011, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI, HEPİMİZE KUTLU OLSUN!

245

MHP, 2011 DÖNEMİNDE MECLİSTE MUTLAKA BULUNMALIDIR !

Haziran 2011 dönemi genel seçimlerinde özellikle kaset skandallarından sonra  oyum MHP´ye dır.  Haziran 2011 genel seçimlerinde su partiye oy verin diğer patilere oy vermeyin, dolaylı da olsa,  akil vermek, yönlendirmek haddime değildir. Neden oyumu bu dönem MHP vermek istediğimin nedenlerini okuyucularla paylaşmak tartışmaya sunmak istiyorum. Amacım, hayali olsa dahi, ülkemiz de daha bilinçli oy kullanılmasına katkı sağlamaktır. Her kesin kendi serbest iradesine göre bilinçli oy vermesi, ülkemizin hayrına olur. Bu ülke varsa, ve huzur güvenlik, refah içinde ise; biz de refah, huzur, güvenlik içinde; Lazi, Cerkesi, Kürtdü, Arabi, Rumu, Bosnagi, Misafiri. Müslümani, Gayrimüslümani olarak, her beraber, hep birlikte Türk Vatandasi olarak var olacağımızı unutmamalıyız. Kaset olaylari, Derin Devlet yerine kontrolsuz Kirli Devletin eylemi olarak görülebilir..  Çeyrek veya yârim altına, bir kaç paket kuru bakliyata, beyaz eşyaya, bir kaç torba kömüre oyların satılmasına, satın alınmasına yasalarca izin vermemelidir görüşümü burada da savunuyorum ve kendimce saftirik şekilde de olsa duyurmak beni rahatsız etmiyor.  Be adan yazıp savunman sana mı kalmış, sen kendi işine, kendine ilk evvel bak diyenlerde,  tehdit edenlerde  haliyle olacaktır, bana göre varsın desinler, etsinler! 21.5.2011   

246

TÜRK KADINLARIN KOCALARI CİNSEL TATMİNİ DIŞARIDA, EVLİLİK DIŞI KADINDA ARIYORLARSA;

BUNUN NEDENİNİ KADINLARIMIZ BİRAZ DA KENDİLERİNDE ARAMALARI GEREKIYOR.

 Her şeyden evvel kendi dişi, kadınsı çekiciklerini, diriliklerini, bakımlılıklarını gözden geçirsinler, aynaya baksınlar;

Neler nasıl değişmiş, neler ihmal edilmiş, neler unutulmuş?

·       Nedense Türk hanımları evlendikten sonra kısa sürede kendilerini bırakıyorlar, kısa sürede dirilikleri kayboluyor, sarkmağa başlıyorlar, çöküyorlar.  Hele çocuk doğurduktan sonra kendilerini tamamen unutuyorlar. Evlilikte imzaya kadar yapılanlar, imzadan sonra da devam ettirilmeli, korunmalıdır.  Kadınlarımızın bir çoğu;  unlu, tatlı abur cuburlar ile,  hareketsizlikleri ile  kısa sürede şişip, sarkıyorlar, hijyensizlikten, ter, ağız pis kokularından yanlarına yaklaşılamıyor… .  Ya erkeklerimiz mi? Onlarında, bir çoklarımızın aşağıya kalır tarafları yok maalesef.

 

Günümüzde, normal bir vatandaş, bir milletvekili, bir milletvekili adayı, bir parti lideri, bir bürokrat veya diğer bir lider, evli olsalar dahi, hoşlandığı arzu ettiği bir bayanla (zoraki, cebren, hileli, rahatsız verici, sürekli taciz olmadığı sürece) neden birlikte olmasın? Hele bu bayanlar boylu pozlu, uzun boylu, sari saclı mavi gözlü bedeni ölçüleri yerinde ve diri iseler, hangi erkeğin, hele damarlarında biraz olsun Türk kanı dolaşıyorsa, güzel seksi genç bayanlarla beraber olma, yatma istemi ve girişimi neden olmasın?  Bu doğallık neden ayıp, ahlaksızlık, soytarılık, sapıklık, edepsizlik, aşağılık olunki. İnsanlar neden bundan utansınlar, çekinsinler? Bu güzel bayanlarla hayatlarında, gençliklerinde birlikte olmayanların seksi kadınlara karşın uyanan cinsel çekiciliğin, isteğin farkına hiç varamazlar, anlayamazlar!  Eğer bu istek uyanmıyorsa, bence o erkek bitmiştir! Bir erkeğin güzel, seksi bayanlara göre cinsel arzuları, istekleri bittiği, tükendiği an, onun diğer performanslarına da yansır. Örneğin bunaklık başlar! Seks yaşamı düzensiz olanların, uzun süre cinsel arzularını bastıranlar, cinsellikten uzak kalanların performansları da düşer! Güzel bayanlara karşın, arzuların tükendiğinde, seks hayatin bittinde, özellikle ileri yaslardaki yalnız erkeklerde, bunaklık, Alzheimer erken başlar ve hızlı artar. Ülkemizde erkeğin kaçamaklarının biraz farklı, bilimsel olarak değerlendirilmesinde yarar vardır.  Bu tür konularda utanmadan dile getirilmelidir. Toplum, devlet, hükümet, siyasiler, dinciler vatandasın özel hayatından, yatağından ellerini, gözlerini çekmelidirler. Toplumda vatandasın yatağı ile ilgili dini hurafeler nedeniyle özellikle bayanlar yeteri olumsuz şekilde etkilenmişlerdir. Allahın kadına lütfettiği güzelliğinin bırakın farkına varmasını, gözü, saçı acık kalır, günaha girerim korkusu yaşatılıyor. Iranda, Afganistan’da, Arabistan’da saçı, gözü açıkta kalan bayanlar taslanarak öldürülme, yada devrim muhafızları tarafından orospu damgasını yiyip, bizzat kendileri tarafından nasılsa orospu diye tecavüze uğrama korkusunu da yaşıyorlar.

 

Diğer taraftan Toplum ahlakını, toplumu ilgilendiren,  ahlaksızlık değerleri ile açıklanması gereken o kadar olay varken, kala, kala siyasilerin özel hayatlarında kadın ilişkilerine mi kaldı?  El insaf!

-         Çocuk esirgeme kurumlarında, kimsesiz,  fakir, özürlü çocuk yastaki kız ve erkek çocuklarına yapılan ırza geçmelere, tecavüzlere ve bunun gereken önlemini alamayan siyasiler utansın, devlet yönetimi utansın, bu olaylar kamuoyuna deşifre edilsin, bu rezilliklerin video görüntüleri yayınlansın, tartışılsın.

-          Daha bu gün haberlerde, çocuk yastaki kimsesiz bir kız çocuğu Amasya´da, aylarca para karşılığında insan kılığında gözü dönmüş mahlûklar tarafından ırzına geçiliyor, aylarca bu talihsiz yavruya para karşılığında tecavüz ediliyor. Bu ırza geçenlerin, tecavüz edenlerin başında üst düzey evli devlet memurları, valilik çalışanları bulunuyormuş! …

-         Başka bir örnek,  İki milyona yakın genç öğrencinin geleceği pervasızca sınav şifreleri ile olumsuz oynanıyor, gençlerimiz, geleceğimiz mağdur ediliyor. Belli bir zihniyete, belli bir guruba ait öğrencilerin bu gibi şark kurnazlığı ile yüksek puanlarla iyi yerlere girmeleri sağlanmağa çalışılıyor. Bu fırsat eşitsizliği, yasa dışı uygulama kamuoyunda ispat ediliyor. Tüm bunlara rağmen siyasi çıkarlar ön plana çıkarılarak, oy kaybı korkusu ile buna olanak veren yetkililer ortaya çıkarılmıyor, adil yargılanmaları sağlanılmıyor. Göstermelik soruşturma ve önceden verilmiş kararlarla olay,  sorumlu kişiler, kurumlar aklanmağa çalışılıyor, örtbas ediliyor….

-         Mağduriyetlerini kamuoyunda dile getirmeğe, duyurmağa çalışan çocuk yastaki liseli öğrencilerimiz, ya da parasız herkese eğitim diye pankart asan üniversiteli gençlerimiz, hükümetin, bakanın polisleri tarafından öldüresiye dövülüp nezarete alınıyorlar. Bırakın Diyarbakır da olanları,   İstanbul da, Ankara’da dahi etrafı harabeye dönüştüren; etrafa dehşet korku saçan: devletin emniyet amirine tokat atan, dövmeğe yeltenen, devletin polisini linç etmeğe kalkışan PKK sempatizanların yasa dişi gösterilerine ise hükümetin, bakanın ayni polisiye güçleri çaresiz ve   trafik polisleri gibi kaotlara, serlere yol güzergahını düzenliyor, Evet!  Devlet hükümet, toplum bundan utansın, utanacaksa….. Makalenin diğer içerik bölümleri için tıklayın

247

CUNDA BAMYA,

Yaz sebzesi, taze Cunda Bamya. Hacerananın, fırında zeytinyağlı, kuzu etli veya hindi etli Cunda Bamya yemek tarifi. Girit Usulü yemek tariflerine örnek! Bamya yemeğini sevmeyenler , yada taze bamyanın az bulunduğu, pahallı olduğu zamanlarda tepsinin yarısını patates, yarısı bamya olacak şekilde doldurulabilir. Taze Cunda Bamya kadar fırında pişirilen yemeğe lezzet veren bolca kullanılan doğal tarla domatesidir, domates suyudur, salçasıdır, zeytinyağıdır.   Rezept için tıklayın.

248

KAMU OYUNA YANSIYAN,  GÜNDEMİNİ MEŞGUL EDEN,  O KADAR İLGİNÇ OLAYLAR, KONULAR VAR Kİ, TAM AZİZNESİNLİK!

 

Bu kadarı da olur mu, bu kadarına da pes doğrusu, el insaf v.b. söylemlerini insansan dedirtecek boyuttalar. Bura da hangisine örnek olarak yer vermemi isterdiniz?  Makalenin devamı için tıklayın

249

ZİHİNSEL ÖZÜRLÜ, TESTVARİ ORTA LİSE EĞİTİM- ÖĞRETİMİN YÜKSEK ÖĞRETİME OLAN BAZI OLUMSUZLUKLARI !

250

TÜRKIYE´DE YÖK VE TÜBİTAKYERİNE; “BİLİM TEKNOLOJİ BAKANLIĞI”

251

 

252

YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARİNDA  ETHİK KURALLARI,

FARKLI BİR ACİDAN DEGERLENDİRİLMELERİ

Akademik personelin yayınları ile ilgili maksadını aşmış, ucu acık çok sayıda ethik kuralları getirilmiştir. Ucu açık ehtik kuralları ile istenmeyen akademik personelin kariyeri berbat edildiği gibi, ethik kuralları birbirlerine karşın bir koz olarak kullanıyor.. İlgililer ipe sapa gelmez yayın ağırlıklı ethik kuralları vakit öldüreceklerine, yüksek öğretim kurumları, üniversitelerle ilgili fırsat eşitliğine ters düşen yasa ve yönetmeliklere, keyfi uygulamalara, ortaya çıkan mağduriyetlere, son yıllarda gündemde olan mobbing uygulamalarına, doçentlik sınavındaki rezilliklere baksınlar! Buradaki olumsuzlukları ehtik acıdan değerlendirsinler.

  

Türkiye´de uygulanan Doçentlik sınavı ehtik midir? YÖK ehtik midir? Rektörlük seçimlerinde son değerlendirmeler ehtik midir? Avrupa Birliği Ülkelerinde yükseköğretim kalite güvence uyumluluk çalışmalarında, BOLOGNA süreçlerinde, Türkiye´deki gibi doçentlik sınavı uygulamaları ve YÖK var mıdır?  Örnek alınan bu ülkelerde bizde ki gibi rektörlük seçimleri var mıdır?  

 

Çalıntı, aşırma gibi hallerde kati ehtik kuralların devreye girmesi gerekiyordur. Aynı makalenin yada yeni baştan düzenlenerek farklı dergilerde ve dillerde yayınlanmasında katı kurallar getirilmemelidir.  Bildiri, makale, kitap yazarı kendine ait bir tabloyu, şekli başka bir yerde, başka bir dergide; benzerine, yada aynısına atıfta bulunarak kullanma hakkına sahip olmalıdır. Bir makale yada bildiri metni, yazarı tarafından yayın evinin, derginin iznini alarak, daha evvel yayınlandığı yerin adını da vererek başka dergilerle  yayınlayarak, daha fazla kişi tarafından okunmasına ehtik kuralları engel olmamalıdır.   

 

Ethik kuralları, yurtdışından ısmarlanan ve Türkiye de, çeviri bürolarında tercüme ettirilerek kendilerine mal edilen tezlerin, yada yurtdışından kopya edilen makalelerin, kitapların, tezlerin  peşine düşmelidir. Böyle bir yayın, fikir hırsızlığında, vukuatta, görevi suiistimalde tez sahibi kadar, tez  danışmanları, aynı şekilde, raportörlerde sorumluluk taşımalardır, gerekli cezalara, uyarılara çarpılacak uygulamaların getirilmesinde yarar vardır.  Her tez kitabinin ilk sayfasında çalışmanın kendisine ait olduğunu, ve belirtilen atıfta bulunan kaynaklardan yararlanarak hazırlandığına ve tezin orijinal olduğuna dair imzalı belgesini bulundurmalıdır. Günün birinde özellikle tezin, yazılan kitabın çalıntı, alıntı olduğu ispatlandığı takdirde, verilen akademik unvanlar geri alınmalıdır. Bu kural Türkiye de tezlerin daha ciddi, daha özenli  yapılmasına, daha dikkatli kontrol edilmesine büyük katkı sağlayacaktır. Yayınlarla ilgili Ethik dışı, fakat dikkate alınmayan uygulamalara kendi yaşadıklarımdan bir kaç örnek   Makalenin devamı için tıklayın

253

Türkiye´de, Türk Cumhuriyetlerinde ve İslami ülkelerinde hayati istikrarsızlığın, yoksulluğun nedeni;

- Büyük hedeflere ciddi ve kararlı bir şekilde odaklanılmamasıdır &

- çağdaş eğitime ve öğretime pozitif bilime önem verilmemesidir,

 

GERİCİLİK, FAKİRLIK, YOKSULLUK, CAHILLIK, KADERSİZLİK;

 MANTALİTE VE VEYA DİN FAKTÖRLERİ İLE SAVUNULAMAZ,

HELE KADERİMİZ-KİSMETİMİZ, ALIN YAZIMIZ HIC DEGİLDİR

 

          Ülkelerdeki refah düzeyi, oradaki yüksek öğretim kurumlarının öğretim ve ARGE- faaliyetlerinin kalite güvence değerleri  ile alakalıdır. Ülkemizde, gerek İslam Ülkelerindeki ayni şekilde Türki Cumhuriyetlerinde yaşam düzeyleri, istikrarsız devlet yönetimleri, ekonomik verileri, innovativ endüstriyel ürün ve hizmetleri, patentler nicelikli ve nitelikli değerlendirildiğinde ve sanayisi gelişmiş zengin ülkelerle kıyaslandığında yüksek öğretim kurumlarında eğitim-öğretimin ve ARGE faaliyetlerine yeteri önem verilmediği sonucuna varılmaktadır.  Ülkelerde toplam ARGE harcamalarına tahsis edilen GSYIH ( %) oranları karşılaştırıldığı Şekil 1 bizlere Türkiye´de ve gelişmekte olan bir çok ülkedeki sorunların, teknolojide geri kalmışlığın nedenini açıklıyor!  Türkiye´de ARGE-Faaliyetlerine tahsi edilen bütçe ödenekleri GSYIH´nin; yaklaşık  % 0.95e iken bu oran teknoloji üreten, sanayileri gelişmiş, zengin ülkelerde bu oran % 3 lere varmaktadır.  Japonya’da ve son 10 yıldır teknolojideki büyük atılımlarla dünya pazarlarında ürünlerinden bahsettiren güney Kore de ARGE harcamalarına ayrılan  GSYIH ´in oranı % 3 leri geçmektedir. Türkiye, Türki cumhuriyetlerinde ve diğer İslam ülkelerinde bu oran yok denecek kadar azdır. (Şahin O,  2011, Bundesforschunsministerium, 2011,  WEB, EU, Forschung., 2011, WEB)

İnsan faktörü ve devlet yönetimi faktörü yüksek öğretimde kalite değerini belirlemektedir. Türkiye’de öğrencilerin ve akademik personelin performansları yurt dışındakilerle kıyaslandığında, dominant bir farkın bulunmadığı tespit edilmektedir. (Orta, lise eğitiminden sonra yurt dışında yüksek öğrenimini ve doktorasını tamamlayan, uzun yıllar birçok farklı işte, kurumda çalışan, biri olarak bu gelişmeleri yerinde ve en iyi gözleyenlerden biri olarak ta bu gibi tespitlerime varıyorum). Hatta insan faktöründe özveri, azim, özgüven, girişimcilik, yaratıcılık, iletişim potansiyellerin akademisyenlerimizde,  Türkiye üniversitelerinde çok daha yüksek olduğunu savunuyorum. İspati için ülkemizde varlık gösteremeyen öğrenci ve akademisyenlerimizin, hatta sıradan işçi birçok vatandaşımızın çok zor koşullar altında yurtdışında sağladıkları başarıları gösterilebilir.

         Dinsel hurafeler, gerçek dışı kara yasaklar ve günahlar, hayali hikâyeler bireysel ve toplumsal yaratıcılığı körletmektedir.  Bu açıdan da bakıldığında İslam Dininde Bir an evvel radikal gerekli reformlara gidilmelidir,  öze dönülmelidir. İslam dini daha çok öğrenmeyi, daha çok çalışarak daha çok kazanmayı, bilimi en önemlisi yenilenmeyi, yaratıcılığı teşvik ediyor.

Türkiye’de ayni şekilde İslam ülkelerinde ekonomik sıkıntıların, düşük hayat standardın, teknolojideki geri kalmışlılığın, toplumsal birçok hastalığın kaynağını yaratıcılıkta aramakta yarar vardır.  Eğer geri kalmış ve gelişmekteki ülkeler Allahın nimetlerinden, cağın olanaklarından insanca daha iyi yararlanmak istiyorlarsa ve hayatta daha güçlü olmak ve kalmak istiyorlarsa, bireysel ve toplumsal yaratıcılığı ön plana çıkararak kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.  Sonradan mal edilmiş zihniyetlerle kötü yönetimlerle gelişmeleri sekteye uğratılmış, dışa bağımlı isletmeler, toplumlar, uluslar, ülkeler kendi yaratıcılık özellikleri ile kendilerini yenilemeğe çalışmalıdırlar.

         Gözlenen olumsuzlukları, karşılaşılan aksaklıkları, keyfi uygulamaları, kötü icraatları yada insanlığa, ülkenin zenginliğine katkı sağlayan bilimsel aktivitelerin yok denecek kadar azlığını; mantalite ve veya din faktörleri ile savunulamaz!

Yüce Dinimiz, İslam’da; İnanan bizlerden öğrenmeyi, öğretmeyi, çalışmayı çok kazanıp manen ve madden zenginleşmeyi, yardımlaşmayı, kendimize ve çevremize yararlı olmayı ister, tembelliği günah yazar. İslam’da eğitim, bilim ile ilgili bazı hadisi şerifler: “İlim Öğrenmek Mukaddes Bir Cihattır  “İlim Öğrenmek Kadın Erkek Her Müslüman’a Farz'dır”, “Alimin Uykusu Cahilin İbadetinden Hayırlıdır”,  “Beşikten Mezara Kadar Bilim Öğrenin”, “İlim Çin´de Olsa Gidip Alınız”,  “Kıyamet Gününde Alimlerin Mürekkebi İle Şehitlerin Kanı Denk Tutulur”, “Her Şeyin Bir Yolu Vardır, Cennetin Yolu İlim Öğrenmektir”,

          Bilime, öğrenmeğe, öğretmeye önem veren İslam-Dini İnananlarının, Müslümanların Devletlerin; - Neden 21. Yüzyılda çağın çok, çok Gerisindedirler.?  Neden 21. Yüzyılda Müslümanların, devletlerin yokluk, yoksulluk ve kaosun içinde bir ömrü ziyan ediyorlar? Neden dışa bağımlı ve sanayisi gelişmiş Batili Hıristiyan Zengin Devletler tarafından uzun yıllardır kullanılıp sömürülüyorlar?

257

Gençlik İksiri; „Cunda Ballı İncir“,

258

260

12 HAZİRAN 2011; 24. DÖNEM MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNİN Genel BİR DEĞERLENDİRİLMESİ , 7.2011

261

JAPON´U, ALMAN ´I, AMERİKA´LISI NE ANLAR  BİZİM KARPUZLARIN, KAVUNLARIN, DOMATESLERİN, TAZE MISIRLARIN, ŞEFTALİLERİN, KAYISILARIN,… MEYVE VE SEBZELERİN  DOĞAL LEZZETİNDEN?

Bunlar meyve ve sebzelerin genleri ile oynayarak, adileştirerek ve hormonu basarak ürettikleri hybrit tohumlarla türkiye´nin doğal, lezzetli, şifalı meyve ve sebzelerini yenmez hale, sağlıksız hale  getirdiler, kendi tatsız, ıdıyot sevimsiz tiplerine benzetiler!

Karpuz karpuz olmaktan cıktı, yenmez hale getirildi. Artik hybrit tohumlu karpuz, kavun, nektarinlari, seftalilari, mısırları  almıyorum, bırakın ağzıma sürmeyi, evime dahi sokmamağa karar verdim.  Sizlerde türkiye´de doğal yetişen, genleri ile oynanmamış, hormonlaştırılmamış meyve ve sebzeleri manav ve marketlerden isteyen. yoksa almayın. talep olmasa bu tipsizler tipsiz, sağlıksız, lezzetsiz  meyve ve sebzelerini üretip bize yediremeyeceklerdir. Hibrit yada hybrid yani melezleştirilmiş tohumlardan elde edilen meyve ve sebzeler daha dayanıklı ve lezzetli oluyor iddiası görmemişlerin, tipsizlerin bir uydurmasıdır. Örnek hormonsuz, aşırı avrupa gübresi ile dopiklenmemis tarla domatesini, hybrid domatesi test edebilirsiniz.  ikincisi kısa sürede yumuşayıp betle haline dönüşüp yenmez hale gelirken, birincisi doğal tarla domatesi kan kırmızı renginde diriliğini uzun bir süre koruyor.   

Mmeyve ve sebzeler lezzeti ve vitamin ve mineralleri ile için sağlık için yenmelidir, hayvan sürülerin önüne konulan yem gibi karin doldurulması için yenilmemelidir. Meyve ve sebzelerde az fakat öz, sağlıklı olsun kuralı benimsenmelidir.

264

KARDAS SÖZLERİ, DRH

263

İZMİR LAGIM KOKUYOR, YAŞANMAZ HALE GELDİ!

Kordonda bırakın vaat edilen yüzmeyi, bankta dahi pis koku ve görüntülerden oturulmuyor, Evlerin pencereleri kapalı tutuluyor! Sonrada, oylarında düşüşten dolayı vatandaşa veryansın ediyorlar.  - Kıyı Denizlerimizde Kirlenmeye Karşın Önlemler -

264

DrHusso Yaz Çorbası ! (Bol semizotlu, doğal tarla domatesli soğuk yaz çorbası, Yazın Ramazan ayında, Sahur ve iftar içinde önerilir), Hazırlanmasıgayet basit, her kez tarafından kolaylıkla yapılıp afiyetle yenilebilir

Malzemeleri elektrikli parçalayıcı rahatlıkla islenecek şekilde kesilir, parçalayıcının haznesine doldurulur içine çok az tuz ekledikten sonra malzeme sıvı haline dönüşünceye kadar islenir, daha sonra sebze suyu karışımı çorba kâselerine veya çorba tabağına dökülür üzerine bir ile yarim çorba kasığı zeytinyağı serpildikten sonra çorbayı sabah kahvaltısında, öğle aksam yemeklerinde ve ya ara öğün olarak tüketebilirsiniz.  Karışımı gönlünüze göre zenginleştirebilirsiniz, örneğin tatildeyseniz, 4–5 diş sarımsak katabilirsiniz  devami için tıklayın)

265

DrHusso Semizotlu Yaz Kahvaltı Salatası !  (Bol semizotlu, tarla domatesli sebze salatasi,)

 Yazın sıcağında bol sebzeli salata ile güne başlanılmasında yarar vardır. Yaz mevsiminde tarla domateslerin semiz otu gibi kahvaltılık malzemeler hem bol hem de ucuzdur. Bolca tüketilmesinde sağlık açısından da yararlıdır. klasik bilinen peynirli, unlu boğaca börekli, tereyağlı, kati yağlı, cokomatli kahvaltılar Kısa bırakılmalıdır. Batılılar;  Türkiye´ye has,  özellikle eskiden, köylülerin kahvaltı, yemek kültürlerinden esinlenerek kendi kahvaltı ve yemek kültürlerini geliştirdiler. Biz ise zengin kahvaltı ve yemek kültürümüzü hor görüp, Batılıların sağlıksız, fakir yemek kültürlerine özenerek sağlıksız nesiller yetiştirmeğe başladık. En basiti, eskiden bizim meşhur sağlıklı tam buğday, arpa, çavdar, yulaf karışımı kara ekmeğimiz vardı. Biz bunu bıraktık, Batılıların ilaçlı besin değeri çok düşük, sagliksiz beyaz ekmeğini aldık rezept icin tiklayin)

266

Sağlıksız gazoz, kola v.b. içecekler yerine; DrHusso LEMONA “,   Malzemesi: sadece Limon ve su, isteyen seker veya bal katabilir. Tortulu veya tortulusuz soğuk tüketilir Hazırlanışı çok basit ve çok ucuz. Bir elektrikli mutfak doğrayıcı yeterlidir.  Detaylı bilgi için lütfen tıklayın:

267

KARDAŞ SOZLERİ!  SEVGİ, YAŞAMIN SIRRI” , drh  devamı için tıklayın

268

DRHUSSO LEMON İÇECEĞİ İLE 6 HAFTADA SAĞLIKLI, KALICI, SARKMADAN 11 KİLO VERMENİN SIRRI;

a)      Fazla yemekten kaçınmak,

b)     Ekmeği, sekeri, çikolatayi, yağlı peyniri, kurabiyeleri, pasta gibi unlu mamulleri, tatlıları azaltmak,

c)      Temiz havada bol bedensel aktivite , (her gün veya haftada üc gün en az 2 saat temiz havada yürüyüş, her gün yürüyüş esnasında 3+ 5 dakika boyunca hafif tempoda koşu, zamanla tempo ve süre artırılmalıdır, haftada 3n az üç gün iki saat bisiklet,  haftada iki, üç gün en az 3+45 dakika süreli) yakin dövüş, yada yüzme, özellikle yüzme),

d)     Bedensel aktiviteler sırasında karin bölgesinde bel korsesini takmak, (seyyar satıcıların 5-10 liraya sattıkları geniş lastikli bel korsesi! kullanilabilir, iki tane alip birisi göbek karin bölgesine, digerini göbek altina poponuzun üzerine aktiv spor boyunca takin),

e)      Bol, bol su ve DrHusso Lemon´u içmek.

f)      Unutmayın zayıflamak, vücuttaki yağların eritilmesi bedensel aktivitelere ihtiyaç vardır, Bedensel aktiviteler cin gerekli enerjiye ihtiyaç vardır. Aksi halde yorgun, bitkin düşüp olduğunuz yerde yığılıp kalırsınız. Bedensel aktiviteler için enerjinizi limonlu su, ve besin değeri yüksek yağsız yiyeceklerle karşılayın (ızgara balık, nohutlu yağsız hindi, 3 adet ceviz, 15 adet fındık gibi. )

g)     Bogazinizi kotrol ederek, üc beyazdan kacinarak, ve sürekli bedensel aktivitelerle, yüzme, yürüyüs, kosu ile bir cok üzin hastaliktlardan koruna ve kurtulma ve uzun saglikli yasama sansini elde etmek mükündür. Bunu ben degil tip doktorlari da söylemektedirler.

Kilo vermek için dünyanın parasını dışarıya harcamanıza gerek yok, yukarıdakileri hemen bugün, yarina birakadan  uygulamaya çalışın kâfi. (Bedensel aktiviteler sırasında DrHusso Lemon yerine iki üç litrelik su şişelerine bir iki limon sıkmanız ve içmeniz de yeterlidir.

Kendi tecrübemi sizle paylaşmak istedim.

269

Türkiyede, yayginlasan yetersiz beslenmeden dolayi sagliksiz, bedensel ve zihinsel zayif nesillerin yetismesi,  özellikle kiz cocuklarinda cücelesme

Kisaca; Saglikli nesiller, saglikli bir gelecegin garantisidir.

 

ü  Türkiye de yetersiz beslenmeden dolayi nesilde bir cücelesme gözlenmektedir.

ü  Beslenme konusuna dikkat cekilmelidir. Bireylerin özellikle cocuk ve genclerin sagliksiz abur cubur yeme aliskanliklarinin önüne gecilmesi icin ciddi önlemler alinmalidir

ü  Beslene konusu ana okuldan itibaren okullarda islenmelidir, saglikli beslenmenin önemi anlatilmalidir,  Okul kantinleri , kafeteryalar  bu acidan tekrar gözden gecirilmelidir.

ü  Saglikli bir nesil, saglikli bir toplum icin saglikli beslenmenin önemine dikkat cekilmelidir

ü  Gida maddeleri icerikleri ciddi bir sekilde kontrol edilmelidir, Vatandasin sagligini tehdit eden gida maddelerin satilmasina müsaade edilmemelidr

ü  İslenmis yari  ve tam gida mamüllerinin icerikleri ve oranlari etikette rahatlikla okunacak sekilde yer almalidir ve kontrol edilmeliddir. Bu bilgilere yer vermeyen acik kapali gida maddelerin marketlerde, pazarlarda satilmasina izin vermelidir, Market zinciri bu uygulamaya vakit gecirmeden baslamaldir.

ü  Marketler girdilerini vatandasa satmadan evvel kendileri kontrol etmeleri, vatandasa günvence vermeleri gerekiyor. Aslinda bu güvenceyi veren marketlerin müsterisi artacaktir.

Yetersiz beslenen ögrencilerin, vatandaslarin ögrenme ve calisma kapasitesi enorm  düsmektedir. Ana babalar  cocuklarinin iyi bir gelecegi icin ana okullarina, özel okullara, dershanelere dünyanin parasini yatiracaklari yerde cucuklarinin iyi beslenmelerine her seyden evvel önem versinler.

270

Türkiye’de, Çoğunluk siyasetçilerin düşündükleri, bir partiye üye olarak, meclise girerek devletin nimetlerinde ben ailem, yakin çevrem daha fazla nasıl yararlanabiliriz arayışından dolayı kendileri dışında olup bitenlerden habersiz görünüyorlar!

Vatandaş issiz, isi olanında ağır ve yıpratıcı islerde aldığı masla karnini doyuramıyor. Vatandaş devleti eve kurumları ele geçirenler tarafından; vergilerle harçlarla, haraçlarla, cezalarla, bağış aidatlarla soyuluyor, sömürülüyor, diğer taraftan bankalar vasıtasıyla zenginler vatandaşı kredi kartı borç faizleri ile tüketici ve benzeri kredilerle donuna kadar soyuyorlar, işveren de vatandaşı issizliği ekonomik krizleri fırsat bilerek boğaz tokluğuna eşek gibi güvencesiz çalıştırıp kullanılmaz hale getirdikten sonra sokağa bırakıyor, yeni gençleri kullanmak için eskilerden yer acıyor. Abartıyorum dersiniz, beni değil kendinizi kandırmış olursunuz. Yazılanların doğruluğu ispatlanabilir. Yahu ispatlamayı bir tarafa bırakın, Ben üniversite öğretim üyesi statüsünde bunca sene çalışarak aldığım maaşla, yaklaşık 2000 TL ile ayin sonu getiremiyorum. Kredi kartı borcum dolayısı ile Garanti bankası mesaj üstüne mesaj çekiyor, e-mail üzerine e-mail yazarak kara listeye almakla tehdit ediyor. Ben ne diye utanayım? Devleti yönetmeğe çalışanlar utanıp yüzleri kızarsın, tabii ki utanacak yüzleri hala varsa! Kendileri 3 ayda 38 000 TL maaşla üniversitede boğaz tokucuna çalıştırdıkları öğretim üyelerinin, yâri aç yari tok günlük yasayan sömürülen haklin sorunlarından nereden haberleri olsun ki. Üniversitede çalıştırdıkları öğretim üyelerine, vatandaşın maaş ücret iyileştirmelerine kaynak yok diyor ……….. Diğer taraftan, kendi yüksek maaşlarına, ücretlerine, harcırahlarına, sağlık masraflarına, lüks son model makam arabalarına, uçaklarına yemekhanelerine v.d. dünyanın kaynağını yaratmasını biliyorlar, Yandaşlarını kısa sürede makam sahibi, dolar milyoneri, dolar milyarderi yapacak kaynakları buluyorlar.  Büyük adamların dünya liderlerinin bu gibi sorunlarla, lüzumsuz islerle uğraşmaları, ilgilenmeleri yakışıksız olur. Devleti yönetmeğe kalkışan ileri zekâlılar, halkın vatandaşın issizlik, boğaz, sorunlarını unutup, aç yatan vatandaşları göremeden, borç içinde inleyenleri, sömürenleri duymadan ülkeye demokrasi getirmek için anayasayı yeniden kendilerine göre düzenleyeceklermiş. Ülkedeki açlar, yoksullar, issizler var iken, dışarıda güçlüyü oynamak, ona buna akil vermek, meydan okumak tam sivri zekâlılara yakışır. Yakin zamanda Türkiye’deki açlar, vatan Millet, Muhammet, demokrasi Dünya krizi maskeleri ile sömürülenler Mısırda olduğu gibi sokaklara dökülüp siyasilerden ve sömürgecilerden hesap sormağa kalkıştıklarında,  kimse şaşırmasın. Pisliklerin, itlerinin yurt dışına kaçacak zamanları nede saklanacak yerleri olmayacaktır.  Türkiye de halkın kontrolsüz ayaklanma, patlama, siyasilere saldırma parçalanma dağılma, bölünme potansiyeli mevcuttur. Bu potansiyeli PKK bağımsız müstakil Kürdistan Devleti için bir koz olarak kullanmaktadır.

271

Siyasilerin, serlerin, pisliklerin,  bu güne kadar berbat edemedikleri tek bir kurum TSK dır.

 

-Siyasiler tüm beceriksizliklerini, yolsuzluklarını, görevi suiistimallerini kısaca siyasi pisliklerini TSK´ya yüklemekle sadece kendi kendilerini kandırmış olurlar. Bu vatana en büyük hainliğidir, Bu vatani, milleti parçalamağa sürükler.

- TSK laik cumhuriyetin, demokrasinin gerçek koruyucularıydılar.

-Askeri müdahalelerin ve muhtıraların tek sorumluları devleti yönetmeğe kalkışan siyasilerdir.

-Evet, askerin askeri darbelerde, kendi insanına, vatandaşına, gencine,  çok kötü davranmıştır ve veya davranılmasına seyirci kalmıştır, ortak olmuştur,…

- TSK bu güne kadar ne yaptıysa bu illetin bu ulusun, bu vatanin bu ülkenin iyi bir geleceği, devletin hayrı için, demokrasinin gelişmesi, ülkenin kalkınması için, ülkenin hayati çıkarlarını korumak adına, laik Türkiye cumhuriyetinin sürekliliği için  yaptığından benim  hiç bir zaman kuşkum olmamıştır tahminim çoğunluk Vatandaşlarında  hiç bir zaman kuşkuları olmamıştır

Kullandığı bazı yöntemler cağ dışı, hunharca ve acımasız olabilir,  O zamanın gereksimlerine ve o zamanın aldığı eğitime göre görevini en iyi şekilde yerine getirmeğe çalışmıştır. (Ya peki, diğerleri o kadar masumuydular, karşıt fikirlilere, kendilerinden olmayanlara fırsatı yakaladıklarında yaptıkları eziyet, işkenceler, vahşetler, cinayetler çok mu masumuydu, ne kadar çabuk unutuldu. Ve bunlar olup biterken devleti yönetmeğe kalkışan siyasetçiler, yazar çizerler, insan hakları savunucuları neredeydiler, ne yaptılar,..) Ben size şöyleyim, TSK´nin bir an evvel müdahale etmesini, akan kanların durdurulması, huzur ve güvenliğin sağlanması için TSK baskı uyguluyorlardı.Bana inanmıyorsanız, belli zamanların gazete arşivlerine, haberlere, fotoğraflara bakın!

-TSK  ta 35seneden beri süre gelen PKK terörüne amansız ve çok  basarili, dünya da terörle mücadelede örnek olarak gösterilen mücadele sürdürmüştür.  Hatta TSK terör mücadelesinde bir çok devletinin güvenlik güçlerinin üstesinden gelemediği sonuçlar elde etmiştir.

-PKK bugün hala varsa ve daha da kudurarak Bağımsız Kürdistan adına karakol basıyorsa, askerleri pusuya düşürüyorsa bu gelişmenin tek bir sorumlusu vardır;  hükümettir, siyasilerdir onların hatalari sonucudur. 

- Bakin PKK terör mücadelesinde iflas eden varsa oda;  devleti yönetmeğe kalkışan hükümettir. PKK terörle mücadeledeki basarisizlik TSK ´ya mal edilerek bir tasla çok kus vurma peşinde olan, bunla bindikleri dalı kesmeğe çalışan siyasileridir.

- TSK´ya yüklenmenin amaçlarından biride, kendilerinin anayasa düzenlenmesinde, Kürdistanin tanınmasında, imam şeriat ordusunun kurulmasında olası TSK´nin tepkisini azaltmak, devre dışı bırakmaktadır.  Zurnanın son deliği, yeni anayasada olacaktır.

- TSK, Türkiye Cumhuriyeti Devlet yönetiminde ayrı bir konumu, yani olması bir gereken özerk bir konumu vardır. Çift başlı bir yönetim değildir, 

- TSK da diğer devlet kurumları gibi Demokrasinin, çağdaşlaşmanın, geleceğin bir güvencesidir. Özellikle milletin bağrından şekillenmiş TSK partiler üstü, özerk bir konumda olmalıdır.

-TSK da bazı ferdi vukuatlar, görevi ve güven suiistimalleri orduya mal edilmemelidir. Güçlü Ordu ve güçlü ekonomi güçlü devlet olmasa olmaz dır. Biri olmadan diğeri hiç olmaz.

 

* TSK 35 seneden beri PKK terörüne karşın mücadele etmiştir, kaç kez Irak´taki PKK kamplarını bombalamıştır. Irak´a PKK teröristlerin peşine düşmüştür,  on binlerce şehit verilmiştir. Sonuç ne? Tüm bunlara rağmen PKK hala eskisinden daha güçlü duruyor. PKK terörüne karşın askeri silahlı mücadele iflas etmiştir, Sorun demokratikleşme, canilerle diyalogla, APO ile oturup konuşmakla, anlamsak sorun çözülür v.b. argümanlarla ekranlarda ahkam kesilen sivri zekalı uzmanlara, yorumculara, siyasilere el insaf denmelidir.

Türkiye cumhuriyetin hala soveren, yani ulus ve vatan bütünlügü ile egemen olmasının; bölünmemiş, parçalanmamış ve bitirilmemiş olmasını Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin 30- 40 yildir sürdürdükleri bu silahlı mücadelesine borçludurlar. Hatta halen Türkiye´de kendilerinin, sevdiklerinin hayatta var olmalarının neye borçlu olduklarını hatırlamak yada bilmek te istemezler. Atalarımızın canları, kanları, ömürleri pahasına kurulup bize emanet edilen bu kutsal vatani, Türkiye Cumhuriyet Devletini daha da geliştirip bizden sonra gelecek nesillere devretmek yerine, bu vatanı, bu devleti, laik cumhuriyet insan hakları yada demokrasi maskeleri altında berbat etmek, parçalamak için bazılarımız isteyerek ya da istemeyerek ellerinden gelenini artlarına koymuyorlardır...

Her silahlı mücadelenin arkasında ciddi ve yasalar cercevesinde tavizsiz siyasi otoritenin gerekliliği çoğunluğun bilgisi dahilindedir. Terörle mücadelede, askeri silahlı mücadele kadar siyasi mücadelenin de bulunması gerekliği nedense unutuluyor. Diğer bir gerçek te unutulmamalıdır; Türkiye yıllardan beri sürdürdüğü bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini; TSK´nin silahlı mücadelesine, şehitlerimize, gazilerimize borçludur. Bu mücadele hangi sebeple olursa olsun zayıflatıldığında, Türkiye, Kürtlerin ve Şeriatın kaosu ile yaşanmaz bir hale dönüşeceğinden, Türkiye´nin bölüneceğinden, bitirileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. AKP döneminde her gecen yıl Türkiye genelinde terör eylemleri ve şehitlerimiz artmıştır. Bunun tek bir gerçek nedeni vardır; AKP hükümetinin Terör ile mücadeledeki siyaset anlayışıdır. Askeri silahlı mücadelenin arkasında gerekli siyaset otoritesinin, tavizsiz siyasi mücadelenin olmamasıdır.

272

TÜRKIYE DEVLET EKONOMISI IFLAS EDER Mİ? YUNANISTANIN DURUMUNA TÜRKIYE DÜSER MI?

Sorunun cevabı için hemen acele etmeyin. Biraz düşünmeğe zaman ayırın.

-        Ekranlarda çene çalan, boş, hoş laf üreten bazı profesör uzmanlara ya da kendilerini boş buldukları meydanda uzman araştırmacı gazeteci diye adlandıran ekran yorumcularına göre doğru cevabı aramaya sakın çalışmayın, batarsınız!

-        Hoca, imamlara, tarikat babalarına, cemaat şeyhlerine de sormayın, onlardan fikir almanıza hiç gerek yok. Onların cevabını ben size buradan kısaca vereyim;  (“Kâfirler batacak, Müslümanlar şahlanacak” Veya “Kaderde ne yazılı ise o olacaktır, Türkiye Allahın izniyle batarda kalkarda” Veya “laik cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin olduğu ülkeler, devletlerin ekonomisi batmaya mahkumdur” ve “Tesettürü, türbanı mecbur etmeyen toplumlar, hele sahillerinde donla, çıplak gezen kadınlara müsaade eden devletlerde yağmur yağmaz de, bereket te olmaz da, devlet ekonomisi de  iflah olmaz,  çok geçmez iflas eder” ya da “şeriatın olmadığı devlet  yönetimlerinde bereket olmaz, ekonomi de iflas eder, insanlarda açlıktan ölürler,…”)

-        Ekonomi bakanına bakmayın o günlük düşünür, bu günü nasıl kurtarırım diye söylenir….

Siz, siz olun, sade bir vatandaş, bir aile reisi gibi düşünün. İnanın, en doğru cevabı vereceksiniz.

ve cevaplarınızı benim 274 nolu makalede cevaplarımla karşılaştırabilirsiniz. Cevaplarınız için size bir kaç ipucu;

a) Daha dün açıklanan verilerde diş ticaret açığı Türkiye şartlarında korkunç boyutlara, rekor düzeye ulaşmıştır

b) Ülkenin toplam iç be dış borçları artmış, kontrol edilmez duruma gelmiştir, Türkiye alınan borçlarla sefahat sürüyor!

c) Libya´dan ülkeye gelen milyarlar değerindeki mücahitlik gelirleri sıfırlanmıştır

d) Devletin harcamaları, israfları gereğinden çok, çok artmıştır, karşılanamaz hale gelmiştir

e) Devletin güvenlik ve personel harcamaları taşınamaz hale gelmiştir,

f) Üretim ekonomisi iflas etmiştir, fabrikalar kurulmuyor, bedava fiyatına devredilen, birilerine hediye edilen mevcut fabrikalar kapanıyor,

g) Yandaşlar servetlerine servet katıyor, bunun karşılığında siyasilerin çok iyi borazanlığını yapıyorlar

h) Devletin üretim, gelir ekonomisine hiç bir katkısı olmayan erken emeklilerin, hazırcıların sayısı hayli yüksek, emeklilik bir yatırım aracı olarak görülen bir ülkenin iki yakası bir araya gelmez, gelecek nesillere ağır bir yük olarak kalırlar.

j) Ülkeyi ipotek altına alan borçlarla, ailenin bütçesi de, devletin bütçesi de olmaz da olmaz!,

k) Ekonomi krizleri hiç affetmiyor,  kapınız açık verdiğinde, çatınız başınıza yıkılır.

 

Bu gelişmeleri dikkate alarak makale başlığının cevabini lütfen siz de verin, birbirinizle yakin çevrenizle tartışın,

………………….

Bakin, Yunanistan in iflasında arkasında zengin Hıristiyan alemi, Avrupa birliği ve Amerika vardır. Türkiye’nin ekonomik iflasında arkasında, yanında tek bir kişi dahi olmayacaktır. Bunun nereye varacağını siz düşünün.

273

TÜRKİYE HEPİMİZİNDİR, HEPİMİZİN SAHİPLENMESİ GEREKİYOR.

 Sahipsiz kalındığında bugün Kürtler, Ermeniler, Rumlar yarın da başkaları sahiplenmeğe çalışırlar,  “TÜRKIYENIN ETNIK YAPISI” Vatandaşlar tarafından bilinmesi gerekiyor. Öğrenmek için tıklayın lütfen!

274

275

§  2000 YILI TÜRKİYE´SİNDE BİR BİLİM ADAMI, ÖĞRETİM ÜYESİ; MESLEKİ, UZMANLIK ALANLARI YANINDA , ÜLKESİ, ÇEVRESİ İLE DE İLGİ SORUNLARA ÇALIŞMALARINDA YER VERMESİ GEREKİR.  ÜLKESİNDE , ÇEVRESİNDE OLUP BİTENLERDEN DUYARSIZ KALMAMALIDIR.

