dr husso'nun Bazı Makaleleri
DrHusso
` Un Yazmış Olduğu Çok Sayıda Farklı
Konularda Makaleleri,
Taslak
Yazıları, Siirlerı, Sarkı Sözleri, Besteleri Bulunmaktadır:
I. Bilimsel Yayın Çalışmaları, Veröffentlichungsarbeiten (h. ozden) II.
Mektup, Makaleler Kitabı, Eski Makaleler, Derlemeler III. Web Sitesi; Güncel,
Sosyo-Ekonomik, Egitim-Ögretim Ağırlıklı Makaleler IV. Gemi İnşaatı Ve Deniz
Teknolojisi İle İlgili Çalışmalar V. Hacerana Giritli
Usulü Yemek, Tatlı Ve Hamur İsleri, Fotograflarla
Kısa Tarifleri * Yukarıdaki Çalısmaları İndirmek İcin Ttıklayın |
……………..
Nr. |
Sosyo-Ekonomik, Eğitim-Öğretim Ağırlıklı Güncel Makaleler Güncel, hala Güncelliğini Koruyan
Konular, |
1 |
Makine Mühendisliği Eğitim-Öğretiminde
Kalite, Değerlendirme Tabloları |
2 |
|
3 |
Türkiye Gibi Gelişmekte Olan Ülkelerde
Kronik Yüksek Enflasyonun Nedenleri, Sanayide Etkileri |
4 |
|
5 |
|
6 |
|
7 |
|
8 |
Türkiye’de Gözerdi
Edilen Hayati Konulardan Bir İkisi; Kıyaslama! |
9 |
Yüce Dinimiz İslam da Eğitim, Bilim
İle İlgili Bazı Hadisi Şerifler |
10 |
Kürt Devletinin Uluslararası Camiada
Tanınma Aşamasında, Türkiye'nin Tavır-Politikası |
11 |
Şirket Yönetimlerinde Kalite Değer
Kriterleri, Dünya Ekonomisinde Manejmen-Kolapsı |
12 |
|
13 |
|
14 |
|
15 |
15. İzmir Gibi Büyükşehirlerde Rüzgâr
enerjisi-Tesislerinden Faydalanma Teknikleri |
16 |
16. "FEM, BEM.."
Bilgisayar destekli Sayısal Hesap Yöntemlerin Mühendislik Eğitiminde Önemi |
17 |
|
18 |
|
19 |
"IRAK KRİZİ", Dünya
Kamuoyunda Varsa yoksa "Saddam Hüseyin"! |
20 |
|
21 |
|
22 |
TÜRKIYE`DE BAŞKANLIK SİSTEMİ, İCRAATSIZLIĞIN SİHİRLİ DEĞNEĞİ! |
23 |
Türkiye´de Yük ve Yolcu
Taşıma Sistemi Bütünü; İyileştirme ve Geliştirme Arayışları, |
24 |
|
25 |
|
26 |
|
27 |
MÜSLÜMANLIK MASKESİ ALTINDA DESPOT
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİN BOYUTLARI! |
28 |
|
29 |
|
30 |
ZAMANDA,
TARİHTE GERÇEKLERİ, HAKLILARI GİZLEMEKTEDİR, ÇARPITMAKTADIR! |
31 |
|
32 |
|
33 |
ENFLASYON=IFLASYON=KAZANÇ ÜZERİ HARCAMA, ÜRETİM
ÜSTÜ TÜKETME, |
34 |
|
35 |
|
36 |
|
37 |
|
38 |
|
39 |
İSLERİNE GELDİĞİNDE;
HALK ORDU ELELE, HAYDİN GÖREVE VELVELESİ-
İSLERİNE GELMEDİĞİNDE TSK; TU
KAKA |
40 |
|
41 |
|
42 |
|
43 |
|
44 |
|
45 |
|
46 |
Üniversitelerde
Saygınlık, Kalite sorunu; Giysi
sorunu! aralık, 2004 |
47 |
Üniversitelerimizde
yabancı uyruklu
öğrenciler ve yabancı uyruklu akademisyenler. Ocak-2005 |
48 |
|
49 |
|
50 |
Nevruz 2005,
Türkiye´de, Türk Bayrağı
Ayaklar Altında, Yakılmak Üzere mart-2005 |
51 |
Ülke, halk adına dilenmek, dilenci olmak,
alkışlanacak bir fazilet örneği değildir,
ondan evvel ülkeyi bu hale sokanlardan hesap sorulsun! Nisan-2005 |
52 |
Başbakanlığın 2004
yılı diş gezi harcırah faturası 1 trilyon 50 milyar lira |
53 |
|
54 |
|
55 |
|
56 |
|
57 |
|
58 |
Yerel
yönetimlerde haraç toplama yöntemlerine bir iki örnek Kasım 2005 |
59 |
|
60 |
|
61 |
İki
Kapkaççı kendilerini yakalayan polisi,
bulup küpe gündüz cadde içinde halkın gözü önünde feci şekilde
dövdüler! (Gözden kaçan yankı uyandırmayan,
düşündürücü iki üç gazete haberi
hakkında! ) şubat, 2006 |
62 |
İslam dini nedir, ne değildir! İslam dini uygarlıktır. Uygarlık. Mart,
2006 |
63 |
|
64 |
|
65 |
|
66 |
|
67 |
TBMM
Başkanı Sayın, Bülent Arınc’ a acık mektup
Haziran, 2006 |
68 |
Alt
kimlik, üst kimlik, federasyon, özerklik, demokrasi, insan hakları, Avrupa
Birliği safsataları ile 14-15.7.2006´de ülke içinde terör ve 13 şehidimiz. Temmuz, 2006
|
69 |
Lider doğulur-Lider olunur! Liderlik
kriterleri; Bir Lider, bir Başbakan,
Bir parti başkanı, bir kuvvet komutanı bir şirket yöneticisi toplum önünde
ağlamaz, sızlamaz… Ağustos, 2006
|
70 |
|
71 |
Her şeye rağmen AVRUPA BİRLİĞİ
ÜYELİĞİ, değer mi? Ekim, 2006 |
72 |
|
73 |
|
74 |
|
75 |
|
76 |
|
77 |
Hayatlarında üç beş koyun güdenlerin icraatlarının
tarafsız bir değerlendirilmesi, şubat
2007 (taslak) |
78 |
|
79 |
|
80 |
|
81 |
|
82 |
|
83 |
“Çuval Olayı” İngiliz
tanıktan ve yorum, TSK için bir Yüzkarası! Temmuz 2007 |
84 |
|
85 |
MÜDEK;
Yüksek öğretimde Müdek
çalışmalarında ücret kepazeliği |
86 |
21. Türkiye’sinde demokratik secim anlayışı,
22 Temmuz 2007 seçimleri,
ekim 2007 |
87 |
|
88 |
Her
derde Şifa; dışarıda temiz havada harekettir, yürümektir, koşmaktır ve bol su
içmektir |
89 |
Bahçesiz, acık dar alanlı yada
kapalı binalı okullarda yapılan. İlk, orta öğretimin farklı bir değerlendirilmesi,
Bu okulların öğrencilerin zihinsel, fiziksel gelişmesine ve öğrenmesine olumsuz etkileri;
Gelişmekte olan öğrenciler için temiz havada hareketlilik, bedensel aktivite
olmasa olmazlardandır! |
90 |
Türban tartışmaları;
Türkiye’de türban yasası, şeriata ilk adımdır. Bana İran deki rejim değişliği
safhalarını hatırlatıyor. Şah rejimin yıkılmasından sonra şeriat yanlılarının
isteklerini demokratik kurallar içinde yoğuracaklarını savunan aydınların ve
acemi politikacıların birçoğu, hatalarının, hoşgörülüklerinin bedelini
canları ile ödemişlerdir. Birçokları da ülkelerinden kaçarak mülteci durumuna
düşmüşlerdir. |
91 |
|
92 |
|
93 |
|
94 |
|
95 |
Sanayide
malzemelerin islenmesinde kullanılan yüksek güçlü lazer makineleri,
(karakteristik Özellikler, Prensip yapı, v.b.)
Ocak 2008 |
96 |
|
97 |
|
98 |
|
99 |
|
100 |
Subat-2007 dönemi
doçentlik sınavı başvurumda jüri üyelerinin yayın degerlendirme
raporları, docentlik Sınavındaki keyfi uygulamalara bir örnek, Şubat 2008 |
101 |
Bodrum Yarim Adasının ağaçlandırılmasında rüzgar enerji
destekli damlatma sulama yöntemi |
102 |
|
103 |
|
104 |
|
105 |
DANIŞTAY`İN TÜRK HALKI ADINA vardığı kararlara bir örnek; “TC.
Danıştay- 8.Daire, 2005/1113.E” Maalesef Danıştay
davalarında da hakli olmanız yetmiyor, hiç bir şey ifade etmiyor; güçlü olmanız, bol paralı
ve iyi bağlantılarınızın olması gerekiyor. (Haktan yana değil, güçten yana karar
veriliyor) Yoksa bu örnekte olduğu gibi davanız… |
106 |
|
107 |
Art niyetli Ermeni
soykırım İddiası, Avrupa’da ve ABD’lerinde Tanınması |
108 |
|
109 |
|
110 |
Ergenekon Operasyonu,
-Türkiye’de Darbeye ortam hazırlamak iddianamesi 1.7.2008 |
111 |
|
112 |
|
113 |
|
114 |
|
115 |
Lazer
Teknolojisindeki yenilikler ve endüstriyel kullanım alanları (08,2008) |
115b |
Lazer
Teknolojisindeki yenilikler ve endüstriyel kullanım alanları (08,2008), Power Point sunum |
116 |
Kıyı denizlerimizde Kirlilik, ekosistem
acısından bir değerlendirilmesi (09,2008) |
117 |
Kıyı denizlerimizde sürüklenmeli ağ balıkçılığın,
ekosistem açısından bir değerlendirilmesi (09,2008
|
118 |
|
119 |
|
120 |
21.
Yüzyıl Türkiye`sinde, AKTÜTÜN KARAKOL SALDIRISI, 17
ŞEHİT 21 YARALI ASKER
- Şehitlerimizden Allah razı olsun; Türkiye’nin
başı sağ olsun, – Şehitlerimizin sayesinde bizler bu
vatan üzerinde varız |
121 |
“İŞ OLMAZSA AŞ OLMAZ; AŞ OLMAZSA İŞ
OLMAZ” Dünya ekonomik krizin
esas nedeni burada, bu başlık altında ve George Bush & Toni Blair ikilisin Irak
savaşlarında aranmalıdır, araştırılmalıdır! |
122 |
“PKK Terörüne karşın mücadelede devletin zafiyeti”
Genel bir değerlendirme |
123 |
|
124 |
Güney
Doğu Anadolu, Ekonomik yatırım paketleri için dipsiz fıçımıdır,
sorusu! |
125 |
Ankara,
29 Ekim 2008 Cumhuriyetimizin 85. Yılı hepimize kutlu olsun! |
126 |
10 Kasim1938 -10 Kasım 2008 =70 Sene; “ Atatürk ” ulusal
değerimiz; değildir Mustafa Can Dündar! Belli kişilerin egolarının tatmin edilmesi, ceplerinin daha
da dolması, v.b. için Atatürk değerimizin gelişi
güzel bilhassa ticari, siyası ve kişisel amaçlı kullanımına izin
verilmemelidir. Atatürk değerimiz ile ilgili belgesel filimler bu konuda
uzman kişilerden oluşacak bir kurul tarafından yapılmalıdır. Gerçek belgelere
dayanılarak ve topluma yararlı olmasına özen gösterilmelidir. Can Dündar
böyle bir belgeseli hazırlayacak ne bilgiye, kapasiteye nede kişiliğe sahip
değildir diye düşünüyorum. Medyadaki
belgesel açığını değerlendirerek belgesellerle kısa sürede büyük servete ve
üne kavuşmuştur. Ulusal değerlerimiz konulu belgesellerin hazırlanmasında
daha ciddi ele alınmalıdır, daha özen
gösterilmemdir. Bu nedenle Mustafa Can Dündar belgeseli yayından
kaldırılmalıdır diye düşünüyorum. Mustafa Can Dündar belgeseli benim Atatürk değerimi
zedelemektedir. Atatürk değerimizi çıkarları gereği pazarlama hakkına sahip
değildir. |
127 |
|
128 |
Fiyat-Farkı; Türkiye’de aşırı, keyfi pahallılık, Neden? Evet Kandaşlar, Kardeşler! Türkiye`de işçilik, ölüm, işkence, hakaret v.b.
hariç neden her şey; gıda, giyim, kira, konut, enerji, yakıt, benzin, mazot,
gas, mobilya, elektrik-elektronik v.b. ürünler, mamuller, eşyalar çok
pahallıdır, vergi, harçlar, ulaşım, haberleşme v.b. hizmetler çok yüksektir? Sorunun dolaylı cevabı; DEVLET YÖNETİMİNDEKİ
İHMAL VE HATALAR, BAŞARISIZLIK; HALKA AĞIR VERGİ VE HARÇLARLA, PAHALLILIKLA,
İŞSİZLİKLE, YOKSULAŞMA, AŞIRI İÇ VE DIŞ BORÇLANMA, DIŞA BAĞIMLILIKLA,
AYAKLANMALARLA, TERÖRLE, PARÇALANMA, ÖDÜN ÜSTÜNE ÖDÜN VERMEKLE, AHLAKİ, DİNİ ve ULUS DEĞERLERİN EROZYONU, V.B. ŞEKLİNDE
YANSIR… Bu halk
seçmesini ve seçilmesini bilseydi bu duruma düşmezdi ! Bizler bunu biri birimize anlatamadık,
kaliteli insani seçmesini birbirimize öğretemedik, Yasalarla dahi en iyilerini
secim için halkın önüne getiremedik. Demokrasiyi, Cumhuriyeti, Müslümanlığı,
Atatürk`ü, Vatandaşlığı dahi Ta
okullardan beri birbirimize doğru öğretemedik. Bir torba kömür uğruna, bir paket
rafta kalmış makarna uğruna Üç beş kuruş sadaka, it artığına oyumuzu satan
kişiliksizlere ve birbirimizi çiğner hale getirildik, Devlet mekanizmasına
sızıp, devleti ve halkı sömüren, birbirimize kazık atan mahluklara döndük.
Yabancılara çalışan cağın moderne kölesi olduk. Bunu da birbirimize
anlatamadık, öğretemedik, Birbirimizi
geliştiremedik, birbirimize destek vermedik, birbirimizi motive edemedik…..
Başını kaldıranın kafasına balyozu hep indirdik, |
129 |
BİLİMDE,
TEKNOLOJİDE, YASAM KALİTESİNDE GERİ KALMIŞLILIĞIN ÖNEMLİ NEDENLERİN KISA BİR
ÖZETİ! |
130 |
RÜZGÂR ENERJİ PARKLARI, TEKNOLOJİK GELİŞMELER
VE TÜRKİYE`DE KULLANIMI (ALMANCA) |
131 |
|
132 |
|
134 |
Türk Silahlı Kuvvetleri zorluklar altında daha da
güçlenmektedir! (ocak 2009) |
135 |
|
136 |
Güneş
enerjisine uyumlu bina tasarımları, güneşbacalı bina yapımları (şubat 2009) |
137 |
|
138 |
|
139 |
|
140 |
|
141 |
|
142 |
Ergenekonun
olumlu bazı yönlerinin sıralanması! Acaba neden? Mart 2009 |
143 |
|
144 |
Mart 2009 dönemi yerel seçimlerde;
hatice’ye değil, neticeye bakın! Nisan 2009 |
145 |
|
146 |
|
148 |
Ahlaklı, deneyim ve bilgi sahibi, başarılı iş adamları, makam sahipleri devlet
yönetimlerinde daha fazla söz sahibi olmak için caba sarfetmelidirler. |
149 |
Daha dün ismi cismi lazim degil ileri zekalının biri;. Daha içerigi,
ayrıntıları bilinmeden, kamu oyunda tartışılmadan bir umudu nasıl da körü
körüne savunuyor. Türkiye öylesine önemli bir fırsatı yakalamış ki onu görmemezlikten
gelemezmiş!!! Neymiş bu firsatlar ? Bunları açıkça yazamızor ve
yorumlayamıyor. Zaten kendisi de ne olduklarını bilmez. Köse yazısında ve
haber ekranındakı yayınında teröristleri, canileri bebek katıllerını aklamak
ve geçiçi bagımsız Kurdistan eyaletinin kurulmasını üstün körü savunuyor.
Buna sıak bakmayanları, karşıt düşünenleri ise aşagılama cüretine
kapılıyor. Türkiye 25 yıldan beri PKK
terörü ile mücadele ediyor ve on binlerce şehit verdiyse, ve PKK şehirlerde
destek buluyorsa, bunun tek sorumluları ödün üstüne ödün veren siyasilerdir.
Alıştıra alıştıra Türkiye’nin üçte bir topraklarında Kurdistan devletini
kuruyorlar. Buna karşın çıkanları basaşarılı bir şekilde sanaryolu, hayali suclamlarlarla hukuk dışı
iddialarla, dıştan kumandalı yöntemlerle birer, birer yakalayıp yargılıyorlar,
sindiriyorlar, toplumda hiçe
sayiyorlar yani etkisiz hale getiriyorlar.. Allah Türkiye’ nin yardımcısı
olsun! Ben
size burada o büyük umudun ne oldugunu anlayacaginiz dille kisaca acıklamak
istiyorum; a. Teröristleri canileri
bebek katillerini aklamaktır b.
Türkiye ikinci Cekoslavakya
yapılmalıdır. Yani içte tam bagımsız,
dışta ise kısmi bagımlı özerk Kurdistan eyaletin kurulmasıdır c. Kuzey
irak Kurdistan devleti ile bir araya gelib ileride mega Kurdistan devletini
kurmaktır. 05.2009 |
150 |
|
151 |
İnsanlık
dışı, Dehşet verici, Allahsızlık! Bu
21. Yüzyıl insanlığının, hepimizin bir yüzkarasıdır. Dünya kamuoyundan uzun bir süre
saklanan bu olaylar karşısından dünya sivil örgütleri başta Batılı insan
hakları savunucuları, Parlamenterler, Amnesty İnternatıonal, Kiliseler, Üniversiteler, Nobel ödüllüler,
Partiler, Sendikalar v.d. neden bugüne kadar gerekeni yapmadıkları da
sorgulanmalıdır, tartışılmalıdır. Bu olaylar birileri tarafından
Batılıların İtleri tarafından Türkiye’de Türklere mal edilmiş olsaydı;
Dünyada, Türkiye’de neler, neler olurdu?
Batılıların şerrinden korunmanın,
Batılıların şerrini durdurmanın tek bir yol vardır, nükleer silahlardır.
Batılıların İnsanlığa ve Müslümanlara yaptıkları şerrin hesabı ancak nükleer
silahlarla verilebilir. Batılıların şerrini sömürüsünü ancak nükleer silahlar
durdurur, gerisi safsatadır. |
152 |
|
153 |
|
154 |
|
155 |
Sayın Paşam, „Elinizi TSK´nin üzerinden çekiniz“ ifadesi
acizliğin bir göstergesidir. Benim bildiğim ve arzu ettiğim TSK, üzerine uzanan kirli
elleri koparır, kirli ellere bu
cesareti vermez, bu kirli elleri bizzat kendisi bulur, kirli ellerin anladığı
dille karşılık verir, ..TSK Türkiye´nin
ordusudur. Türkiye´de bir Batili ordu gibi hareket
ettiği ve davrandığı zaman, onu kimse ciddiye almaz, üzerine çullanılır! |
156 |
|
157 |
|
158 |
Demokrasi açılımı eşit değildir Kürt acilimi, Kürt
acilimi eşittir Türkiye’nin parçalanmasıdır, kaosudur. Demokrasi Acilimi için Halk
oylamasına gidilsin Kürt acilimi Kürdistanin alt
yapısını ortaya koymaktır! PKK
terörüne karşın yürütülen tavizci siyasetle, gelecek nesiller zor duruma
bırakılıyor. İzmir, 08.2009 |
159 |
Türkiyede
sanayicilerin, is adamlarinin baslica hatalari, ihmalleri Izmir 09.2009 |
160 |
|
161 |
BİR TOPLUMSAL İLETİŞİM KONUSU OLARAK GÜNEYDOĞU SORUNUNA
YAKLAŞIM (Prof. Dr. Özer Ozankaya) 9.2009 |
162 |
Mobbing, YOK´un “Deli Raporu”
uygulaması , .... İzmir 09.2009 |
163 |
21. Yüzyılda Türkiye’de sorunların sorunu, „Devlet
Yönetim Sorunudur -aksak demokrasi; otorite boşluğu; borçlar; keyfiyet acık
yasalar; fırsat eşitsizliği, toplumsal yozlaşma.- |
164 |
Türkiye’de Medyatik Bilhassa Ekranlardaki
Tutarsızlıklara bir iki örnek 10.2009 |
165 |
|
166 |
|
167 |
Demokrasi
acılımı yada Kürt açılımından evvel ekonomik acılıma inatla gidilsin, gerçek basarı burada aransın.
Ve Partiler yasa yönetmeliklerinde, parti sendika, kurum
diktatörlerine karşında, Ülkede fırsat eşitliğinde de demokrasi acılımı
başlatılsın, (Bozuk ekonomi + bozuk düzen + parti diktatörlüğü &
feodalizm + fırsat eşitsizliği = Bozuk demokrasidir = kargaşa + huzursuzluk +
yoksulluktur) 11.2009 |
168 |
Nerde kalmıştık; „Türkiye sizle gururu duyuyor“ yada
„Nerden Nerelere..“ 11.2009 |
169 |
|
170 |
İnsan yaşamında en büyük onursuzluk ise kendi canına
kıymaktır, yani intihar etmektir 12.2009 |
171 |
|
172 |
|
173 |
|
174 |
|
175 |
|
176 |
|
177 |
|
178 |
|
179 |
|
180 |
Parasızlığın gözü kör olsun! „21.Yüzyıl Türkiye´sinde sosyal devlet ve toplumsal dayanışma
anlayışı” |
181 |
|
182 |
Türkiye’nin
Avrupa Birliği Üyeliği, Ve Yunanistan gibi ülkelerin ekonomik
iflasları! Daha evvelki
yazılarımda en son haziran 2009 ta bir makalemde
kısaca Avrupa Birliğinde belli ülkelerin iflasları pek yakında su yüzüne
çıkacağından bahsetmiştim. Aslında Akdeniz ülkeleri yanında Kuzeyde ve Doğuda
iki ülkenin ekonomik zorluklar altında boğuştuğunu, bu nedenle iflaslarını
Yunanistan’dan evvel ilan edeceklerini bekliyordum! Bu iflaslar çorap söküğü
gibi devam edecektir, eğer birlik içinde devlet ve kamu savurganlıkları
harcamaları radikal bir şekilde kısıtlanıp kontrol altına alınmazsa….. Türkiye’nin Avrupa
birliğine girmesiyle bütün ekonomik sıkıntıların kalkacağını savunanlara(
bazı yazarçizerlere, bazı işadamlarına, bilhassa ekranlarda seminerlerde
ekonomiden, kasıla, kasıla saçmalayan prof
unvanlı bazı ekonomistlere) bir hatırlatma maksadıyla bu yazımı
derliyorum. Evet, ben bugünde
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine katılma taraftarıyımdır, Fakat her
pahasına bir katılıma karşıyımdır Ve Gereğinden fazla beklentilere
girilmemesini savunuyorum. Türkiye aslında Avrupa birliğine canlılık
katacaktır, Türk insanin girişkenliği, gözü
karalığı, sevecenliği, insan ilişkileri, uyumlulukları, kolay kaynaşmaları,
entegrasyona yatkınlıkları, kibirsizlikleri, genç
eğitimli dinamik nüfusu, azmi, sürekliliği, gözü tokluğu, İslami ülkelerle
olan yakin bağları Avrupa ülkeleri için bir kazanç
olacaktır. Ekonomide yeni imkânları kazandıracaktır. Türkiye Avrupa Birliğine
yük olmayacaktır, tam aksine yükünü hafifletecektir. Avrupa ekonomisine
Türkiye canlılık getirecektir. Bu gibi kazanımlar
dile getirilmelidir. |
183 |
|
184 |
a) SİYASET YARGI TARAFINDAN KUŞATILIYOR! b) YARGI
SİYASET TARAFINDAN KUŞATILMIŞTIR! |
185 |
|
186 |
|
187 |
|
188 |
|
189 |
|
190 |
Bu boyutta bir uygulamanın, sorumsuzluğun keyfi uygulamanın yada
aksamamın yüksek öğretim kurumlarında olmaması gerekiyor. Yüksek öğretim
kurumları uygulamaları, faaliyetleri ile ülkenin örnek gösterilmesi gereken
saygın kurumların başında yer almalıdır. Daha evvel Yükseköğretim kuruluna yazdığım dilekçelerde ve farklı
yerlerde yayınladığım makalelerimde, internet sitemde (www.dr-huso.com)
makaleler sayfasında ve Danıştay da açtığım davada Türkiye’de uygulanan
doçentlik sınavını eleştirmiştim. Keyfiyete açık, birçok aksaklıkları bulunan
fırsat eşitliğine ters düsen, rezilliklerle dolu cağ dışı bir uygulama
olduğunu halen savunuyorum. Bu uygulama Türkiye dışında hiç bir ülkede
bulunmuyor Türkiye üniversitelerinde bir akademisyenin, bir bilim insanin
kariyeri, geleceği 2-3 jüri üyesinin insafına, keyfine, beşeri kimliğine,
siyasi görüsüne, nede hali ruhi, akli dengesine bırakılmamalıdır. .., , fakat ilgili kurumların sorumluların 1993
yılından beri bana verilen maddi ve manevi zararın, mağduriyetin hesabini ile biraz ilgilenmek, mağduriyetimin
incelenmesi, sorgulanması v.b. akıllarına, sorumluluk anlayışlarına
gelmez. ITÜ-gemi inşaatı ve deniz bilimleri kökenli jüri üyelerinin
raporlarındaki keyfiyeti, art niyeti, husumeti görmek bilmek
istemezler. Onun yerine, bula, bula yazılarımdaki üslubu bahane gösterip
hakkımda soruşturma açmasını, üniversiteden uzaklaştırılmamı istenmesini çok
iyi biliyorlar. Bu boyuttaki Allahsızlığa pes doğrusu diyorum! |
191 |
Türkiye´de Patent
önerileri….. Olası Fikir Hırsızlığın farklı bir
boyutu, Türk patent Enstitüsüne gönderdiğim bazı öneriler daha sonra
başkaları tarafından farklı şekillerde piyasada karşıma çıkıyor. Bu bir
rastlantımı, … (örneğin; “Mobil enerji santralleri-
çok amaçlı kullanımlı mobil yüzer nükleer enerji santralleri” ; Dıştan lazer
bindirme kaynaklı iç perde takviyeli hybrid
profilleri” ; “ Güneş bacalı depreme dayanıklı çelik-beton karma bina
tasarımları”; “ Mobil yüzer ada tesisleri”; Mobil yüzer otopark tesisleri” :
“Su devir daimine uygun yüzer dalga kıranlar” “ Çok amaçlı kullanımlı lazer
kaynaklı iç perde takviyeli hybrid direkler”) Türk Patent enstitüsü gönderilen önerileri kısa
sürede değerlendireceğine, yardımcı olacağına, patent başvurularında gereksiz
kırtasiye işlerini, şekilciliği kaldıracağına, Türkiye’de patent başvurularının artması
yönünde tevsik edici çalışmalar yürüteceğine v.b. ;
yüksek harçlarla ve kişiden kişiye değişen, devamlı şekli düzeltme istekleri
ile patent başvurusunu yapanı bin pişman ettiriyor, (Türkiye´deki şartlar ve olanaklar dikkate
alınarak patent başvurusu kabul edildikten ve patentten para kazanılmağa başlandığından
sonra yüksek ücretler talep edilsin. Bazı patent başvuruların derlendirilmesi için yurt dışına gitmeğe de gerek
yoktur. Türk patent enstitüsü,
örneğin, mobil yüzer nükleer enerji santralleri konulu patent başvurusunun
değerlendirmesini çok daha ucuza Türkiye’deki üniversitelerle, burada çalışan
kendi alanlarında uzman öğretim üyeleri ile
is birliğine giderek çözebilir. Bu ve benzeri öneriler Türk sanayisine
kazandırabilinir, Uluslararası projelerde yeni
fikirlerle, yeni tasarımlarla rekabet şanslarını artırabilirler. En azından bünyesinde çalıştırdığı patent
uzmanlarını daha iyi seçip ve
eğitip motive etmelidir…. Makale ekindeki patent
örneklerine bakın!
|
192 |
|
193 |
|
194 |
|
195 |
|
196 |
Makina tasarımında bilgisayar destekli topoloji
optimizasyon uygulamaları, |
197 |
Konvansiyonel olmayan çok gövdeli gemi tasarımları,
farklı kullanım alanları |
198 |
Mobil Enerji Santralleri, “MOBİL YÜZER NÜKLEER ENERJİ
SANTRALLERİ” |
199 |
21. YÜZYILDA
TÜRKİYE SİYASETİNDE HER BAŞARISIZLIKTA, HER MUSİBETTE, HER TAŞIN ALTINDA DIŞ GÜÇLERİ, BİLHASSA ABD´Nİ VE
VEYA AVRUPA BİRLİĞİNİ GÖRME VE VEYA GÖSTERME ALIŞKANLIĞI, PARANOYASI, … |
200 |
|
201 |
“….
ACILIM ”, TÜRKİYE´DE GÜNÜMÜZ SİYASETTE HER DERTTE DERMAN En azından bazı sorulara
açıklık getirilmesi gerekiyor, örnegin; 5. Anadolu’nun bir
kısmında bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına onay verilsin midir? 6. Türkiye’nin üniter
yapısı terk edilsin midir? 8. PKK-Teröristlerin
isteklerini karşılamak için midir? Savaşmasını unutanların, mücadele etmesini bilmeyenlerin,
başkasından hazır bekleyenlerin, korkakların; insan gibi bu dünyada yaşam hakları yoktur,
İt, esek, inek gibi kullanılmaga müstahaktırlar. ·
TERÖR MÜCADELESİNDE GERCEK DEMOKRASI, FIRSAT EŞİTLİĞİ OLMAZSA OLMAZLARDAN BİRİDİR. ·
DEVLETİ YÖNETMEK,
HÜKÜMET ETMEK BİLGİ VE TECRÜBE YANINDA CESARET, YÜREK İSTER. |
202 |
21. Yüzyıl
başlarında, günümüzde Dünya da gün ışığına çıkmağa başlayan devlet, ekonomik
iflasların başlıca nedenlerinden biri sizce ne olabilir? Ve buna karşın neler yapılabilir? Soruların yanıtı için hemen
tıklamayın. Biraz düşünün, kafa yorun daha sonra tıklayın, lütfen. Cevabın, çözümün çok basit
olduğuna siz de karar vereceksiniz.! Ben yinede size bir iki ipucunu burada vereyim; Eğer bir ülkede tüten fabrika
bacaları yerine, gökdelenler yükseliyorsa, caddeler tulumlu
işçiler, emekçiler yerine, işsizlerle, bankacı, bürokrat, memur asalaklarla,
dolandırıcılarla dolup taşıyorsa… o ülkenin ekonomisi eninde
sonunda çöker, devletin kendisi de batar, ileride kurtaran destek verende
bulunmaz… Yakin zamanda devlet iflasları
bütün dünya devletlerinin korkulu rüyası haline gelecektir. Beklenen süreçte;
gelişmekte olan ülkelerinin çok fazla kaybedecekleri bulunmamaktadır. ABD, Avrupa Birliği, Japonya gibi sanayisi
gelişmiş ülkeler ve cin gibi diğer ülkelerde
ekonomik ve siyasi kaosu en şiddetli sekil de yasayacaklardır,
dağılmağa başlayacaklardır. 21. Yüzyıl ya kendi düzenini kabul
ettirecektir ya da kaosla uzun bir süre zarfında dünya devletlerini silip
süpürecektir, insan yaşamını çekilmez hale sokacaktır. |
203 |
21. Yüzyılda, 2ß1ß yılı itibarıyla Türkiye Dünya devletleri içersinde pahallıkta ilk
sıralarda yer almasının ve vergi, harçların çok yüksek olmasının, buna karşın
isçi ve memur ücretlerin çok düşük olmasının, zenginin harunlaştığı,
fakirin daha da sefilleştiği, çoğunluk vatandaşın yarı aç yarı tok ve
günlük boğaz tokluğuna it ve eşek gibi yaşamasının sizce başlıca nedenleri
neler olabilir? Ve buna karşın neler
yapılmalıdır? Soruların doğru
cevapları içinde profesör, doktor unvanlı ileri zekâlı uzman olmanıza gerek
yoktur. Yeter ki biraz çevrenizle ilgilenin ve olup bitenleri
sorgulayın! Doğru
cevaplar için bir iki ipucu; Türkiye’de, maliyeti 5 ile 10 kuruşluk bir
bardak çayını neden 100 ile 500 kuruş arasında içmek mecburiyetindesiniz?, Maliyeti yaklaşık 30 kuruş olan yakıtı, neden 10 – 15
misli pahallıkla alıyorsunuz,.. Devleti yönetmeğe
kalkışan seçilmiş çoğunluk vekillerin ve devlet yönetiminde söz sahibi
olanların, devlet yönetimini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiren
medyanın ehilsizliklerini, bilgisizliklerini,
sorumsuzluklarını ve ben vatandaş olarak ne yapıyorum ve birlikte güç
oluşturarak neler yapabiliriz,… Gibi dikkate alarak raporunuzu kaleme alin!
Kendi cevaplarınızı
karşılaştırmak, değerlendirmek için
daha sonra tıklayın, lütfen. |
204 |
TÜRKIYEDE ÇEK,
SENET DOLANDIRICILIĞI Çek- Senet dolandırıcılığı; çok kısa yoldan zahmetsiz servet sahibi olmak için Türkiye´de uygulanan bir yöntem. Senet dolandırıcılığını genelde örgütlerce, çetelerce Türkiye genelinde uygulanıyordu. Son yıllarda ise ferdi olarak ta bilhassa, sanayi, tarım ya da turistik potansiyelli küçük yerleşim birimlerinde uygulandığı, yaygınlaştığı gözlenmektedir. Senet dolandırıcılığını mevcut yasalar teşvik ediyor. Prensip olarak insani duyguları yüksek saf, çok iyi niyetli, dış dünyadan pek habersiz varlıklı bireyler, zengin gurbetçiler, zengin akılsızlar, sonradan bulma olma enayiler tespit ediliyor. Kısa yoldan akıllı görünen zengin ahmakların, cahillerin; akıllı, uyanık geçinen geri zekalıların güveni kazanılmaktadır. Daha sonra uygulama safhasına geçilmektedir. Uygun zamanda ve ortamda, mekânda sonradan değiştirebilinir ya da bos senetlere imza attırılıyor. Senet dolandırıcıların ağına düsen ailelerin birçoğu dağılıyorlar, ya da şiddetli, hasta edici geçimsizlik başlıyor, bireylerin çoğu üzüntüden sağlıklarından oluyorlar, Varlık içinde yaşarlarken bir den açıkta kalıp sefilleşiyorlar. Kamuoyuna, yargıya pek yansımayan aile dramları başlıyor… Devletin çok acilen yaygınlaşan çek-senet dolandırıcılığına karşın önlemler almalıdır. Çek-Senetler noter tasdikli, iki tanıklı, ya da banka onaylı, kefilli olmalıdır. En azından her iki aile ferdinin de onayı imzası bulunmalıdır. En azından; Doğru dürüst tanınmayan, soyu sopu bilinmeyen, sağlam kefili bulunmayan insanlarla iş, ticaret ortaklığından kaçınmalıdır. En azından bu konuyu başka, yakin veya tanıdıklarınızla da paylaşın, fikir alın ve ayak üstünde, sofrada çek senet imzalamayın, imzalama mecburiyetinde kalırsanız hemen vakit kaybetmeden polisi, ya da bağlı bulunduğunuz, üye olduğunuz odaları, bankaları haberdar ederek geçersizliğini sağlayın! Babanız ananız, kardaşınız dahi olsa, yüz binleri gecen kredi yada kredi kefillerinde dikkatli olun, kendi güvencenizi dikkate alin. Eğer aile dışından birisi ise, hele iyi tanımadığınız, sonradan biri ise ve size yakınlık gösteriyorsa,.. yüz binleri aşan banka yada mafya kredilerinde hiç çekinmeden ret edin…. Çekinmeden, sıkılmadan, korkmadan hayır deme, istemiyorum kalsın deme cesaretinizi kaybetmeyin! Makalenin devami icin tiklayin |
205 |
TÜRKİYE’DE
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMINDA BİSİKLET KULLANIMI VE BİSİKLET YOLLARI EKSİKLİĞİ KONUSU |
206 |
TÜRKİYE’DE BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN HEDEFLİ PKK TERÖRÜNDE SON
GELİŞMELERİN KISA BİR ÖZETİ |
207 |
Türkiye de REFERANDUM ? Anayasa
değişikliklerinin halkoyuna sunulmasından, demokrasi açılımından daha haberi
olmayan, ne olduğunu niçin yapıldığını bilmeyen çok sayıda vatandaşımız
mevcut. Bu da alel acele oylamanın dürüstlüğünü,
amacını, geçerliliğini ortaya çıkarıyor. Bu gerçeği bende bir kanalın
sokaktaki bir röportajından izledim ve çok üzüldüm, Vatandaş iş,
as, ekmek, kira, para, kredi kartı Borcu derdinde. Demokrasi acilimi ya da referandum onun
neyine? Anayasa halk oylamasını
Demokratik acılım diye ve birçok hayali vaatlerle halka yutturulmağa
çalışılmasını siyasi ahlaksızlık ve siyasi öngörüsüzlük olarak ben şahsen
değerlendiriyorum, |
208 |
Türk silahlı kuvvetlerini, Türk ordusunu ve generallerini
ve subaylarını; ·
Türk Ordusunun, değerli komutanlarının demokrasi düşmanı
olarak görenler, ·
Türk Ordusunun, değerli komutanlarının Türkiye de
demokratikleşmeyi kösteklediği iddia edenler, Ya belli çıkar grupların örgütlerin, partilerin (başta
aşırı dincilerin, PKK´nin) çıkarları, art niyetleri, hesaplaşma, intikam
dürtüleri gereği propagandasını yapıyorlardır, Ya da günün siyasi
konjoktörüne, iktidar gücüne göre ses veren hindi kafalılardır.