§  BİLİM ADAMI, ÖĞRETİM ÜYESİ MESLEKİ, UZMANLIK ALANLARI YANINDA; ÜLKESİ, ÇEVRESİ İLE DE İLGİ KISISEL DÜŞÜNCELERİNİ, GÖZLEMLERİNİ BAŞKALARI İLE PAYLAŞMAKTAN, TARTIŞMAKTAN, KAMUOYUNA DUYURMAKTAN HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN KAÇINMAMALIDIR, KORKMAMALIDIR.

§  YÜRÜRLÜKTEKİ MEMUR YASA VE YÖNETMELİKLERİYLE MEMURLARIN BİLHASSA MEMUR STATÜSÜNDEKİ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN AĞIZLARI KAPALI TUTULUCAĞINA, HER İNSANA FARKLI KONUŞABİLME ÜZGÜRLÜĞÜ, KISISEL FARKLI DÜŞÜNCELERINI  CEKINMEDEN PAYLASMA SERBESTLIGI YASALARCA TEŞVİK EDİLMELİDİR!

§  MEMURLARA KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ İLE KURUM VE DEVLETLER ZARAR GÖRSELERDİ, İŞLERİNE GELDİĞİ GİBİ HALKA ÖRNEK GÖSTERİLEN BATILI DEVLETLER BATARDILAR!

§  BATIDA SİYASETÇİLER, HÜKÜMETLER EN BÜYÜK DESTEĞİ, KRİTİKLERİ ÜNİVERSİTELERDEN ALDIKLARI VE ÜNİVERSİTELER TARAFINDAN SÜREKLİ KALİTE KONTROL ALTINDA TUTULDUKLARI UNUTULMAMALIDIR. TÜRKİYE´DE İSE BU İŞLEVLERİ SONRADAN BULMA MEDYA PATRONLARI KENDİ KİŞİŞEL ÇIKARLARINI GÖZETEREK; KEYFINCE YÜRÜTMEĞE CALIŞIYORLAR

276

TÜRKİYE´DE DEVLET TESVİKLERİ

 Devleti, Ülkeyi, Halkı, Dolandırmanın, Yağmalamanın hukuka, kanunlara uyarlanmış bir yöntemidir, tekniğidir?

       I.   O  Doğrudur, 

         II.  O  Yanlıştır. İşaretleyin!

                                                                                Doğru cevap için tıklayın

277

Asırlardır kabile yönetimlerin elinde kaos ve sefalet içinde açlık ve acı çeken  Somali’ye yardımda bulunamadım!

Ben Türkiye´de Devletin sefalete ve açlığa itip, terk ettiği tratacı balıkçı hemşerilerime, arkadaşlarıma elimden geldiğince maddi ve manevi yardımda bulunmağa gayret ediyorum. Denizin dibini tarayarak çölleştiren trolleri; güçlü ışıklarla çevirmeli ağlarla denizi kurutan, balık katliamı yapan, ekosistem dengeyi tahrip eden gırgırları,  gırgır balıkçılığını yasaklamayan devlet; bula, bula gariban tratacıları yasaklıyor.

Somali’ye Müslüman kardeşlerimize yemeleri için balıkla birlikte; balık yemi ve balık avlama teçhizatı verilmeli ve avlama ve pazarlama yöntemleri öğretilmelidir. Yardımlar ilk asamda tarıma ziraata dayali is yerlerinin geliştirilmesi ile başlanılmalıdır. Ve Devlet yönetiminde söz sahibi olacak ve devleti,  ülkenin sınırlarını, huzur ve güvenliği koruyacak genç nesillerin Türkiye´de eğitimine ve Devleti, Türkiye ancak bu yardım yöntemi ile insanlığın gönlünü, Allahın rızasını kazanır.

278

PKK TERÖR MÜCADELESİNDE DEVLET YÖNETİMİN ACİZLİĞİ,

Nedeniyle hemen, hemen her gün şehitler veriliyor, karakollar basılıyor, birlikler pusuya düşürülüyor, kamu binaları içindeki masum insanları ile ateşe tutuluyor, sokaklar ve binalar yakılıyor, polisiye güçleri vuruluyor, Çocukları gençleri hayata hazırlayan öğretmenler öldürülüyor, mühendisler kaçırılıyor…. Ülkede olup bitenlerin üstesinden gelemeyen, vatanin bölünmez bütünlüğünü korumaktan, ülke içinde huzur ve güvenliği sağlamaktan aciz devlet yönetimi, yurtdışında akil veriyor. Ve son çare olarak demokrasi maskesi altında; anlaş ve ver kurtula sarılan devlet yönetimi, Dışarıda ona buna ateş püskürüyor Buna leş kargaları dahi gülerler!  Halk mı, ne düşünüyor? Çoğunluk dizilerdeki Hürrem Sultanı, Fatma Gülü, Ferihayi, Cemiliye yada Tarkan´in uyuşturucu kullanımını, Gülben´in boşanmasını ve nafakasını ve benzerlerini ve çalışan gariban isçi, memur kredi kart borcunu, ayin sonunu nasıl getireceğim diye merak ediyor. Gözü doymaz zenginler, güçlünün yalakaları ve yandaşları devleti nasıl dolandırıp, vatandaşı nasıl köle gibi çalıştırıp sömüreceğini hesaplarken, yobazlar şeriatı kanlımı kansız mı Türkiye yayıp, uygulayacaklarını hesap ederlerken,..

 Devlet batıyor, vatan parçalanıyor, eğitimsiz gariban köylü erler PKK tarafından pusuya düşürülüp katlediliyor ve diğerleri;  Türkiye elden gidiyor, kimin umurunda! Türkiye sizlerle bizlerle gurur duyuyor, vur patlasın çal oynasın zıplasın kıvırsın, göstersin, ... Vatan parçalanıyor, şeriat yerleşiyor, tek adam diktatör geliyor, üç beş çapulcu, yada çöküyor dedikleri PKK gururu duyulan devlet yönetimini dize getirdi, Büyük Kürdistan´in ilanını alıştıra, alıştıra dikte ettiriyor,..   kimin derdinde,

279

Günün Yönetimi Gelecek Nesillere Altından Kalkamayacakları Cok Kötü Bir Türkiye Mirası Bırakılıyor.

Gelecek Nesillerin Bedduaları İle Bizler de Öbür Dünyada Dahi Hayır Etmeyeceğiz!

280

DEVLETİN GEREKSİZ, KATMA DEĞERİ ÇOK DÜŞÜK YADA HİÇ OLMAYAN GÖSTERMELİK PERSONEL KADROLARA, HAYALİ YATIRIMLARA, İPE SAPA GELMEZ TESVİKLERE HARCADİGİ KAYNAKLAR, DEVLETİN EL ALTİNDAN ONA BUNA DAGİTTİGİ, HİBE ETTİGİ, SAVURDUGU GELİRLER; ÜNİVERSİTELERİMİZDEKİ ÖĞRETİM VE ARGE-BİLİMSEL FAALİYETLERE AYRILSA, ÖZELLİKLE AZ GELİŞMİŞ BÖLGELERİMİZDE BULUNAN ÜNİVERSİTELERİN GELİŞTİRİLMESİNDE, BÖLGESEL ARGE-MERKEZLERİNİN KURULMASINDA HARCANSA; İNANİN TÜRKİYE BÖLGESİNDE VE DÜNYADA ÇOK KISA SÜREDE SANAYİ ve TEKNOLOJİ DEVİ OLUR, REFAH DÜZEYİ KİSA SÜREDE ENORM ŞEKİLDE ARTAR. VE TERÖR İLE MÜCADELEDE ÇOK DAHA İYİ SONUÇLAR ALABİLİR.

 

Türkiye’nin büyük bir gelişme potansiyelinden kaygı duyanlar bile vardır. Terör bir koz olarak kullanılmak istenmektedir. Kısaca; ülkemizde gerek İslam ülkelerinde ve gerekse Türki Cumhuriyetlerde yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim ve bilimsel faaliyetlerin arzu edilen kalite–güvence seviyelerinde olmamasının, dolayısıyla düşük ekonomik gelir düzeylerinin ve siyasi istikrarsızlıklarının tek bir nedeni vardır, oda siyasidir, siyasi öngörüsüzlüktür. Mevcut yasa ve yönetmeliklerdir. Krallık, diktatörlük, başkanlık, kabile tipi gibi cağ dışı, aksak demokrasi, hukuk dışı keyfi devlet yönetimlerin etkisidir.

281

Türkiye´de etkin medya aracılığı ile çoğalan bilgi kirliliği ülkenin toplumun geleceği, huzur ve güvenliği, refahı yani hayati çıkarları

çoğu kez farkına varmadan tehlikeye sokuluyor. Türkiye’de eline kalem tutturulan, önüne kağıt verilen, mikrofona getirilen torpilliler ve uzmanlar diye halka yutturulan, ahbap çavuş iliksilerine göre seçilen medya kahramanları ülkenin geleceğini sabote ediyorlar.  Kamuoyunda medya aracılığı ile ahkam kesilen uzmanların aktivitelerine bir sınırlandırma, kalite kontrol kuralları, sertifikasyon,  konulmalıdır, belgeli uzmanlık yanında alanında özellikle deneyim, kendilerini ispatlayan basari belgeleri de istenilmelidir. Türkiye’de keçi çobanından, temizlikçiden sertifika istenirken, şoförden ehliyet ve deneyim, doktordan, mühendisten, öğretmenden uzmanlık diplomasi aranırken, Yazılı, görsel basındaki medyatik uzmanlardan neden uzmanlık belgesi, alanında deneyim, kişisel basari v.b. neden aranmasın!

-  Medya kirliliği, ülke yönetiminde yanlış kararların alınmasında etkin rol oynamaktadır.

-  Medya kirliliği meclisi, hükümeti olumsuz yönde etkilemektedir. Mecliste ülke çıkarlarına ters düsen kararların

   çıkmasına neden olmaktadır

-  Medya kirliliği terörle bas edilemez hale gelmesine neden olmuştur.

-  Medya kirliliği askeri darbelere zemin hazırlanmıştır.

-  Medya kirliliği, ülkenin çıkarlarını sabote edip, medya patronların ve itlerinin halkın sırtından daha da palazlanmalarına

   neden olmaktadır,

282

Teröristler tarafından kalleşçe katledilen her vatandaşın ve ailelerin ahtı, laneti

devleti yönetmeye kalkışan siyasiler üzerinedir.

30–40 yıldan beri terör sürüyorsa, bitirilme aşamasına getirildikten sonra son 10 yılda artarak devam ediyorsa ve neredeyse her gün şehitler veriliyorsa, bugüne dek sivil asker 50 bine yakin insanin ölümüne ve binlerce insanin sakat kalmasına neden olduysa, tahmini 350 milyara yakn kaynak harcandıysa ve bugün PKK terörü ile baş edilmez çaresiz durumuna gelindiyse ve Türkiye geri dönüşümü zor olan parçalanma moduna girdiyse bunun sorumluları sizce kimler olabilir? Sorunun cevabi için düşünün. Yazılı ve görsel basında bir kanaldan diğer kanala koşturan, bir gazete kösesinden diğer bir köse gazetesinde ahkâm kesilen, havalara giren uzmanlara bakıp cevap vermeğe kalkışırsanız çuvallarsınız! Bunların dün dedikleri, yazdıkları ile bugün dedikleri ve yazdıkları gibi batarsınız! Geçmişte yazıp söylediklerini arşivlerden aramağa gerek yok daha dün, Arap baharı ile ilgili yazdıklarına, söylediklerini, öngörülerini değerlendirin. Saçmaladıklarında ne kadar uzman olduklarını sizde anlarsınız. Hatta son haftalarda kamuoyunun gündeminde yer alan, tartışılan medyatik birilerin zavallı kişiliğini de doğru cevap vermede dikkate alin! Bu gibi tipler halkı toplumu bilgilendiriyor, yönlendiriyor, yönetimi etkiliyor, hatta bu tipler yönetimde mecliste de söz sahibi oluyorlar.  Ne demeli! Allah Türkiye´nin yardımcısı olsun, Âmin.

283

TERÖR İLE MÜCADELEDE TEK BİR YOL VARDIR.

YA SEN YOK EDECEKSİN YA DA TERÖR SENİ YOK EDECEKTİR.

 

Teröristin kuralı, insafı, merhameti, insanlığı yoktur; Seni yok etmek için, öldürmek, zarar vermek için her yola başvurur, her kılığa girer, her gücü kullanır, korku salar,  tabiatıyla beyni yıkanmış kalleş, uğursuz ölüm makinesidir. Teröriste karşın yapılacak en büyük hata onu hafife almaktır, ona acımaktır, ona güvenmektedir, onla diyaloga girmektir, yaşamasına ve güçlenmesine karşın gösterilen eylemsizliktir.

Terörle mücadelede yapılması gerekenlerin başında teröriste ve yardımcılarına destekçilerine, sempatizanlarına acımasız silahlı mücadeledir. Yani onlar seni yok etmeden ya da sana zarar vermeden sen onları yok et ve zarar ver. Terörle mücadelede klasik yöntemlerle, demokrasi maskesi ya da tavizlerle bir sonuca ulaşmak havanda su dövmeğe benzer.

Terörle mücadelede son 10 yılda yapılan hatalar, (örneğin; Saddam sonrası fırsatın değerlendirilmesi, Kürdistan propagandasının oyununa gelerek meclisten Irak´a tezkere çıkmaması, verilen tavizler) nedeniyle bu günkü devlet yönetimin terörle mücadelede hiç bir şansı kalmamıştır.

Bu günkü devlet yönetiminden, sadece teröristlerin başarısını anayasa değişikliği ile bir özerklikle ödüllendirip meşrulaştırıp kutlamaktan başka hiç bir şey beklenemez. Terörle mücadelede devletin insan hakları,  Demokrasi acilimi v.b. bunlar başarısızlığın bir maskesinden, başka bir şey değildir, bir kısmı kendilerini buna inandırmışlar!

Terörle mücadelede asla ve asla;  kural, acıma, merhamet, görüşme, diyalog olmamalıdır, asla ve asla teröristler hafife alınmamalıdır,  asla ve asla emniyet, dikkat, tedbirlerden ödün  verilmemelidir. Ateş açan teröristler ve destekçileri ateşle yakılmalıdır!  (Örnek ABD, İngiltere, İsrail gibi devletlerin terörle mücadelesi değerlendirilebilir. ABD´nin çuval olayı, Israilin terörle mücadeledeki acımasız tutumları bu acıdan ele alındığında doğru bir uygulamadır.  Çatışma bölgesinde karşında, baban dahi ortaya çıksa gerekli emniyet tedbirleri alınmalıdır, Aksi takdirde Türkiye´de ki erler gibi şehit olunur, analar kan ağlar, halk şehitler ölmez diye boşuna bağırır, subay ve generaller ve polisiye güvenlik güçleri şehitlerin öcünü mislisiyle almak için teröristlerin ve destekçilerin peşine düşeceğine haybeye şehit düsen gariban erlerin cenazelerinde boy gösteriyorlar.

Demokrasilerde; insan yaşamı, ülkenin birlik ve bütünlüğü, hayati çıkarları, ülke sınırların muhafazası, huzur ve güvenliği önceliklidir.

Demokrasilerde; her vatandaş devletin yasa ve yönetmelilerine, kurallara uymak mecburiyetindedirler.

Demokrasilerde; her vatandaş ülkesine, devletine, bayrağına sahip çıkmalıdır.

Demokrasilerde; halk tarafından seçilen hükümet ülkenin çıkarlarını, huzur, güvenliğini ve refahını koruyamaz acizliğine düştüğünde çekilmesini bilmelidir.

Demokrasilerde; devlet yönetimi vatanın her karış toprağına sahip çıkma becerisini göstermelidir.

Demokrasilerde, devlet yönetimi; teröristleri gerilla savaşçıları, halk kahramanları olarak görmeğe başladığı andan itibaren her şey bitmiştir.  Devlet yönetimin öyle yada böyle değişmesi gerekir.

284

DEVLETİN KONUT EDİNME TEŞVİK POLİTİKASI

A. Devletin konut edinme teşviki kimlere yaramıştır ve kısa sürede edindikleri servetleri nasıl nerede harcayacaklarını şaşıranlar kimlerdir?

Cevap, 1.  TOKI, 2. Mütahitler, 3. Bankalar,  3. Gelir düzeyi yüksek olan zenginler, 4. Partizanlardır

B. Devletin konut teşviki ile soyulanlar kimlerdir?

Cevap, - çoğunluk halktır, düşük gelirli çalışan işçiler, memurlardır!    

 C. Peki, Devletin konut teşviki ile icralar yolu ile arsa, konut zengini olan bankalardan hangisi birinciliği elinde tutmaktadır?

Cevap, - Deniz Bankası, Garanti Bankası, İş Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, ….

Halkın sabrı, sessizliği gün gelir yüzsüzlerin suratında çok feci patlar.      Makalenin tamamı için lütfen tıklayın

285

TÜRKİYE´DEKİ BANKALAR; VATANDASI, ÜLKEYİ SÖMÜREN, DOLANDIRAN, YOK EDEN TEFECİLERDEN DE BETER OLDULAR.

Türkiye’de faaliyet gösteren bankalarda reformlara gidilmelidir. 

TÜRKİYE´DE VE DÜNYADA YOKSULLUĞUN, EKONOMİK KRİZLERİN, İFLASLARIN VE GELECEKTE BEKLENEN HUZURSUZLUĞUN, KAOSUN ÖNEMLİ SORUMLULARI;

DEVLET YÖNETİMİNDEKİ SAVURGANLIK VE BANKALARIN TEFECİ FAALİYETLERİDİR.

 

 

(Saçmalıyor demeden evvel Bankalar değerlendirilsin ve devlet yönetimlerindeki savurganlıkların karşılanması için direkt ve dolaylı olarak toplanan vergiler, harçlar, cezalar, haraçlar, bağış ve yardım adı altında vatandaşlardan alınan ve kayda geçmeyen mal ve mülkler de tartışılsın!

Kısaca; Bankalardan borç alıp elini uzatanlar, iflas edip bedenleri ile yok oluyorlar.  Bankalar dar gelirli vatandaşları kredileri ile ömür boyu sömürüyorlar.

BANKALAR HALKIN TASARRUFLARININ EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİREN KURUMLAR OLMALIDIRLAR.  Toplanan halk tasarruflarının, millet adına alınan kredilerin tamamına yakını, hiç değilse büyük bir kısmı ülke içinde üretime dayalı kullanılmalıdır. Bugün ise tam tersi yapılmaktadır, Bankalar halkın tasarruflarını ve dışarıdan aldıkları yüksek faizli kredileri ve belli zenginlerin paralarını kullanarak, vatandaşı köleleştiriyorlar ve ülkeyi soyuyorlar, vatani parselleyip satıyorlar! Bankaların bir kısmı ülke için değil yurt içi ve yurt dışı zenginlerin lehine çalışan birer zorba dolandırıcı tefeci kurumları haline getirilmişlerdir. Kâğıt üzerinden, sanal işlerle ve tefeci tüketici faizleri ile paradan para kazanan ülkeyi yoksullaştıran kurumların başında gelmektedirler. Kredi kartları ve tüketici kredileri ile ülkede vurgun üzerine vurgun vuruyorlar. Basit bir örnek; 5000 TL tüketici kredisini yaklaşık % 5 gibi faizle reklam ediyorlar, kapınızı çalıyorlar. Bir senelik 5000 TL tüketici ihtiyaç kredisi için sizden 1000TL farklı adlar adi altında hava parası kesiyorlar! Yani size 5000 TL yerine 4000 TL veriyorlar. Bunun yanında sigorta yada başka işlemleri size işlem sonunda da imzalatıyorlar, peşin vermeyip hesabınıza yatırıyorlar, ve otomatikman kredi kartı borcunuzu düşüyorlar. Yani Devletin ilan ettiği % 7–9 Enflasyona karşın sizden senelik bileşik faiz % 30–40 varan alıyorlar. Bir nevi sahtekârlık ve yasalara uyarlanmış tefecilik dolandırıcılık, ticari ahlaksızlık değil midir?  Devletin yasaları buna izin vermemelidir. Ticaret ahlakı ile de bağdaşmayan bir uygulama. Kardeşim alma! Seni zorlayan mı var demek çok kolaydır, yolun ortasındaki çukura düşen yaşlı adama veya çocuğa; be adam kör müsün? Çukura düşmeseydin! Demeğe, çıkışmağa benzer. Kredi kartları için de ayni durum söz konusudur. İşyeri açmak, geliştirmek ve konut sahibi olmak için alınan kredilerde birer banka tuzağıdırlar. Bakmayın, sizden bir yıl, yada 5 yıl faiz istemediklerini. Son zamanlarda Türkiye´de moda olan bu sahtekarlık bankalardan tutun, ta araba, konut, emlak, beyaz eşya, giysi v.b. satışlarında yaygın uygulanıyor, Bu sahtekârlar, örneğin evin yada dairenin yada otomobilin, veya eşyanın fiyatına yüksek faizi önceden bindirmişlerdir. Yani 100 TL malin fiyatını, insafsızlar 200 TL gösteriyorlar, sonrada beş yıl faizsiz diye ekranlarda reklam veriyorlar.Bu vurgun Türkiye´de konut, ve otomobil satışlarında uygulanmaktadır. Benzeri marketlerde de görülmektedir, 100TL malin fiyatını şişirerek daha evvel200 gösteriyorlar, sonrada  %50 indirimle 150 TL ahmaklara satmağa kalkıyorlar Ve bu sahtekarlığa, ticaret diyorlar. ( Güvenlik güçlerinin yetersiz kaldığı gösteri kaoslarında göstericilerin neden bankaları tanınmış bazı iş yerlerini taşladıkları, yağmaladıklarının nedeni sizce ne olabilir?)

Tüketicilerin haklarını savunan kurumlar bu konuda çok daha aktif rol üstlenmeliydiler, sadece halkı arada sırada bilgilendirmek yetmiyor, gereğinde bu güçlü sahtekârlara, tefecilere karşın yargıya başvurmasını da bilmelidir, bu cesareti göstermelidir. Deniz bank, Garanti bankası, is bankası, Finans bank v.d.  konut,  is yeri kredilerin ödenmesindeki sorunlar nedeniyle icra yoluyla Türkiye’nin en büyük konut, is yeri sahibi olduklarını herhalde bilmeyen yoktur. Bu bankaların bir çoğu yurtdışındaki büyük banklara satılmıştır. İsin ilgin yani Bu büyük banklar yurtdışında zor günler yasarken, bir kısmı zarar yazarken, Türkiye’de ucuza aldıkları ve Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların yüksek tefeci karları sayesinde ayakta kalmağa çalışıyorlar. Daha dün Türkiye´de bir milyar dolara aldıkları banka, 10 milyar eder durumuna gelmiştir!  Yurt dışında 5-6 yıl ekonomi ve benzeri okuyup beli yerlerde bir kaç sene staj yapıp Türkiye dönen ve kendilerini uzman diye tanıtıp devletin önemli görevlerine getirilenlerin ülkeye batırdıklarından herhalde haberleri vardır! ……

Banklar kendilerine çeki düzen vererek, ilk basta personel ücretlerine, aşırı gereksiz harcamalarını, üst düzey yöneticilerin devasa aylık ücret ve harcırahlarında kısıtlamalarla başlamalıdır. Buradan elde edilecek kaynak kredi kartlarında, tüketici kredilerinde faiz indirimlerinde, banka işlem ücret ve harçların azaltılmasında kullanılabilirdi. Banklar ellerindeki paranın % 70- % 80 nin bulundukları, faaliyet gösterdikleri ülkede üretim amaçlı, istihdam amaçlı, kullanmaları şartı getirilmelidir,  Ve safi karlarının belli bir oranını Ülkedeki ARGE Çalışmalarına,  hibe etmeleri istenmelidir, bu önerinin değerlendirilmesinde yarar vardır! Türkiye varsa bankalar vardır, banklar yoksa Türkiye yinede var olacaktır..    Makalenin devamı için tıklayın

286

SİZ, SİZ OLUN ARACINIZA AKARYAKIT ÖZELLİKLE OTOGAZ ALIRKEN,

ÖDEDİĞİNİZ PARAYI VE MİKTARI KONTROL EDİN!

 30 liralık Gazi size 100 TL kakarlar. 10 plakalı aracımla şehirler arası yolculuklarımda bir iki kez bu sahtekarlığı yaşadım.  Akaryakıt istasyonlarında uygulanan hilebazlık yabancı plakalı araçlara yaygın bir şekilde uygulanıyor.

Akaryakıt istasyonlarında yapılan vurgunun daha çok tatil zamanı yaz tatillerinde ve bayram tatillerinde sıkça rastlanılmaktadır.

287

 

298

ÜNİVERSİTELERİMİZDE DEKANLIK SECİMİ VE ATANMASI, NE KADAR DEMOKRATİK!

300

ERGENEKON, BALYOZ DAVALARINDA ADIL OLMAYAN YARGILANMANIN DIGER BIR ISPATI!

BU DURUMDA SUÇ NE HAKİM SAVCILARDA NEDE İKTİDARDA, BUNLARI YETİŞTİREN EĞİTİM VE YÜKSEK ÖĞRETİM SİSTEMİNDE ARANMALIDIR.  İSPATI; BİR MAHKEME BAŞKANIN KAMUOYUNA YANSIYAN AŞAĞIDA Kİ SÖZLERİ

……………..

Darbe yapıp iktidarı ele geçirselerdi eylem tamamlanmış olacaktı. Ya da iktidarı ele geçirmek için kışlasından çıksa ancak halk veya ihtilal yapmak istemeyen diğer devlet organları karşı çıksa ve iktidar darbe yapmak isteyenlerin eline geçemezse işte o zaman darbeye teşebbüsten söz edilebilir.

Sanıkların böyle bir fiili olmamıştır. Sadece bir toplantı yapıp liste düzenlemişlerdir. 

EMEKLİ orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, emekli Oramiral Özden Örnek ve MHP milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’ın da aralarında bulunduğu 196 sanıklı Balyoz davasında tutuklu yargılanan 162 sanık, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye taleplerini reddetmesi üzerine, itiraz haklarını kullanarak bir üst mahkeme olan 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak bu mahkeme de 22 Ağustos 2011 tarihinde verdiği kararla sanıkların itirazını reddetti. Üye hâkimler Mehmet Ekinci ile Birol Bilen’in oy çokluğu ile alınan ret kararına, mahkeme başkanı Şeref Akçay muhalif kaldı. Başkan Akçay, 9 sayfalık muhalefet şerhinde, “Ben sanıklar askerdir, onlar hakkında hiçbir şey yapılmasın, yargılanmasınlar demiyorum. Yargılansın, suç işleyen varsa ceza alsın ama adil yargılansın” dedi ve şöyle devam etti:

Tutukluluk doğru değil

- “Tutukluluk halinin devamı gerçeklerinde delillerin henüz toplanmamaşı olması gösterildi. Hangi deliller toplanacaktır. Duruşmaların yapıldığı günden beri 30’dan fazla duruşma yapılmış, dosyadaki mevcut delillerin dışında sanıkların suçlarının sübutuna ilişkin delil toplanması yönünde herhangi bir ara karar verilmemiştir. Mevcut delil durumuna göre yargılamanın yapılıp sonunda verilecek karara göre sanıkların tutuklanıp tutuklanmayacaklarına karar verilmesi gerekirken, duruşmanın başında savunmalar dahi alınmadan sanıkların dosya oluşuna uygun olmayan gerekçelerle tutuklanmaları ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi doğru değil.

Yapmadan ceza verilmez………………………………….

Ergenekon ve balyos ile ilgili kendi kişisel, önyargısız, tarafsız görüşlerimi daha evvelden birçok yazımda dile getirmiştim. Yargılanmanın adil olmadığı, daha çok bir hesaplaşma olduğu ve hükümet şeriat karşıtlarının pasifsize edilmesi, kamuoyunda zayıflatılması için bir fırsat olarak kullanıldığı hakkında görüşlerimi tartışmaya sunmuştum. Bu görüşlere varmak için de insanin uzman hukukçu olmasına da gerek olmadığını savunmuştum. Yukarıda ki mahkeme başkanının haberi beni doğruluyor.  

Diğer bir nokta ise, iktidarın görevi suiistimallerinde halkın, ilgililerin kabile devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde olduğu gibi sessiz ve tepkisiz, çaresiz kalmalarıdır, bu zihniyetin devam etmesidir. Demokrasi bu tip ülkelerde otokrasiden ileriye gitmez, darbeleri çağırır!  Bu nedenle demokrasilerde bu gibi görevi suiistimallerde otomatikman devreye giren siyasi emniyet mekanizmaları, acık ve seçik, tanımlanmalıdır.                                                                         Devamı icin tıklayın

 

301

VERSCHMUTZUNGSURSACHEN, DIE DAS ÖKOSYSTEM AN UNSEREN MEERESKÜSTEN BEEINFLUSSEN,

Meeresverschmutzung,.. (Deniz kirliliği, Su kirliliği ile ilgili bir  makale, Almanca) 11.2011

302

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ GEÇMİŞİ İLE, GEÇMİŞTE VUKU BULUNAN OLAYLARLA İLGİLİ OLARAK

HİC KİMSEYE, KIMSELERE NE HESAP VERME, NEDE ÖZÜR DİLEME MECBURİYETİNDE DEĞİLDİR!

VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ADINA, HALK ADINA,

TÜRKİYE´NİN GEÇMİŞİ İLE İLGİLİ OLARAK KİMSENİN, HATTA BAŞBAKANIN DAHİ ÖZÜR DİLEME HAKKI YOKTUR.

GEÇMİŞİMİZ İLE BİRBİRİMİZİ OYALAYIP SUÇLAYACAĞIMIZA, KANDIRACAĞIMIZA VE BOŞUNA NEFES TÜKETİP DİKKATLERİ DAĞITACAĞIMIZA; GÜNÜMÜZE VE GELECEĞİMİZE BAKMASINI BİLELİM!

Dünyada defalarca dıştan ve içimizde barındırdığımız hainlerce de soykırıma, katliamlara uğrayan, büyük vahşetlere, göçlere, zorbalıklara maruz kalan bir ulus varsa oda Türkiye ulusudur.

11.2011

303

İSTANBUL GİBİ BÜYÜK ŞEHİRLER YAŞANMAZ HALE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞLERDİR!

Makaleyi indirmek için tıklayın

304

MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLETİN VALİSİ PARTİLER ÜSTÜ DAVRANIR,

 GÜÇLÜ SİYASİLERİN LEHİNE YALAKALIK YAPMA MECBURİYETİNDE OLMAZ!

 

ü  Muasır Medeniyetin hakim olduğu ülkelerde partizanlık söz konusu olmaz, makamlara en çok yalakalik yapan yada arkası güçlü olan atanmaz, ehil, bilgili, tecrübeli olan en iyileri atanırlar.

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE İNSANA SAYGI VARDIR,

ü  MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDIR,

ü  ……………..

                                                                                                                           Makaleyi indirmek için tıklayın

305

DEMOKRATİK ÜLKELERDE DEVLET VE HALK BİR BÜTÜNDÜR,

BİRİ OLMADAN DİĞERİ OLMAZ,

 DEVLET HALK İCİN VARDIR, HALK DEVLET İÇİNDE VARDIR.

  Makaleyi indirmek için tıklayın

306

TÜRKİYE´DE DEVLET YÖNETİMLERİNDE YENİ BASTAN HAZIRLANAN ANAYASALARDAN

SİHİR VE KERAMET BEKLENİLMEMELİDİR.

 

Yeni hazırlanan anayasa ile mevcut sağlam temellere dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet düzeni yıkılarak, daha demokratik çağdaş bir düzen adı altında belli çıkar güçlerin lehine federal ve feodal bir devlet yönetimine geçilmek isteniliyor. Türkiye´de anayasalar değil, kafalar, zihniyetler değişmelidir, önyargılar, ve kafalardaki akıl, mantık geliştirilmelidir, Kaflardaki bilgi ve tecrübe eksikliği giderilmelidir, korku ve endişeler bırakılmalıdır

                                                                                                                                          Makaleyi indirmek için tıklayın

307

İZMİR´DE İZMİRLİLERDEN ESER YOK!

İzmir´de hoş görülü, kendileri ile barışık, özgüvenli, yaşamı olduğu gibi seven ve yasayan kültürlü İzmirlilerden, güzel yakışıklı sağlıklı kompleksi olmayan insanlardan eser kalmadı!  İzmirliler İzmir’e göç edenleri kendilerine benzeteceklerine, kendileri son 10 yıldır, İzmir’e göç edenlere benzediler. Onlarla karışıp güzellikleri ile yok oluyorlar.

Makaleyi indirmek için tıklayın

308

Hacer Ana Giritli Usulü Sucuklu Yumurta !   Tarif için tıklayın

309

Şanlı Türk Ordusunda Generalin Böylesi De Olur Mu?  İnsanın Diyeceği Oluyor!

310

ÜNİVERSİTELERE KAYNAK YA AZDIR YA DA HİÇ YOKTUR;

MİLLETVEKİLLERİNE, GÜÇLÜ KURUMLARIN

ÇALIŞANLARINA, ALT YAPILARINA GELİNCE,

KAYNAK ÇOKTUR, ÖDENEK BOLDUR!

MİLLETVEKİLLERİNE AYRILAN BU PARASAL KAYNAKLARLA, ÜNİVERSİTELERDE EN AZ 15000 GENÇ ARAŞTIRMACI İNSANA İSTİHDAM SAĞLANIR. VE ÖĞRETİM VE ARGE FAALİYETLERİ İLE ÜLKEYE YARARLI HİZMETLERDE BULUNULUNUR, ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM ARGE FAALİYETLERİNİN KALİTESİNİN YÜKSELTİLMESİNE YARDIMCI OLACAKLARI GİBİ, ÜRETECEKLERİ PROJELERLE DE BİRÇOK İŞ YERİNİN AÇILMASINA KATKIDA BULUNACAKLARDIR, (Yüksek öğretimde, üniversitelerde  özellikle mühendislik bilim dallarında  öğretim ve bilimsel aktivitelerin yükseltilmesinde,gerekli mesleki teorik ve uygulamalı bilgilerin aktarılmasında, mühendis adayların girişimciliğinin artırılmasında genç araştırmacı arkadaşlar olmazsa olmazlardandır. Öğrenimlerine devam eden mühendis adayları kendi isimi, kendi firmamı nasıl kurabilirim arayışında olmaları yanında, üniversitelerinde  ve devletinde gerekli katkısı olmalıdır. Genç girişimci mühendis adayları için Türkiye çok büyük bir potansiyeldir, Türkiye ile ilgili ön yargılar ve dışa olan özenti, yabancı hayranlığı bir tarafa bırakılıp geleceklerini Türkiye’de aramalarında yarar vardır, Tabiî ki yurt dışı deneyimin artıları bulunmaktadır..)

TÜRKİYE´DE ÜNİVERSİTE MEZUNU ÇOĞUNLUK GENÇLERİN İŞ, AŞ VE GELECEK SORUNLARI BULUNMAKTADIR. Bu sorunları görmemezlikten ve veya çözemeyen yönetimler er ya da geç çökerler, arkalarında büyük enkaz bırakıp giderler. Ülkenin kıt sınırlı kaynaklarını gelirlerini adil bir şekilde çoğunluk gençlerin , aş  ve gelecek sorunlarının çözümünde değerlendirmemek, bunun yerine belirli bir kesim tarafından teşvikler, yüksek ücretler, ödenekler, ipe sapa gelmez ülkeye, insanlığa  hayır getirmez projeler altında yağmala girişimleri bence en büyük; Günahtır, Dinsizliktir, Vatana İhanettir ve en büyük aptallıktır. Gençler ülkenin geleceğinin bir teminatıdır… Makalenin devamı için tıklayın.

311

TÜRKİYE’ DE GELİR ARTMIS, ZENGİNLEŞMİŞ!

Muasır medeniyetin hüküm sürdüğü ülkelerden biri olmuştur. Hatta Sanayisi gelişmiş zengin demokratik ülkelere akıl verir hale gelmiştir…

 

BU SÖZLER BANA DAHA ÇOK ESKİ DÖNEMLERDE BAZI SİYASİLERİN CAĞ ATLADIK, DÜNYA BİZE GIPTA İLE BAKIYOR, BİZİ TAKDİR EDİYOR SÖZLERİNİ HATIRLATIYOR!  (Bir zamanlar Lübnan, Irak, Iran içinde benzeri yakıştırmalar yapılmaktaydı, Allah Türkiye’yi benzeri şekilde sonlandırmasın! )

Nasıl cağ atladığımızı daha sonra hep birlikte çok iyi görmüştük, sıkıntısını da birlikte yaşamıştık, üç kuruşluk yüksek faizli borç para için de neredeyse dünya âlemine yalvarır hale de gelmiştik, ekonomik bağımsızlığımızı yerlere serdiğimizi de unutmayalım.

TÜRKİYE’ DE GELİR ARTI DİYE ÖVÜNÜLÜYOR! TAMAMDA BU GELİR ARTIŞINDAN HALKA, VATANDAŞA NE KADAR YANSIDIĞI HAKKINDA KİMSE NET, İNANDIRICI YORUMDA BULUNMUYOR…

 Türkiye´nin haracını kimler, hangi uşakları ile yiyorlar? Sorusu için tıklayın

312

TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİ OLMAK”  

VE “CEBİR VE ŞİDDET KULLANARAK HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜS” !!!!!!

 

Padişahım sen çok yaşa”

 benzeri;

- Yüce başkanım sen çok yaşa,

Seni sevmeyenler yok ola,

Seni görmeyenler kör ola -

Zihniyeti  ne zamandan beri

Türkiye’de hakimdir?

 

Demokratik ilkelere göre yönetildiği savunulan, Türkiye´ye Demokrasiyi getirdikleri ile övünülen, her söylemde demokrasiden insana varlığına ve haklarına saygıdan bahsedilen ve muasır medeniyete ulaşıldığından övünülen 21. Türkiye´sinde ne zamandan beri Hükümet muhalifleri, karşıt görüşlü insanlar “Terör örgütü yöneticisi olmak”  ve “Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamaları ile insanlar yok edilmeğe çalışılmaktadır.   El İnsaf.   Devlete her türlü zarari veren eli silahli teröristlere  ve bunlarin meclisteki uzantilarina ve ülke icindeki yandas ve destekcilerine gik dahi denilemiyor, Laik Türkiye Cumhuriyetini ve gercek demokrasiyi ve vatanin bölünmez bütünlügünü savunanlar, birbirine düsürülüp yok edilmaga calisiliyor.  DrHusso

314

TÜRKİYE DE ÜNİVERSİTE  MEZUNU GENÇLERİN  İŞSİZLİĞİNE KARŞIN,

ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM VE BİLİMSEL FAALİYETLERDE

 GİRİŞİMCİLİĞİN ÖN PLANA ÇIKARILMASI

 

ÜNİVERSİTELERİMİZDE ÖĞRENİM GÖREN, ÖZELLİKLE GENÇ MÜHENDİS

ADAYLARININ GİRİŞİMCİLİĞİNİN TEŞVİK EDİLMESİ

 

Kendi firmalarını, bürolarını işlerini kurmalarında katkıda bulunabilen yüksek öğretim olanağının sağlanması

İşsiz üniversite mezunu gençlerin sorunları aslında hepimizin sorunlarıdır ve hepimizi , tüm vatandaşları ilgilendiren

ve çözüm bulunması gereken önemli sorunlarından biridir.

 

Her sene  binlerce genç üniversitede öğrenimlerini tamamlamaktadırlar. Bunların çok azı bir işte çalışma şansını bulabiliyorlar. Her sene üniversite mezunlarının çoğunluğu işsizler ordusuna katılmaktadırlar.  Bu durum; büyük umutlarla, beklentilerle  ve sıkıntılarla, özverilerle okutulan gençlerin işsizliği en çok yakınlarını, özellikle ana ve babalarını üzmektedir, yıkmaktadır. Maddi durumu  iyi olmayan, torpilsiz  işsiz üniversite mezunları zamanla hayata küsmeye kadar  bunalımlara, kimileri terör örgütlerin, cemaatlerin, tarikatlarin agina kimilleride yasa disi faalyetlerin agina düşmektedirler.

Siyasiler, devlet yönetimi kadar, üniversitelerin de, sanayicilerinde, varlıklı, hali vakti yerinde olanlarında hatta tüm vatandaşların bu sorunun çözümünde katkısı bulunmalıdır, neler yapılabilir, nasıl katkıda bulunabilirim  arayışında olmamız gerekiyor.

Üniversitede bir mühendislik bilim dalında öğretim üyesi olarak çalışan biri olarak neler yapılabilir, özellikle üniversitede genç  akademisyen işsizliği için neler yapılmalıdır sorusuna bir,  iki çözüm önerisini tartışmağa sunmak istiyorum.

Her insanin başarılı, kalıcı girişimci olması için gerekli alt yapısı olmalıdır. Bu alt yapıda mutlaka mesleki bilginin, belli bir tecrübenin, kendine olan güvenin, özgüvenin, disiplinin, belli bir maddi kaynağın, dış desteğin olması ve gerekli çevresel ortamın bulunması gerekiyor.  Üniversite, gençlere gerekli güncel ve gelecekte gerekli mesleki bilgileri, güzel alışkanlıkları kazandırabilir. Lisansüstü öğrenim de rahatlıkla girişimcilik uygulanabilir. Örneğin, ders secimi ve bitirme tezleri iş yeri açmasına yönelik olarak belirlenebilir.  Yüksek lisans ve doktora öğrencisi yürüttüğü proje, bitirme tezi ile ilgili olarak kendi firmasını kurabilme aşamasına getirilmelidir. Üniversitelerde araştırma görevlileri, doktora öğrencileri bu amaçla tercih edilmelidir, yada en azından ağırlıklı bir kriter olarak değerlendirilmelidir. Bunlarin disinda, siyasilarin devlet yönetiminde genclerin girisimciligi icin gerekli alt yapiyi saglamasi gerekiyor, köstek degil destek vermelidir. Devlet ve kurumlari kendi icindeki  fuzuli ve kontrolsuz harcamalarini kisarak buradan elde edilecek kaynaklarla vergileri, harclari indirmesi dahi girismcilik icin önemli bir adim atilmis olur…

315

Hacer Ana Giritli Usulu İsirgan Otu Yemek,  Corba,.. Tarifleri, Fotograflarla

316

Hacerana, Giritli Usulu Haslanamis Turupotlu Firinda İzgara Kupa Balik Yemek Tarifleri  1.2012

317

Sinir ötesi bombardiman olayi; tazminat ödeme istemleri! Orada bulunan vatandaslarin hic mi sucu yok. Yasa disi bir faaliyet, kacakcilik v.d. hangi sebeplerden isterse yoksulluk, isterse issizlik  olursa olsun mesrulastirilmamalidir, siyasi ranta dönüstürülmemelidir. Bence vekiller, sucu vatandaslar kadar devleti yönetmege kalkisanlarda, TBMM´de aramalari daha akilcadir.  Vekiller kendi ayliklarina hak etmedikleri astronomik zam talep edecklerine yurtdun döet bir tarafinda hüküm süren müzmin issizlige, yoksulluga biraz katkida bulunmasini ögrensinler, diye düsünüyorum. 

(Orada ister Türk, ister Kürt, ister Arap kökenli kardeslerimize Allahtan rahmet diler, yakinlarina bassagligi diliyorum. Bir insan hangi zorluklarla dogup büyüyor, yarina, gelecege hangi güzel umutlarla bakmiyorki, Bedenin canin, umutlarin, hayallerin yok olmasini hangi insan arzu eder ki!)

318

TÜRKİYEDE HER DÖNEMİN SİHİRLİ DEGNEGİ; YENİ ANAYSA VE ENFLASYON RAKAMLARİNİ KENDİLERİNCE UYARLAMAK

Yani öneri ve görüş istemleri, tartışma talepleri mutabakat arzuları bence önceden hazırladıkları kendi anayasalarını meşrulaştırmak izlemini veriyor. Kendi anayasalarını halkın öneri ve görüşleri dikkate alarak hazırlanmıştır ve bu nedenle yürürlüğe konulmuştur demeleri içindir. Öneri görüş gelse de gelmese de kendi düzenlerine uygun anayasayı çıkartıp uygulayacaklardır.  

319

HACER ANA GİRİTLİ USULU PORTAKAL-KİVİ KARIŞIMLI MEYVE MOSU (MEYKARSU) KAHVALTI TARİFİ.

320

Hacerana , Giritli Usulu  İzvinye (Asfaraca,) Otlu Yemek, Corba, Sos, Salatatarifleri,

321

Hacerana , Giritli Usulu Firinda Tatli Lor Baklavasi, Lor Tatlisi Tarifleri

322

Hacerana, Giritli Usulu Firinda Sütlü Sambali Tarifi

323

Hacerana, Giritli Usulu Kecipeyniri Tatlisi, (Hosmerim) Tarifleri

324

Hacerana, Giritli Usulu Zeytinyagli Sütlü İrmik Helvasi Tarifleri

325

Hacerana, Giritli Usulu Zeytinyagli Lor Peynirli  Kizartma Hamur Tatlilari

326

Hacerana, Giritli Usulu Zeytinyagli  Hindi Etli Cunda Nohutlu Sulu Yemek Tarifi

327

Hacerana, Giritli Usulu Kuruekmek, yumurta, bol baharat ve ot katiklii  Zeytinyag Kizartmali Kuzu, Dana Et Karisimli Köfte Tarifleri

328

Hacerana, Giritli Usulu Pastirmali Zeytinyagli Sulu Kuru Fasulya Yemek Tarifi

329

Hacer Ana Giritli Usulü Brokolı Sucuklu Yumurta

330

Hacer Ana Giritli Usulü Brokolı Sucuklu Yumurta Yemeği Çorba Tarrifi

331

Demokratik Devlet yönetimlerinde keyfiyete yer yoktur; mevcut yasalar, yönetmelikler, her kes için geçerlidir ve uygulanır.

Devlet yönetiminde siyasilerin ve bürokratların keyfiyeti kaoslara, huzursuzluklara, iflaslara, yoksulluğa ve veya askeri darbelere davet çıkarırlar. (Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu ve geri kalmışlıkların, huzursuzluklarının nedeni hukuksuzluktur, fırsat eşitsizliğidir!)

 

Türkiye’de günümüzün siyasileri ve üst bürokratlar bir çok vatandaşımız; geçmişi, geçmişteki toplumsal ve ekonomik kaosu ve askeri darbeleri yaşananları çok çabuk unutmuşa benziyorlar!  Bazı siyasilerin, bürokratların çevrelerindeki yalakalarin ve , aşırı sanal ilgiden olsa gerek ayakları yerden kesiliyor, tanınmaz hale dönüşüyorlar.  Bensiz ve veya bizsiz olamaz, batar, yürümez v.b deyip kendilerini neredeyse bir hikmet ilah  sanma hastalığına yakalanıyorlar.   Kimileride bu halk koyun sürüsüdür anlamaz, karşılık vermez diye her kesi kendileri gibi ileri zekâlı  görüyorlar.

Siyasiler, bürokratlar bazı prof unvanlı özel uzmanlarımızda; dinlenme meşgalesi olarak arada sırada arşivlerden geçmişteki olayları değerlendirebilirler. Örneğin; bir dönemlerin meşhur, başaktör siyasilerin parti liderlerin, o ünlü başkanların  tökezlendiklerinde, dibe vurduklarında  orada ortada yapayalnız, çaresiz zavallı etkisiz olarak kaldıklarını ve neden bu halk… yapmadı, halkın neden tanklara tırmanmadıklarını gibi dert yandıklarını göreceklerdir, hatırlayacaklardır. . ..

 

Devlet yönetimi, belli kurum mensupların, kişilerin ifade vermeğe çağrılmalarını, sabahın köründe evlerine işyerlerine baskın yapılarak, aramalara, delil çarpıtmalarına ve yıllardır süren manen ve madden işkenceli tutuklanmalara tepkisiz kalınacaktır ve  hukuk gereği, savcı ve hâkimlerin elbette bir bildiği vardır denilecektir , savcı ve hâkimlere karışamayız  yergi bağımsızdır diye nutuklar atılacaktır…

Diğer taraftan kendilerine çalışan, biat eden kurum ve kişilerin savcılık tarafından ifadeye çağrılmaları protest edilecektir. Savcı ve soruşturmayı yürüten emniyet mensupları hemen görevden alınıp başka illere tayin edilecektir. Bu da yetmiyormuş gibi  soruşturmayı besleten savcı hakkında  suç duyurusunda bulunup cezalandırılması istenilecektir.  Daha da kötüsü; alelacele bu kurum ve kişilerin ifade vermemsi ve yargılanmamsı ve olası tutuklanmaları önlemek için mecliste yasa düzenlemesi yapılması  yönetimin devlete karşın bir nevi meydan okuması gibidir!!!.   Bu gibi keyfi haddini asan uygulamalar ve tutumlar  devlet yönetimin saygınlığını güvenirliliğini zedeler. Ciddi devlet yönetimiyle bağdaşmaz, sağlıklı bir insan kişiliğine yakışmaz. Bu gibi keyfi uygulamalar diktatörlükle yönetilen çoğunluğunun geri kalmış, koyun sürüsü gibi güdelen  fakir yoksul halklarda, ülkelerde muz cumhuriyetlerinde yaygındır.  Türkiye’de böyle bir uygulama görevi suiistimaldir, emanete ihanettir, Allahsızlıktır, İslam Dinine aykırıdır,

 

Demokrasi  savunucuları ve insan hakları havarileri kesilen belli köse yazarları, ekran yorumcuları,  bazı Prof. unvanlı ekran uzmanları son günlerdeki bu gibi olaylar hakkında neden sesleri çıkmıyor!

 

Türkiye’de Askeri darbeler cidden istenilmiyorsa basta devletin yönetimi daha ciddi ve saygın güvenilir olmalıdır.  Türkiye’de askeri darbelere neden olanlar siyasilerdir. Ayakları yerden kesilen, havalandırılan basta öngörüsüz ve bencil davranan siyasilerdir.  Dün öyleydi yarında öyle olması muhtemeldir! Türkiye´de askeri darbeleri yaptıran da halkın ta kendisidir.  Saçmaladığımı düşünüyorsanız 12 Eylül öncesi Türkiye nin yönetimini arşivlerden araştırın….

 

Toplum olarak sonradan kendimize mal ettiğimiz kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor;  “Sucu, hatayı kendimizde değil başkasında, özellikle dış güçlerde aramak” ve  “Kendi pisliklerimizi başkasına bulaştırma ve imal etme”,    Türkiye de siyasilerin en büyük özelliklerinden biri etrafı berbat etmek, bozmak daha sonra hin bir şey olmamış gibi zeytin yağı gibi hep su üstüne çıkmalarıdır, sucu, hatayı  başkalarına özellikle Askere yığmaktır.” Eskiden öyleydi, bugünde pek fazla değişmemiş.

 

Genel Kurmay Başkanlığı yapmış, Vatani ve ülkesi için canını veda eden, üstün hizmetlerde bulunulmuş şerefli bir askerin sağlıklı bir insanın aklı ve mantığı ile bağdaşmayan suçlamalarla tutuklanması ve yargılanması kaygı vericicidir. Bir vatandaş olarak çok üzücü ve Türkiye için kaygı verici buluyorum.   Devlet yönetiminde gözlenen keyfi uygulamalar,  görevi suiistimaller, vukuatlar; belli bir halk kesiminde olan ve eskiden beri çeşitli şekillerde ortaya konulan kaygıları haklı çıkartır nitelikte ve niceliktedirler. 

332

TÜRKİYE BİR ÖMÜRDÜR İYİ YÖNETİLMİYOR! TÜRKİYE EKONOMİK, SİYASİ, TEKNOLOJİK 

ACIDAN COK DAHA İYİ BİR KONUMDA OLMALIDIR

Türkiye´de yasayan bir vatandaş olarak kendi görüşüm.  Neden iyi yönetilmediği hakkında örnekler verebilirim.  Örneğin; -  Uzun yıllardan beri dar gelirli çoğunluk ile çok az sayıdaki zenginler arasında gelir dağılımında ki uçurum artarak daha da belirginleşmiştir.  - Her gecen sene yoksulluk ve pahallılık artmıştır.  – Ücretli, maaşlı bir halk kesimin satın alma gücü her gecen sene azalmağa devam etmiştir. Halkın belli bir kesimi daha evvelki birikimlerinden ayakta kalmağa devam etmeğe başlamıştır.  İssizlik her gecen yıl artarak devam etmektedir. - Devlet kurumları gelişi güzel partizanlarla dolduruluyor,  – Devletin giderleri harcamaları, masrafları v.d. kontrolsüz artmağa devam ederek  yüksek vergilerden, harçlardan, cezalardan  karşılanmağa gidilmektedir. – Partizanlık, hemşerilik, cemaate kayırmacılığı ön plana çıkmıştır,  Radikal kökten dincilik cemaat devlet yönetiminde etkisi artmıştır. Daha iyi demokrasi maskesi altında yeni anayasa ile tek başlı ( tek partili, tek adam) federatif din devleti gerçekleştiriliyor.  Hükümet karşıtı, farklı düşünenler düzmece suçlarla tutuklanmaktadırlar.  Emniyet teşkilatı ve yargı,  parti güç teşkilatına dönüştürülmüştür. Camiler hükümetin propaganda beyin yıkama mekânlarına dönüştürülmeğe çalışılmaktadır,  Toplum da kaygı, korku ve gerilim, ayrışma   huzursuzluklar, artmağa devam etmektedir. Vatanin ve devletin bölünmez bütünlüğü korunamaz hale getirilmiştir. Doğuda devletin otoritesi yerine Ayrılıkçı güçlerin otoritesi hakim. Dış politikada hata üstüne hatlar yapılmaktadır. Ülkenin dışarıda çıkarlarının saygınlığının korunmasında  çaresiz kalınıyor. - TSK güçsüz hale getirilmeğe çalışılıyor. - Ekonomide de söylenildiği kadar reel bir basari söz konusu değildir, kararsızlık ve kırılma olasılığı devam ediyor.            Devletin gelirleri yerinde gelişmeğe yeni is yerlerinin açılması doğrultusunda efektif değerlendirilmiyor. - Devletin teşvikleri, ihaleleri belli kişileri kısa sürede zengin etmeğe yarıyor.  

333

“TÜRKİYE´DE KONUŞ, ÇALIS, ÜRET DERLER;  SONRADA KONUŞANI ÇALISANI ÜRETENİ CEZALANDIRIRLAR”

- TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE HER KURUMUNDA, ÜNİVERSİTLERDE DE BÖYLEDİR-

 Türkiye bu zihniyetle gelişemez, olması gereken zenginlik düzeyine erişemez.  Türkiye´de basari, zenginlik, üstünlük kıskanılıp bir şekilde her fırsatta cezalandırılıp yok edilmemelidir, engellenmemelidir. Tam aksine başkaların basarisi, üstünlüğü, zenginliği bizlerin daha iyi olması için bir motivasyon,  doping olarak algılanmalıdır. Kısacası başkalarının başarıları, zenginlikleri mutlulukları kıskanılıp kötülenmemelidir, engellenmemelidir, kişiler her fırsatta cezalandırılmamalıdır, onlar örnek alınıp daha fazla çalışmamız, zenginleşmemiz için bir motivasyon olarak görülmelidir. malidir,  İnsanlık zengin bir cevre içinde zenginlikle daha mutlu olabilir. Ne demiş atalarımız; bin cahil dostum olacağına bir akıllı zengin düşmanım olsun. 

334

21. YÜZYİL DEMOKRASİ DEVLET YÖNETİMLERİNDE OLMASI GEREKENLER;

1. Mutlak çoğunluğuna göre en fazla oy alan parti Anayasada belirtilen yasa ve yönetmelik, kurallara göre devlet islerini belli bir dönem yönetmek üzere görevlendirilmelidir.

2. Her hükümet devletin önemli kurumlarına; kendine bağlı, biat eden  yakın akrabalarını kendi aile mensuplarını, dostlarını,  parti mensuplarını, yalakalarini  bürokrat olarak atamaları,  Ve bu kurumlara bir secim yatırımı olarak kendi insanlarını doldurmalarının önüne geçilmelidir. 

3. Her hükümet kendi bürokratları ile devlet yönetimini sağlamalıdır anlayışı Türkiye’de uzun yıllardır uygulanıyor.. Bu zihniyetin ve uygulamanın  mahsurlarını, devlet yönetiminde tahribatlarını birlikte yaşıyoruz.   Devletin bütün kurumları özerk bir yapıya  kavuşturulmasına gidilmelidir. 

4. Hükümetler devlet yönetiminde anayasada belirlenen görevleri, denetimleri en iyi şekilde aksaksız gerekli bir yönetim kalitesinde yerine getirmekler mükellef olmalıdır.

5. SEÇİLEN HÜKÜMETLERE DEVLETİN ANAYASALARINI BELLİ KİŞİSEL VE VEYA ÖRGÜTSEL ÇIKARLAR DOĞRULTUSUNDA DEĞİŞTİRME İZNİ VERİLMEMELİDİR.

6. İyi örgütlenmiş, beyinleri yıkanmış, belli bir hedefe odaklandırılmış  örneğin, bin kişilik bir insan gurubu ile devlet yönetimin önemli kurumlarına sızıp devleti ele geçirme, kendi düzenlerini kurma imkanı, olasılığı verilmelidir.  Bu tehlike demokrasi devlet yönetimlerinde en zayıf kırılgan noktasıdır, bu tehlike göz ardı edilmemelidir. Bu tehlike gelişmekte ülkelerde demokrasi kültürünün yeti gelişmemiş ülkelerde çok daha belirginleşiyor. 

7. Seçilen hükümetlerin devletin bütün kurumlarına kendi adamlarını yerleştirip devletin nimetlerini kedi çıkarları için kullanmalarına izin verilmemelidir. 

8. Devletin kurumları, sivil örgütler, sendikalar, medya partiler üstü statüsünde olmaları ve buradaki yönetimin sürekli yenilenme ve değişmesi sağlanmalıdır, buralarda  sendika ağalığın gibi oluşumun ortaya çıkmasına fırsat tanınmamalıdır. 

9. Vatandasın inanç dini duygularının din tacirleri tarafından suiistimal edilmesi, belli çıkarlar doğrultusunda kullanılmasının, cemaatlerin, camilerin, kiliselerin  devlet yönetiminde söz sahibi olmalarının, devleti ele geçirme, din devletinin önüne geçilmelidir. 

10 DEVLET YÖNETİMİNDE KURUMLARIN DEVLET YÖNETİMİNİ VE BİR BİRİNİ DENETLEME OLANAĞI SAĞLANMALIDIR.

11.TBMM YANINDA İKİNCİ BİR KURUCU DANIŞMA MECLİSİN, ( SEÇİLMİŞ VE ATANMIŞ VE EMEKLİ DEVLET ADAMLARINDAN,  OLUŞAN)  DEVLET YÖNETİMİNDE KAZANDIRILMASI.

12. Devlet yönetim harcamalarının kontrol altına alınması şeffaflaştırılması, her kurusun hesabi istenildiğinde, gerekli duyulduğunda verilmelidir.

13. Devlet yönetimlerinde bir aksaklık, herhangi  bir sorun kaldırılmağa çalışılırken, yeni sorunlar üretilmemesine dikkat edilmelidir. Askeri darbelerde yeni anayasa düzenlemelerde yapılan en büyük hatlardan biri burada yapılmıştır.

14. Demokrasi devlet yönetimlerinde günün teknolojik olanaklarından, araç gereçlerinden faydalanmasına gidilmelidir, bazı önemli konularda halkın rutin olarak düşüncesi, fikri tespit edilip dikkate alınmalıdır. Halkın yönetime  aktif katilimi teknolojik olanaklarla daha fazla sağlanmalıdır.

15. MİLLET VEKİLİ OLACAKLAR İÇİN BAŞVURU ŞARTLARI VE DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ  TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR. ÖRNEĞİN, MESLEKİ ÇALIŞMA  TECRÜBE SÜRESİ, MESLEĞİNDE BASARİSİ, REEL İYİ HAL KAĞIDI, SİCİLİ, DEVLET YÖNETİMİNE, PARTİYE, TOPLUMA  OLASI KATKILARI GİBİ,… 

335

IRAN;  IRAK ve SURIYE gibi BATILI DEVLETLER TARAFINDAN OYUNA GETIRILMEKTEDIR,

Türkiye’de bu oyuna dahil edilmesi arzu edilmektedir.

Özellikle Iran bu oyuna gelmemesi için Türkiye’nin katkısı ihmal edilmemelidir!

Iran sanıldığı kadar, Türkiye’de dincilerin abarttığı kadar güçlü bir devlet değildir.  Hatırlayın yıllarca süren Iran ile Irak savaşlarını! Sonuçta ne oldu dersiniz? Boş yere her iki taraftan insanlar öldü, her ülke  harabeye döndü, fakirleştiler fakat, Batılılar daha da zengin oldu tabi ki. Türkiye’nin Iran´a, ayni şekilde Iran´da Türkiye´ ye ihtiyacı vardır. Iran´in Yüksek silahlı teknolojiye sahip ve birlikte hareket eden Batılılara ve uydularına karşın en ufak bir direnç gücü, yaptırımı söz konusu değildir. Iran ikinci bir Irak ve Libya olmaması için daha akilci politikalar takip etmesi gerekir. Irak kademeli olarak demokrasi laik devlet yönetimine geçmelidir. Mollalar devlet yönetiminden belli bir süre içersinde çekilmelidirler, devlet yönetimi daha ehil kişilere devredilmelidir.   

Iran şu sıralar bir nükleer güç değildir, herkese meydan okuyarak olmasına da Batılılar çıkarları gereği izin vermezler. Iran kendi ayağı üzerinde durabilecek bir sanayiye, teknolojiye, tarım sahip değildir. İnsanlar baskı ve gaz ve petrol gelirleri ile yönetilmeğe çalışılıyor. Iran da petrol ve doğalgaz gelirleri olmadan ayakta duracak hiç bir güce, altyapıya sahip değildir. Halk çoğunluğu mevcut yönetimden memnun değildir, patlama aşamasına gelmektedir. Bu aşamayı Batılılar bildikleri için ilk fırsatta bunu değerlendireceklerdir.  

Iran, Türkiye ile karşılaştırıldığında; Türkiye bir çok konumda daha iyi durumda olduğu her nedense her iki ülkede saklanmak isteniliyor. Irandaki silah ve nükleer teknolojisi sadece montaj ile sınırlıdır! Örneğin nükleer teknoloji ile ilgili olarak; Parçalar ve teknoloji bilgisi yurtdışından yüksek paralar ödenerek dolaylı yollardan Irana getirilmektedir. Iranın; Batıların, İsrail´in silah üstünlüğüne karşın hiçbir direnc şansı yoktur.

Türkiye’nin şu sıralar  sürdürülen dış politikasının, özellikle yakın komsuları ile, çok hatalıdır. Türkiye, her şeyden evvel kendisinin ve komşu ülkelerin çıkarlarını göz önünde bulundurmalıdır, komsu ülkelerin özellikle Suriye’nin iç islerine karışmaktan kaçınmalıdır. Hayati çıkarları söz konusu olmadığı sürece askeri müdahale söz konusu edilmemelidir. Dışişleri; bir çok konuda hatalı ve yetersiz öngörüsüz, bilgisiz kaldığı görüsündeyim. Ve birçok konuda boyunun ölçüsünü almıştır, sürdürülen hatalı dış politikalar yüzünden saygınlığını, ciddiyetini ve güvenirliliğini zedelemiştir. (Libya daki bahar rüzgarının gerçeği, oynanan oyunlar, Batılıların demokrasi diye dünya kamuoyuna yutturmağa çalıştıkları gerçek amaçları da, gizli yürüttükleri operasyonlar, sebep oldukları vahşetler, katliamlar, linçler  bir, bir  ortaya, su yüzüne  çıkmaktadır. Libya halkı Arap rüzgarı sonrası can mal güvensizliği, hala devam eden kaos ve belirsizlikler nedeniyle Gaddafiyi arar hale gelmiştir. Ayni durum Suriye içinde yaşanabilir. Türkiye buna izin vermemelidir, Suriye Esad rejimi altında belli bir süre içinde kademeli olarak belli bir plan dahilinde ve süre zarfinda demokrasi devlet yönetimine geçmesi ikna edilmelidir. )

 

(Türkiye özellikle komşuları ve İslam ülkeleri gerekse de Türki cumhuriyetlerle ilgili olarak dış politikasını gözden geçirmesinde, daha aktif hale getirmesinde yarar vardır!  Fransa, İngiltere gibi gereğinde gizli operasyonlarda görev alacak birimlerin oluşturmasına gitmelidir.  Türkiye’nin komsu ülkelerle, İslam ülkeleri ile,  Iran, Irak, Mısır, Libya, Cezayir gibi ülkelerle din kardeşliği yanında  akraba, köken birliği mevcuttur. Örneğin Baba tarafından Libya da Libya vatandaşı ve Mısırda Mısır vatandaşı yasayan akrabalarım Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri vardır, oradaki gelişmeler haliyle Türkiye´de yasayan akrabalarını ilgilendir.)

336

TÜRKİYEDE, DİN ESASLI DEVLET YÖNETİMİ, DİNDAR NESİL ARAYIŞLARI!

İslam dini gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında belli çevrelerce devleti ele geçirerek ülkenin nimetlerini, kaynaklarını zenginliklerini, halkı, vatandaşı kullanmak, sömürmek için bir araç, bir vasıta olarak kullanılmak istenilmektedir. Vatandaşların din Allaha inanç duyguları özellikle Batili sömürgeciler tarafından bir uyuşturucu, aptallaştırıcı tedavisi olarak kullanılmaktadır. Yüzyıllardır Dünyada Müslümanlar İslam dini kullanılarak gelişmeleri, güçlenmeleri yayılmaları kontrol altına alınmak istenmektedir. Din kullanılarak Osmanlı İmparatorluğu Halklar birbirine düşürülerek, teknoloji ve bilimde gelişmeleri engellenerek dağıtılmıştır. Burada bulunan enerji ve maden rezervleri ve diğer zenginlikler rahatlıkla din maskesi altında yüzyıllardır sömürülmeğe devem edilmiştir.  Türkiye deki gelişmeler ve güçlenme potansiyelini kendi çıkarlarına aykırı bulan dış güçler, Hıristiyan alemi, Batılılar basta İngilizler ve bazı komsularımız Türkiye’yi din ayrılıkçı güçleri kullanarak kontrol altına bulundurmak istemektedirler. (Tabi bu benim kendi görüşüm, sizce yanılıyor yada saçmalıyor, olabilirim deli zırvası diyenlerde olacaktır. Fakat devlet yönetimlerinde bütün olasılıklar ciddiye alınıp değerlendirilmelidir diye de düşünüyorum)

Dindar nesil arayışı ipe sapa gelmez bazı gerekçeleri göstererek uygulamaya geçilmesi bana konuyu daha farklı bir acıdan ele alınması gerektiğini göstermektedir. Dindar gençlik denilince sorgulamayan,  islerine geleni Allaha havale eden, istenileni körü körüne yerine getiren, ölmekten ve öldürmekten çekinmeyen, efendilerine bağlı beyinleri körleştirilmiş bir nesili çağrıştırıyor.  Dindar nesil cemaatler tarafından Türkiye de uzun yıllardır yetiştirilmektedir ve devletin önemli kurumların içine de sızmışlardır. Kaymakam, vali, savcı, hakim, amir, müdür, vekil, bakan ve üniversitelerde profesör olmuşlardır.  Bazı kurumları ele geçirmişlerdir. Yeni anayasa düzenlemesi ile Devlet düzenini de tamamen kendi lehlerine, kendi hareketlerine göre değiştireceklerdir. Yeni düzenin sürdürülmesi ve güçlenmeleri içinde dindar nasıla ihtiyaçları vardır.  Dindar nesile her şeyden çok Türkiye dışında dindar olmayan sadece onları kullanan efendilerinin ihtiyacı olmaktadır.

Laik Türkiye Cumhuriyetinin eski dönemlerini, Atatürk´ü; kamuoyunda bazı uygulamalarını abartarak, çarpıtarak, hayali düzmece suçlamalarla İslam düşmanı olarak değerlendirmek ve suçlamak bence en büyük dinsizliktir, günahtır, Devlet adamlığına liderliğe yakışmaz!

 

Gerçek dinini bilen yaşayan sağlıklı bilgili, yetenekleri geliştirilen, Allah korkusu, sevgisi olan, kendine özgüveni, ülkesini, halkını, seven tarihini bilen, hakkini savunan, girişimci, sağlıklı, çalışkan nesillerin yetiştirilmesi tabii ki ülkemiz kadar tüm insanlığın yararınadır. Devlet tabii ki iyi bir nesillin eğitimi için gerekeni yapmalıdır. Aslında bu hedef, milli eğitimin politikası olmalıdır.  

337

TÜRKİYE´DE TIP EĞİTİM ÖĞRETİMİNDE VE BUNUN SAĞLIK UYGULAMALARINDA

 KAMUOYUNA YANSIYAN VE YANSIMAYAN SKANDALLAR!

Tip eğitim ve öğretimin tekrar gözden geçirilmesi kalitesinin değerlendirilmesi bir zaruret hale gelmiştir!

Hekimlerin bilgisizliği, tecrübesizliği, dikkatsizlikleri ve etik olmayan davranışları ile insanlar zarar görmektedirler. Buda hekimlere olan güveni saygıyı yok ediyor. Hekimlere karşın şiddet uygulamaların artması bu acıdan da ele alınmalıdır.

Hekimlerin ölümlere sakatlıklara varan teşhis ve tedavilerde artış gözlenmektedir.  Hatta biri ak derken diğeri kap kara demektedir. Hastaya karşın saygısız, hoşgörüsüz, horlayıcı olarak davranılmaktadır, kişiye ve paraya göre muamele göstermektedirler.   Bu havali tutum, laubalilik adamına ve paraya göre davranış öğrenci ve asistanlarda gözlenmektedir. (Bu davranış bozukluğunu ben daha çok tip öğrencilerin belli bir üst havali tabakandan vatandaşı hor gören onlar için çalışılması ve kötü muameleyi hak eden bireyler olarak gören bir tabakan gelmelerine bağlıyorum. Stajyer bir öğrencinin, asistan doktorun hastalara sen diye hitap etmelerine aşağılanmalarına, azarlanmalarına sizlerde tanık olmuşsunuzdur. Üzerlerine gittiğinizde hemen güvenlik birimlerini yardıma çağırıp sizi attırmak isterler.  Yada size 6 ay sonra randevu verirken bir başkasını, torpilli paralıyı hastayı hemen muayeneye çağırıyorlar. Yada size sıra gelmesini,  saatlerce beklerken, hatırlı hastalar kapı önünde karşılanmaktadır hemen içeri alınmaktadır, ve muayeneden sonra iltifatlarla uğurlanmaktadır, sizin orada hala saatlerce beklemeniz umurlarında değildir.

Tip ta bazı sınavların merkezi bir sisteme göre ayni gün ayni saate Türkiye genelinde yapılmasında yarar vardır!

Ve polis karakollarında olduğu gibi muayene bekleme salonlarında kameraların konulmasında yarar vardır!

338

ÜNİVERSİTELER PARTİLER ÜSTÜ, AKTİF SİYASET DIŞI KALMALIDIR!

Bazı çevrelerin, siyasilerin üniversiteleri, öğrencileri ve akademik personeli aktif siyaset içine sokarak, kendi siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda kullanma girişimlerini doğru bulmuyorum. 12 Eylül öncesi yaşananların bezerlerin üniversitelerde yaşatılmasına izin verilmemelidir. Muhalefet ve bazı köşe yazarları siyasi konularda olumsuz gelişmelerde rektörlükleri, üniversiteleri sessizlikle, tepkisizlikle suçlamadan evvel kendilerine, kendi performanslarına ilk evvel bakmasını örgensinler.  İşlerine geldiğinde, çıkarları söz konusu olduğunda Üniversiteleri, bizleri hatırlıyorlar. Üniversite sorunlarına ilgi göstermeyen, burada akademik ve idari personelin çözlük hakları ve ücretler düşüklüğü ile ilgilenmeyenlerin üniversiteleri tepkisizlikle, sessizlikle suçlama hakları bulunmadığı görüşündeyim.

Üniversiteler, rektörlükler memleket meselelerinden evvel kendi kurumlarındaki sorunlara çözüm bulma arayışında olmalıdırlar. Üniversitelerdeki  eğitim, öğretim ve bilimsel faaliyetlerin kalitesinin artırılmasına odaklanmalıdırlar. Üniversiteler rektörlükler belli bir siyasi görüşün tekeline sokulup kullanılmamalıdırlar. 

Belli siyasi ve ekonomik çıkar grupların, emekli ve muvazzaf subay ve generallerin vatan devlet ülke sevgilerini nasıl suiistimal ederek TSK yi ele geçirme ve kullanma girişimlerinden, askeri darbe ile mevcut hükümeti devirme beklentilerinden ders çıkarılmalıdır! Daha sonrada tutuklananları nasıl ortada  bıraktıkları da utulmamalıdır. (Türkiye de belli kesim, bir dönem askeri darbe ile mevcut hükümeti devirme beklentisi içersindeydiler!) Mevcut hükümete karşın askerden umutları kesilenlerin bu sefer üniversiteleri üniversiteli gençleri; rektörlükler ve akademik personel aracılığı ile kullanma istemleri ciddiye alınmamalıdır.  Muhalefet ve bazı köşe yazarları üniversiteleri medreselere benzetmeden evvel ve rektörlükleri tepkisizlikle suçlamadan evvel bu konuda ilk evvel kendi tutumlarına, çaresizliklerine, ve kendi tepkisizliklerine baksınlar, partilerinde kendi içlerindeki aksak dayanışmaya, ilgisizliklerine baksınlar. (en son dün, TBMM´de kuruma ve kişiye özel yasa düzenlenmesinde muhalefet vekilleri bırakın karşıt oy kullanmayı, meclisteki oturuma dahi katılmamışlardır.) 

Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu gibi siyasi ekonomik sorunların ve olumsuzlukların görevi suiistimallerin üstesinden rahatlıkla gelebilecek bir güçtedir.  Bence Muhalefet lideri görevini daha ehil birine devretmesiyle ülkeye çok daha yararlı hizmette bulunur diye düşünüyorum! (DrHusso)

339

HACER ANA GİRİTLİ USULÜ SULU KUZU ETLİ ENGİNAR YEMEĞİ

340

HACER ANA GİRİTLİ USULÜ BALLI ÇÖKELEK KAHVALTI YEMEĞİ

341

TÜRKİYE´DE MİLLİ EGİTİM POLİTİKASİ,   4 + 4 + 4 =  ?  ;   -  Esittir , 12   mi?  ;   -  Esittir ,   12   mi  !    Cevap icin tiklayin

Uysal, her şeye amenna diyen, ses çıkarmayan, kendini dini hurafelere kaptıran, dini duygularla yönlendirilen, kullanılan, sömürülen bir geçliğinin ve geleceği olmayan bir neslin eğitimi İslam adına arzu edilmektedir.

 

Diğer bir acıdan değerlendirildiğinde, sakıncalı tarafı!

Çocuklar, gençler okullarda ve üniversitelerde bozuluyorlar, hayatları karartılıyor.  Türkiye şartlarında süre gelen zihniyete, ahbap çavuş iliksileri, diplomalı kara cahillerle; sadece öğrencilerin değil bu kurumlarda çalışan öğretmenlerinde, öğretim üyelerinin de yaşamları zehir ediliyor! Öğrencilerin ne kadar okul dışında kalırlarsa, ne kadar kısa sürede okuldan terkseler o kadar  kendilerine iyilik etmiş olurlar! Ve zengin olma şansları o nispette artar. Ömür boyu öğrenen ve öğretmeğe kalkışan, tuvalet kağıdından da değersiz bir çok diploma ve sertifikalara sahip   ben gibilerin Türkiye de hiç değerleri yoktur, aldıkları aylıkla ayın sonunu dahi getirmekten yoksun Ahmaklar, Donkişotlar  sınıfına dahil edilmektedirler. 

Öneri mi? 1. Çocuklarınızı özel Statüdeki kolejlere, Türkiye deki özel statüdeki yabancı okullara, yada bütçeniz  zenginse çocuğunuzu yurtdışında okutun.

342

TÜRKIYE COK, COK DAHA IYI YÖNETILMELIYDI!

TÜRKIYENIN GELECEGI HER GECEN ZAMANLA KARARTILIYOR!

-  Türkiye’nin ekonomisi; mirasyedi sonradan görme hovardalar gibi çok kötü yönetilmektedir,

-  Ülkenin yönetiminde; „Elde Avuçta Ne Varsa Sat-Ye-Harca, Yarına Allah Kerim“ mirasyedi zihniyeti hükümdür!

-  Türkiye’nin bin bir emekle kazandırılan fabrikalar,  kurumlar, şirketler; özelleştirme adi altında iktidara yakin aracılar kısa sürede zengin edilerek yabancı sermayelere satılması, iktidar yanlısı yalaklar tarafından büyük bir basari olarak gösterilmektedir. Aslında siyasetin neden olduğu kötü yönetimler nedeniyle zarar eden iflas eden bu fabrikalar, kurumlar, şirketlerin yönetimi ve teknolojik alt yapısı revize edilmesine öncelik verilmeliydi. Satılmadan evvel zarar yazan fabrikalar, şirketler, kurumlar yabancı sermayeye satıldıktan hemen sonra, çok kısa sürede büyük karlar yazmağa başlaması, hatta bazı kelepir fiyatına bağışlanan firmalar iki üç sene zarfında elde ettiği karlarla kendini amortise etmesi bizler için milletçe utanç vericidir, ahmaklığımızın, zavallılığımızın bir göstergesidir.

- Şimdilerde ise, Türkiye’de satacak kurum, fabrika, şirket kalmadığından; Türkiye’nin konutları, toprakları, dağları, madenleri, ovaları, bahçeleri, kıyıları, yolları, otelleri,… Satışa çıkarılmaktadır. (Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde Batili leş kargalarına, sömürgecilerine borç para karşılığında ipotek altına alınan adaların, limanların,  toprakların kaybedilmesi gibi …)

…….

İktidar bu gibi gerçekleri özellikle gerçek hayat pahallılığını, gerçek issizliği, reel iflasyonu, fırsat eşitsizliğini,  partizanlığı, ahbap- çavuş iliksilerini, görevi suiistimalleri, idari yolsuzlukları v.d. göremeyecek kadar iktidar yanlıları yalakalari tarafından havalandırılmıştır!

Ikdidar Türkiye Cumhuriyetinin varlığını, vatanin huzur ve güvenliğini, vatandaşların can mal güvenliğini, vatanin bölünmez bütünlüğünü, Ülkenin içte ve dışta çıkarlarını koruyamaz hale getirilmiştir.

DEVLETİN YÖNETİMİ; DİNİ TARİKATLARIN, HAREKETLERİN, PKK´NİN ELLERİNDE OLDUĞU İZLENİMLERİ MEVCUTTUR. Onların lehinde kararlar çıkartılmaktadır, Bu eğilimlere karşın olanlar, sivil - asker , yazarçizer denilmeden düzmece suçlarla tutuklanmaları, yeni anayasa faaliyetleri, milli eğitimde dindarlık, başkanlık sistemi gibi faaliyetler bunun bir delilidir. Türkiye AKP döneminde bırakın ordu, kuvvet komutanlarını, emekli Türkiye Genel Kurmay Başkanının, mevcut devleti yıkmak için terör örgütüne üye olmak, terörist muamelesine tabi tutularak yargılanmasını bir vatandaş olarak büyük bir skandal, rezillik olarak değerlendiriyor ve kınıyorum. Genel Kurmay başkanı faaliyetleri ile Başbakana bağlı ve Türk Ordusunun Başkomutanı Cumhurbaşkanı olduğuna göre bu makamdakilerde görevi suiistimal, görevi savsaklama, ihmalcilik, gibi suçlarla hesap vermelidirler, mantıken değil mi! Şanlı Türk ordusu ve komutanlarına pislik atmakla, demokrasiye ve insan haklarına bir darbedir ve darbelere davetiye hazırlamaktır. Türkiye’de günümüzde ceyran eden gelişmeler, özel statüde bulunan Türk silahlı kuvvetlerine olan önemi ortaya koymaktadır. Halkın çoğunluk oyları ile iş başına gelen hükümetler, başkanlar devlet yönetiminde belli demokratik kurallara, temel yasalara uymak zorundadırlar. Bir çok şeyi bozma, berbat etme serbestliği verilmemelidir, 

 

343

TÜRKIYE´NIN KENDINE HAS, KENDI ALTYAPISINA UYGUN MILLI BIR EKONOMI POLITIKASINA

 IHTIYACI VARDIR.

- Türkiye´de ziraat ve ziraata dayalı sanayileşme milli ekonomi politikasın temeli oluşturulmalıdır.

- Türkiye, bırakın muzunu;  karpuzunu, elmasını ve kuru soğanını dahi dışarıdan tedarik eder hale getirilmiştir,

- Türkiye, meyvesini sebzesini dışarıdan ithal eder duruma sokulmuştur,

- Türkiye, bırakın kacak pastırmasını; etini, sütünü, peynirini, danasını, kuzusunu dışarıdan ithal eder duruma getirilmiştir!

- Türkiye, Tahılını, mısırını, hayvan ve balık yemini dışarıdan ithal etme durumuna gelmiştir.

- Türkiye, tarımsal gübresini, hormonunu, ilacını dışarıdan çok paralar ödeyerek getirtiyor,

- Türkiye, sebze ve meyvelerin hatta çiçeklerin tohumlarını dışarıdan ithal eder duruma gelmiştir.

Kısaca Türkiye yanlış ekonomi politikaları ile bırakın etini, sütünü, peynirini, yoğurdunu; kuru soğan ile ekmeğini ithal eder duruma getirilmiştir.

Yıl 2012, Türkiye Cinden kuru soğan, susam, mısır ithal ediyor! Yazık çok yazık bir tarafa rezilliktir. Bir tarafta ekilemeyen bos topraklar, bir tarafta berbat edilen verimli ovalar, bir tarafta talan edilen ormanlar ve su havzaları, diğer taraftan is bulamayan vatandaşlarımız özellikle gençlerimiz ve yeterli beslenemeyen yeni nesillerimiz!

 Yakında zirai besin gıda maddelerini satın almak için topraklardan sonra üzerimizdeki kirli donları da satışa koyduğumuzda da alicisiz kalacağımızı unutmamalıyız.

…………….

 

- Türkiye´nin tarıma elverişli yüksek verimli sulak toprakları özellikle kıyı ovaları berbat ediliyor, kullanılmaz hale getiriliyor, betonlaştırılmağa milyarlarca kaynak yor.

 

- Türkiye´de ziraata ve ziraata dayalı sanayi tesisleri projeleri teşvikler verilmelidir.

- Türkiye´de halk özellikle bebelerin, çocukların, gençlerin beslenmesi;  besin maddelerindeki yüksek fiyatlar nedeniyle yetersiz kalıyor. Bedenen ve aklen özürlü gelişmesine tamamlaya ayan bir nesil yetişiyor!

……………

Hollanda, Almanya, Fransa, ABD gibi sanayisi gelişmiş ülkelerinin dışa sattıkları malların içersinde tarım, zirai ürünlerinin oranı çok yüksektir, Tarım ülkesi sayılan Türkiye’den çok daha fazla tarım ürünü satıyorlar. Neden acaba! Türkiye tarımı bir kenarda bırakarak sanayileşme süreci çıkmaz yoldur. (AB´de tarıma, zirai ürünlerine verilen teşvikler yüksektir ve koruyucu bir politika da izliyorlar.

……….

Bunun nedenleri ve bu olumsuz gelişmelere karşın yapılması gerekenler, bilimsel olarak üniversitelerimizde ilgili anabilim dallarında araştırılmalıdır, kısa sürede uygulanabilir alternatif çözümler sunulmalıdır. Halk özellikle siyasetçiler bilgilendirilmelidir, devami icin tiklayin

344

TÜRKIYENIN YÖNETIMINDE YENI AKILCI CAGDAS HAREKETLERE IHTIYACI VARDIR. MEVCUTLAR BEKLENILENLERI VEREMEMISTIR. COK DAHA KÖTÜSÜ TÜRKIYE DEMOKRASI, INSAN HAKLARI, ÖZGÜRLÜK MASKLERI ALTINDA, YENI ANAYASA CALISMALARI VE BASKANLIK SISTEMI ILE KARANLIGA,  BIR CIKMAZA, SÜRÜKLENIYOR (İnşallah yanılmamı diliyorum!)

Mevcut günün siyasileri tarafından hazırlanacak olan YENI ANAYASA yasal olamaz,  Yeni Anayasanın hazırlanışı dahi özürlüdür, hukuksuzdur! Belli hedeflere yöneliktir, halkın anayasası söylemi göstermeliktir, kabul görmemelidir. Hükümet değişikliği ile Yeni anayasa iptal edilecektir. Ve sorumlular sorguya çekilecektir, olasılığı yüksektir!.

DEVLETİN ANAYASALARI BU KONUDA UZMAN, ÖNYARGISIZ KİŞİLERDEN OLUŞAN BİR BİRİM, BİR EKİP TARAFINDAN BİLİMSEL OLARAK GEREKLİ BİR SÜREDE, ACELEYE GETİRİLMEDEN HAZIRLANMALIDIR, KALEME ALINMALIDIR.  DAHA SONRADA TARTIŞMAYA SUNULMALIDIR. Öneri ve görüşler dikkate alınarak gerekli düzeltme ilaveler yapıldıktan sonra halkoyuna sunulmalıdır. Ne halk nede günümüzün meclisi  yeni anayasa hazırlayacak kapasite de değildirler!  ANAYASANIN HAZIRLANIŞI UZMANLIK İSTER, MEVCUT YASALARIN,  DEVLETLERİN YASALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE DİKKATE ALINMASI GEREKİYOR. HALKA GÖRE ANAYASA DÜZENLENMESİ DE ANAYASANIN ÖZÜNE AYKIRIDIR. TOPLUMUN,  HALKIN DA ÇAĞDAŞ HAZIRLANAN ANAYASAYA, kural ve kanunlara UYMA ZORUNLULUĞU VARDIR.

GELİŞMİŞ TOPLUMLARLA FAKİR SORUNLU TOPLUMLARI AYIRAN EN ÖNEMLİ ÖZELLİK BURADADIR.  HALKIN ANAYASASI SÖYLEMLERİ SAFTİRİKTİR. Daha hangi yüzyılda, hangi senede olduğumuzu bilmeyen genç/ yaşlı – okumuş/ okumamış – Doğulu/ batili/kuzeyli/güneyli, tahsillisi tahsilsizi, memuru/ memursuzu, besi kapalısı / başı açıksızı,… halk çoğunluğundan sizler nasıl bir anayasa beklersiniz ki? Halkın çoğunluğu daha demokrasinin, cumhuriyetin hatta Türkiye’nin başşehrinin hangisi olduğunu dahi bilmiyor? SİZ ANCAK ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA İLE TOPLUMUN GELİŞMİŞLİK DÜZEYİNİ ARTIRABİLİR, FIRSAT EŞİTLİĞİ İLE ÜLKEDE HUZUR VE GÜVENLİĞİ SAĞLAYABİLİRSİNİZ. TÜRKİYE’DE SESLERİ KALABALIK ÇIKAN BELLİ GRUPLARIN, DERNEKLERİN, ÖRGÜTLERİN, TARİKATLARIN, PKK´NİN İSTEKLERİ, ARZULARINA GÖRE YENİ ANAYASA HAZIRLAYARAK HALKA KABUL ETTİRİRSENİZ SUÇ İSLEMİŞ OLURSUNUZ. Ülkeyi kaosa sürüklersiniz, vatani, halkı parçalarsınız. Sizden sonra gelenler bunun hesabini ilk fırsatta sorarlar ve ödetirler. (TSK´nin meydana  çıkması mecbur bırakılırsa,  meydani bos sananlar lağım çukurlarına saklanacak zaman dahi bulamazlar! TSK; sabırlıdır hem de çok sabırlıdır, güçlüdür, korkusuzdur. TSK erinden generaline kadar ülkenin huzur, güvenliği,varlığı, iyi bir geleceği için canlarını feda etmekten kaçınmazlar, kimseden, dıştan da icazet alma ihtiyacını duymazlar, bunun için şeref ve namus sözü vermişlerdir.  Halkın çoğunluğu her zaman TSK´nin arkasındadır! 

 

Evet Türkiye´nin Yeni Anayasaya yada anayasa düzememelerine ihtiyacı vardır. Bu düzenlemede mevcut temel yasalara dokunulmadan yapılması gerekenlerin başında,

* SECİMLE İŞ BAŞINA GELEN HÜKÜMETLERİN DEVLET YÖNETİMİNDE YAPMALARI VE YAPMAMALARI GEREKENLER AÇIK SEÇİK MADDELER HALİNDE EN UÇ AYRINTIYA VE YANLIŞ VE KEYFİ UYGULAMALARA YER VERMEYECEK ŞEKİLDE BELİRLENMELİDİR.

*  SECİMLE İŞ BAŞINA GELEN HÜKÜMETLERIN, PARLAMENTERLERIN GÖREVİ SUİİSTİMALLERİNDE BİR SONRAKİ SECİM DÖNEMİ BEKLENİLMEDEN, GEREKLİ CEZAİ YAPTIRIMLARIN UYGULANMASI GETİRİLMELİDİR.

* BEN SECİMLE GELDİM  BEN SECİMLE GIDERIM,  İSTEDİĞİMİ YAPARIM, DEĞİŞTİRİRIM, EZERIM ASAR GEÇERİM PARANOYASINA, AHMAKLIĞINA FIRSAT VERİLMEYECEK YASALAR  GETİRİLMELİDİR.

* Diğer biri de devlet yönetiminde rotasyon, değişme, yenilenme süreci getirilmelidir. İki dönemden fazla hiç kimse milletvekili, parti başkanı, hükümet başkanı seçilmemelidir kuralı getirilmelidir. Bu kural devletin bütün kurumlarında ve sendikalarda da, sivil toplum örgütlerinde de geçerli olmalıdır.

Devletin yasalarına, nizam ve yönetmeliklerine, ilk basta milletvekillerin uyması için gerekli yaptırımlar tanımlanmalıdır! Devami icin tiklayin!

345

MÜSLÜMANLAR BU KADAR KALABALIKLAR, BAZILARI PETROL-DOGALGAS ENERJI ZENGINIDIRLER, AMA NEDEN GÜÇSÜZLER? 

- Çağdaş Eğitimsizlikten,

- Büyük Hedeflere, Ciddi Projelere Hedeflenmemelerinden,

- Kuranı Kerimi Yeterli Anlayamamalarından,

- Dini Yanlış Uygulamalarından, Dinden Çıkmalarından,

- Dini Kara Yobazlara, Cahillere Terk Etmelerinden Kaynaklanmaktadır!