- TÜRK ORDUSU, KOMUTANLARI TÜRKİYE´DE LAİK, DEMOKRATİK,
PARLAMENTER DEVLET YÖNETİMİN GERÇEK KORUYUCULARIDIR. - TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN BÜTÜN DARBELERİN ESAS SORUMLULARI
DEVLETİ YÖNETMEĞE KALKIŞAN SİYASİLERDİR. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ BU GÜNE
KADAR YAPMASI GEREKENİ, ONDAN YAPMASI İSTENİLENİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMIŞTIR. VE
BELLİ BİR SÜREDEN SONRA DEVLET YÖNETİMİNİ TEKRAR SİVİLLERE BIRAKMIŞTIR…
Türkiyede; siyasi pislikleri TSK´ya mal etmek ve veya TSK tarafindan
temizlenmesine mecbur etme aliskanligindan vazgecilmelidir. |
209 |
KIYI DENİZLERİMİZDE EKOSİSTEMİ ETKİLEYEN KİRLENME
NEDENLERI makaleyi indirmek icin tiklayin |
210 |
TÜRKİYE´DE KISA
SÜREDE VE KOLAY DOLAR MİLYONERİ ZENGİN OLMANIN YOLLARI, SIRLARI! Bir insan; 1. Ya Arıdan. 2. Ya Darıdan, 3. Yada Yardan,
Karıdan zengin olurmuş. (bir atasözü) Türkiye’de bunların dışında zengin olmanın bir kaç sırrı
bu makalede tartışmaya sunulmaktadır. (Makalenin
tamamı için tıklamadan evvel bu konu hakkında sizlerde biraz kafa yorun,
teşekkürler. |
211 |
KIYI DENİZLERİMİZDE KİRLENMEYE KARŞIN ÖNLEMLER Makaleyi indirmek cin tiklayin
|
212 |
|
213 |
|
215 |
|
216 |
|
217 |
ATATÜRKCÜLÜK,
ATATÜRK DÜŞÜNCE, KÜLTÜR
MERKEZLERI ve CEMAATLER, TARIKATLAR, GULEN! Farklı bir değerlendirme. Atatürkçülerin, Atatürk Düşünce merkezlerinin bugüne
dek yapamadıklarını Gulen ve Gulen
cemaati gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi dünyanın bir
çok yerine okullar açmıştır, Türkiye’de bu okullarda kırsal kesimden
özellikle hali vakti yerinde olmayanlarda, bir çok çocuk, genç okuma imkanını buluyor. Yurtdışında Türkçe, Türk ve İslam
kültürü, Türkiye özellikle bir çok gence
tanıtılıyor, öğretiliyor. Bu okullarda gençler disiplinli, bilgili eğitildiği
görülüyor. Almanların Goethe Enstitüsü, Amerikaların,
İngilizlerin, Fransızların Robert
kolejleri gibi yurt dışında
enstitüleri, okulları gibi Gülen cemaatinin okullarını değerlendirmek ve
geliştirmek gerekiyor. Gulen ve Gulen
Cemaatinden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin endişelenecek, korkacak kadar zayıfsa bunun hesabini
siyasiler vermelidir. Türkiye’de birey
ve toplum ve devlet yönetimi olarak başkalarının başarılarından,
farklılıklarından ne korkmamıza nede kıskanıp bu başarıları sabote etmemize
hiç gerek yoktur. Aksine bu başarıları her yönüyle elden geldiğince destek
vermemiz ve kendi başarılarımız için de kendimize örnek almamız gerekiyor. Gulen sürgüne değil, Türkiye´de ödüllendirilip yasalar
çerçevesinde kontrol edilebilirdi, yönlenebilinirdi
….. makalenin tamamı için tıklayın Kasım 2010 |
218 |
Türkiye´de Yasa Dışı
Telefon Dinlemeleri, Kayıtları Ticarileştirilmiştir, Siyasileştirilmiştir. 11.2010 |
219 |
AYVALIK
BELEDİYESİNDE UZUN YILLARDIR DEĞİŞMEYENLER !
I.
Vatandaşların
sorunlarına sorunlar katmaktır, |
220 |
21. YÜZYIL
TÜRKİYE´SİNDE PROFESYONEL ASKERLİK ZIRVALARI 11.2010 |
221 |
ASKERLİK HİZMETİNDE ZENGİNE, GÜÇLÜYE, POLİSLERE AYRICALIK;
ASKERLİKTEN MUAF! NEDEN?
11.2010 |
222 |
|
223 |
|
224 |
“ÜNİVERSİTELERİMİZDE
EĞİTİM, ÖĞRETİM VE BİLİMSEL ARGE-FAALİYETLERİNDE KALİTE- GÜVENCE TESPİTİ, BOLOGNNA SÜRECI” |
225 |
Bu kaynakların
yanında kurum dışı üçüncü partnerden, yani paydaşlardan da kaynak arayışına
gidilmelidir. Yurt içi ve yurt dışı serbest piyasaya innovativ endüstriyel
mal ve hizmet üretimi ile kaynak sağlanabilinmektedir. İşbirliğine gidilerek
proje üreterek dünya proje pazarlarından da, özellikle Avrupa Birliği Proje
pazarından da küçümsenmeyen gelirler elde etme imkanları bulunmaktadır. Üniversiteler
kaliteli egitim-ögretim paralelinde bilgi, teknoloji üreten, gelistiren satan
bacasiz fabrikalar olma zorunlulugundadirlar. Üniversiteler
bünyelerine sanayi destekli,isbirlikli ARGE-Bilim arastirma merkezleri,
teknoparklar kazandirmalidirlar. Teknoparklar günümüzde bazi kesimlerce
devletin tesviklerinden soyso-ekonomik katma degeri olmayan göstermelik projelerle gelir elde etmek,
daha zengin olmak icin görülmektedirler, degerlendirilmektdirler. Projelerin
kalitesinden ziyade, al gülüm ver gülüme ve ahbab-cavus iliskilerine göre
degerlendirildigin dedikodusu yapilmaktadir. (Örnek, ispat diye bana
sormayin! Devletin ilgili kurumlarina sorun, bazi bilgileri orada
calisanlardan da alabilirsiniz hatta cok yakinlarindan da duyabilirsiniz yada
dagitilan projeleri arastirabilirsiniz. ) Subat 2011 |
226 |
|
227 |
“CHP GENEL BAŞKANI
SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU KONUŞTUKÇA CHP BATIYOR, Sayın
K. Kılıçdaroğlu´na göre, TÜRKİYE´DE ASKERE ADAM ÖLDÜRME SANATINI ÖĞRENMEK İÇİN
GİDİYORMUŞ! Diğer bir
saçmalık; BENİM ADIM
RECEP TAYYİP ERDOĞAN DEĞİL KEMAL KILIÇDAROĞLU. PARAYI BULURUM DİYORSAM BEN
PARAYI BULURUM. Başka …ASKERE GİDEN GENCLER BİRER ÖLÜM, KATİL MAKİNESİ OLARAK
EĞİTİLİYOR MUŞ….… …sonrada AKP
´nin tek başına iktidara geldiğine şaşıyorlar, …….. Ona buna aylık bağlayacağınıza, her aileye, her gence iş, aş, ucuz konut
sağlayın, cağın nimetlerinden faydalanacak şekilde eğitim verin, insan gibi
yaşamasına katkı sağlayacak projeleri öne sürerek tartışın,… Esas hünerlerinizi, liderliğinizi, başarınız, kabiliyetinizi,
becerikliliğinizi, yüreğinizi v.b. burada gösterin.
Devletin dağ gibi tükenmeyen
hazinesi mi var da bizler bilmiyoruz? Tehlikeli
boyutlara varan gelir dağılımını giderin. Günümüzde paranın,
teknolojinin, iletişim, banka, borsa ve konut mafyaların, vergilerin,
siyasetin, dinin, tarikatların, cemaatlerin, örgütlerin; insanları sömüren,
kullanan birer araç olmaktan çıkaracak projeleri, yasa ve yönetmelikler
üzerine tartışılsın… |
228 |
|
229 |
…, Libya,
Suriye´den sonra kurbanlık sırası kimde; Iran mı, Türkiye mi? - TÜRKIYE ! Irak, Libya gibi
Türkiye’nin kaosa sokulması, bitirilmesi bir an meselesidir. |
230 |
Dünyada En İyi 500 Üniversite Sıralamasında “Türkiye
Üniversitelerinin” Yer Almaması Eleştirisi ! |
231 |
|
232 |
|
233 |
“ÜNİVERSİTELERİMİZDE EŞİT İŞE, EŞİT ÖDEME VE PERFORMANSA
GÖRE ÖDEME, |
234 |
|
235 |
KEYFİYETE, SUİSTİAMALLERE ACIK AKADEMİK YÜKSELTME
UYGULAMALARI ü Doktora tezi ve sınavı kişinin bilimsel çalışmaları kendi
başına veya bir çalışma gurubu içinde yürütebileceğinin, bilim adamı
formasyonunun kanıtıdır. Türkiye'de de doktora tezi ve sınavı
üniversitelerdeki doçentlik ve profesörlük atamaları için yeterli olmalıdır DrHusso |
236 |
TÜRKİYE
BİTİRİLMİŞTİR, İSPAT MI? YAŞANILANLAR, KAMUOYUNA
YANSIYAN GÖRÜNTÜLER SİZCE DE YETERLİ DEĞİL MİDİR? Sonrada neden askeri müdahaleler diye tartışılıyor,
Suçlanıyor. |
237 |
|
238 |
ATATÜRK ve TÜRK BAYRAĞINA
HAKARET KİMİN HADDİNE Kİ? KENDİ ZAVALLI NASİPSİZ
KİŞİLİKLERİNE YAKIŞIR BİR EYLEMDİR. Akıllarınca ATATÜRKE
hakaret eden pislikler, hainler, cağın güzelliklerinden, olanaklarından,
eğitim, bilgi, terbiye nasibini alamamış kişilikleri sekteye uğramış
zavallılardır. Bunlar ekteki tespiti, Atatürk gerçeğini anlayamayacak kadar
cahillerdir, beyinleri yıkanmış, uğursuz mahlûklardır, kaotlardir.
(Kabahat bu zavallı
vatandaşlarımızdan çok, devletindir, toplumundur, hepimizindir,) Son zamanlarda ta ana okuldan beri
Atatürk; İslam Dini, demokrasi düşmanı, kâfir, dinsiz, faşist- diktatör v.b. diye çocuklara kabullendirmeğe uğraşılıyor.
Ve devletin ilgili kurumları, sivil örgütleri bu vahim gelişmelere,
değişimine korkak, seyirci kalıyor. ATATÜRK İslam dinine bırakın karşın
olmayı, İslam Dinine büyük hizmetlerde bulunmuş Allah Sevgisi ve Allah
Korkusu olan bir devlet adamıdır. Yüce
Allahın biz Türklere lütfettiği değerli, ulu bir
insandır. Dünyaca takdir edilmiş ender
bir liderdir. Müslümanlığı, İslam dinini kendi çıkarlarına göre uyarlayarak kullanan, ve kullandırılan ve de Dinimizin ve toplumuzun
gelişmesini sabote eden, hastalık saçan tarikatlara, cemaatlere karşın
Atatürk gerekli mücadeleyi de vererek Yüce dinimize hizmet etmiştir. Türkiye´de hangi siyasi görüşte olunursa olunsun, sağlıklı düşünen bir vatandaş olarak, bir
Müslüman olarak ATATÜRKE borçluyuz! Ne
mi? - Bugün hep birlikte zor bir coğrafyada, kâfirlerin, hainlerin,
yobazların, cahillerin her türlü şerlerine rağmen hala var olmamızı. Daha başka mı? –İnsanlığımızı, onurumuzu, hürriyetimizi, huzurumuzu.
Daha başka mı? - Türkiye´de camileri, ezan seslerini, din ve ibadet
hürriyetini,.. ( 100 sene
evvel Girit´te yaşayanların üçte ikisi Müslüman, Türk iken, bugün ise
onlardan tekine bile Girit´te rastlayamazınız,
Dedemlerin, atalarımızın, yaptırdığı ve içinde ibadet ettiği o muhteşem
camiler, mescitler yerle bir edilmiştir, bazısı domuz, koyun, keçi ahırları
olarak kullanılmıştır, Büyük dedelerimizin, ninelerimizin orada kalan
mezarlıkları dahi talan edilmiştir, sürülmüştür. ) - Atatürk önderliğinde
Anadolu’da başlayan kafirlere, hainlere, yobazlara karşın büyük ya istiklal
ya ölüm mücadelesinin zaferle sonuçlanması, Dünyadaki toplumsal dengelerin
korunmasına katkı sağladığı kadar, Batili
kafirlerin sömürgeci yayılmalarının önünü kesmiştir ve Müslümanlığın küçük bir bölgede
hücreleşmesini de önlemiştir. - Ortadoğu’nun, Türklerin, Arapların,
Acemlerin, Kürtlerin Hıristiyanlaştırılması, asimilasyonu, katledilmeleri,
Avustralya’ya, Zelanda´ya, Kanada´ya zenciler, köleler, mahkumlar
gibi sürülmeleri önlenmiştir! Petrol ülkelerindeki Batili
kâfirlerin birer kuklası, piyonu olan Arap şeyhlerin dahi hükümranlıklarını
dolaylı olarak Atatürk’e borçludurlar. Atatürk önderliğindeki Anadolu’da
sömürgecilere karşın kazanılan zafer, İnsanlığın geleceğini olumlu yönde
etkilemiştir. Üniversitelerimiz deki ilgili bilim dalları bu acıdan da
Atatürk ve Ya istiklal ya ölüm mücadelesini bilimsel, yani önyargısız, veri
ve kanıtlara, gelişmelere dayanarak
incelemeleri gerekmektedir, Ek: -Turkiyeye ayak
basmamış ABD'li
Psikiatr Profosor Arnold LUDWIG, "in one of the most comprehensive and insightful
studies of political leadership ever undertaken", KING of the MOUNTAIN adli kitabında,
20.nci Yüzyılda tüm dünyada ülke yönetmiş, Abdulhamid'den Kaddafi'ye, Mao'dan
Roosevelt'e, Degaulle'den Nehru'ya, Churchill'den Hitler'e, Mussolini'den
Mandela'ya, Stalin'den Nasır’a ve Arafat'a, 2000 (iki bin) kadar lider
hakkındaki 18 yıllık araştırmasının sonucunda, 377 adet belli başlı
devlet adamı/lider tespit etmiş ve onlara 200 kadar değişik kıstasa göre,
1'den 31'e kadar puan vermiş. PGS (Political Greatness Scale) olarak
tanımladığı bu sıralamada, örneğin, en çok Roosevelt ve Mao 30ar puan
almışken, Nehru 25, Churchill 22, Golda Meir 12, Fidel Castro 23, Lenin 28,
Khomeini 23, Kennedy 15 puan almışlar. Bir lider, 31 puanla ve
"visionary" sıfatıyla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük
devlet adamı/lideri unvanına hakkıyla layık görülmüş. O da, Mustafa Kemal
ATATURK! Ne yazık
ki, ne basınımız, ne halkımız ve özellikle yeni nesiller bu müthiş
önemli gerçeğin farkında bile değiller. E-mail - |
239 |
TÜRKİYE´DE “DERİNDEVLET” ALTERNATİVİ “KİRLİDEVLET” OLACAKTIR 21. Yüzyılda Türkiye´de Derin devlet, Otorite, Demokrasi Out; Kirli devlet, Kaos, Şeriat İn! 21. yüzyılda vatan,
devlet, demokrasi karşıtları, düşmanlar, hainler emellerine ulaşmak için her
yolu pervasızca kendilerine hak olarak görürler. Demokrasinin hoşgörülüğünü, bazı açıklarını
ve günün olanaklarını kötü emelleri için kullandıklarını bilmeyen yoktur. Bu müzmin şerlerin
üstesinden ancak; iyi örgütlenmiş,
görevinde uzmanlaşmış devletin özel birimleri ve karşı tarafın kullandığı
yöntemlerinden daha baskın olduğu sürece gelir! Maalesef geçmişte derindevlet; ehliyetsiz, bilgisiz, kişiliksiz, eğitimsiz ellerde berbat
yönetilmiştir, görevini suiistimal etmiştir. Derindevlet;
belli çıkar çevrelerin maşası haline getirilmiştir. Geçmişte derin devlet
ulusun çıkarlarından ziyade kişisel ve kurumsal amaçlar için suiistimal
edilmiştir. Binlerce masum vatandaş, aile bu derindevletteki
unvanlı ehliyetsizler nedeniyle acı çekmişlerdir, canlarından,
sağlıklarından, mallarından olmuşlardır. Derindevlet,
yakın geçmişte ehilsizliği ve densizlikleri ile
devletin dengelerini bozarak, vatandaşların devlete olan güven, saygılarını
sabote ederek ülkenin, vatanın parçalanma aşamasına gelmesinde katkı sağlamıştır.
Derindevlet ülkenin çıkarları, geleceği,
demokrasinin sürekliliği ve gelişmesi için olmazsa olmazdır! Derindevlet örnek
olarak gösterilen demokratik ülkelerde vardır, maalesef olması da gerekiyor.
Ve Türkiye´de DERİNDEVLET yoksa, KİRLİDEVLET olacaktır. Günümüzde yaşanan bazı olaylar Kirlidevletin
ta kendisidir, yani göstergesidir… Burada sözü edilen “Derindevlet”
kavramı; devlet içinde devlet değildir.
Derindevlet; Ulusun, Ülkenin, Vatanin, Demokrasi Devlet Yönetimin hayati
çıkarları, güvenliği, geleceği için görev ifa eder. |
240 |
Türkiye´de
demokrasi; kurumsal ve kişisel çıkar mücadelesidir, gerisi safsata! |
241 |
|
242 |
Unutkanlığa ve iktidarsızlığa karşın doğal,
taze CUNDA BAKLA |
243 |
|
244 |
19 MAYIS 2011, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI, HEPİMİZE KUTLU
OLSUN! |
245 |
|
246 |
TÜRK KADINLARIN KOCALARI CİNSEL TATMİNİ
DIŞARIDA, EVLİLİK DIŞI KADINDA ARIYORLARSA; BUNUN NEDENİNİ KADINLARIMIZ BİRAZ DA
KENDİLERİNDE ARAMALARI GEREKIYOR. Her şeyden evvel kendi dişi, kadınsı çekiciklerini,
diriliklerini, bakımlılıklarını gözden geçirsinler, aynaya baksınlar; Neler nasıl değişmiş, neler ihmal edilmiş,
neler unutulmuş? · Nedense Türk hanımları evlendikten sonra kısa sürede kendilerini
bırakıyorlar, kısa sürede dirilikleri kayboluyor, sarkmağa başlıyorlar,
çöküyorlar. Hele çocuk doğurduktan
sonra kendilerini tamamen unutuyorlar. Evlilikte imzaya kadar yapılanlar,
imzadan sonra da devam ettirilmeli, korunmalıdır. Kadınlarımızın bir çoğu; unlu, tatlı abur cuburlar ile, hareketsizlikleri ile kısa sürede şişip, sarkıyorlar, hijyensizlikten, ter, ağız pis kokularından yanlarına
yaklaşılamıyor… . Ya erkeklerimiz mi?
Onlarında, bir çoklarımızın aşağıya kalır tarafları
yok maalesef. Günümüzde, normal bir vatandaş,
bir milletvekili, bir milletvekili adayı, bir parti lideri, bir bürokrat veya
diğer bir lider, evli olsalar dahi, hoşlandığı arzu ettiği bir bayanla
(zoraki, cebren, hileli, rahatsız verici, sürekli taciz olmadığı sürece)
neden birlikte olmasın? Hele bu bayanlar boylu pozlu, uzun boylu, sari saclı
mavi gözlü bedeni ölçüleri yerinde ve diri iseler, hangi erkeğin, hele
damarlarında biraz olsun Türk kanı dolaşıyorsa, güzel seksi genç bayanlarla
beraber olma, yatma istemi ve girişimi neden olmasın? Bu doğallık neden ayıp,
ahlaksızlık, soytarılık, sapıklık, edepsizlik, aşağılık olunki.
İnsanlar neden bundan utansınlar, çekinsinler? Bu güzel bayanlarla
hayatlarında, gençliklerinde birlikte olmayanların seksi kadınlara karşın
uyanan cinsel çekiciliğin, isteğin farkına hiç varamazlar, anlayamazlar! Eğer bu istek uyanmıyorsa, bence o erkek
bitmiştir! Bir erkeğin güzel, seksi bayanlara göre cinsel arzuları, istekleri
bittiği, tükendiği an, onun diğer performanslarına da yansır. Örneğin
bunaklık başlar! Seks yaşamı düzensiz olanların, uzun süre cinsel arzularını
bastıranlar, cinsellikten uzak kalanların performansları da düşer! Güzel
bayanlara karşın, arzuların tükendiğinde, seks hayatin bittinde,
özellikle ileri yaslardaki yalnız erkeklerde, bunaklık, Alzheimer erken
başlar ve hızlı artar. Ülkemizde erkeğin kaçamaklarının biraz farklı,
bilimsel olarak değerlendirilmesinde yarar vardır. Bu tür konularda utanmadan dile
getirilmelidir. Toplum, devlet, hükümet, siyasiler, dinciler vatandasın özel
hayatından, yatağından ellerini, gözlerini çekmelidirler. Toplumda vatandasın
yatağı ile ilgili dini hurafeler nedeniyle özellikle bayanlar yeteri olumsuz
şekilde etkilenmişlerdir. Allahın kadına lütfettiği
güzelliğinin bırakın farkına varmasını, gözü, saçı acık kalır, günaha girerim
korkusu yaşatılıyor. Iranda, Afganistan’da, Arabistan’da saçı, gözü açıkta
kalan bayanlar taslanarak öldürülme, yada devrim
muhafızları tarafından orospu damgasını yiyip, bizzat kendileri tarafından
nasılsa orospu diye tecavüze uğrama korkusunu da yaşıyorlar. Diğer taraftan Toplum
ahlakını, toplumu ilgilendiren,
ahlaksızlık değerleri ile açıklanması gereken o kadar olay varken,
kala, kala siyasilerin özel hayatlarında kadın ilişkilerine mi kaldı? El insaf! -
Çocuk esirgeme kurumlarında, kimsesiz,
fakir, özürlü çocuk yastaki kız ve erkek çocuklarına yapılan ırza
geçmelere, tecavüzlere ve bunun gereken önlemini alamayan siyasiler utansın,
devlet yönetimi utansın, bu olaylar kamuoyuna deşifre edilsin, bu rezilliklerin
video görüntüleri yayınlansın, tartışılsın. -
Daha bu gün haberlerde, çocuk
yastaki kimsesiz bir kız çocuğu Amasya´da, aylarca para karşılığında insan
kılığında gözü dönmüş mahlûklar tarafından ırzına geçiliyor, aylarca bu
talihsiz yavruya para karşılığında tecavüz ediliyor. Bu ırza geçenlerin,
tecavüz edenlerin başında üst düzey evli devlet memurları, valilik
çalışanları bulunuyormuş! … -
Başka bir örnek, İki milyona yakın
genç öğrencinin geleceği pervasızca sınav şifreleri ile olumsuz oynanıyor,
gençlerimiz, geleceğimiz mağdur ediliyor. Belli bir zihniyete, belli bir
guruba ait öğrencilerin bu gibi şark kurnazlığı ile yüksek puanlarla iyi
yerlere girmeleri sağlanmağa çalışılıyor. Bu fırsat eşitsizliği, yasa dışı
uygulama kamuoyunda ispat ediliyor. Tüm bunlara rağmen siyasi çıkarlar ön
plana çıkarılarak, oy kaybı korkusu ile buna olanak veren yetkililer ortaya
çıkarılmıyor, adil yargılanmaları sağlanılmıyor.
Göstermelik soruşturma ve önceden verilmiş kararlarla olay, sorumlu kişiler, kurumlar aklanmağa
çalışılıyor, örtbas ediliyor…. -
Mağduriyetlerini kamuoyunda dile getirmeğe, duyurmağa çalışan çocuk
yastaki liseli öğrencilerimiz, ya da parasız herkese eğitim diye pankart asan
üniversiteli gençlerimiz, hükümetin, bakanın polisleri tarafından öldüresiye
dövülüp nezarete alınıyorlar. Bırakın Diyarbakır da olanları, İstanbul da, Ankara’da dahi etrafı
harabeye dönüştüren; etrafa dehşet korku saçan: devletin emniyet amirine
tokat atan, dövmeğe yeltenen, devletin polisini linç etmeğe kalkışan PKK sempatizanların
yasa dişi gösterilerine ise hükümetin, bakanın ayni polisiye güçleri çaresiz ve trafik
polisleri gibi kaotlara, serlere yol güzergahını
düzenliyor, Evet! Devlet hükümet,
toplum bundan utansın, utanacaksa….. Makalenin diğer içerik bölümleri için tıklayın |
247 |
|
248 |
|
249 |
ZİHİNSEL ÖZÜRLÜ, TESTVARİ ORTA LİSE EĞİTİM- ÖĞRETİMİN YÜKSEK ÖĞRETİME OLAN BAZI OLUMSUZLUKLARI ! |
250 |
TÜRKIYE´DE YÖK VE TÜBİTAKYERİNE; “BİLİM TEKNOLOJİ
BAKANLIĞI” |
251 |
|
252 |
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARİNDA ETHİK KURALLARI, |
253 |
Türkiye´de, Türk Cumhuriyetlerinde ve
İslami ülkelerinde hayati istikrarsızlığın, yoksulluğun nedeni; - Büyük hedeflere ciddi ve kararlı bir
şekilde odaklanılmamasıdır & - çağdaş eğitime ve öğretime pozitif
bilime önem verilmemesidir, GERİCİLİK, FAKİRLIK,
YOKSULLUK, CAHILLIK, KADERSİZLİK; MANTALİTE VE VEYA DİN FAKTÖRLERİ İLE
SAVUNULAMAZ, HELE
KADERİMİZ-KİSMETİMİZ, ALIN YAZIMIZ HIC DEGİLDİR Ülkelerdeki refah düzeyi, oradaki
yüksek öğretim kurumlarının öğretim ve ARGE- faaliyetlerinin kalite güvence
değerleri ile alakalıdır. Ülkemizde,
gerek İslam Ülkelerindeki ayni şekilde Türki Cumhuriyetlerinde yaşam
düzeyleri, istikrarsız devlet yönetimleri, ekonomik verileri, innovativ
endüstriyel ürün ve hizmetleri, patentler nicelikli ve nitelikli
değerlendirildiğinde ve sanayisi gelişmiş zengin ülkelerle kıyaslandığında
yüksek öğretim kurumlarında eğitim-öğretimin ve ARGE faaliyetlerine yeteri
önem verilmediği sonucuna varılmaktadır.
Ülkelerde toplam ARGE harcamalarına tahsis edilen GSYIH ( %) oranları
karşılaştırıldığı Şekil 1 bizlere Türkiye´de ve gelişmekte olan bir çok
ülkedeki sorunların, teknolojide geri kalmışlığın nedenini açıklıyor! Türkiye´de ARGE-Faaliyetlerine tahsi edilen
bütçe ödenekleri GSYIH´nin; yaklaşık %
0.95e iken bu oran teknoloji üreten, sanayileri gelişmiş, zengin ülkelerde bu
oran % 3 lere varmaktadır. Japonya’da
ve son 10 yıldır teknolojideki büyük atılımlarla dünya pazarlarında
ürünlerinden bahsettiren güney Kore de ARGE harcamalarına ayrılan GSYIH ´in oranı % 3 leri geçmektedir.
Türkiye, Türki cumhuriyetlerinde ve diğer İslam ülkelerinde bu oran yok
denecek kadar azdır. (Şahin O, 2011,
Bundesforschunsministerium, 2011, WEB,
EU, Forschung., 2011, WEB) İnsan faktörü ve devlet yönetimi
faktörü yüksek öğretimde kalite değerini belirlemektedir. Türkiye’de
öğrencilerin ve akademik personelin performansları yurt dışındakilerle
kıyaslandığında, dominant bir farkın bulunmadığı tespit edilmektedir. (Orta,
lise eğitiminden sonra yurt dışında yüksek öğrenimini ve doktorasını
tamamlayan, uzun yıllar birçok farklı işte, kurumda çalışan, biri olarak bu
gelişmeleri yerinde ve en iyi gözleyenlerden biri olarak ta bu gibi
tespitlerime varıyorum). Hatta
insan faktöründe özveri, azim, özgüven, girişimcilik, yaratıcılık, iletişim
potansiyellerin akademisyenlerimizde,
Türkiye üniversitelerinde çok daha yüksek olduğunu savunuyorum. İspati
için ülkemizde varlık gösteremeyen öğrenci ve akademisyenlerimizin, hatta
sıradan işçi birçok vatandaşımızın çok zor koşullar altında yurtdışında
sağladıkları başarıları gösterilebilir. Dinsel hurafeler, gerçek dışı kara
yasaklar ve günahlar, hayali hikâyeler bireysel ve toplumsal yaratıcılığı
körletmektedir. Bu açıdan da bakıldığında İslam Dininde Bir an evvel
radikal gerekli reformlara gidilmelidir,
öze dönülmelidir. İslam dini daha çok öğrenmeyi, daha çok çalışarak
daha çok kazanmayı, bilimi en önemlisi yenilenmeyi, yaratıcılığı teşvik
ediyor. Türkiye’de ayni şekilde İslam ülkelerinde ekonomik sıkıntıların,
düşük hayat standardın, teknolojideki geri kalmışlılığın, toplumsal birçok
hastalığın kaynağını yaratıcılıkta aramakta yarar vardır. Eğer geri kalmış ve gelişmekteki ülkeler
Allahın nimetlerinden, cağın olanaklarından insanca daha iyi yararlanmak
istiyorlarsa ve hayatta daha güçlü olmak ve kalmak istiyorlarsa, bireysel ve
toplumsal yaratıcılığı ön plana çıkararak kendilerini geliştirmeleri
gerekiyor. Sonradan mal edilmiş zihniyetlerle kötü
yönetimlerle gelişmeleri sekteye uğratılmış, dışa bağımlı isletmeler,
toplumlar, uluslar, ülkeler kendi yaratıcılık özellikleri ile kendilerini
yenilemeğe çalışmalıdırlar. Gözlenen olumsuzlukları,
karşılaşılan aksaklıkları, keyfi uygulamaları, kötü icraatları yada
insanlığa, ülkenin zenginliğine katkı sağlayan bilimsel aktivitelerin yok
denecek kadar azlığını; mantalite ve veya din faktörleri ile savunulamaz! Yüce Dinimiz, İslam’da; İnanan
bizlerden öğrenmeyi, öğretmeyi, çalışmayı çok kazanıp manen ve madden
zenginleşmeyi, yardımlaşmayı, kendimize ve çevremize yararlı olmayı ister,
tembelliği günah yazar. İslam’da
eğitim, bilim ile ilgili bazı hadisi şerifler: “İlim Öğrenmek Mukaddes Bir Cihattır”
“İlim Öğrenmek
Kadın Erkek Her Müslüman’a Farz'dır”, “Alimin
Uykusu Cahilin İbadetinden Hayırlıdır”, “Beşikten Mezara Kadar
Bilim Öğrenin”, “İlim Çin´de Olsa Gidip Alınız”, “Kıyamet Gününde Alimlerin Mürekkebi İle Şehitlerin Kanı Denk
Tutulur”, “Her
Şeyin Bir Yolu Vardır, Cennetin Yolu İlim Öğrenmektir”,… Bilime, öğrenmeğe, öğretmeye önem
veren İslam-Dini İnananlarının, Müslümanların Devletlerin; - Neden 21.
Yüzyılda çağın çok, çok Gerisindedirler.?
Neden 21. Yüzyılda Müslümanların, devletlerin yokluk, yoksulluk ve
kaosun içinde bir ömrü ziyan ediyorlar? Neden dışa bağımlı ve sanayisi
gelişmiş Batili Hıristiyan Zengin Devletler tarafından uzun yıllardır
kullanılıp sömürülüyorlar? |
257 |
|
258 |
|
260 |
12 HAZİRAN 2011; 24.
DÖNEM MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNİN Genel BİR DEĞERLENDİRİLMESİ , 7.2011 |
261 |
JAPON´U, ALMAN ´I, AMERİKA´LISI NE
ANLAR BİZİM KARPUZLARIN, KAVUNLARIN, DOMATESLERİN,
TAZE MISIRLARIN, ŞEFTALİLERİN, KAYISILARIN,… MEYVE VE SEBZELERİN DOĞAL LEZZETİNDEN? Bunlar meyve ve
sebzelerin genleri ile oynayarak, adileştirerek ve hormonu basarak
ürettikleri hybrit tohumlarla türkiye´nin doğal, lezzetli, şifalı meyve ve
sebzelerini yenmez hale, sağlıksız hale
getirdiler, kendi tatsız, ıdıyot sevimsiz tiplerine benzetiler! Karpuz karpuz olmaktan
cıktı, yenmez hale getirildi. Artik hybrit tohumlu karpuz, kavun, nektarinlari, seftalilari,
mısırları almıyorum, bırakın ağzıma
sürmeyi, evime dahi sokmamağa karar verdim.
Sizlerde türkiye´de doğal yetişen, genleri ile oynanmamış,
hormonlaştırılmamış meyve ve sebzeleri manav ve marketlerden isteyen. yoksa
almayın. talep olmasa bu tipsizler tipsiz, sağlıksız, lezzetsiz meyve ve sebzelerini üretip bize
yediremeyeceklerdir. Hibrit yada hybrid yani melezleştirilmiş tohumlardan
elde edilen meyve ve sebzeler daha dayanıklı ve lezzetli oluyor iddiası
görmemişlerin, tipsizlerin bir uydurmasıdır. Örnek hormonsuz, aşırı avrupa
gübresi ile dopiklenmemis tarla domatesini, hybrid domatesi test
edebilirsiniz. ikincisi kısa sürede
yumuşayıp betle haline dönüşüp yenmez hale gelirken, birincisi doğal tarla
domatesi kan kırmızı renginde diriliğini uzun bir süre koruyor. Mmeyve ve sebzeler lezzeti ve
vitamin ve mineralleri ile için sağlık için yenmelidir, hayvan sürülerin
önüne konulan yem gibi karin doldurulması için yenilmemelidir. Meyve ve
sebzelerde az fakat öz, sağlıklı olsun kuralı benimsenmelidir. |
264 |
|
263 |
İZMİR LAGIM KOKUYOR, YAŞANMAZ HALE GELDİ! Kordonda bırakın vaat
edilen yüzmeyi, bankta dahi pis koku ve görüntülerden oturulmuyor, Evlerin pencereleri
kapalı tutuluyor! Sonrada, oylarında düşüşten dolayı vatandaşa veryansın
ediyorlar. - Kıyı
Denizlerimizde Kirlenmeye Karşın Önlemler - |
264 |
|
265 |
DrHusso Semizotlu Yaz Kahvaltı
Salatası ! (Bol semizotlu,
tarla domatesli sebze salatasi,) |
266 |
|
267 |
KARDAŞ SOZLERİ! „SEVGİ, YAŞAMIN SIRRI” , drh devamı için tıklayın |
268 |
DRHUSSO
LEMON İÇECEĞİ İLE 6 HAFTADA SAĞLIKLI, KALICI, SARKMADAN 11 KİLO VERMENİN
SIRRI; a)
Fazla yemekten kaçınmak, b)
Ekmeği, sekeri, çikolatayi, yağlı
peyniri, kurabiyeleri, pasta gibi unlu mamulleri, tatlıları azaltmak, c)
Temiz havada bol bedensel aktivite ,
(her gün veya haftada üc gün en az 2 saat temiz havada yürüyüş, her gün
yürüyüş esnasında 3+ 5 dakika boyunca hafif tempoda koşu, zamanla tempo ve
süre artırılmalıdır, haftada 3n az üç gün iki saat bisiklet, haftada iki, üç gün en az 3+45 dakika
süreli) yakin dövüş, yada yüzme, özellikle yüzme), d)
Bedensel aktiviteler sırasında karin
bölgesinde bel korsesini takmak, (seyyar satıcıların 5-10 liraya sattıkları
geniş lastikli bel korsesi! kullanilabilir, iki tane alip birisi göbek karin
bölgesine, digerini göbek altina poponuzun üzerine aktiv spor boyunca takin),
e)
Bol, bol su ve DrHusso Lemon´u içmek.
f)
Unutmayın zayıflamak, vücuttaki
yağların eritilmesi bedensel aktivitelere ihtiyaç vardır, Bedensel aktiviteler
cin gerekli enerjiye ihtiyaç vardır. Aksi halde yorgun, bitkin düşüp
olduğunuz yerde yığılıp kalırsınız. Bedensel aktiviteler için enerjinizi
limonlu su, ve besin değeri yüksek yağsız yiyeceklerle karşılayın (ızgara
balık, nohutlu yağsız hindi, 3 adet ceviz, 15 adet fındık gibi. ) g)
Bogazinizi kotrol ederek, üc beyazdan
kacinarak, ve sürekli bedensel aktivitelerle, yüzme, yürüyüs, kosu ile bir
cok üzin hastaliktlardan koruna ve kurtulma ve uzun saglikli yasama sansini
elde etmek mükündür. Bunu ben degil tip doktorlari da söylemektedirler. Kilo vermek için
dünyanın parasını dışarıya harcamanıza gerek yok, yukarıdakileri hemen bugün,
yarina birakadan uygulamaya çalışın
kâfi. (Bedensel aktiviteler sırasında DrHusso Lemon yerine iki üç litrelik su
şişelerine bir iki limon sıkmanız ve içmeniz de yeterlidir. Kendi tecrübemi sizle paylaşmak istedim. |
269 |
Türkiyede, yayginlasan yetersiz beslenmeden
dolayi sagliksiz, bedensel ve zihinsel zayif nesillerin yetismesi, özellikle kiz cocuklarinda cücelesme Kisaca;
Saglikli nesiller, saglikli bir gelecegin garantisidir. ü
Türkiye de
yetersiz beslenmeden dolayi nesilde bir cücelesme gözlenmektedir. ü
Beslenme
konusuna dikkat cekilmelidir. Bireylerin özellikle cocuk ve genclerin
sagliksiz abur cubur yeme aliskanliklarinin önüne gecilmesi icin ciddi
önlemler alinmalidir ü
Beslene konusu
ana okuldan itibaren okullarda islenmelidir, saglikli beslenmenin önemi
anlatilmalidir, Okul kantinleri ,
kafeteryalar bu acidan tekrar gözden
gecirilmelidir. ü
Saglikli bir nesil,
saglikli bir toplum icin saglikli beslenmenin önemine dikkat cekilmelidir ü
Gida maddeleri
icerikleri ciddi bir sekilde kontrol edilmelidir, Vatandasin sagligini tehdit
eden gida maddelerin satilmasina müsaade edilmemelidr ü
İslenmis
yari ve tam gida mamüllerinin
icerikleri ve oranlari etikette rahatlikla okunacak sekilde yer almalidir ve
kontrol edilmeliddir. Bu bilgilere yer vermeyen acik kapali gida maddelerin
marketlerde, pazarlarda satilmasina izin vermelidir, Market zinciri bu
uygulamaya vakit gecirmeden baslamaldir. ü Marketler girdilerini vatandasa satmadan evvel
kendileri kontrol etmeleri, vatandasa günvence vermeleri gerekiyor. Aslinda
bu güvenceyi veren marketlerin müsterisi artacaktir. Yetersiz beslenen ögrencilerin, vatandaslarin ögrenme ve
calisma kapasitesi enorm düsmektedir.