- İslam Ülkelerinden Din Bir Sömürü, Baskı, Çıkar Aracı Haline Dönüştürülmesinden.

- İslam Ülkelerinin Enerji Rezervlerini, Enerji Gelirlerini Sömüren, Kullananların Ellerindeki

  Yularların Etkisinden

                                     … Kaynaklanmaktadır.

  Gelişi güzel keyfi ferdi yasaklar koyma, yok etme, itibarsızlaştırma, düşman görme yerine;   İslam dinine sahip çıkılarak dinde yozlaşma, gericilik önlenir. İslam dini insanlar için en iyisi içindir, zenginlik içindir, sağlıklı huzurlu  barış içinde mutlu yasam içindir. İslam Dini  Çalışmayı, öğrenmeyi, öğretmeyi, araştırmayı geliştirmeyi, üretmeyi, büyümeyi, güçlenmeyi, yenilikleri, dayanışmayı, yardımlaşmayı, birlikteliği ibadetlerden evvel şart koşar. İslam dini daha iyiyi, daha fazlasını, korunmayı ve korumayı ister. ( KIYAMET GÜNÜNDE ALİMLERİN MÜREKKEBİ İLE ŞEHİTLERİN KANI DENK TUTULUR ;  HER ŞEYİN BİR YOLU VARDIR, CENNETİN YOLU İLİM ÖĞRENMEKTİR …. Hadisi Şeriflere bakin!(2012 makalenin devami icin tiklayin

346

İSLAM-DİNİ;  “ AKIL, MANTIK HEPSİNDEN ÖTE İLİM DİNİDİR”

Evet, doğru okudunuz! İslam Dini bir akıl-mantık ve hepsinden öte bir ilim dinidir. İnananlardan gösteri ibadetleri yerine, öğrenmelerini, çalışmalarını gelişmelerini, zenginleşmelerini, çevrelerine, toplumlara, insanlığa faydalı iyi eserler bırakmalarını, toplumsal yardımlaşmayı, birlikteliği, birlik içinde güçlü olmalarını ve fırsat eşitliğinin gözetilmesini ister.  Aşağıda örnek olarak gösterilen  9-10 hadis-i şerifler yeterli ispatidir.

ü  İLİM ÖĞRENMEK KADIN ERKEK HER MÜSLÜMANA FARZ'DIR,

ü  İLİM ÖĞRENMEK MUKADDES BİR CİHATTIR

ü  ALİMİN UYKUSU CAHİLİN İBADETİNDEN HAYIRLIDIR

ü  HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLURMU?

ü  BEŞİKTEN MEZARA KADAR BİLİM ÖĞRENİN

ü  İLİM ÇİNDE OLSA GİDİB ALINIZ

ü  İLİM RÜTBESİ RÜTBELERİN EN YÜKSEĞİDİR.

ü  KIYAMET GÜNÜNDE ALİMLERİN MÜREKKEBİ İLE ŞEHİTLERİN KANI DENK TUTULUR

ü  HER ŞEYİN BİR YOLU VARDIR, CENNETİN YOLU İLİM ÖĞRENMEKTİR

ü  IKİ GÜNÜ EŞİT OLAN ZİYANDADİR,…

Sorular ! BİLİME, ÖĞRENMEĞE, ÖĞRETMEYE BU KADAR ÖNEM VEREN İSLAM-DİNİ, İNANANLARININ ÇOĞUNLUĞU;
a)  NEDEN ÇAĞIN ÇOK, ÇOK GERİSİNDELER?
b)   NEDEN YOKLUK, YOKSULLUK VE KAOSUN İÇİNDE BİR ÖMRÜ ZİYAN EDİYORLAR?

c)    NEDEN BAŞKALARI TARAFINDAN, BATILILAR TARAFINDAN SÖMÜRÜLMEĞE, AŞAĞILANMAĞA, KULLANILMAĞA,  HORLANMAĞA ÇARESİZ KALIYORLAR.

 

Cevab: ......!!!
Biraz sizde düşünün! Düşünmekle, kafa yormakla, sorgulamakla, çalışmakla kaybedilmez.
………………

………………………………….

İslam-Dini;
- Akıl, mantık hepsinden öte ilim dinidir.
- Tüm insanlığın yerüstünde iyiliğini, güzelligini, sağlıklı yaşamını ister.
- İbadetten evvel ruhi ve bedeni temizliği şart koşar.
- Allahın lütfettiği sayısız nimetlerin gelecek nesiller içinde korunmasını ve geliştirilmesini buyurur.
........
- İslam-Dininde; Cehalete, kine, nefrete, ayrımcılığa, sorumsuzluğa hiç yer yoktur.
- İslam-Dini; Kişisel çıkarlar için politik bir vasıta, araç, care ise, hiç değildir.
- İslam-Dini; ne bir şahsın, ne bir partinin, ne bir kurumun nede bir ülkenin tekelinde değildir
- İslam-Dininde; en hayırlı ibadet sağlıklı yaşamak, çalışmak ve Allaha şükretmektir.
- İslam-Dininde; sakalın, peçenin, başörtünün, şalvarın mescidin, caminin... kavgası olmamalıdır

(Onlar çaresiz, güçsüz, bilgisiz, tamamda,  bizler neden onlar  için olumlu girişimlerde bulunmuyoruz, birbirimize sahiplenemiyoruz.  Onları bilgilendiremiyoruz, doğruları gösteremiyoruz,  olumlu yönde  ikna etmeğe çalışmıyoruz. Bunların beyinleri yıkanmış, değiştirilemezler diyorsanız, neden gelecek nesilleri kazanmağa gayret etmiyoruz? Neden?, Neden?  Bunlar yobaz, dinci, karabadan demekle, onlardan kaçmakla bizlerde iyi yapmıyoruz, en az onlar kadar geri zekalı, cahilizdir.

En azından İslam ülkeleri devlet destekli, akademisyenler düzeyinde (ilahiyatçı, sosyolog, psikolog, toplum bilimcileri, teknokratlar, ekonomistler, eğitimciler bir araya gelip yukarıda soruları ve benzeri konuları tartışıp alternatif çözümler üretmelidirler. )

ALLAH ADINA KAPANIYOR,  İBADET EDİYORSUNUZ,   FAKAT NEDEN ALLAH ADINA DA DAHA FAZLA ÖĞRENMİYOR, ÜRETMİYOR, GELİŞTİRMİYOR, ZENGİN OLMUYORSUNUZ.  ONUN YERİNE DIN ADINA KULLANILIYORSUNUZ,  ONUN YERINE MÜSLÜMANLIK ADINA SÖMÜRÜLÜYORSUNUZ,  FIRSAT BULDUKÇA BAŞKASININ HAKKINI ÇİĞNİYORSUNUZ?

İslam Ülkelerini sömürenlerin, basta İngilizler olmak üzere Batılıların geçmişte olduğu gibi günümüzde kullandıkları başlıca yöntemler: 1. Yozlaştırılmış dini inançları ve yobazları kullanmaktır,  II. Halkın Müslümanların birlikteliğini azınlıkları kullanarak sabote etmektir.  Müslüman devletleri her yönüyle borçlandırmak, kendilerine muhtaç ettirmektir, IV.   Geliştirdikleri Teknolojilerini özellikle üstün silah gücünü kullanarak her yönüyle çökertmektir.  V. Kendileri ile uyum içinde çalışabilecek, sorun çıkarmayacak Müslümanları, azınlıkları eğiterek, zenginleştirerek devlet yönetiminde yuvalanmalarını sağlamaktır…  Müslüman ülkelerin bunların şerlerine karşın mücadele gücü, ancak kendilerinin geliştireceği nükleer, laser silahları ile mümkün olacaktır.   

347

BENİM,  BİZİM YERİMİZDE BAŞKALARI OLSAYDI

 

(1)    BENİM, BİZİM YERİMİZDE BAŞKALARI OLSAYDI BU KOŞULLAR ALTINDA NELER YAPABİLİRLERDİ, NASIL YÖNETİRLERDİ, NE KADAR GELİŞTİRİRLERDİ?  Türkiye´de özellikle siyasette, başkanlar, makam sahipleri kendilerine bunları sormalıdırlar !

(2)     BENSİZ YÜRÜMEZ YERİNE;  BENSİZ, BİZSİZ HİÇ BİR ŞEY OLMAZ, ÜLKE BATAR, EKONOMİ İFLAS EDER, DEVLET ÇÖKER…,  PARANOYASI HASTALIĞI YERİNE; BENİM YERİME, BİZİM YERİMİZE BAŞKASI OLSAYDI YADA ONUN YERİNE BAŞKASI OLSAYDI NELER DAHA İYİ OLURDU, NELERİ DAHA İYİ YAPABİLİRLERDİ KONUSU ÖNYARGISIZ TARTIŞILMASINDA YARAR VARDIR,

(3)    ESKİLER KÖTÜLENMEDEN EVVEL, ESKİDEN YAPILANLAR GELİŞİGÜZEL YARIM AKILLILAR TARAFINDAN LANETLENMEDEN EVVEL, BEN YADA BİZLER O ZAMANLAR DA,  O ZAMANLARIN KOŞULLARI ALTINDA O ZAMANLARIN ALT YAPISI İLE NELER, NASIL YAPABİLİRDİK DİYE DE KENDİLERİNE SORMALARI GEREKİR!  

(4)    Bu ülkenin kurulmasında, gelişmesinde, çıkarlarının korunmasında emeği geçmiş komutanların, siyasilerin, bürokratların, sanayicilerin sanatkarların bugünün yarım akıllılar tarafından, pislikler diye kötülenmeğe çalışılması, yarım akıllıların kendi zavallılıklarının bir göstergesi olarak görülmelidir. 

348

İNSAN SEVGİSİ OLMAYANLARIN, ALLAH SEVGİSİ HİÇ OLMAZ, TÜM İBADETLERİ DE NAFİLEDİR.   Hayvan Sevgisi Olmayanlarda İnsan Sevgisi de yoktur. Hayvanlara eziyet edenlerin duaları boşunadır!

 

-        İyi bir Müslüman, Sağlıklı kişilikli bir insan, bu ülkeye emeği geçmiş, yararlı hizmetlerde bulunmuş devlet büyüklerine sevmese dahi saygı göstermelidir, gerektiğinde onlara sahip çıkmalıdır.

-        Özellikle ölmüş büyüklerimizin ardından kötü konuşulmaması Kutsal Kitabımız “Kuranı Kerim´de” buyrulmaktadır.

-        Allahın biz Türklere büyük bir nimeti olarak görülmesi gereken Atatürk’e dil uzatanların bir daha düşünmeleri gerekiyor.

-        Çocuklara, gençlere, büyüklere ibadetten evvel, Arap Masallarından, Dini Hikayelerinden evvel  bu vatana canları pahasına, hayatları boyunca hizmetlerde bulunmuş insanlara ve kendi tarihlerine saygı öğretilmelidir!

-        Müslümanlık yararına, Arap masalları, dini hikayeler, yobaz hurafeleri yerine, toplumsal enerji ve zaman özellikle çocuklar ve gençlerin öğrenme ve geliştirme potansiyeli kendilerine, çevrelerine, insanlığa faydalı amellere, yeniliklere yönlendirilmelidirler. Bu olmadıkça İslam ülkeleri yokluk, yoksulluk ve kaos içinde yaşayıp başkaları tarafından kullanılacaktırlar, sömürüleceklerdir ve zamanla yok olup tarihten silineceklerdir, tıpkı Amerika’daki Avustralya’daki medeniyetler, yerliler gibi! 

-        Türkiye´deki Milli eğitim politikası, partiler üstü olarak belirlenmelidir. Siyasetin, hükümetlerin, bakanların, üç beş bürokratın tekeline devredilmemelidir…

-        Geleceğin demokratik yönetimlerinde,  hükümetlerin, siyasilerin icraatları  yasalarla kontrol altına alınmalıdır.

ALLAH ADINA KAPANILIP İBADET EDİLİYOR,  FAKAT NEDEN ALLAH ADINA DA DAHA FAZLA ÖĞRENİLMİYOR, ÜRETİLMİYOR, GELİŞTİRİLMİYOR, ZENGİN OLUNMUYOR, ONUN YERİNE MÜSLÜMANLARIN, İNANANLARIN KULLANILMASINA, SÖMÜRÜLMESİNE SEYİRCİ KALINIYOR?

349

BİR İNSANI SEVİNDİREBİLMEK, EN GÜZEL MUTLULUKLARDAN ve SEVAPLARDAN BİRİDİR.

-        İnsanlığa, topluma, çevrene, karşındakine, yardıma muhtaçlara yararlı olamıyorsan, sevindiremiyorsan, güçsüz isen; en azından insanlara, çevrene kötü olma, onlara zarar vermekten kaçın!

-        Başkalarının başarılarını zenginliğini, sağlığını, mutluluğunu kıskanmak, sabote etmek yerine; onları örnek alarak, kendine has başarıların için cesaretini, özgüvenini, motivasyonunu artırabilirsinin.

350

Hacer Ana Girit Usulü Zeytinyağlı Yoğurtlu Oğlak Et Yemeği

351

Hacer Ana Girit Usulü Zeytinyağlı Keçi Peynirli Giritkabagi Yemeği

352

Hacer Ana Girit Usulü Zeytinyağlı Yoğurtlu Patates Yemeği

353

Hacer Ana Girit Usulü Kuzu Etli Zeytinyağlı Arapsaçı Ot Yemeği, Çorba Tarifleri

354

Hacer Ana Girit Usulü Izvinye Ot Yemek, Salata, Çorba Tarifleri

Doğadan toplanan Avronies,  (Tatli Izvinye);  Asvarage (Acı Izvinye); İlaç yerine, bağışıklığın artırılması, yaşlanmağa karşın tüketilmesi önerilmektedir.

355

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyağlı Çökelek Kahvaltı Yemeği

356

12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBENİN VE HAYATTA KALAN KOMUTANLARIN,

ÖZELLİKLE KENAN EVREN ´İN  32 YIL SONRA YARGILANMASI …

Su sıralar Türkiye nin gündemine getirilen  emekli Genel Kurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren´ in yargılanması   davasını burada farklı bir acıdan çok kısa değerlendirmek, düşüncelerimi internet ortamında tartışmaya sunmak istiyorum. Konu hakkında bilgi edinmek için internetten arama motorlarından 12 Eylül 1980 Öncesi Türkiye´yi araştırabilirsiniz, farklı gazetelerin arşivlerinden de yararlanabilirsiniz. Uzatmaya gerek kalmadan aşağıdaki sorularla konuya girmek istiyorum:

Sorular:

1.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de devlet yönetimi, otoritesi, Hükümetin etkisi var mıydı?  

2.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de Demokrasi var mıydı?

3.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de hak, hukuk - adalet, yargı, kısaca insan yasamına saygı, merhamet var mıydı?

4.        12 Eylül 1980 de Türkiye´de askeri müdahale olmasaydi, daha da beklenilseydi nelere mal olurdu ve Türkiye Cumhuriyet Devleti bugün nerede ve nasıl olurdu ? Daha iyimi daha kötümü?

5.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de sokakta, işyerinde, çarsıda, kahvede, okullarda, üniversitelerde can mal güvenliği, huzur var mıydı?

6.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kurtarılmış bölgeler ve bu bölgelerde devletin otoritesi var mıydı? Olaysız, özellikler son zamanlarda ölümsüz, gaspsız bir gün var mıydı?

7.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de ekonomi dibe vurup, 70 cente muhtaç hale gelmiş miydi?

8.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de TBMM etkin ve yetkin miydi?

9.        12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de bölünmüş  liseli ve üniversiteli gençler birbirlerini öldürecek, sakat bırakacak kadar işkence uyguluyorlar mıydı? 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kahvehaneler, evler, işyerleri, okullar, yurtlar silahla taranıyor muydu?

10.     12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kamuoyu, ileri gelen bürokratlar, siyasiler, öğretim üyelerin bazıları, belli sanayiciler, belli köse yazarları hatta  sade vatandaş  TSK´nin bir an evvel müdahale etmesini istemiyorlar mıydı? , hatta TSK yi göreve çağıranlar var mıydı?

11.     12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de günün seçilmiş siyasilerinden bazıları, hatta parti başkanları TSK´nin bir an evvel müdahale etmesi beklentisine girmemişler miydi?

12.     12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kör anlamsız bir dövüşün, mücadelenin tuzağına düşürülmüş bir kaos ortamda gerekli müdahaleyi yapmak için dışarıdan Silahlı güçleri davet etmemiz mi gerekiyordu?  12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de devletin ic ve dış güvenliği sağlaması TSK görevi değil miydi?

13.     12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de siyasi, ekonomik, eğitim v.d. kaoslardan sorumlu o zamanın yöneticileri, siyasetçileri değil midir. 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de Siyasiler olası askeri darbeden uyarılmamış mıydı?

14.     12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbede;  görevlerini, çoğunluk halkın bekletilirini o zamanın koşulları altında  en iyi şekilde yerine getirmeğe ülkenin huzur ve güvenliğini, demokrasinin işlerliğini sağlamağa çalışan  komutanların bu gün yargılanması sizce doğru mudur?

15.     12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel  ve Askeri darbeyi yapan Komutanları ve TSK´yi günümüzün Latin Amerika’daki, Afrika’daki  darbeci diktatörleri ile karşılaştırmak insafsızlıktır. Her kurumda rastlanan, TSK icinde de gözlenen ferdi bazi görevi suistimaller, hata ve ihmaller, kabahatler, sorumsuzlukar bütün kuruma mal edilmemeliydi?

16.     12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel uzmanlara hazırlatılan 12 Eylül 1980 askeri darbe anayasasının hiç bir zorlama olmadan halkın %90 çoğunluğu tarafından onaylandığı dikkate alınmalıydı, doğrumu yanlış mi? 12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel , 12 Eylül askeri darbeye halkın katkısı, sevinci, Ana ve babaların TSK olan hayır duaları, torunlara, çocuklara verilen Evren isimleri, cadde ve okul isimleri hatırlanmalıdır değil mi?

17.     12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel bazı acı gerçekler göz ardı edilmemelidir. Askeri darbe teşebbüsleri başarısız olduğu takdirde, Türkiye gibi ülkeler batar, kendilerine kolay, kolay gelemezler. Bu nedenle hedeflere ulaşmak için tavizler asla verilmez, çok katı ve sert davranılır.  Askeri darbeler dizi filmleri gibi değildir. Doğru mu yanlış mı?

18.     12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel günümüzün bazı icraatların yargılanması tartışılması sizce daha anlamlı olmaz mıydı? Örneğin; günümüzde Askeri darbe paranoyası ile Ergenekon, Balyos,  Andıc v.d. davalarla özellikle hükümet yönetimi muhaliflerinin, şeriat düzenine, ve Türkiye toprakları üzerinde Kürdistan eyalet devletinin kurulmasına karşın etkili olabileceklerin gelişi güzel yıllarca   tutuklanmaların tartışılması sizce daha anlamlı değil midir?

19.     Hatta 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası askeri darbeyi Türkiye´de yargılamadan evvel günümüzün icraatları değerlendirilsin, Devletin sözünün geçmediği, kurtarılmış Kürdistan olarak tanımlanan ve Yurtdışına kabul ettirilen Güneydoğu ve Başşehir  Diyarbakır´a bakılmalıdır?

20.     Türkiye de, 12 Eylül 1980 gibi askeri müdahalelerin tek sorumlusu vardır! - devleti yönetmeğe kalkışan siyasilerdir, bürokratlardır. Esas sorumlusu ise bunları seçen ve gelişmeleri onaylayan, gelişmelere seyirci kalan, tepkisiz kalan halkın ta kendisidir.  Suçu, suçluları dışarıda değil kendi içimizde aramalıyız.

21.      12 Eylül 1980 askeri müdahaleyi, müdahaleyi görevleri gereği üstlenen o zamanın TSK´nin kuvvet komutanlarından bugün hayatta kalanları yargılamak sizce doğrumu?

22.      12 Eylül 1980 askeri müdahalenin hazırlattığı anayasa ile bugün hazırlatılan yeni anayasa arasında fark sizce nedir ve yeni anayasa çalışmaları bu haliyle doğrumudur, Yeni anayasa hazırlamanın esas amacı gerekçesi sizce nedir? Dine dayalı, teokratik bir cumhuriyet devletin kurulmasını ve Tarihte Türkiye toprakları üzerinde hiç var olmayan bir Kürdistan devletinin kurulmasını sağlamak midir?

 

Soru sormaya sizler de devam edebilirsiniz.

 

Askeri müdahalelerin, darbelerin bilimsel olarak sorgulanması ülke için bir kazanımdır. Türkiye de ki askeri müdahaleleri günümüzün hükümet ve tarikat -hareket güdümlü hukuk sistemi yargılayamaz. Sadece TSK´dan öç alma ve TSK zayıflatma peşindedirler. Tabi bu benim bir vatandaş olarak kişisel tarafsız, korkusuz, düşünce ve değerlendirmelerimdir. Soruları yazımı saçma sapan da bulabilirsiniz! Saçma sapan sorulardan da bazı gerçeklere de varılabileceği unutulmamalıdır.

……………………..

 

·        KİŞİLİK, TEKNOLOJİK, KÜLTÜREL, EĞİTİM  GELİŞMİŞLİĞİ SEKTEYE UĞRAMIŞ İNSANLARDA, TOPLUMLARDA KARAKTERİSTİK OLAN BİR FENOMEN ; “ KİŞİSEL ÇIKARLAR BEKLENTİSİ İLE GÜÇLÜYE KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLILIKTIR, GÜCLÜYÜ  TÜRKİYE SENLE GURUR DUYUYOR DEYİP HAVALANDIRMAKTIR, İLAHLAŞTIRMAKTIR,  TAPINILAN O GÜCLÜ HELE TÖKEZLENİP BİR DÜŞSÜN Kİ,  TEPYEKÜN NE LANETLENİLİR VE UNUTULUR ”.  TÜRKİYE’DE VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE BİR ÇOK AZI VUKUATLAR, OLUMSUZ OLAYLAR, GELİŞMELER VE KARARSIZLIK BU ŞEKİLDE AÇIKLANABİLİR!

·        DEMOKRASİ; ÖZVERİ, BİLGİ, İLGİ, SORUMLULUK, SAHİPLENME İSTER. YANİ; DEMOKRASİ  ÜLKEDE ÇOĞUNLUK HALK TARAFINDAN  HAK EDİLMEK VE FIRSAT ESİTLİGİNİN GÖZETİLMESİNİ İSTER.  Bırakın ülkenin başkentini veya hangi yüzyılda yaşadığımızı bilmemesi, daha hangi senede, 2012´de yaşadığını bilmeyen halkın çoğunluğu olan ülkelerde Demokrasiden bahsedilemez!  İnsanoğlu; öğretmediler, göstermediler yerine neden kendim öğrenemedim, göremedim, kendimi geliştiremedim diye  kendine sormalıdır.

Sorulara önyargısız, tarafsız, korkusuz, ona buna diyet borcu olmadan cevaplar verin !

Cevap anahtarı ve yorumlar daha sonraki makalede yer alacaktır,                                                     Makalenin devamı için tıklayın

357

İSLAM ÜLKELERİNİ SÖMÜRENLERİN, BASTA İNGİLİZLER OLMAK ÜZERE BATILILARIN

GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ GÜNÜMÜZDE KULLANDIKLARI BAŞLICA YÖNTEMLER

 

İslam Ülkelerini sömürenlerin, basta İngilizler olmak üzere Batılıların geçmişte olduğu gibi günümüzde kullandıkları başlıca yöntemler:

1.      Yozlaştırılmış dini inançları ve yobazları kullanmaktır. Burada en önemli silah dindir, inançların dini duyguları yönlendirilerek toplumlar, ülkeler kendi menfaatleri doğrultusunda kullanılıyor, zenginlikler sömürülüyor.  

2.       Halkın Müslümanların birlikteliğini azınlıkları kullanarak sabote etmektir. 

3.      Müslüman devletleri her yönüyle borçlandırmak, kendilerine muhtaç ettirmektir,

4.      Geliştirdikleri Teknolojilerini özellikle üstün silah gücünü kullanarak her yönüyle çökertmektir. 

5.      Kendileri ile uyum içinde çalışabilecek, sorun çıkarmayacak Müslümanları, azınlıkları eğiterek, zenginleştirerek devlet yönetiminde yuvalanmalarını sağlamaktır…

  Müslüman ülkelerin bunların şerlerine karşın mücadele gücü, ancak kendilerinin geliştireceği nükleer, laser silahları ile mümkün olacaktır.

 

358

Hacerana Girit Usulu Taze Enginar-Anis Cayi     21.4.2012

359

Hacerana Girit Usulu Zeytinyağlı Anisli Piyaz     21.4.2012

360

Hacerana Girit Usulu Zeytinayagli Anisli Kuru fasulye   21.4.2012

361

Hacerana Girit Usulu Taze Enginar-Bakla Salatası    21.4.2012

362

Hacer Ana Girit Usulu Naneli Lor Boregı, Kahvaltılık   28.4.2012

363

Hacer Ana Girit Usulu Oglak Ciger Yemekleri    28.4.2012

364

Hacer Ana Girit Usulu Oglak Etli Enginar Sulu Yemegı  28.4.2012

365

Hacer Ana Girit Usulu Sucuklu Yumurta Yemegi

366

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Enginarli Bakla Yemegi

367

Günümüzdeki ARGE ve Milli Eğitim Türkiye’yi güvenli, huzurlu ve refah düzeyi yüksek geleceğe taşıyacak

nitelik ve nicelikte değildir!

 

 Devlet teşvikli bir çok ARGE çalışmaları  şekilcilikten öte değildir. Ülkenin kalkınmasında katkı payı yok denecek kadar azdır. Okullarımızdan ise ezberciliğe, şekilciliğe, kolaycılığa, ve kayırmacılığa dayalı testvari eğitim öğretim sistemiyle çoğunlukla diplomalı kara cahiller, müşküller, problemliler, kontrolsüzler, mesleki acizler, hindikafalılar, statükocular yetiştirilmektedir. 

368

Türkiye Mirasbuldular Gibi  Sat Ve Ye Beynikör Zihniyeti İle Yönetildiği Görüsündeyim,

Yabancılara Taşınmaz Gayri Menkul ( Toprak, Bina, Maden Ocakları, Arsa V.B.) Satışına İzin Veren Yasa Düzenlemesini Ülke Çıkarlarına Ters Düşmektedir.

 

Ülkenin değerli Fabrikaları,  bankaları, kurumları,  otelleri, tatil köyleri,  koyları, madenleri, birçok işyerleri v.d. çoğunlukla yabancılara satılmıştır,  kiralanmıştır.  Satacak ne mi kalmıştır!  Sıra, ülkenin kutsal topraklarının yabancılara satılma aşamasına gelinmiştir. Devleti yönetenler ve bazılarımız özellikle belli şirket sahipleri özellikle mütahitler, emlakçılar, haraççılar ; bu üzücü olayı büyük bir marifetmiş gibi kamuoyuna sunuyorlar, savunuyorlar. Türkiye kaosa ve iflasa sürüklenerek  Lübnan, Yugoslavya,  Irak gibi bir sona dönüşmesi an meselesidir. (Bu görüşlerimde yanılmamı ve saçmaladığımı diliyorum! Daha evvelki bir çok öngörülerim gerçekleşmesi ile daha da endişelendiriyor.) 

369

PKK´nin Türkiye’den Ayrılıp Federatif Veya Bağımsız Ayrı Bir Devlet Kurmalarına Hiç De Gerek Yoktur;

Oldu Olacak, Türkiye Cumhuriyeti  Devlet Adini, Kürdistan Olarak Değiştirsinler !

 

Türkiye´yi Doğusundan Batısına, ta Ayvalığa kadar, Doğusundan Güneyine ve Kuzeyine kadar yayılarak işgal etmişlerdir, yerleşmişlerdir.  Neredeyse bütün devlet kurumlarına sızıp istedikleri kararları, izinleri alıyorlar. Bir çok iş yerleri, ticaret ellerinde, Uyuşturucudan tutun ta kadın ticaretine her türlü yasa dışı sektör onların kontrolünde.  Haraç kesen azılı mafya babalarından tutun mahalle kabadayıları da onlardandır.  Sayısız apartmanların, hanların, villaların, rezidansların,  gazinoların tapuları onların ellerinde.  Yüzlerce binlerce dönümlük çiftliklerin, arazilerin,  toprakların, kıyıların, koyların v.d. onların egemenliğinde,  Neredeyse devletin bütün ihalelerinde onlar var ve kendi adamları çalıştırılıyor, …

 

Kendilerinden olmayanları düşman belleyip kazıklıyorlar, zehirliyorlar. Kendilerine yan bakanlara saldırıp ölesiye dövüyorlar,  bıçaklayıp hastanelik ediyorlar.  Kendilerinden olmayanların  mallarını mülklerini, paralarını tefecik yöntemiyle; (sahte dostluklarla güven kazanıyorlar, daha sonrada ağır borçlandırıp) alıyorlar, satıp paraya çeviriyorlar. Özellikle Bati da, kıyı bölgelerinde, İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Bursa, Adana, Mersin gibi büyük şehirlerde, Ayvalık gibi kıyı yörelerde kendilerinden olmayan gençleri kandırıp, tuzağa düşürüp uyuşturucu ile zehirliyorlar,  daha sonra fahişeliğe ibnelige, hırsızlığa, sürüklüyorlar. Uyuşturucu  kuryeliğine,  onlar adına zehir satan para getiren motor olarak kullanıyorlar. Uyuşturucuyu ta ilkokullara kadar soktular! Geldikleri her yerleşim biriminde çok hızlı bir şekilde çoğalıp yerlileri kaçırtıyorlar, kendi mahallerini kurup gettolaşıyorlar. Her yeri çok ucuza satın alıyorlar, yerli halkı mıntıkalarından kovuyorlar. …

 

Ülkenin haracını onlar kesiyor. destekledikleri PKK terörü ile  ülke ekonomisine çok ağır darbeler veriyorlar. Ne hikmetse kendilerinden başka, devlet dahi herkes hep suçlu. Mazlumu özellikle dışarılarda çok güzel oynuyorlar. Çalışmayı pek sevmezler, bırakın vergi ödemeyi, elektrik, su gibi bir çok hizmetin parasını ödemeden kacak kullanıp aşırı israf ediyorlar. (Örneğin Van´da bir kaç apartman sahibi olanlar dahi devlete vergi ödemekten kaçınıyorlar.) Sanki her kez onlar için çalışmalı ve onlara haraç ödemeliler. 

 

Canları estiğinde bir araya gelip etrafa saldırıp ateşe verip terör, korku saçıyorlar. Hiç yerine gariban genç ihtiyar demeden insanları yakacak, kesecek kadar canileşiyorlar. Kendileri hep mazlum ve masum, kendilerinden olmayanları ise özellikle devleti hep suçlu görerek nefret ederler. Her fırsatta  devleti, hükümeti, Türkiye´yi kötüleyerek,  yok etmeğe, batırmağa çalışırlar. Türkiye battığında onlarda yok olup gideceklerinden haberleri yoktur.

 

Ta Osmanlılar zamanından beri, Söylenilenlerin tam aksine, Türkiye kurtuluş mücadelesinde dahi Batılılar tarafından yönlendirilip Türkiye aleyhine kullanılmışlardır. Türkiye´ye çok büyük zararlar vermeğe halen devam ediyorlar. Bugün bile  sözlerinin geçtiği bütün devletler, ülkeler örneğin, Iran, Suriye, kaos ve kargaşa içerisindedirler. Iranı ve Türkiye´yi de kaosa sürükleyip Türkiye, Iran, İran, Suriye Toprakları üzerinde Büyük Kürdistan hayalindedirler. Bu hayal Batıların enerji ve hammadde çıkarları gereğince de pompalanıyor. …..

 

Bu olanaklar, nimetler bırakılıp Türkiye’den gidilir mi?

 

Kuzey Irak Türkiye katılıp Türkiye Cumhuriyeti yerine Büyük Kürdistan Devletini ilan etsinler diye yazamayacağım! Nedeni Batılılar Enerji ve hammadde ve nakit para rezervlerin bulunduğu bölgelerde kendilerinden olmayan, Hıristiyan dışı güçlü bir devlete asla tahammül etmezler. Ve Batılılar; kendi çıkarlarından asla taviz vermezler, Onlar için Post modern sömürücüler  için İnsan hakları, Demokrasi, hak-hukuk, merhamet, onur, insanlık v.d. bir bahane! . kendi çıkar bölgelerinde büyük ve güçlü bir devleti, ülkeyi mutlaka ne yapıp edip bölerler ve parçalayıp dağıtırlar, güçsüz ve kendilerine muhtaç hale getirirler.  …..

 

Kısaca, Türkiye bir bütündür, Bir bütün olarak kalması herkesimin hayati çıkarlarındadır.

Bazı düşünce, görüş, gözlemler, fikirler çekinilmeden kamuoyunda tartışmaya sunulmalıdır. Ancak bu suretle birbirimizden öğrenir, birbirimizi tanır, yanlışlarımızı görür, daha sağlıklı, yararlı yeni fikirler, ameller ortaya çıkar.

YAZIMIN AMACI KİŞİ VE KİŞİLERE HAKARET, SAYGISIZLIK ETME YADA AKIL VERME  DEĞİLDİR, HADDİM DE DEĞİLDİR. BU ÜLKEDE YASAYAN VE İYİ KÖTÜ OLAYLARDAN ETKİLENEN BİRİ OLARAK YAZILARIMI TARTIŞMAĞA SUNMAK İSTİYORUM. TÜRKİYE GÜÇLÜ, ZENGİNE, HUZURLU, GÜVENLİ İSE BU ÜLKE VATANDAŞLARI OLARAK, TÜRK, KÜRT, ERMENİ, RUM, SÜRYANİ, ARAP, BOŞNAK BİZLERDE GÜÇLÜ, ZENGİN, HUZURLU VE GÜVENLİ OLURUZ. SAĞLIKLI, HUZURLU, ZENGİN BARIŞ ORTAMINI SAĞLAMAK HEPİMİZİN GÖREVİ VE KATKISI OLMALIDIR. 21 YÜZYILDA FAŞİST, NAZİ TİPİ KAFATASÇI MİLLİYETÇİLİĞE, ULUSALCILIĞA YADA DİNİ YOBAZLIĞA DAYANAN ŞERİATÇILIĞA VE  VAHŞİ KAPİTALİZMİN GÜLCÜNÜN SÖMÜRMESİ, KULLANMASI SİSTEMİNE YER YOKTUR.

21 YÜZYILDA İNSANCA YASAMA VE KAYNAŞMA DEĞERİ ÖNCELİKLİDİR, ÜLKE SINIRLARININ KALDIRILDIĞI GLOBALİTET YANİ DÜNYA VATANDAŞLIĞI SÖZ KONUSUDUR. DÜNYANIN SAHİPLERİ ÜZERİNDE YAŞAYANLARIN BULUNANLARINDIR. DÜNYA İNSANI DÜNYANIN HER BİR YERİNDE BELLİ KURALLAR ÇERÇEVESİNDE YAŞAMA VE DÜNYA NİMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI VARDIR.

Birleşmiş Milletlerin 21 Yüzyılda insanlık yaşamı değerinde daha etkileyici rolleri üstlenmesi kaçınılmaz olacaktır. Birlemiş Milletlerin tabi ilk yapması gerekenlerin başında güçlü devletlerin Birleşmiş Devletleri üzerindeki hegemonyasını ayrıcalığın ortadan  kaldırılması olacaktır. Hayal değil, insanlığın geleceği için gerekmektedir. İNSANLIĞIN İYİ GELECEĞİ İÇİN DE AMANSIZ SİLAHLANMA YARIŞI KADAR, CEVRE KİRLİLİĞİ KADAR, DÜNYA NÜFUS ARTIŞI KONTROL ALTINA ALINMALIDIR.

370

Türkiye, üretici idareli tutumlu olmaktan ziyade, çok israflı,

ürettiğinden çok fazla harcayıp borca batan bir tüketici devlet konumundadır.

 

Türkiye´de üretim artırılarak sanayileşmesi gerektirirken, Tüketmeye dayalı büyük alışverişi merkezleri açılması garipsenecek bir gelişmedir.  Halkın alışveriş etmesi para harcaması  için bir şeyler üretim satması lazımken,  birbirlerini kazıklayarak, devleti dolandırarak borçlanarak, elde avuçta ne varsa satarak, dilenerek tüketime dayalı bir yasam tarzı tercih ediliyor.

 

Türkiye´de Hak Hukuk Adalet; Eskidende Dünde Yoktu, Bugünde Yoktur!

 

Basit bir örnek,  Ayvalık Cunda´da 80 yıllık tapulu ve her sene vergileri de aksaksız alınan baba yadigarı yerimiz Ayvalık Belediyesi tarafından keyiflerince uzun yıllardır işgal edilmiştir. Süregelen bu hukuksuzluğa karşın yasal yollardan çare arama dahi  bulunmuyor. (“Devletin kurumları her zaman haklidir, Kurumların saygınlığı nedeniyle vatandaşlara karşın hakli bulunmalıdır” Diktatörlüklere has yargı sistemi hala devam ediyor. Türkiye bu zihniyetle Avrupa İnsan hakları mahkemesinde davaları kaybedip, milyonlarca para ödemeğe mahkum ediliyor. Bizlerin de son umudu davayı insan hakları mahkemesine taşımak, ve kayıp yılların hesabini sormaktır! Eskiden idari mahkemeden sonra hemen insan hakları mahkemesine başvuruluyordu, simdi yeni yasa düzenlemeleri direkt başvurmayı engellenerek, davanın süresi uzatılarak dava seyri hükümet ve kurumsal çıkarlara göre değiştirilmeğe çalışılıyor! Bence bu düzenlemeden evvel hakimlerin hatalı kararları ve kurumların keyfi tutumları nedeniyle oluşan zararın bizzat kendileri tarafından karşılanmasını sağlayan yasa çıkarılması çok daha isabetli olurdu! )

Diğer taraftan bakıyorsunuz  sonradan dışarıdan gelenler  adamını bulup yedirip, içtirip, yada tehdit edip istediklerini yapıyorlar,  imar, yapı inşaat izni, her türlü  ruhsatı izni alıyorlar, istedikleri şekilde imar değişikliklerini Belediyeden geçirtiyorlar. Sen normal vatandaş olarak yasal yollardan hakkını dahi alamıyorsun. Yasal yollardan hakini arıyorsun diye yıllarca mahkemelere süründürülüyorsun, bir nevi yasal yollardan hak aradın diye cezalandırılıyorsun, hatta belediye çalışanları tarafından da alay konusu ediliyorsun… O kadar ki, Koskoca Ayvalık Belediye Başkanlığı kendisine karşın Balıkesir İdare mahkemesine açtığım davaya karşın cevap vermeyi bile gereksiz buluyor. iki yil beklemeden sonra ne İdare mahkemesinden çıkan sonuç ise daha üzücü, vahim! İdare mahkeme ile Ayvalık Belediyesi arasında sanki karşılıklı bir dövüş izlemini veren bir karar.

Dava dosyalarını internetten aşağıdaki linklerden sizlerde indirip inceleyebilirsiniz. 

 

http://www.dr-huso.com/makale/makale219.htm

 

Ayvalık Belediyesi – İdari Mahkeme, taslak dilekçeler, h. özden

 

 

 Sonrada Devleti yönetmeğe kalkışanlar demokrasiden insan haklarından, hak hukuktan, Allahtan palavraliyorlar.

371

Hacer Ana Girit Usulu Balli Dogal Gül Receli

372

Hacer Ana Girit Usulu Balli Cilek-Karadut-Gül Receli

373

Hacer Ana Girit Usulu Balli Karadut-Gül Receli

373

Hacer Ana Girit Usulu Pida, (Köfetli, Keci peynirli, Yumurtali,..)

374

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Karniyarik

375

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Kurabiyeler

376

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Rezene-Ispanak- Enginar Böregi

376

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Pazi, Asma Sarmali Dolma

377

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinayagli Bol Taze Naneli Ic Bakla Yemegi

378

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Taze Bakla ve Enginar Karisimli Pirinc Pilavi

379

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Anisli Taze Bakla Sulu Yemegi

380

Türkiye Gerçek Demokratikleşmeye, Kalkınma ve Gelişmeye kaliteli siyasilerle ve bürokratlarla erişilebilir!

      Kaliteli, eğitimli, kişilikli siyasilerin, milletvekillerin, bürokratların, yöneticilerin seçimleri ile ilgili yasa ve yönetmeliklerin düzenlenmesi ile başlamalıdır. Bence Yeni anayasa ve başkanlık çalışmaları yerine bu gibi konular gündeme getirilip tartışılmalıdır. Türkiye devlet kurumlarında gözlenen keyfilik, korupsiyon, yolsuzluklar, torpilleşme, ahbap -çavuş iliksileri, şimdiye kadar yaşanan ve bundan sonrada yaşanacak birçok olumsuzlukların, geri kalmışlılığın, huzursuzluğun, yokluk ve yoksulluğun, askeri darbelerin, ekonomik ve siyasi krizlerin ana nedenleri olduğunu birçoğumuz biliyordur. Buna rağmen gerekenler yapılamıyorsa, en azından seçimlerde ve halk oylamalarında yerinde oy kullanılmıyorsa ulus olarak geri zekâlılar olarak kullanılmağa, kakılmağa, sömürülmeğe yok olmağa da mahkûmuzdur.

381

ACIMA, GÜN GELİR ACINIRSIN!

YADA,  SENİ YOK ETMEK İSTEYENİ GÜCÜN VE CESARETİN YETİYORSA İLK FIRSATTA TAMAMEN YOK ET,

 YADA ZAMAN GELİR YOK OLURSUN.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yönetimini, demokratik düzeni yıkmaya kalkışacak siyasilerden ve yalakalarindan zamanında gerekli müdahale ve hesap soramayan sorumlular bu gün Demokratik düzeni yıkmak, darbe hazırlamak terörist örgüt kurma ve üye olma suçları ile tutuklanarak cezalandırılıyor.  Ülkeyi çıkmaza kaosa sürükleyenler el üstünde bulunduruluyor. V

 Bu olumsuz kara gelişmelere çaresiz  seyirci kalmak en üzücüdür. Siyasetteki ana ve yan muhalefetlerin devlet yönetiminde söz sahibi olan ve olması gereken kurumların zayıflığı, acizliği, korkaklığı bu gelişmelere yol acıyordur.

Muhalefet, herkes tarafından bilinen olumsuzlukları, yolsuzlukları, koruplari, tehlikeleri halka kamuoyuna televizyonlardan açıklayarak şikayete bulunarak acizliğini ortaya koymak olmamalıdır. Hükümet kadar muhalefetin de icraatı, yaptırım gücü, direnci, cesareti, mücadelesi burada önemlidir. Muhalefet hükümeti, devletin kurumlarını, belli kişileri halka şikayet etmeden evvel, şikayete neden olan eylemlere karşıt eylemlerle yanıt vermek cesaretini, gücünü kendinde bulmalıdır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye de bir çok olumsuzlukların, gelecek kaygıların ortaya çıkmasında hükümet icraatı, fiilleri kadar muhalefetin de kötü eylemsiz, sönük, korkak, pısırık icraatlarında katkısı vardır. …. Muhalefet pasif, korkak eylemsiz olmamalıdır. Kanunlar çerçevesinde gerekenler yapılmalıdır. Karşı taraf yasaların demokrasinin açıklarını kullanarak devletin kurumlarını, yargıyı, güvenlik güçlerini, istihbaratı ele geçirip, istediği şekilde kararlara müdahale edebilecek güce ulaşmasına müsaade edilmemeliydi. Mecliste karşı tarafın her istediği demokrasi maskesi altında yasalaşıyor, muhalefetin sesi yok ediliyorsa, o zaman muhalefet mecliste daha farklı şekilde karşın tarafın anlayacağı dille, eylemlerle hareket etmesi, gerektiğinde eylemleri sokağa taşırması, halkı kazanması gerekiyordur.Halkı kazanmak içinde güven ve saygınlık umut gereklidir!

Demokrasilerde demokratik yaslara uyma zorunluluğu vardır, yasaları kendi çıkarlarınıza, kötü emellerinize, hayallerinize göre demokratik düzen perdesi altında düzenleyip uygulama imkanı yaratılmamalıdır.

(devleti yönetenlerin ve devlet yönetiminde söz sahibi olanların bir çoğunda devlete, halka en iyi hizmet aşkı ön plana çıktığı görüsünü paylaşıyorum. Bu amaçla da beşeri görüşleri, bilgileri, tecrübeleri  doğrultusunda çalıştıkları düşünenlerdenim. Bazı kararlarda onların iyi niyetlerinin suiistimal edildiği kanaatindeyim. Bazı konularda çok daha farklı düşünen,   iyi niyetleri suiistimal edebilecek  ve dış destekli radikal kesimlerin,  ser güçlerin bulunduğu da bir gerçektir...)

 

(Tekrar tekrar hatırlatmakta yarar vardır; sadece Almanya´yi ve komşularını değil bütün Dünya devletlerini, İnsanlarını olumsuz etkileyen Hitler Diktatör tek adam  Nazi Despot  rejimi Askeri darbe ile değil, demokrasinin içinden meclisten çıktığı unutulmamalıdır.  Demokrasi; her türlü kötülüklere de uyarlanabilen bir devlet yönetimi olduğu da unutulmamalıdır. Ve demokrasi gelişmişlik düzeyi yüksek, ekonomik sorunların büyük kimsini aşmış, bilgi, kültürel ve teknolojik gelişme düzeyi yüksek halklarda, milletlerde  aksaksız uygulanabilen bir devlet yönetim sistemidir.  Örneğin, Almanya’daki demokratik devlet yönetimini bırakın Mısır`da Türkiye´de dahi aksaksız uygulayamazsınız. Devleti yönetimi sistemlerinizde ortaya çıkan problemlerin çözümünde mutlaka çevresel etkenler, ortam  sinir koşulları ve bazı varsayımlar dikkate alınarak uygun alternatif çözümler üretebilir ve güvenle uygulayabilirsiniz.

382

Hacer Ana Girit Usulu dogal aromali, taze meyve, cicek nektarlari

383

Hacer Ana Girit Usulu Keci Peynirli, Cevizli Sulu Zeytinyagli Kabak Yemegi

384

Hacer Ana Girit Usulu Kuzu Etli Firinda Zeytinyagli Patetes Yemegi

385

TÜRKİYEDE DÜRÜST  VE ALİN TERİ İLE CALİSAN INSANLARIN,  İSCİ VE MEMURLARIN

 GEREKLİ ÜCRET İYİLESTİRMELERİNE KAYNAK YOK!

ADİL OLMAYAN, FIRSAT EŞİTLİĞİNİN SAĞLANAMADIĞI, BİRİ CALAR YER,  DİGERİ ÇALIŞIR BAKAR, AC YATAR YÖNETİMLİ ÜLKELER GELİŞEMEZ, ZENGİNLESEMEZ, ZAMANLA BORÇLANIP SATARAK ÇÖKERLER BİTERLER.

   

     Denilirken, daha fazlasını verdiğimizde ise ülke ekonomisi çöker tehditleri baslarken, Yunanistan gibi iflas ederiz diye gözdağı verilirken, ayni devletin ve ayni siyasilerin devletin parasını kendilerine ve yandaşlarına, partizanlarına bol kepçeden  dağıtmasını biliyorlar ve islerine geldiğinde de devletin kaynak sorunu kendileri ve partizanları için bulunmuyor!

 Çalışan memur ve işçilere gelince kaynak yok, imkanlar kısıtlı; belli bir kesim için ise her şey bol, her şey iyi, ülke ekonomisi çok iyi, ….

TÜRKİYE’ DEKİ GELİR ARTIŞI NORMAL VATANDAŞA, DOLAYLI YOLLARDAN DAHİ, HİÇ YANSIMIYOR. VATANDAŞ ARTAN PAHALLILIK VE VERGİ HARÇLARLA, HARAÇLARLA DAHA DA YOKSULLAŞIYOR.   Bu ülkede yasayan biri olarak bunu hissedenlerden biriyim. Doçent statüsünde aldığım aylıkla ayin sonunu getiremiyorum.  Her gecen yıl daha sıkıntılı, Devletin her yıl verdiği zamlar, kira yükselişine, yakıt artışlarına, artan gıda masraflarını dahi karşılamıyor. Bu nedenle devlet maaşlı dürüst çalışanlar torpilsiz memurlar için yasam her gecen yil daha da vahimleşiyor.  Isciler, özellikle sesleri cikmayan, yanki bulmayan köylüler, ziraat ameleleri (bir nevi Türkiye´deki köleler)  icin yasam cekilmez hale dönüsüyor.   ….

 

Kamuoyuna mal olmuş haberlerden bir iki örnek; 

24/12/2011 Kıyak emeklilik için haydi eller havaya Vekiller son dakika önergesiyle önceki gece yarısı emekli maaşlarını düzenleyen yasayı değiştirdiler ve maaşlarını 8050 liraya çıkardılar

Vekiller Kıyak Emeklilikte %100 ZAM Anlaştı: 8bin lira, 2 yılda Emeklilik. Halka %2 zam

17 Aralık 2011 Vekil danışmanı maaşına yüzde 170 zam AKP ADALETİ, Adaletsiz Parti Yeni bir düzenlemeyle milletvekili danışmanının maaşı 2000 TL'den 5400 TL'ye çıkarıldı.

Başbakan Yardımcısı Babacan’ın kayınçosu, Başbakanlık Tanıtım Ajansı’nın Dubai Temsilcisi oldu. Kayınçoya 28 bin dolar maaş bağlandı.

 

Bu İnsanlar, ülkemize hangi isler ,hangi katkılar, kazançlar ve görevler için bu kadar parayı alıyorlar ve nasıl seçiliyorlar?

Bu görevler için her kese fırsat eşitliği tanınıyor mu? Görevlendirme atamalar hangi kriterlere göre yapılıyor, kimler nasıl değerlendiriyor ve seçiyorlar?

Özel sektörde bu sorulara kimsenin diyeceği yoktur, fakat demokratik sosyal devlet yönetimlerinde  her vatandaşın bu sorulara diyeceği ve cevap isteme hakki vardır.

 Arama motorlarından Türkiye´deki yolsuzluk, zamlı maaşları ve Üniversitede çalışan bizlerin maaş ve ücretlerini diğerleri ile kıyaslamak için  internetten indirip değerlendirmeyin, ben gibi moraliniz bozulur, …

386

Türkiye göründüğünden daha zengindir, güçlüdür ve hızlı gelişme potansiyeline sahiptir.

En Büyük engelleri; dindir, bölgesindeki çıkar guruplarıdır, koskoca Osmanlı İmparatorluğu batıran da bunlardır.

387

Türban konusu hakkında biraz farklı bir yaklaşımla görüşlerimi, gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum!

1.      Türban meselesi sadece üniversitemizin problemi değil, ülkenin bir sorunu haline getirilmiştir. Çözümü üniversite dışında siyasidir.  Bence üniversiteler, ülkenin hayati çıkarları söz konusu olmadığı sürece ülke sorunlarında görüş bildirmekle yetinmelidirler.  (Rektörlükler türbanı sorun ediyorlar, mevcut yönetimle iyi iliskileri olmadığı için   belli çevrelerce suçlanıyor. Bir kesimde türbana karşın gerekli müdahaleler yapılmadığı için rektörlükleri suçluyorlar…)

2.      Ben şahsen öğrencilerin kılık kıyafetine bakılmaksızın, ister türbanlı, ister uzun etekli, ister kısa etekli, ister kısa yada uzun şortlu, ister pantolonlu, ister poşulu, ister bıyıklı, ister sakallı, ister sarıklı, isterse de üniformalı üniversitelerimizde derslere alınmaları taraftarıyımdır. Üniversite ögrencileri kendilerini bu kıyafetlerle rahat, mutlu hissediyorlarsa, özdeşleştiriyorlarsa buna kimsenin bir diyeceği olmamalıdır.        21. Yüzyılda Türkiye, Üniversitelerimiz bu soruna takılı kalmamalıdır. Öğrencilerin kılık kıyafetleri kurumun özellikle üniversitelerin saygınlığını zedeler görüşü yersizdir. Üniversitelerimizde kendilerini elit diye tanımlayan Allahsızlar, yüzsüzler keyfi uygulamaları ile dört duvar içinde gelişi güzel çıkardıkları yasa ve yönetmelikleri ile yıllarca ben gibi bir çok akademisyenin kariyerlerini hayatlarını berbat ettiler, maddi ve manevi büyük zararlara uğrattılar, yüksek öğretimin gelişmesini yıllarca engellediler,… Kendi çevrelerinden olmayanları, tanımadıklarını üniversiteden uzak tuttular. Bunlar hiç görülmüyor, turbana bakılıyor.

Bununla ilgili çok kısa bir olay; eskiden Ayvalık´a, Cunda´ya ülkenin farklı yörelerinden memurlar, işçiler geliyordu. Gelenlerden birçoğu kapalı hatta peçeli olanları dahi vardı. Cundalılar bunlar peçeli, türbanlı diye dışlamadılar, korkmadılar, onları olduğu gibi kabul ettiler, aralarına aldılar, kısa sürrede kaynaştılar. Sonuç?  Zamanla başı kapalı, peçeli olanlar kendiliklerinden açılmağa başladılar.

3.      Türban meselesinden evvel üniversitelerimizde tartışılacak çok daha önemli sorunlar bulunmaktadır.  En basta kaliteli eğitim, öğretim, Daha sonra maaşlar ve ücretler, fırsat eşitliğine ters düsen yasa ve yönetmelikler, keyfi uygulamalar, üniversitelerimizde çalışanların özlük hakları, kampüsümüzdaki yeşil alanın betonlaştırılması

4.      Ben şahsen doçent unvanlı atanması hala yapılamayan öğretim üyesi olarak aldığım maaşla, ücretle ayın sonunu getiremiyorum, hala cepten tamamlıyorum. Yeni mezun bir polis memurun, uzman çavuşun, subayın, kurumlarda ve özel sektörde çalışan mühendisin eline gecen para. bir öğretim üyesine layık görülenden çok daha fazladır. Bu konuda gündeme getirilsin, tartışılsın gerekenler yapılsın. Evde hanım dahi, bir daha dünyaya gelirsem öğretim üyesi memurla evlenmiyecegim diye söylenip duruyor, oda isyanda! (Üniversitede çalışan öğretim üyeleri tip, dişçilik fakültelerindeki öğretim üyeleri ve diğer torpilli öğretim üyeleri gibi kadar şanslı değiller. Proje, danışmanlık ek gelirleri kısıtlı ve ahbap çavuş ilişkilerine göre alınıyor. İstisnalar kaideyi bozmaz kuralı burada da geçerli, proje ve danışmanlıklar belli torpilleri ödüllendirmek için değerlendiriliyor.)

5.      Üniversitemizde doçent unvanını aldıktan sonra hemen, hiç vakit kaybı olmadan doçent atanması yapılanlar olduğu gibi, ben gibi bir senedir hala doçentlik atanmasını bekleyenler var. Bu uygulamada da övünülen üniversitemizle hiç bağdaşmıyor. Biraz bu gibi konuları da türban ve diğer siyasi konular yanında dile getirelim

388

TIP DOKTORLARINA, HEKİMLERE SON ZAMANLARDA ARTAN ŞİDDET OLAYLARINDA DOKTORLARIN, HEKİMLERİN,

HASTANE YÖNETİMLERİN VE TİP ÖĞRENCİLERİNE VERİLEN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN HİÇ Mİ HİÇ SUCU, ETKİSİ, KATKISI YOK!

Tıp doktorlarına, hekimlere son zamanlarda artan şiddet olaylarında doktorların, hekimlerin, hastane yönetimlerin ve tıp öğrencilerine verilen eğitim ve öğretimin hiç mi hiç sucu, etkisi, katkısı yok!   Örnek; - Diş kanal tedavisi için bir hastaneye gittim, koskoca prof unvanlı diş hekimi kanalı bulamayıp, açamayıp, dişimi oydukça oydu, büyük bir delik açarak yandan diş etimi zedeleyerek çıktı. Daha sonra diş kanalın taşlaşmış açılmıyor deyip berbat ettiği dişimin hemen alelacele çekilmesini istedi. Çektirmedim! Ertesi gün tanıdık birinin önerisi ile özele, bir dişçiye gittim. Özel diş hekimi dişimin berbat edildiğini söyleyerek çok kısa sürede diş kanalını açtı ve gereken tedaviye devam etti...  – Yine bir hastanede dişime kaliteli implant diye  adi implantı yüksek fiyata taktıklarını çok sonradan başka bir dişçide büyütülmüş ağız diş filmi üzerinden gösterilerek öğreniyorum. (Implant takacaklara önerim, mutlaka takılan yani kullanılan implantlar ile ilgili yazılı imzalı kaseli belge, sertifika  istesinler, aslında diş hekimlerin böyle bir belgeyi hasta istemeden vermeleri şart koşulmalıdır) - bir hastanede kapalı ameliyatla, laparakospi yöntemi  ile böbrek taşların temizlendi denilip, taburcu edildim, 3-4 ay sonra taşların yarısı olduğu yerde durduğu tespit edildi. Herhalde öğrencilere ameliyat yaptırılmış veya yoğun ameliyatlar nedeniyle ameliyat baştan savma yapılmıştır Kimi kime şikayet edeceksin ki,  (yapılan masraflar, çekilen acıların hesabını veren yok. Önerim hastaneden taburcu olmadan veya taburcu olduktan sonra hiç vakit kaybetmeden mutlaka ayni hafta içinde diğer bir yerde mutlaka böbreklerin ultrasonu gerekirse böbrek filmi çektirilsin ) - Bir hastanede parasız film için 4-6 ay sonraya gel diyorlar, paralı film için yada torpilli isen, hemen ayni güne film çekimi veriliyor. - Bir devlet hastanesinde sıra numarası alıp bekleme koridorunda sıranın size gelmesini saatlerce bekliyorsunuz, siz sırada beklerken özel yada torpilli hastalar içeri girip çıkıyorlar, hatta bazıları kapıda karşılanıp kapıda uğurlanıyorlar - Paran, torpilin, tanıdığın varsa hastanelerde doktorlar tarafından insan gibi bakılıyorsun, paran yoksa ve torpilsiz isen hayvan gibi kakılıyorsun - Haksızlığa, çağdışı uygulamalara karşı çıktığında yada yüksek sesle söylendiğinde, hemen  güvenliği çağırıyorlar, güvenlikten cesaret edip üzerinize de yürüyenler çıkıyor,  kalabalığın içinde bağırıp hakaret ediyorlar... 

Bunlar da hastanelerimizin, doktorlarımızın diğer bir gerçek yüzü. Hastanelere bilhassa bekleme salonlarında, ameliyathanelerde polis karakollarında olduğu gibi 24 saat aktif olan kaliteli çekim yapan video kamaraları konulmalıdır, yapılanlar görüntülerden takip edilmelidir, özellikle hastane yönetimleri bu görüntülerden olup bitenleri çok daha iyi kontrol etme imkânını bulabilirler.

Bu konular da konuşulsun, örtbas edilmesin!

389

TÜRKİYE´DE YÜKSEK ÖGRETİM ÖRGENCİLERİNİN DERSLERE DEVAMSİZLİK, VAKTİNDE GIRMEME

VE DERSLERE HAZIRLIKSIZ KEYİFLERİNE GÖRE KATILMA ALİSKANLİGİ !

 

·        YÜKSEK ÖĞRETİMDE AMAÇ; OLANAKLAR ÇERÇEVESİNDE örneğin MAKİNA MÜHENDİS ADAYLARINI EN İYİ ŞEKİLDE GEREKLİ MESLEKİ BİLGİLERLE, YETENEKLERLE, GÜZEL ALIŞKANLIKLARLA, öğrenme ve çalışma disiplini, KÜLTÜRLE ileriki MESLEK HAYATLARINA HAZIRLAMAKTIR!

·        DERSLERE ZAMANINDA GİRMEK, DERSLERE HAZIRLANMAK,  DERSLERE KATILMAK FİKİR VE DÜŞÜNCELERİNİ RAHATLIKLA ANLAŞILIR ŞEKİLDE BEYAN ETMEK, DERS İÇERİKLERİ İLE İLGİLİ TARTIŞMALARA KATILMAK,  ANLAYAMADIĞINI ÇEKİNMEDEN SORMAK, VERİLEN PROJELERİ ÖĞRENEREK YAPMAK VE ZAMANINDA  TESLİM ETMEK  V.B; GÜZEL ALIŞKANLIKLARIN GELİŞTİRİLMESİNE KATKI SAĞLAMAKTADIR.

·        EVDE ÖĞLENE KADAR UYUYA KALINACAĞINA, TEMBELLİK EDİLECEĞİNE OKULA ZAMANINDA GELİP DERSLERE KATILMAK ÖĞRENCİNİN YARARINADIR.  YÜKSEK ÖĞRENİM, CALIŞMA HAYATI, YAŞAM; TÜRK DİZİ FİLMLERİNDE YADA HABABAM SINIFI FİLMLERİNDE YANSITILDIĞI KADAR BASİT, KOLAY, SORUMSUZ DEĞİLDİR.  HELE MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ ÇOK ÇALIŞMAYI, DERSLERE KATILMAYI, BİRLİKTE ÖGRENMEYİ İSTEYEN ZOR BÖLÜMLERDEN BİRİDİR.

·        KALİTELİ BİR EĞİTİM, ÖĞRETİM İÇİN DERSTE HOCALARIN ANLATTIKLARI İLE YETİNİLMEMELİDİR, ÖĞRENCİNİN DE  KENDİ CABALARI GAYRETLERİ OLMALIDIR.

·        YÜKSEK ÖĞRETİMİM AMACI; SINAV HAFTALARINDA BELLİ SORULARIN CEVAPLARINI EZBERLEYİP,  YADA KOPYA ÇEKEREK DİPLOMA SAHİBİ OLMAMALIDIR.

·        TÜRKİYE’DE ÖĞRENCİLERİN DERSLERE DEVAM VE ZAMMINDA GİRME ZORUNLULUĞU TAKİP EDİLMESİ,  BÜTÜN DERSLERDE YOKLAMA ALINMASINDA YARAR VARDIR.. ÖĞRENCİLERİN CANLARI İSTEDİĞİNDE DERSLERE KATILMA ALIŞKANLIĞI ÖNLENMELİDİR

·       DERSLERE KATILAMAMA MAZERETİ OLAN VE VEYA  İTİRAZI BULUNAN ÖĞRENCİLER,  BÖLÜM BAŞKANLIĞINA, DEKANLİGA  BİR DİLEKÇE İLE MÜRACAAT ETMELİDİRLER. .   (h. özden)

 

390

21. YÜZYILDA DEMOKRASİ DEVLET YÖNETİMLERİNDE, VATANİN ÇIKARLARINDAN ASLA TAVİZ VERİLMEMELİDİR.

DEVLET VARSA VATAN VARDIR, VATAN VARSA İNSAN, İNSAN GİBİ VARDIR.

TÜRKİYE TAVİZLERLE PARÇALANIP YOK OLMA AŞAMASINA GETİRİLMİŞTİR,

ÖRNEK Mİ; DİYARBAKIR´DA, NEREDEYSE  BÜTÜN DOĞUDA DEVLET OTORİTESİ YOKTUR,  BURADA PKK  SÖZ SAHİBİDİR..

 

Demokrasi devlet yönetimlerinde, Ülkenin huzur güvenliği. Refahı, Sağlıklı gelişmesi için ülkenin ve devletin kısaca vatanin çıkarları önceciliklidir, bu çıkarlardan asla taviz verilmemelidir. Bir kez verildiğinde arkası siz yok oluncaya kadar kesilmez.

Devlet varsa Vatan vardır; Vatan varsa birey, toplum, halk, ulus, bayrak vardır. 

Günümüz Türk Siyasetçilerin, özellikle Ekran siyaset uzmanlarının,  Geçmişteki askeri müdaneleri günümüzdeki Arap baharını ne anlayacak ne de ders çıkaracak kapasitede değillerdir.  Bir çokları şimdilerde moda olan klişeleri kirik plaktaki gibi ayni anlamsız saçmalıkları kirik plak gibi söyleyip durmaktalar. (dün bir TV´deki açık oturumu izledim, geniş bir siyasi yelpazesinde konuşanlar kadar soru soranlarda dar görüşlü, bilgisiz, korkak, çekingen idiler, üzüldüm! Allah Türkiye nin, bizlerin yardımcısı olsun demekten kendimi alamadım. İnsan halkın önüne çıktığında konuşulacak, tartışılacak konulara biraz hazırlıklı gelir. İktidar yanlıların birbirleri ile kör dövüşü andıran fakat iktidara yaranma yarışı izlenimi veren acık bir oturumla sadece kendilerini kandırıyorlar. Saatlerce Türkiye´nin, geçmişi, geçmiş yönetimler, Türkiye´nin bu günlere Arap Baharsız gelmesinde emeği gecenler kötülendi, Geçmiş yönetimler asimilasyonla suçlandı,….  Mübarekler herhalde asimilasyonun ne olduğunu dahi bilmiyorlar. Dedikleri kadar Türkiye  gerçekten asimilasyon uygulasaydı, bugün Türkçe konuşmasını, bilmeyenler bulunmazdı, ben buyum, suyum diyebilen olmazdı. Dünyada herhalde ülkesini, devletini, geçmişini kötüleyen iktidar siyasileri, bürokratları, gazeteciler yazarlar, düşünürler sadece Türkiye mahsustur. (Bana kalırsa bunların topunu sağlık taramasından geçirilmelidir, diye düşünüyorum).

Bakin, Arap Baharında insanlar, halkın çoğunluğu, (halkın suskun çoğunluk) ülkelerinde  Kaddafiyi,   Mübareği arar duruma gelmişlerdir. Arap Baharı ülkelerinde; can mal güvenliği, huzur kalmamış, insanlar karınlarını doyuramaz çaresiz hale gelmişlerdir. Hatta kendi kendilerini idare edemez hale gelen Müslüman Arap kardeşlerimiz, gavurlardan medet umuyorlar, asayişi huzur ve güvenliği ve karınlarının doyurulmasını onlardan sağlanmasını bekler hale getirilmişler, Suriye yaşatılmak istenilen Arap baharının facia ve katliamlarını birlikte izliyoruz. Türkiye’nin kapı komsumuz hatta soydaşlarımızın ve akrabalarımızın yoğun bulunduğu bu ülke ile iliksileri çok hatalıdır, belli örgütlerce özellikle Kürtler tarafindan Megalao Kürdistan Devleti hedefli, Irak´´taki benzeri bir yapıya dönüştürülerek Türkiye sakata getiriliyor!

 

Neye yalan söyleyeyim ben bu Arap Baharlarına baktığımda, geçmişteki askeri müdahaleleri farklı olarak değerlendiriyorum. 12 Eylül Darbesi başarısız olsaydı veya daha da geç kalınsaydı yada yapılmasaydı, Türkiye’de sağcı solcu terörün sonucu kestirilemezdi, belki bizlerde o zamanlar devlet otoritesinin sağlanması için birleşmiş milletleri, Batılıları, Sovyetleri davet etme mecburiyetinde kalarak ülkeyi tamamen batırabilirdik! TBMM darbeleri araştırma komisyonu bu olasılığı da önyargısız dikkate almalıdırlar. .  Bu konuda uzman bilim adamlarının söyleyecekleri sözleri olur düşüncesindeyim. Ekranlara iktidar yanlısı yalak ekran uzman adamları çıkarılacağına, tarafsız ve konularında uzman bilim adamlarından, siyasetçilerin, tarihçilerin, sosyologların, felsefecilerin, ekonomistlerin psikologların çıkarılmasında toplumsan yarar vardır, birlikte onlardan çok şeyler bazı gerçekleri kısa yoldan öğrenebiliriz…..

 

TÜRKİYE´DE DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ YOKSA, DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMİNDEN DAHA FAZLASINI BEKLEMEYİN!

Kısaca, bir ülkede demokrasi kültürü yoksa, o ülkede demokrasi  yoktur, yani demokrasi devlet yönetimi aksaksız islemez.

391

ŞEHIR PLANLANMASINDA SU KULLANIMINA TASARUFLU BINA TASARIMLARI

-Bina tasarımlarında, tasarruflu su kullanımına uyumluluk arayışları-

ÖZET

Dünya insan nüfusunun artışı ve refah düzeyinin yükselişi ile su kullanımı ve su kirliliği artmaktadır. Buna karşın mevcut su kaynaklarında özellikle yeraltı su rezervuarlarında gözlenen azalmalar, kirlenmeler ekolojik dengeyi, insan yaşamını olumsuz etkilemektedir. Kuzey Afrika Ülkelerinde karşılaşılan su kıtlığı Dünyanın birçok bölgesinde görülmektedir. Günümüzde yağmur sularının daha iyi biriktirilmesi, mevcut su kaynaklarının daha iyi korunması, suların israfına ve suların kirletilmesine karşın önlemlerin alınması bir zaruret haline gelmiştir. Su israfına ve su kirliğine karşın önlemlerin alınmasında ve yağmur sularının depolanmasında özellikle yer altına yönlendirilmesinde alınması gereken tedbirlerden biride şehir planlaması su kullanıma uyumlu bina tasarımlarıdır. Enerji tasarruflu, güneş enerjisine uyumlu bina tasarımları önem kazanmışken, su tasarruflu bina tasarımları her nedense bugüne dek ciddi şekilde dikkate alınmamıştır. Literatürde de bu konu ile ilgili olarak çalışmalara pek rastlanılmamaktadır.

 

Bu çalışmanın girişinde su israfına ve su kirliliğine karşın bazı öneriler sıralanmaktadır. Daha sonraki bölümlerde Yağmur sularının depolanması ve su kullanımına tasarruflu bina tasarımları tartışmaya sunulmaktadır. Bazı basit ekonomik mimari düzenlemelerle, önerilen depremlere dayanıklı su tasarruflu ve su kirliliği önleyici Dr Husso Bina Tasarımları ile su israfının ve su kirliliğinin önemli ölçüde giderileceğini sonucuna varılmıştır. Örneğin günümüzün teknolojik imkânları ile kısa sürede ve ekonomik tuvalet sularının, bulaşık, çamaşır sularının, banyo ve içme sularının birbirinden ayrı kullanabileceği gösterilmektedir. Değerli ve kısıtlı içme sularının binalarda tuvaletlerde boşuna harcanması insanlık için büyük bir kayıp kadar insanlık ayinidir. Ayni şekilde temizlik sağlıklı sonrası kullanılan yağlı, kimyasal pis suların direk şehir kanalizasyonuna dökülmesi, daha sonra denize bırakılması bir insani sorumsuzluktur. Mevcut bina tesisatlarında basit ve ekonomik eklerle ve tagar tipi arıtma tesisleri ile su kirliliğinin önü büyük ölçüde kesileceği gibi, çok önemli hammaddeler, yağlar, ağır metaller yerinde ayrıştırılarak toplanmış olur. Merkezi arındırma tesislerinin daha rahat daha efektif, daha az enerji sarfiyatı ile çalışmasına da katkıda bulunulur.

 

………………

 

WASSERSPARENDE GEBÄUDEKONSTRUKTIONEN IN DER STADTPLANUNG

- Die Suche nach der sparsamen Wassernutzung bei der Gebäudeplanung-

 

ZUSAMMENFASSUNG

 

Die wachsende Weltbevölkerung und das zunehmende Wohlstandsniveau steigern den Wasserverbrauch und die Wasserverschmutzung. Demgegenüber wirken sich der Rückgang und die Verschmutzung der vorhandenen Wasserressourcen, insbesondere der Grundwasservorräte, negativ auf das ökologische Gleichgewicht und das Leben der Menschen aus. Dem Wassermangel der nordafrikanischen Länder begegnet man in zahlreichen Regionen der Welt. Heutzutage sind das bessere Auffangen und Speichern des Regenwassers, der bessere Schutz der vorhandenen Wasserressourcen und das Ergreifen von Maßnahmen gegen die Verschwendung und Verschmutzung des Wassers zu einer Notwendigkeit geworden. Der Entwurf von Wasser sparenden Gebäuden bei der Stadtplanung ist eine der Maßnahmen, die gegen die Verschwendung und Verschmutzung von Wasser und zur Speicherung von Regenwasser, insbesondere bei dessen Umleitung unter die Erde, ergriffen werden müssen. Während Energiespar- und Sonnenenergiegebäude zunehmend an Bedeutung gewinnen, blieben Wasser sparende Gebäude bisher unbeachtet. Auch in der Literatur gibt es nur wenige Abhandlungen zu diesem Thema.

 In der Einleitung dieser Arbeit werden einige Tipps gegen den Wasserverbrauch und die Wasserverschmutzung gegeben. In den folgenden Kapiteln werden die Speicherung von Regenwasser und Wasser sparende Gebäude zur Diskussion gestellt. Mit wenigen einfachen und kostengünstigen architektonischen Veränderungen und den Dr. Husso Gebäudeentwürfen, die erdbebensicher sind, Wasser sparen und der Wasserverschmutzung vorbeugen, kann die Wasserverschwendung und Wasserverschmutzung in bedeutendem Maße verhindert werden. Die moderne Technologie ermöglicht, dass in kurzer Zeit und kostengünstig das Toiletten-, Spülmaschinen- und Waschmaschinenwasser, Badewasser und Trinkwasser getrennt voneinander genutzt werden kann. Die Verwendung des wertvollen und knappen Trinkwassers für die Toilettenspülung ist ein großer Verlust und eine Schande für die Menschheit. Gleichermaßen ist das direkte Ableiten von öligem und chemischem Abwasser in die städtische Kanalisation und die anschließende Einleitung ins Meer unverantwortlich. Durch einfache und kostengünstige Umbauten an den vorhandenen Gebäudeinstallationen und den Einsatz von Kläranlagen vom Typ Tagar kann nicht nur der Wasserverschmutzung in großem Maße vorgebeugt werden, sondern es können auch sehr wichtige Rohstoffe, Öle und Schwermetalle vor Ort getrennt und gesammelt werden. Darüber hinaus können zentrale Kläranlagen besser, effektiver und mit weniger Energieverbrauch betrieben werden.(DrHusso)

392

TÜRKİYE´NİN KADERİ CUNDA´YA BENZEMESİN!

Dünyada tabiat harikalarından biri sayılan, bir zamanların saklı Cenneti Cunda, Bugün plansız yapılaşma ile tanımaz hale dönüşmüştür.

Bugün Cunda´da yerli Cundalılardan çok daha fazla yabancılar bulunmaktadır. Cunda daki kahvehaneler, gazinolar, balık restoranlar, oteller, pansiyonlar,  dükkânların birçoğu, turistik mekanlar, satılık villalar, mütahidlik hep yabancıların elinde. Cundanın rantını, zenginliklerini hep yabancılar yiyor,  Cundanın zenginliğinden, güzelliğinden Cundalılar hiç bir faydalanamıyor

Yerli halkın tamamına yakini  Ayvalık Belediyesinin ve bazı emlakcilarin oyununa gelerek;  Yeşil saha, imar izni yok, yola gidecek gibi tehditlerle, tarlalarını ve evlerini çok ucuza yabancılara satarak kaptırdılar. Ellerine alışık olmadıkları o sattıkları tarlaların, evlerin dükkanların toplu paraları geçince, kendilerini kaybedip kendilerini milyoner sandılar.  O tarla, ev paraların paraların tükenmeyeceğini sandılar, islerinden de oldular.  Cundalı yerli halkın bir çoğu sefil perişan olurken, Belediyedeki çalışanlardan bazıları ve emlakcilar  zenginliklerine zenginlik kattılar, (az sayıdaki gizli zenginler sınıfı).

Bizler gibi tarlasını, evini  satmayanların  ise  Ayvalık Belediyesi tarafından canına okunuyor, yıllarca süren mahkemelerde süründürülüyor. Anıtlar kurulunu bahane edip yıkılmak üzere olan evinize çivi dahi çaktırılmıyor, yıkılan bahçe duvarınızı yapmanıza dahi karışıyorlar. Yol genişletmeleri ile izin almadan  tarlanın içine giriliyor, gelişi güzel direkler dikliyor, duvar çekiliyor. Tarlanın imar durumunu berbat edip kendi malinizi değerlendirmenizi önlüyorlar. Allahsızlar 6 dönümlük arsada  10 adet 45 metre karelik villa tipi ev yapımı için sizden tarlanızın % 50 talan etmek istiyorlar, Akbabalar gibi fırsatını bulup çullanmak istiyorlar. ( Cunda-Ayvalıkta, daha evvelden de bizim  3 dönümlük bir arsanın 10 parsellik  imar izni için 3 parselini haraç aldılar)… Bu Allahsızlara parayı bastırdığınızda her türlü izni istediğiniz yerde alabiliyorsunuz, bu uygulamanın bir sürü örneği Cundada, Ayvalıkta mevcuttur.

 

Türkiye de yedi diyarı, denizleri, iklimleri, dağları suları insanları ile dünyanın güzel ülkelerinden sayılı zenginliklerden biridir. Büyük bir gelişme potansiyeline sahip olduğu herkesin de malumudur.  Zenginlerin güzellerin, bakirlerin hayranı seyranı kötü niyetlisi, sömürücüsü çoktur. Aklını kullanmayan ya batakhaneye kerhaneye yada tımarhaneye düşer. Güzel kadınlar için geçerli olan ülkeler içinde geçerliliği vardır!

Türkiye de, fabrikalarını, binalarını, evlerini, topraklarını yabancılara satmağa başlayarak, yukarıda benzeri  kendi sonunu hazırlıyor.

YASALARCA VATAN TOPRAKLARININ, TAŞINMAZLARIN HANGİ NEDENLERLE OLURSA OLSUN YABANCILARA SATILMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR, BÖYLE Bİ UYGULAMAYA HİÇ BİR HÜKÜMETİN HAKKI VE YETKİSİ OLMAMALIDIR.  BUNA TEŞEBBÜS EDEN HÜKÜMET VE TBMM ÜYELERİNE ER yada GEC HESAP SORULMALIDIR. DEVLET HARCAMALARINI KONTROL ALTINA ALARAK, ÇOK DAHA FAZLA DÖVİZLERE SAHİP OLABİLİR.

Devlet para hırslı inşaat şirketlerin,  mütahitlerin, siyasilerin, emlakçilarin oyununa gelmemelidir.

KISACA, TÜRKİYE’NİN ZENGİNLİKLERİ, BÜYÜK KÜÇÜK BİR ÇOK İSLETMELERİN, BANKALARIN BİR ÇOĞU YABANCILARIN ELİNDE KİMİSİ YABANCILARIN KONTROLÜNDE, SIRA TOPRAKLARIN ELE GEÇİRİLMESİNDE. ONDAN SONRASININ NE OLACAĞINI SİZ DE TAHMİN EDİN. TÜRKİYE BU DEVLET YÖNETİM ANLAYIŞI İLE ÇOK GEÇMEZ EKONOMİSİ DE BATAR, VATANDA PARÇALANIR, ÜLKE DAĞILIR.

TÜRKİYE PEK TE HOMOJEN OLMAYAN BİR YAPISI İTİBARİ İLE BÖLÜNMEĞE, DAĞILMAĞA MEYİLLİ OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR!

393

İSTANBUL'UN GÖBEĞİNDE POLİS DEHŞETİ!

Polislarin dehset verici dayak görüntüleri, ürperten kahreden caresiz kadin cigliklari icin yandaki linki tiklayin lütfen;    http://www.youtube.com/watch?v=r5r8Ir_ga9E

 

Bu görüntüler Türkiye de ne ilktir nede son. Daha dün kadının biri polis karakolu içinde kamaraların önünde dövülerek post modern işkence uyguladıklarını  birlikte kamuoyuna yansıyan haberlerden öğrenmiştik.  Bu olayda ayni şekilde zamana bırakılarak unutturulacaktır, ve polislere hiç bir şey olmamış gibi yine arka çıkılacaktır kurumun saygınlığını korumak içinde  Hatta mahkemede kendilerine yakin hakim ve savcıların sayesinde yalancı şahitlerle, uydurulmuş sağlık raporları ile memura saldırmak, hakaret etmek, darp etmek suçları ile kendilerini  aklayıp adamı cezalandıracaklardır.  Bence 4- 5 polisi tepkileri gidermek için açığa almak yerine, bunların sorumlu amirlerine, üstlerine de görevi suiistimal, görevi ihmal nedenleri ile soruşturma açılmalıdır. Amirlikler, başkanlıklar da bu tür astların görevi suiistimal ve ihmallerinden sorumlu tutulmalıdırlar. 

………………….

Kamuya yansiyan konu ile ilgili haberler:

Bir vatandaşın cep telefonuyla çektiği görüntülere göre polisler tartıştığı şahsa önce vurmaya başlıyor. Bu sırada olay yerine çok sayıda resmi polis yığılıyor. Polisler, sürücünün eşinin çırpınışlarına aldırmadan şahsı yere yatırıp dövmeye başlıyor. Hızını alamayan bazı polisler ise kemeriyle yerde yatan şahsa vurmaya devam ediyor. Ayağa kaldırılan sürücü önce tenha bir yerde, ardından da polis aracında dayak yemeye devam ediyor. Polisler, baygın bir halde yatan şahsın yardımına gelen esnafları da olay yerinden uzaklaştırıyor. Eşi ve çocuklarının gözleri önünde dayak yiyen şahıs, polis aracına bindirilerek gözaltına alınıyor.   

KADIN 'HAMİLEYİM' DİYE BAĞIRIYORDU
Olayı anlatmayı sürdüren vatandaş, polislerin cop ve biber gazı kullandığı şahsı dövdüğünü ileri sürdü. Görgü tanığı vatandaş kaçmaya çalışan şahsı yakalayıp tekrar tekrar dövdüklerini söyledi. İsminin açıklanmasını ve yüzünün görüntülenmesini istemeyen vatandaş, dövülen Ahmet Koca'nın yanındaki kadının 'hamileyim' diye bağırmasına bile aldırış etmeyen polislerin olaya müdahale eden vatandaşlardı da darp ederek uzaklaştırdığını söyledi.
Görgü tanığı, dayak yiyen şahsın "Ben askerim!" diye bağırdığını ama polislerin dayak atmaya devam ettiğini söyledi. Olayın şahidi şahıs, polislerin olaya müdahale eden 80 yaşlarındaki bir kadını da "Sen karışma!" diyerek uzaklaştırdığını ifade etti.

"POLİSLER BANA TERÖRİST MUAMELESİ YAPTI"

Olay anını anlatan Ahmet Koca, "Polislere asker olduğumu söyledim. Beni durdurdukları esnada hamile akrabamızın da araçta olduğunu izah ettim. Ancak polisler bana ters şekilde cevap verdi. Bu sırada, ağabeyimi arayarak aracın bulunduğu yere gelmelerini ve akrabamızı hastaneye ağabeyimin götürmesini istedim. Polisler bana ‘terörist’ muamelesi yaptı. Küfürler savurmaya başladılar" dedi.

……….

En azından, TSK Askerine sahip çıkmasını bilmelidir! TSK, Polisin askerine erine darp etme cesaretini vermemelidir.  Bu görevi suiistimalin dehşetin hele askere askerlik görevini yapan erlere polis şiddetinin hiç bir özrü olmamalıdır, hadleri bildirilmelidir.

Despot rejimlerinde görülen, Polis; devlet içinde devletten de güçlü hale getirilmiştir. Türkiye de sona yıllarda artan polis sayısı ve polislere tanınan ayrıcalıklarla bir polis korku devleti yaratılmak istenilmektedir. Son haberlere göre yanılmıyorsam 40 000, kırk bin yeni polis alınacakmış! (Koskoca devletin üniversitelerimizde daha kaliteli bir eğitim için olmasa olmazlardan biri;  yeterli sayıda asistan kadrosu için kaynakları yokken, ülke ekonomisine hiç bir katkısı olmayan polisordusu için yeterli kaynak bulunmaktadır. Hiç bir güç;  halkın desteği olmadan kalıcı ve başarılı olamaz. Eski Demirperde ülkelerinde cavuscesko dönemini despot polisleri lağım çukurunda halktan saklanmağa çalıştıkları örneğini Türkiye de havalandırılan polisler unutmamalıdırlar.

 

Şehirlerde İstanbul un göbeğinde dehşet saçan teröristlere polis müdahale etmekten kaçarken, onlarla karşı karşıya gelmekten korkarak saklanırlarken normal vatandaşa sürü seklinde saldırmaları ailesi çocukları yanında ölesiye dövülmesi nefret edicidir.  Bu gibi polisiye olaylarında tepkisizlik; bugün ona, yarin sana, bana, bizlere  daha dehşetini uygulama cesaretini kendilerinde bulurlar.  Arama motorlarından polislerin vukuatlarını benzeri dehşet verici videolarını araştırabilirsiniz. Bizler vatandaş olarak polislerin şerrinden  korktukça, ses çıkartmadıkça bu gibi olaylar hepimizin ve veya yakınlarımızın  başına bir şekilde gelecektir.  Polis zorbalığına, dehşetine, kötülüklerine, sömürülerine karşın vatandaş olarak önlemlerin acil alınması gerekiyor.  En azından delillerle Avrupa insan hakları mahkemesine ve ilgili örgütlerden yardim aranmalıdır.

 

Türkiye de polisler ne ise yarıyorlar?  Cevaplar; a) Vatandaşları dövmek, b) Dehşet saçmak, ezmek c) Vatandaşa düzmece suçlarla tutuklandırmak, d) Vatandaşa nemrut suratla bakmak, suçlu gözü ile görmek, e) Vatandaştan haraç, çorba parası toplamak, f) Doğuda teröristlerin önüne çıkmayıp, kendi can güvenliği için saklanmak, fakat bu görev için bol ödeneklerden yararlanmak, g) sorunlarını, haklarını duyurmak, almak isteyen vatandaşların, emekçilerin, kadınların öğrencilerin üzerine giderek onları feci şekilde tartaklamak, hayatlarını karartan suç düzenlemeleri ile  tutuklatmak ve savcıya sevk etmek h) Güçlü siyasilere yaranmak, onların çıkarlarını, düzenlerini korumak, … Birden fazla doğru cevabi işaretleyebilirsiniz, Cevap anahtarını bir sonraki polis vakasından öğrenebilirsiniz

 

(Burada kişi, kurumlara saygısızlık etme, kötüleme, yıpratma amacım yoktur, haddim de değildir. Bir vatandaş olarak olayı daha farklı bir şekilde değerlendirerek tartışmaya sunmak istedim.  Polisliğin sinir bozucu, yıpratıcı, tehlikeli mesleklerden biri olduğunu ve çoğu kes kimseye yaranılmadığını bilenlerden biriyim. Polis yasalar çerçevesinde kaldığı sürece halkın desteğini kazanarak zor görevlerinde başarılı olabilir. Vatandaşın da polise karşın zor kullanmaktan, saldırmaktan, söylenmekten kaçınmalıdır, aksi halde bunun cezasını çeker. Bence Polise, askere hakaret, şiddet,  taş, kurşun gibi saldırılar, devlete karşın bu devletin sınırları içinde yasayan vatandaşlara karşın yapılan bir saldırıdır ve hoş karşılanamaz.  Askere polise saldırı ts atma kursun sıkma cesareti hiç şekilde verilmemelidir, cezası da ağır olmalıdır.  Bu devlet bu ülke hepimizindir, hepimizin sorumluluğu vardır. Vatandaşların birçoğu bunun bu suçların bilincinde değildirler. …

Video görüntülerinden izlediğim kadarıyla polisler bir vatandaşı etkisiz hale getirmede teknik acıdan çok zayıflar, tecrübesizler.  Bu eksiklik genç polislere kısa sürede sürekli verilecek yakin dövüş sporları ile giderilebilir. Bence polis okullarında öğrencilere yakin dövüş sporlarından ATK siyah kuşağa kadar  mecburi bir ders olarak öğretilmelidir.  ATK yakin dövüşün tekniğini kavramış ve uygulayanlar bu gibi olaylarda çok daha sakin davranıp, paniğe korkuya kapılmadan olayları rahatlıkla kontrol altına alabilirler. ATK´nin  basit tekniklerini kullanarak aşırı güce kuvvete gerek kalmadan  saldırganı etkisiz hale getirip kontrol altında alıp, istedikleri şekilde yürütebilirler, kontrollü şekilde canini yakarak bağırtabilirler. ATK´in teknikleri ile sopalı yada bıçaklı saldırganı riskli de olsa etkisi hale sokabilirler. )

394

Soru 1; TÜRKİYE’YE ÇEKTİREN, HALKI SÖMÜREN, VATANDAŞI EZDİREN, KESİMLERI, etki ve güç dereceleri dikkate alarak sıralayın?
Soru 2; TÜRKİYEDE HALKİ, VATANDASLARİ ÜLKENIN ZENGİNLİKLERİNİ SÖMÜRENLERİN BASİNDA KIMLER GELMEKTEDIR?
Soru 3; TÜRKİYE DE EN BÜYÜK TERÖR NEREDEN KAYNAKLANMAKTADIR, YANİ TÜRKİYE DE EN BÜYÜK TERÖRİST SİZCE KİMDİR?  

Soru 4;  TÜRKİYE DE EN BÜYÜK HAKSİZLİK, SUÇ, GÜNAH DEVAMLI NEREDE İSLENMEKTEDİR?

Cevaplar için tıklayın!!     

395

DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMLERİNDE SECİLMİS SİYASİLERİN, HÜKÜMETLERİN

GÖREV VE YETKİLERİNİN KISITLANDIRILMASI BİR ZARURET HALİNE GELMİŞTİR.

396

HACER ANA GİRİT USULÜ LİMONLU KOYUN, KEÇİ PEYNİRİ

Sadesi, Fındık, Ceviz, Badem Gibi Kuruyemiş Katkılı Hacer Ana  Ev Peynirleri,

Veya Karabiberli, Acı Kırmızı Biberli  Baharatlı, Çemenli Otlu  Hacer Ana Ev Peynirleri,   Resimlerle tarif icin tiklayin!

397

HACER ANA GİRİT USULÜ KAYMAKLI HALİHUT HELVASI

ve   HACER ANA GİRİT USULÜ KAYMAKLI STAKA YEMEGİ, Resimlerle tarif icin tiklayin!

397a

Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Un Helvasi

Bol yagli kisa süreli veya az yagli uzun süreli …; Suruplusu yada Sütlüsü!)

397b

HACER ANA GİRİT USULU KURU BAKLA, KURU NOHUT CEREZLERİ, MEZE, GARNİTÜRLERİ;

LUBİRNUS VEYA LİBERNUS!

397c

HACER ANA GİRİT USULU FİRİNDA PEYNİRLİ KABAK BÖREGİ

Cunda Girit Kabaklari uzunlamasina ince seritler halinde kesilerek cunda zeytinyagli yaglanmis tepside dizilir her tabakaya tuzsuz peynir lordagitilir, daha sonra hafif isida firinda pisisirilir. Kalb hastalarina önerilir

Cunda Girit Kabaklari rendelenir yada ince dogranir, lor yada peynirle iyice karisitirilirlip kabak böregi  harcaci hazir hale getirilir

Cunda Girit Kabaklari dogranir, peynir, lor, yumurta, baharat, un dan olusan karisim iyiyice karistirilir daha sonra cunda zeytinyagli tepsiye yayilarak normal ateste firinlanir

397d

HACER ANA GIRIT USULU KIZARTMA KOFTE

Özelligi, orta yagli kuzu, dana kiyma karisimi, bol ekmek icli, soganli, yumutali,  taze maydanozlu,, taze naneli  baharatli harcli  olmasi

ve Cunda Dogal zeytinyaginda orta ateste kizartilmasidir. Katik yemegi olarak pirinc  yada bulgur pilavi, kizartme patates, yogurt tercih edilmektedir, veya piyazla servis edilir, bol taze domates ve biberlerden hazirlanan sosu ile  sofraya konulmaktadir.