Ana babalar cocuklarinin iyi bir
gelecegi icin ana okullarina, özel okullara, dershanelere dünyanin parasini
yatiracaklari yerde cucuklarinin iyi beslenmelerine her seyden evvel önem
versinler. |
270 |
Türkiye’de, Çoğunluk siyasetçilerin düşündükleri, bir
partiye üye olarak, meclise girerek devletin nimetlerinde ben ailem, yakin çevrem daha fazla nasıl yararlanabiliriz
arayışından dolayı kendileri dışında olup bitenlerden habersiz görünüyorlar! Vatandaş issiz, isi
olanında ağır ve yıpratıcı islerde aldığı masla karnini doyuramıyor. Vatandaş
devleti eve kurumları ele geçirenler tarafından; vergilerle harçlarla,
haraçlarla, cezalarla, bağış aidatlarla soyuluyor, sömürülüyor, diğer
taraftan bankalar vasıtasıyla zenginler vatandaşı kredi kartı borç faizleri
ile tüketici ve benzeri kredilerle donuna kadar soyuyorlar, işveren de
vatandaşı issizliği ekonomik krizleri fırsat
bilerek boğaz tokluğuna eşek gibi güvencesiz çalıştırıp kullanılmaz hale
getirdikten sonra sokağa bırakıyor, yeni gençleri kullanmak için eskilerden
yer acıyor. Abartıyorum dersiniz, beni değil kendinizi kandırmış olursunuz.
Yazılanların doğruluğu ispatlanabilir. Yahu ispatlamayı bir tarafa bırakın,
Ben üniversite öğretim üyesi statüsünde bunca sene çalışarak aldığım maaşla,
yaklaşık 2000 TL ile ayin sonu getiremiyorum. Kredi kartı borcum dolayısı ile
Garanti bankası mesaj üstüne mesaj çekiyor, e-mail üzerine e-mail yazarak
kara listeye almakla tehdit ediyor. Ben ne diye utanayım? Devleti yönetmeğe
çalışanlar utanıp yüzleri kızarsın, tabii ki utanacak yüzleri hala varsa! Kendileri 3 ayda 38 000 TL maaşla üniversitede boğaz tokucuna
çalıştırdıkları öğretim üyelerinin, yâri aç yari tok günlük yasayan sömürülen haklin sorunlarından nereden haberleri olsun ki.
Üniversitede çalıştırdıkları öğretim üyelerine, vatandaşın maaş ücret
iyileştirmelerine kaynak yok diyor ……….. Diğer taraftan, kendi yüksek maaşlarına, ücretlerine,
harcırahlarına, sağlık masraflarına, lüks son model makam arabalarına,
uçaklarına yemekhanelerine v.d. dünyanın kaynağını
yaratmasını biliyorlar, Yandaşlarını kısa sürede makam sahibi, dolar
milyoneri, dolar milyarderi yapacak kaynakları buluyorlar. Büyük adamların dünya liderlerinin bu gibi
sorunlarla, lüzumsuz islerle uğraşmaları, ilgilenmeleri yakışıksız olur.
Devleti yönetmeğe kalkışan ileri zekâlılar, halkın vatandaşın issizlik, boğaz, sorunlarını unutup, aç yatan
vatandaşları göremeden, borç içinde inleyenleri, sömürenleri duymadan ülkeye
demokrasi getirmek için anayasayı yeniden kendilerine göre
düzenleyeceklermiş. Ülkedeki açlar, yoksullar, issizler var iken, dışarıda
güçlüyü oynamak, ona buna akil vermek, meydan okumak tam sivri zekâlılara
yakışır. Yakin zamanda Türkiye’deki açlar, vatan
Millet, Muhammet, demokrasi Dünya krizi maskeleri ile sömürülenler Mısırda
olduğu gibi sokaklara dökülüp siyasilerden ve sömürgecilerden hesap sormağa
kalkıştıklarında, kimse şaşırmasın.
Pisliklerin, itlerinin yurt dışına kaçacak zamanları nede saklanacak yerleri
olmayacaktır. Türkiye de halkın kontrolsüz
ayaklanma, patlama, siyasilere saldırma parçalanma dağılma, bölünme
potansiyeli mevcuttur. Bu potansiyeli PKK bağımsız müstakil Kürdistan Devleti
için bir koz olarak kullanmaktadır. |
271 |
Siyasilerin, serlerin, pisliklerin, bu güne kadar berbat edemedikleri tek bir
kurum TSK dır. -Siyasiler tüm beceriksizliklerini,
yolsuzluklarını, görevi suiistimallerini kısaca siyasi pisliklerini TSK´ya
yüklemekle sadece kendi kendilerini kandırmış olurlar. Bu vatana en büyük
hainliğidir, Bu vatani, milleti parçalamağa sürükler. - TSK laik
cumhuriyetin, demokrasinin gerçek koruyucularıydılar. -Askeri
müdahalelerin ve muhtıraların tek sorumluları devleti yönetmeğe kalkışan
siyasilerdir. -Evet, askerin askeri darbelerde, kendi insanına, vatandaşına,
gencine, çok kötü davranmıştır ve veya
davranılmasına seyirci kalmıştır, ortak olmuştur,… - TSK bu güne kadar ne yaptıysa bu illetin bu ulusun,
bu vatanin bu ülkenin iyi bir geleceği, devletin hayrı için, demokrasinin
gelişmesi, ülkenin kalkınması için, ülkenin hayati çıkarlarını korumak adına,
laik Türkiye cumhuriyetinin sürekliliği için
yaptığından benim hiç bir zaman
kuşkum olmamıştır tahminim çoğunluk Vatandaşlarında hiç bir zaman kuşkuları olmamıştır Kullandığı bazı yöntemler cağ dışı, hunharca ve
acımasız olabilir, O zamanın gereksimlerine ve o zamanın aldığı eğitime göre görevini
en iyi şekilde yerine getirmeğe çalışmıştır. (Ya
peki, diğerleri o kadar masumuydular, karşıt fikirlilere, kendilerinden
olmayanlara fırsatı yakaladıklarında yaptıkları eziyet, işkenceler,
vahşetler, cinayetler çok mu masumuydu, ne kadar çabuk unutuldu. Ve bunlar
olup biterken devleti yönetmeğe kalkışan siyasetçiler, yazar çizerler, insan
hakları savunucuları neredeydiler, ne yaptılar,..)
Ben size şöyleyim, TSK´nin bir an evvel müdahale etmesini, akan kanların
durdurulması, huzur ve güvenliğin sağlanması için TSK baskı uyguluyorlardı.Bana
inanmıyorsanız, belli zamanların gazete arşivlerine, haberlere, fotoğraflara
bakın! -TSK ta 35seneden beri süre gelen PKK terörüne
amansız ve çok basarili,
dünya da terörle mücadelede örnek olarak gösterilen mücadele
sürdürmüştür. Hatta TSK terör
mücadelesinde bir çok devletinin güvenlik güçlerinin
üstesinden gelemediği sonuçlar elde etmiştir. -PKK bugün hala varsa ve daha da kudurarak Bağımsız
Kürdistan adına karakol basıyorsa, askerleri pusuya düşürüyorsa bu gelişmenin
tek bir sorumlusu vardır; hükümettir,
siyasilerdir onların hatalari sonucudur.
- Bakin PKK terör mücadelesinde iflas eden varsa oda; devleti yönetmeğe kalkışan hükümettir. PKK
terörle mücadeledeki basarisizlik TSK ´ya mal
edilerek bir tasla çok kus vurma peşinde olan, bunla bindikleri dalı kesmeğe
çalışan siyasileridir. - TSK´ya yüklenmenin amaçlarından biride,
kendilerinin anayasa düzenlenmesinde, Kürdistanin
tanınmasında, imam şeriat ordusunun kurulmasında olası TSK´nin tepkisini
azaltmak, devre dışı bırakmaktadır.
Zurnanın son deliği, yeni anayasada olacaktır. - TSK, Türkiye Cumhuriyeti Devlet yönetiminde
ayrı bir konumu, yani olması bir gereken özerk bir konumu vardır. Çift başlı
bir yönetim değildir, - TSK da diğer devlet kurumları gibi
Demokrasinin, çağdaşlaşmanın, geleceğin bir güvencesidir. Özellikle milletin
bağrından şekillenmiş TSK partiler üstü, özerk bir konumda olmalıdır. -TSK
da bazı ferdi vukuatlar, görevi ve güven suiistimalleri orduya mal
edilmemelidir. Güçlü Ordu ve güçlü ekonomi güçlü devlet olmasa olmaz dır. Biri olmadan diğeri hiç
olmaz. * TSK 35 seneden beri PKK terörüne
karşın mücadele etmiştir, kaç kez Irak´taki PKK kamplarını bombalamıştır.
Irak´a PKK teröristlerin peşine düşmüştür,
on binlerce şehit verilmiştir. Sonuç ne? Tüm bunlara rağmen PKK hala
eskisinden daha güçlü duruyor. PKK terörüne karşın askeri silahlı mücadele
iflas etmiştir, Sorun demokratikleşme, canilerle diyalogla, APO ile oturup
konuşmakla, anlamsak sorun çözülür v.b.
argümanlarla ekranlarda ahkam kesilen sivri zekalı
uzmanlara, yorumculara, siyasilere el insaf denmelidir. Türkiye cumhuriyetin hala soveren, yani ulus ve vatan bütünlügü
ile egemen olmasının; bölünmemiş, parçalanmamış ve bitirilmemiş olmasını
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin 30- 40 yildir sürdürdükleri bu silahlı mücadelesine
borçludurlar. Hatta halen Türkiye´de kendilerinin, sevdiklerinin hayatta var
olmalarının neye borçlu olduklarını hatırlamak yada bilmek te istemezler.
Atalarımızın canları, kanları, ömürleri pahasına kurulup bize emanet edilen
bu kutsal vatani, Türkiye Cumhuriyet Devletini daha da geliştirip bizden
sonra gelecek nesillere devretmek yerine, bu vatanı, bu devleti, laik
cumhuriyet insan hakları yada demokrasi maskeleri altında berbat etmek,
parçalamak için bazılarımız isteyerek ya da istemeyerek ellerinden gelenini
artlarına koymuyorlardır... Her silahlı mücadelenin
arkasında ciddi ve yasalar cercevesinde tavizsiz
siyasi otoritenin gerekliliği çoğunluğun bilgisi dahilindedir. Terörle
mücadelede, askeri silahlı mücadele kadar siyasi mücadelenin de bulunması
gerekliği nedense unutuluyor. Diğer bir gerçek te unutulmamalıdır; Türkiye
yıllardan beri sürdürdüğü bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini; TSK´nin silahlı
mücadelesine, şehitlerimize, gazilerimize borçludur. Bu mücadele hangi
sebeple olursa olsun zayıflatıldığında, Türkiye, Kürtlerin ve Şeriatın kaosu
ile yaşanmaz bir hale dönüşeceğinden, Türkiye´nin bölüneceğinden,
bitirileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. AKP döneminde her gecen yıl
Türkiye genelinde terör eylemleri ve şehitlerimiz artmıştır. Bunun tek bir
gerçek nedeni vardır; AKP hükümetinin Terör ile mücadeledeki siyaset anlayışıdır.
Askeri silahlı mücadelenin arkasında gerekli siyaset otoritesinin, tavizsiz
siyasi mücadelenin olmamasıdır. |
272 |
TÜRKIYE DEVLET EKONOMISI IFLAS EDER Mİ? YUNANISTANIN DURUMUNA TÜRKIYE
DÜSER MI? Sorunun cevabı için hemen acele etmeyin. Biraz
düşünmeğe zaman ayırın. -
Ekranlarda çene çalan, boş, hoş laf üreten bazı profesör uzmanlara ya da
kendilerini boş buldukları meydanda uzman araştırmacı gazeteci diye
adlandıran ekran yorumcularına göre doğru cevabı aramaya sakın çalışmayın,
batarsınız! -
Hoca, imamlara, tarikat babalarına, cemaat şeyhlerine de sormayın,
onlardan fikir almanıza hiç gerek yok. Onların cevabını ben size buradan
kısaca vereyim; (“Kâfirler batacak,
Müslümanlar şahlanacak” Veya “Kaderde ne yazılı ise o olacaktır, Türkiye Allahın izniyle batarda kalkarda”
Veya “laik cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin olduğu ülkeler, devletlerin
ekonomisi batmaya mahkumdur” ve “Tesettürü, türbanı mecbur etmeyen toplumlar,
hele sahillerinde donla, çıplak gezen kadınlara müsaade eden devletlerde
yağmur yağmaz de, bereket te olmaz da, devlet ekonomisi de iflah olmaz, çok geçmez iflas eder” ya da “şeriatın
olmadığı devlet yönetimlerinde bereket
olmaz, ekonomi de iflas eder, insanlarda açlıktan ölürler,…”) -
Ekonomi bakanına bakmayın o günlük düşünür, bu günü nasıl kurtarırım diye
söylenir…. Siz, siz olun, sade bir vatandaş, bir aile reisi gibi
düşünün. İnanın, en doğru cevabı vereceksiniz. ve cevaplarınızı benim 274 nolu makalede cevaplarımla karşılaştırabilirsiniz.
Cevaplarınız için size bir kaç ipucu; a) Daha dün açıklanan verilerde diş ticaret açığı
Türkiye şartlarında korkunç boyutlara, rekor düzeye ulaşmıştır b) Ülkenin toplam iç be dış borçları artmış, kontrol
edilmez duruma gelmiştir, Türkiye alınan borçlarla sefahat sürüyor! c) Libya´dan ülkeye gelen
milyarlar değerindeki mücahitlik gelirleri sıfırlanmıştır d) Devletin harcamaları, israfları gereğinden çok,
çok artmıştır, karşılanamaz hale gelmiştir e) Devletin güvenlik ve personel harcamaları
taşınamaz hale gelmiştir, f) Üretim ekonomisi iflas etmiştir, fabrikalar
kurulmuyor, bedava fiyatına devredilen, birilerine hediye edilen mevcut
fabrikalar kapanıyor, g) Yandaşlar servetlerine servet katıyor, bunun
karşılığında siyasilerin çok iyi borazanlığını yapıyorlar h) Devletin üretim, gelir ekonomisine hiç bir katkısı
olmayan erken emeklilerin, hazırcıların sayısı hayli yüksek, emeklilik bir
yatırım aracı olarak görülen bir ülkenin iki yakası bir araya gelmez, gelecek
nesillere ağır bir yük olarak kalırlar. j) Ülkeyi ipotek altına alan borçlarla, ailenin
bütçesi de, devletin bütçesi de olmaz da olmaz!, k) Ekonomi krizleri hiç affetmiyor, kapınız açık verdiğinde, çatınız başınıza
yıkılır. Bu gelişmeleri dikkate alarak makale başlığının
cevabini lütfen siz de verin, birbirinizle yakin
çevrenizle tartışın, …………………. Bakin, Yunanistan in iflasında
arkasında zengin Hıristiyan alemi, Avrupa birliği ve Amerika vardır.
Türkiye’nin ekonomik iflasında arkasında, yanında tek bir kişi dahi
olmayacaktır. Bunun nereye varacağını siz düşünün. |
273 |
|
274 |
|
275 |
§ 2000 YILI TÜRKİYE´SİNDE BİR BİLİM ADAMI,
ÖĞRETİM ÜYESİ; MESLEKİ, UZMANLIK ALANLARI YANINDA , ÜLKESİ,
ÇEVRESİ İLE DE İLGİ SORUNLARA ÇALIŞMALARINDA YER VERMESİ GEREKİR. ÜLKESİNDE , ÇEVRESİNDE
OLUP BİTENLERDEN DUYARSIZ KALMAMALIDIR. § BİLİM ADAMI, ÖĞRETİM
ÜYESİ MESLEKİ, UZMANLIK ALANLARI YANINDA; ÜLKESİ, ÇEVRESİ İLE DE İLGİ KISISEL
DÜŞÜNCELERİNİ, GÖZLEMLERİNİ BAŞKALARI İLE PAYLAŞMAKTAN, TARTIŞMAKTAN,
KAMUOYUNA DUYURMAKTAN HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN KAÇINMAMALIDIR,
KORKMAMALIDIR. §
YÜRÜRLÜKTEKİ MEMUR YASA VE YÖNETMELİKLERİYLE MEMURLARIN
BİLHASSA MEMUR STATÜSÜNDEKİ ÖĞRETİM ÜYELERİNİN AĞIZLARI KAPALI TUTULUCAĞINA,
HER İNSANA FARKLI KONUŞABİLME ÜZGÜRLÜĞÜ, KISISEL FARKLI DÜŞÜNCELERINI CEKINMEDEN PAYLASMA SERBESTLIGI YASALARCA
TEŞVİK EDİLMELİDİR! §
MEMURLARA KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ İLE KURUM VE DEVLETLER ZARAR GÖRSELERDİ,
İŞLERİNE GELDİĞİ GİBİ HALKA ÖRNEK GÖSTERİLEN BATILI DEVLETLER BATARDILAR! § BATIDA SİYASETÇİLER,
HÜKÜMETLER EN BÜYÜK DESTEĞİ, KRİTİKLERİ ÜNİVERSİTELERDEN ALDIKLARI VE
ÜNİVERSİTELER TARAFINDAN SÜREKLİ KALİTE KONTROL ALTINDA TUTULDUKLARI
UNUTULMAMALIDIR. TÜRKİYE´DE İSE BU İŞLEVLERİ
SONRADAN BULMA MEDYA PATRONLARI KENDİ KİŞİŞEL ÇIKARLARINI GÖZETEREK; KEYFINCE
YÜRÜTMEĞE CALIŞIYORLAR |
276 |
TÜRKİYE´DE DEVLET TESVİKLERİ Devleti, Ülkeyi, Halkı, Dolandırmanın,
Yağmalamanın hukuka, kanunlara uyarlanmış bir yöntemidir, tekniğidir? I.
O Doğrudur, II.
O Yanlıştır. İşaretleyin!
Doğru
cevap için tıklayın |
277 |
Asırlardır
kabile yönetimlerin elinde kaos ve sefalet içinde açlık ve acı çeken Somali’ye yardımda bulunamadım! Ben Türkiye´de Devletin
sefalete ve açlığa itip, terk ettiği tratacı balıkçı
hemşerilerime, arkadaşlarıma elimden geldiğince maddi ve manevi yardımda
bulunmağa gayret ediyorum. Denizin dibini tarayarak
çölleştiren trolleri; güçlü ışıklarla çevirmeli ağlarla denizi kurutan, balık
katliamı yapan, ekosistem dengeyi tahrip eden gırgırları, gırgır balıkçılığını yasaklamayan devlet;
bula, bula gariban tratacıları yasaklıyor. Somali’ye
Müslüman kardeşlerimize yemeleri için balıkla birlikte; balık yemi ve balık
avlama teçhizatı verilmeli ve avlama ve pazarlama yöntemleri öğretilmelidir. Yardımlar ilk asamda
tarıma ziraata dayali is yerlerinin geliştirilmesi
ile başlanılmalıdır. Ve Devlet yönetiminde söz sahibi olacak ve devleti, ülkenin sınırlarını, huzur ve güvenliği
koruyacak genç nesillerin Türkiye´de eğitimine ve Devleti, Türkiye ancak bu
yardım yöntemi ile insanlığın gönlünü, Allahın
rızasını kazanır. |
278 |
PKK TERÖR
MÜCADELESİNDE DEVLET YÖNETİMİN ACİZLİĞİ, Nedeniyle hemen, hemen her gün şehitler veriliyor, karakollar
basılıyor, birlikler pusuya düşürülüyor, kamu binaları içindeki masum
insanları ile ateşe tutuluyor, sokaklar ve binalar yakılıyor, polisiye
güçleri vuruluyor, Çocukları gençleri hayata hazırlayan öğretmenler
öldürülüyor, mühendisler kaçırılıyor…. Ülkede olup
bitenlerin üstesinden gelemeyen, vatanin bölünmez bütünlüğünü korumaktan,
ülke içinde huzur ve güvenliği sağlamaktan aciz devlet yönetimi, yurtdışında
akil veriyor. Ve son çare olarak demokrasi maskesi altında; anlaş ve ver
kurtula sarılan devlet yönetimi, Dışarıda ona buna ateş püskürüyor Buna leş
kargaları dahi gülerler! Halk mı, ne
düşünüyor? Çoğunluk dizilerdeki Hürrem Sultanı, Fatma Gülü, Ferihayi, Cemiliye yada Tarkan´in uyuşturucu kullanımını, Gülben´in boşanmasını
ve nafakasını ve benzerlerini ve çalışan gariban isçi, memur kredi kart
borcunu, ayin sonunu nasıl getireceğim diye merak ediyor. Gözü doymaz
zenginler, güçlünün yalakaları ve yandaşları devleti nasıl dolandırıp,
vatandaşı nasıl köle gibi çalıştırıp sömüreceğini hesaplarken, yobazlar
şeriatı kanlımı kansız mı Türkiye yayıp, uygulayacaklarını hesap ederlerken,.. Devlet batıyor,
vatan parçalanıyor, eğitimsiz gariban köylü erler PKK tarafından pusuya
düşürülüp katlediliyor ve diğerleri;
Türkiye elden gidiyor, kimin umurunda! Türkiye sizlerle bizlerle gurur
duyuyor, vur patlasın çal oynasın zıplasın kıvırsın, göstersin, ... Vatan
parçalanıyor, şeriat yerleşiyor, tek adam diktatör geliyor, üç beş çapulcu,
yada çöküyor dedikleri PKK gururu duyulan devlet yönetimini dize getirdi, Büyük
Kürdistan´in ilanını alıştıra, alıştıra dikte
ettiriyor,..
kimin derdinde, |
279 |
Günün Yönetimi Gelecek Nesillere
Altından Kalkamayacakları Cok Kötü Bir Türkiye
Mirası Bırakılıyor. Gelecek Nesillerin Bedduaları İle
Bizler de Öbür Dünyada Dahi Hayır Etmeyeceğiz! |
280 |
DEVLETİN GEREKSİZ,
KATMA DEĞERİ ÇOK DÜŞÜK YADA HİÇ OLMAYAN GÖSTERMELİK PERSONEL KADROLARA,
HAYALİ YATIRIMLARA, İPE SAPA GELMEZ TESVİKLERE HARCADİGİ KAYNAKLAR, DEVLETİN
EL ALTİNDAN ONA BUNA DAGİTTİGİ, HİBE ETTİGİ, SAVURDUGU GELİRLER;
ÜNİVERSİTELERİMİZDEKİ ÖĞRETİM VE ARGE-BİLİMSEL FAALİYETLERE AYRILSA,
ÖZELLİKLE AZ GELİŞMİŞ BÖLGELERİMİZDE BULUNAN ÜNİVERSİTELERİN
GELİŞTİRİLMESİNDE, BÖLGESEL ARGE-MERKEZLERİNİN KURULMASINDA HARCANSA; İNANİN TÜRKİYE BÖLGESİNDE VE DÜNYADA ÇOK
KISA SÜREDE SANAYİ ve TEKNOLOJİ DEVİ OLUR, REFAH DÜZEYİ KİSA SÜREDE ENORM
ŞEKİLDE ARTAR. VE TERÖR İLE MÜCADELEDE ÇOK DAHA İYİ SONUÇLAR ALABİLİR. Türkiye’nin büyük bir gelişme
potansiyelinden kaygı duyanlar bile vardır. Terör bir koz olarak kullanılmak
istenmektedir. Kısaca; ülkemizde gerek
İslam ülkelerinde ve gerekse Türki Cumhuriyetlerde yüksek öğretim
kurumlarındaki öğretim ve bilimsel faaliyetlerin arzu edilen kalite–güvence
seviyelerinde olmamasının, dolayısıyla düşük ekonomik gelir düzeylerinin ve
siyasi istikrarsızlıklarının tek bir
nedeni vardır, oda siyasidir, siyasi öngörüsüzlüktür. Mevcut yasa ve
yönetmeliklerdir. Krallık, diktatörlük, başkanlık, kabile tipi gibi cağ dışı,
aksak demokrasi, hukuk dışı keyfi devlet yönetimlerin etkisidir. |
281 |
Türkiye´de
etkin medya aracılığı ile çoğalan bilgi kirliliği ülkenin toplumun geleceği,
huzur ve güvenliği, refahı yani hayati çıkarları çoğu kez farkına
varmadan tehlikeye sokuluyor. Türkiye’de eline kalem tutturulan, önüne kağıt verilen, mikrofona getirilen torpilliler ve uzmanlar
diye halka yutturulan, ahbap çavuş iliksilerine
göre seçilen medya kahramanları ülkenin geleceğini sabote ediyorlar. Kamuoyunda medya aracılığı ile ahkam kesilen uzmanların aktivitelerine bir sınırlandırma,
kalite kontrol kuralları, sertifikasyon,
konulmalıdır, belgeli uzmanlık yanında alanında özellikle deneyim,
kendilerini ispatlayan basari belgeleri de istenilmelidir. Türkiye’de keçi
çobanından, temizlikçiden sertifika istenirken, şoförden ehliyet ve deneyim,
doktordan, mühendisten, öğretmenden uzmanlık diplomasi aranırken, Yazılı,
görsel basındaki medyatik uzmanlardan neden uzmanlık belgesi, alanında
deneyim, kişisel basari v.b. neden aranmasın! - Medya
kirliliği, ülke yönetiminde yanlış kararların alınmasında etkin rol
oynamaktadır. - Medya
kirliliği meclisi, hükümeti olumsuz yönde etkilemektedir. Mecliste ülke
çıkarlarına ters düsen kararların çıkmasına neden olmaktadır - Medya
kirliliği terörle bas edilemez hale gelmesine neden olmuştur. - Medya
kirliliği askeri darbelere zemin hazırlanmıştır. - Medya
kirliliği, ülkenin çıkarlarını sabote edip, medya patronların ve itlerinin
halkın sırtından daha da palazlanmalarına neden olmaktadır, |
282 |
Teröristler tarafından kalleşçe
katledilen her vatandaşın ve ailelerin ahtı, laneti devleti yönetmeye kalkışan siyasiler üzerinedir. 30–40
yıldan beri terör sürüyorsa, bitirilme aşamasına getirildikten sonra son 10
yılda artarak devam ediyorsa ve neredeyse her gün şehitler veriliyorsa,
bugüne dek sivil asker 50 bine yakin insanin ölümüne ve binlerce insanin
sakat kalmasına neden olduysa, tahmini 350 milyara yakn
kaynak harcandıysa ve bugün PKK terörü ile baş edilmez çaresiz durumuna
gelindiyse ve Türkiye geri dönüşümü zor olan parçalanma moduna
girdiyse bunun sorumluları sizce kimler olabilir? Sorunun cevabi için
düşünün. Yazılı ve görsel basında bir kanaldan diğer kanala koşturan, bir
gazete kösesinden diğer bir köse gazetesinde ahkâm kesilen, havalara giren
uzmanlara bakıp cevap vermeğe kalkışırsanız çuvallarsınız! Bunların dün dedikleri,
yazdıkları ile bugün dedikleri ve yazdıkları gibi batarsınız! Geçmişte yazıp
söylediklerini arşivlerden aramağa gerek yok daha dün, Arap baharı ile ilgili
yazdıklarına, söylediklerini, öngörülerini değerlendirin. Saçmaladıklarında
ne kadar uzman olduklarını sizde anlarsınız. Hatta son haftalarda kamuoyunun
gündeminde yer alan, tartışılan medyatik birilerin zavallı kişiliğini de
doğru cevap vermede dikkate alin! Bu gibi tipler halkı toplumu
bilgilendiriyor, yönlendiriyor, yönetimi etkiliyor, hatta bu tipler yönetimde
mecliste de söz sahibi oluyorlar. Ne
demeli! Allah Türkiye´nin yardımcısı olsun, Âmin. |
283 |
TERÖR İLE MÜCADELEDE
TEK BİR YOL VARDIR. YA SEN YOK EDECEKSİN
YA DA TERÖR SENİ YOK EDECEKTİR. Teröristin kuralı,
insafı, merhameti, insanlığı yoktur; Seni yok etmek için, öldürmek, zarar
vermek için her yola başvurur, her kılığa girer, her gücü kullanır, korku
salar, tabiatıyla beyni yıkanmış
kalleş, uğursuz ölüm makinesidir. Teröriste karşın yapılacak en büyük hata
onu hafife almaktır, ona acımaktır, ona güvenmektedir, onla diyaloga
girmektir, yaşamasına ve güçlenmesine karşın gösterilen eylemsizliktir. Terörle mücadelede yapılması gerekenlerin
başında teröriste ve yardımcılarına destekçilerine, sempatizanlarına acımasız
silahlı mücadeledir. Yani onlar seni yok etmeden ya da sana
zarar vermeden sen onları yok et ve zarar ver. Terörle mücadelede klasik
yöntemlerle, demokrasi maskesi ya da tavizlerle bir sonuca ulaşmak havanda su
dövmeğe benzer. Terörle mücadelede son 10 yılda yapılan
hatalar, (örneğin; Saddam sonrası fırsatın değerlendirilmesi, Kürdistan
propagandasının oyununa gelerek meclisten Irak´a tezkere çıkmaması, verilen
tavizler) nedeniyle bu günkü devlet yönetimin terörle mücadelede hiç bir
şansı kalmamıştır. Bu günkü devlet
yönetiminden, sadece teröristlerin başarısını anayasa değişikliği ile bir
özerklikle ödüllendirip meşrulaştırıp kutlamaktan başka hiç bir şey
beklenemez. Terörle mücadelede devletin insan hakları, Demokrasi acilimi v.b.
bunlar başarısızlığın bir maskesinden, başka bir şey değildir, bir kısmı
kendilerini buna inandırmışlar! Terörle mücadelede asla ve asla; kural, acıma, merhamet, görüşme, diyalog
olmamalıdır, asla ve asla teröristler hafife alınmamalıdır, asla ve asla emniyet, dikkat, tedbirlerden
ödün verilmemelidir. Ateş açan
teröristler ve destekçileri ateşle yakılmalıdır! (Örnek ABD,
İngiltere, İsrail gibi devletlerin terörle mücadelesi değerlendirilebilir.
ABD´nin çuval olayı, Israilin terörle mücadeledeki
acımasız tutumları bu acıdan ele alındığında doğru bir uygulamadır. Çatışma bölgesinde karşında, baban dahi
ortaya çıksa gerekli emniyet tedbirleri alınmalıdır, Aksi takdirde Türkiye´de
ki erler gibi şehit olunur, analar kan ağlar, halk şehitler ölmez diye boşuna
bağırır, subay ve generaller ve polisiye güvenlik güçleri şehitlerin öcünü
mislisiyle almak için teröristlerin ve destekçilerin peşine düşeceğine
haybeye şehit düsen gariban erlerin cenazelerinde boy gösteriyorlar. Demokrasilerde; insan yaşamı, ülkenin birlik ve bütünlüğü,
hayati çıkarları, ülke sınırların muhafazası, huzur ve güvenliği
önceliklidir. Demokrasilerde; her vatandaş devletin yasa ve yönetmelilerine, kurallara uymak mecburiyetindedirler. Demokrasilerde; her vatandaş ülkesine, devletine, bayrağına
sahip çıkmalıdır. Demokrasilerde; halk
tarafından seçilen hükümet ülkenin çıkarlarını, huzur, güvenliğini ve
refahını koruyamaz acizliğine düştüğünde çekilmesini bilmelidir. Demokrasilerde; devlet yönetimi vatanın her karış toprağına
sahip çıkma becerisini göstermelidir. Demokrasilerde, devlet yönetimi; teröristleri gerilla
savaşçıları, halk kahramanları olarak görmeğe başladığı andan itibaren her
şey bitmiştir. Devlet yönetimin öyle
yada böyle değişmesi gerekir. |
284 |
DEVLETİN KONUT EDİNME
TEŞVİK POLİTİKASI A.
Devletin konut edinme teşviki kimlere yaramıştır ve kısa sürede edindikleri
servetleri nasıl nerede harcayacaklarını şaşıranlar kimlerdir? Cevap, 1. TOKI, 2. Mütahitler,
3. Bankalar, 3. Gelir düzeyi yüksek
olan zenginler, 4. Partizanlardır B.
Devletin konut teşviki ile soyulanlar kimlerdir? Cevap, - çoğunluk
halktır, düşük gelirli çalışan işçiler, memurlardır! C. Peki,
Devletin konut teşviki ile icralar yolu ile arsa, konut zengini olan
bankalardan hangisi birinciliği elinde tutmaktadır? Cevap, - Deniz Bankası, Garanti Bankası, İş
Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, …. Halkın
sabrı, sessizliği gün gelir yüzsüzlerin suratında çok feci patlar. Makalenin tamamı için lütfen tıklayın |
285 |
TÜRKİYE´DEKİ BANKALAR; VATANDASI,
ÜLKEYİ SÖMÜREN, DOLANDIRAN, YOK EDEN TEFECİLERDEN DE BETER OLDULAR. Türkiye’de
faaliyet gösteren bankalarda reformlara gidilmelidir. TÜRKİYE´DE VE DÜNYADA
YOKSULLUĞUN, EKONOMİK KRİZLERİN, İFLASLARIN VE GELECEKTE BEKLENEN
HUZURSUZLUĞUN, KAOSUN ÖNEMLİ SORUMLULARI; DEVLET YÖNETİMİNDEKİ
SAVURGANLIK VE BANKALARIN TEFECİ FAALİYETLERİDİR. (Saçmalıyor demeden evvel Bankalar değerlendirilsin ve devlet
yönetimlerindeki savurganlıkların karşılanması için direkt ve dolaylı olarak
toplanan vergiler, harçlar, cezalar, haraçlar, bağış ve yardım adı altında
vatandaşlardan alınan ve kayda geçmeyen mal ve mülkler de tartışılsın! Kısaca; Bankalardan borç alıp elini uzatanlar,
iflas edip bedenleri ile yok oluyorlar.
Bankalar dar gelirli vatandaşları kredileri ile ömür boyu sömürüyorlar. BANKALAR
HALKIN TASARRUFLARININ EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİREN KURUMLAR OLMALIDIRLAR. Toplanan halk tasarruflarının, millet adına
alınan kredilerin tamamına yakını, hiç değilse büyük bir kısmı ülke içinde
üretime dayalı kullanılmalıdır. Bugün ise tam tersi yapılmaktadır, Bankalar
halkın tasarruflarını ve dışarıdan aldıkları yüksek faizli kredileri ve belli
zenginlerin paralarını kullanarak, vatandaşı köleleştiriyorlar ve ülkeyi
soyuyorlar, vatani parselleyip satıyorlar! Bankaların bir kısmı ülke için
değil yurt içi ve yurt dışı zenginlerin lehine çalışan birer zorba
dolandırıcı tefeci kurumları haline getirilmişlerdir. Kâğıt üzerinden, sanal
işlerle ve tefeci tüketici faizleri ile paradan para kazanan ülkeyi
yoksullaştıran kurumların başında gelmektedirler. Kredi kartları ve tüketici
kredileri ile ülkede vurgun üzerine vurgun vuruyorlar. Basit bir örnek; 5000
TL tüketici kredisini yaklaşık % 5 gibi faizle reklam ediyorlar, kapınızı
çalıyorlar. Bir senelik 5000 TL tüketici ihtiyaç kredisi için sizden 1000TL
farklı adlar adi altında hava parası kesiyorlar! Yani size 5000 TL yerine
4000 TL veriyorlar. Bunun yanında sigorta yada başka
işlemleri size işlem sonunda da imzalatıyorlar, peşin vermeyip hesabınıza
yatırıyorlar, ve otomatikman kredi kartı borcunuzu düşüyorlar. Yani Devletin
ilan ettiği % 7–9 Enflasyona karşın sizden senelik bileşik faiz % 30–40 varan
alıyorlar. Bir nevi sahtekârlık ve yasalara uyarlanmış tefecilik
dolandırıcılık, ticari ahlaksızlık değil midir? Devletin yasaları buna izin vermemelidir.
Ticaret ahlakı ile de bağdaşmayan bir uygulama. Kardeşim alma! Seni zorlayan
mı var demek çok kolaydır, yolun ortasındaki çukura düşen yaşlı adama veya
çocuğa; be adam kör müsün? Çukura düşmeseydin! Demeğe, çıkışmağa benzer.
Kredi kartları için de ayni durum söz konusudur. İşyeri açmak, geliştirmek ve
konut sahibi olmak için alınan kredilerde birer banka tuzağıdırlar. Bakmayın,
sizden bir yıl, yada 5 yıl faiz istemediklerini. Son zamanlarda Türkiye´de
moda olan bu sahtekarlık bankalardan tutun, ta araba, konut, emlak, beyaz
eşya, giysi v.b. satışlarında yaygın uygulanıyor,
Bu sahtekârlar, örneğin evin yada dairenin yada
otomobilin, veya eşyanın fiyatına yüksek faizi önceden bindirmişlerdir. Yani
100 TL malin fiyatını, insafsızlar 200 TL gösteriyorlar, sonrada beş yıl
faizsiz diye ekranlarda reklam veriyorlar.Bu
vurgun Türkiye´de konut, ve otomobil satışlarında uygulanmaktadır. Benzeri
marketlerde de görülmektedir, 100TL malin fiyatını şişirerek daha evvel200
gösteriyorlar, sonrada %50 indirimle
150 TL ahmaklara satmağa kalkıyorlar Ve bu sahtekarlığa,
ticaret diyorlar. ( Güvenlik güçlerinin yetersiz kaldığı gösteri kaoslarında
göstericilerin neden bankaları tanınmış bazı iş yerlerini taşladıkları,
yağmaladıklarının nedeni sizce ne olabilir?) Tüketicilerin
haklarını savunan kurumlar bu konuda çok daha aktif rol üstlenmeliydiler,
sadece halkı arada sırada bilgilendirmek yetmiyor, gereğinde bu güçlü
sahtekârlara, tefecilere karşın yargıya başvurmasını da bilmelidir, bu
cesareti göstermelidir. Deniz bank, Garanti bankası, is bankası, Finans bank v.d. konut, is yeri kredilerin ödenmesindeki sorunlar
nedeniyle icra yoluyla Türkiye’nin en büyük konut, is yeri sahibi olduklarını
herhalde bilmeyen yoktur. Bu bankaların bir çoğu
yurtdışındaki büyük banklara satılmıştır. İsin ilgin yani Bu büyük banklar
yurtdışında zor günler yasarken, bir kısmı zarar yazarken, Türkiye’de ucuza
aldıkları ve Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların yüksek tefeci karları
sayesinde ayakta kalmağa çalışıyorlar. Daha dün Türkiye´de bir milyar dolara
aldıkları banka, 10 milyar eder durumuna gelmiştir! Yurt dışında 5-6 yıl ekonomi ve benzeri
okuyup beli yerlerde bir kaç sene staj yapıp Türkiye dönen ve kendilerini
uzman diye tanıtıp devletin önemli görevlerine getirilenlerin ülkeye batırdıklarından
herhalde haberleri vardır! …… Banklar
kendilerine çeki düzen vererek, ilk basta personel ücretlerine, aşırı
gereksiz harcamalarını, üst düzey yöneticilerin devasa aylık ücret ve
harcırahlarında kısıtlamalarla başlamalıdır. Buradan elde edilecek kaynak
kredi kartlarında, tüketici kredilerinde faiz indirimlerinde, banka işlem
ücret ve harçların azaltılmasında kullanılabilirdi. Banklar ellerindeki
paranın % 70- % 80 nin bulundukları, faaliyet
gösterdikleri ülkede üretim amaçlı, istihdam amaçlı, kullanmaları şartı getirilmelidir, Ve
safi karlarının belli bir oranını Ülkedeki ARGE Çalışmalarına, hibe etmeleri istenmelidir, bu önerinin
değerlendirilmesinde yarar vardır! Türkiye varsa bankalar vardır, banklar
yoksa Türkiye yinede var olacaktır..