398

a) 21. Yüzyılda Türkiye’nin, ülkenin, halkın hastalık saçan kan emicileri, parazitleri, keneleri sizce kimlerdir?

b)  21. Yüzyılda  Türkiye’nin ülkenin, halkın  post modern zorbaları, haydutları, eşkiyaları sizce kimlerdir?

c)  21. Yüzyılda  Türkiye’nin ülkenin, halkın post modern dalaverecileri, dolandırıcıları, hırsızları  sizce kimlerdir?

- 3 sorudan 3 tanesini doğru cevaplayanlar; Türkiye´de var olmayanlardır, zamanın ahmaklarıdır, günümüzün Donkişotlarıdır!

 - 3 sorudan ikisini yada birisini doğru cevaplayanlar; Türkiye de yaşayanlardır, güdülen sağılan koyunlardir,  sahibini bekleyen zavallı itlerdir!

 - 3 sorudan hiç birini doğru cevaplamayanlar yada sorulara ilgi göstermeyenler; Türkiye’de var olanlardır,  işini iyi bilenlerdir, gününü gün edenlerdir,

Cevap anahtarı için tıklayın? 

399

21. YÜZYİL TÜRKİYE´ SİNDE DEMOKRASİ, ADALET, FIRSAT EŞİTLİĞİ, İNSAN HAKLARINA SAYGI,…

 

GÜNÜMÜZDE, TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ VARDIR? TÜRKİYE´DE ADALET VARDIR?  TÜRKIYEDE HUKUK; YARGI VARDIR? TÜRKİYE´DE FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDIR? TÜRKİYE´DE İNSAN HAKLARINA SAYGI VARDIR? TÜRKİYE´DE ÖZGÜRLÜKLER; HÜRRIYET VARDIR? TÜRKİYE´DE ÖRNEGİN   MİLLETVEKİLİ  ADAY OLMA, SEÇİLME FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDİR ? V.b.

 

DİYENLER VE TASDİK EDENLER SAÇMALIYORLARDIR ve SADECE KENDİ KENDİLERİNİ ALDATIYORLARDIR, Ya da çıkarları kişilikleri gereği yalakalık yapıyorlardır.

 

Günümüz siyasette çoğu siyasetçilerin tek bir hedefi vardır; kişisel egolarını tatmin etmek, devletin olanak ve zenginliklerinden pay almaktır. Vatandaşa, ülkeye vatana hizmet aşkıdır diyenlere kargalar gülerler.  İnanmıyorsanız sizde araştırın örneğin, acık ve gizli mal varlıklarını, yedi sülalelerini, …..  Bu kısa süredeki gizli zenginliklerin kaynağı ve karşın devlete  buna karşın ödedikleri vergileri. (Batili sanayisi zengin ülkelerce genelde, kaliteli satılabilir ürün, teknoloji geliştirirsiniz, üretirsiniz, iç ve dış piyasalarda satarsınız, yada birikmiş paranızı bu yönde dolaylı olarak değerlendirirsiniz kazanırsınız.  Türkiye´de ise ? Yazmama gerek yok çoğumuz biliyoruz.

TÜRKİYE´DE PARTİCİLİK KİŞİSEL ÇIKARLAR ADINA FAALİYET GÖSTEREN SİYASİ BİR ÖRGÜTTÜR.  HAY ALİ HAY VELİ VEYA HAY SAĞCI HAY SOLCU VEYA HAY KIŞLA, HAY CAMİ MİSALİ; VATAN, MİLLET, BAYRAK, DEVLET, DİN, İMAN, MUHAMMAD, KARDAŞ, VATANDAŞ DENİLİP HALKI  VE ÜLKENİN ZENGİNLİKLERİNİ KULLANMAK, SÖMÜRMEK İÇİNDİR.

PARTİLERİN, ÖRGÜTLERİN HAREKETLERİN, TARİKATLARIN TÜM SİYASİ MÜCADELELERİNDE HEDEF;  KİŞİSEL ÇIKARLARDIR,  GAYRİSİ SAFSATADIR.

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN VE BUNLARIN NİTELİKSİZ TORPİLLİ ATANMIŞ BÜROKRATLARININ ÇOĞUNLUĞU; ÜLKEYE ZARAR VERMEKTEN, DEVLETİ BATIRMAKTAN, İNSANLARI MAĞDUR ETMEKTEN, KULLANMAKTAN VE DEVLETİN OLANAKLARINI KULLANARAK KENDİLERİNİ İHYA ETMEKTEN BAŞKA HİÇ BİR İŞE YARAMIYORLAR. EL ATTIKLARI BİRÇOK MESELEYİ BERBAT ETMEKTEN ÜLKENİN GELİŞMESİNİ SABOTE ETMEKTEN, ÜLKENİN GELECEĞİNİ KARARMAKTAN,  HAVALARA KAPILIP BOŞ LAF ETMEKTEN, SAÇMALAMAKTAN, GEVEZELİKTEN, TEHDİTLERDEN, BOŞ VE BOL VAATLERDEN VE HİNDİ GİBİ KABARMAKTAN BAŞKA HİÇ BİR İSE YARAMIYORLAR. BİRDE YÖNETİMLERİNDEKİ TÜM OLUMSUZ VUKUATLARINI, KÖTÜ İCRAATLARINI, ORTAYA SALDIKLARI PİSLİKLERİNİ, ACİZLİKLERİNİ, ÇARESİZLİKLERİNİ HEP BAŞKALARINA YA HAYALİ İÇ DIŞ ŞER GÜÇLERE YA DA KOMUTANLARA, TSK MAL EDEREK ZEYTİNYAĞI GİBİ SU ÜSTÜNDE KALMAĞA ÇALIŞIRLAR, BUNU ÇOĞU KEZ BAŞARI İLE UYGULARLAR MAALESEF. Çıkarları gereği parti kimlik değiştirme, transfer edilme alışkanlıkları da unutulmamalıdır, geçmişlerde bir dönemde 2-4 parti değiştirenleri de bulabilirsiniz. Tüm bunlara örnekler mi diyorsunuz? Bu soruya soranlara, burada örnek vermemin de hiç bir anlamı da yoktur. Yinede bir örnek olarak; dünkü gazetelere seçilmiş siyasilerin bir iki mesele hakkında söylediklerine ve yaptıklarına uygulamalarına bakın diyorum. …

TBMM´DE SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN SAYILARINI VE GÖREV & YETKİLERİN AZALTILMASINA GİDİLMELİDİR.  EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN OLMALIDIR, SEÇİLDİKTEN SONRA YALAKALAR VE YANDAŞLAR TARAFINDAN HAVALANDIRILAN SEÇİLMİŞLERİN TEKELİNDE, İNSAFINDA, KEYFİNDE EGEMENLİK OLMAMALIDIR.

BU NEDENLE 21. YÜZYILA UYUMLU  YENİ ANAYASA DÜZENLEMESİNE GİDİLMELİDİR. BURADA GÜÇ YETKİ VE GÖREVLER KURUMLARA DAĞITILMALIDIR, KURUMLARA İDARİ ÖZERKLİK TANINMALIDIR, DEVLETİN KURUMLARI BİR ŞEKİLDE SEÇİLMİŞLERDEN UZAK TUTULMALIDIR.  DEVLETİN KURUMLARI, ÜLKENİN ZENGİNLİKLERİ SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN ÇİFTLİKLERİNE, ARKA BAHÇELERİNE DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİDİRLER, YASA VE YÖNETMELİKLER BUNA İZİN VERMEYECEK ŞEKİLDE DÜZENLENMELİDİRLER. SEÇİLMİŞLER SADECE VE SADECE BU KURUMLARIN YASA VE YÖNETMELİKLER İÇERSİNDE ÇALIŞMALARINI KONTROL ETMELİDİRLER, OLASI AKSAKLIKLARDA GÖREVİ SUİİSTİMALLERDE MÜDAHALE ETMELİDİRLER. 

Bir de TBMM´sinin görev kalitesinin yükseltilmesi için, TBMM´de bir şekilde denetlenmelidir, bunun da bir çok yolları vardır, günümüzde uygulanan örnekleri de mevcuttur. Bence TBMM´si üyelerinin kalitesinin yükseltilmesine, kaliteli, vasıflı kişilikli milletvekili adaylarının ve kriterlerinin belirlenmesi ile başlanılmalıdır.  (Günümüz de ki secim ve parti yasaları ile  eşek, it  dahi aday gösterilip  TBMM´sine seçilebilme olanağı bulunduğu görüsündeyim.  Bir baltaya doğru dürüst sap olamamış, eli ekmek tutamamış, mesleğinde, isinde basarili olmamış olanaklı kişilerin ve diğer malumların, örgüt hareket tarikat üyelerinin   tercih ettikleri yer, TBMM´dir)

Bu değişim bu seçilmiş siyasi ve bunların atadığı bürokratlara gerçekleşemez, bunlar kendilerini o kadar sağlama almışlar ki vatan devlet ülke batmadığı sürece yerinden oynamazlar, koltuklarını bırakmazlar. Bakmayın siz bunların koltuk sevdalısı değiliz diye söylenmelerine, söylediklerine karşıt uygulamaya çalıştıklarına bakın, kişiliklerini çözersiniz! 

400

SEN NERDEN BİLESİN, …   (DrHusso/TR- Rock)

“SEN BILEMEZSİN”  (DrHusso/ TR-Arabesk&HipHop)

(Sen Çalışanı Bilemezsin,…/  Sen Çalışmadın Ki, / Sen Önünde Hazır Buldun, / Tika Basa Hep Yedin,  Bitirdin/ Yarini Hiç Düşünmedin Ki/  Sen  Çaldın , Hak Yedin / Sen Kadir-Kıymet Nedir Bilmedin/ Sen Allah Korkusu Nedir Bilmedin/Sen Allaha İnanmadın Ki/ Sen Alemin İşinde Çalışmadın Ki,  / Sen Hiç Ter Dökmedin Ki, /  Sen Açıkta Tir, Tir Titremedin Ki,  /Sen Sabahın Ayazında Yola Düşmedin Ki, /  Sen Hiç İs Aramadın Ki, /Sen İs Kuyruğunda Beklemedin Ki / Sen Çalışanı Bilmezsin/ Sen Alemi Bilemezsin /  Sen Garibanı Bilemesin, Sen Mazlumu Bilemezsin, /Sen Ameleyi bilemesin/ Sen Koylüyü bilemesin/ Sen Gurbeti bilemezsin/Senin Elin Ekmek Tutmadı Ki, /Sen Parasızlığı Bilemezsin,  /Sen Yokluğu Bilemezsin/ Sen  Açlığı Bilemezsin/ Sen Evde Palasta Malikanede, Köşkte Büyüdün/ Sen Tastan Yığma Kümesi, Bilemezsin/ Sen Gecekonduyu Bilemezsin/  Sen Yaşamadın Ki / Sen Kazanmadın Ki/ Sen Hangi Hakla Aleme Hükmedersin/ Sen Hangi Hakla Alemi Berbat Edersin/ Sen Hangi Hakla Aleme Laf Söylersin / Sen Hiç Yasamadın Ki/ Sen Hayati Olduğu Gibi Sevmedin  /Sen Allaha Bin Şükretmedin / Sen Başkalarını senin için var olduğuna inandın/  Sen başkalarının sana hizmet için yaratıldıklarına kendini inandırdın/ Sen kendini hakan başkalarını köle gördün,/ Sen kendini özel, insan başkalarını hayvan melun zannettin/ Sen kendini akilli süper, başkalarını ahmak geri sandın/Sen kendinden başkasını Düşünmezsin/, …Sen insanları bilemezsin / Sen bitmesin, tükenmesin /Sen, her devirde bitersin   Dinlemek için tıklayın!

401

ALMA İNSANIN AHINI, LANETİNİ; GÜN ÇATAR İCRAATINI BİR ŞEKİLDE ÖDERSİN,

 YAŞAMINDA OLMASA, ÖLÜMÜNDE MUTLAKA HESABINI VERİRSİN.

Eski YOK başkanlarından Prof. Gürüz,  bir dava nedeniyle tutuklanınca, çok uzun yıllar sonra YOK başkanlığı sırasında unuttuğu, çalışanlarını hatırlamağa başladı.  YOK başkanlığı sırasında hayatlarını kararttığı, akademik kariyerlerini engellediği,  maddi ve manevi zarara uğrattığı, özlük haklarını kısıtladığı, iyileştirmeler yapmadığı, yanına yaklaştırmadığı, sorunlarını dinlemediği, dilekcelerine, görüsme taleplerine cevap vermedigi görevi sırasında umursamadıgı üniversite çalışanlarından tutuksuz yargılanmasını sağlamak için destek istiyor….

402

21. YÜZYIL TÜRKİYE´ SİNDE ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM ÜYESİ, BİLİM ADAMI OLACAĞINA; ALMANYA´DA ÇÖPÇÜ OL YADA POLİS OL MADDİ AÇIDAN ÇOK DAHA İYİDİR, doğru mu?

 

21. YÜZYILDA TÜRKİYE’SİNDE BUNCA BÜYÜK ZAHMETLERE, MASRAFLARA KATLANIP,  UZUN ZAMAN HARCAYIP, BİRÇOK ÖZVERİLERLE OKUYUP ÜNİVERSİTEDE PROFESÖR, BİLİM ADAMI OLMAĞA DEĞER Mİ?

Ben Hayır diyorum!  Hiç bir tarafa da Hayrı yok diyorum!

………….

Bu soruyu kedime de sorduğum olmuştur, çevremden de benzeri sorular soruluyor, pişman mısın diye!

Pişman değilim, tekrar dünyaya gelsem yine okurdum, hem de çok daha iyi kendimi yetiştirirdim..

Pişmanım, bunca seneden sonra Türkiye´ye döndüğüme, ne kendime nede çevreme ne ülkeme gerekli şekilde yararlı olmadığım için…

……..

Okuma yazması, konuşması kısıtlı ve sonradan ilkokul diplomasi alan Almanya daki Türk çöpçü,  çöpçülükten biriktirdiği servet, Türkiye de üniversitede çalışan öğretim üyelerinden, (tıpçılar, dişçiler ve torpilliler hariç)  kat kat fazladır. Çöpçünün memleketinde yaptırdığı iki apartmanında öğretim üyesi kiracıdır. deniz kıyısında yazlığı vardır,  memleketinden en güzel kızı telli duvaklı zurnalı alıp Almanya ya getirmiş. Her sene izine  son model arabası ile çıkar, haftada 40 saatin üzerini fazla mesai olarak yüksek alır, ek ödenekten bolca yararlanır, yarin için kafa yormağa gerek duymaz. Ömür boyu öğrenmeğe de ihtiyacı bulunmaz. Türkiye de memleketinde, ....´ ta çarsıya çıktığında dükkana girdiğinde kapıda karşılanır, ona ikramlarda iltifatlarda bulunulur, kapıdan güler yüzle uğurlanır.

Öğretim üyesini? Hiç sormayın! Çarsıda dükkana girdiğinde esnaf bir daha kafasını kaldırıp suratına dahi bakmaz, bırakın buyur edip sormayı. (Hayır, abartmıyorum, bizzat yasadığım ve başkalarından da duyduğum olay, şehir ve carsı ismi burada önemli değildir!) 

Öğretim üyesi, ömür boyu yeni şeyler öğrenmeğe, iyi hazırlanmağa bazen gece yarılarına kadar çalışmaya da mahkûmdur.  Çalışma arkadaşlarının yarattığı o geleneksel çekişmeli, huzursuz sağlıksız atmosferde,  guruplaşmaların çetin olduğu çalışma ortamında sağlığından olurken bir taraftan da var olmağa savaşır. (Bazen kendi kendime soruyorum nasıl bir kişilik, nasıl bunlar profesör,…  Bunların bazısının mutlaka tedaviye ihtiyaçları vardır diye söylendiğim oluyor bazen. Lisedeyken profesörleri kafamda hayli büyütmüş olmalıyım! Üniversitelerdeki huzursuz, stresli ve düşük ücretli, engelleyici, kayırıcı hayal kırıcı çalışma ortamı çalışanları zamanla  yıpratıyor, bozuyor, birbirlerine düşman gaddar, Allahsız ediyor,… )

 ……..

Konuyu daha fazla dağıtmadan sonuca varmak istiyorum:

BİLİME, KALİTELİ BİLİM ADAMLARINA GEREKEN ÖNEMİ VERMEYEN DEVLETLERİN, YÖNETİMLERİN, TOPLUMLARIN, ÜLKELERİN; REFAH, HUZUR İÇİNDE BASARILI VE GÜVENLİ BİR GELECEK HAKLARI YOKTUR.  

Ülkelerin zengin sağlıklı yasam düzeyi, Üniversitelerinin öğretim ve bilimsel faaliyetlerin kalitesine bağlıdır. Türkiye’de Üniversiteler diploma dağıtan ticarethaneler değildir, eserler ortaya koyan kurumlar olmalıdırlar.

Okullardaki çağdaş eğitimle insanları ülkeyi aydınlatırsınız, camilerdeki hurafelerle insanların, ülkenin geleceğini karartırsınız, sevap kazanayım derken büyük günah islersiniz!

403

YURT DIŞINDA UZUN SÜRELİ YÜKSEK ÖĞRETİM DEĞER Mİ?

Türkiye´ye dönüp çalışılacaksa, hayır!  ….  - Kısa süreli yurtdışı deneyimleri kazanmak, bilgi teknoloji sahibi olmağa çalışmak farklı kültürleri yerinde tanımak, yabancı dili geliştirmek  daha yararlıdır. - Türkiye’de istediğiniz alanda yüksek tahsil imkânını bulamıyorsanız, devlet size yüksek öğretim imkanı sağlayamıyorsa ve maddi imkanlarınız varsa yurt dışına gitmek akıllıcadır …

Yurt dışından diploma sahibi olmak eskisi kadar cazibeli değildir, hatta bir çok mahsurları da bulunmaktadır……

Örneğin Almaya da yüksek öğrenimlerini tamamlayıp Türkiye´ye dönen Arkadaşların çoğunluğu Türkiye´de umduklarını bulamamışlardır, ilerleyememişlerdir, birçokları issiz kalmıştır.  Hatta Almanya’ya gittiklerine pişman olanlar da bulunmaktadır. Almanya’da öğretim özelikle mühendislik bölümlerinde çok zor ve uzun sürüyor. Alman gençleri dahi kendi ülkelerinde mühendislik branşlarını tercih etmiyorlar. Almanya da Yabancılar için öğretim çok daha ağır, öğretim üyeleri tarafından ayrımcılık, dışlanma, hoşgörüsüzlüklerle karşı karşıya kalınmaktadır.  Ayni sorunlarla orada doğup büyüyen Türk gençleri de okullarda karşılaşıyorlar, hatta geri zekalı okullara yönlendiriliyorlar. Almaya da bulunurken bu sorunu dile getirmiş, ilgililere mektup yazarak Almanya’da Berlin gibi Türklerin yoğun olduğu şehirlerde Türk okullarının açılmasını önermiştim. Bizde nasıl alman okulları varsa Almanya da Türk okulları bulunmalıdır diye yazmıştım…. 

(Sadece devlet tarafından Almanya ya gönderilip daha sonra Türkiye de üniversite de çalışmaya devem edenler hallerinden memnunlar). 

Yüksek öğretimi ve doktorası çok kısa süren ve kolay alınan Amerika da ve İngiltere de yüksek öğrenimlerini doktoralarını tamamlayıp dönenler ise şanslılar. Türkiye deki Alman firmaları kendi ülkelerinden mezun olanları tercih etmiyorlar!  (Yazılanların doğruluğu için, Almanya da okuyup dönenler araştırılabilir…),

 

BİRDEN FAZLA YABANCI DİL ÖĞRENMEK GEREKLİMİDİR ?

Bence Hayır! Türkiye de mesleki kariyer, mesleki başarı için mesleki bilgi kadar çok iyi İngilizce ve çok iyi Türkçe bilmek gereklidir.  Meslek hayatında başarılı olmanın olmazsa olmazlarından biri de, çok iyi Türkçe bilmektir, çok iyi Türkçe konuşabilmektir.  (Hükümet başkanı sayın Tayyip Erdoğan nin basarili olması güven kazanması;  çok iyi Türkçe hitabı kabiliyetine bağlıdır. Ayni şekilde sayın Gülen in yüz binlerce kişinin güvenini kazanması, arkasında olmalarının, basarili olmasının faktörlerinden biri çok iyi konumsa hitap kabiliyetidir. …  (Sadece  dil bilgisi teorileri ile değil, çok okumak ve çok konumsak ve  yazmakla iyi Türkçe kazanılır)

Türkiye de hemen, hemen bütün mesleklerde kişinin daha basarili olmasının diğer bir yolu ise iyi İngilizce bilme şarttır. 

Eğer uzun bir süre başka bir ülkede çalışma, yaşama düşünülüyorsa, o zaman o ülkenin dilini konuşmasını okumasını ve yazmasını öğrenmek yararlı olur. Yarim yamalak İngilizce yanında yarim yamalak Almanca ve veya  İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Rusça, Arapça, Japonca öğrenmenin bir yararı olmaz.

404

AKP İKTİDARININ İYİ İCRAATLARINDAN BİRİ, BİRİLERİNE; BELLİ ŞAHSİYETLERE,

BELLİ KURULUŞLARA VE KURUMLARA HADLERİNİ BİLDİRMESİDİR

 KİM OLDUKLARINI, GÜCLERİNİ GÖSTERMESİDİR.

- KENDİLERİNİ DOKUNULMAZ,  SANAN İMİYAZLİLARA, ÖZELLERE DOKUNULMASİDİR-

Belli şahsiyetlerin, Belli kuruluşların, Derneklerin, Kurumların kim, nasıl oldukları, ne kadar güçlü, heybetli oldukları, neler yapabilecekleri, arkalarında kaç kişilerinin bulunduğunu, Türkiye’deki aksak demokrasinin ne kadar kırılgan olduğunu,yargının güçlülerce yönlendirildiğini, sopa olarak kullanıldığını, adaletin işlemediğini, düşenin pek dostu olmadığını yalnız kaldıklarını, toplumun halkın devlet büyüklerine sahip çıkmadıklarını hep birlikte gördük. AKP´nin Türkiye´ye yarattığı darbe paranoyasının olumlu tarafı bu şekilde aklanabilir:  Devlet kurumlarında birilerine, kamuoyunda, mitinglerde, gösterilerde o kükreyen kendilerini neredeyse Allah tarafından seçilmiş havasına kapılan vatan kurtaran sabanlara, Donkişotlara çok iyi bir ders olmuştur.   Devamı için tıklayın

405

CHP KILIÇDAROĞLU İLE SADECE ZAMAN KAYBEDER!

CHP lilerin, halk çoğunluğunun beklentilerini karşılamaktan uzak bir genel başkan imajını sergilemektedir. 

Yani CHP nin sayın Kilicdaroglu genel başkanıyla çoğunluk halkın güvenini sağlayıp kendi başına veya koalisyon hükümeti oluşturma şansı çok zayıf, yeteri güven ve kabul görmüyor. Muhalefeti etkisiz sönük diye eleştirilirken, iktidara nasıl gelsin? 30 – 40 sene evvelki Türkiye´sinde şansı olabilirdi.                          Devamı için tıklayın

406

DEVLETİN HÜKÜMETİ MECLİSTE İLKOKUL MEZUNU HİZMETLİLERE VE DİĞERLERİNE 4000 TL MAAŞ ÖDEYECEK PARASI, KAYNAGI VARKEN;  ÜNİVERSİTELERİNDE ÇALIŞTIRDIĞI ÖĞRETİM ÜYELERİNE İSE 4000 - 5000 TL MAAŞ ÖDEYECEK KAYNAĞI BULUNMUYORMUŞ!

Sonrada kalkıp ekranlarda bilimden, teknolojiden, ARGE´den, refahtan, gelecekten saçmalıyorlar. Daha farklı olsaydı insanlar şaşardı. Türkiye’de toplu olarak sesi çıkmayan, iyi örgütlenmeyen, mücadele vermeyen, suya sabuna dokunmayan,  iyi temsil edilmeyen çalışanların,  işçilerin, memurların,  köylülerin tıpçı ve torpilli öğretim üyeleri dışındaki öğretim üyeleri de dahil, insanca yaşama hakları yoktur.

407

YURTDIŞINDAYIM, YURTDIŞINDA SÜRDÜRÜLEN BİLİMSEL AKTİVİTELERİ, PROJELERİ TAKİP ETMEĞE ÇALIŞTIKÇA, UZMANLIK ALANLARIMLA İLGİLİ BAZI BİLİMSEL YAYINLARI İNCELEDİKÇE MORALİM BOZULUYOR, KENDİMDEN UTANIYORUM, BOŞUNA TÜKETTİĞİM ZAMANA YANIYORUM, TÜRKİYE´YE DÖNÜŞÜMÜ SORGULUYORUM!

 

Yurtdışındaki bilim adamları nelerle meşgul, Türkiye’dekiler ise bizler, çoğumuz diyeyim ülkeye hiç katkısı olmayan ipe sapa gelmez faaliyetlerle günümüzü, ömrümüzü ziyan ediyoruz.

Burada, Yurtdışında birçok kanallarda teknolojik gelişmelerden, yeniliklerden ile ilgili, bilimsel çalışmalarla yürütülen ve sonuçlanan bazı projelerden bahsedilen yayınlar yapılmaktadır, ilgi ile izlenmektedir. Aslında Türkiye de böyle yayınların toplum üzerinde büyük yarları olacağı kesindir.

Sabahtan aksama kadar  neredeyse bütün kanallarda çılgın, sapık dini hurafelere, deli zırvası siyesi münakasalara yer verileceğine, biraz da dünyada teknolojide bilimde yapılan faaliyetlerin tanıtılması çok daha yararlı olacaktır. Gençlerin bu alanlara yönelmelerine katkı sağlanabilir. (Geçenlerde televizyon kanalarından birinde dini konularda vaaz veren bir hocayı görünce, bu kadarına da pes deyip bunun TV-Ekranına değil, psikologa çıkartılması gerekiyor diye söylendim. Bunlar İslam Dinine zarar vermektedirler. Dini konularda vaaz verecek, görüş bildirecek kişilerin Diyanet başkanlığı tarafından belirlenmesinde yarar vardır diye düşünüyorum)

Türkiye´de bilimsel faaliyetlerle ilgili,  yeni teknolojilerin tanıtılması ile ilgili TV-yayınları  tevsik edilmelidir, çocukların, genç öğrencilerin ilgisi bu yöne çekilmelidir. Hacı Hocalar Allah katında sevap kazanmak ve çocuklara, gençlere faydalı olmak istiyorlarsa dini hurafeler, Arap masalları, uydurma dini hikayeler yerine gençleri bileme, teknolojilere, iyi bir meslek ve ahlak sahibi olmalarına katkıda bulunsalar, Müslümanların en büyük eksikliği buradadır. Ben 1990 yıllarında ileri gelen iki üç TV-Kanalına bu tür  yayınların hazırlanıp sunulması için teklifte bulunuştum. Mübarekler cevap verme nezaketinde dahi bulunmadılar. Türkiye’de maalesef bir çok oluşum ahbap-çavuş iliksilerine göre gerçekleşiyor. Ülkenin saygın ve güvenilir kurumları olarak takdir görmesi gereken Üniversitelerimizde bu disaster fırsat eşitliğine ters düsen, keyfiyet uygulanmaktadır. Burada da çavuş-ahbap iliksilerine göre üniversiteye çalışma ve kariyer yapma şansınız bulunmaktadır. Dün de öyleydi bugünde böyledir.   DrHusso, 7.2012

408

YUNANİSTAN’DA EKONOMİK, BORÇ  KRİZİN NEDENLERİ, TÜRKİYE AÇISINDAN DA BİR DEĞERLENDİRİLMESİ

Yunanistan’da şu sıralar yaşanan ekonomik sıkıntılar Türkiye´yide ilgilendirmektedir, buradan kendisi için çıkaracağı yararlı sonuçlar bulunmaktadır.

Yunanistan’da yaşanan ekonomik ve siyasi krizin oluşmasını sağlayan çok sayıda faktör bulunmaktadır.  Dünya Kamuoyunda bu nedenler sıralanmakta ve tartışılmaktadır.  Burada ise Yunanistan’daki krizi daha eskilerden ele alınıp, başlıca nedenlerini tartışmaya sunulmaktadir.  Önemli nedenlerin kısaca sıralanması:

-         Ülke ekonomisinde riskli ve ekonomik krizlerden etkilenen turizm, gastronomi sektörüne gereğinden fazla ağırlık verilmesidir,

-         Yunanistan’a özgü olan Denizcilik sektörün ve ticaretin ihmal edilip, geliştirilmemesidir, bir dünya markası haline getirilmemesidir,

-         Sanayide, teknolojide, özellikle gemi sanayi ve teknolojisinde ve mütahitlikte, inşaat sektöründe dünya çapında varlık göstermemeleridir,

-         Avrupa Birliği üyeliğine fazla güvenmeleri, geleceklerini Avrupa Birliği Üyeliğine endekslemeleridir,

-         Avrupa Birliği Üyeliği Fenomeni, ( Ekonomide, sanayide, ticarette, teknolojide; güçlülerin, büyüklerin;  zayıfları, küçükleri kullanmaları, bitirmeleri olarak bu fenomen açıklanabilir)

Yunanistan halkının diğer Avrupa Birliği üyelerin halklarından daha az çalıştığı, çok harcadıkları, devlet israflarının yüksek olduğu gibi Dünya kamuoyuna yansıtılan ve alay edilen nedenlerin etkisi Yunanistan´daki ekonomik krizde belirleyici olmadığı görüsündeyim. Hatırlayacaksınız bir zamanlar Avrupa Birliği üyelerinden İngiltere de benzeri büyük ekonomik borç sıkıntıları yaşanmıştı…

Avrupa Birliği Üyelerinin günümüz anlayışı ile Yunanistan´in bu krizden çıkması mucize olur bence! Aslında, Avrupa Birliği kendi sorunları içersinde boğulmak üzeredir, Ekonomik sorunlar yasayan sadece Yunanistan değil, su sıralar İtalya, İspanya, Portekiz, Polonya ve yeni, yeni katılan Doğu Avrupa Ülkeleri de ciddi ekonomik sorunlarla boğuşmaktadırlar, iflas esiğindedirler.

Avrupa Birliği Üyelerinin sayısı her yıl artarken, Avrupa Birliği kendi iç gelişmesini güçlü üyelerin ulusal çıkarları ön plana çıkartılarak sürdürmemiştir. Yani Avrupa Birliği bu haliyle geleceği olmayan bir birliktir ve çöküp dağılma riski bulunmaktadır.  Kısaca Avrupa Birliğinde tüm üye devletlerin ciddi söz hakki tanınmalıdır, sorumluluk taşımalıdır, görev paylaşımı yapılmalıdır ve kesebir olmalıdır. Yani denetlenebilir ortak bir bütçesi bulunmalıdır. Avrupa Birliği Federatif bir devlet sistemine dönüştürüldüğü takdirde bir geleceği vardır görüsündeyim, (Tek Bayrak, Tek Devlet Dili, Tek silahlı Kuvvetleri, Tek Devlet parlamentosuna, Tek devlet başkanına Hükümet Başkanına). Görüşümü başka bir makalemde daha ayrıntılı bir şekilde dile getirmek istiyorum.

Yunanistan ve diğer zayıf halkalı Avrupa Birliği Üyelerinin krizlerden çıkma eğilimleri için yapılması gerekenlerin başında Avrupa Birliği Yapısının tekrar sorgulanarak, geliştirilmesidir.  Avrupa Birliği üye ülkelerin  iyi bir gelecekleri ancak Avrupa Birliği içersinde ve federatif bir devlet yapı sistemi ile mümkün olacaktır, birlik içinde güç kazanacaklardır. Aksi takdirde bir şekilde yok olma, tarihten silinme olasılıkları bulunmaktadır.  

Yunanistan in Avrupa Birliği Dışında yapması gerekenler:

Kısa sürede, yakin gelecekte yapılması gerekenler:

Devletin kendi halkına, çalışanlarına, zenginlerline, müteşebbislere gerekli güveni vermesidir.

Gereksiz devlet harcamalarından kaçınmak, her kuruşun hesabi istenildiğinde yetkililere verilmelidir….

 

409

AGUSTOS 2012,  ALMANYA´DA BAZİ İZLENİMLERİM!

………..

Gözlemlerimde en ilginç bulduğum! Almanya’da bulunan Türk marketlerinde Türkiye den getirtilen ürünlerin Türkiye deki fiyatlara kıyasla (ayni ürünlerin)  burada çok daha ucuza satılmasıdır. Nedeni sizce ne olabilir: a) Burada imal edilip Türk ürün paketi yapıştırılıyor, b) Türkiye’den çok ucuza ihracat ediliyor, hayali ihracatla devletten haksiz kazanç elde edilmesi için kullanılan bir yöntem, c) Türkiye’de ki firmalar dostlar alışverişte görsün misali ucuza ihracat ediyorlar, d) Türkiye’de ki marketler bu ürünlere büyük kar oranları yansıtıyorlar, e) Türkiye de devletin, belediyenin vergileri, harçları çok yüksek, fiyatlara yansıtılıyor…

                                                                                       Doğru olanı sizce hangisi yada hangisidirler!    

………………

Dogru cevap icin tiklayin

410

TABU 1, İSLAM DİNİNDE KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ, SAPIKLIK!

İslam dininde Kadın erkek için vardır, erkekte kadın için vardır; Kadın erkeğin ne hizmetkârı, nede seks kölesi değildir. İslam dininde kadına çocuklara eziyet, işkence, dayak, hakaret, kakılma, başkalaştırma günahtır. İslam dininde kadın ailenin bas tacıdır. Kuranı kerimde, cennet anaların ayakları altındadır gibi anlamalı sözler İslam dininde Analara, kadınlara olan gerçek değerini göstermektedir.

21. Yüzyıl İslam Âleminde asil tabu olan;  kadın ve erkelerin ta erken yaslarda, erkek ve kız çocuklarının birbirinden ayrıştırılmasıdır, başkalaştırılmasıdır, kadın ve kız çocuklarının kapkara giysilere büründürülmeleridir, erkeklerden farklı ortamlarda bulundurulmasıdır. Kız çocuklarının özellikle okullarda farklı sınıflarda farklı sıralarda bulundurulmalarıdır, Bu gibi uygulamalar ve önyargılar erkek ve kız çocukların sağlıklı gelişmesini, toplum içinde uyum içinde birlikte yasamalarini olumsuz etkilemektedir. Bu gibi uygulamalar ve önyargılar Müslümanlığın değil eski Arap çöl yaşamının geleneğinden İslam âlemine erkek hegemonyasının çıkarları gereği yayılıp devam ettirilmiştir.  Ve halen bu uygulama İslam âleminin bir yüz karasıdır, İnsanlığın İslam âlemine bakisini olumsuz etkilemektedir.  21. Yüzyılda İslam Âleminde Müslüman erkek ve kız çocukların, gençlerin yan yana gelmeleri, birbirlerinden hoşlanmaları, birbirlerini tanıma istemleri, flört etmeleri neden günah olsun ki? Bu gibi konular da İslam âleminde önyargısız İslam âlimleri tarafından Kutsal kitabimiz Kuranı Kerim dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Esas sapıklık;  erkek ve kız çocuklarının birbirlerine insani, tabii yakınlaşmasını tabulaştıran, yasaklayan; fakat gençlerin cinsel tatminsizliğini kendi hemcinsleri içersinde  sapık ilişkilere girmelerini; güçlülerin güçsüzlerin, akli dengesi bozukların, kimsesizlerin, fakirlerin ırzına geçmelerini  ve veya hayvanlar ile sapık cinsel ilişkiye geçmelerine seyirci kalan yobaz zihniyetidir.  Kadını hala erkek için seks oyuncağı, kölesi, hizmetkarı  yaratıldığını gören yobaz çöl zihniyettir. DrHusso

411

TABU 2; İSLAM DİNİNDE SEKS YAŞAMI,

“İNSANLIK YAŞAMI ÖZELLİKLE GENÇLİK; CİNSELLİKTEN İBARET DEĞİLDİR”

 “İnsan Yaşamında Cinsellik Önemlidir, Fakat Her Şey Değildir, İnsanlık Yaşamı Cinsellikten İbaret Değildir …”  AKP li siyasetçi, bakan Sayın Bülent Arınc´ın bu sözlerine katılıyorum.  Ben konuyu biraz farklı bir iki açıdan değerlendirmek istiyorum!

……………….

Son yıllarda Dünyada olduğu gibi Türkiye´de bazı kesimlerde, sektörlerde, medyada cinsellik, seks ön plana çıkartılıyor, yaşamın bu ilişkiler üzerinde kurulu olduğu imajı verilmeğe çalışılıyor. Medyada, özellikle müzik ve sinema dünyasında, belli gazete ve magazinlerde teshir edilen cinsellik porno görüntülerini aratmayacak cinsten oldukları gözlenmektedir. Bati müzik klipleri kadar Türkiye de çekilen Türkçe müzik kliplerinde hatta bazı dizi filmlerinde porno filmlerini bastıracak görüntüler moda oldu. Bu tip görüntüler Türkiye gibi Müslüman ülkeye yakışmayan görüntüler olduğu görüsündeyim. Yazılı ve görsel medyada cinselliğin bu denli ortaya konulması ve yayılması talepten ziyade bu sektörü ele geçiren cinsiyeti bozuklardan kaynaklandığı görüsündeyim. Çoğu kez medya halktan, toplumdan izleyencilerin taleplerinden değil belli kişilerin elinde bulunan medyanın inisiyatifinden, pervasızlığından sunulmaktadır. izlettirilmektedir.  Örnek ailece evde misafirlerle, çocuklarla Televizyonun önünde film, müzik klipi izliyorsunuz karşınıza çıkan porno tipi görüntülerle hiç te hoş olmayan bir ortamla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu nedenle belli filmlerin en azından belli geç saatlerde yayınlanmasına özen gösterilmektedir. Bakan görevi ve taşıdığı sorumluluk gereği, ahlak bozucu yayınlara karşın bu tip uyarıları yapması tabii ki doğaldır……………..

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de boşanmalar artmaktadır.  Boşanma nedenlerin başında ekonomik sıkıntılar gelmektedir. Yani işsizlik, yeteri kazanamama, hayat pahallılığı gibi faktörler zamanla aile bağlarını bozuyor aile içindeki bireylerin kari koca arasındaki karşılıklı huzuru saygıyı, sevgiyi, güveni de zedeliyor. Tabi bu gibi toplumsal gerçekler de siyasetçilerin, hükümetin işine gelmiyor, boşanma nedenleri farklı yöne çekilmek isteniliyor. (Türkiye´de en fazla boşanmaların İzmir de olduğunu hükümet yanlısı İslami medya esas gerçeğe bakmadan, bu gibi toplumsal gelişmeleri olumsuzlukları tarafsız korkusuz ve önyargısız incelemeden, araştırmadan hükümet lehine değerlendirmek istemiştir, hükümetin fedaisi olarak yaranmaya tercih etmiştir. Örneğin, Kari Koca anlaşmasızlıkların hemen hepsi boşanma ile sonlanmıyor, çeşitli nedenlerle özellikle kadının ekonomik bağımlığı, koca, aile, akraba, mahalle baskıları, töre uygulamaları nedeniyle kari koca uyumsuzluğu ömür boyu bir işkence seklinde sürüp gidiyor. İzmir de ise özellikle kadınlar diğer yörelere göre ekonomik daha bağımsızdırlar ve koca, aile, akraba mahalle baskıları ağır değildir. Bu nedenle ömür boyu bir çatı altında mutsuz iki yabancı, iki düşman insan gibi yasamaktansa boşanarak ayrı yasamak daha iyidir, yeniden denemek için medeni iki insan gibi boşanmaya karar verebiliyorlar.)

Diğer önemli boşanma nedenlerinden biri de aile içindeki, karı koca arasındaki tatminsizliktir, özellikle cinsel tatminsizliktir! Bu boşanma nedeni bir şekilde kamuoyuna ayıp namahrem konular diye dışarıya pek yansıtılmıyor, tartışılmıyor, utanılıyor! Onun yerine başka boşanma nedenleri uyduruluyor. Evliler arasında cinsel tatminsizlikten kaynaklanan boşanmalarda siyasetçilerin özellikle hükümetin bilhassa İslami dini kesimin, yobazların işine gelmiyordur.

Evlilikte karıkoca arasındaki cinsel tatminsizliğin önemli nedenlerinden biri küçük yaşlardan beri kadın erkek iliksilerini tabulaştıran, günahlaştıran yobaz zihniyettir.

Dini inanç, Hacı Hocaların yobazların fetvaları dinimizde kutsal sayılan aile yaşamının yatak odasına kari koca cinsel ilişkilerine kadar girmemelidir. Müslümanlarda kari koca arasında yaygın yaşandığı tahmin edilen cinsel tatminsizliğin önemli nedenlerinden diğer biri de bilgisizliktir, çocuk yaşlarda dini yobaz eğitimle zihinlere kazılan abuk sabuk tabulardır, önyargılardır. Bu zihniyet cinsel tatminsizliği artırmaktadır.  (DrHusso)  Makalenin Devami icin tiklayin

412

TABU 3, İSLAM DİNİNDE ÖZE DÖNÜŞ,

“DİNİ KONULARDA TEK GÖSTERİCİ KURANI KERİM OLMALIDIR”

İslam Âlimleri bir araya gelip sadece Kuranı Kerimi temel alıp dini konularda Müslümanları bilgilendirmelerinde yarar vardır. Daha da ileriye gidilip diğer din mensupları ile bir araya gelip İnsanlık yaşamı, dünyada huzur ve barış için tavsiye edici kararlar almaları da yararlı olur düşüncesindeyim. 

413

Tabu 4, İslam Dininde Bilim, ARGE, Özgüven, Zenginlik

414

TÜRKİYE’DE ALEVLENDİRİLEN KÜRT MESELESİ,  TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ,

BÜTÜNLÜĞÜNÜ TEHDİT EDER HALE GETİRİLMİŞTİR!

415

26 AĞUSTOS; TÜRKLER VE ISLAM ALEMİ İCİN COK ÖNEMLİ İKİ TARİHİ OLAYI,

  TARİHİ ZAFERLERİ HATIRLATIR.

*   İLKİ 26 AĞUSTOS 1071 MALAZGİRT SAVAŞINI; Anadolu topraklarını kesin olarak Türk yurdu yapan zaferdir. Ve Hacli seferleri  ile müslümanlara yapilan vahsetleri, talanlari, katliamlari sona erdirmistir.  

*  DİĞERİ DE 26 AĞUSTOS 1922 İŞGAL GÜÇLERİNE YÖNELİK BÜYÜK TAARRUZU; Batili les kargalarina karsin kazanilan zaferde, Türklerin ve Müslümanligin Anadoludan yok edilmeyicegi dünyaya ilan edilmistir. 

Her ik savasta sayica güclü ve silah üstünlügü olan Hiristyanlara karsin bu tarihi zaferler kazanilmistir.  Bu tarihi zaferleri kutlayarak hatirlamak ve hatirlatmak devletin bir görevi olmalidir,  hem maziye, hem de millete hizmet edenlere karşı saygı olacağı gibi gençliğin terbiyesi ve kimlik kazanması yönünden de önemlidir, …

Nurullah Bey,

Bu güzel anlamlı yazınız için teşekkürlerimi ve memnuniyetimi bildirmek istiyorum. Yazınızdakilere, görüş ve fikirlerinize tamamen katılıyorum ve benzerlerini paylaşıyorum, elinize sağlık. İslam dini adına Türkiye’de belli çevrelerce Arap milliyetçiliği, Arap  tarihi, İslam Dini ile ilgisi olmayan Arap hurafeleri, masalları uydurulmuş, yakıştırılmış Arap Hikâyeleri son zamanlarda büyük marifetmiş gibi yoğun bir şekilde anlatılıyor.  Mübarekler, özellikle gençleri bilime, ARGE ye, sorgulamaya  yönlendirmeleri ile  gençlerin iyi bir meslek sahibi olmalarına katkı sağlamaları ile  Allah katında daha fazla sevap kazanacaklarından ve İslam âlemine daha yararlı olacaklarından habersizler. İslam Dini, Ahlak  adına yaydıkları Arap hurafeleri, masal ve hikâyeleri ile günah islediklerinin de farkında olamayacak kadarda beyinleri körleştirilmişlerdir. Ve dışarıdan kullanıldıklarının farkına varmayacak kadar da beynikörler. Son zamanlarda o kadar aşırıya gitme cesaretini buldular ki, Kurtuluş savaşını Mustafa Kemalin ve silah arkadaşlarının kazanmadığını televizyon kanallarından ve radyolardan bastıkları kitaplarla yaymağa başladılar! Bunların beyinleri, kendi içlerindeki tezatları, çelişkileri göremeyecek, anlayamayacak derecede körleştirilmiş. İslamcıların kimisi Kurtuluş savaşını  Atatürk değil padişahlar başlatmış, Atatürk kurtuluş savası için görevlendirildiğini ileri sürüyorlar, kimileri, Atatürk ve silah arkadaşı İsmet İnönü hiç bir savaş kazanmadı, hep geriye ta Kırıkkale şehrine kadar  kaçmışlar. En son ise Kurtuluş savaşını Atatürk başlatmamıştır, Kazım Karabekir başlatmış ve Kurtuluş savaşı onun sayesinde kazanılmıştır. Yarin birileri çıkar da Türkiye’de ki kurtuluş savaşı Araplar sayesinde kazanıldı derseler sakin şaşırılmasın. Bazılarına göre de Türk tarihin yeni bastan yazılacağını söylüyor, herhalde Türk tarihi yerine Arap tarihini uyduracaklar..  Eline bir iki kitap verilen veya kendine alan Araştırmacı yazar yada uzman diye  piyasada kendini pazarlıyorlar, bir kanaldan diğer kanala birileri tarafından çıkartılıyor, hatta televizyonlarda ısmarlama programlar sunmağa başlıyorlar. Bu kişiler üniversite mezunu iseler, hele profesör, doçent  unvanlı iseler havalarını ibretle izlersiniz. Normal bir vatandaş olarak bunları izledikçe insanin içi ruhu, kararıyor,  bu kadarına da pes diye insan üzülüyor…

İslam Dininde cihatların en yücesi, anlamlısı;  bilimdir, gelişmedir, yenilenmedir. Müslümanların 21. Yüzyılda Allah adına cihat bu yönde olmalıdır. (Bakın, 3-4 milyonluk bir ülke, modern silah teknolojine, eğitimli halkına ve ilişkilerine güvenerek bırakın sadece Araplara, tüm Müslümanlara karşı koyabilecek gücü, cesareti kendinde buluyor. Müslümanlar bu gibi gerçeklere yönelmelidirler…)

Sözün kısası, İslam Dini maskesi altında kendi çıkarları uğruna diğer inanları kullanan, sömürenler kadar buna seyirci kalan, ses çıkaramayan acizlerde, güçsüzlerde Allah katında sorumludurlar, onlar kadar suçludurlar, günahkârdırlar. Müslümanlık kimsenin tekelinde değildir, hele yobazların hiç değildir…. Görüşlerini paylaşıyorum  DrHusso                                 Makalenin tamamini indirmek icin tiklayin

416

ASIRLARDIR SOZLASMİS İNANÇLAR, DİNLER KULLANILARAK  İNSANLIK LİNÇ EDİLMEKTEDİR.

Trend; Dini inanclar yaninda demokrasi, insan haklari, bagimsizlik maskesi altinda insanlik linc edilmege devam edilmektedir, 21. YÜZYILDA YER YÜZÜNDE TÜM DİNLERİN, İNANÇLARIN TEK BİR HEDEFİ, ALLAH YOLUNDA TEK BİR CİHATLARI OLMALIDIR; ODA DEVLET YÖNETİMLERDEN DİNİN UZAK TUTULMASI OLMALIDIR.

21. YÜZYILDA İNSANLIK YAŞAMINDA DEVLET YÖNETİMLERİNDEN DİN FAKTÖRÜ, DİN ETKİSİ KALKMALIDIR

417

MÜSLÜMANLAR, ALLAH ADINA, PEYGAMBERİMİZ MUHAMMED NAMINA, ALLAH EKBER TEKBİR NARALARI İLE BİR BİRLERİNİN CANINI ALMAZLAR,

 EZİYET İŞKENCE ETMEZLER ÜLKELERINI YAKIP YIKIP HARABEYE CEVIRMEZLER,…

Bu gibilerin Allah Adini, Müslümanlık inancını kullanma haklarda yoktur

418

ARAP BAHARI, 

- BATİLİ SERMAYE PİYASASININ BİR SOSYO-EKONOMİK SPEKÜLASYON NETİCESİDIR -

419

Prof. Unvanlı Allahsız, Hayasız Jüri Üyeleri

Yaklasık 20 Sene Beni Docentlik Sınavımda Bezdiremediler!

Örnek Gösterilmesi Gereken Kurumlarda Üniversitelerimizde Prof Unvanlı Bilim Adamları Tarafından Bu Gibi Keyfi, İnsanlık Dısı Uygulamalar Dogrumudur?

21.Yüzyıl Türkiye´sinde Bunun; Keyfi Uygulamaların, Maddi Ve Manevi Magduriyetimin Hesabını Onlardan Hukuki Yollardan Soramıyorum, Kaybolan Yılların Bir Rehabilitasyonu Dahi Söz Konusu Olmuyor, Bu Da Allahtan Revamı?

420

Yildiz Teknik Üniversitesi,…Islami Bisiklet Üretilebilir““ Gazette Haberi Ve Okuyucu Yorumlari; 

Üniversitelerimize özellikle Teknik Üniverstilerimzde Yakisani Sergiliyorlar, Malesef Üzücü oldugu kadar da vahim. Özellikle okurlar yorumlarına bakin. Mesleki kitaplar, yayinlar okunacagina, mesleki bilim alaninda yapilan arastirmalar yeni teknolojiler takip edilecegine, mesleki arge faaliyetlerine zaman ayrilacagina profesörlerimiz dönemin modasina uygun olarak dini konularla ilgilendikleri görülüyor. Bu olumsuzluk dönemin yönetiminden kaynaklanmiyor maalesef, eski yönetimlerin siyasi hatalarindan, milli egitimdeki ve yüksek ögretimdeki ihmallerden kaynaklanmaktadir. Eski siyasi yönetimler bugünleri, olumsuzluklari hazirlamislardir.  !

421

TÜRKİYE´DE ASKERİ DARBELER, 

Önyargısız Farklı Bir Değerlendirme !

TÜRKİYE DEKİ ASKERİ DARBELERİN SORUMLULARI SİYASİLERDİR,

GERİSİ BAHANE YALANDIR…

Tükiye´de eski Darbelere bakmaya gerek yok, günümüz siyaset anlayışı, devlet yönetim uygulamaları , gözlenen zafiyetler, görevi ağır suiistimaller v.d.; 

yakin gelecekte kaosa ve darbelere davetiye çıkarmaktadır.

 

Türkiye´de; Askeri darbeler ülkeyi fakirleştiriyor, ekonomiyi geriye götürüyor, gelişmeyi köstekliyor, insanları yok ediyor v.b. argümanların doğrulukları ne kadar geçerlidir? Gibi sorular; bilimsel, özellikle önyargısız, korkusuz ve somut verilere dayanılarak araştırılmalıdır.

 

Türkiye´de sağlıklı her insanin tasvip etmediği askeri darbeler, muhtıralar, ikazlar, uyarılar yapılmasaydı, Türkiye bugün nerede olurdu? Bu gibi sorularında da araştırılması, cevaplandırılması gerekiyor. Türkiye´de askeri darbeler öncesi devlet yönetimi, ekonomik ve siyasi kaos, ülkede hüküm süren antidemokratik keyfi ve anarşist düzeni, huzursuzluk, güvensizlikler, yolsuzluklar, kaos v.b. ve devlet yönetiminde otorite boşluğu, siyasilerin devlet yönetimindeki acizlikleri, beceriksizlikleri, görevi suiistimalleri, ülkedeki yolsuzluklar, fakirlik, issizlik, cinayetler gibi bir çok olumsuzlukların da çekinilmeden askeri darbelerin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekiyor.  Türkiye´de askeri darbeleri ABD´de planlayıp, yaptırmıştır, yada ABD´de Askeri darbelere izin vermiştir. Yada Türkiye´de Askeri darbeleri ihtiraslı kuvvet komutanları hazırlayıp, ABD´nin izni ile TSK gerçekleştirmişlerdir gibi iddialar asilsizdir, gülünçtür. Yani Türkiye de her olumsuzluğu, her musibeti bizden başkalarına, art niyetli dış güçlere, ABD´ne Batılılara mal etme gibi alışkanlığımızdan, paranoyak hastalığımızdan kurtulmalıyız.   Devleti, ülkeyi iç ve dış felaketlerden kani cani pahasına korumakla görevlendirilen TSK, ülkenin devletin hayati koşullarında, kritik dönemlerinde gereken müdahaleyi yapar bunun içinde kimseden izin alma ihtiyacını duymaz. Bu görevi dün yapmıştır, gelecekte de gerekiyorsa ülkenin hayrına bu görevi yerine getirilecektir, zaten getirmesi mecburiyetindedir. Ne yani siyasiler ülkeyi siyasi ve ekonomik kaosa sürüklerlerken,  devletin otoritesi sağlanamazken, vatanin bütünlüğü korunamazken milletin can mal güvenliği sağlanamazken; halkın ordusu TSK olanlara seyirci mi kalacaktır? yada ülkede huzur güvenliğin sağlanması için dışarıdan askeri kuvvetler mi davet edilecektir? Dünya üzerindeki devletlerin, ülkelerin, ulusların birbirlerine olan sorumlukları bulunmaktadır. Hele Nato gibi askeri pakta üye iseniz ve ekonomik siyasi, askeri destek alıyorsanız ortak hareket noktalarınız vardır, en azından fikir alisverisinde bulunulması doğaldır ve ülkelerin çıkarınadır.  Askeri darbelere neden olan siyasilerin ve veya daha dün Asker göreve diye haykıranların sağ sol diye birbirlerine düşman kesilenlerin, birbirlerine vahşet uygulayan dünün militanlarının,  bugün esen rüzgara göre tüm pislikleri TSK ya mal etmeğe kalkışmaları beklenilendir. Bunlar dürüst olsalardı, sağduyulu davransalardı askeri darbeler zaten gerçekleşmezdiler. Askeri darbelerden hemen sonra geçiş dönemlerinde yapılan ferdi görevi suiistimallerin, ağır hataların hesabi sorumlulardan istenmelidir diye düşünüyorum. 

Türkiye´de askeri darbeler kin güdülü ve popülist karışımı bir kör zihniyet ve tarikat cemaat etkili bir  rövanşist anlayışı ile araştırılamaz.

 

Bakın, Günümüzde, Arap Baharlarına baktıkça, komşu, kardeş İslam Ülkelerinde yaşanan siyasi ve ekonomik kaosu, yıkımları, felaketleri, uğursuzlukları, 21 yüzyıl dünyasına yakışmayan insansızlıkları, vahşetleri, vukuatları, günahsız çocukların acılarını gördükçe sağlıklı her insan gibi darbelere karşı olan biri olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerine, TSK ve o zamanın komutanlarına Allah onlardan razı olsun diyorum, Güçlü, disiplinli partiler üstü, çağdaş, modern TSK´yi başımızdan eksik etmesin diye de dua ediyorum. Ve devlet yönetimde etkili olan beynikörlere de yüce Allahtan biraz akıl, öngörü, şifa diliyorum. Türkiye´nin sağlıklı varlığı ve geleceği, bizlerin de sağlıklı varlığı ve geleceğidir. Bu nedenle hepimiz Türkiye’nin birlik, bütünlüğü, huzur ve güvenliği, zenginlimi, iyi  bir geleceği konularında hem fikir olmalıyız.

 

Diğer bir gözlem ve değerlendirmemi burada paylaşmak ve tartışmaya sunmak istiyorum.

Mevcut  belli, bir partiye ve hükümetine karşın halkın küçümsenmeyecek bir çoğunlukta ortaya çıkan ve zaman, zaman dışa vurulan kuşkuların, endişelerin,  korkuların ve bunun içinde bir şeyler yapılmasını isteyenlerin, arzu edenlerin haklılıkları gün geçtikçe  ortaya çıkmaktadır.

Konuyla ilgili olarak akla gelen bir kaç örnek;

·       Bir taraftan gerçek demokrasi, halkın iradesi denilmektedir, diğer taratan da antidemokratik tek adam, diktatörlük benzeri başkanlık sistemine  kişisel çıkarlar, kişisel ihtiraslar, egosu tatmin bencillikler gibi arayışlarla  devlet yönetimi tamamen ele geçirilmek istenmektedir. (ABD ve Fransa gibi ülkelerde zaman, zaman “Başkanlık sistemi yerine başbakanlık sistemine geçiş” gündeme getirildiği ve tartışıldığı unutulmamalıdır)

·       Bir Taraftan  cumhur, cumhur her yerde  ve her şeyde cumhur deniliyor, diğer taraftan ise cumhura hiç sorulmadan cumhura karşıt cumhuru mağdur edici  kararlar  alınıyor ve adil olmayan cumhuru mağdur edici uygulamalara geçiliyor. Haksızlıklara karşın çıkan, söz söyleyen, demokratik eylemle sesini duyurmak ve tepkisini veren hakkini arayan cumhurlar ise hükümet, parti, tarikat yanlısı gestapo tipi polisiye birimleri ile cumhurlar, vatandaşlar  kadın erkek, yaşlı çocuk demeden analarından doğduklarına bin pişman ediliyor.

·       Bir taraftan bağımsızlık, tek vatan, tek bayrak tek yönetim ve tek devlet dili deniliyor, diğer taraftan da devletin otoritesi ülkenin Güneydoğusunda sökmüyor, varlık gösteremiyor, bağımsızlık isteyen PKK´nin otoritesine yenik düşüyor, halkına sahip çıkamıyor, teröristlerin insafına terk ediyor…. Ve  Cezaevindeki teröristlerin elebaşları ile görüşerek, mütarekeyi kabul ederek, PKK terörünü sonlandıracağına, şehit haberlerinin önünü alacağından medet umuyor.

·       Halk arasında  dini inançları nedeniyle namaz kılanların, türbanlıların dürüst oldukları ve bunların yolsuzluklarla karşın en iyi mücadele edebileceklerdir inancı ve beklentisi ile halktan tek başlarına hükümet kurabilecekleri kadar oy alabiliyorlar,  halkın güvenini kazanıyorlar, diğer taraftan ise en büyük yolsuzluklara kendi içlerinde rastlanılıyor, kısa sürede hak etmedikleri ve yedi sülalelerine yetecek servetlere ve makamlara ulaşıyorlar. 

·       Bir taraftan fırsat eşitliği deniliyor, diğer taraftan ise milli eğitim, YÖK, üniversiteler, emniyet, adalet-yargı gibi devletin önemli kurumları, önemli makamları ele geçiriliyor.  Ehliyetlerine, bilgilerine, diplomalarına, tecrübelerine  geçmişteki performanslarına bakılmaksızın devletin önemli kurumları, makamları kendi yakınları ile dolduruluyor.  Devlet yönetiminden hiç gitmeyecek, ayrılmayacak şekilde yuvalanıyorlar, organize ediliyorlar.

·       Bir taraftan kardeşlik, birliktelik, Yaratan yüce Allah deniliyor, diğer taraftan ise bizden olmayanlar, biz gibi davranmayanlar dinsizdir, inançsızdır diye ötekileştiriliyor, kapı dışarı ediliyorlar, eziliyorlar, sömürülüyorlar, terfi ettirilmiyorlar, atamaları,  görevlendirilmeleri yapılmıyor

·       Bir taraftan yargı bağımsızdır deniliyor, adalete güvenin deniliyor, diğer taraftan ise kendilerini eleştirenleri düzmece suçlarla tutuklattırıyorlar,  kendileri için tehlike arz edebilecekleri toplumda sıfırlıyorlar. (Kamuoyuna yansıyan bir haberde genç bir subayın kendisine addedilen düzmece suçlarla hala  tutukluluğu sürmektedir. İsin ilginç yani rezilliği ise kendisin bu suç fiili zamanında henüz ortaöğretim cağında çocuk olduğu ve bunlardan habersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bu da su sıralar adaletin nasıl çirkefleştiğini, nedenli ayaklar altına alındığını gösteren bir çok örneklerden biri

·       Bir taraftan ülkenin huzur ve güvenliği, vatan birlik ve bütünlüğü uğruna ömür boyu ölüm tehlikesi altında mücadele veren, çok zor şartlar altında basarili görevler ifa eden TSK´nin asil şerefli komutanları, Mevcut devlet yönetimini ortadan kaldırmak, hükümeti yıkmak gibi trajikomik düzmece suçlarla  PKK ve tarikat güdümlü yargılayıp, tutuklayıp cezalandırırken, gerçek teröristler halk kahramanları olarak ödüllendiriliyor. Yakında terörist başı ile sürdürülen görüşmeler sonucunda, onu serbest bırakıp  hükümet başkanıyla birlikte Nobel barış ödülüne aday gösterildikleri  ve Nobel barış ödüllü verildiği duyulursa sakin ha kimse şaşırmasın!   ………

 

Devlet yönetiminde en büyük facia nedir biliyormuşsunuz?

-        Devletin, vatanin birlik ve bütünlüğünün korunamaz, can ve mal güvenliğinin sağlanamaz hale getirilmesidir.

-         Ülkenin içte ve dışta çıkarlarının savunulamaz ve korunamaz hale gelinmesidir.

-        Gelecek nesillere huzursuzluğu, uğursuzluğu, ağır borç yükü altında kötü bir miras bırakmaktır.

 

Sözün kısası;

a) Devlet yönetiminde siyasilerin zafiyeti sonu oluşan siyasi ve ekonomik kaoslar, otorite boşluğu, askeri darbelere davetiye çıkarırlar. Bu gibi durumlarda yapılması gerekenlerin başında, adil secime gitmektir, istifa etmektedir, Yeni bir başlangıç için yeni bir isimle denemektir.

b) Geçmişteki siyasilerin ve toplumun kendi hatalarını, acizliklerini, hırslarını, pisliklerini belli bir kuruma, kişilere atma arayışları ile kişi ve kurumlar sadece kendilerini aldatırlar, kandırırlar!

c) Günümüzde devlet islerini yürüten siyasilerin geçmişten özellikle askeri darbelerden hiç mi hiç ders çıkarmamışlar?  Onun yerine geçmişin tüm pisliklerini, olumsuzluklarını TSK, laik devlet yönetimine atmak cüretine giriyorlar. 

  

Devlet yönetimine secimle görevlendirilen siyasetçiler ve belli makamlara atananlarda ve is adamlarında bazen gözlenen bir çeşit psikolojik hastalık olan “ Megalego” yani ayakları yerden kesilen, kendisini ululaştıran, kendisi olmadan, bir şeyin yürüyemeyeceğine, onsuz hiçbir şeyin olmayacağına, islerin duracağına, yönetimin ekonominin bozulacağına, kendini inandırmış, Allah’ın çok özel bir kulu, önemli bir lider olarak kendini üstün görmeğe ve havalanıp kibirlenmeğe başlayan başkanlarda, patronlarda sonradan olma ucuz zenginlerde görülen bir rahatsızlık yani bir çeşit ağır paranoyaklık, davranış bozukluğu olarak ta görebilirsiniz. …

………………….

 

Hindi kafalı olgusu-görüsü (Hindi sürüsü sendromu) ile; oluşumlar, vukuatlar değerlendirilmemelidir! (Hindikafali görüş, olgusu, hindi sürüsü sendromu; Hindi kümesinde, hindi sürüsünde hindinin biri glu glu glu diye kabarıp ötmeğe  başlayınca, arkasından tüm hindilerde kabararak glu glu glu diye etrafı kuru yaygaraya boğarlar ve uzun bir sürede durmazlar. Bu hindi sürüsü sendromu, gelişmesi sekteye uğramış kişilerde ve toplumlarda gözlenmektedir.

(Türkiye de siyasette Trend; “

TSK, KOMUTANLARI TUTU, KAKA; PKK, APO CİCİ, BİCİ”.

 

drhusso

Izmir, 12.10.2012

 

422

10 KASIM 1938- 10 KASIM 2012;

Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk´ün ölüm Yıldönümü…

Atatürk olmasaydı, Türkiye var olmazdı, bizler de olmazdık.

Atatürk; bizlere Yüce Allahın bir lütfüdür.

 

Atatürk sadece Türkiye’nin değil İslam Dinin gelişmesine, Müslümanların boğazlanmalarına, dar bir coğrafyada hapsedilmelerine karşın etkin rol oynamıştır.  Köleleştirilen Mazlum, Ülkelerin, Bati sömürücü ülkelere karşın ayaklanmalarına, bağımsızlık mücadelelerinde cesaret ve ivme kazandırmıştır. Atatürk, Toplumda hastalık saçan, toplum bireylerini hurafelerle uyduruk masallarla uyuşturup kullanan, sömüren ve gelişmelerini, zenginleşmelerini engelleyen insanların yüce Allahın sunduğu cağın nimetlerinden yararlanmalarını engelleyen tarikatların, tekkelerin, cemaatlerin v.b. faaliyetlerini kontrol altına alarak ta İslam Dinine hizmet etmiştir. Bu gibi gerçekler, Atatürk´ün insanlığa, Müslümanlığa olan hizmetleri,  katkıları beynikör yobazlar tarafından idrak edilemez.

Çok zor ve tehlikeli bir coğrafyada, ve iç ve dış tüm yıkıcı faaliyetlerine rağmen  Türkiye Cumhuriyeti Devletinin  hala ayakta olmasını, gelişmesine devam etmesini, petrol zengini bir çok İslam ülkesinden daha iyi olmasını,  Sanayi ülkelerine teknoloji satmalarını Atatürk´ün sağlam temeller üzerine kurduğu laik devlet yapısına, ilkelerine de borçlu olduğumuz gerçeği göz ardı edilmemelidir....

Allah ondan ve bu ülkeye emeği gecen  Allahın rahmetine kavuşan tüm büyüklerimizden, şehit ve gazilerimizden Allah razı olsun, mekanları cennet olsun. Gerçek bir Müslüman, kişilik sorunu olmayan ve akli dengesi bozuk olmayan her insan dini ibadetlerden evvel ülkeye, insanlığa emeği gecen büyüklere, Hakkin rahmetine kavuşanlara saygı göstermesini öğrenmelidir, ve bırakılan  emanet edilen güzel eserlerin korunmasına, geliştirilmesine zenginleştirilmesine katkı sağlamak için gayret göstermelidir.

Laf olsun diye Atam izindeyiz demekle, yazmakla Atatürk´ü bir kez daha anmak çok kolaydır, bu şekilde sadece kendimizi kandırıyoruz. Onun izinde olduğumuzu göstermek, emanetlerini korumak geliştirmek ise çok, çok zordur.

Türkiye´de örnek gösterilmesi, güven ve saygı duyulması gereken kurumların başında yüksek öğretim kurumlarında, Üniversitelerde yönetimler, rektörlükler, dekanlıklar her yıl 10 Kasımda Atam izindeyiz diye nutuklar atılmaktadır, mesajlar gönderilmektedir. Diğer taraftan da bu yönetimler başkanlıklar, rektörlükler, dekanlıklar, bölümler gibi birimler kurumlarındaki çalışanlarını, öğrencilerini her yönüyle mağdur etmeğe devam etmektedirler. …

Bir taraftan Demokrasi denilmektedir, diğer taraftan hakkini tepkisini demokratik kanallarla duyurmak isteyenler feci şekilde hırpalanmasına göz yumuluyor. Bir taraftan fırsat eşitliği deniliyor, diğer taraftan ahbap çavuş ilişkilerine göre muamele yapılıyor, Bir taraftan özgürlük hak hukuk deniliyor, diğer taraftan hak iddia edenler sıfırlanıyor, yok ediliyor,

Bir taraftan ülkede insanların düzmece gelişi güzel suçlarla tutuklanıp hapse atılmasına, adil olmayan dışarıdan güdümlü yargı kararları ile cezalandırılmalarına seyirci kalınıyor, acizlik sergileniyor, korkaklık gösteriliyor, diğer taraftan da kalkıp Atam izindeyiz denilmektedir. …

Atam izindeyiz de, makamlar kişisel çıkarların, kişisel egoların tatmin edildiği yerler olmamalıdır. Her şeyden evvel o makamın o unvanın görevi sorumluluğu, ciddiyeti yerine getirilmelidir…

 

(Burada Atam izindeyiz konusu ile pek ilgisi olmasa da benle ilgili bir örneği ilginizi çeker düşüncesiyle  vermek istiyorum. 4 gün evvel uzun bir süreden sonra Harburg –Hamburg Teknik Üniversitesinin Gemi İnşaatı ve Makine Mühendisliği Fakültesinin web sayfalarından son alınan ve halen yürütülen ARGE proje konularına bakarken birden canım sıkıldı. Benim 6 seneden beri ilgilendiğim, yurt içi ve yurt dışı makaleler hazırladığım bitirme tez proje ödevlerini verdiğim, iki patent önerisi sunduğum laser bindirme kaynakli bağlantılar üzerinde TU- Harburgta sanayi ile birlikte milyon euro değerinde yeni proje aldıklarını görünce cidden üzüldüm. Üzüntümün nedeni; benim bu konuyla ilgili yayınlarım prof. unvanlı Allahsız jüri üyelerince pek dikkate alınmadı, bu çalışmaların gemi ile ilgisinin olmadığı bu nedenle başka bilim dalında müracaat etmeni istemişlerdi. Koskoca prof. unvanlı Allahsız jüri üyelerinin kendi branşları olan gemi inşaatı ile ilgili dışarıda,  okutulan derslerden ve ders içeriklerinden ve ARGE çalışmalarından, yayınlardan hiç mi hiç  haberleri yok, bu bilgisizlikleri ve keyfi tutumları ile benim yıllarca manen ve madden mağdur olmama neden oluyorlar. Ve  ben ise bunlara karşın hiç bir şey yapamıyorum, bunun hesabini hala onlardan bir şekilde soramıyorum. Seneler önce bir jüri üyesinin odasında tartışıyoruz. Ona benle 1994 yılında doçentlik sınavına girip doçentlik sınavını kazananın ve sıradışı gemiler üzerine uzman diye tanıtılanın;   sıradışı gemilerle ve bazı konularda bilgilerinin soru işareti taşıdığını bir iki örnek vererek söylüyorum. Bana karşılık olarak bu kişinin, 6 aylık yurtdışı bursu aldığını bu nedenle de çok iyi, bilgili biri olduğunu söylüyor…. Benim ise, liseden sonra bursuz, devletin tek kuruş parasını almadan yurt dışında Almanya’da okul ve yaşam masraflarımı çalışarak kazanarak çok zor şartlar altında okulu iyi dereceyle bitirdiğimi ve dünyaca ünlü Bilim araştırma merkezinde GKKS- Hamburg ta yaklaşık 6 sene çalıştığımı Hamburg Üniversitesi Gemi Insaat Enstitüsünde konvansiyonel olmayan gemi tasarimlari üzrinde yaklasik iki sene kadar çalışmalar yürüttüğümü bilmek istemiyor….

Ahbap çavuş ilişkileri keyfiyet Türkiye üniversitelerinde dünde vardır, bugünde bu uygulama devam ediyor maalesef,  Sonrada kalkıp bu tip Allahsızlar Atam izindeyiz diyorlar…

Diğer üzüntüm ise ben burada Ege üniversitesinde Ege bölgesinde endüstriye büyük katkı sağlayacak bir  laser araştırma uygulama ve eğitim merkezinin açılmasını ta 2003 yılından beri çeşitli şekilde önermeme ve yazılı müracaat etmeme, destek istememe rağmen gereken desteği, ilgiyi bulamıyorum., En son biri, burada ismi lazım değil, bana laserle ne yapılır diye sorduğunda EÜ´de fazla bir şeyin değişmeyeceğini anladım. Laser konulu Arge ortak proje tekliflerini sanayiye götürüyorum, basta tamam deniliyor daha sonra ise arkası gelmiyor yada hiç cevap verilmiyor,… Sonrada her 10 kasımda Atam izindeyiz mesajları nutukları ile boy gösteriliyor… )

 

Atamızın izinde milletçe ne kadar olduğumuz belli. Atatürk´ün ve arkadaşlarının kanları canları pahasına kurup geliştirip bize emanet ettikleri Laik Demokratik Devlet yönetimin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bozularak yıkılmasına şeriat yanlısı tek edam ve dini devlet kurulmasına, Vatanin bölünerek  parçalanmasına birlikte seyirci kalıyoruz. Bir kaç mütaahitin, emlakçıların  aracıların, asalakların hak etmedikleri saltanatı devam ettirebilmeleri  için bizlere emanet edilen, ülkenin değerlerini, zenginlikleri,, topraklarını yabancılara satılmasını da kabullendik..

HALA ATAM İZİNDEYİZ DEMEK, SOYTARILIK OLUR DÜŞÜNCESİNDEYİM.

423

21. yüzyılda dünya devletlerinin demokratik yönetim sistemlerinde seçilmiş siyasilere, hükümetlere, başkanlara tanınan yetkilerin önemli ölçüde acilen kısıtlanması gerekmektedir. Nedeni mi?

- SİYASİLER; insanlık yaşamında, ülke de, devlet yönetimlerinde şerlerin, bir çok olumsuzlukların, suiistimallerin, savaşların, siyasi ve ekonomik iflasların ve kaosların, isyanların, huzursuzluğun, yoklukların, pahalılıkların, işsizliğin, kadersizliğin, uğursuzluğun, sefaletlerin, mağduriyetlerin ana kaynağıdırlar.

- Günümüz demokratik devlet yönetiminde seçilmiş siyasiler, hükümetler devlet yönetimini ele geçirerek kendi çıkarları uğruna halkı sömürmeğe, kullanmağa, ülkelere hayati zararlar vermeğe vatandaşları mağdur etmeğe başlamışlardır. Ülkeler halklar, bireyler bu seçilmiş siyasilerin görevi suiistimalleri ve ihmalleri, bilgisizlikleri, kişiliksizleri, tecrübesizlikleri ile iflaslara, kaoslarsa, açlıklara, savaşlara, isyanlara varan büyük mağduriyetlere maruz kalıyorlar. Bunun önüne bir şekilde geçilmesi gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye´de da tek adam başkanlık sistemini ben şahsen demokratik bulmuyorum. Demokratik devlet yönetimlerinde halk adına verilen yetki bir den fazla kişi ve kurumlarda olmalıdır. Bu yönetimi hantallaştırmaz, bu yönetimde cok basliligi, kargasayi, bürokrasiyi getirmez. Tam aksine her birim kendi sorumluklarini ve görevleri en iyi sekilde kisa sürede yerine getirmede kolaylik ve seffaflik saglaycagi gibi, devlet yönetiminde suistimallere karsin kendi kendini dengeleme ve kontrol etme, koruma imkanini saglayacaktir. toplumda huzur ve güvenin artmasini, firsat esitligin saglanmasini saglayacaktir.

424

2012 DÖNEMİ YENİ YÖK YASA TASLAĞI HAKKINDA.. 

-          MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞIMIZIN YAZ BOZ TEKRAR SİYASİ ÇIKARLAR VE KEYFİYETE GÖRE DÜZENLE SİSTEMİ YÖK TARAFINDAN DA UZUN YILLARDIR UYGULAMAYA KONULMAKTADIR. O KADAR İYİ YAPILIYOR Kİ, HER DÖNEM HER SİL BASTAN YENİDEN DÜZENLEME İHTİYACINI DUYUYORLAR! Bu suretle ben gibi birçok akademisyenin manen ve madden mağdur olmalarına sebep oluyorlar. . …..

-         Yeni YÖK tasarısında yer alması gerekenlerin başında; YÖK´ÜN ASLİ GÖREVİNE, (DENETİM VE KOORDİNASYON) KADROLARI  KÜÇÜLTÜLEREK, İDARİ-YAPTIRIM GÜCÜ KALDIRILARAK DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR.

-         Her ne hikmetse dışarıdan YÖK kalksın yada koordinasyon ve denetleme ile görevleri kısıtlansın,  üniversite yönetimlerine ağırlık verilsin deniliyor. Fakat içeriye girince söylenenlerin tam aksine YOK ile üniversiteler tamamen  ele gerilmeğe çalışılmaktadır

-         GERÇEK OLAN ; ÜNİVERSİTELERE ÇEKİ DÜZEN VERME GEREĞİDİR. YÖK ile Türkiye’de üniversiteler öğrencilerin ve akademisyenlerin hayatını karartacak düzeye getirilmiştir. YÖK ile Üniversitelerin ve çalışanların toplumda saygınlıkları ve güvenirlikleri zedelenmiştir. YÖK sayesinde yeni mezun bir polis memurun, asker çavuşun eline gecen para, 20 senelik bir öğretim üyesinden fazla olmasına dolaylı olsa da katkı sağlamıştır

-         Yüksek öğretim kurumları, üniversiteler partiler üstü kalmalıdır. Siyasetçilerin, tarikatların, cemaatlerin şeriat yanlıların yobazların, sömürücü sermayenin üniversiteleri ele geçirip yürütülen eğitim, ARGE faaliyetlerinde, kurumsal yönetimlerde söz sahibi, egemen olmalarına fırsat verilmemelidir.

-         TÜRKİYE´DE ÜNİVERSİTELER SAYGI, GÜVEN DUYULAN, ÜLKEYE, İNSANLIĞA HİZMET EDEN, BİLİM ÜRETEN KURUMLAR HALİNE GETİRİLMELİDİR. VE BU YÖNDEKİ ÇABALAR SÜRDÜRÜLMELİDİR

-        YÖK´ÜN YENİ YASA TASLAĞINDA, AMAÇ , KARANLIK; ÜNİVERSİTELERİ MEVCUT SİYASETİN VESAYETİ ALTINA SOKACAĞI görüsü hakim…

425

NEDEN - 1  

Müslümanlar, türkiye dahil cagin cok gerisindedirler, Allahin sayisiz nimetlerinden geregi gibi faydalanmiyor, cogunluk insana yakisir sekilde yasamiyorlar, Disaridan kullaniliyorlar sömürülüyorlar, birbirlerini vahsice öldürüyorlar, Bolluk icinde aclik cekiyorlar, dileniyorlar,…

426

21. Yüzyılda Dünya Düzeninde, -Devlet yönetimlerinde kaçınılmaz gelişmeler, beklenen zorunlu değişimler-  özeti

427

NEDEN – 2

ü  7- 8 Milyon nüfuslu İsrailli Yahudiler; yakınlarında bulunan 500 milyonluk Müslümanlara, Türkiye´de dahil her alanda nasıl kafa tutabiliyor? Ve onlardan bilim ve teknolojide, tarımda, ticarette, savunma-sanayinde çok daha  ileridedirler? 7- 8 Milyon nüfuslu İsrailli Yahudiler; Ülkelerindeki taşlık ve kurak topraklara çöllere, hayat veriyorlar…

ü  7- 8 Milyon nüfuslu İsrailli Yahudiler; Ülkelerine sahip çıkıyorlar, topraklarını para karşılığında hak edilmeyen sefahat uğruna yabancılara satmıyorlar.

ü  7- 8 Milyon nüfuslu İsrailli Yahudiler; Teröre ve ülkenin çıkarlarından kimseye taviz vermiyorlar, kimseden çekinmeden, korkmadan mislisiyle anında karşılık veriyorlar, bizdeki malumlar gibi atıp tutup boşuna bağırmıyorlar, tehditler savurmuyorlar. Devlet ciddiyetini terk etmeden  gereğini yerine getiriyorlar, devletin otoritesinden, ödün vermiyorlar….

ü  7 – 8 Milyon İsrailli Yahudi Ülkesi tarım ülkesi olan Türkiye´ye her türlü bitki tohumunu satıyor.

428

  TÜRKİYE´DE BAŞKANLIK SİSTEMİ İSTEMİ!

EŞİTTİR TEK ADAM DEVLET YÖNETİMİ SİSTEMİ, GERÇEK DEMOKRASİNİN İSTEMİ DEĞİLDİR.

TÜRKİYE´DE BAŞKANLIK SİSTEMİ İSTEMİ; Daha çok parti çıkarları yanında, kişisel ihtirasların bir istemidir; daha iyi bir devlet yönetimi gerekçesi asılsızdır. Dünyada Başkanlık sistemi ile idare edilen o kadar kötü örnekler vardır ki, ve Dünyada başbakanlık sistemi ile idare edilen o kadar çok iyi örnekler vardır ki, Türkiye’de birilerinin başlattığı başkanlık sisteminde örnek olarak gösterilen ABD´de yada Fransa’daki başkanlık sistemini dahi bastırırlar. Kaldı ki bu ülkelerde dahi zaman zaman başkanlık tek adam parlamenter sistemi tartışılmaktadır; başbakanlık parlamenterler sistemindeki gibi devlet yönetimindeki yetkilerin, görevlerin paylaşması istenilmektedir.

429

NEDEN – 3

TÜRKİYE DE YAKLAŞIK HER 7-8 KİŞİDEN BİRİ AKLİ, BEDENİ ÖZÜRLÜDÜR, SAKATTIR, ENGELLİDİR. NEDEN?

ü  Tescil edilmeyen, sağlıklı gözüken sakat engellilerin, sakatların sayısı tahmin edildiğinde Türkiye için çok ağır bir sorumluluk yükü altındadır ve bu yük altında ezilir! Bu gibi hoş olmayan ifadelerime kızılacağına, bizlerin hepimizin bu sorunu tartışmamızda ve çözmemizde yarar vardır. En azından devletin yetkili kurumları, üniversiteler Türkiye’ de bu denli sakat, engelli özürlü sayının neden çok olduğu bilimsel olarak araştırılmalıdır. Bu sayının ülkenin kalkınmasına olan olumsuz etkileri de dile getirilmelidir.

Türkiye’de her şey Yüce Allahtan deyip Allaha havale edip işin kolayına gidilmemelidir. 

ü  Akli ve bedeni özürlü doğumlular ve yakınları özellikle ana ve babaları  için yaşam her gün büyük bir işkencedir.  Böyle bir insani yaşama ana ve babaların, devletin, toplumun  sebep olmalarına hakları yoktur! 

Çocuğu sakat, sağlıksız özürlü getirmektense hiç getirmemek çok daha iyidir.

Sonradan ortaya çıkan engellilik sakatlık durumları da araştırılmalıdır. Trafik ve is kazaları ve sağlık ihmalkârlıkları, terör nedeniyle ortaya çıkan engelliliklerin, sakatlıkların üzerine de yapıcı, giderici bir şekilde gidilmelidir. Türkiye de her bireyin sonradan sakat engelli olma olasılığı yüksektir.  Kaza, hastalık, terör nedeniyle sonradan sakat kalmanın, engelli olmanın sayıları basit yöntemlerle, uygulamalarla azaltılabilir.

ü  Son yıllarda 40 yıldır süre gelen terör olayları ile sakat engelli kalan gazilerimizin sayılarında da artışlar gözlenmektedir. Bu konuda bilimsel olarak değerlendirilmelidir. Terörle mücadelede güvenlik politikalarının gözden geçirilmesinde yarar vardır.  Ülkenin güvenlik güçlerine askere polise öldürme amaçlı silah doğrultanlara, ateş açanlara merhamet etmek ahmaklıktır.  Kaldı ki, askere, polise silah çeken ateş eden teröristler bir şekilde devlete silah sıkmaktadırlar.

430

NEDEN – 4

Osmanlı İmparatorluğunun Anadolu’da sıkıştırılmış yıkılmış harabeleri ve enkaz üzerinde çok büyük zorluklarla hayal edilemeyen yokluklar  ve zorluklar altında Atatürk ile temeli atılan cumhuriyetimizin ilk dönemlerinde mucizevi atılımlarla  başlayan gelişmeler ayni heyecan ve ciddiyetle devam etmemiştir, neden?

O zaman yapılanlarla bugün yapılanlar neden objektif karşılaştırılıp bilimsel değerlendirilmesi yapılmıyor, neden?

431

Kavram:    ’’LAİKLİK’’

     Laiklik: Devlet yönetiminde, toplumsal insan yaşamında dinin, inanç ve ibadet özgürlüğünün istismar  

                      edilmemesidir.

 

ü  İnsanların din, ibadet, inanç özgürlüğü laik cumhuriyet yönetimi sayesinde güvence altındadır.

ü  Laiklik; Şarlatanların, soytarıların, uğursuzların, akıl hastalarının, zavallıların, kara yobazların dini duyguları inançları bir vasıta, araç görerek; toplumda diğer insanları sömürmelerine karşın etken bir devlet yönetimidir.

ü  Laik cumhuriyet devlet yönetimi: Geleceğin güvencesidir, çağdaşlıktır, dünyada halklar arasında sürekli barışın garantisidir.

ü  Laiklik: İslam dininin özüdür! 

ü  Laiklik: Yalnız yaratan yüce Allah` a kulluktur.  

ü  Laiklik: İnanç, ibadet özgürlüğüdür, saygıdır.

ü  Laiklik: Gerçek Müslümanlıktır.

ü  İslam dini; ne kara çarşaflara, türbana bürünmek nede gösteri ibadet etmek değildir. Araplaşmak, karalaşmak ta değildir 

ü  Müslümanlık; ne kahvehanelerde miskinlik etmek, palavra atmak, nede tarikathanelerde Allaha yakarmak, boşa zikretmek, kendine işkence uygulamak, hikayeler ve masallar anlatmak, dinlemek; değildir. Tarikat, dergah v.b. babalarına, dedelerine, şeyhlerine, üfürükçü, sahtekar, akıl hastası  hocalarına, imamlarına, falcılarına çalışmak, onlara ömür tüketmek te değildir. Bunlardan, Türbelerden, mezarlardan, tepelerden, yarar, sağlık, şifa, hayır beklemek te değildir, 

ü  Müslümanlık; gericilik değildir, daha faydalı ve daha iyi öğrenmektir, başkalarına da öğretmektir,  daha çok çalışmaktır, daha çok ve kaliteli üretmektir, daha fazla kazanmaktır, muhtaçlara yardım etmektir, devletine, vatanına, sahip çıkmaktır..  

ü  KUTSAL KİTABIMIZ KURANI-KERİM; Hurafeler kitabı değildir, belli çıkarlar doğrultusunda yorumlanamaz.

 

*KUTSAL KİTABIMIZ KURANI-KERİMİ ANLAMAK VE YORUMLAMAK;

SAĞLIKLI, ÖNYARGISIZ, TARAFSIZ VE TEMİZ BİR ZİHNİYETE, AKLA MAHSUSTUR.

432

Kavram SORUN

 

Sorun; Kişilerin, toplumların, ulusların, yönetimlerin v.b., yasam koşullarında zorluklar karşısında çözüm üretememekten kaynaklanan çaresizliklerdir, sıkıntılardır.

 

Sorunsuz insanlık yasamı düşünülemez.  Aslında insanlık yasamı, sorunlarla gecen sürekli bir mücadeledir. Burada önemli olan, sorunlara karsın gösterilen dirençtir, mücadeledir, inattır ve sorunlara karşın üretilen  ve uygulanan çözüm yöntemleridir.  Bu vasıf, yetenek öğrenilen kabiliyetlerdendir!

………

 

Ülkemizde, TÜRKİYE`DE genelde yasam koşullarında zorluklara karşın yeteri direnç gösterilmemektedir,  etkili alternatif çözümler üretilmemektedir. Sorunlara karşın mücadelede bir çoklarımız kadercilikle, (alin yazımız, kader kısmet denilerek) pes etmektedir. Ve Kendi sorunlarımıza odaklanıp kendimiz halletmeğe çapalarımıza kendi sorunlarımızın çözümünü başkalarından bekliyoruz. Ve kendi sorunlarımızı kendimiz çözemezken başkalarının sorunlarıyla uğraşıyoruz, çözmeğe çalışıyoruz. (Siyasetimize bakın!)

 

Sorunların çözümünde en kötüsü ne biliyor musunuz? 

ü  Ülkemizde sorunlara karşın çözümler üretileceğine mevcut sorunlara sorunlar ekleniyor,  çözülmesi daha zor olan bir sorunlar yumağına dönüştürülüyor.

ü  Kendi sorunlarımızın çözümünde başkalarından medet umuyoruz.

ü  Kaliteli insan eğitim ve öğretimine ve seçimine gerekli özenin ve ciddiyetin gösterilmemesidir.

ü  Türkiye’de halk kendine yakışanı, uygununu seçer. Kaliteli insan; kaliteli insani tercih eder, seçer ve görevlendirir,  Bu halk seçmesini öğrenip bilseydi, bu günkü durumundan  çok daha yüksek bir refah düzeyine, zenginlige sahip olur, geleceğine daha güvenle bakardı. Toplumsal sorunların en büyüğü budur.

 

BUNUN NEDENLERİ; BİLGİSİZLİKTİR, ÖNGÖRÜSÜZLÜKTÜR, TECRÜBESİZLİKTİR, KÜLTÜRSÜZLÜKTÜR, FAKİRLİKTİR, KİŞİLİK ÖZÜRLÜĞÜDÜR!

 

433

VAH TÜRKİYE VAH, VAH;

BU GÜNLERİ DE YAŞAMAK

VAR MIYDI YAZINDA!

Parçalanarak kaos içinde

yok olman laneti geleceğinde,

Yakınmak dövünmek kime, neye?

 

Türkiye’de Dünya tersine çevrilmiş

Ülkemizde zaman geriye dönmüş

K.  P.  D.  S.  Y.  E.  A.  Cv.d.  sahneye dolmuş,

Pislikler, şarlatanlar her kılıkta doymuş

İtici, dönek yalak bencil, yalancılar popüler olmuş

Devletin nimetlerinden ihyalanmışlar.

Bu ülkeye, devlete, millete kendini

Canları, hayatları pahasına adayanlar,

Bu devleti parçalamak yıkmak isteyen teröristlere

Karşın dağlarda karda kışta mücadele edenler;

Şerefli Türk ordusunun Komutanları;

Subaylar, generaller, kuvvet komutanları

Şani ünü büzük Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanı,

Polisiye sahte evraklarla düzmece delillerle  suclanıyorlar,

Düzmece asılsız uyduruk suclarla,

Şerri kesin mechul ihbarlarla

Terörist ve santajı yalancı şahitlerle

Terör örgütü kurmak terör örgütüne üye olmak,

Demokratik düzeni yıkmakla  yargılanıyor,

Kimileri hücre ölüm döşeginde yaşıyor,

Kimilerin yıllardır sucları nedir bilinmiyor,

Dişarıdan kumandalı sanılan savcı, hakimlerce

Hukuksuz hapishanelerde cürütülüyor.