Makalenin devamı
için tıklayın |
286 |
SİZ, SİZ OLUN ARACINIZA AKARYAKIT ÖZELLİKLE OTOGAZ
ALIRKEN, |
287 |
|
298 |
ÜNİVERSİTELERİMİZDE
DEKANLIK SECİMİ VE ATANMASI, NE KADAR DEMOKRATİK! |
300 |
ERGENEKON, BALYOZ DAVALARINDA ADIL OLMAYAN
YARGILANMANIN DIGER BIR ISPATI! Sanıkların böyle bir
fiili olmamıştır. Sadece bir toplantı yapıp liste düzenlemişlerdir. Yapmadan
ceza verilmez…………………………………. |
301 |
VERSCHMUTZUNGSURSACHEN,
DIE DAS ÖKOSYSTEM AN UNSEREN MEERESKÜSTEN BEEINFLUSSEN, Meeresverschmutzung,.. (Deniz
kirliliği, Su kirliliği ile ilgili bir makale, Almanca) 11.2011 |
302 |
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ GEÇMİŞİ İLE, GEÇMİŞTE VUKU BULUNAN OLAYLARLA İLGİLİ OLARAK HİC KİMSEYE, KIMSELERE
NE HESAP VERME, NEDE ÖZÜR DİLEME MECBURİYETİNDE DEĞİLDİR! VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ADINA, HALK ADINA, TÜRKİYE´NİN GEÇMİŞİ İLE İLGİLİ OLARAK KİMSENİN, HATTA
BAŞBAKANIN DAHİ ÖZÜR DİLEME HAKKI YOKTUR. 11.2011 |
303 |
İSTANBUL GİBİ BÜYÜK ŞEHİRLER YAŞANMAZ HALE
DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞLERDİR! |
304 |
MUASIR MEDENİYETİN HÂKİM OLDUĞU ÜLKELERDE DEVLETİN VALİSİ PARTİLER
ÜSTÜ DAVRANIR, GÜÇLÜ SİYASİLERİN LEHİNE YALAKALIK YAPMA
MECBURİYETİNDE OLMAZ! ü MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE İNSANA SAYGI VARDIR, ü MUASIR MEDENİYETİN OLDUĞU ÜLKELERDE FIRSAT EŞİTLİĞİ
VARDIR, ü …………….. |
305 |
DEMOKRATİK ÜLKELERDE DEVLET VE HALK BİR
BÜTÜNDÜR, BİRİ OLMADAN DİĞERİ OLMAZ, DEVLET
HALK İCİN VARDIR, HALK DEVLET İÇİNDE VARDIR. Makaleyi indirmek için tıklayın |
306 |
TÜRKİYE´DE DEVLET YÖNETİMLERİNDE YENİ BASTAN
HAZIRLANAN ANAYASALARDAN SİHİR VE KERAMET BEKLENİLMEMELİDİR. Yeni hazırlanan anayasa ile mevcut sağlam
temellere dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet düzeni yıkılarak, daha demokratik
çağdaş bir düzen adı altında belli çıkar güçlerin lehine federal ve feodal
bir devlet yönetimine geçilmek isteniliyor. Türkiye´de anayasalar değil,
kafalar, zihniyetler değişmelidir, önyargılar, ve
kafalardaki akıl, mantık geliştirilmelidir, Kaflardaki bilgi ve tecrübe
eksikliği giderilmelidir, korku ve endişeler bırakılmalıdır Makaleyi indirmek için tıklayın |
307 |
|
308 |
Hacer Ana Giritli Usulü Sucuklu Yumurta
! Tarif için tıklayın |
309 |
Şanlı Türk Ordusunda Generalin Böylesi De Olur
Mu? İnsanın Diyeceği Oluyor! |
310 |
ÜNİVERSİTELERE
KAYNAK YA AZDIR YA DA HİÇ YOKTUR; MİLLETVEKİLLERİNE,
GÜÇLÜ KURUMLARIN ÇALIŞANLARINA,
ALT YAPILARINA GELİNCE, MİLLETVEKİLLERİNE
AYRILAN BU PARASAL KAYNAKLARLA, ÜNİVERSİTELERDE EN AZ 15000 GENÇ ARAŞTIRMACI
İNSANA İSTİHDAM SAĞLANIR. VE ÖĞRETİM VE ARGE FAALİYETLERİ İLE ÜLKEYE YARARLI
HİZMETLERDE BULUNULUNUR, ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM ARGE FAALİYETLERİNİN
KALİTESİNİN YÜKSELTİLMESİNE YARDIMCI OLACAKLARI GİBİ, ÜRETECEKLERİ PROJELERLE
DE BİRÇOK İŞ YERİNİN AÇILMASINA KATKIDA BULUNACAKLARDIR, (Yüksek öğretimde, üniversitelerde özellikle mühendislik bilim dallarında öğretim ve bilimsel aktivitelerin yükseltilmesinde,gerekli mesleki
teorik ve uygulamalı bilgilerin aktarılmasında, mühendis adayların
girişimciliğinin artırılmasında genç araştırmacı arkadaşlar olmazsa olmazlardandır.
Öğrenimlerine devam eden mühendis adayları kendi isimi, kendi firmamı nasıl
kurabilirim arayışında olmaları yanında, üniversitelerinde ve devletinde gerekli katkısı olmalıdır.
Genç girişimci mühendis adayları için Türkiye çok büyük bir potansiyeldir,
Türkiye ile ilgili ön yargılar ve dışa olan özenti, yabancı hayranlığı
bir tarafa bırakılıp geleceklerini Türkiye’de aramalarında yarar vardır,
Tabiî ki yurt dışı deneyimin artıları bulunmaktadır..) |
311 |
TÜRKİYE’
DE GELİR ARTMIS, ZENGİNLEŞMİŞ! BU
SÖZLER BANA DAHA ÇOK ESKİ DÖNEMLERDE BAZI SİYASİLERİN CAĞ ATLADIK, DÜNYA BİZE
GIPTA İLE BAKIYOR, BİZİ TAKDİR EDİYOR SÖZLERİNİ HATIRLATIYOR! (Bir zamanlar Lübnan, Irak, Iran içinde benzeri
yakıştırmalar yapılmaktaydı, Allah Türkiye’yi benzeri şekilde sonlandırmasın!
) Türkiye´nin haracını kimler, hangi uşakları
ile yiyorlar? Sorusu için tıklayın |
312 |
“TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİ OLMAK” VE “CEBİR VE ŞİDDET
KULLANARAK HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜS” !!!!!! “Padişahım sen çok yaşa” benzeri; - Yüce başkanım sen çok yaşa, Seni sevmeyenler yok ola, Seni görmeyenler kör ola - Zihniyeti ne zamandan beri Türkiye’de hakimdir? Demokratik ilkelere göre yönetildiği savunulan, Türkiye´ye Demokrasiyi
getirdikleri ile övünülen, her söylemde demokrasiden insana varlığına ve
haklarına saygıdan bahsedilen ve muasır medeniyete ulaşıldığından övünülen
21. Türkiye´sinde ne zamandan beri Hükümet muhalifleri, karşıt görüşlü
insanlar “Terör örgütü yöneticisi olmak” ve “Cebir ve şiddet
kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamaları ile insanlar yok edilmeğe çalışılmaktadır. El İnsaf.
Devlete her türlü zarari veren eli silahli teröristlere ve bunlarin meclisteki uzantilarina ve ülke
icindeki yandas ve destekcilerine gik dahi denilemiyor, Laik Türkiye
Cumhuriyetini ve gercek demokrasiyi ve vatanin bölünmez bütünlügünü
savunanlar, birbirine düsürülüp yok edilmaga calisiliyor. DrHusso |
314 |
TÜRKİYE DE ÜNİVERSİTE
MEZUNU GENÇLERİN İŞSİZLİĞİNE
KARŞIN, ÜNİVERSİTELERDE
ÖĞRETİM VE BİLİMSEL FAALİYETLERDE GİRİŞİMCİLİĞİN ÖN PLANA ÇIKARILMASI ÜNİVERSİTELERİMİZDE
ÖĞRENİM GÖREN, ÖZELLİKLE GENÇ MÜHENDİS ADAYLARININ
GİRİŞİMCİLİĞİNİN TEŞVİK EDİLMESİ ve
çözüm bulunması gereken önemli sorunlarından biridir. |
315 |
Hacer Ana Giritli Usulu İsirgan Otu Yemek, Corba,.. Tarifleri, Fotograflarla
|
316 |
Hacerana, Giritli Usulu Haslanamis Turupotlu Firinda
İzgara Kupa Balik Yemek Tarifleri 1.2012 |
317 |
Sinir ötesi bombardiman olayi; tazminat ödeme istemleri! Orada
bulunan vatandaslarin hic mi sucu yok. Yasa disi bir faaliyet, kacakcilik v.d. hangi sebeplerden
isterse yoksulluk, isterse issizlik
olursa olsun mesrulastirilmamalidir, siyasi ranta dönüstürülmemelidir.
Bence vekiller, sucu vatandaslar kadar devleti yönetmege kalkisanlarda,
TBMM´de aramalari daha akilcadir.
Vekiller kendi ayliklarina hak etmedikleri astronomik zam talep
edecklerine yurtdun döet bir tarafinda hüküm süren müzmin issizlige,
yoksulluga biraz katkida bulunmasini ögrensinler, diye düsünüyorum. (Orada ister Türk, ister Kürt, ister Arap
kökenli kardeslerimize Allahtan rahmet diler, yakinlarina bassagligi
diliyorum. Bir insan hangi zorluklarla dogup büyüyor, yarina, gelecege hangi
güzel umutlarla bakmiyorki, Bedenin canin, umutlarin, hayallerin yok olmasini
hangi insan arzu eder ki!) |
318 |
TÜRKİYEDE HER
DÖNEMİN SİHİRLİ DEGNEGİ; YENİ ANAYSA VE ENFLASYON RAKAMLARİNİ KENDİLERİNCE
UYARLAMAK |
319 |
HACER ANA GİRİTLİ USULU PORTAKAL-KİVİ KARIŞIMLI
MEYVE MOSU (MEYKARSU) KAHVALTI TARİFİ.
|
320 |
Hacerana , Giritli Usulu İzvinye (Asfaraca,) Otlu Yemek, Corba, Sos,
Salatatarifleri, |
321 |
Hacerana , Giritli Usulu Firinda Tatli Lor
Baklavasi, Lor Tatlisi Tarifleri |
322 |
Hacerana, Giritli Usulu Firinda Sütlü
Sambali Tarifi |
323 |
Hacerana, Giritli Usulu Kecipeyniri
Tatlisi, (Hosmerim) Tarifleri |
324 |
Hacerana, Giritli Usulu Zeytinyagli Sütlü
İrmik Helvasi Tarifleri |
325 |
Hacerana, Giritli Usulu Zeytinyagli Lor
Peynirli Kizartma Hamur Tatlilari |
326 |
Hacerana, Giritli Usulu Zeytinyagli Hindi Etli Cunda Nohutlu Sulu Yemek Tarifi |
327 |
Hacerana, Giritli Usulu Kuruekmek, yumurta,
bol baharat ve ot katiklii Zeytinyag
Kizartmali Kuzu, Dana Et Karisimli Köfte Tarifleri |
328 |
Hacerana, Giritli Usulu Pastirmali
Zeytinyagli Sulu Kuru Fasulya Yemek Tarifi |
329 |
|
330 |
Hacer Ana Giritli Usulü Brokolı Sucuklu Yumurta Yemeği
Çorba Tarrifi |
331 |
Demokratik
Devlet yönetimlerinde keyfiyete yer yoktur; mevcut yasalar, yönetmelikler,
her kes için geçerlidir ve uygulanır. Devlet yönetiminde siyasilerin
ve bürokratların keyfiyeti kaoslara, huzursuzluklara, iflaslara, yoksulluğa
ve veya askeri darbelere davet çıkarırlar. (Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu ve geri
kalmışlıkların, huzursuzluklarının nedeni hukuksuzluktur, fırsat eşitsizliğidir!) Türkiye’de günümüzün siyasileri ve üst bürokratlar bir çok vatandaşımız; geçmişi, geçmişteki toplumsal ve
ekonomik kaosu ve askeri darbeleri yaşananları çok çabuk unutmuşa
benziyorlar! Bazı siyasilerin,
bürokratların çevrelerindeki yalakalarin ve , aşırı sanal ilgiden olsa gerek ayakları yerden
kesiliyor, tanınmaz hale dönüşüyorlar.
Bensiz ve veya bizsiz olamaz, batar, yürümez v.b
deyip kendilerini neredeyse bir hikmet ilah
sanma hastalığına yakalanıyorlar.
Kimileride bu halk koyun sürüsüdür anlamaz,
karşılık vermez diye her kesi kendileri gibi ileri zekâlı görüyorlar. Siyasiler, bürokratlar bazı prof
unvanlı özel uzmanlarımızda; dinlenme meşgalesi olarak arada sırada
arşivlerden geçmişteki olayları değerlendirebilirler. Örneğin; bir dönemlerin
meşhur, başaktör siyasilerin parti liderlerin, o ünlü başkanların tökezlendiklerinde, dibe
vurduklarında orada ortada yapayalnız,
çaresiz zavallı etkisiz olarak kaldıklarını ve neden bu halk… yapmadı, halkın neden tanklara tırmanmadıklarını gibi dert
yandıklarını göreceklerdir, hatırlayacaklardır. . .. Devlet yönetimi, belli kurum mensupların, kişilerin
ifade vermeğe çağrılmalarını, sabahın köründe evlerine işyerlerine baskın
yapılarak, aramalara, delil çarpıtmalarına ve yıllardır süren manen ve madden
işkenceli tutuklanmalara tepkisiz kalınacaktır ve hukuk gereği, savcı ve hâkimlerin elbette
bir bildiği vardır denilecektir , savcı ve hâkimlere
karışamayız yergi bağımsızdır diye
nutuklar atılacaktır… Diğer taraftan kendilerine çalışan, biat eden kurum
ve kişilerin savcılık tarafından ifadeye çağrılmaları protest edilecektir.
Savcı ve soruşturmayı yürüten emniyet mensupları hemen görevden alınıp başka
illere tayin edilecektir. Bu da yetmiyormuş gibi soruşturmayı besleten savcı hakkında suç duyurusunda bulunup cezalandırılması
istenilecektir. Daha da kötüsü;
alelacele bu kurum ve kişilerin ifade vermemsi ve yargılanmamsı ve olası tutuklanmaları önlemek için
mecliste yasa düzenlemesi yapılması
yönetimin devlete karşın bir nevi meydan okuması gibidir!!!. Bu gibi keyfi
haddini asan uygulamalar ve tutumlar
devlet yönetimin saygınlığını güvenirliliğini zedeler. Ciddi devlet
yönetimiyle bağdaşmaz, sağlıklı bir insan kişiliğine yakışmaz. Bu gibi keyfi
uygulamalar diktatörlükle yönetilen çoğunluğunun geri kalmış, koyun sürüsü
gibi güdelen
fakir yoksul halklarda, ülkelerde muz cumhuriyetlerinde
yaygındır. Türkiye’de böyle bir
uygulama görevi suiistimaldir, emanete ihanettir, Allahsızlıktır, İslam
Dinine aykırıdır, Demokrasi
savunucuları ve insan hakları havarileri kesilen belli köse yazarları,
ekran yorumcuları, bazı Prof. unvanlı
ekran uzmanları son günlerdeki bu gibi olaylar hakkında neden sesleri
çıkmıyor! Türkiye’de Askeri darbeler cidden istenilmiyorsa
basta devletin yönetimi daha ciddi ve saygın güvenilir olmalıdır. Türkiye’de askeri darbelere neden olanlar
siyasilerdir. Ayakları yerden kesilen, havalandırılan basta öngörüsüz ve
bencil davranan siyasilerdir. Dün öyleydi
yarında öyle olması muhtemeldir! Türkiye´de askeri darbeleri yaptıran da halkın
ta kendisidir. Saçmaladığımı
düşünüyorsanız 12 Eylül öncesi Türkiye nin
yönetimini arşivlerden araştırın…. Toplum olarak sonradan kendimize mal ettiğimiz kötü
alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor;
“Sucu, hatayı kendimizde değil başkasında, özellikle dış güçlerde
aramak” ve “Kendi pisliklerimizi
başkasına bulaştırma ve imal etme”,
Türkiye de siyasilerin en büyük özelliklerinden biri etrafı berbat
etmek, bozmak daha sonra hin bir şey olmamış gibi zeytin yağı gibi hep su
üstüne çıkmalarıdır, sucu, hatayı başkalarına özellikle Askere
yığmaktır.” Eskiden öyleydi, bugünde pek fazla değişmemiş. Genel Kurmay Başkanlığı yapmış, Vatani ve ülkesi için
canını veda eden, üstün hizmetlerde bulunulmuş şerefli bir askerin sağlıklı
bir insanın aklı ve mantığı ile bağdaşmayan suçlamalarla tutuklanması ve
yargılanması kaygı vericicidir. Bir vatandaş olarak
çok üzücü ve Türkiye için kaygı verici buluyorum. Devlet yönetiminde gözlenen keyfi
uygulamalar, görevi suiistimaller,
vukuatlar; belli bir halk kesiminde olan ve eskiden beri çeşitli şekillerde
ortaya konulan kaygıları haklı çıkartır nitelikte ve niceliktedirler. |
332 |
TÜRKİYE BİR ÖMÜRDÜR
İYİ YÖNETİLMİYOR! TÜRKİYE EKONOMİK, SİYASİ, TEKNOLOJİK ACIDAN COK DAHA İYİ
BİR KONUMDA OLMALIDIR Türkiye´de yasayan bir vatandaş olarak kendi
görüşüm. Neden iyi yönetilmediği
hakkında örnekler verebilirim.
Örneğin; - Uzun yıllardan beri
dar gelirli çoğunluk ile çok az sayıdaki zenginler arasında gelir dağılımında
ki uçurum artarak daha da belirginleşmiştir.
- Her gecen sene yoksulluk ve pahallılık
artmıştır. – Ücretli, maaşlı bir halk
kesimin satın alma gücü her gecen sene azalmağa devam etmiştir. Halkın belli
bir kesimi daha evvelki birikimlerinden ayakta kalmağa devam etmeğe
başlamıştır. İssizlik
her gecen yıl artarak devam etmektedir. - Devlet kurumları gelişi güzel
partizanlarla dolduruluyor, – Devletin
giderleri harcamaları, masrafları v.d. kontrolsüz
artmağa devam ederek yüksek
vergilerden, harçlardan, cezalardan
karşılanmağa gidilmektedir. – Partizanlık, hemşerilik, cemaate
kayırmacılığı ön plana çıkmıştır,
Radikal kökten dincilik cemaat devlet yönetiminde etkisi artmıştır.
Daha iyi demokrasi maskesi altında yeni anayasa ile tek başlı ( tek partili,
tek adam) federatif din devleti gerçekleştiriliyor. Hükümet karşıtı, farklı düşünenler düzmece
suçlarla tutuklanmaktadırlar. Emniyet
teşkilatı ve yargı, parti güç
teşkilatına dönüştürülmüştür. Camiler hükümetin propaganda beyin yıkama
mekânlarına dönüştürülmeğe çalışılmaktadır,
Toplum da kaygı, korku ve gerilim, ayrışma huzursuzluklar, artmağa devam etmektedir.
Vatanin ve devletin bölünmez bütünlüğü korunamaz hale getirilmiştir. Doğuda
devletin otoritesi yerine Ayrılıkçı güçlerin otoritesi hakim. Dış politikada
hata üstüne hatlar yapılmaktadır. Ülkenin dışarıda çıkarlarının saygınlığının
korunmasında çaresiz kalınıyor. - TSK
güçsüz hale getirilmeğe çalışılıyor. - Ekonomide de söylenildiği kadar reel
bir basari söz konusu değildir, kararsızlık ve kırılma olasılığı devam
ediyor. Devletin gelirleri
yerinde gelişmeğe yeni is yerlerinin açılması doğrultusunda efektif
değerlendirilmiyor. - Devletin teşvikleri, ihaleleri belli kişileri kısa
sürede zengin etmeğe yarıyor. |
333 |
“TÜRKİYE´DE KONUŞ,
ÇALIS, ÜRET DERLER; SONRADA KONUŞANI
ÇALISANI ÜRETENİ CEZALANDIRIRLAR” - TÜRKİYE’NİN HER
YERİNDE HER KURUMUNDA, ÜNİVERSİTLERDE DE BÖYLEDİR- Türkiye bu zihniyetle gelişemez, olması
gereken zenginlik düzeyine erişemez.
Türkiye´de basari, zenginlik, üstünlük kıskanılıp bir şekilde her
fırsatta cezalandırılıp yok edilmemelidir, engellenmemelidir. Tam aksine başkaların basarisi, üstünlüğü, zenginliği bizlerin daha
iyi olması için bir motivasyon, doping
olarak algılanmalıdır. Kısacası başkalarının başarıları, zenginlikleri
mutlulukları kıskanılıp kötülenmemelidir, engellenmemelidir, kişiler her
fırsatta cezalandırılmamalıdır, onlar örnek alınıp daha fazla çalışmamız,
zenginleşmemiz için bir motivasyon olarak görülmelidir. malidir, İnsanlık zengin bir cevre
içinde zenginlikle daha mutlu olabilir. Ne demiş atalarımız; bin cahil dostum
olacağına bir akıllı zengin düşmanım olsun.
|
334 |
21. YÜZYİL DEMOKRASİ DEVLET
YÖNETİMLERİNDE OLMASI GEREKENLER; 1.
Mutlak çoğunluğuna göre en fazla oy alan parti Anayasada belirtilen yasa ve yönetmelik,
kurallara göre devlet islerini belli bir dönem yönetmek üzere
görevlendirilmelidir. 2. Her hükümet devletin önemli kurumlarına;
kendine bağlı, biat eden
yakın akrabalarını kendi aile mensuplarını, dostlarını, parti mensuplarını, yalakalarini bürokrat olarak atamaları, Ve bu kurumlara bir secim yatırımı olarak
kendi insanlarını doldurmalarının önüne geçilmelidir. 3. Her hükümet kendi bürokratları ile devlet yönetimini
sağlamalıdır anlayışı Türkiye’de uzun yıllardır uygulanıyor..
Bu zihniyetin ve uygulamanın
mahsurlarını, devlet yönetiminde tahribatlarını birlikte
yaşıyoruz. Devletin bütün kurumları
özerk bir yapıya kavuşturulmasına
gidilmelidir. 4. Hükümetler devlet yönetiminde anayasada
belirlenen görevleri, denetimleri en iyi şekilde aksaksız gerekli bir yönetim
kalitesinde yerine getirmekler mükellef olmalıdır. 5. SEÇİLEN HÜKÜMETLERE DEVLETİN ANAYASALARINI BELLİ KİŞİSEL VE
VEYA ÖRGÜTSEL ÇIKARLAR DOĞRULTUSUNDA DEĞİŞTİRME İZNİ VERİLMEMELİDİR. 6. İyi örgütlenmiş, beyinleri yıkanmış, belli bir hedefe odaklandırılmış örneğin,
bin kişilik bir insan gurubu ile devlet yönetimin önemli kurumlarına sızıp
devleti ele geçirme, kendi düzenlerini kurma imkanı, olasılığı
verilmelidir. Bu tehlike demokrasi
devlet yönetimlerinde en zayıf kırılgan noktasıdır, bu tehlike göz ardı
edilmemelidir. Bu tehlike gelişmekte ülkelerde demokrasi kültürünün yeti
gelişmemiş ülkelerde çok daha belirginleşiyor. 7. Seçilen hükümetlerin devletin bütün
kurumlarına kendi adamlarını yerleştirip devletin nimetlerini kedi çıkarları
için kullanmalarına izin verilmemelidir.
8. Devletin
kurumları, sivil örgütler, sendikalar, medya partiler üstü statüsünde
olmaları ve buradaki yönetimin sürekli yenilenme ve değişmesi sağlanmalıdır,
buralarda sendika ağalığın gibi oluşumun
ortaya çıkmasına fırsat tanınmamalıdır. 9. Vatandasın
inanç dini duygularının din tacirleri tarafından suiistimal edilmesi, belli
çıkarlar doğrultusunda kullanılmasının, cemaatlerin, camilerin,
kiliselerin devlet yönetiminde söz
sahibi olmalarının, devleti ele geçirme, din devletinin önüne geçilmelidir.
10 DEVLET
YÖNETİMİNDE KURUMLARIN DEVLET YÖNETİMİNİ VE BİR BİRİNİ DENETLEME OLANAĞI
SAĞLANMALIDIR. 11.TBMM YANINDA
İKİNCİ BİR KURUCU DANIŞMA MECLİSİN, ( SEÇİLMİŞ VE ATANMIŞ VE EMEKLİ DEVLET ADAMLARINDAN, OLUŞAN)
DEVLET YÖNETİMİNDE KAZANDIRILMASI. 12. Devlet yönetim
harcamalarının kontrol altına alınması şeffaflaştırılması, her kurusun hesabi
istenildiğinde, gerekli duyulduğunda verilmelidir. 13. Devlet
yönetimlerinde bir aksaklık, herhangi bir sorun kaldırılmağa çalışılırken, yeni
sorunlar üretilmemesine dikkat edilmelidir. Askeri darbelerde yeni anayasa
düzenlemelerde yapılan en büyük hatlardan biri burada yapılmıştır.
14. Demokrasi devlet
yönetimlerinde günün teknolojik olanaklarından, araç gereçlerinden
faydalanmasına gidilmelidir, bazı önemli konularda halkın rutin olarak
düşüncesi, fikri tespit edilip dikkate alınmalıdır. Halkın yönetime aktif katilimi teknolojik olanaklarla daha
fazla sağlanmalıdır. 15. MİLLET VEKİLİ
OLACAKLAR İÇİN BAŞVURU ŞARTLARI VE DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR.
ÖRNEĞİN, MESLEKİ ÇALIŞMA TECRÜBE
SÜRESİ, MESLEĞİNDE BASARİSİ, REEL İYİ HAL KAĞIDI, SİCİLİ, DEVLET YÖNETİMİNE,
PARTİYE, TOPLUMA OLASI KATKILARI GİBİ,… |
335 |
IRAN;
IRAK ve SURIYE gibi BATILI DEVLETLER TARAFINDAN OYUNA GETIRILMEKTEDIR,
Türkiye’de bu oyuna dahil edilmesi arzu
edilmektedir. Özellikle Iran bu oyuna gelmemesi için
Türkiye’nin katkısı ihmal edilmemelidir! Iran sanıldığı kadar, Türkiye’de dincilerin abarttığı
kadar güçlü bir devlet değildir.
Hatırlayın yıllarca süren Iran ile Irak savaşlarını! Sonuçta ne oldu
dersiniz? Boş yere her iki taraftan insanlar öldü, her ülke harabeye döndü, fakirleştiler fakat,
Batılılar daha da zengin oldu tabi ki. Türkiye’nin Iran´a,
ayni şekilde Iran´da Türkiye´ ye ihtiyacı vardır. Iran´in Yüksek silahlı teknolojiye sahip ve birlikte
hareket eden Batılılara ve uydularına karşın en ufak bir direnç gücü,
yaptırımı söz konusu değildir. Iran ikinci bir Irak ve Libya olmaması için
daha akilci politikalar takip etmesi gerekir. Irak
kademeli olarak demokrasi laik devlet yönetimine geçmelidir. Mollalar devlet
yönetiminden belli bir süre içersinde
çekilmelidirler, devlet yönetimi daha ehil kişilere devredilmelidir. Iran şu sıralar bir nükleer güç değildir, herkese
meydan okuyarak olmasına da Batılılar çıkarları gereği izin vermezler. Iran
kendi ayağı üzerinde durabilecek bir sanayiye, teknolojiye, tarım sahip
değildir. İnsanlar baskı ve gaz ve petrol gelirleri ile yönetilmeğe çalışılıyor.
Iran da petrol ve doğalgaz gelirleri olmadan ayakta duracak hiç bir güce,
altyapıya sahip değildir. Halk çoğunluğu mevcut yönetimden memnun değildir,
patlama aşamasına gelmektedir. Bu aşamayı Batılılar bildikleri için ilk
fırsatta bunu değerlendireceklerdir. Iran, Türkiye ile karşılaştırıldığında; Türkiye bir çok konumda daha iyi durumda olduğu her nedense her
iki ülkede saklanmak isteniliyor. Irandaki
silah ve nükleer teknolojisi sadece montaj ile sınırlıdır! Örneğin nükleer teknoloji ile ilgili olarak; Parçalar
ve teknoloji bilgisi yurtdışından yüksek paralar ödenerek dolaylı yollardan
Irana getirilmektedir. Iranın; Batıların, İsrail´in silah üstünlüğüne karşın
hiçbir direnc şansı yoktur. Türkiye’nin şu sıralar sürdürülen dış politikasının, özellikle
yakın komsuları ile, çok hatalıdır. Türkiye, her şeyden evvel kendisinin ve
komşu ülkelerin çıkarlarını göz önünde bulundurmalıdır, komsu ülkelerin
özellikle Suriye’nin iç islerine karışmaktan kaçınmalıdır. Hayati çıkarları
söz konusu olmadığı sürece askeri müdahale söz konusu edilmemelidir.
Dışişleri; bir çok konuda hatalı ve yetersiz
öngörüsüz, bilgisiz kaldığı görüsündeyim.
Ve birçok konuda boyunun ölçüsünü almıştır, sürdürülen hatalı dış
politikalar yüzünden saygınlığını, ciddiyetini ve güvenirliliğini
zedelemiştir. (Libya daki bahar rüzgarının gerçeği, oynanan
oyunlar, Batılıların demokrasi diye dünya kamuoyuna yutturmağa çalıştıkları
gerçek amaçları da, gizli yürüttükleri operasyonlar, sebep oldukları
vahşetler, katliamlar, linçler bir, bir ortaya, su yüzüne çıkmaktadır. Libya halkı Arap rüzgarı
sonrası can mal güvensizliği, hala devam eden kaos
ve belirsizlikler nedeniyle Gaddafiyi arar hale
gelmiştir. Ayni durum Suriye içinde yaşanabilir. Türkiye buna izin
vermemelidir, Suriye Esad rejimi altında belli bir süre içinde kademeli
olarak belli bir plan dahilinde ve süre zarfinda
demokrasi devlet yönetimine geçmesi ikna edilmelidir. ) (Türkiye özellikle
komşuları ve İslam ülkeleri gerekse de Türki cumhuriyetlerle ilgili olarak
dış politikasını gözden geçirmesinde, daha aktif hale getirmesinde yarar
vardır! Fransa, İngiltere gibi
gereğinde gizli operasyonlarda görev alacak birimlerin oluşturmasına
gitmelidir. Türkiye’nin komsu
ülkelerle, İslam ülkeleri ile, Iran,
Irak, Mısır, Libya, Cezayir gibi ülkelerle din kardeşliği yanında akraba, köken birliği mevcuttur.
Örneğin Baba tarafından Libya da Libya vatandaşı ve Mısırda Mısır vatandaşı
yasayan akrabalarım Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri vardır, oradaki
gelişmeler haliyle Türkiye´de yasayan akrabalarını ilgilendir.) |
336 |
TÜRKİYEDE, DİN ESASLI DEVLET YÖNETİMİ,
DİNDAR NESİL ARAYIŞLARI! İslam dini gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında belli
çevrelerce devleti ele geçirerek ülkenin nimetlerini, kaynaklarını
zenginliklerini, halkı, vatandaşı kullanmak, sömürmek için bir araç, bir
vasıta olarak kullanılmak istenilmektedir. Vatandaşların din Allaha inanç
duyguları özellikle Batili sömürgeciler tarafından
bir uyuşturucu, aptallaştırıcı tedavisi olarak kullanılmaktadır. Yüzyıllardır
Dünyada Müslümanlar İslam dini kullanılarak gelişmeleri, güçlenmeleri
yayılmaları kontrol altına alınmak istenmektedir. Din kullanılarak Osmanlı
İmparatorluğu Halklar birbirine düşürülerek, teknoloji ve bilimde gelişmeleri
engellenerek dağıtılmıştır. Burada bulunan enerji ve maden rezervleri ve
diğer zenginlikler rahatlıkla din maskesi altında yüzyıllardır sömürülmeğe
devem edilmiştir. Türkiye deki
gelişmeler ve güçlenme potansiyelini kendi çıkarlarına aykırı bulan dış
güçler, Hıristiyan alemi, Batılılar basta İngilizler ve bazı komsularımız
Türkiye’yi din ayrılıkçı güçleri kullanarak kontrol altına bulundurmak
istemektedirler. (Tabi bu benim kendi görüşüm, sizce yanılıyor yada saçmalıyor, olabilirim deli zırvası diyenlerde
olacaktır. Fakat devlet yönetimlerinde bütün olasılıklar ciddiye alınıp
değerlendirilmelidir diye de düşünüyorum) Dindar nesil arayışı ipe sapa gelmez bazı gerekçeleri
göstererek uygulamaya geçilmesi bana konuyu daha farklı bir acıdan ele
alınması gerektiğini göstermektedir. Dindar gençlik denilince
sorgulamayan, islerine geleni Allaha
havale eden, istenileni körü körüne yerine getiren, ölmekten ve öldürmekten
çekinmeyen, efendilerine bağlı beyinleri körleştirilmiş bir nesili çağrıştırıyor.
Dindar nesil cemaatler tarafından Türkiye de uzun yıllardır
yetiştirilmektedir ve devletin önemli kurumların içine de sızmışlardır.
Kaymakam, vali, savcı, hakim, amir, müdür, vekil, bakan ve üniversitelerde
profesör olmuşlardır. Bazı kurumları
ele geçirmişlerdir. Yeni anayasa düzenlemesi ile Devlet düzenini de tamamen
kendi lehlerine, kendi hareketlerine göre değiştireceklerdir. Yeni düzenin
sürdürülmesi ve güçlenmeleri içinde dindar nasıla ihtiyaçları vardır. Dindar nesile her
şeyden çok Türkiye dışında dindar olmayan sadece onları kullanan
efendilerinin ihtiyacı olmaktadır. Laik Türkiye Cumhuriyetinin eski dönemlerini, Atatürk´ü;
kamuoyunda bazı uygulamalarını abartarak, çarpıtarak, hayali düzmece
suçlamalarla İslam düşmanı olarak değerlendirmek ve suçlamak bence en büyük
dinsizliktir, günahtır, Devlet adamlığına liderliğe yakışmaz! Gerçek dinini bilen yaşayan
sağlıklı bilgili, yetenekleri geliştirilen, Allah korkusu, sevgisi olan,
kendine özgüveni, ülkesini, halkını, seven tarihini bilen, hakkini savunan, girişimci,
sağlıklı, çalışkan nesillerin yetiştirilmesi tabii ki ülkemiz kadar tüm
insanlığın yararınadır. Devlet tabii ki iyi bir nesillin
eğitimi için gerekeni yapmalıdır. Aslında bu hedef, milli eğitimin politikası
olmalıdır. |
337 |
TÜRKİYE´DE TIP EĞİTİM
ÖĞRETİMİNDE VE BUNUN SAĞLIK UYGULAMALARINDA KAMUOYUNA YANSIYAN VE YANSIMAYAN SKANDALLAR! Tip eğitim ve öğretimin tekrar gözden
geçirilmesi kalitesinin değerlendirilmesi bir zaruret hale gelmiştir! Hekimlerin
bilgisizliği, tecrübesizliği, dikkatsizlikleri ve etik olmayan davranışları
ile insanlar zarar görmektedirler. Buda hekimlere olan güveni saygıyı yok
ediyor. Hekimlere karşın şiddet uygulamaların artması bu acıdan da ele
alınmalıdır. Hekimlerin
ölümlere sakatlıklara varan teşhis ve tedavilerde artış gözlenmektedir. Hatta biri ak derken diğeri kap kara
demektedir. Hastaya karşın saygısız, hoşgörüsüz, horlayıcı olarak
davranılmaktadır, kişiye ve paraya göre muamele göstermektedirler. Bu havali tutum, laubalilik adamına ve
paraya göre davranış öğrenci ve asistanlarda gözlenmektedir. (Bu davranış bozukluğunu ben daha çok tip öğrencilerin
belli bir üst havali tabakandan vatandaşı hor gören onlar için çalışılması ve
kötü muameleyi hak eden bireyler olarak gören bir tabakan gelmelerine
bağlıyorum. Stajyer bir öğrencinin, asistan doktorun hastalara sen diye hitap
etmelerine aşağılanmalarına, azarlanmalarına sizlerde tanık olmuşsunuzdur.
Üzerlerine gittiğinizde hemen güvenlik birimlerini yardıma çağırıp sizi
attırmak isterler. Yada size 6 ay
sonra randevu verirken bir başkasını, torpilli paralıyı hastayı hemen
muayeneye çağırıyorlar. Yada size sıra
gelmesini, saatlerce beklerken,
hatırlı hastalar kapı önünde karşılanmaktadır hemen içeri alınmaktadır, ve
muayeneden sonra iltifatlarla uğurlanmaktadır, sizin orada hala saatlerce
beklemeniz umurlarında değildir. Tip ta bazı sınavların merkezi bir
sisteme göre ayni gün ayni saate Türkiye genelinde yapılmasında yarar vardır!
Ve polis karakollarında olduğu gibi
muayene bekleme salonlarında kameraların konulmasında yarar vardır! |
338 |
ÜNİVERSİTELER PARTİLER
ÜSTÜ, AKTİF SİYASET DIŞI KALMALIDIR! Bazı çevrelerin, siyasilerin üniversiteleri, öğrencileri ve
akademik personeli aktif siyaset içine sokarak, kendi siyasi ve ekonomik çıkarları
doğrultusunda kullanma girişimlerini doğru bulmuyorum. 12 Eylül öncesi
yaşananların bezerlerin üniversitelerde
yaşatılmasına izin verilmemelidir. Muhalefet ve bazı köşe yazarları siyasi
konularda olumsuz gelişmelerde rektörlükleri, üniversiteleri sessizlikle,
tepkisizlikle suçlamadan evvel kendilerine, kendi performanslarına ilk evvel
bakmasını örgensinler. İşlerine geldiğinde, çıkarları söz konusu
olduğunda Üniversiteleri, bizleri hatırlıyorlar. Üniversite sorunlarına ilgi
göstermeyen, burada akademik ve idari personelin çözlük
hakları ve ücretler düşüklüğü ile ilgilenmeyenlerin üniversiteleri
tepkisizlikle, sessizlikle suçlama hakları bulunmadığı görüşündeyim. Üniversiteler, rektörlükler memleket meselelerinden evvel
kendi kurumlarındaki sorunlara çözüm bulma arayışında olmalıdırlar.
Üniversitelerdeki eğitim, öğretim ve
bilimsel faaliyetlerin kalitesinin artırılmasına odaklanmalıdırlar.
Üniversiteler rektörlükler belli bir siyasi görüşün tekeline sokulup kullanılmamalıdırlar. Belli siyasi ve ekonomik çıkar grupların, emekli ve muvazzaf
subay ve generallerin vatan devlet ülke sevgilerini nasıl suiistimal ederek
TSK yi ele geçirme ve kullanma girişimlerinden,
askeri darbe ile mevcut hükümeti devirme beklentilerinden ders
çıkarılmalıdır! Daha sonrada tutuklananları nasıl ortada bıraktıkları da utulmamalıdır. (Türkiye de
belli kesim, bir dönem askeri darbe ile mevcut hükümeti devirme beklentisi içersindeydiler!) Mevcut hükümete karşın askerden
umutları kesilenlerin bu sefer üniversiteleri üniversiteli gençleri;
rektörlükler ve akademik personel aracılığı ile kullanma istemleri ciddiye
alınmamalıdır. Muhalefet ve bazı köşe
yazarları üniversiteleri medreselere benzetmeden evvel ve rektörlükleri
tepkisizlikle suçlamadan evvel bu konuda ilk evvel kendi tutumlarına, çaresizliklerine, ve kendi tepkisizliklerine baksınlar,
partilerinde kendi içlerindeki aksak dayanışmaya, ilgisizliklerine baksınlar.
(en son dün, TBMM´de kuruma ve kişiye özel yasa düzenlenmesinde muhalefet
vekilleri bırakın karşıt oy kullanmayı, meclisteki oturuma dahi
katılmamışlardır.) Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu gibi siyasi ekonomik
sorunların ve olumsuzlukların görevi suiistimallerin üstesinden rahatlıkla
gelebilecek bir güçtedir. Bence Muhalefet lideri görevini daha ehil
birine devretmesiyle ülkeye çok daha yararlı hizmette bulunur diye
düşünüyorum! (DrHusso) |
339 |
|
340 |
|
341 |
TÜRKİYE´DE
MİLLİ EGİTİM POLİTİKASİ, 4 + 4 + 4 = ? ; - Esittir , 12 mi? ; - Esittir , 12 mi ! Cevap icin
tiklayin Uysal,
her şeye amenna diyen, ses çıkarmayan, kendini dini hurafelere kaptıran, dini
duygularla yönlendirilen, kullanılan, sömürülen bir geçliğinin
ve geleceği olmayan bir neslin eğitimi İslam adına arzu edilmektedir. Diğer bir acıdan değerlendirildiğinde, sakıncalı tarafı! Çocuklar, gençler okullarda ve üniversitelerde bozuluyorlar,
hayatları karartılıyor. Türkiye
şartlarında süre gelen zihniyete, ahbap çavuş iliksileri,
diplomalı kara cahillerle; sadece öğrencilerin değil bu kurumlarda çalışan
öğretmenlerinde, öğretim üyelerinin de yaşamları zehir ediliyor! Öğrencilerin
ne kadar okul dışında kalırlarsa, ne kadar kısa sürede okuldan terkseler o
kadar kendilerine iyilik etmiş olurlar!
Ve zengin olma şansları o nispette artar. Ömür boyu öğrenen ve öğretmeğe
kalkışan, tuvalet kağıdından da değersiz bir çok diploma ve sertifikalara sahip ben
gibilerin Türkiye de hiç değerleri yoktur, aldıkları aylıkla ayın sonunu dahi
getirmekten yoksun Ahmaklar, Donkişotlar
sınıfına dahil edilmektedirler.
Öneri mi? 1. Çocuklarınızı özel Statüdeki kolejlere, Türkiye
deki özel statüdeki yabancı okullara, yada bütçeniz zenginse çocuğunuzu yurtdışında okutun. |
342 |
TÜRKIYE COK, COK DAHA IYI YÖNETILMELIYDI! TÜRKIYENIN GELECEGI HER GECEN ZAMANLA KARARTILIYOR! - Türkiye’nin ekonomisi; mirasyedi sonradan görme
hovardalar gibi çok kötü yönetilmektedir, - Ülkenin yönetiminde; „Elde Avuçta Ne Varsa
Sat-Ye-Harca, Yarına Allah Kerim“ mirasyedi zihniyeti hükümdür! - Türkiye’nin bin
bir emekle kazandırılan fabrikalar,
kurumlar, şirketler; özelleştirme adi altında iktidara yakin aracılar kısa sürede zengin edilerek yabancı
sermayelere satılması, iktidar yanlısı yalaklar tarafından büyük bir basari
olarak gösterilmektedir. Aslında
siyasetin neden olduğu kötü yönetimler nedeniyle zarar eden iflas eden bu
fabrikalar, kurumlar, şirketlerin yönetimi ve teknolojik alt yapısı revize
edilmesine öncelik verilmeliydi. Satılmadan
evvel zarar yazan fabrikalar, şirketler, kurumlar yabancı sermayeye
satıldıktan hemen sonra, çok kısa sürede büyük karlar yazmağa başlaması, hatta
bazı kelepir fiyatına bağışlanan firmalar iki üç sene zarfında elde ettiği
karlarla kendini amortise etmesi bizler için milletçe utanç vericidir, ahmaklığımızın,
zavallılığımızın bir göstergesidir. - Şimdilerde
ise, Türkiye’de satacak kurum, fabrika, şirket kalmadığından; Türkiye’nin
konutları, toprakları, dağları, madenleri, ovaları, bahçeleri, kıyıları,
yolları, otelleri,… Satışa çıkarılmaktadır.
(Osmanlı
İmparatorluğunun son dönemlerinde Batili leş
kargalarına, sömürgecilerine borç para karşılığında ipotek altına alınan
adaların, limanların, toprakların
kaybedilmesi gibi …) ……. İktidar bu gibi gerçekleri özellikle gerçek hayat pahallılığını,
gerçek issizliği, reel iflasyonu,
fırsat eşitsizliğini, partizanlığı,
ahbap- çavuş iliksilerini, görevi suiistimalleri,
idari yolsuzlukları v.d. göremeyecek kadar iktidar
yanlıları yalakalari tarafından havalandırılmıştır! Ikdidar
Türkiye Cumhuriyetinin varlığını, vatanin huzur ve güvenliğini, vatandaşların
can mal güvenliğini, vatanin bölünmez bütünlüğünü, Ülkenin içte ve dışta
çıkarlarını koruyamaz hale getirilmiştir. DEVLETİN
YÖNETİMİ; DİNİ TARİKATLARIN, HAREKETLERİN, PKK´NİN ELLERİNDE OLDUĞU
İZLENİMLERİ MEVCUTTUR. Onların
lehinde kararlar çıkartılmaktadır, Bu eğilimlere karşın olanlar, sivil - asker , yazarçizer denilmeden düzmece suçlarla
tutuklanmaları, yeni anayasa faaliyetleri, milli eğitimde dindarlık,
başkanlık sistemi gibi faaliyetler bunun bir delilidir. Türkiye AKP döneminde
bırakın ordu, kuvvet komutanlarını, emekli Türkiye Genel Kurmay Başkanının, mevcut
devleti yıkmak için terör örgütüne üye olmak, terörist muamelesine tabi
tutularak yargılanmasını bir vatandaş olarak büyük bir skandal, rezillik
olarak değerlendiriyor ve kınıyorum. Genel Kurmay başkanı faaliyetleri ile
Başbakana bağlı ve Türk Ordusunun Başkomutanı Cumhurbaşkanı olduğuna göre bu
makamdakilerde görevi suiistimal, görevi savsaklama, ihmalcilik, gibi
suçlarla hesap vermelidirler, mantıken değil mi! Şanlı Türk ordusu ve
komutanlarına pislik atmakla, demokrasiye ve insan haklarına bir darbedir ve
darbelere davetiye hazırlamaktır. Türkiye’de günümüzde ceyran
eden gelişmeler, özel statüde bulunan Türk silahlı kuvvetlerine olan önemi
ortaya koymaktadır. Halkın çoğunluk oyları ile iş başına gelen hükümetler,
başkanlar devlet yönetiminde belli demokratik kurallara, temel yasalara uymak
zorundadırlar. Bir çok şeyi bozma, berbat etme
serbestliği verilmemelidir, |
343 |
TÜRKIYE´NIN KENDINE HAS, KENDI ALTYAPISINA UYGUN MILLI
BIR EKONOMI POLITIKASINA - Türkiye´de ziraat ve ziraata dayalı sanayileşme
milli ekonomi politikasın temeli oluşturulmalıdır. - Türkiye, bırakın muzunu; karpuzunu, elmasını ve kuru soğanını dahi
dışarıdan tedarik eder hale getirilmiştir, - Türkiye, meyvesini sebzesini dışarıdan ithal eder
duruma sokulmuştur, - Türkiye, bırakın kacak pastırmasını; etini, sütünü,
peynirini, danasını, kuzusunu dışarıdan ithal eder duruma getirilmiştir! - Türkiye, Tahılını, mısırını, hayvan ve balık yemini
dışarıdan ithal etme durumuna gelmiştir. - Türkiye, tarımsal gübresini, hormonunu, ilacını
dışarıdan çok paralar ödeyerek getirtiyor, - Türkiye, sebze ve meyvelerin hatta çiçeklerin
tohumlarını dışarıdan ithal eder duruma gelmiştir. Kısaca Türkiye yanlış ekonomi politikaları ile
bırakın etini, sütünü, peynirini, yoğurdunu; kuru soğan ile ekmeğini ithal
eder duruma getirilmiştir. Yıl 2012, Türkiye Cinden kuru soğan, susam, mısır
ithal ediyor! Yazık çok yazık bir tarafa rezilliktir. Bir tarafta ekilemeyen
bos topraklar, bir tarafta berbat edilen verimli ovalar, bir tarafta talan
edilen ormanlar ve su havzaları, diğer taraftan is bulamayan vatandaşlarımız
özellikle gençlerimiz ve yeterli beslenemeyen yeni nesillerimiz! Yakında zirai
besin gıda maddelerini satın almak için topraklardan sonra üzerimizdeki kirli
donları da satışa koyduğumuzda da alicisiz
kalacağımızı unutmamalıyız. ……………. - Türkiye´nin tarıma elverişli yüksek verimli sulak
toprakları özellikle kıyı ovaları berbat ediliyor, kullanılmaz hale
getiriliyor, betonlaştırılmağa milyarlarca kaynak yor. - Türkiye´de ziraata ve ziraata dayalı sanayi
tesisleri projeleri teşvikler verilmelidir. - Türkiye´de halk özellikle bebelerin, çocukların,
gençlerin beslenmesi; besin
maddelerindeki yüksek fiyatlar nedeniyle yetersiz kalıyor. Bedenen ve aklen
özürlü gelişmesine tamamlaya ayan bir nesil yetişiyor! …………… Hollanda, Almanya, Fransa, ABD gibi sanayisi gelişmiş
ülkelerinin dışa sattıkları malların içersinde
tarım, zirai ürünlerinin oranı çok yüksektir, Tarım ülkesi sayılan
Türkiye’den çok daha fazla tarım ürünü satıyorlar. Neden acaba! Türkiye
tarımı bir kenarda bırakarak sanayileşme süreci çıkmaz yoldur. (AB´de tarıma, zirai ürünlerine verilen teşvikler
yüksektir ve koruyucu bir politika da izliyorlar. ………. Bunun nedenleri ve bu olumsuz gelişmelere karşın
yapılması gerekenler, bilimsel olarak üniversitelerimizde ilgili anabilim
dallarında araştırılmalıdır, kısa sürede uygulanabilir alternatif çözümler
sunulmalıdır. Halk özellikle siyasetçiler bilgilendirilmelidir, devami icin
tiklayin |
344 |
… Mevcut günün siyasileri tarafından hazırlanacak olan
YENI ANAYASA yasal olamaz, Yeni Anayasanın hazırlanışı dahi
özürlüdür, hukuksuzdur! Belli hedeflere yöneliktir, halkın anayasası söylemi
göstermeliktir, kabul görmemelidir. Hükümet değişikliği ile Yeni anayasa
iptal edilecektir. Ve sorumlular sorguya çekilecektir, olasılığı yüksektir!. DEVLETİN ANAYASALARI BU KONUDA UZMAN, ÖNYARGISIZ KİŞİLERDEN
OLUŞAN BİR BİRİM, BİR EKİP TARAFINDAN BİLİMSEL OLARAK GEREKLİ BİR SÜREDE,
ACELEYE GETİRİLMEDEN HAZIRLANMALIDIR, KALEME ALINMALIDIR. DAHA SONRADA TARTIŞMAYA SUNULMALIDIR. Öneri
ve görüşler dikkate alınarak gerekli düzeltme ilaveler yapıldıktan sonra
halkoyuna sunulmalıdır. Ne halk nede günümüzün meclisi yeni anayasa hazırlayacak kapasite de
değildirler! ANAYASANIN HAZIRLANIŞI
UZMANLIK İSTER, MEVCUT YASALARIN,
DEVLETLERİN YASALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE DİKKATE ALINMASI GEREKİYOR.
HALKA GÖRE ANAYASA DÜZENLENMESİ DE ANAYASANIN ÖZÜNE AYKIRIDIR. TOPLUMUN, HALKIN DA ÇAĞDAŞ HAZIRLANAN ANAYASAYA,
kural ve kanunlara UYMA ZORUNLULUĞU VARDIR. GELİŞMİŞ TOPLUMLARLA
FAKİR SORUNLU TOPLUMLARI AYIRAN EN ÖNEMLİ ÖZELLİK BURADADIR. HALKIN ANAYASASI
SÖYLEMLERİ SAFTİRİKTİR. Daha
hangi yüzyılda, hangi senede olduğumuzu bilmeyen genç/ yaşlı – okumuş/
okumamış – Doğulu/ batili/kuzeyli/güneyli,
tahsillisi tahsilsizi, memuru/ memursuzu, besi kapalısı / başı açıksızı,… halk
çoğunluğundan sizler nasıl bir anayasa beklersiniz ki? Halkın çoğunluğu daha
demokrasinin, cumhuriyetin hatta Türkiye’nin başşehrinin hangisi olduğunu
dahi bilmiyor? SİZ ANCAK ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA İLE TOPLUMUN GELİŞMİŞLİK
DÜZEYİNİ ARTIRABİLİR, FIRSAT EŞİTLİĞİ İLE ÜLKEDE HUZUR VE GÜVENLİĞİ
SAĞLAYABİLİRSİNİZ. TÜRKİYE’DE SESLERİ KALABALIK ÇIKAN BELLİ GRUPLARIN,
DERNEKLERİN, ÖRGÜTLERİN, TARİKATLARIN, PKK´NİN İSTEKLERİ, ARZULARINA GÖRE
YENİ ANAYASA HAZIRLAYARAK HALKA KABUL ETTİRİRSENİZ SUÇ İSLEMİŞ OLURSUNUZ. Ülkeyi kaosa sürüklersiniz, vatani, halkı
parçalarsınız. Sizden sonra gelenler bunun hesabini
ilk fırsatta sorarlar ve ödetirler. (TSK´nin meydana çıkması mecbur bırakılırsa, meydani bos sananlar lağım çukurlarına
saklanacak zaman dahi bulamazlar! TSK; sabırlıdır hem de çok sabırlıdır,
güçlüdür, korkusuzdur. TSK erinden generaline kadar ülkenin huzur, güvenliği,varlığı, iyi bir
geleceği için canlarını feda etmekten kaçınmazlar, kimseden, dıştan da icazet
alma ihtiyacını duymazlar, bunun için şeref ve namus sözü vermişlerdir. Halkın çoğunluğu her zaman TSK´nin
arkasındadır! Evet Türkiye´nin Yeni Anayasaya yada
anayasa düzememelerine ihtiyacı vardır. Bu düzenlemede mevcut temel yasalara
dokunulmadan yapılması gerekenlerin başında, * SECİMLE İŞ BAŞINA GELEN HÜKÜMETLERİN
DEVLET YÖNETİMİNDE YAPMALARI VE YAPMAMALARI GEREKENLER AÇIK SEÇİK MADDELER
HALİNDE EN UÇ AYRINTIYA VE YANLIŞ VE KEYFİ UYGULAMALARA YER VERMEYECEK
ŞEKİLDE BELİRLENMELİDİR. * SECİMLE İŞ BAŞINA GELEN HÜKÜMETLERIN,
PARLAMENTERLERIN GÖREVİ SUİİSTİMALLERİNDE BİR SONRAKİ SECİM DÖNEMİ
BEKLENİLMEDEN, GEREKLİ CEZAİ YAPTIRIMLARIN UYGULANMASI GETİRİLMELİDİR. * BEN SECİMLE GELDİM BEN SECİMLE GIDERIM, İSTEDİĞİMİ YAPARIM, DEĞİŞTİRİRIM, EZERIM
ASAR GEÇERİM PARANOYASINA, AHMAKLIĞINA FIRSAT VERİLMEYECEK YASALAR GETİRİLMELİDİR. * Diğer biri de devlet yönetiminde rotasyon,
değişme, yenilenme süreci getirilmelidir. İki dönemden fazla hiç kimse
milletvekili, parti başkanı, hükümet başkanı seçilmemelidir kuralı
getirilmelidir. Bu kural devletin bütün kurumlarında ve sendikalarda da,
sivil toplum örgütlerinde de geçerli olmalıdır. Devletin yasalarına, nizam ve yönetmeliklerine, ilk
basta milletvekillerin uyması için gerekli yaptırımlar tanımlanmalıdır! Devami icin tiklayin! |
345 |
MÜSLÜMANLAR BU KADAR KALABALIKLAR, BAZILARI
PETROL-DOGALGAS ENERJI ZENGINIDIRLER, AMA NEDEN GÜÇSÜZLER? - Büyük
Hedeflere, Ciddi Projelere Hedeflenmemelerinden, - Kuranı
Kerimi Yeterli Anlayamamalarından, - Dini Yanlış
Uygulamalarından, Dinden Çıkmalarından, - Dini Kara
Yobazlara, Cahillere Terk Etmelerinden Kaynaklanmaktadır! - İslam
Ülkelerinden Din Bir Sömürü, Baskı, Çıkar Aracı Haline Dönüştürülmesinden. - İslam
Ülkelerinin Enerji Rezervlerini, Enerji Gelirlerini Sömüren, Kullananların
Ellerindeki |
346 |
İSLAM-DİNİ; “ AKIL, MANTIK HEPSİNDEN ÖTE İLİM DİNİDİR” Evet, doğru okudunuz! İslam Dini bir akıl-mantık ve
hepsinden öte bir ilim dinidir. İnananlardan gösteri ibadetleri yerine,
öğrenmelerini, çalışmalarını gelişmelerini, zenginleşmelerini, çevrelerine,
toplumlara, insanlığa faydalı iyi eserler bırakmalarını, toplumsal
yardımlaşmayı, birlikteliği, birlik içinde güçlü olmalarını ve fırsat
eşitliğinin gözetilmesini ister. Aşağıda
örnek olarak gösterilen 9-10 hadis-i
şerifler yeterli ispatidir. ü İLİM ÖĞRENMEK KADIN ERKEK HER MÜSLÜMANA
FARZ'DIR, ü İLİM ÖĞRENMEK MUKADDES BİR CİHATTIR ü ALİMİN UYKUSU CAHİLİN İBADETİNDEN
HAYIRLIDIR ü HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLURMU? ü BEŞİKTEN MEZARA KADAR BİLİM ÖĞRENİN ü İLİM ÇİNDE OLSA GİDİB ALINIZ ü İLİM RÜTBESİ RÜTBELERİN EN YÜKSEĞİDİR. ü KIYAMET GÜNÜNDE ALİMLERİN MÜREKKEBİ İLE
ŞEHİTLERİN KANI DENK TUTULUR ü HER ŞEYİN BİR YOLU VARDIR, CENNETİN YOLU
İLİM ÖĞRENMEKTİR ü IKİ GÜNÜ EŞİT OLAN ZİYANDADİR,… Sorular ! BİLİME, ÖĞRENMEĞE,
ÖĞRETMEYE BU KADAR ÖNEM VEREN İSLAM-DİNİ, İNANANLARININ ÇOĞUNLUĞU; c) NEDEN BAŞKALARI TARAFINDAN, BATILILAR
TARAFINDAN SÖMÜRÜLMEĞE, AŞAĞILANMAĞA, KULLANILMAĞA, HORLANMAĞA ÇARESİZ KALIYORLAR. Cevab: ......!!! …………………………………. İslam-Dini; (Onlar çaresiz, güçsüz, bilgisiz, tamamda, bizler neden onlar için olumlu girişimlerde bulunmuyoruz,
birbirimize sahiplenemiyoruz. Onları
bilgilendiremiyoruz, doğruları gösteremiyoruz, olumlu yönde ikna etmeğe çalışmıyoruz. Bunların
beyinleri yıkanmış, değiştirilemezler diyorsanız, neden gelecek nesilleri
kazanmağa gayret etmiyoruz? Neden?, Neden?
Bunlar yobaz, dinci, karabadan demekle, onlardan kaçmakla bizlerde iyi
yapmıyoruz, en az onlar kadar geri zekalı, cahilizdir. En azından İslam ülkeleri devlet destekli, akademisyenler
düzeyinde (ilahiyatçı, sosyolog, psikolog, toplum bilimcileri, teknokratlar,
ekonomistler, eğitimciler bir araya gelip yukarıda soruları ve benzeri
konuları tartışıp alternatif çözümler üretmelidirler. ) ALLAH
ADINA KAPANIYOR, İBADET
EDİYORSUNUZ, FAKAT NEDEN ALLAH ADINA
DA DAHA FAZLA ÖĞRENMİYOR, ÜRETMİYOR, GELİŞTİRMİYOR, ZENGİN OLMUYORSUNUZ. ONUN YERİNE DIN ADINA
KULLANILIYORSUNUZ, ONUN YERINE
MÜSLÜMANLIK ADINA SÖMÜRÜLÜYORSUNUZ, FIRSAT
BULDUKÇA BAŞKASININ HAKKINI ÇİĞNİYORSUNUZ? İslam Ülkelerini sömürenlerin, basta İngilizler olmak üzere
Batılıların geçmişte olduğu gibi günümüzde kullandıkları başlıca yöntemler:
1. Yozlaştırılmış dini inançları ve yobazları kullanmaktır, II. Halkın Müslümanların birlikteliğini
azınlıkları kullanarak sabote etmektir.
Müslüman devletleri her yönüyle borçlandırmak, kendilerine muhtaç
ettirmektir, IV. Geliştirdikleri
Teknolojilerini özellikle üstün silah gücünü kullanarak her yönüyle
çökertmektir. V. Kendileri ile uyum
içinde çalışabilecek, sorun çıkarmayacak Müslümanları, azınlıkları eğiterek,
zenginleştirerek devlet yönetiminde yuvalanmalarını sağlamaktır… Müslüman ülkelerin bunların şerlerine
karşın mücadele gücü, ancak kendilerinin geliştireceği nükleer, laser
silahları ile mümkün olacaktır. |
347 |
BENİM, BİZİM
YERİMİZDE BAŞKALARI OLSAYDI (1) BENİM, BİZİM YERİMİZDE
BAŞKALARI OLSAYDI BU KOŞULLAR ALTINDA NELER YAPABİLİRLERDİ, NASIL
YÖNETİRLERDİ, NE KADAR GELİŞTİRİRLERDİ? Türkiye´de özellikle siyasette, başkanlar,
makam sahipleri kendilerine bunları sormalıdırlar ! (2)
BENSİZ YÜRÜMEZ YERİNE;
BENSİZ, BİZSİZ HİÇ BİR ŞEY OLMAZ, ÜLKE BATAR, EKONOMİ İFLAS EDER,
DEVLET ÇÖKER…,
PARANOYASI HASTALIĞI YERİNE; BENİM YERİME, BİZİM YERİMİZE BAŞKASI
OLSAYDI YADA ONUN YERİNE BAŞKASI OLSAYDI NELER DAHA İYİ OLURDU, NELERİ DAHA
İYİ YAPABİLİRLERDİ KONUSU ÖNYARGISIZ TARTIŞILMASINDA YARAR VARDIR, (3)
ESKİLER KÖTÜLENMEDEN
EVVEL, ESKİDEN YAPILANLAR GELİŞİGÜZEL YARIM AKILLILAR TARAFINDAN
LANETLENMEDEN EVVEL, BEN YADA BİZLER O ZAMANLAR DA, O ZAMANLARIN KOŞULLARI ALTINDA O ZAMANLARIN
ALT YAPISI İLE NELER, NASIL YAPABİLİRDİK DİYE DE KENDİLERİNE SORMALARI
GEREKİR! (4) Bu ülkenin kurulmasında, gelişmesinde, çıkarlarının korunmasında emeği geçmiş komutanların, siyasilerin, bürokratların, sanayicilerin sanatkarların bugünün yarım akıllılar tarafından, pislikler diye kötülenmeğe çalışılması, yarım akıllıların kendi zavallılıklarının bir göstergesi olarak görülmelidir. |
348 |
İNSAN SEVGİSİ
OLMAYANLARIN, ALLAH SEVGİSİ HİÇ OLMAZ, TÜM İBADETLERİ DE NAFİLEDİR. Hayvan Sevgisi Olmayanlarda İnsan Sevgisi de yoktur.
Hayvanlara eziyet edenlerin duaları boşunadır! -
İyi bir Müslüman, Sağlıklı kişilikli
bir insan, bu ülkeye emeği geçmiş, yararlı hizmetlerde bulunmuş devlet
büyüklerine sevmese dahi saygı göstermelidir, gerektiğinde onlara sahip
çıkmalıdır. -
Özellikle ölmüş büyüklerimizin ardından
kötü konuşulmaması Kutsal Kitabımız “Kuranı Kerim´de” buyrulmaktadır. -
Allahın biz Türklere büyük bir nimeti olarak görülmesi gereken Atatürk’e dil
uzatanların bir daha düşünmeleri gerekiyor. -
Çocuklara, gençlere, büyüklere
ibadetten evvel, Arap Masallarından, Dini Hikayelerinden evvel bu vatana canları pahasına,
hayatları boyunca hizmetlerde bulunmuş insanlara ve kendi tarihlerine saygı
öğretilmelidir! -
Müslümanlık yararına, Arap masalları,
dini hikayeler, yobaz hurafeleri yerine, toplumsal
enerji ve zaman özellikle çocuklar ve gençlerin öğrenme ve geliştirme
potansiyeli kendilerine, çevrelerine, insanlığa faydalı amellere, yeniliklere
yönlendirilmelidirler. Bu olmadıkça İslam ülkeleri yokluk, yoksulluk ve kaos
içinde yaşayıp başkaları tarafından kullanılacaktırlar, sömürüleceklerdir ve
zamanla yok olup tarihten silineceklerdir, tıpkı Amerika’daki Avustralya’daki
medeniyetler, yerliler gibi! -
Türkiye´deki Milli eğitim politikası,
partiler üstü olarak belirlenmelidir. Siyasetin, hükümetlerin, bakanların, üç
beş bürokratın tekeline devredilmemelidir… -
Geleceğin demokratik
yönetimlerinde, hükümetlerin,
siyasilerin icraatları yasalarla
kontrol altına alınmalıdır. ALLAH ADINA KAPANILIP İBADET
EDİLİYOR, FAKAT NEDEN ALLAH ADINA DA
DAHA FAZLA ÖĞRENİLMİYOR, ÜRETİLMİYOR, GELİŞTİRİLMİYOR, ZENGİN OLUNMUYOR, ONUN
YERİNE MÜSLÜMANLARIN, İNANANLARIN KULLANILMASINA, SÖMÜRÜLMESİNE SEYİRCİ
KALINIYOR? |
349 |
BİR İNSANI
SEVİNDİREBİLMEK, EN GÜZEL MUTLULUKLARDAN ve SEVAPLARDAN BİRİDİR. -
İnsanlığa, topluma, çevrene,
karşındakine, yardıma muhtaçlara yararlı olamıyorsan, sevindiremiyorsan,
güçsüz isen; en azından insanlara, çevrene kötü olma, onlara zarar vermekten
kaçın! -
Başkalarının başarılarını zenginliğini,
sağlığını, mutluluğunu kıskanmak, sabote etmek yerine; onları örnek alarak,
kendine has başarıların için cesaretini, özgüvenini, motivasyonunu artırabilirsinin. |
350 |
Hacer Ana Girit Usulü Zeytinyağlı Yoğurtlu Oğlak Et
Yemeği |
351 |
Hacer Ana Girit Usulü Zeytinyağlı Keçi Peynirli Giritkabagi Yemeği |
352 |
Hacer Ana Girit Usulü Zeytinyağlı Yoğurtlu Patates
Yemeği |
353 |
Hacer Ana Girit Usulü Kuzu Etli Zeytinyağlı Arapsaçı Ot Yemeği,
Çorba Tarifleri |
354 |
Hacer Ana Girit Usulü Izvinye
Ot Yemek, Salata, Çorba Tarifleri |
355 |
|
356 |
12 EYLÜL 1980
ASKERİ DARBENİN VE HAYATTA KALAN KOMUTANLARIN, ÖZELLİKLE KENAN
EVREN ´İN 32 YIL SONRA YARGILANMASI … Su sıralar Türkiye nin gündemine getirilen emekli Genel Kurmay Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Kenan Evren´ in yargılanması
davasını burada farklı bir acıdan çok kısa değerlendirmek,
düşüncelerimi internet ortamında tartışmaya sunmak istiyorum. Konu hakkında
bilgi edinmek için internetten arama motorlarından 12 Eylül 1980 Öncesi
Türkiye´yi araştırabilirsiniz, farklı gazetelerin arşivlerinden de
yararlanabilirsiniz. Uzatmaya gerek kalmadan aşağıdaki sorularla konuya
girmek istiyorum: Sorular: 1.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de devlet
yönetimi, otoritesi, Hükümetin etkisi var mıydı? 2.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de
Demokrasi var mıydı? 3.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de hak,
hukuk - adalet, yargı, kısaca insan yasamına saygı, merhamet var mıydı? 4.
12 Eylül 1980 de Türkiye´de askeri
müdahale olmasaydi, daha da beklenilseydi nelere mal olurdu ve Türkiye
Cumhuriyet Devleti bugün nerede ve nasıl olurdu ? Daha iyimi daha kötümü? 5.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de
sokakta, işyerinde, çarsıda, kahvede, okullarda, üniversitelerde can mal
güvenliği, huzur var mıydı? 6.
12 Eylül 1980 öncesi
Türkiye´de kurtarılmış bölgeler ve bu bölgelerde devletin otoritesi var
mıydı? Olaysız, özellikler son zamanlarda ölümsüz, gaspsız bir gün var mıydı? 7.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de
ekonomi dibe vurup, 70 cente muhtaç hale gelmiş miydi? 8.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de TBMM
etkin ve yetkin miydi? 9.
12 Eylül 1980
öncesi Türkiye´de bölünmüş liseli ve
üniversiteli gençler birbirlerini öldürecek, sakat bırakacak kadar işkence
uyguluyorlar mıydı? 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kahvehaneler, evler,
işyerleri, okullar, yurtlar silahla taranıyor muydu? 10.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kamuoyu, ileri gelen
bürokratlar, siyasiler, öğretim üyelerin bazıları, belli sanayiciler, belli
köse yazarları hatta sade
vatandaş TSK´nin bir an evvel müdahale
etmesini istemiyorlar mıydı? , hatta TSK yi göreve çağıranlar var mıydı? 11.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de günün seçilmiş
siyasilerinden bazıları, hatta parti başkanları TSK´nin bir an evvel müdahale
etmesi beklentisine girmemişler miydi? 12.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de kör
anlamsız bir dövüşün, mücadelenin tuzağına düşürülmüş bir kaos ortamda
gerekli müdahaleyi yapmak için dışarıdan Silahlı güçleri davet etmemiz mi
gerekiyordu? 12 Eylül 1980 öncesi
Türkiye´de devletin ic ve dış güvenliği sağlaması TSK görevi değil miydi? 13.
12 Eylül 1980 öncesi Türkiye´de
siyasi, ekonomik, eğitim v.d. kaoslardan sorumlu o zamanın yöneticileri,
siyasetçileri değil midir. 12 Eylül 1980
öncesi Türkiye´de Siyasiler olası askeri darbeden uyarılmamış mıydı? 14.
12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri
darbede; görevlerini, çoğunluk halkın
bekletilirini o zamanın koşulları altında
en iyi şekilde yerine getirmeğe ülkenin huzur ve güvenliğini,
demokrasinin işlerliğini sağlamağa çalışan
komutanların bu gün yargılanması sizce doğru mudur? 15.
12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene
sonra yargılamadan evvel ve Askeri
darbeyi yapan Komutanları ve TSK´yi günümüzün Latin Amerika’daki,
Afrika’daki darbeci diktatörleri ile
karşılaştırmak insafsızlıktır. Her kurumda rastlanan, TSK icinde de gözlenen
ferdi bazi görevi suistimaller, hata ve ihmaller, kabahatler, sorumsuzlukar
bütün kuruma mal edilmemeliydi? 16.
12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri
darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel uzmanlara hazırlatılan 12 Eylül 1980
askeri darbe anayasasının hiç bir zorlama olmadan halkın %90 çoğunluğu
tarafından onaylandığı dikkate alınmalıydı, doğrumu yanlış mi? 12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene
sonra yargılamadan evvel , 12 Eylül askeri darbeye halkın katkısı, sevinci,
Ana ve babaların TSK olan hayır duaları, torunlara, çocuklara verilen Evren
isimleri, cadde ve okul isimleri hatırlanmalıdır değil mi? 17.
12 Eylül 1980
Türkiye´de askeri darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel bazı acı gerçekler
göz ardı edilmemelidir. Askeri darbe teşebbüsleri başarısız olduğu takdirde,
Türkiye gibi ülkeler batar, kendilerine kolay, kolay gelemezler. Bu nedenle
hedeflere ulaşmak için tavizler asla verilmez, çok katı ve sert
davranılır. Askeri darbeler dizi
filmleri gibi değildir. Doğru mu yanlış mı? 18.
12 Eylül 1980 Türkiye´de askeri
darbeyi 32 sene sonra yargılamadan evvel günümüzün bazı icraatların
yargılanması tartışılması sizce daha anlamlı olmaz mıydı? Örneğin; günümüzde
Askeri darbe paranoyası ile Ergenekon, Balyos, Andıc v.d. davalarla özellikle hükümet
yönetimi muhaliflerinin, şeriat düzenine, ve Türkiye toprakları üzerinde
Kürdistan eyalet devletinin kurulmasına karşın etkili olabileceklerin gelişi
güzel yıllarca tutuklanmaların
tartışılması sizce daha anlamlı değil midir? 19.
Hatta 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası askeri darbeyi Türkiye´de
yargılamadan evvel günümüzün icraatları değerlendirilsin, Devletin sözünün
geçmediği, kurtarılmış Kürdistan olarak tanımlanan ve Yurtdışına kabul
ettirilen Güneydoğu ve Başşehir
Diyarbakır´a bakılmalıdır? 20.
Türkiye de, 12 Eylül 1980 gibi askeri müdahalelerin tek sorumlusu vardır!
- devleti yönetmeğe kalkışan siyasilerdir, bürokratlardır. Esas sorumlusu ise
bunları seçen ve gelişmeleri onaylayan, gelişmelere seyirci kalan, tepkisiz
kalan halkın ta kendisidir. Suçu,
suçluları dışarıda değil kendi içimizde aramalıyız. 21.
12 Eylül 1980 askeri müdahaleyi,
müdahaleyi görevleri gereği üstlenen o zamanın TSK´nin kuvvet komutanlarından
bugün hayatta kalanları yargılamak sizce doğrumu? 22.
12 Eylül 1980 askeri müdahalenin hazırlattığı anayasa ile
bugün hazırlatılan yeni anayasa arasında fark sizce nedir ve yeni anayasa
çalışmaları bu haliyle doğrumudur, Yeni anayasa
hazırlamanın esas amacı gerekçesi sizce nedir? Dine dayalı, teokratik bir
cumhuriyet devletin kurulmasını ve Tarihte Türkiye toprakları üzerinde hiç
var olmayan bir Kürdistan devletinin kurulmasını sağlamak
midir? Soru sormaya sizler de devam edebilirsiniz. Askeri müdahalelerin,
darbelerin bilimsel olarak sorgulanması ülke için bir kazanımdır. Türkiye de ki
askeri müdahaleleri günümüzün hükümet ve tarikat -hareket güdümlü hukuk
sistemi yargılayamaz. Sadece TSK´dan öç alma ve TSK
zayıflatma peşindedirler. Tabi bu benim bir vatandaş olarak kişisel tarafsız,
korkusuz, düşünce ve değerlendirmelerimdir. Soruları yazımı saçma sapan da
bulabilirsiniz! Saçma sapan sorulardan da bazı gerçeklere de varılabileceği
unutulmamalıdır. … …………………….. ·
KİŞİLİK,
TEKNOLOJİK, KÜLTÜREL, EĞİTİM
GELİŞMİŞLİĞİ SEKTEYE UĞRAMIŞ İNSANLARDA, TOPLUMLARDA KARAKTERİSTİK
OLAN BİR FENOMEN ; “ KİŞİSEL ÇIKARLAR BEKLENTİSİ İLE GÜÇLÜYE KÖRÜ KÖRÜNE
BAĞLILIKTIR, GÜCLÜYÜ TÜRKİYE SENLE
GURUR DUYUYOR DEYİP HAVALANDIRMAKTIR, İLAHLAŞTIRMAKTIR, TAPINILAN O GÜCLÜ HELE TÖKEZLENİP BİR
DÜŞSÜN Kİ, TEPYEKÜN NE LANETLENİLİR VE
UNUTULUR ”. TÜRKİYE’DE VE GELİŞMEKTE
OLAN ÜLKELERDE BİR ÇOK AZI VUKUATLAR, OLUMSUZ
OLAYLAR, GELİŞMELER VE KARARSIZLIK BU ŞEKİLDE AÇIKLANABİLİR! ·
DEMOKRASİ;
ÖZVERİ, BİLGİ, İLGİ, SORUMLULUK, SAHİPLENME İSTER. YANİ; DEMOKRASİ ÜLKEDE ÇOĞUNLUK HALK TARAFINDAN HAK EDİLMEK VE FIRSAT ESİTLİGİNİN
GÖZETİLMESİNİ İSTER. Bırakın ülkenin
başkentini veya hangi yüzyılda yaşadığımızı bilmemesi, daha hangi senede,
2012´de yaşadığını bilmeyen halkın çoğunluğu olan ülkelerde Demokrasiden
bahsedilemez! İnsanoğlu; öğretmediler,
göstermediler yerine neden kendim öğrenemedim, göremedim, kendimi
geliştiremedim diye kendine
sormalıdır. Sorulara önyargısız, tarafsız, korkusuz, ona buna diyet borcu olmadan
cevaplar verin ! Cevap anahtarı ve yorumlar daha sonraki makalede yer alacaktır, Makalenin devamı için tıklayın |
357 |
İSLAM ÜLKELERİNİ
SÖMÜRENLERİN, BASTA İNGİLİZLER OLMAK ÜZERE BATILILARIN GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ
GÜNÜMÜZDE KULLANDIKLARI BAŞLICA YÖNTEMLER İslam Ülkelerini
sömürenlerin, basta İngilizler olmak üzere Batılıların geçmişte olduğu gibi
günümüzde kullandıkları başlıca yöntemler: 1.