Sabırlı, ahlaklı, vatansever Komutanların

Siyasi şefleri ise masumu oynuyor!

Dişarıda atıp tutuyor, gürlüyor kah garibanı azarlıyor

Kendine dev aynasında bakıp havalara giriyor.

Yalakaların, başta itici gazetecilerin yellerine kapılıyor.

Kendi havasına kapılıp dünya liderini oynuyor.

Demokrasi, İnsan hakları, hak, hukuk, adalet,

Yeni düzen  sacmalıklarına kendisi de inanıyor.

Allahsızlar o kadar azmışlar kudurmuşlar ki,

Cahilleri, dıplomasızları ahlaksızları

Devletin kurumlarında müdür, vekil yapıyorlar,

Hemde ülkede o kadar üniversite mezunu

Alanında vasıflı işşiz genc insan varken.

Başkalarının hakkını gaspt etmenin,

İslam dininde allahsızlık oldugunu,

Kültürümüzde ahlaksızlık oldugunu

Asalaklar nerden bileceklerki,

Sonrada birileri kalkıp

Türkiye gibi ülklerde neden

Ayaklanmalar ve askeri darbeler

Kacınılmaz olur diye hep sucu Askere atarlar.

Bilinen bir gercegi ise, hatırlamak istemezler;

 Bir gün ki, gelir tökezlenir, egilirse,

Alim Allah cevresindekiler üzerine cıkıp tepinir,

Kimler geldi kimler geçti,

Ne devirler geldi de nasıl bitti

bir bilseler bu zavallı duruma düşmezler..

 

Hak, Hukuk Allah korkusu, insanlık yok tur ki,

Adil adaleti görülsün, İnsan gibi olsun

Halk, devlet yoktur ki, tepkisi bulunsun,

Ülkede Dünyada olup biten kimin neyine.

En kötüsü en acıklısı en ısyankarı ise;

Silah arkadaşlarının, Genel Kurmayın

Olup biteni korkak suclular gibi

Olanlara  sessiz, sedasiz, çaresiz kalmalarıdır

Mübarekler hic degilse silah arkadaşlarının

Adil yargılanmalarını isteme cesaretini göstersinler

Siyasilere yaranma yarışına gireceklerine

Görevi sorumluluklarını yerine getirsinler. 

Ergenekon, balyoz ve diger ucubelerin

Esas sorumluları ne AKP, ne PKK ve sempatızanları

Ne Özel polisiye örgütleridir

TSK, komutanların ta kendileridir.

 

Türkiye’de Dünya tersine, zaman geriye döndürülmüş

Ülkede Dünyada olup biten kimin neyine.

Türkiye bölünerek  karanlıga gömülüyor,  kime ne

Cogunluk geçim derdinde, kimileri servet, şan söhret peşınde

Kimileri karı kız sevgili aşk meşk cocuk  derdinde

 Vatandaşın halkın derdi, onun da derdi bambaşka dur

O anayasayı kendine göre yeniden düzenleyip

Tek adam başkan, kraldan da kral  olmak isteyedur.

Demokrasi, halk bahanedir, Devlet onundur.

Vatandaşların çogu donuna kadar borçludur,

 Olup bitenlerden de sucludur.

Donunu satın alacak işi, parası yoktur,

Kredi borcu ile üzerine kürk giyiyor,

Koluna altın bilezigi, boynunbda altın altın tasması

Yetmiyor kulaklarına altın küpe de takıyor.

Sosyete payarında entellektuel de takınıyor

Altına lüks araba cekiyor,

Depoda tükenen benzinle hep  yolda kalıyor

Trafigi altus ediyor, fıyakası bozuluyor.

Memleketinde Fabrikası yok, kurulmuyor,

Topragı da  işlemiyor, sahilde kahvede oturuyor

Bir araya geldiklerinde atıp tutup duruyor

Dınleyende vatanı kurtarıyor sanıyor.

Memleketinde Lüks alışveris merkezleri acılıyor.

İcinde  marketleri, dükanları, kahveleri, salonları bulunuyor.

Ülkenin ekonomisi yabancıların elinde, insafında

ülke halk sömürülüyor, fakirleşıyor, elden gidiyor.

 

Türkiye’nin düşürüldüğü duruma hele bakın!

Can derdinde olan Suriye

Türk askeri ucagını vurup denizin dibine indiriyor,

Türkiyenin sınır köyleri Suriyeden bombalanıyor

Gerekli askeri tepkiyi vermeyi bırakın,

Can cekisen Suriyeden yada İrandan olası bir askeri  saldırıdan

Korkularak Natodan  Suriyeye, İrana karşın korunma talep ediliyor.

Türkiyenin savunması yabancılara,

Türkiyede konuclandırılmıs Batılı Askerlere emanet ediliyor.

Devletin sınırları  içinde terörist saldırıları korkusu

Nedeniyle koskoca Türk Devletin Askerleri

Havadan ucaklarla sevk edilmektedir.

Canilere, hainlere, teröristlere karşın mücadeleyi

Tecrübesizlik, bilgisizlik korkaklıkla kaybedenler,

Teröristlerin elebaşlarından medet umuyorlar,

Ayagına gidiğ akıl fikir soruyorlar,

Caniler, hainler,  teröristler,

muhteşem törenlerle yüceltiliyor

Caniler, hainler, teröristler alkışlanıyor,

Canilerle hainlerle masa başında

İlerisi için Bagımsız Kurdıstan vaatleri

Karsılıgı  mütareke imzalanıyor.

Halka alıştıra, alıştıra sindire indire

Görüşmeler acıklanıyor

Taraflar Dünya Barış Nobele Ödülüne

 Aday gösteriliyor

Vah Türkiyem vah, vah, vah

Sen bunları hak etmedin

Sen bunlara layik degildin

Sen nerde hata yaptın.

 

Vatanın bir parçası fiili işgal edildi, devleti sokmuyor

 Meydanlarda devletin bayragı indiriliyor, polisi kacıyor

Devlet içinde devlete yeni anayasada kılıf aranıyor

Devleti yönetenler kendilerini korkusuz kahraman sanıyor,

Teröristlerin tehditlerinden korkuyor,  saklanıyor

Boyun egip taviz üstüne taviz veriyor.

Yönetimdeki caresizlige, becereksizlige, iflasa, yıkıma

Demokrasi acılımı, insan hakları diyor.

 

Satacak fabrika, kurum, bina da kalmadı diyor

Vatan toprakları, koylar, ovalar, madenler yabancılara satılıyor

Lüks semtlere, gökdelenlere, yazlıklara yerli yaklaşamıyor,

Ecnebilere satılıyor, Vatandaşın bırakın ev satın almasını

Ucuz kiralık ev bulamıyor. Kirayı dahi ödeyemiyor

 

Savurganlık, yolsuzluklar görevi suistimaller aldı gidiyor,

Siyasetci gerisini ilerisini göremez, karanlık geliyor.

Vatandaşı devleti vatanı düşündügü yoktur,

Kendini, ailesini, yakınlarını garantiye alıyor.

Halk yeni ve yüksek vergilerle, harclarla, cezalarla suyuluyor

Bizlerim gık dahi sesleri çıkmıyor

 

Türkiye Cumhuriyetini kuranlar lanetleniyor,

Bu Kutsal, Cennet Vatan Türkiye’ yi

Kanları, canları pahasına koruyanlar,

Bu Ülkeyi bizlere emanet edenler  linc ediliyor

Muhalefeti ara ara, yok ki bulasın.

Toplum sivil örgütlerin başı baglı

Cemaatler devri, her yerde dedikleri dedik,

Tarikatlar seyri, kestikleri kestik,

 

Hala, nerden nerelere denilip

Ekranlarda meydanlarda övünülüyor.

Bizler suskun ve korkak seyrediyor, dinliyor, görüyor

Fakat bizler bir araya gelip tepki vermiyor

Bu nasıl vatandaslıktır, dürüstlüktür, insanlıktır bir sey demiyor

Bu nasıl bir insani ahlakı degerdir,

Bunlarla baş edilmiyor,

Üç beş  kuruş ugruna, makam şöhretine

Türkiyenin geleceginin karartılmasına

Ülkenin parcalanmasına,

Canilerin hainlerin teröristlerin kutsanmasına,…

Vatanın satılmasına tepkisiz ve seyirci kalınıyor.  

Vatandas Allah korkusu olanlardan medet umdu,

Elini verdi, Türkiye’yi ha kaptırdı kaptıradacak

Türkiye’nin kaderinde vardır, gelen gideni  arattırıyor hep!!!!

 

Lübnan, Tahran, Bağdat ta

Bir zamanlar Dogunun Paris’i;

Muhtesem zengin, güclü diye övünülüyordu.

Zamanında kötü yönetimden, ilgisizlikten 

Kaynaklanan bu günkü hallerine bakın.,

Türkiye bu yönetimle, zihniyetle

Bunların sonu gibi bir gelecegi olmasın.

Allah yazdıysa bozsun,

Amin demek yetmiyor.

 Aksiyon, yani İcraat, uygulama gerekiyor,

Muhalefetin görevidir;

Toplumu dogrularla gerceklerle

Bilgilendirmek,  organize etmek

Harekete gecirmek;  Muhalefet kadar

toplum örgütlerin sorumlulugudur.

 

Türkiyenin bölünmez bütünlügü

İc ve dısşcıkarlar söz konusu oldugunda

Para, servet, şöhret, makam,

Olsada olmasada  neyine!

Kanın,  canın,  her nefesin

 Seve, seve bin feda olsun.

Diyene ne mutlu, gerisi boş olsun.

Türkiyenin gelecegi bizim gelecegimiz,

Türkiyenin kaderi bizim kaderimiz,

Türkiye varsa bizlerde varız.

Bu gercek unutulmamalıdır.

…..

………

434

Yaşanılan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bu olumsuzlukları çıkaran görevli sorumsuzların bir şekilde uzaklaştırılması gerekiyor, aksi halde bu konu hakkında yazılanlar, çizilenler ve gösterilenler boşunadır. Tabi ki şanı şöhreti ile övünülen türkiyemiz için de bu kural geçerlidir.

435

Aydın: lafı çok, uygulaması yok;  entelektüel:  farklı takınan züppe, düşünür: aklı bol, içi boş olarak

Türkiye’ de, toplumumuzda tanımlanmaktadırlar maalesef

436

 KOPYALA YAPIŞTIR, SAHTE OL; DOKTOR, PROFESOR, DİREKTOR

KOLAY OL

437

HER ŞEYİN AŞIRISI ZARARDIR, DOGANIN KARARIDIR!

Aşırı, gereksiz hassasiyet bazen yarardan çok insanın kendisine ve çevresine zarar verebilmektedir

Eyleminin kararını kendince alan ve uygulayan kişi, sonuçlarını da göze almıştır demektir. Bizler gibi düşünmeyenleri, hareket etmeyenleri ve eylemde bulunmayanları suçlamak, aşağılamak  akıllılık degildir!

438

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ ?

ü  SİYASİ TECRÜBESİZLİK, BİLGİSİZLİK, ÖNGÖRÜSÜZLÜK KORKAKLIK, BENCİLLİK KİŞİSEL ÇIKARLAR, İHTİRASLAR,  AŞIRI İYİMSERLİK, AŞIRI GÜVEN, AŞIRI HOŞGÖRÜ, AŞIRI İYİ NİYET v.b.    NEDENLERİ İLE KARARTILIYOR.

ü   TÜRKİYE’ DE HER GECEN GÜN TELAFİSİ ÇOK ZOR YADA MÜMKÜN OLMAYAN SİYASİ EKONOMİK KARARLAR UYGULANIYOR GÖRÜŞÜNDEYİM.

ü  BURADA, MEVCUT YÖNETİM KADAR BAŞTA MUHALEFET PARTİLERİN (CHP VE MHP)  SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN,  DİĞER DEVLET KURUMLARININ,  HİÇ Mİ HİÇ SUÇU YOKTUR.  KİŞİSEL, ÖRGÜTSEL MADDİ SİYASİ ÇIKARLAR AMACIYLA  DİNİN, İSLAMİN, ALLAH ADININ VE GÖSTERİ İBADETLERİNİN  VE İNANANLARIN KULLANILMASINDA SEYİRCİ KALMALARI NEDENİYLE DİYANETİNDE, HACI, HOCALARIN DA HİÇ Mİ HİÇ SUCLARI YOK.

ü  ÜNİVERSİTELERİMİZ HALKIN VATANDAŞIN GÜVEN VE SAYGISINI KAZANMADIĞI SÜRECE, GİRİŞECEĞİ HER EYLEM SONUÇSUZ KALIR.  SOKAKTAKİ VATANDAŞIN GÜVEN VE SAYGISINI KAZANMAK İÇİN ÜNİVERSİTELER İLK EVVEL TIP FAKÜLTELERİNDE SAĞLIK HİZMETİ ALMAYA GELEN VATANDAŞLARA KARŞIN TUTUMUNU İYİLEŞTİRSİNLER, VATANDAŞA İNSANA YAKIŞIR ŞEKİLDE DAVRANMASINI ÖGRENSİNLER!

ü  Demokrasi, insan hakları, barış adı altında günümüzde askeri darbeler tartışılmaktadır, generaller gelişi güzel düzmece suclarla tutuklanıp senelerce yargıda bekletilerek cezalandırılmaktadırlar. Eger Türkiyede hak hukuk varsa, Türkiye’ de adıl yargılanma varsa; buradakı sorumlu hakim savcıların cesaretleri, yürekleri, vicdanları varsa, ülkenin çıkarlarını, vatanın birlik ve bütünlügünü korumaktan aciz kalan, devletin olanaklarını kendilerine yakın olanlara fırsat eşitligi gözetmeden kullandıran, ülkenin çıkarlarından çok, kisişel ihtiraslarını anayasa degişikliği ile ön plana çıkartan günün devlet yönetimini tarafsız ve evrensel hukuk kurallarına göre sorgulansınlar. 

ü  Tekrar tekrar dile getirdigim gibi; askeri darblerin esas sorumluları siyasilerdir, onları tekrar, tekrar seçen ve görevi suitimallerine, acizliklerine ses çıkaramayan halktır. İnsan kendine yakışanı seçer, İnsan hakettigini bulur ve yaşar,  gerisi safsatadır, boş laftır!

ü  Allah Türkiye’ nin, gelecek nesillerin yardımcısı olsun, amin,

439

…………..

Konu: Verdiğim derslerin video kaydı ve canlı internet yayın izni !

 

Lisans ve lisansüstü verdiğim bütün derslerin video kayıtlarını ve canlı internet yayınlarını yapmak istiyorum. Aslında böyle bir uygulamanın bölümümüzde, üniversitemizde Türkiye genelinde uygulanması, eğitim öğretimde karşılaşılan birçok aksaklıkları, suiistimalleri gidereceği gibi, kaliteyi de artıracaktır. Derslerin öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından da çok daha iyi, daha ciddi disiplinli takibini sağlayacağı görüşündeyim. Ögrenci aileleride çucuklarını düzenli kontrol etme şansını bulurlar. GÜNÜMÜZÜN TEKNOLOJİK İMKÂNLARININDIN YÜKSEK EĞİTİM ÖĞRETİMDE HER YÖNÜYLE YARARLANILMASI TARAFTARIYIM.   Örneğin, bölümümüz binasına giren çıkanların, derslere katılanların parmak izlerinden yada görüntülerinden gün ve saat göre kaydedilmesi de düşünülmelidir. Bu gibi önlemler, uygulamlar, yüksek ögretim kurumlarındaki egitim, ögretim  ve ARGE faaliyetlerin kalitesinin artırılmasına cok daha fazla etken olurlar…  İzmir, 23.2.2013

440

TÜRK’ LÜGÜMLE, AYYILDIZLI AL BAYRAGIMLA, TÜRK MİLLİYETÇİLİGİMLE,  TÜRKİYEDE YAŞAMAKTAN,

TARİHİMLE, ATALARIMLA BEN MUTLUYUM, GURURLUYUM, ALLAHA BİN ŞÜKÜRLER OLSUN DİYORUM.

Laz, Rum, Bosnak, Arnavut, Çerkez, Kürt, Arap, Süryani, Ermeni v.d.  Kimliklerimle Türkiyede, Tüm Dünyada Türk Olarak Yaşamaktan, Ülkeye Kanım Canım Pahasına Hizmet Etmekten, Mücadele Vermekten

 Ben Çok Mutluyum.

Benim çıkarım, Türkiyenin çıkarlarıdır; Benim Gelecegim, Türkiyenin gelecegidir, Türkiye varsa, ben varım, sizler varsınız, bizler varız, hempimiz varız; Türkiye güvendeyse, bizlerde güvendeyiz; Türkiye zenginse, bizlerde gerçek zenginiz, Türkiye huzurluysa, bizlerde huzurluyuz; Türkiye varsa, bizler ve  gelecek nesiller var olacaktır…

 

441

BOLLUK VE VARLIK İÇİNDE, TÜRKİYE GİBİ BİR ÇOK İSLAM ÜLKELERİ YOKLUK, YOKSULLUK VE SEFALET İÇİNDE YAŞIYORLAR, ALLAH ADINA BAŞKALARI TARAFINDAN KULLANILIYORLAR, SÖMÜRÜLÜYORLAR, NEDEN?

442

Diger vatandaşların haklarını yiyerek, ahını alarak, gelecek nesillerin bedduasını alarak, devletin nimetlerinden daha fazla yararlanmak için hükümete yalakalık etmek, dogruları çarpıtmak, yalan konuşmak, hatta sessiz kalmak, suçtur, ahlaksızlıktır, kişiliksizliktir ve en büyük günahtır!

 

443

TÜRKİYE’DE ÇOK FARKLILIKLARIMIZ ve ÇIKARLARIMIZ, ÜLKENİN ÇIKARLARINDA BİRLEŞMELİDİR.

444

Silahlı TERÖRE KARŞIN MÜCADELEDE İKİ SEÇENEK VARDIR;

‘‘YA TERÖRÜ YOK EDERSİNİZ, YADA TERÖR SİZİ YOK EDER’’

Silahlı teröre karşın mücadelede, ciddi demokrattık devlet yönetimlerinin iki seçeneği bulunmaktadır;

- Ya teröristleri güvenlik birimleri ile imha eder, dağıtarak kontrol altına alırısınız, sosyo & ekonomik önlemlerle uzun bir süreçte terörü yok edersiniz!

- Yada Teröristler sizden baskın çıkar, teröristlerin isteklerine çaresiz kalınır, boyun eğilir, tavizler üstüne gelişişi güzel tavizler verilir. Bu tavizler, çaresizlik karşısında teröristler daha da güçlenerek, ulusal ve uluslar arası statü kazanarak devleti ülkeyi ele geçirirler, devlet yönetimini maymuna çevirirler ve sizi ülkeyi kaos içinde bitirirler!

Başka bir seçenek yoktur, varsa; sahtekârlıktır, hilekârlıktır, ihanettir, hıyanettir, en büyük ahmaklıktır. Acılımlar da mı?

Şehitler ölmesin, analar ağlamasın buna engel olan T.C., TSK miydi?

ü  12 senede neler yapıldı.

ü  Teröristler bitirilme aşamasına getirildiklerinde neden  12 senede azdırıldı kontrol edilemez hale getirildi,…

445

T.C., TSK VE KOMUTANLARI; TUTU, KAKA, ÇOK FENA;

K, PKK, APO, TERÖRİSTLER, CANİLER; CİCİ, BİCİ, KAHRAMAN,..

                         Son 10 yıldır T.C. nerden nerelere getirilmiştir, Dünya Tersine Dönmüş!

446

TÜRKİYE DÖNÜŞÜ, ÇIKIŞI OLMAYAN BİR BATAKLIĞA SÜRÜLMÜŞTÜR !

ü  Ülke ve halkı; Dinciler - Dinsizler, Bizden olanlar (Yandaşlar) - Bizden olmayanlar (Eksdaşlar), Karabaşlılar – Açıkbaşlılar, Türkler – Kürtler diye bölünmüştür, birbirlerinin can düşmanı haline getirilmişlerdir!

ü  Türkiye fiilen bölünmüştür; Güneydoğuda Devletin otoritesi, sözü geçmiyor, Bayrağı, kimliği yok ediliyor. Devletin asayişten sorumlu amirine meydanlarda hakaret, tehdit ediliyor, tokatlanıyor, bir Belediye Başkanı ülkenin secimle gelmiş Başbakanına ağır hakaretler tehditler savuruyor

ü  Gazeteler, Radyolar, Televizyonlar hükümetin, PKK’ ın ve kara şeriatın propagandasını yapmakla yarışır hale getirildiler.

ü  Ülkenin haracını Batılılar kesiyor,

ü  Ekonominin gerçek patronları Batılı sermayedir, ülkeyi içerideki uzantıları ile sömürüyorlar, satın alıyorlar.

ü  Satacak fabrika, kurum vb. kalmadı vatanı parselleyip yabancılara satıyorlar.

ü  Türkiye’de fabrika, araştırma merkezleri gibi üretim amaçlı işyerleri açılmıyor. Onun yerine tüketim amaçlı lüks alışveriş merkezleri, eğlence merkezleri, Batılı sahipli sosyete lüks mağazalar açılıyor….

ü  Vatandaşın çoğu borçlandırılarak başta batılı bankalar tarafından sömürülüyor

ü  …..

Yüzyıldır Kürdistan hareketin başarmadıklarını, 30-40 senedir PKK’nın gerçekleştiremediklerini son 10 senede AKP li devlet yönetimi sayesinde aşağıda görüntüler Türkiye’de sağlanmıştır. Bu görüntülerle artık ne Apo nede PKK teröristleri yargılanamazlar, suçlanamazlar, çünkü bunlardan evvel sorgulanması gerekenler var. Bu saatten sonra PKK teröristlerine karşın mücadelede bu devlet yönetimin hiç şansı yoktur.

447

448

 

449

 

450

 

451

 

452

Eylemci, Çapulcu, provokatör kimler dir ? ''Taksim Gezi Parkı’ndan sonra Anıtkabir'i de yıkarız elhamdülillah'' diyebilen zihniyettir!

453

Gezi Parkı Direnişi

454

HÜKÜMET BAŞKANI SAYIN TAYYİP ERDOGAN İSTİFA! NEDEN? 06.2013

455

GEZİ PARKI GÖSTERİ VE PROTESTOLARIN, TENCERE TAVA MÜZİKALLERİ,

NEDENLERİ HAKKINDA FARKLI DEĞERLENDİRMELER

Gezi parkı gösteri ve protestoların nedeni;  iki üç ağacın kesilmesi, ranta açılması kadar 10 yıldan fazla tek başına iktidarda bulunan ve her gecen gün Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir felakete sürükleyen despot diktatör görünümlü bir iktidara karşın vatandaş memnuniyetsizliğinden gelişen haklı bir eylemdir İzmir,12.5.2013

456

TÜRKİYE YALAN, İFTİRA, TEHDİT, ŞİDDETE DAYALI DESPOTÇA YÖNETİLİYOR, KARŞIT SÖYLEM VE EYLEMLER DARBE TEŞEBBÜSÜ DİYE DİPLOMALI HUKUKSUZLAR TARAFINDAN TUTUKLANIP YARGILANIYOR.

Ülke yalan, korku, iftira, tehdit ve şiddete dayalı hükümete bağlı sadık polisiye birimleri ile tek adam, diktatörlükle despotça yönetilmeğe çalışılıyor. (Sonrada birileri kalkıp Türkiye’de ileri demokrasiden, hak ve hukuktan saçmalıyorlar!)

Türkiye de büyük yalanlara, iftiralara, korkuya, dayatmalara, şiddete, vahşete dayalı hükümet rejimini koruma altına alan ve devlet içinde devlet rölünü üstlenen polisiye  birimlerinin, birilerinin direktifleri üzerine vatandaşların haklı eylemlerine karşın uyguladıkları şiddet ve vahşetler nedeniyle  yargılanacakları yerine ödüllendirilmelerini Türkiye için, insanlık için bir yüzkarası olarak değerlendiriyorum. 

 Yakın geçmişte, 1989 yıllarında Romanya despot diktatör Cavuşesko’ nun şiddette, vahşete, korkuya dayalı despot rejimini şiddet vahşet kullanarak korumaya çalışan polisleri, saklandıkları lağım çukurlarından, despot rejime karşın ayaklanan vatandaşlar tarafından bulunarak ve çıkarılarak cezalandırılmışlardı… ( Allah Türk Polisini benzeri durumdan korusun!)

Duyarlı genç vatandaşlarımızın yönetime karşın ülkenin farklı şehirlerinde demokrattık eylemleri sırasında 4 değerli gencimiz polisler ve yardımcıları tarafından ve diğer polislerin gözleri önünde vahşice hunharca öldürülüyor. Öldüren ve öldürtenlerden bu güne kadar hesap sorulamazken, şiddet vahşet uygulayan polisiye birimleri halkla alay edilircesine ödüllendiriliyor.  Hükümet başkanı kalkıp ta ölen gençlerin polise mukavemet ederken, polise şiddet uygularken öldüğünü söylemesi de bir o kadar da utanç verici gelişmedir. Hem de ramazan ayında Müslümanlığı ile övünülen bir kişinin oruçlu haliyle yalan söylemesi, uydurulan yalanları ısrarla yayması bir o kadar da günahtır!

Bakın, bir gencimiz üzerine sürülen bir aracın altında kalarak öldürülmüştür. İki gencimiz polisin ateşli silahları ile kasten öldürülmüştür. Bir gencimiz ise polislerin içinde bulunduğu 4-5 kişi tarafından linç edilerek katledilmiştir. Uydurmuyorum, video görüntüleri ve tanıklar bu gerçekleri ortaya çıkarıyorlar……

 

457

Mübarek Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun. Kutlanacak Bayram mı Kaldı!

 

Ülkemizde, birlikte nice sağlıklı, huzurlu, mutlu güzel bayram günleri dileklerimle,

sizlerin mübarek ramazan bayramını kutlar, saygılarımı sunarım.

Bana da ulaşan bazı E-Mailerde, ‘‘Kutlanacak bayram mı kaldı, v.b.’’ biraz kötümser, umutsuzluk görüşleri hakim. Ülkedeki yönetim ile ilgili olumsuz gelişmelere rağmen, ‘’İLERİ DEMOKRASİ’’, ‘‘DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ’’ diye halkla alay edercesine yapılan hukuksuzluklara, kara mizah yargı kararlarına rağmen, ülkenin bölünme ve parçalanma ve kaos aşamasına getirilmesine rağmen, işsizlik ve geçim sıkıntılarına rağmen, Polis devleti yapılaşmasına rağmen… Türkiye’de umutsuz, kötümser olunmamalıdır!!!

Yaşam bu, öylede veya böylede yaşanılacaktır,

 

458

‘‘Acıma, gereğini yap, yada acınırsın’’ derler.

Türkiyede Kamuoyunu mesgul eden Egenekon, Balyoz yargı kararları ile ilgili olarak farklı bir degerlendirme

459

 

460

ÜÇ HAFTADA 11 KİLO ZAYIFLAMANİN (101 KİLODAN 87 KİLO) BASİT SIRRI !

461

Elektrikli Bisikletler

Zayıflama ve kilo almama da elektrikli bisikletler, Şehir içinde Kullanımları!

Saglıklı yaşam, saglıklı cevre, enerji tasarruflu, Şehir içi trafik sorunun çözümünde

462

Tek Adam, Despot diktatörlük yönetimleri, Demokrasinin zayıf noktaları kullanılarak gercekleşiyor. Örnek, Hitler !

463

10 Kasım 1938 -2013 Mustafa Kemal Atatürk, Türkiyede ve dünyada var olmamızı ona ve çalışma akdaşlarına borcluyuz

Bu günde onları rahmetle anıyor, allah onlardan razı olsun diyorum. Atatürkü inkar edenleri, karalayanları Yüce Rabbimiz islah etsin…

464

TÜRKİYE’ DE DEVLET DESTEKLİ ARGE PROJELERİNDE OLUMSUZLUKLAR

Bilimsel Araştırma Geliştirme Projelerinde  Devletin, Kurumlarının Uyguladıgı  Destek ve Teşviklerinde, ahbap Cavuş ve partizanlık ilişkileri, Uygulamalarda Gözlenen Usulsüzlükler, Keyfiyet.

Ülkenin Kaynakları ile finans edilen ARGE Projeleri, cok daha ciddi degerlendirilmelidir. Ülkeye kısa sürede istihdam saglayacak, faydası yüksek olan Projelere öncelik verilmelidir. Ülkeye yarardan cok zararı olan ARGE projeler ile ülkenin kaynakları çarcur ediliyor malesef.  

465

TÜRKİYEDE ARGE,  TEKNOLOJİ ALT YAPI TEŞVİKLERİ,  -Suistimaller-

 

-        ÜNİVERSİTE BÜNYESİNDE YÜRÜTÜLECEK VE KISA SÜREDE PARA İSDİHTAM  YARATACAK KATMA DEGERİ YÜKSEK UYGULAMALI PROJELERE VERİLMELİDİR.

-        SANAYİ, ŞİRKETLER; SÜRDÜREBİLİR FAALİYETLERİ İÇİN ARGE’ YE DAHA CİDDİ YÖNELMELERİ VE KAZANCLARINDAN DAHAFAZLA PAY AYIRMALARI GEREKİR VE ÜNİVERSİTELERLE COK DAHA YOGUN İSBİRLİGİNE GİTMLERİ GEREKMEKTEDİR.

-        ÜNİVERSİTE İLE SANAYİ İŞBİRLİGİ ÇERCEVESİNDE VERİLECEK ARGE TEŞVİKLERİNDE LABORATUVAR ARAÇ GEREÇLERİ ÜNİVERSİTEDE KALMAK ŞARTIYLA, ÜNİVERSİTLERİN TEKNOLOJİ PARKINI GELİŞTİRMEK AMACIYLA VERİLMELİDİR. BU TESVİKLERLE GELİŞTİRİLEN TEKNOLOJİK ARGE PARKLARI TÜM SANAYİCİLERİN ARGE ÇALIŞMALARINA ACIK TUTULMALIDIR, ….

-        ARGE TEŞVIKLERİNDEN DE ÖGRENCİLERİN EGİTİMİNDEKİ ARTILARI GÖZ ARDI EDİLMEMELİDİR

-        DEVLETİN ARGE TEŞVİKLERİNDE PROJE FAALİYETLERİNDE ÇOK BÜYÜK PARALAR DÖNMEKTEDİR, BÖYLE OLUNCADA SUİSTİMALLER, HARAÇLAR, KOMİSYONLAR KACINILMAZ OLMAKTADIR.

-        DEVLETİN ARGE TEŞVİKLERİ GÖSTERMELİK PROJELERLE AMAÇ DIŞI KULLANILMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR

-        DEVLETİN ARGE TEŞVİKLERİ PROJE SAHİBİNİN YADAA SAHİPLERİNİN  PARTİSİNE, CEMAAT, TARİKAT MENSUPLARINA, PAŞA, BEY DAYISINA YADA AHBAP CAVUS İLİŞKİLERİNE GÖRE DAGITILMASINN ÖNÜNE GECİLMELİDİR.

-        EN AZINDAN ARGE  PROJE DEGERLENDİRMELERINDE BİRİBİRİNDEN UZAK VE BİRBİRLERİNDEN HABERSİZ VE BİR  TEKNİK EKONOMİK DEGER TABLOSUNA YADA FORMUNA GÖRE UZMANLARCA DEGERLENDİRİLMESİ, RAPOR EDİLMESİ İSTENİLMELİDİR. GÇREVİ VE GÜVENİ SUİSTİMALDE HAKEMLERDE SORGULANMALI VE CEZALANDIRILMALIDIR.

466

Silivriden, - Asker Mektubu Görülmüştür- 

TSK ve bazı mensupları, komutanlar düştükleri bu mağduriyeti hak etmişlerdir. TSK' ya  kendileri sahip çıkamamışlardır. Halkın TSK olan saygı sevgi ve güveni kendileri  zayıflatmışlardır

Türkiye’ de yönetimsel olumsuzluklar, görevi suiistimaller, otoritesizlik ve ülkenin içte ve dışta çıkarlarının savunulmasından görülen aciziyet karşısında bireylerin, toplumun tepkisizliği bence Türkiye’nin en büyük sorunu olarak görülmelidir ve çözümler düşünülmelidir

467

TÜRKİYEDE TÜRK YOKTUR  AKADEMİK BENSİZLİGİNE KARŞIN, BEN TÜRKÜM, TÜRKİYEDE YAŞAYAN TÜRK VATANDAŞIM. BEN TÜRKİYEDE TÜRKLÜGÜMLE MUTLUYUM, ŞANSLIYIM.

Kültürel haklar, İnsan hakları, Demokrası, Özgürlük, Bagımsızlık demeden evvel, Türkiye Cumhuriyetinin  sınırları içersinde bu Vatanda yaşayan her vatandaşın Devletin Temel Yasalarına ve Devletin yasalarına, yönetmeliklerine, kurallarına, kararlarına, çrf ve adetlerine uymanın bir zorunluluk oldugunu bilmesinde de yarar vardır.

 

468

TÜRKLERİN SABRI, HOŞGÖRÜLERİ SUİSTİAMAL EDİLMEKTEDİR!

Batı’da Avrupalılar Türk der; Orta Asya’da kaynaklar, Türk der; Ortadoğu’da Arap kaynakları, Türk der; Anadolu’da Bizans kaynakları, Türk der; Anadolu’da arkeolojik kaynaklar, 10 bin yıldır Türk der; Anadolu’da Selçuklu Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde halk Türkçe konuşur; Türk dili, dünya diller ailesinde ön sıralardadır; Dünya bugün bu coğrafyada yaşayanlara Türk diyor; Ama şimdi Anadolu’da yaşayan bazıları, Türk yok diyor……

Neden bazıları; ısrarla Türklüğü reddediyor? / Neden bazıları; Türklüğe hakaret ediyor? / Neden bazıları; Türk Milleti yoktur diyor? / Neden bazıları; Yüzde doksanlık Türkleri, azınlık etnik gruplar gibi görüyor?  (alıntı Nurulah Aydın)

 

469

Vahlar Sana Ola Türkiyem!

Devlet Yönetimimlerinde Ciddiyetsizlik, Ehilsizlİ Örnekleri

Türkiye'nin bu günkü devlet yönetiminin ciddiyetsizliğine, endişe verici ve acınacak haline bir bakın. Mübarekler, devleti yönetmekten ziyade, Allah adına, demokrasi ve insan hakları adına, büyük güçlü Türkiye adına devletin olanaklarını ülkenin zenginliklerini, varlıklarını sömürmek için birbirleri ile yarış ediyorlar.  (aldıkları kararları, altına imza attıkları  yasaları hatırlamak istemiyorlar, başta inkar ediyorlar. Belgeler ortaya çıkınca kendi özürlü kişilikleri de ortaya bir, bir çıkıyor.  Örneğin; kararları baskı altında attık! kararlara imza attık ama uygulamadık! Cemaatin her isteğini bugüne dek yerine getirmedik mi! Cemaatin devlet yönetiminde kaç vekili, kaç bakanı, kaç valisi, kaç kaymakamı, kaç savcısı ve hâkimi vardır? diye de kamuoyunda birbirlerine soruyorlar! ..... En son ise belgeleri kamuoyunun bilgisine bir şekilde sunan yayanlara, devlet sırrını açıklamak …. Nedeniyle dava acıyorlar. Silivri’de hukuk adına yapılan hukuksuzlarda acılan saçılan belgelerde aynı hassasiyet gösterilmemiştir, tam tersine devlet tarafından teşvik edilmiştir. İrtica cemaate karşın mücadele almak için karar alıyorlar, altına imza atıyorlar, daha sonra ise bu irtica ve cemaatlere karşın endişeleri olanları gelişigüzel cezalandırılıyorlar.  Sonrada  Batılılara yaranmak için, Avrupa Birligi için  şekilsel, göstermelik demokrasi paketleri açıklıyorlar….

Tam tarjikkomedi çok kötü bir tiyatro oyunu değil mi sizce? Bu zihniyetler mi devleti yönetecektir, yönetirlerse Türkiye muz cumhuriyetlerinden de beter hale getirilir, ülke bölünür, kaosa sürüklenir, teröristlerden medet umularak terörist başı ülke içinde ve yurtdışı kamuoyunda da uluslaştırılır, mandellalaştırılır!

Silivri'de hukuk adına yapılan hukuksuzlar kadar tarajedikomik uygulamalar, son günlerde dershanelerle ortaya çıkan devlet yönetimi ile cemaatler arsında da görülmektedir! Bu gibi uygulamalar, olaylar devlet yönetimi için bir rezillik, ciddiyetsizlik, ehliyetsizlik olarak değerlendirilir, demokrattık ülkelerde tabii ki. Üzücü olan, devletin kurumların, sivil toplum örgütlerinin v.d.  gerekli yasal uyarıları, müdahaleleri yapmaları, sessiz, korkak kalmalarıdır.

Çalışanları arasında bir dayanışma içerisinde bulunamayan,  çalışanlar arasında saygıya ve hoş görüye özellikle fırsat eşitlediğine dayanmayan bir tutum izleniyorsa ve çalışanlar arasında özellikle üst düzey sorumlular arasında birbirlerine karşın husumet, kin nefret bulunuyorsa o kurumlardan ne ülkeye nede içerisinde çalışanlara hayır gelmez. 

Kendisine, Ailesine, Ülkesine, devletine, vatanına, ulusuna, dinine, kurumlarına, çalışanlarına sahip çıkamayan vatandaşlar, insanlar, toplumlar, uluslar, kurumlar daha iyisini ve daha güvenli huzurlu ve daha zengin mutlu bir geleceği hak etmiyorlardır. (Burada aklıma gelmişken parantez içinde  diğer bir konuya da dikkat çekmek istiyorum! Son zamanlarda din tacirleri, beyni körler: şu türbeye yatıra, bu mezara, şu duayı okuduğunuzda, kaç kez tekrarladığınızda ticari kazancınız artar, maddi bereketiniz çoğalır, hastalıklardan korunur, şifa bulursunuz, işleriniz düzene girer, sınavları kazanırsınız, beladan korunursunuz, iş bulursunuz, hazırlı evlat sahibi olursunuz, v.b. Vatandaşları, Müslümanları bir şekilde kullanıyorlar …. İslam Dini bir akıl mantık dinir, Müslümanların sağlıklı yaşamı ve gelişimi içindir, hurafelerle ilgisi yoktur. İş dualara kalmış olsaydı, dünyadaki bir çok Müslüman devletlerindeki kardeşlerimiz sefil sefalet içerisinde yok olmazlardı, Gavurlar tarafından sömürülmez ve güdülmezlerdi. ….)

….

 

 

470

 

471

Türkiye de Yosuzluk, Rüşvet ve Görevi Suistimaller ve  Bu Kadarına da Pes Dedirtecek Uygulamalar

Kamuoyuna yansıyan milyonlar dolar boyutundaki hırsızlık, haraç, rüşvet v.d. yolsuzluklar nedeniyle, Hükümetin ve hükümet başkanının yapacağı tek bir icraat vardır, oda bir an istifa etmektir. Mübarekler, madakus keneleri gibi devlet makamlarına yapışıp, vatandaşların kanını emiyorlar, ülkeye hastalık yayıyorlar ve uzaklaştırıldıklarında ise devleti  komaya sokuyorlar, ülkeyi felç ediyorlar.

Demokrasi kültürü gelişmiş batılı ülkelerde bu boyuttaki yolsuzluk ve görevi ihmal ve suiistimallerde sorumlular başta hükümet istifa ederdi ya da ettirilirdi. Türkiye’de ise tam tersi, siyasiler, sorumlular daha da havalanıyorlar, üst makam sahibi oluyorlar, ödüllendiriliyorlar. Yolsuzluk rüşvet gibi görevi suiistimalleri ihbar edenler, ve buna karşın görevini yerine getirmek isteyenler tehdit ediliyorlar, lanetlenip sürülüyorlar,

472

 

473

YOKSULLUK, YOLSUZLUK, YASAKLAR DENİLEN,  3Y 

İle Mücadele; Yönetime Özgü Söylenenlerle Yapılanların Gercek Göstergesidir

İşin kötüsü nedir biliyor musunuz ?

-        DEVLET YÖNETİMİNDE MİLYARLAR DEĞERİNDE YOLSUZLUK, RÜŞVET OLAYLARI, OLAYLARI ÖRT BAS ETMEK İÇİN YAPILAN HUKUKSUZLUKLAR V.B.  OLUMSUZ İCRAATLARI NEDENİYLE İSTİFA ETMESİ GEREKENLERİN, HALA HALKIN KARŞISINA ÇIKIP DEMOKRASİDEN, HAK HUKUKTAN, MAĞDUR EDEBİYATINDAN KONUŞUYOR OLMALARIDIR. 

Meselenin daha da kötüsü nedir biliyor musunuz?

-        GİYECEK DONLARI VE YİYECEK LOKMALARI OLMAYANLAR TARAFINDAN BUNLARIN HALA ALKIŞLANMASIDIR, TAPINILMASIDIR!

KAMUOYUNA YANSIYAN MİLYARLAR DOLAR BOYUTUNDAKİ YOLSUZLUKLAR, HIRSIZLIKLAR, GÖREVİ SUİİSTİMALLER, İHMALLER KARŞINDA HÜKÜMET YETKİLİLERİN SÖYLEMLERİNE, HERHALDE KENDİLERİ DE İNANMIYORDUR!

Haftalardır gündemde bulunan milyar dolar boyutundaki yolsuzluk, rüşvet olaylarının; sözde çok başarılı hükümet ve hükümet başkanına karşın, milli iradeye karşın iç ve dış şer güçlerinin tertiplediği ne bir komplo, nede bir darbe teşebbüsü olmadığını kendileri de iyi biliyorlardır.

474

ÜLKELERDEKİ YOKSULLUGUN, DARBELERİN, KAOSLARIN, YIKIMLARIN NEDENİ ?

Türkiye de, ve İslam Ülkelerinde,

DEVLET YÖNETİMLERİNDE ORTAYA ÇIKAN SİYASİ, EKONOMİK KAOSLARIN, DARBELERİN, yıkımların;

Ülkelerdeki yoksullugun, fakirligin, dışa huzursuzlugun, isyanların, geri kalmışlılıgın başlıca nedenlerinden biri,

DEVLET YÖNETİMİNDE SÖZ SAHİBİ OLANLARIN bilhassa siyasetcilerin, bürokratların İHTİRASLARI VE Yetersizlkleri, EHLİYETSİZLİKLERİDİR ve  ÜLKENİN ÇIKARLARINDAN ZİYADE KENDİ ÇIKARLARININ ÖN PLANA ÇIKARMALARIDIR.

475

 

476

İRAN DAKİ AYETHULLAH KHOMENİ, TÜRKİYE DE CEMAAT LİDERİ FETHULLAH GÜLEN OLUR MU?

 Bu sorunun cevabı, hayırdır.

477

2014 Türk, Alman Bilim Yılı, Türkiye de ARGE Faaliyetleri, TÜBİTAK

TÜRKİYEDE, SICRAMA YADA SICILMA?  02.2014

478

PARALEL DEVLET, PARALEL YAPI, paralel örgüt….!

Askeri Vesayet Halkın Vesayeti, Darbeciler, Rrgenekon, Balyos….!

DIŞ GÜCLER, ABD, İSRAEL….!

Ve …..

Liyakatsiz Siyasetciler için;

Türkiyede tüm olumsuzlukların ve kötülüklerin nedenleri,

Türkiyede tüm görevi suistimallerin, yolsuzlukların, hırsızlıkların nedenleri,

Türkiyede Liyakatsiz siyasilerin klasik klaşeleri!

Kendi yalanlarına kendilerini kaptırmışlar

Türkiye felaketin eşgine getirilmiş,

Teröristlere taviz verilmiş, Halk ayrışmış, Ülke bölünmüş,

iş aş yok muş,

Kime ne? Kimin umrunda

Hala meydanlarda Paralel devlet, Şer gücler

Kabahat onları konuşturan ve dinleyenlerde

479

www.dr-husso.blogspot.com

480

https://twitter.com/dr_husso

 

481

https://disqus.com/by/DrHusso/

Yukarıdaki makaleleri indirmek, sayfaları açmak için tıklayınız

·       Makaleler, güncel aktüel olan ekseriyetle toplumu ilgilendiren konular üzerinde kendi gözlem, değerlendirme ve düşüncelerimi görüşlerimi içermektedir.

·       Kişi kişilere ve kurum, kurumlara ne akıl verme, nede hakaret etme niyetini taşımıyor, haddim de degildir.

·       Buradaki makaleler daha çok bilgi, görüş alışverişinde bulunmak ve bazı konuları farklı görüş acılardan tartışmaya sunmak için burada yayınlanmaktadırlar.

·       İnsani akli fikirler, düşünceler;  öneriler, toplum yaşamında olumlu yada olumsuz dalgalanarak, cogalarak, yayılmayı, olgunlaşmayı sağlayan, belli toplumsal mekanizmalari harekte geciren sinyaller gibidirler.

·       Fikirler, düsünceler yeni fikirlerin, düşüncelerin  ortaya çıkmasına, oluşmasina  ve olgunlaşmasina katkı sağlarlar.

·       Makale taslaklarında maalesef birçok yazım hataları bulunmaktadır,  Zaman, zaman bu hataların giderilmesine gidilmektedir.  Yazım hatalarından dolayı tekrar okuyucularin hoş görüşüne sığınıyorum. 

 

MAKALELERİN TANITILMASINDA, ÖNERİLMESİNDE, YAYILMASINDA OLASI KATKILARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

 

 Copyrigth, DrHusso © 2001