Yozlaştırılmış dini inançları ve yobazları kullanmaktır. Burada en önemli
silah dindir, inançların dini duyguları yönlendirilerek toplumlar, ülkeler
kendi menfaatleri doğrultusunda kullanılıyor, zenginlikler sömürülüyor. 2.
Halkın Müslümanların
birlikteliğini azınlıkları kullanarak sabote etmektir. 3.
Müslüman devletleri her yönüyle borçlandırmak, kendilerine muhtaç ettirmektir,
4.
Geliştirdikleri Teknolojilerini özellikle üstün silah gücünü kullanarak
her yönüyle çökertmektir. 5.
Kendileri ile uyum içinde çalışabilecek, sorun çıkarmayacak Müslümanları,
azınlıkları eğiterek, zenginleştirerek devlet yönetiminde yuvalanmalarını sağlamaktır… Müslüman ülkelerin bunların şerlerine
karşın mücadele gücü, ancak kendilerinin geliştireceği nükleer, laser
silahları ile mümkün olacaktır. |
358 |
|
359 |
|
360 |
Hacerana Girit Usulu Zeytinayagli Anisli Kuru
fasulye 21.4.2012 |
361 |
|
362 |
Hacer Ana Girit Usulu Naneli
Lor Boregı, Kahvaltılık 28.4.2012 |
363 |
|
364 |
Hacer Ana Girit Usulu Oglak Etli Enginar Sulu Yemegı 28.4.2012 |
365 |
|
366 |
Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli
Enginarli Bakla Yemegi |
367 |
Günümüzdeki ARGE ve Milli Eğitim Türkiye’yi güvenli, huzurlu ve refah
düzeyi yüksek geleceğe taşıyacak nitelik ve nicelikte değildir! Devlet
teşvikli bir çok ARGE çalışmaları şekilcilikten öte değildir. Ülkenin
kalkınmasında katkı payı yok denecek kadar azdır. Okullarımızdan ise
ezberciliğe, şekilciliğe, kolaycılığa, ve
kayırmacılığa dayalı testvari eğitim öğretim
sistemiyle çoğunlukla diplomalı kara cahiller, müşküller, problemliler,
kontrolsüzler, mesleki acizler, hindikafalılar,
statükocular yetiştirilmektedir. |
368 |
Türkiye Mirasbuldular
Gibi Sat Ve Ye Beynikör
Zihniyeti İle Yönetildiği Görüsündeyim, Yabancılara Taşınmaz
Gayri Menkul ( Toprak, Bina, Maden Ocakları, Arsa V.B.) Satışına İzin Veren Yasa
Düzenlemesini Ülke Çıkarlarına Ters Düşmektedir. Ülkenin
değerli Fabrikaları, bankaları,
kurumları, otelleri, tatil
köyleri, koyları, madenleri, birçok
işyerleri v.d. çoğunlukla yabancılara
satılmıştır, kiralanmıştır. Satacak ne mi kalmıştır! Sıra, ülkenin kutsal topraklarının
yabancılara satılma aşamasına gelinmiştir. Devleti yönetenler ve bazılarımız
özellikle belli şirket sahipleri özellikle mütahitler,
emlakçılar, haraççılar ; bu üzücü olayı büyük bir
marifetmiş gibi kamuoyuna sunuyorlar, savunuyorlar. Türkiye kaosa ve iflasa
sürüklenerek Lübnan, Yugoslavya, Irak gibi bir sona dönüşmesi an
meselesidir. (Bu görüşlerimde yanılmamı ve saçmaladığımı
diliyorum! Daha evvelki bir çok öngörülerim
gerçekleşmesi ile daha da endişelendiriyor.) |
369 |
PKK´nin Türkiye’den Ayrılıp Federatif
Veya Bağımsız Ayrı Bir Devlet Kurmalarına Hiç De Gerek Yoktur; Oldu Olacak, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Adini,
Kürdistan Olarak Değiştirsinler ! Türkiye´yi Doğusundan Batısına, ta Ayvalığa
kadar, Doğusundan Güneyine ve Kuzeyine kadar yayılarak işgal etmişlerdir,
yerleşmişlerdir. Neredeyse bütün
devlet kurumlarına sızıp istedikleri kararları, izinleri alıyorlar. Bir çok iş yerleri, ticaret ellerinde, Uyuşturucudan tutun
ta kadın ticaretine her türlü yasa dışı sektör onların kontrolünde. Haraç kesen azılı mafya babalarından tutun
mahalle kabadayıları da onlardandır.
Sayısız apartmanların, hanların, villaların, rezidansların, gazinoların tapuları onların
ellerinde. Yüzlerce binlerce dönümlük
çiftliklerin, arazilerin, toprakların,
kıyıların, koyların v.d. onların
egemenliğinde, Neredeyse devletin
bütün ihalelerinde onlar var ve kendi adamları çalıştırılıyor, … Kendilerinden olmayanları düşman belleyip kazıklıyorlar,
zehirliyorlar. Kendilerine yan bakanlara saldırıp ölesiye dövüyorlar, bıçaklayıp hastanelik ediyorlar. Kendilerinden olmayanların mallarını mülklerini, paralarını tefecik
yöntemiyle; (sahte dostluklarla güven kazanıyorlar, daha sonrada ağır
borçlandırıp) alıyorlar, satıp paraya çeviriyorlar. Özellikle Bati da, kıyı
bölgelerinde, İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Bursa, Adana, Mersin gibi
büyük şehirlerde, Ayvalık gibi kıyı yörelerde kendilerinden olmayan gençleri
kandırıp, tuzağa düşürüp uyuşturucu ile zehirliyorlar, daha sonra fahişeliğe ibnelige,
hırsızlığa, sürüklüyorlar. Uyuşturucu
kuryeliğine, onlar adına zehir
satan para getiren motor olarak kullanıyorlar. Uyuşturucuyu ta ilkokullara
kadar soktular! Geldikleri her yerleşim biriminde çok hızlı bir şekilde
çoğalıp yerlileri kaçırtıyorlar, kendi mahallerini kurup gettolaşıyorlar. Her
yeri çok ucuza satın alıyorlar, yerli halkı mıntıkalarından kovuyorlar. … Ülkenin haracını onlar kesiyor. destekledikleri PKK terörü ile ülke
ekonomisine çok ağır darbeler veriyorlar. Ne hikmetse
kendilerinden başka, devlet dahi herkes hep suçlu. Mazlumu özellikle
dışarılarda çok güzel oynuyorlar. Çalışmayı pek sevmezler, bırakın vergi
ödemeyi, elektrik, su gibi bir çok hizmetin parasını
ödemeden kacak kullanıp aşırı israf ediyorlar. (Örneğin Van´da bir kaç
apartman sahibi olanlar dahi devlete vergi ödemekten kaçınıyorlar.) Sanki her
kez onlar için çalışmalı ve onlara haraç ödemeliler. Canları estiğinde bir araya gelip etrafa saldırıp ateşe
verip terör, korku saçıyorlar. Hiç yerine gariban genç ihtiyar demeden insanları
yakacak, kesecek kadar canileşiyorlar. Kendileri hep mazlum ve masum,
kendilerinden olmayanları ise özellikle devleti hep suçlu görerek nefret
ederler. Her fırsatta devleti,
hükümeti, Türkiye´yi kötüleyerek, yok
etmeğe, batırmağa çalışırlar. Türkiye battığında onlarda yok olup
gideceklerinden haberleri yoktur. Ta Osmanlılar zamanından beri, Söylenilenlerin tam aksine,
Türkiye kurtuluş mücadelesinde dahi Batılılar tarafından yönlendirilip
Türkiye aleyhine kullanılmışlardır. Türkiye´ye çok büyük zararlar vermeğe
halen devam ediyorlar. Bugün bile
sözlerinin geçtiği bütün devletler, ülkeler örneğin, Iran, Suriye,
kaos ve kargaşa içerisindedirler. Iranı ve Türkiye´yi de kaosa sürükleyip
Türkiye, Iran, İran, Suriye Toprakları üzerinde Büyük Kürdistan
hayalindedirler. Bu hayal Batıların enerji ve hammadde çıkarları gereğince de
pompalanıyor. ….. Bu olanaklar,
nimetler bırakılıp Türkiye’den gidilir mi? Kuzey Irak Türkiye katılıp Türkiye Cumhuriyeti yerine Büyük
Kürdistan Devletini ilan etsinler diye yazamayacağım! Nedeni Batılılar Enerji
ve hammadde ve nakit para rezervlerin bulunduğu bölgelerde kendilerinden
olmayan, Hıristiyan dışı güçlü bir devlete asla tahammül etmezler. Ve
Batılılar; kendi çıkarlarından asla taviz vermezler, Onlar için Post modern
sömürücüler için İnsan hakları,
Demokrasi, hak-hukuk, merhamet, onur, insanlık v.d.
bir bahane! . kendi çıkar bölgelerinde büyük ve
güçlü bir devleti, ülkeyi mutlaka ne yapıp edip bölerler ve parçalayıp
dağıtırlar, güçsüz ve kendilerine muhtaç hale getirirler. ….. Kısaca, Türkiye bir bütündür, Bir bütün olarak kalması herkesimin hayati çıkarlarındadır. Bazı düşünce, görüş,
gözlemler, fikirler çekinilmeden kamuoyunda tartışmaya sunulmalıdır. Ancak bu
suretle birbirimizden öğrenir, birbirimizi tanır, yanlışlarımızı görür, daha
sağlıklı, yararlı yeni fikirler, ameller ortaya çıkar. YAZIMIN
AMACI KİŞİ VE KİŞİLERE HAKARET, SAYGISIZLIK ETME YADA AKIL VERME DEĞİLDİR, HADDİM DE DEĞİLDİR. BU ÜLKEDE
YASAYAN VE İYİ KÖTÜ OLAYLARDAN ETKİLENEN BİRİ OLARAK YAZILARIMI TARTIŞMAĞA
SUNMAK İSTİYORUM. TÜRKİYE GÜÇLÜ, ZENGİNE, HUZURLU, GÜVENLİ İSE BU ÜLKE
VATANDAŞLARI OLARAK, TÜRK, KÜRT, ERMENİ, RUM, SÜRYANİ, ARAP, BOŞNAK BİZLERDE
GÜÇLÜ, ZENGİN, HUZURLU VE GÜVENLİ OLURUZ. SAĞLIKLI, HUZURLU, ZENGİN BARIŞ
ORTAMINI SAĞLAMAK HEPİMİZİN GÖREVİ VE KATKISI OLMALIDIR. 21 YÜZYILDA FAŞİST,
NAZİ TİPİ KAFATASÇI MİLLİYETÇİLİĞE, ULUSALCILIĞA YADA DİNİ YOBAZLIĞA DAYANAN
ŞERİATÇILIĞA VE VAHŞİ KAPİTALİZMİN
GÜLCÜNÜN SÖMÜRMESİ, KULLANMASI SİSTEMİNE YER YOKTUR. 21 YÜZYILDA İNSANCA YASAMA VE KAYNAŞMA DEĞERİ
ÖNCELİKLİDİR, ÜLKE SINIRLARININ KALDIRILDIĞI GLOBALİTET YANİ DÜNYA
VATANDAŞLIĞI SÖZ KONUSUDUR. DÜNYANIN SAHİPLERİ ÜZERİNDE YAŞAYANLARIN
BULUNANLARINDIR. DÜNYA İNSANI DÜNYANIN HER BİR YERİNDE BELLİ KURALLAR
ÇERÇEVESİNDE YAŞAMA VE DÜNYA NİMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI VARDIR. Birleşmiş Milletlerin
21 Yüzyılda insanlık yaşamı değerinde daha etkileyici rolleri üstlenmesi
kaçınılmaz olacaktır. Birlemiş Milletlerin tabi ilk yapması gerekenlerin
başında güçlü devletlerin Birleşmiş Devletleri üzerindeki hegemonyasını
ayrıcalığın ortadan kaldırılması
olacaktır. Hayal değil, insanlığın geleceği için gerekmektedir. İNSANLIĞIN
İYİ GELECEĞİ İÇİN DE AMANSIZ SİLAHLANMA YARIŞI KADAR, CEVRE KİRLİLİĞİ KADAR,
DÜNYA NÜFUS ARTIŞI KONTROL ALTINA ALINMALIDIR. |
370 |
Türkiye, üretici idareli tutumlu
olmaktan ziyade, çok israflı, ürettiğinden çok fazla harcayıp borca batan bir tüketici devlet konumundadır. Türkiye´de üretim
artırılarak sanayileşmesi gerektirirken, Tüketmeye dayalı büyük alışverişi merkezleri
açılması garipsenecek bir gelişmedir. Halkın alışveriş etmesi para
harcaması için bir şeyler üretim
satması lazımken, birbirlerini
kazıklayarak, devleti dolandırarak borçlanarak, elde avuçta ne varsa satarak,
dilenerek tüketime dayalı bir yasam tarzı tercih ediliyor. |
Türkiye´de Hak Hukuk
Adalet; Eskidende Dünde Yoktu, Bugünde Yoktur! Basit bir örnek,
Ayvalık Cunda´da 80 yıllık tapulu ve her sene vergileri de aksaksız
alınan baba yadigarı yerimiz Ayvalık Belediyesi tarafından
keyiflerince uzun yıllardır işgal edilmiştir. Süregelen bu hukuksuzluğa
karşın yasal yollardan çare arama dahi
bulunmuyor. (“Devletin kurumları her zaman haklidir, Kurumların saygınlığı nedeniyle vatandaşlara
karşın hakli bulunmalıdır” Diktatörlüklere has
yargı sistemi hala devam ediyor. Türkiye bu zihniyetle Avrupa İnsan hakları
mahkemesinde davaları kaybedip, milyonlarca para ödemeğe mahkum
ediliyor. Bizlerin de son umudu davayı insan hakları mahkemesine taşımak, ve kayıp yılların hesabini
sormaktır! Eskiden idari mahkemeden sonra hemen insan hakları mahkemesine
başvuruluyordu, simdi yeni yasa düzenlemeleri direkt başvurmayı engellenerek,
davanın süresi uzatılarak dava seyri hükümet ve kurumsal çıkarlara göre
değiştirilmeğe çalışılıyor! Bence bu düzenlemeden evvel hakimlerin hatalı
kararları ve kurumların keyfi tutumları nedeniyle oluşan zararın bizzat
kendileri tarafından karşılanmasını sağlayan yasa çıkarılması çok daha
isabetli olurdu! ) Diğer taraftan bakıyorsunuz
sonradan dışarıdan gelenler
adamını bulup yedirip, içtirip, yada tehdit edip istediklerini
yapıyorlar, imar, yapı inşaat izni,
her türlü ruhsatı izni alıyorlar, istedikleri
şekilde imar değişikliklerini Belediyeden geçirtiyorlar. Sen normal vatandaş
olarak yasal yollardan hakkını dahi alamıyorsun. Yasal yollardan hakini
arıyorsun diye yıllarca mahkemelere süründürülüyorsun, bir nevi yasal
yollardan hak aradın diye cezalandırılıyorsun, hatta belediye çalışanları
tarafından da alay konusu ediliyorsun… O kadar ki, Koskoca Ayvalık Belediye
Başkanlığı kendisine karşın Balıkesir İdare mahkemesine açtığım davaya karşın
cevap vermeyi bile gereksiz buluyor. iki yil beklemeden sonra ne İdare mahkemesinden çıkan sonuç
ise daha üzücü, vahim! İdare mahkeme ile Ayvalık Belediyesi arasında sanki
karşılıklı bir dövüş izlemini veren bir karar. Dava dosyalarını internetten aşağıdaki linklerden sizlerde
indirip inceleyebilirsiniz. http://www.dr-huso.com/makale/makale219.htm Ayvalık Belediyesi – İdari Mahkeme, taslak
dilekçeler, h. özden Sonrada Devleti
yönetmeğe kalkışanlar demokrasiden insan haklarından, hak hukuktan, Allahtan palavraliyorlar. |
|
371 |
Hacer Ana Girit Usulu
Balli Dogal Gül Receli |
372 |
Hacer Ana Girit Usulu
Balli Cilek-Karadut-Gül Receli |
373 |
Hacer Ana Girit Usulu
Balli Karadut-Gül Receli |
373 |
Hacer Ana Girit Usulu
Pida, (Köfetli, Keci peynirli, Yumurtali,..) |
374 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinyagli Karniyarik |
375 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinyagli Kurabiyeler |
376 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinyagli Rezene-Ispanak- Enginar Böregi |
376 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinyagli Pazi, Asma Sarmali Dolma |
377 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinayagli Bol Taze Naneli Ic
Bakla Yemegi |
378 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinyagli Taze Bakla ve Enginar Karisimli Pirinc Pilavi |
379 |
Hacer Ana Girit Usulu
Zeytinyagli Anisli Taze
Bakla Sulu Yemegi |
380 |
Türkiye Gerçek Demokratikleşmeye,
Kalkınma ve Gelişmeye kaliteli siyasilerle ve bürokratlarla erişilebilir! Kaliteli, eğitimli, kişilikli
siyasilerin, milletvekillerin, bürokratların, yöneticilerin seçimleri ile ilgili
yasa ve yönetmeliklerin düzenlenmesi ile başlamalıdır. Bence Yeni anayasa ve
başkanlık çalışmaları yerine bu gibi konular gündeme getirilip
tartışılmalıdır. Türkiye devlet kurumlarında gözlenen keyfilik, korupsiyon, yolsuzluklar, torpilleşme,
ahbap -çavuş iliksileri, şimdiye kadar yaşanan ve
bundan sonrada yaşanacak birçok olumsuzlukların, geri kalmışlılığın,
huzursuzluğun, yokluk ve yoksulluğun, askeri darbelerin, ekonomik ve siyasi
krizlerin ana nedenleri olduğunu birçoğumuz biliyordur. Buna rağmen
gerekenler yapılamıyorsa, en azından seçimlerde ve halk oylamalarında yerinde
oy kullanılmıyorsa ulus olarak geri zekâlılar olarak kullanılmağa, kakılmağa,
sömürülmeğe yok olmağa da mahkûmuzdur. |
381 |
ACIMA, GÜN GELİR ACINIRSIN! YADA, SENİ YOK ETMEK İSTEYENİ
GÜCÜN VE CESARETİN YETİYORSA İLK FIRSATTA TAMAMEN YOK ET, YADA ZAMAN GELİR YOK OLURSUN. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yönetimini,
demokratik düzeni yıkmaya kalkışacak siyasilerden ve yalakalarindan
zamanında gerekli müdahale ve hesap soramayan sorumlular bu gün Demokratik
düzeni yıkmak, darbe hazırlamak terörist örgüt kurma ve üye olma suçları ile
tutuklanarak cezalandırılıyor. Ülkeyi
çıkmaza kaosa sürükleyenler
el üstünde bulunduruluyor. V Bu
olumsuz kara gelişmelere çaresiz
seyirci kalmak en üzücüdür. Siyasetteki ana ve yan muhalefetlerin
devlet yönetiminde söz sahibi olan ve olması gereken kurumların zayıflığı,
acizliği, korkaklığı bu gelişmelere yol acıyordur. Muhalefet, herkes tarafından bilinen
olumsuzlukları, yolsuzlukları, koruplari, tehlikeleri
halka kamuoyuna televizyonlardan açıklayarak şikayete
bulunarak acizliğini ortaya koymak olmamalıdır. Hükümet kadar muhalefetin de
icraatı, yaptırım gücü, direnci, cesareti, mücadelesi burada önemlidir.
Muhalefet hükümeti, devletin kurumlarını, belli kişileri halka şikayet etmeden evvel, şikayete neden olan eylemlere
karşıt eylemlerle yanıt vermek cesaretini, gücünü kendinde bulmalıdır. Bu
açıdan bakıldığında Türkiye de bir çok
olumsuzlukların, gelecek kaygıların ortaya çıkmasında hükümet icraatı, fiilleri
kadar muhalefetin de kötü eylemsiz, sönük, korkak, pısırık icraatlarında
katkısı vardır. …. Muhalefet pasif, korkak eylemsiz
olmamalıdır. Kanunlar çerçevesinde gerekenler yapılmalıdır. Karşı taraf
yasaların demokrasinin açıklarını kullanarak devletin kurumlarını, yargıyı,
güvenlik güçlerini, istihbaratı ele geçirip, istediği şekilde kararlara
müdahale edebilecek güce ulaşmasına müsaade edilmemeliydi. Mecliste karşı
tarafın her istediği demokrasi maskesi altında yasalaşıyor, muhalefetin sesi
yok ediliyorsa, o zaman muhalefet mecliste daha farklı şekilde karşın tarafın
anlayacağı dille, eylemlerle hareket etmesi, gerektiğinde eylemleri sokağa
taşırması, halkı kazanması gerekiyordur.Halkı
kazanmak içinde güven ve saygınlık umut gereklidir! Demokrasilerde demokratik yaslara uyma
zorunluluğu vardır, yasaları kendi çıkarlarınıza, kötü emellerinize,
hayallerinize göre demokratik düzen perdesi altında düzenleyip uygulama imkanı yaratılmamalıdır. (devleti yönetenlerin ve devlet
yönetiminde söz sahibi olanların bir çoğunda
devlete, halka en iyi hizmet aşkı ön plana çıktığı görüsünü paylaşıyorum. Bu
amaçla da beşeri görüşleri, bilgileri, tecrübeleri doğrultusunda çalıştıkları düşünenlerdenim.
Bazı kararlarda onların iyi niyetlerinin suiistimal edildiği kanaatindeyim.
Bazı konularda çok daha farklı düşünen,
iyi niyetleri suiistimal edebilecek iç ve dış destekli radikal
kesimlerin, ser güçlerin bulunduğu da
bir gerçektir...) (Tekrar tekrar hatırlatmakta yarar
vardır; sadece Almanya´yi ve komşularını değil bütün
Dünya devletlerini, İnsanlarını olumsuz etkileyen Hitler Diktatör tek adam Nazi
Despot rejimi Askeri darbe ile değil,
demokrasinin içinden meclisten çıktığı unutulmamalıdır. Demokrasi; her türlü kötülüklere de
uyarlanabilen bir devlet yönetimi olduğu da unutulmamalıdır. Ve demokrasi
gelişmişlik düzeyi yüksek, ekonomik sorunların büyük kimsini
aşmış, bilgi, kültürel ve teknolojik gelişme düzeyi yüksek halklarda,
milletlerde aksaksız uygulanabilen bir
devlet yönetim sistemidir. Örneğin,
Almanya’daki demokratik devlet yönetimini bırakın Mısır`da
Türkiye´de dahi aksaksız uygulayamazsınız. Devleti yönetimi sistemlerinizde
ortaya çıkan problemlerin çözümünde mutlaka çevresel etkenler, ortam sinir koşulları ve bazı varsayımlar dikkate
alınarak uygun alternatif çözümler üretebilir ve güvenle uygulayabilirsiniz. |
382 |
Hacer Ana Girit Usulu dogal
aromali, taze meyve, cicek nektarlari |
383 |
Hacer Ana Girit Usulu Keci Peynirli,
Cevizli Sulu Zeytinyagli Kabak Yemegi |
384 |
Hacer Ana Girit Usulu Kuzu
Etli Firinda Zeytinyagli Patetes Yemegi |
385 |
TÜRKİYEDE DÜRÜST VE ALİN TERİ İLE CALİSAN INSANLARIN, İSCİ VE MEMURLARIN GEREKLİ ÜCRET İYİLESTİRMELERİNE KAYNAK YOK! ADİL OLMAYAN, FIRSAT EŞİTLİĞİNİN SAĞLANAMADIĞI, BİRİ
CALAR YER, DİGERİ ÇALIŞIR BAKAR, AC
YATAR YÖNETİMLİ ÜLKELER GELİŞEMEZ, ZENGİNLESEMEZ, ZAMANLA BORÇLANIP SATARAK
ÇÖKERLER BİTERLER.
Denilirken, daha fazlasını verdiğimizde ise ülke ekonomisi çöker tehditleri baslarken, Yunanistan gibi iflas ederiz diye gözdağı verilirken, ayni devletin ve ayni siyasilerin devletin parasını kendilerine ve yandaşlarına, partizanlarına bol kepçeden dağıtmasını biliyorlar ve islerine geldiğinde de devletin kaynak sorunu kendileri ve partizanları için bulunmuyor! Çalışan memur ve işçilere gelince kaynak yok, imkanlar kısıtlı; belli bir kesim için ise her şey bol, her şey iyi, ülke ekonomisi çok iyi, …. TÜRKİYE’ DEKİ GELİR
ARTIŞI NORMAL VATANDAŞA, DOLAYLI YOLLARDAN DAHİ, HİÇ YANSIMIYOR. VATANDAŞ
ARTAN PAHALLILIK VE VERGİ HARÇLARLA, HARAÇLARLA DAHA DA YOKSULLAŞIYOR. Bu ülkede yasayan biri olarak bunu
hissedenlerden biriyim. Doçent statüsünde aldığım aylıkla ayin sonunu
getiremiyorum. Her gecen yıl daha
sıkıntılı, Devletin her yıl verdiği zamlar, kira yükselişine, yakıt
artışlarına, artan gıda masraflarını dahi karşılamıyor. Bu nedenle devlet
maaşlı dürüst çalışanlar torpilsiz memurlar için yasam her gecen yil daha da
vahimleşiyor. Isciler, özellikle
sesleri cikmayan, yanki bulmayan köylüler, ziraat ameleleri (bir nevi
Türkiye´deki köleler) icin yasam
cekilmez hale dönüsüyor. …. Kamuoyuna mal olmuş haberlerden bir iki örnek; 24/12/2011 Kıyak emeklilik için haydi eller havaya
Vekiller son dakika önergesiyle önceki gece yarısı emekli maaşlarını
düzenleyen yasayı değiştirdiler ve maaşlarını 8050 liraya çıkardılar Vekiller Kıyak Emeklilikte %100 ZAM
Anlaştı: 8bin lira, 2 yılda Emeklilik. Halka %2 zam 17 Aralık 2011 Vekil danışmanı maaşına yüzde 170 zam AKP
ADALETİ, Adaletsiz Parti Yeni bir düzenlemeyle milletvekili danışmanının
maaşı 2000 TL'den 5400 TL'ye çıkarıldı. Başbakan Yardımcısı Babacan’ın kayınçosu, Başbakanlık Tanıtım
Ajansı’nın Dubai Temsilcisi oldu. Kayınçoya 28 bin dolar maaş bağlandı. Bu İnsanlar, ülkemize hangi isler ,hangi katkılar, kazançlar ve
görevler için bu kadar parayı alıyorlar ve nasıl seçiliyorlar? Bu görevler için her kese fırsat eşitliği tanınıyor mu? Görevlendirme
atamalar hangi kriterlere göre yapılıyor, kimler nasıl değerlendiriyor ve
seçiyorlar? Özel sektörde bu sorulara kimsenin diyeceği yoktur, fakat demokratik
sosyal devlet yönetimlerinde her
vatandaşın bu sorulara diyeceği ve cevap isteme hakki vardır. Arama motorlarından Türkiye´deki yolsuzluk, zamlı maaşları ve
Üniversitede çalışan bizlerin maaş ve ücretlerini diğerleri ile kıyaslamak
için internetten indirip
değerlendirmeyin, ben gibi moraliniz bozulur, … |
386 |
Türkiye göründüğünden daha zengindir, güçlüdür ve hızlı
gelişme potansiyeline sahiptir. En Büyük engelleri; dindir, bölgesindeki çıkar guruplarıdır,
koskoca Osmanlı İmparatorluğu batıran da bunlardır. |
387 |
|
388 |
TIP
DOKTORLARINA, HEKİMLERE SON ZAMANLARDA ARTAN ŞİDDET OLAYLARINDA DOKTORLARIN,
HEKİMLERİN, HASTANE
YÖNETİMLERİN VE TİP ÖĞRENCİLERİNE VERİLEN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN HİÇ Mİ HİÇ
SUCU, ETKİSİ, KATKISI YOK! Tıp doktorlarına, hekimlere son zamanlarda
artan şiddet olaylarında doktorların, hekimlerin, hastane yönetimlerin ve tıp
öğrencilerine verilen eğitim ve öğretimin hiç mi hiç sucu, etkisi, katkısı
yok! Örnek; - Diş kanal tedavisi için
bir hastaneye gittim, koskoca prof unvanlı diş
hekimi kanalı bulamayıp, açamayıp, dişimi oydukça oydu, büyük bir delik
açarak yandan diş etimi zedeleyerek çıktı. Daha sonra diş kanalın taşlaşmış
açılmıyor deyip berbat ettiği dişimin hemen alelacele çekilmesini istedi.
Çektirmedim! Ertesi gün tanıdık birinin önerisi ile özele, bir dişçiye
gittim. Özel diş hekimi dişimin berbat edildiğini söyleyerek çok kısa sürede
diş kanalını açtı ve gereken tedaviye devam etti... – Yine bir hastanede dişime kaliteli implant diye adi implantı yüksek fiyata taktıklarını çok sonradan başka
bir dişçide büyütülmüş ağız diş filmi üzerinden gösterilerek öğreniyorum. (Implant takacaklara önerim, mutlaka takılan yani kullanılan implantlar ile ilgili yazılı imzalı kaseli
belge, sertifika
istesinler, aslında diş hekimlerin böyle bir belgeyi hasta
istemeden vermeleri şart koşulmalıdır) - bir hastanede kapalı ameliyatla, laparakospi
yöntemi ile böbrek taşların temizlendi
denilip, taburcu edildim, 3-4 ay sonra taşların yarısı olduğu yerde durduğu tespit
edildi. Herhalde öğrencilere ameliyat yaptırılmış veya yoğun ameliyatlar
nedeniyle ameliyat baştan savma yapılmıştır Kimi kime şikayet
edeceksin ki, (yapılan masraflar, çekilen
acıların hesabını veren yok. Önerim hastaneden taburcu olmadan veya taburcu
olduktan sonra hiç vakit kaybetmeden mutlaka ayni hafta içinde diğer bir
yerde mutlaka böbreklerin ultrasonu gerekirse böbrek filmi çektirilsin ) - Bir hastanede parasız
film için 4-6 ay sonraya gel diyorlar, paralı film için yada
torpilli isen, hemen ayni güne film çekimi veriliyor. - Bir devlet
hastanesinde sıra numarası alıp bekleme koridorunda sıranın size gelmesini
saatlerce bekliyorsunuz, siz sırada beklerken özel yada torpilli hastalar
içeri girip çıkıyorlar, hatta bazıları kapıda karşılanıp kapıda
uğurlanıyorlar - Paran, torpilin, tanıdığın varsa hastanelerde doktorlar
tarafından insan gibi bakılıyorsun, paran yoksa ve torpilsiz isen hayvan gibi
kakılıyorsun - Haksızlığa, çağdışı uygulamalara karşı çıktığında yada yüksek
sesle söylendiğinde, hemen güvenliği
çağırıyorlar, güvenlikten cesaret edip üzerinize de yürüyenler çıkıyor, kalabalığın içinde bağırıp hakaret
ediyorlar... Bunlar da hastanelerimizin,
doktorlarımızın diğer bir gerçek yüzü. Hastanelere bilhassa bekleme
salonlarında, ameliyathanelerde polis karakollarında olduğu gibi 24 saat
aktif olan kaliteli çekim yapan video kamaraları konulmalıdır, yapılanlar
görüntülerden takip edilmelidir, özellikle hastane yönetimleri bu
görüntülerden olup bitenleri çok daha iyi kontrol etme imkânını bulabilirler.
Bu konular da konuşulsun, örtbas
edilmesin! |
389 |
TÜRKİYE´DE YÜKSEK ÖGRETİM ÖRGENCİLERİNİN DERSLERE
DEVAMSİZLİK, VAKTİNDE GIRMEME VE DERSLERE HAZIRLIKSIZ KEYİFLERİNE GÖRE KATILMA
ALİSKANLİGİ ! |
390 |
21. YÜZYILDA DEMOKRASİ
DEVLET YÖNETİMLERİNDE, VATANİN ÇIKARLARINDAN ASLA TAVİZ VERİLMEMELİDİR. DEVLET VARSA VATAN
VARDIR, VATAN VARSA İNSAN, İNSAN GİBİ VARDIR. TÜRKİYE TAVİZLERLE
PARÇALANIP YOK OLMA AŞAMASINA GETİRİLMİŞTİR, ÖRNEK Mİ;
DİYARBAKIR´DA, NEREDEYSE BÜTÜN DOĞUDA
DEVLET OTORİTESİ YOKTUR, BURADA
PKK SÖZ SAHİBİDİR.. Demokrasi
devlet yönetimlerinde, Ülkenin huzur güvenliği. Refahı, Sağlıklı gelişmesi için
ülkenin ve devletin kısaca vatanin çıkarları önceciliklidir,
bu çıkarlardan asla taviz verilmemelidir. Bir kez verildiğinde arkası siz yok
oluncaya kadar kesilmez. Devlet varsa Vatan
vardır; Vatan varsa birey, toplum, halk, ulus, bayrak vardır. Günümüz Türk
Siyasetçilerin, özellikle Ekran siyaset uzmanlarının, Geçmişteki askeri müdaneleri günümüzdeki
Arap baharını ne anlayacak ne de ders çıkaracak kapasitede değillerdir. Bir çokları
şimdilerde moda olan klişeleri kirik plaktaki gibi ayni anlamsız saçmalıkları
kirik plak gibi söyleyip durmaktalar. (dün bir
TV´deki açık oturumu izledim, geniş bir siyasi yelpazesinde konuşanlar kadar
soru soranlarda dar görüşlü, bilgisiz, korkak, çekingen idiler, üzüldüm!
Allah Türkiye nin, bizlerin yardımcısı olsun
demekten kendimi alamadım. İnsan halkın önüne çıktığında konuşulacak,
tartışılacak konulara biraz hazırlıklı gelir. İktidar yanlıların birbirleri
ile kör dövüşü andıran fakat iktidara yaranma yarışı izlenimi veren acık bir
oturumla sadece kendilerini kandırıyorlar. Saatlerce Türkiye´nin, geçmişi,
geçmiş yönetimler, Türkiye´nin bu günlere Arap Baharsız
gelmesinde emeği gecenler kötülendi, Geçmiş yönetimler asimilasyonla suçlandı,…. Mübarekler
herhalde asimilasyonun ne olduğunu dahi bilmiyorlar. Dedikleri kadar
Türkiye gerçekten asimilasyon
uygulasaydı, bugün Türkçe konuşmasını, bilmeyenler bulunmazdı, ben buyum,
suyum diyebilen olmazdı. Dünyada herhalde ülkesini, devletini, geçmişini
kötüleyen iktidar siyasileri, bürokratları, gazeteciler yazarlar, düşünürler
sadece Türkiye mahsustur. (Bana kalırsa bunların topunu sağlık taramasından
geçirilmelidir, diye düşünüyorum). Bakin, Arap Baharında
insanlar, halkın çoğunluğu, (halkın suskun çoğunluk) ülkelerinde Kaddafiyi, Mübareği arar duruma gelmişlerdir. Arap
Baharı ülkelerinde; can mal güvenliği, huzur kalmamış, insanlar karınlarını
doyuramaz çaresiz hale gelmişlerdir. Hatta kendi kendilerini idare edemez
hale gelen Müslüman Arap kardeşlerimiz, gavurlardan
medet umuyorlar, asayişi huzur ve güvenliği ve karınlarının doyurulmasını
onlardan sağlanmasını bekler hale getirilmişler, Suriye yaşatılmak istenilen
Arap baharının facia ve katliamlarını birlikte izliyoruz. Türkiye’nin kapı
komsumuz hatta soydaşlarımızın ve akrabalarımızın yoğun bulunduğu bu ülke ile
iliksileri çok hatalıdır, belli örgütlerce
özellikle Kürtler tarafindan Megalao
Kürdistan Devleti hedefli, Irak´´taki benzeri bir
yapıya dönüştürülerek Türkiye sakata getiriliyor! Neye yalan söyleyeyim ben bu Arap Baharlarına
baktığımda, geçmişteki askeri müdahaleleri farklı olarak değerlendiriyorum.
12 Eylül Darbesi başarısız olsaydı veya daha da geç kalınsaydı yada
yapılmasaydı, Türkiye’de sağcı solcu terörün sonucu kestirilemezdi, belki
bizlerde o zamanlar devlet otoritesinin sağlanması için birleşmiş milletleri,
Batılıları, Sovyetleri davet etme mecburiyetinde kalarak ülkeyi tamamen
batırabilirdik! TBMM darbeleri araştırma komisyonu bu olasılığı da önyargısız
dikkate almalıdırlar. . Bu konuda
uzman bilim adamlarının söyleyecekleri sözleri olur düşüncesindeyim.
Ekranlara iktidar yanlısı yalak ekran uzman adamları çıkarılacağına, tarafsız
ve konularında uzman bilim adamlarından, siyasetçilerin, tarihçilerin,
sosyologların, felsefecilerin, ekonomistlerin psikologların çıkarılmasında
toplumsan yarar vardır, birlikte onlardan çok şeyler bazı gerçekleri kısa
yoldan öğrenebiliriz….. TÜRKİYE´DE DEMOKRASİ KÜLTÜRÜ YOKSA, DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMİNDEN DAHA FAZLASINI
BEKLEMEYİN! Kısaca, bir ülkede
demokrasi kültürü yoksa, o ülkede demokrasi yoktur, yani demokrasi devlet
yönetimi aksaksız islemez. |
391 |
ŞEHIR
PLANLANMASINDA SU KULLANIMINA TASARUFLU BINA TASARIMLARI -Bina tasarımlarında, tasarruflu su kullanımına
uyumluluk arayışları- ÖZET Dünya insan nüfusunun artışı ve refah düzeyinin yükselişi
ile su kullanımı ve su kirliliği artmaktadır. Buna karşın mevcut su kaynaklarında
özellikle yeraltı su rezervuarlarında gözlenen azalmalar, kirlenmeler
ekolojik dengeyi, insan yaşamını olumsuz etkilemektedir. Kuzey Afrika
Ülkelerinde karşılaşılan su kıtlığı Dünyanın birçok bölgesinde görülmektedir.
Günümüzde yağmur sularının daha iyi biriktirilmesi, mevcut su kaynaklarının
daha iyi korunması, suların israfına ve suların kirletilmesine karşın
önlemlerin alınması bir zaruret haline gelmiştir. Su israfına ve su kirliğine
karşın önlemlerin alınmasında ve yağmur sularının depolanmasında özellikle
yer altına yönlendirilmesinde alınması gereken tedbirlerden biride şehir
planlaması su kullanıma uyumlu bina tasarımlarıdır. Enerji tasarruflu, güneş
enerjisine uyumlu bina tasarımları önem kazanmışken, su tasarruflu bina
tasarımları her nedense bugüne dek ciddi şekilde dikkate alınmamıştır.
Literatürde de bu konu ile ilgili olarak çalışmalara pek rastlanılmamaktadır. Bu çalışmanın
girişinde su israfına ve su kirliliğine karşın bazı öneriler sıralanmaktadır.
Daha sonraki bölümlerde Yağmur sularının depolanması ve su kullanımına
tasarruflu bina tasarımları tartışmaya sunulmaktadır. Bazı basit ekonomik
mimari düzenlemelerle, önerilen depremlere dayanıklı su tasarruflu ve su
kirliliği önleyici Dr Husso
Bina Tasarımları ile su israfının ve su kirliliğinin önemli ölçüde
giderileceğini sonucuna varılmıştır. Örneğin
günümüzün teknolojik imkânları ile kısa sürede ve ekonomik tuvalet sularının,
bulaşık, çamaşır sularının, banyo ve içme sularının birbirinden ayrı
kullanabileceği gösterilmektedir. Değerli ve kısıtlı içme sularının binalarda
tuvaletlerde boşuna harcanması insanlık için büyük bir kayıp kadar insanlık
ayinidir. Ayni şekilde temizlik sağlıklı sonrası kullanılan yağlı, kimyasal
pis suların direk şehir kanalizasyonuna dökülmesi, daha sonra denize
bırakılması bir insani sorumsuzluktur. Mevcut bina tesisatlarında basit ve
ekonomik eklerle ve tagar tipi arıtma tesisleri ile
su kirliliğinin önü büyük ölçüde kesileceği gibi, çok önemli hammaddeler,
yağlar, ağır metaller yerinde ayrıştırılarak toplanmış olur. Merkezi
arındırma tesislerinin daha rahat daha efektif, daha az enerji sarfiyatı ile
çalışmasına da katkıda bulunulur. ……………… WASSERSPARENDE GEBÄUDEKONSTRUKTIONEN IN DER STADTPLANUNG - Die Suche nach der sparsamen Wassernutzung bei der Gebäudeplanung- ZUSAMMENFASSUNG Die wachsende Weltbevölkerung und das
zunehmende Wohlstandsniveau steigern den Wasserverbrauch und die
Wasserverschmutzung. Demgegenüber wirken sich der Rückgang und die
Verschmutzung der vorhandenen Wasserressourcen, insbesondere der
Grundwasservorräte, negativ auf das ökologische Gleichgewicht und das Leben
der Menschen aus. Dem Wassermangel der nordafrikanischen Länder begegnet man
in zahlreichen Regionen der Welt. Heutzutage sind das bessere Auffangen und
Speichern des Regenwassers, der bessere Schutz der vorhandenen
Wasserressourcen und das Ergreifen von Maßnahmen gegen die Verschwendung und
Verschmutzung des Wassers zu einer Notwendigkeit geworden. Der Entwurf von Wasser
sparenden Gebäuden bei der Stadtplanung ist eine der Maßnahmen, die gegen die
Verschwendung und Verschmutzung von Wasser und zur Speicherung von
Regenwasser, insbesondere bei dessen Umleitung unter die Erde, ergriffen
werden müssen. Während Energiespar- und Sonnenenergiegebäude zunehmend an
Bedeutung gewinnen, blieben Wasser sparende Gebäude bisher unbeachtet. Auch
in der Literatur gibt es nur wenige Abhandlungen zu diesem Thema. In der Einleitung dieser Arbeit werden
einige Tipps gegen den Wasserverbrauch und die Wasserverschmutzung gegeben.
In den folgenden Kapiteln werden die Speicherung von Regenwasser und Wasser
sparende Gebäude zur Diskussion gestellt. Mit wenigen einfachen und
kostengünstigen architektonischen Veränderungen und den Dr. Husso Gebäudeentwürfen, die erdbebensicher sind, Wasser
sparen und der Wasserverschmutzung vorbeugen, kann die Wasserverschwendung
und Wasserverschmutzung in bedeutendem Maße verhindert werden. Die moderne
Technologie ermöglicht, dass in kurzer Zeit und kostengünstig das Toiletten-,
Spülmaschinen- und Waschmaschinenwasser, Badewasser und Trinkwasser getrennt
voneinander genutzt werden kann. Die Verwendung des wertvollen und knappen
Trinkwassers für die Toilettenspülung ist ein großer Verlust und eine Schande
für die Menschheit. Gleichermaßen ist das direkte Ableiten von öligem und
chemischem Abwasser in die städtische Kanalisation und die anschließende
Einleitung ins Meer unverantwortlich. Durch einfache und kostengünstige Umbauten
an den vorhandenen Gebäudeinstallationen und den Einsatz von Kläranlagen vom
Typ Tagar kann nicht nur der Wasserverschmutzung in
großem Maße vorgebeugt werden, sondern es können auch sehr wichtige
Rohstoffe, Öle und Schwermetalle vor Ort getrennt und gesammelt werden.
Darüber hinaus können zentrale Kläranlagen besser, effektiver und mit weniger
Energieverbrauch betrieben werden.(DrHusso) |
392 |
TÜRKİYE´NİN KADERİ CUNDA´YA BENZEMESİN! Dünyada tabiat harikalarından biri sayılan, bir zamanların
saklı Cenneti Cunda, Bugün plansız yapılaşma ile tanımaz hale dönüşmüştür. Bugün Cunda´da yerli
Cundalılardan çok daha fazla yabancılar bulunmaktadır. Cunda daki kahvehaneler, gazinolar, balık restoranlar, oteller,
pansiyonlar, dükkânların birçoğu,
turistik mekanlar, satılık villalar, mütahidlik hep yabancıların elinde. Cundanın rantını,
zenginliklerini hep yabancılar yiyor,
Cundanın zenginliğinden, güzelliğinden Cundalılar hiç bir
faydalanamıyor Yerli halkın tamamına
yakini
Ayvalık Belediyesinin ve bazı emlakcilarin
oyununa gelerek; Yeşil saha, imar izni
yok, yola gidecek gibi tehditlerle, tarlalarını ve evlerini çok ucuza
yabancılara satarak kaptırdılar. Ellerine alışık olmadıkları o sattıkları
tarlaların, evlerin dükkanların toplu paraları geçince,
kendilerini kaybedip kendilerini milyoner sandılar. O tarla, ev paraların paraların
tükenmeyeceğini sandılar, islerinden de oldular. Cundalı yerli halkın bir çoğu sefil perişan
olurken, Belediyedeki çalışanlardan bazıları ve emlakcilar zenginliklerine zenginlik kattılar,
(az sayıdaki gizli zenginler sınıfı). Bizler gibi tarlasını, evini satmayanların ise
Ayvalık Belediyesi tarafından canına okunuyor, yıllarca süren
mahkemelerde süründürülüyor. Anıtlar kurulunu bahane edip yıkılmak üzere olan
evinize çivi dahi çaktırılmıyor, yıkılan bahçe duvarınızı yapmanıza dahi
karışıyorlar. Yol genişletmeleri ile izin almadan tarlanın içine giriliyor, gelişi güzel
direkler dikliyor, duvar çekiliyor. Tarlanın imar
durumunu berbat edip kendi malinizi değerlendirmenizi önlüyorlar. Allahsızlar
6 dönümlük arsada 10 adet 45 metre
karelik villa tipi ev yapımı için sizden tarlanızın % 50 talan etmek
istiyorlar, Akbabalar gibi fırsatını bulup çullanmak istiyorlar. ( Cunda-Ayvalıkta, daha evvelden
de bizim 3 dönümlük bir arsanın 10
parsellik imar izni için 3 parselini
haraç aldılar)… Bu
Allahsızlara parayı bastırdığınızda her türlü izni istediğiniz yerde
alabiliyorsunuz, bu uygulamanın bir sürü örneği Cundada, Ayvalıkta
mevcuttur. Türkiye de yedi diyarı,
denizleri, iklimleri, dağları suları insanları ile dünyanın güzel
ülkelerinden sayılı zenginliklerden biridir. Büyük bir gelişme potansiyeline
sahip olduğu herkesin de malumudur.
Zenginlerin güzellerin, bakirlerin hayranı seyranı kötü niyetlisi, sömürücüsü
çoktur. Aklını kullanmayan ya batakhaneye kerhaneye yada tımarhaneye düşer.
Güzel kadınlar için geçerli olan ülkeler içinde geçerliliği vardır! Türkiye de, fabrikalarını, binalarını,
evlerini, topraklarını yabancılara satmağa başlayarak, yukarıda benzeri kendi sonunu hazırlıyor. YASALARCA VATAN TOPRAKLARININ, TAŞINMAZLARIN HANGİ
NEDENLERLE OLURSA OLSUN YABANCILARA SATILMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR, BÖYLE Bİ
UYGULAMAYA HİÇ BİR HÜKÜMETİN HAKKI VE YETKİSİ OLMAMALIDIR. BUNA TEŞEBBÜS EDEN HÜKÜMET VE TBMM
ÜYELERİNE ER yada GEC HESAP SORULMALIDIR. DEVLET
HARCAMALARINI KONTROL ALTINA ALARAK, ÇOK DAHA FAZLA DÖVİZLERE SAHİP OLABİLİR.
Devlet para hırslı
inşaat şirketlerin, mütahitlerin, siyasilerin, emlakçilarin
oyununa gelmemelidir. KISACA,
TÜRKİYE’NİN ZENGİNLİKLERİ, BÜYÜK KÜÇÜK BİR ÇOK
İSLETMELERİN, BANKALARIN BİR ÇOĞU YABANCILARIN ELİNDE KİMİSİ YABANCILARIN
KONTROLÜNDE, SIRA TOPRAKLARIN ELE
GEÇİRİLMESİNDE. ONDAN SONRASININ NE OLACAĞINI SİZ DE TAHMİN EDİN. TÜRKİYE
BU DEVLET YÖNETİM ANLAYIŞI İLE ÇOK GEÇMEZ EKONOMİSİ DE BATAR, VATANDA
PARÇALANIR, ÜLKE DAĞILIR. TÜRKİYE
PEK TE HOMOJEN OLMAYAN BİR YAPISI İTİBARİ İLE BÖLÜNMEĞE, DAĞILMAĞA MEYİLLİ
OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR! |
393 |
İSTANBUL'UN GÖBEĞİNDE
POLİS DEHŞETİ! Polislarin dehset
verici dayak görüntüleri, ürperten kahreden caresiz kadin cigliklari icin
yandaki linki tiklayin lütfen; http://www.youtube.com/watch?v=r5r8Ir_ga9E Bu görüntüler Türkiye de ne ilktir nede son. Daha dün
kadının biri polis karakolu içinde kamaraların önünde dövülerek post modern
işkence uyguladıklarını birlikte
kamuoyuna yansıyan haberlerden öğrenmiştik.
Bu olayda ayni şekilde zamana bırakılarak unutturulacaktır, ve
polislere hiç bir şey olmamış gibi yine arka çıkılacaktır kurumun
saygınlığını korumak içinde
Hatta mahkemede kendilerine yakin
hakim ve savcıların sayesinde yalancı şahitlerle, uydurulmuş sağlık raporları
ile memura saldırmak, hakaret etmek, darp etmek suçları ile kendilerini aklayıp adamı cezalandıracaklardır. Bence 4- 5 polisi tepkileri gidermek için
açığa almak yerine, bunların sorumlu amirlerine, üstlerine de görevi
suiistimal, görevi ihmal nedenleri ile soruşturma açılmalıdır. Amirlikler,
başkanlıklar da bu tür astların görevi suiistimal ve ihmallerinden sorumlu
tutulmalıdırlar. …………………. Kamuya yansiyan konu ile ilgili haberler: Bir vatandaşın cep telefonuyla çektiği görüntülere göre polisler
tartıştığı şahsa önce vurmaya başlıyor. Bu sırada olay yerine çok sayıda
resmi polis yığılıyor. Polisler, sürücünün eşinin çırpınışlarına aldırmadan
şahsı yere yatırıp dövmeye başlıyor. Hızını alamayan bazı polisler ise
kemeriyle yerde yatan şahsa vurmaya devam ediyor. Ayağa kaldırılan sürücü
önce tenha bir yerde, ardından da polis aracında dayak yemeye devam ediyor.
Polisler, baygın bir halde yatan şahsın yardımına gelen esnafları da olay
yerinden uzaklaştırıyor. Eşi ve çocuklarının gözleri önünde dayak yiyen
şahıs, polis aracına bindirilerek gözaltına alınıyor.
KADIN 'HAMİLEYİM' DİYE BAĞIRIYORDU "POLİSLER BANA TERÖRİST MUAMELESİ YAPTI" Olay anını anlatan Ahmet Koca, "Polislere asker olduğumu
söyledim. Beni durdurdukları esnada hamile akrabamızın da araçta olduğunu
izah ettim. Ancak polisler bana ters şekilde cevap verdi. Bu sırada, ağabeyimi
arayarak aracın bulunduğu yere gelmelerini ve akrabamızı hastaneye ağabeyimin
götürmesini istedim. Polisler bana ‘terörist’ muamelesi yaptı. Küfürler
savurmaya başladılar" dedi. ………. En azından, TSK Askerine sahip çıkmasını bilmelidir!
TSK, Polisin askerine erine darp etme cesaretini vermemelidir. Bu görevi suiistimalin dehşetin hele askere
askerlik görevini yapan erlere polis şiddetinin hiç bir özrü olmamalıdır,
hadleri bildirilmelidir. Despot rejimlerinde görülen, Polis; devlet içinde
devletten de güçlü hale getirilmiştir. Türkiye de sona yıllarda artan polis
sayısı ve polislere tanınan ayrıcalıklarla bir polis korku devleti yaratılmak
istenilmektedir. Son haberlere göre yanılmıyorsam 40 000, kırk bin yeni polis
alınacakmış! (Koskoca devletin üniversitelerimizde
daha kaliteli bir eğitim için olmasa olmazlardan biri; yeterli sayıda asistan kadrosu için
kaynakları yokken, ülke ekonomisine hiç bir katkısı olmayan polisordusu için yeterli kaynak bulunmaktadır. Hiç bir
güç; halkın desteği olmadan kalıcı ve
başarılı olamaz. Eski Demirperde ülkelerinde cavuscesko
dönemini despot polisleri lağım çukurunda halktan saklanmağa çalıştıkları
örneğini Türkiye de havalandırılan polisler unutmamalıdırlar. Şehirlerde İstanbul un göbeğinde dehşet saçan
teröristlere polis müdahale etmekten kaçarken, onlarla karşı karşıya
gelmekten korkarak saklanırlarken normal vatandaşa sürü seklinde saldırmaları
ailesi çocukları yanında ölesiye dövülmesi nefret edicidir. Bu gibi polisiye olaylarında tepkisizlik;
bugün ona, yarin sana, bana, bizlere daha dehşetini uygulama cesaretini
kendilerinde bulurlar. Arama
motorlarından polislerin vukuatlarını benzeri dehşet verici videolarını
araştırabilirsiniz. Bizler vatandaş olarak polislerin şerrinden korktukça, ses çıkartmadıkça bu gibi
olaylar hepimizin ve veya yakınlarımızın
başına bir şekilde gelecektir.
Polis zorbalığına, dehşetine, kötülüklerine, sömürülerine karşın
vatandaş olarak önlemlerin acil alınması gerekiyor. En azından delillerle Avrupa insan hakları
mahkemesine ve ilgili örgütlerden yardim
aranmalıdır. Türkiye de polisler ne ise yarıyorlar? Cevaplar; a) Vatandaşları dövmek, b) Dehşet
saçmak, ezmek c) Vatandaşa düzmece suçlarla tutuklandırmak,
d) Vatandaşa nemrut suratla bakmak, suçlu gözü ile görmek, e) Vatandaştan
haraç, çorba parası toplamak, f) Doğuda teröristlerin önüne çıkmayıp, kendi
can güvenliği için saklanmak, fakat bu görev için bol ödeneklerden
yararlanmak, g) sorunlarını, haklarını duyurmak, almak isteyen vatandaşların,
emekçilerin, kadınların öğrencilerin üzerine giderek onları feci şekilde
tartaklamak, hayatlarını karartan suç düzenlemeleri ile tutuklatmak ve savcıya sevk etmek h)
Güçlü siyasilere yaranmak, onların çıkarlarını, düzenlerini korumak, … Birden
fazla doğru cevabi işaretleyebilirsiniz, Cevap anahtarını bir sonraki polis
vakasından öğrenebilirsiniz (Burada kişi,
kurumlara saygısızlık etme, kötüleme, yıpratma amacım yoktur, haddim de
değildir. Bir vatandaş olarak olayı daha farklı bir şekilde değerlendirerek
tartışmaya sunmak istedim. Polisliğin
sinir bozucu, yıpratıcı, tehlikeli mesleklerden biri olduğunu ve çoğu kes
kimseye yaranılmadığını bilenlerden biriyim. Polis yasalar çerçevesinde
kaldığı sürece halkın desteğini kazanarak zor görevlerinde başarılı olabilir.
Vatandaşın da polise karşın zor kullanmaktan, saldırmaktan, söylenmekten
kaçınmalıdır, aksi halde bunun cezasını çeker. Bence Polise, askere hakaret,
şiddet, taş, kurşun gibi saldırılar,
devlete karşın bu devletin sınırları içinde yasayan vatandaşlara karşın
yapılan bir saldırıdır ve hoş karşılanamaz.
Askere polise saldırı ts atma kursun sıkma
cesareti hiç şekilde verilmemelidir, cezası da ağır olmalıdır. Bu devlet bu ülke hepimizindir, hepimizin
sorumluluğu vardır. Vatandaşların birçoğu bunun bu suçların bilincinde
değildirler. … Video görüntülerinden izlediğim kadarıyla polisler
bir vatandaşı etkisiz hale getirmede teknik acıdan çok zayıflar,
tecrübesizler. Bu eksiklik genç
polislere kısa sürede sürekli verilecek yakin dövüş
sporları ile giderilebilir. Bence polis okullarında öğrencilere yakin dövüş sporlarından ATK siyah kuşağa kadar mecburi bir ders olarak
öğretilmelidir. ATK yakin dövüşün tekniğini kavramış ve uygulayanlar bu gibi
olaylarda çok daha sakin davranıp, paniğe korkuya kapılmadan olayları
rahatlıkla kontrol altına alabilirler. ATK´nin basit tekniklerini kullanarak aşırı güce
kuvvete gerek kalmadan saldırganı
etkisiz hale getirip kontrol altında alıp, istedikleri şekilde
yürütebilirler, kontrollü şekilde canini yakarak bağırtabilirler. ATK´in teknikleri ile sopalı yada bıçaklı saldırganı
riskli de olsa etkisi hale sokabilirler. ) |
394 |
Soru 4; TÜRKİYE DE EN BÜYÜK HAKSİZLİK, SUÇ, GÜNAH
DEVAMLI NEREDE İSLENMEKTEDİR? |
395 |
DEMOKRATİK DEVLET YÖNETİMLERİNDE SECİLMİS SİYASİLERİN,
HÜKÜMETLERİN GÖREV VE
YETKİLERİNİN KISITLANDIRILMASI BİR ZARURET HALİNE GELMİŞTİR. |
396 |
HACER ANA GİRİT USULÜ LİMONLU KOYUN, KEÇİ PEYNİRİ Sadesi, Fındık, Ceviz, Badem Gibi Kuruyemiş Katkılı Hacer
Ana Ev Peynirleri, |
397 |
HACER ANA GİRİT USULÜ KAYMAKLI HALİHUT HELVASI ve HACER ANA
GİRİT USULÜ KAYMAKLI STAKA YEMEGİ, Resimlerle tarif icin tiklayin! |
397a |
Hacer Ana Girit Usulu Zeytinyagli Un Helvasi Bol yagli kisa süreli veya az yagli uzun süreli …; Suruplusu yada Sütlüsü!) |
397b |
HACER ANA GİRİT USULU KURU BAKLA, KURU NOHUT CEREZLERİ,
MEZE, GARNİTÜRLERİ; |
397c |
HACER ANA
GİRİT USULU FİRİNDA PEYNİRLİ KABAK BÖREGİ Cunda Girit Kabaklari uzunlamasina ince seritler halinde kesilerek cunda zeytinyagli yaglanmis tepside dizilir her tabakaya tuzsuz peynir lordagitilir, daha sonra hafif isida firinda pisisirilir. Kalb hastalarina önerilir Cunda Girit Kabaklari rendelenir yada ince dogranir, lor yada peynirle iyice karisitirilirlip kabak böregi harcaci hazir hale getirilir Cunda Girit Kabaklari dogranir, peynir, lor, yumurta, baharat, un dan olusan karisim iyiyice karistirilir daha sonra cunda zeytinyagli tepsiye yayilarak normal ateste firinlanir |
397d |
|
398 |
a) 21. Yüzyılda Türkiye’nin, ülkenin,
halkın hastalık saçan kan emicileri, parazitleri, keneleri sizce kimlerdir? b) 21. Yüzyılda Türkiye’nin ülkenin, halkın
post modern zorbaları, haydutları, eşkiyaları sizce kimlerdir? c) 21. Yüzyılda Türkiye’nin ülkenin, halkın post modern dalaverecileri,
dolandırıcıları, hırsızları sizce
kimlerdir? - 3 sorudan 3 tanesini doğru cevaplayanlar; Türkiye´de var
olmayanlardır, zamanın ahmaklarıdır, günümüzün Donkişotlarıdır! - 3 sorudan ikisini yada
birisini doğru cevaplayanlar; Türkiye de yaşayanlardır, güdülen sağılan
koyunlardir, sahibini bekleyen zavallı
itlerdir! - 3 sorudan hiç birini doğru
cevaplamayanlar yada sorulara ilgi göstermeyenler; Türkiye’de var
olanlardır, işini iyi bilenlerdir,
gününü gün edenlerdir, Cevap anahtarı için tıklayın? |
399 |
21. YÜZYİL TÜRKİYE´
SİNDE DEMOKRASİ, ADALET, FIRSAT EŞİTLİĞİ, İNSAN HAKLARINA SAYGI,… GÜNÜMÜZDE,
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ VARDIR? TÜRKİYE´DE ADALET
VARDIR? TÜRKIYEDE HUKUK; YARGI VARDIR? TÜRKİYE´DE FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDIR? TÜRKİYE´DE İNSAN
HAKLARINA SAYGI VARDIR? TÜRKİYE´DE ÖZGÜRLÜKLER;
HÜRRIYET VARDIR? TÜRKİYE´DE ÖRNEGİN
MİLLETVEKİLİ ADAY OLMA, SEÇİLME
FIRSAT EŞİTLİĞİ VARDİR ? V.b. DİYENLER
VE TASDİK EDENLER SAÇMALIYORLARDIR ve SADECE KENDİ KENDİLERİNİ
ALDATIYORLARDIR, Ya da çıkarları kişilikleri gereği yalakalık yapıyorlardır. Günümüz siyasette çoğu siyasetçilerin tek bir hedefi
vardır; kişisel egolarını tatmin etmek, devletin olanak ve zenginliklerinden
pay almaktır. Vatandaşa, ülkeye vatana hizmet aşkıdır diyenlere kargalar
gülerler. İnanmıyorsanız sizde
araştırın örneğin, acık ve gizli mal varlıklarını, yedi sülalelerini, ….. Bu kısa
süredeki gizli zenginliklerin kaynağı ve karşın devlete buna karşın ödedikleri vergileri. (Batili
sanayisi zengin ülkelerce genelde, kaliteli satılabilir ürün, teknoloji
geliştirirsiniz, üretirsiniz, iç ve dış piyasalarda satarsınız, yada birikmiş paranızı bu yönde dolaylı olarak
değerlendirirsiniz kazanırsınız.
Türkiye´de ise ? Yazmama gerek yok çoğumuz
biliyoruz. TÜRKİYE´DE
PARTİCİLİK KİŞİSEL ÇIKARLAR ADINA FAALİYET GÖSTEREN SİYASİ BİR ÖRGÜTTÜR. HAY ALİ
HAY VELİ VEYA HAY SAĞCI HAY SOLCU VEYA HAY KIŞLA, HAY CAMİ MİSALİ; VATAN,
MİLLET, BAYRAK, DEVLET, DİN, İMAN, MUHAMMAD, KARDAŞ, VATANDAŞ DENİLİP
HALKI VE ÜLKENİN ZENGİNLİKLERİNİ
KULLANMAK, SÖMÜRMEK İÇİNDİR. PARTİLERİN,
ÖRGÜTLERİN HAREKETLERİN, TARİKATLARIN TÜM SİYASİ MÜCADELELERİNDE HEDEF; KİŞİSEL ÇIKARLARDIR, GAYRİSİ SAFSATADIR. TÜRKİYE’DEKİ
SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN VE BUNLARIN NİTELİKSİZ TORPİLLİ ATANMIŞ BÜROKRATLARININ
ÇOĞUNLUĞU; ÜLKEYE ZARAR VERMEKTEN, DEVLETİ BATIRMAKTAN, İNSANLARI MAĞDUR
ETMEKTEN, KULLANMAKTAN VE DEVLETİN OLANAKLARINI KULLANARAK KENDİLERİNİ İHYA
ETMEKTEN BAŞKA HİÇ BİR İŞE YARAMIYORLAR. EL ATTIKLARI BİRÇOK MESELEYİ BERBAT
ETMEKTEN ÜLKENİN GELİŞMESİNİ SABOTE ETMEKTEN, ÜLKENİN GELECEĞİNİ
KARARMAKTAN, HAVALARA KAPILIP BOŞ LAF
ETMEKTEN, SAÇMALAMAKTAN, GEVEZELİKTEN, TEHDİTLERDEN, BOŞ VE BOL VAATLERDEN VE
HİNDİ GİBİ KABARMAKTAN BAŞKA HİÇ BİR İSE YARAMIYORLAR. BİRDE YÖNETİMLERİNDEKİ
TÜM OLUMSUZ VUKUATLARINI, KÖTÜ İCRAATLARINI, ORTAYA SALDIKLARI PİSLİKLERİNİ,
ACİZLİKLERİNİ, ÇARESİZLİKLERİNİ HEP BAŞKALARINA YA HAYALİ İÇ DIŞ ŞER GÜÇLERE
YA DA KOMUTANLARA, TSK MAL EDEREK ZEYTİNYAĞI GİBİ SU ÜSTÜNDE KALMAĞA
ÇALIŞIRLAR, BUNU ÇOĞU KEZ BAŞARI İLE UYGULARLAR MAALESEF. Çıkarları gereği parti kimlik
değiştirme, transfer edilme alışkanlıkları da unutulmamalıdır, geçmişlerde
bir dönemde 2-4 parti değiştirenleri de bulabilirsiniz. Tüm bunlara örnekler mi diyorsunuz? Bu soruya soranlara, burada örnek
vermemin de hiç bir anlamı da yoktur. Yinede bir
örnek olarak; dünkü gazetelere seçilmiş siyasilerin bir iki mesele hakkında
söylediklerine ve yaptıklarına uygulamalarına bakın diyorum. … TBMM´DE
SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN SAYILARINI VE GÖREV & YETKİLERİN AZALTILMASINA
GİDİLMELİDİR. EGEMENLİK KAYITSIZ
ŞARTSIZ MİLLETİN OLMALIDIR, SEÇİLDİKTEN SONRA YALAKALAR VE YANDAŞLAR
TARAFINDAN HAVALANDIRILAN SEÇİLMİŞLERİN TEKELİNDE, İNSAFINDA, KEYFİNDE
EGEMENLİK OLMAMALIDIR. BU NEDENLE 21. YÜZYILA UYUMLU YENİ ANAYASA DÜZENLEMESİNE GİDİLMELİDİR.
BURADA GÜÇ YETKİ VE GÖREVLER KURUMLARA DAĞITILMALIDIR, KURUMLARA İDARİ
ÖZERKLİK TANINMALIDIR, DEVLETİN KURUMLARI BİR ŞEKİLDE SEÇİLMİŞLERDEN UZAK
TUTULMALIDIR. DEVLETİN KURUMLARI,
ÜLKENİN ZENGİNLİKLERİ SEÇİLMİŞ SİYASİLERİN ÇİFTLİKLERİNE, ARKA BAHÇELERİNE
DÖNÜŞTÜRÜLMEMELİDİRLER, YASA VE YÖNETMELİKLER BUNA İZİN VERMEYECEK ŞEKİLDE
DÜZENLENMELİDİRLER. SEÇİLMİŞLER SADECE VE SADECE BU KURUMLARIN YASA VE
YÖNETMELİKLER İÇERSİNDE ÇALIŞMALARINI KONTROL ETMELİDİRLER, OLASI
AKSAKLIKLARDA GÖREVİ SUİİSTİMALLERDE MÜDAHALE ETMELİDİRLER. Bir de TBMM´sinin görev kalitesinin
yükseltilmesi için, TBMM´de bir şekilde denetlenmelidir, bunun da bir çok yolları vardır, günümüzde uygulanan örnekleri de
mevcuttur. Bence TBMM´si üyelerinin kalitesinin yükseltilmesine, kaliteli,
vasıflı kişilikli milletvekili adaylarının ve kriterlerinin belirlenmesi ile
başlanılmalıdır. (Günümüz de ki secim
ve parti yasaları ile
eşek, it dahi aday
gösterilip TBMM´sine seçilebilme olanağı
bulunduğu görüsündeyim. Bir baltaya
doğru dürüst sap olamamış, eli ekmek tutamamış, mesleğinde, isinde basarili olmamış olanaklı kişilerin ve diğer malumların,
örgüt hareket tarikat üyelerinin tercih ettikleri yer, TBMM´dir) Bu değişim bu seçilmiş siyasi ve
bunların atadığı bürokratlara gerçekleşemez, bunlar kendilerini o kadar
sağlama almışlar ki vatan devlet ülke batmadığı sürece yerinden oynamazlar,
koltuklarını bırakmazlar. Bakmayın siz bunların koltuk sevdalısı değiliz diye
söylenmelerine, söylediklerine karşıt uygulamaya çalıştıklarına bakın,
kişiliklerini çözersiniz! … |
400 |
SEN NERDEN BİLESİN, … (DrHusso/TR- Rock) “SEN BILEMEZSİN” (DrHusso/ TR-Arabesk&HipHop) (Sen Çalışanı Bilemezsin,…/ Sen Çalışmadın
Ki, / Sen Önünde Hazır Buldun, / Tika Basa Hep
Yedin, Bitirdin/ Yarini
Hiç Düşünmedin Ki/ Sen Çaldın , Hak Yedin / Sen Kadir-Kıymet Nedir
Bilmedin/ Sen Allah Korkusu Nedir Bilmedin/Sen Allaha İnanmadın Ki/ Sen
Alemin İşinde Çalışmadın Ki, / Sen Hiç
Ter Dökmedin Ki, / Sen Açıkta Tir, Tir
Titremedin Ki, /Sen Sabahın Ayazında
Yola Düşmedin Ki, / Sen Hiç İs
Aramadın Ki, /Sen İs Kuyruğunda Beklemedin Ki / Sen Çalışanı Bilmezsin/ Sen
Alemi Bilemezsin / Sen Garibanı
Bilemesin, Sen Mazlumu Bilemezsin, /Sen Ameleyi bilemesin/ Sen Koylüyü bilemesin/ Sen Gurbeti bilemezsin/Senin Elin
Ekmek Tutmadı Ki, /Sen Parasızlığı Bilemezsin, /Sen Yokluğu Bilemezsin/ Sen Açlığı Bilemezsin/ Sen Evde Palasta
Malikanede, Köşkte Büyüdün/ Sen Tastan Yığma Kümesi, Bilemezsin/ Sen Gecekonduyu
Bilemezsin/ Sen Yaşamadın Ki / Sen
Kazanmadın Ki/ Sen Hangi Hakla Aleme Hükmedersin/ Sen Hangi Hakla Alemi
Berbat Edersin/ Sen Hangi Hakla Aleme Laf Söylersin / Sen Hiç Yasamadın Ki/
Sen Hayati Olduğu Gibi Sevmedin /Sen
Allaha Bin Şükretmedin / Sen Başkalarını senin için var olduğuna
inandın/ Sen başkalarının sana hizmet
için yaratıldıklarına kendini inandırdın/ Sen kendini hakan başkalarını köle
gördün,/ Sen kendini özel, insan başkalarını hayvan melun zannettin/ Sen
kendini akilli süper, başkalarını ahmak geri
sandın/Sen kendinden başkasını Düşünmezsin/, …Sen insanları bilemezsin / Sen
bitmesin, tükenmesin /Sen, her devirde bitersin Dinlemek için tıklayın! |
401 |
ALMA İNSANIN AHINI, LANETİNİ; GÜN
ÇATAR İCRAATINI BİR ŞEKİLDE ÖDERSİN, YAŞAMINDA OLMASA, ÖLÜMÜNDE MUTLAKA HESABINI
VERİRSİN. Eski YOK
başkanlarından Prof.
Gürüz, bir dava nedeniyle
tutuklanınca, çok uzun yıllar sonra YOK başkanlığı sırasında unuttuğu, çalışanlarını
hatırlamağa başladı. YOK başkanlığı
sırasında hayatlarını kararttığı, akademik kariyerlerini engellediği, maddi ve manevi zarara uğrattığı, özlük
haklarını kısıtladığı, iyileştirmeler yapmadığı, yanına yaklaştırmadığı,
sorunlarını dinlemediği, dilekcelerine, görüsme taleplerine cevap vermedigi
görevi sırasında umursamadıgı üniversite çalışanlarından tutuksuz
yargılanmasını sağlamak için destek istiyor…. |
402 |
21. YÜZYIL TÜRKİYE´ SİNDE ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM
ÜYESİ, BİLİM ADAMI OLACAĞINA; ALMANYA´DA ÇÖPÇÜ OL YADA POLİS OL MADDİ AÇIDAN
ÇOK DAHA İYİDİR, doğru mu? 21. YÜZYILDA TÜRKİYE’SİNDE BUNCA BÜYÜK ZAHMETLERE,
MASRAFLARA KATLANIP, UZUN ZAMAN
HARCAYIP, BİRÇOK ÖZVERİLERLE OKUYUP ÜNİVERSİTEDE PROFESÖR, BİLİM ADAMI OLMAĞA
DEĞER Mİ? Ben Hayır diyorum! Hiç bir
tarafa da Hayrı yok diyorum! …………. Bu soruyu kedime de sorduğum olmuştur, çevremden de benzeri sorular
soruluyor, pişman mısın diye! Pişman değilim, tekrar dünyaya gelsem yine okurdum, hem de çok daha
iyi kendimi yetiştirirdim.. Pişmanım, bunca seneden sonra Türkiye´ye döndüğüme, ne kendime nede
çevreme ne ülkeme gerekli şekilde yararlı olmadığım için… …….. Okuma yazması, konuşması kısıtlı ve sonradan ilkokul diplomasi alan
Almanya daki Türk çöpçü, çöpçülükten
biriktirdiği servet, Türkiye de üniversitede çalışan öğretim üyelerinden,
(tıpçılar, dişçiler ve torpilliler hariç)
kat kat fazladır. Çöpçünün memleketinde yaptırdığı iki apartmanında
öğretim üyesi kiracıdır. deniz kıyısında yazlığı vardır, memleketinden en güzel kızı telli duvaklı
zurnalı alıp Almanya ya getirmiş. Her sene izine son model arabası ile çıkar, haftada 40
saatin üzerini fazla mesai olarak yüksek alır, ek ödenekten bolca yararlanır,
yarin için kafa yormağa gerek duymaz. Ömür boyu öğrenmeğe de ihtiyacı
bulunmaz. Türkiye de memleketinde, ....´ ta çarsıya çıktığında dükkana
girdiğinde kapıda karşılanır, ona ikramlarda iltifatlarda bulunulur, kapıdan
güler yüzle uğurlanır. Öğretim üyesini? Hiç sormayın! Çarsıda dükkana girdiğinde esnaf bir
daha kafasını kaldırıp suratına dahi bakmaz, bırakın buyur edip sormayı.
(Hayır, abartmıyorum, bizzat yasadığım ve başkalarından da duyduğum olay,
şehir ve carsı ismi burada önemli değildir!)
Öğretim üyesi, ömür boyu yeni şeyler öğrenmeğe, iyi hazırlanmağa bazen
gece yarılarına kadar çalışmaya da mahkûmdur.
Çalışma arkadaşlarının yarattığı o geleneksel çekişmeli, huzursuz
sağlıksız atmosferde, guruplaşmaların
çetin olduğu çalışma ortamında sağlığından olurken bir taraftan da var olmağa
savaşır. (Bazen kendi kendime soruyorum nasıl bir kişilik, nasıl bunlar
profesör,… Bunların bazısının mutlaka
tedaviye ihtiyaçları vardır diye söylendiğim oluyor bazen. Lisedeyken
profesörleri kafamda hayli büyütmüş olmalıyım! Üniversitelerdeki huzursuz,
stresli ve düşük ücretli, engelleyici, kayırıcı hayal kırıcı çalışma ortamı
çalışanları zamanla yıpratıyor,
bozuyor, birbirlerine düşman gaddar, Allahsız ediyor,… ) …….. Konuyu daha fazla dağıtmadan sonuca varmak istiyorum: BİLİME, KALİTELİ BİLİM ADAMLARINA GEREKEN ÖNEMİ
VERMEYEN DEVLETLERİN, YÖNETİMLERİN, TOPLUMLARIN, ÜLKELERİN; REFAH, HUZUR
İÇİNDE BASARILI VE GÜVENLİ BİR GELECEK HAKLARI YOKTUR. Ülkelerin zengin sağlıklı yasam düzeyi,
Üniversitelerinin öğretim ve bilimsel faaliyetlerin kalitesine bağlıdır. Türkiye’de Üniversiteler diploma dağıtan
ticarethaneler değildir, eserler ortaya koyan kurumlar olmalıdırlar. Okullardaki çağdaş eğitimle insanları ülkeyi aydınlatırsınız,
camilerdeki hurafelerle insanların, ülkenin geleceğini karartırsınız, sevap
kazanayım derken büyük günah islersiniz! |
403 |
YURT DIŞINDA UZUN
SÜRELİ YÜKSEK ÖĞRETİM DEĞER Mİ? Türkiye´ye dönüp çalışılacaksa, hayır! …. - Kısa süreli yurtdışı deneyimleri
kazanmak, bilgi teknoloji sahibi olmağa çalışmak farklı kültürleri yerinde
tanımak, yabancı dili geliştirmek daha
yararlıdır. - Türkiye’de istediğiniz alanda yüksek tahsil imkânını
bulamıyorsanız, devlet size yüksek öğretim imkanı sağlayamıyorsa ve maddi
imkanlarınız varsa yurt dışına gitmek akıllıcadır … Yurt dışından diploma sahibi olmak eskisi kadar
cazibeli değildir, hatta bir çok mahsurları da bulunmaktadır…… Örneğin Almaya da yüksek
öğrenimlerini tamamlayıp Türkiye´ye dönen Arkadaşların çoğunluğu
Türkiye´de umduklarını bulamamışlardır, ilerleyememişlerdir, birçokları issiz
kalmıştır. Hatta Almanya’ya
gittiklerine pişman olanlar da bulunmaktadır. Almanya’da öğretim özelikle
mühendislik bölümlerinde çok zor ve uzun sürüyor. Alman gençleri dahi kendi
ülkelerinde mühendislik branşlarını tercih etmiyorlar. Almanya da Yabancılar
için öğretim çok daha ağır, öğretim üyeleri tarafından ayrımcılık, dışlanma,
hoşgörüsüzlüklerle karşı karşıya kalınmaktadır. Ayni sorunlarla orada doğup büyüyen Türk
gençleri de okullarda karşılaşıyorlar, hatta geri zekalı
okullara yönlendiriliyorlar. Almaya da bulunurken bu sorunu dile getirmiş,
ilgililere mektup yazarak Almanya’da Berlin gibi Türklerin yoğun olduğu
şehirlerde Türk okullarının açılmasını önermiştim. Bizde nasıl alman okulları
varsa Almanya da Türk okulları bulunmalıdır diye yazmıştım…. (Sadece devlet tarafından Almanya ya gönderilip daha
sonra Türkiye de üniversite de çalışmaya devem edenler hallerinden
memnunlar). Yüksek öğretimi ve doktorası çok kısa süren ve
kolay alınan Amerika da ve İngiltere de yüksek öğrenimlerini doktoralarını
tamamlayıp dönenler ise şanslılar. Türkiye deki Alman firmaları kendi
ülkelerinden mezun olanları tercih etmiyorlar! (Yazılanların doğruluğu için, Almanya da
okuyup dönenler araştırılabilir…), BİRDEN FAZLA YABANCI
DİL ÖĞRENMEK GEREKLİMİDİR ? Bence Hayır! Türkiye de mesleki kariyer, mesleki
başarı için mesleki bilgi kadar çok iyi İngilizce ve çok iyi Türkçe bilmek
gereklidir. Meslek hayatında başarılı
olmanın olmazsa olmazlarından biri de, çok iyi Türkçe bilmektir, çok iyi
Türkçe konuşabilmektir. (Hükümet
başkanı sayın Tayyip Erdoğan nin
basarili olması güven kazanması; çok iyi Türkçe hitabı kabiliyetine
bağlıdır. Ayni şekilde sayın Gülen in yüz binlerce
kişinin güvenini kazanması, arkasında olmalarının, basarili
olmasının faktörlerinden biri çok iyi konumsa hitap kabiliyetidir. … (Sadece
dil bilgisi teorileri ile değil, çok okumak ve çok konumsak ve yazmakla iyi Türkçe kazanılır) Türkiye de hemen, hemen bütün mesleklerde kişinin
daha basarili olmasının diğer bir yolu ise iyi
İngilizce bilme şarttır. Eğer uzun bir süre başka bir ülkede çalışma, yaşama
düşünülüyorsa, o zaman o ülkenin dilini konuşmasını okumasını ve yazmasını
öğrenmek yararlı olur. Yarim yamalak İngilizce
yanında yarim yamalak Almanca ve veya İtalyanca, İspanyolca, Fransızca,
Rusça, Arapça, Japonca öğrenmenin bir yararı olmaz. |
404 |
AKP İKTİDARININ İYİ İCRAATLARINDAN BİRİ, BİRİLERİNE;
BELLİ ŞAHSİYETLERE, BELLİ
KURULUŞLARA VE KURUMLARA HADLERİNİ BİLDİRMESİDİR KİM OLDUKLARINI,
GÜCLERİNİ GÖSTERMESİDİR. -
KENDİLERİNİ DOKUNULMAZ, SANAN
İMİYAZLİLARA, ÖZELLERE DOKUNULMASİDİR- |
405 |
|
406 |
DEVLETİN HÜKÜMETİ MECLİSTE İLKOKUL MEZUNU
HİZMETLİLERE VE DİĞERLERİNE 4000 TL MAAŞ ÖDEYECEK PARASI, KAYNAGI
VARKEN; ÜNİVERSİTELERİNDE ÇALIŞTIRDIĞI
ÖĞRETİM ÜYELERİNE İSE 4000 - 5000 TL MAAŞ ÖDEYECEK KAYNAĞI BULUNMUYORMUŞ! Sonrada kalkıp
ekranlarda bilimden, teknolojiden, ARGE´den, refahtan, gelecekten
saçmalıyorlar. Daha farklı olsaydı insanlar şaşardı. Türkiye’de toplu olarak
sesi çıkmayan, iyi örgütlenmeyen, mücadele vermeyen, suya sabuna dokunmayan, iyi temsil edilmeyen çalışanların, işçilerin, memurların, köylülerin tıpçı ve torpilli öğretim
üyeleri dışındaki öğretim üyeleri de dahil, insanca yaşama hakları yoktur. |
407 |
YURTDIŞINDAYIM, YURTDIŞINDA SÜRDÜRÜLEN BİLİMSEL AKTİVİTELERİ, PROJELERİ TAKİP ETMEĞE ÇALIŞTIKÇA, UZMANLIK ALANLARIMLA İLGİLİ BAZI BİLİMSEL YAYINLARI İNCELEDİKÇE MORALİM BOZULUYOR, KENDİMDEN UTANIYORUM, BOŞUNA TÜKETTİĞİM ZAMANA YANIYORUM, TÜRKİYE´YE DÖNÜŞÜMÜ SORGULUYORUM! Yurtdışındaki bilim adamları nelerle meşgul, Türkiye’dekiler ise bizler,
çoğumuz diyeyim ülkeye hiç katkısı olmayan ipe sapa gelmez faaliyetlerle
günümüzü, ömrümüzü ziyan ediyoruz. Burada, Yurtdışında birçok kanallarda teknolojik
gelişmelerden, yeniliklerden ile ilgili, bilimsel çalışmalarla yürütülen ve
sonuçlanan bazı projelerden bahsedilen yayınlar yapılmaktadır, ilgi ile
izlenmektedir. Aslında Türkiye de böyle yayınların toplum üzerinde büyük
yarları olacağı kesindir. Sabahtan aksama kadar neredeyse bütün kanallarda çılgın, sapık
dini hurafelere, deli zırvası siyesi münakasalara yer verileceğine, biraz da
dünyada teknolojide bilimde yapılan faaliyetlerin tanıtılması çok daha
yararlı olacaktır. Gençlerin bu alanlara yönelmelerine katkı sağlanabilir. (Geçenlerde televizyon kanalarından birinde
dini konularda vaaz veren bir hocayı görünce, bu kadarına da pes deyip bunun
TV-Ekranına değil, psikologa çıkartılması gerekiyor
diye söylendim. Bunlar İslam Dinine zarar vermektedirler. Dini konularda vaaz
verecek, görüş bildirecek kişilerin Diyanet başkanlığı tarafından
belirlenmesinde yarar vardır diye düşünüyorum) Türkiye´de
bilimsel faaliyetlerle ilgili, yeni
teknolojilerin tanıtılması ile ilgili TV-yayınları tevsik edilmelidir, çocukların, genç
öğrencilerin ilgisi bu yöne çekilmelidir. Hacı Hocalar Allah katında sevap
kazanmak ve çocuklara, gençlere faydalı olmak istiyorlarsa dini hurafeler,
Arap masalları, uydurma dini hikayeler yerine
gençleri bileme, teknolojilere, iyi bir meslek ve ahlak sahibi olmalarına
katkıda bulunsalar, Müslümanların en büyük eksikliği buradadır. Ben 1990 yıllarında ileri gelen iki
üç TV-Kanalına bu tür yayınların
hazırlanıp sunulması için teklifte bulunuştum. Mübarekler cevap verme
nezaketinde dahi bulunmadılar. Türkiye’de maalesef bir çok
oluşum ahbap-çavuş iliksilerine göre gerçekleşiyor.
Ülkenin saygın ve güvenilir kurumları olarak takdir görmesi gereken
Üniversitelerimizde bu disaster fırsat eşitliğine
ters düsen, keyfiyet uygulanmaktadır. Burada da çavuş-ahbap iliksilerine göre üniversiteye çalışma ve kariyer yapma
şansınız bulunmaktadır. Dün de öyleydi bugünde böyledir. DrHusso, 7.2012 |
408 |
YUNANİSTAN’DA
EKONOMİK, BORÇ KRİZİN NEDENLERİ,
TÜRKİYE AÇISINDAN DA BİR DEĞERLENDİRİLMESİ Yunanistan
in Avrupa Birliği Dışında yapması gerekenler: Kısa
sürede, yakin gelecekte yapılması gerekenler: Devletin
kendi halkına, çalışanlarına, zenginlerline, müteşebbislere gerekli güveni vermesidir.
|
409 |
AGUSTOS 2012, ALMANYA´DA BAZİ İZLENİMLERİM! |
410 |
TABU 1, İSLAM DİNİNDE
KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ, SAPIKLIK! İslam dininde Kadın erkek için vardır,
erkekte kadın için vardır; Kadın erkeğin ne hizmetkârı, nede seks kölesi
değildir. İslam dininde kadına çocuklara eziyet, işkence, dayak, hakaret,
kakılma, başkalaştırma günahtır. İslam dininde kadın ailenin bas tacıdır.
Kuranı kerimde, cennet anaların ayakları altındadır gibi anlamalı sözler
İslam dininde Analara, kadınlara olan gerçek değerini göstermektedir. 21. Yüzyıl İslam Âleminde
asil tabu olan; kadın ve erkelerin ta
erken yaslarda, erkek ve kız çocuklarının birbirinden ayrıştırılmasıdır,
başkalaştırılmasıdır, kadın ve kız çocuklarının kapkara giysilere
büründürülmeleridir, erkeklerden farklı ortamlarda bulundurulmasıdır. Kız çocuklarının
özellikle okullarda farklı sınıflarda farklı sıralarda bulundurulmalarıdır,
Bu gibi uygulamalar ve önyargılar erkek ve kız çocukların sağlıklı
gelişmesini, toplum içinde uyum içinde birlikte yasamalarini
olumsuz etkilemektedir. Bu gibi uygulamalar ve önyargılar Müslümanlığın değil
eski Arap çöl yaşamının geleneğinden İslam âlemine erkek hegemonyasının
çıkarları gereği yayılıp devam ettirilmiştir.
Ve halen bu uygulama İslam âleminin bir yüz karasıdır, İnsanlığın
İslam âlemine bakisini olumsuz etkilemektedir. 21. Yüzyılda
İslam Âleminde Müslüman erkek ve kız çocukların, gençlerin yan yana
gelmeleri, birbirlerinden hoşlanmaları, birbirlerini tanıma istemleri, flört
etmeleri neden günah olsun ki? Bu gibi konular da İslam âleminde önyargısız
İslam âlimleri tarafından Kutsal kitabimiz Kuranı Kerim dikkate alınarak
değerlendirilmelidir. Esas sapıklık;
erkek ve kız çocuklarının birbirlerine insani, tabii yakınlaşmasını
tabulaştıran, yasaklayan; fakat gençlerin cinsel tatminsizliğini kendi
hemcinsleri içersinde sapık ilişkilere girmelerini; güçlülerin
güçsüzlerin, akli dengesi bozukların, kimsesizlerin, fakirlerin ırzına
geçmelerini ve veya hayvanlar ile
sapık cinsel ilişkiye geçmelerine seyirci kalan yobaz zihniyetidir. Kadını hala erkek için seks oyuncağı,
kölesi, hizmetkarı
yaratıldığını gören yobaz çöl zihniyettir. DrHusso |
411 |
TABU 2; İSLAM DİNİNDE SEKS YAŞAMI, “İNSANLIK YAŞAMI ÖZELLİKLE GENÇLİK; CİNSELLİKTEN İBARET
DEĞİLDİR” |
412 |
TABU 3, İSLAM
DİNİNDE ÖZE DÖNÜŞ, “DİNİ
KONULARDA TEK GÖSTERİCİ KURANI KERİM OLMALIDIR” İslam Âlimleri bir araya gelip sadece Kuranı Kerimi temel
alıp dini konularda Müslümanları bilgilendirmelerinde yarar vardır. Daha da
ileriye gidilip diğer din mensupları ile bir araya gelip İnsanlık yaşamı,
dünyada huzur ve barış için tavsiye edici kararlar almaları da yararlı olur
düşüncesindeyim. |
413 |
Tabu 4, İslam Dininde Bilim, ARGE, Özgüven, Zenginlik |
414 |
TÜRKİYE’DE
ALEVLENDİRİLEN KÜRT MESELESİ, TÜRKİYE’NİN
GELECEĞİNİ, BÜTÜNLÜĞÜNÜ
TEHDİT EDER HALE GETİRİLMİŞTİR! |
415 |
26 AĞUSTOS; TÜRKLER
VE ISLAM ALEMİ İCİN COK ÖNEMLİ İKİ TARİHİ OLAYI, |
416 |
ASIRLARDIR SOZLASMİS İNANÇLAR, DİNLER
KULLANILARAK İNSANLIK LİNÇ
EDİLMEKTEDİR. 21. YÜZYILDA İNSANLIK YAŞAMINDA DEVLET YÖNETİMLERİNDEN DİN FAKTÖRÜ, DİN ETKİSİ KALKMALIDIR |
417 |
EZİYET İŞKENCE ETMEZLER ÜLKELERINI YAKIP
YIKIP HARABEYE CEVIRMEZLER,… Bu gibilerin Allah Adini, Müslümanlık inancını kullanma haklarda yoktur |
418 |
- BATİLİ SERMAYE PİYASASININ BİR SOSYO-EKONOMİK SPEKÜLASYON NETİCESİDIR - |
419 |
Prof. Unvanlı
Allahsız, Hayasız Jüri Üyeleri |
420 |
Yildiz
Teknik Üniversitesi,… „Islami
Bisiklet Üretilebilir““ Gazette Haberi Ve Okuyucu Yorumlari; |
421 |
Önyargısız
Farklı Bir Değerlendirme ! TÜRKİYE
DEKİ ASKERİ DARBELERİN SORUMLULARI SİYASİLERDİR, yakin gelecekte kaosa ve darbelere davetiye çıkarmaktadır. Türkiye´de; Askeri
darbeler ülkeyi fakirleştiriyor, ekonomiyi geriye götürüyor, gelişmeyi
köstekliyor, insanları yok ediyor v.b. argümanların
doğrulukları ne kadar geçerlidir? Gibi sorular; bilimsel, özellikle
önyargısız, korkusuz ve somut verilere dayanılarak araştırılmalıdır. Türkiye´de sağlıklı her insanin
tasvip etmediği askeri darbeler, muhtıralar, ikazlar, uyarılar yapılmasaydı,
Türkiye bugün nerede olurdu? Bu gibi sorularında da araştırılması,
cevaplandırılması gerekiyor. Türkiye´de askeri darbeler öncesi devlet yönetimi,
ekonomik ve siyasi kaos, ülkede hüküm süren
antidemokratik keyfi ve anarşist düzeni, huzursuzluk, güvensizlikler,
yolsuzluklar, kaos v.b. ve devlet yönetiminde
otorite boşluğu, siyasilerin devlet yönetimindeki acizlikleri,
beceriksizlikleri, görevi suiistimalleri, ülkedeki yolsuzluklar, fakirlik, issizlik, cinayetler gibi bir çok olumsuzlukların da
çekinilmeden askeri darbelerin değerlendirilmesinde dikkate alınması
gerekiyor. Türkiye´de askeri darbeleri
ABD´de planlayıp, yaptırmıştır, yada ABD´de Askeri darbelere izin vermiştir.
Yada Türkiye´de Askeri darbeleri ihtiraslı kuvvet komutanları hazırlayıp,
ABD´nin izni ile TSK gerçekleştirmişlerdir gibi iddialar asilsizdir,
gülünçtür. Yani Türkiye de her olumsuzluğu, her musibeti bizden başkalarına,
art niyetli dış güçlere, ABD´ne Batılılara mal etme gibi alışkanlığımızdan,
paranoyak hastalığımızdan kurtulmalıyız.
Devleti, ülkeyi iç ve dış felaketlerden kani cani pahasına korumakla
görevlendirilen TSK, ülkenin devletin hayati koşullarında, kritik
dönemlerinde gereken müdahaleyi yapar bunun içinde kimseden izin alma
ihtiyacını duymaz. Bu görevi dün yapmıştır, gelecekte de gerekiyorsa ülkenin
hayrına bu görevi yerine getirilecektir, zaten getirmesi mecburiyetindedir.
Ne yani siyasiler ülkeyi siyasi ve ekonomik kaosa sürüklerlerken, devletin otoritesi sağlanamazken, vatanin
bütünlüğü korunamazken milletin can mal güvenliği sağlanamazken; halkın
ordusu TSK olanlara seyirci mi kalacaktır? yada
ülkede huzur güvenliğin sağlanması için dışarıdan askeri kuvvetler mi davet
edilecektir? Dünya üzerindeki devletlerin, ülkelerin, ulusların birbirlerine
olan sorumlukları bulunmaktadır. Hele Nato gibi askeri
pakta üye iseniz ve ekonomik siyasi, askeri destek alıyorsanız ortak hareket
noktalarınız vardır, en azından fikir alisverisinde
bulunulması doğaldır ve ülkelerin çıkarınadır. Askeri darbelere neden olan siyasilerin ve
veya daha dün Asker göreve diye haykıranların sağ sol diye birbirlerine
düşman kesilenlerin, birbirlerine vahşet uygulayan dünün militanlarının, bugün esen rüzgara
göre tüm pislikleri TSK ya mal etmeğe kalkışmaları beklenilendir. Bunlar
dürüst olsalardı, sağduyulu davransalardı askeri darbeler zaten
gerçekleşmezdiler. Askeri darbelerden hemen sonra geçiş dönemlerinde yapılan
ferdi görevi suiistimallerin, ağır hataların hesabi sorumlulardan
istenmelidir diye düşünüyorum. … Türkiye´de askeri darbeler kin güdülü ve
popülist karışımı bir kör zihniyet ve tarikat cemaat etkili bir rövanşist
anlayışı ile araştırılamaz. Bakın, Günümüzde, Arap Baharlarına baktıkça, komşu, kardeş
İslam Ülkelerinde yaşanan siyasi ve ekonomik kaosu, yıkımları, felaketleri,
uğursuzlukları, 21 yüzyıl dünyasına yakışmayan insansızlıkları, vahşetleri,
vukuatları, günahsız çocukların acılarını gördükçe sağlıklı her insan gibi
darbelere karşı olan biri olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerine, TSK ve o zamanın
komutanlarına Allah onlardan razı olsun diyorum, Güçlü,
disiplinli partiler üstü, çağdaş, modern TSK´yi başımızdan eksik etmesin diye
de dua ediyorum. Ve devlet yönetimde etkili olan beynikörlere
de yüce Allahtan biraz akıl, öngörü, şifa diliyorum. Türkiye´nin sağlıklı
varlığı ve geleceği, bizlerin de sağlıklı varlığı ve geleceğidir. Bu nedenle
hepimiz Türkiye’nin birlik, bütünlüğü, huzur ve güvenliği, zenginlimi,
iyi bir geleceği konularında hem fikir
olmalıyız. Diğer bir gözlem ve değerlendirmemi burada paylaşmak ve tartışmaya sunmak
istiyorum. Mevcut
belli, bir partiye ve hükümetine karşın halkın küçümsenmeyecek bir
çoğunlukta ortaya çıkan ve zaman, zaman dışa vurulan kuşkuların,
endişelerin, korkuların ve bunun
içinde bir şeyler yapılmasını isteyenlerin, arzu edenlerin haklılıkları gün
geçtikçe ortaya çıkmaktadır. Konuyla ilgili olarak akla gelen bir kaç örnek; · Bir taraftan gerçek demokrasi, halkın
iradesi denilmektedir, diğer taratan da antidemokratik tek adam, diktatörlük
benzeri başkanlık sistemine kişisel
çıkarlar, kişisel ihtiraslar, egosu tatmin bencillikler gibi arayışlarla devlet yönetimi tamamen ele geçirilmek
istenmektedir. (ABD ve Fransa gibi ülkelerde zaman, zaman “Başkanlık sistemi
yerine başbakanlık sistemine geçiş” gündeme getirildiği ve tartışıldığı
unutulmamalıdır) ·
Bir
Taraftan cumhur, cumhur her yerde ve her şeyde cumhur deniliyor, diğer
taraftan ise cumhura hiç sorulmadan cumhura karşıt cumhuru mağdur edici kararlar
alınıyor ve adil olmayan cumhuru mağdur edici uygulamalara geçiliyor.
Haksızlıklara karşın çıkan, söz söyleyen, demokratik eylemle sesini duyurmak
ve tepkisini veren hakkini arayan cumhurlar ise hükümet, parti, tarikat
yanlısı gestapo tipi polisiye birimleri ile cumhurlar, vatandaşlar kadın erkek, yaşlı çocuk demeden
analarından doğduklarına bin pişman ediliyor. ·
Bir
taraftan bağımsızlık, tek vatan, tek bayrak tek yönetim ve tek devlet dili
deniliyor, diğer taraftan da devletin otoritesi ülkenin Güneydoğusunda
sökmüyor, varlık gösteremiyor, bağımsızlık isteyen PKK´nin otoritesine yenik
düşüyor, halkına sahip çıkamıyor, teröristlerin insafına terk ediyor….
Ve Cezaevindeki teröristlerin
elebaşları ile görüşerek, mütarekeyi kabul ederek, PKK terörünü
sonlandıracağına, şehit haberlerinin önünü alacağından medet umuyor. ·
Halk
arasında dini inançları nedeniyle namaz
kılanların, türbanlıların dürüst oldukları ve bunların yolsuzluklarla karşın
en iyi mücadele edebileceklerdir inancı ve beklentisi ile halktan tek
başlarına hükümet kurabilecekleri kadar oy alabiliyorlar, halkın güvenini kazanıyorlar, diğer
taraftan ise en büyük yolsuzluklara kendi içlerinde rastlanılıyor, kısa
sürede hak etmedikleri ve yedi sülalelerine yetecek servetlere ve makamlara
ulaşıyorlar. ·
Bir
taraftan fırsat eşitliği deniliyor, diğer taraftan ise milli eğitim, YÖK,
üniversiteler, emniyet, adalet-yargı gibi devletin önemli kurumları, önemli
makamları ele geçiriliyor.
Ehliyetlerine, bilgilerine, diplomalarına, tecrübelerine geçmişteki performanslarına bakılmaksızın
devletin önemli kurumları, makamları kendi yakınları ile dolduruluyor. Devlet yönetiminden hiç gitmeyecek,
ayrılmayacak şekilde yuvalanıyorlar, organize ediliyorlar. ·
Bir
taraftan kardeşlik, birliktelik, Yaratan yüce Allah deniliyor, diğer taraftan
ise bizden olmayanlar, biz gibi davranmayanlar dinsizdir, inançsızdır diye
ötekileştiriliyor, kapı dışarı ediliyorlar, eziliyorlar, sömürülüyorlar,
terfi ettirilmiyorlar, atamaları,
görevlendirilmeleri yapılmıyor ·
Bir
taraftan yargı bağımsızdır deniliyor, adalete güvenin deniliyor, diğer
taraftan ise kendilerini eleştirenleri düzmece suçlarla
tutuklattırıyorlar, kendileri için
tehlike arz edebilecekleri toplumda sıfırlıyorlar. (Kamuoyuna yansıyan bir
haberde genç bir subayın kendisine addedilen düzmece suçlarla hala tutukluluğu sürmektedir. İsin ilginç yani
rezilliği ise kendisin bu suç fiili zamanında henüz ortaöğretim cağında çocuk
olduğu ve bunlardan habersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bu da su sıralar
adaletin nasıl çirkefleştiğini, nedenli ayaklar altına alındığını gösteren
bir çok örneklerden biri · Bir taraftan ülkenin huzur ve güvenliği,
vatan birlik ve bütünlüğü uğruna ömür boyu ölüm tehlikesi altında mücadele
veren, çok zor şartlar altında basarili görevler ifa eden TSK´nin asil
şerefli komutanları, Mevcut devlet yönetimini ortadan kaldırmak, hükümeti
yıkmak gibi trajikomik düzmece suçlarla
PKK ve tarikat güdümlü yargılayıp, tutuklayıp cezalandırırken, gerçek
teröristler halk kahramanları olarak ödüllendiriliyor. Yakında terörist başı
ile sürdürülen görüşmeler sonucunda, onu serbest bırakıp hükümet başkanıyla birlikte Nobel barış ödülüne
aday gösterildikleri ve Nobel barış
ödüllü verildiği duyulursa sakin ha kimse şaşırmasın! ……… Devlet yönetiminde en büyük facia nedir biliyormuşsunuz? -
Devletin,
vatanin birlik ve bütünlüğünün korunamaz, can ve mal güvenliğinin sağlanamaz
hale getirilmesidir. -
Ülkenin içte ve dışta çıkarlarının
savunulamaz ve korunamaz hale gelinmesidir. -
Gelecek
nesillere huzursuzluğu, uğursuzluğu, ağır borç yükü altında kötü bir miras
bırakmaktır. Sözün kısası; a) Devlet yönetiminde siyasilerin zafiyeti
sonu oluşan siyasi ve ekonomik kaoslar, otorite boşluğu, askeri darbelere
davetiye çıkarırlar. Bu gibi durumlarda yapılması gerekenlerin
başında, adil secime gitmektir, istifa etmektedir, Yeni bir başlangıç için
yeni bir isimle denemektir. b) Geçmişteki siyasilerin ve toplumun kendi hatalarını, acizliklerini,
hırslarını, pisliklerini belli bir kuruma, kişilere atma arayışları ile kişi
ve kurumlar sadece kendilerini aldatırlar, kandırırlar! c) Günümüzde devlet islerini yürüten siyasilerin geçmişten özellikle askeri
darbelerden hiç mi hiç ders çıkarmamışlar?
Onun yerine geçmişin tüm pisliklerini, olumsuzluklarını TSK, laik
devlet yönetimine atmak cüretine giriyorlar.
Devlet yönetimine secimle
görevlendirilen siyasetçiler ve belli makamlara atananlarda ve is adamlarında
bazen gözlenen bir çeşit psikolojik hastalık olan “ Megalego” yani ayakları
yerden kesilen, kendisini ululaştıran, kendisi olmadan, bir şeyin
yürüyemeyeceğine, onsuz hiçbir şeyin olmayacağına, islerin duracağına,
yönetimin ekonominin bozulacağına, kendini inandırmış, Allah’ın çok özel bir
kulu, önemli bir lider olarak kendini üstün görmeğe ve havalanıp kibirlenmeğe
başlayan başkanlarda, patronlarda sonradan olma ucuz zenginlerde görülen bir
rahatsızlık yani bir çeşit ağır paranoyaklık, davranış bozukluğu olarak ta
görebilirsiniz. … …………………. Hindi kafalı olgusu-görüsü (Hindi sürüsü sendromu) ile;
oluşumlar, vukuatlar değerlendirilmemelidir! (Hindikafali görüş, olgusu, hindi
sürüsü sendromu; Hindi kümesinde, hindi sürüsünde hindinin biri glu glu glu
diye kabarıp ötmeğe başlayınca,
arkasından tüm hindilerde kabararak glu glu glu diye etrafı kuru yaygaraya
boğarlar ve uzun bir sürede durmazlar. Bu hindi sürüsü sendromu, gelişmesi
sekteye uğramış kişilerde ve toplumlarda gözlenmektedir. (Türkiye
de siyasette Trend; “ TSK, KOMUTANLARI TUTU, KAKA;
PKK, APO CİCİ, BİCİ”. drhusso Izmir, 12.10.2012 |
422 |
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk´ün
ölüm Yıldönümü… Atatürk olmasaydı, Türkiye var olmazdı, bizler de
olmazdık. Atatürk; bizlere Yüce Allahın
bir lütfüdür. Atatürk sadece Türkiye’nin değil İslam
Dinin gelişmesine, Müslümanların boğazlanmalarına, dar bir coğrafyada hapsedilmelerine
karşın etkin rol oynamıştır. Köleleştirilen Mazlum, Ülkelerin, Bati sömürücü
ülkelere karşın ayaklanmalarına, bağımsızlık mücadelelerinde cesaret ve ivme
kazandırmıştır. Atatürk, Toplumda hastalık saçan, toplum bireylerini hurafelerle
uyduruk masallarla uyuşturup kullanan, sömüren ve gelişmelerini,
zenginleşmelerini engelleyen insanların yüce Allahın
sunduğu cağın nimetlerinden yararlanmalarını engelleyen tarikatların,
tekkelerin, cemaatlerin v.b. faaliyetlerini kontrol
altına alarak ta İslam Dinine hizmet etmiştir. Bu gibi gerçekler, Atatürk´ün
insanlığa, Müslümanlığa olan hizmetleri,
katkıları beynikör yobazlar tarafından idrak
edilemez. Çok zor ve tehlikeli bir coğrafyada, ve iç ve dış tüm yıkıcı
faaliyetlerine rağmen Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin hala ayakta
olmasını, gelişmesine devam etmesini, petrol zengini bir çok İslam ülkesinden
daha iyi olmasını, Sanayi ülkelerine
teknoloji satmalarını Atatürk´ün sağlam temeller üzerine kurduğu laik devlet
yapısına, ilkelerine de borçlu olduğumuz gerçeği göz ardı edilmemelidir.... Allah ondan ve bu ülkeye emeği gecen Allahın
rahmetine kavuşan tüm büyüklerimizden, şehit ve gazilerimizden Allah razı
olsun, mekanları cennet olsun.
Gerçek bir Müslüman, kişilik sorunu olmayan ve akli dengesi bozuk olmayan her
insan dini ibadetlerden evvel ülkeye, insanlığa emeği gecen büyüklere, Hakkin
rahmetine kavuşanlara saygı göstermesini öğrenmelidir, ve bırakılan emanet edilen güzel eserlerin
korunmasına, geliştirilmesine zenginleştirilmesine katkı sağlamak için gayret
göstermelidir. Laf olsun diye Atam izindeyiz demekle, yazmakla Atatürk´ü
bir kez daha anmak çok kolaydır, bu şekilde sadece kendimizi kandırıyoruz.
Onun izinde olduğumuzu göstermek, emanetlerini korumak geliştirmek ise çok,
çok zordur. Türkiye´de örnek
gösterilmesi, güven ve saygı duyulması gereken kurumların başında yüksek öğretim kurumlarında, Üniversitelerde yönetimler,
rektörlükler, dekanlıklar her yıl 10 Kasımda Atam izindeyiz diye nutuklar
atılmaktadır, mesajlar gönderilmektedir. Diğer taraftan da bu yönetimler
başkanlıklar, rektörlükler, dekanlıklar, bölümler gibi birimler
kurumlarındaki çalışanlarını, öğrencilerini her yönüyle mağdur etmeğe devam
etmektedirler. … Bir taraftan Demokrasi
denilmektedir, diğer taraftan hakkini tepkisini demokratik kanallarla
duyurmak isteyenler feci şekilde hırpalanmasına göz yumuluyor. Bir taraftan
fırsat eşitliği deniliyor, diğer taraftan ahbap çavuş ilişkilerine göre
muamele yapılıyor, Bir taraftan özgürlük hak hukuk deniliyor, diğer taraftan
hak iddia edenler sıfırlanıyor, yok ediliyor, Bir taraftan ülkede
insanların düzmece gelişi güzel suçlarla tutuklanıp hapse atılmasına, adil
olmayan dışarıdan güdümlü yargı kararları ile cezalandırılmalarına seyirci
kalınıyor, acizlik sergileniyor, korkaklık gösteriliyor, diğer taraftan da
kalkıp Atam izindeyiz denilmektedir. … Atam izindeyiz de,
makamlar kişisel çıkarların, kişisel egoların tatmin edildiği yerler
olmamalıdır. Her şeyden evvel o makamın o unvanın görevi sorumluluğu,
ciddiyeti yerine getirilmelidir… (Burada
Atam izindeyiz konusu ile pek ilgisi olmasa da benle ilgili bir örneği
ilginizi çeker düşüncesiyle
vermek istiyorum. 4 gün evvel uzun bir süreden sonra Harburg –Hamburg Teknik Üniversitesinin Gemi İnşaatı ve
Makine Mühendisliği Fakültesinin web sayfalarından son alınan ve halen
yürütülen ARGE proje konularına bakarken birden canım sıkıldı. Benim 6
seneden beri ilgilendiğim, yurt içi ve yurt dışı makaleler hazırladığım
bitirme tez proje ödevlerini verdiğim, iki patent önerisi sunduğum laser
bindirme kaynakli bağlantılar üzerinde TU- Harburgta sanayi ile birlikte milyon euro
değerinde yeni proje aldıklarını görünce cidden üzüldüm. Üzüntümün nedeni;
benim bu konuyla ilgili yayınlarım prof. unvanlı
Allahsız jüri üyelerince pek dikkate alınmadı, bu çalışmaların gemi ile
ilgisinin olmadığı bu nedenle başka bilim dalında müracaat etmeni
istemişlerdi. Koskoca prof. unvanlı Allahsız jüri
üyelerinin kendi branşları olan gemi inşaatı ile ilgili dışarıda, okutulan derslerden ve ders içeriklerinden
ve ARGE çalışmalarından, yayınlardan hiç mi hiç haberleri yok, bu bilgisizlikleri ve keyfi
tutumları ile benim yıllarca manen ve madden mağdur olmama neden oluyorlar.
Ve ben ise bunlara karşın hiç bir şey
yapamıyorum, bunun hesabini hala onlardan bir
şekilde soramıyorum. Seneler önce bir jüri üyesinin odasında tartışıyoruz.
Ona benle 1994 yılında doçentlik sınavına girip doçentlik sınavını kazananın
ve sıradışı gemiler üzerine uzman diye
tanıtılanın; sıradışı
gemilerle ve bazı konularda bilgilerinin soru işareti taşıdığını bir iki
örnek vererek söylüyorum. Bana karşılık olarak bu kişinin, 6 aylık yurtdışı
bursu aldığını bu nedenle de çok iyi, bilgili biri olduğunu söylüyor…. Benim ise, liseden sonra bursuz, devletin tek kuruş
parasını almadan yurt dışında Almanya’da okul ve yaşam masraflarımı çalışarak
kazanarak çok zor şartlar altında okulu iyi dereceyle bitirdiğimi ve dünyaca
ünlü Bilim araştırma merkezinde GKKS- Hamburg ta yaklaşık 6 sene çalıştığımı
Hamburg Üniversitesi Gemi Insaat Enstitüsünde
konvansiyonel olmayan gemi tasarimlari üzrinde yaklasik iki sene kadar
çalışmalar yürüttüğümü bilmek istemiyor…. Ahbap çavuş ilişkileri keyfiyet Türkiye üniversitelerinde
dünde vardır, bugünde bu uygulama devam ediyor maalesef, Sonrada kalkıp bu tip Allahsızlar Atam
izindeyiz diyorlar… Diğer
üzüntüm ise ben burada Ege üniversitesinde Ege bölgesinde endüstriye büyük
katkı sağlayacak bir laser araştırma
uygulama ve eğitim merkezinin açılmasını ta 2003 yılından beri çeşitli
şekilde önermeme ve yazılı müracaat etmeme, destek istememe rağmen gereken
desteği, ilgiyi bulamıyorum., En son biri, burada
ismi lazım değil, bana laserle ne yapılır diye
sorduğunda EÜ´de fazla bir şeyin değişmeyeceğini anladım. Laser konulu Arge ortak proje tekliflerini sanayiye götürüyorum, basta
tamam deniliyor daha sonra ise arkası gelmiyor yada hiç cevap verilmiyor,… Sonrada her 10 kasımda
Atam izindeyiz mesajları nutukları ile boy gösteriliyor… ) Atamızın izinde milletçe ne kadar
olduğumuz belli. Atatürk´ün ve arkadaşlarının kanları canları pahasına kurup
geliştirip bize emanet ettikleri Laik Demokratik Devlet yönetimin, Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin bozularak yıkılmasına şeriat yanlısı tek edam ve dini
devlet kurulmasına, Vatanin bölünerek
parçalanmasına birlikte seyirci kalıyoruz. Bir kaç mütaahitin,
emlakçıların aracıların, asalakların
hak etmedikleri saltanatı devam ettirebilmeleri için bizlere emanet edilen, ülkenin
değerlerini, zenginlikleri,, topraklarını
yabancılara satılmasını da kabullendik.. HALA ATAM İZİNDEYİZ DEMEK, SOYTARILIK OLUR DÜŞÜNCESİNDEYİM. |
423 |
|
424 |
|
425 |
|
426 |
21. Yüzyılda Dünya Düzeninde, -Devlet
yönetimlerinde kaçınılmaz gelişmeler, beklenen zorunlu değişimler- özeti |
427 |
ü 7 – 8 Milyon İsrailli Yahudi Ülkesi tarım ülkesi olan
Türkiye´ye her türlü bitki tohumunu satıyor. |
428 |
TÜRKİYE´DE BAŞKANLIK SİSTEMİ İSTEMİ! EŞİTTİR TEK ADAM DEVLET YÖNETİMİ SİSTEMİ, GERÇEK
DEMOKRASİNİN İSTEMİ DEĞİLDİR. |
429 |
TÜRKİYE DE YAKLAŞIK HER 7-8 KİŞİDEN BİRİ AKLİ, BEDENİ
ÖZÜRLÜDÜR, SAKATTIR, ENGELLİDİR. NEDEN? Türkiye’de her şey Yüce Allahtan deyip Allaha havale edip
işin kolayına gidilmemelidir. Çocuğu sakat, sağlıksız özürlü getirmektense hiç
getirmemek çok daha iyidir. |
430 |
NEDEN – 4 Osmanlı
İmparatorluğunun Anadolu’da sıkıştırılmış yıkılmış harabeleri ve enkaz
üzerinde çok büyük zorluklarla hayal edilemeyen yokluklar ve zorluklar altında Atatürk ile temeli
atılan cumhuriyetimizin ilk dönemlerinde mucizevi atılımlarla başlayan gelişmeler ayni heyecan ve
ciddiyetle devam etmemiştir, neden? O zaman
yapılanlarla bugün yapılanlar neden objektif karşılaştırılıp bilimsel
değerlendirilmesi yapılmıyor, neden? |
431 |
Kavram: ’’LAİKLİK’’ Laiklik:
Devlet yönetiminde, toplumsal insan
yaşamında dinin, inanç ve ibadet özgürlüğünün istismar
edilmemesidir. ü
İnsanların din, ibadet, inanç özgürlüğü
laik cumhuriyet yönetimi sayesinde güvence altındadır. ü
Laiklik; Şarlatanların,
soytarıların, uğursuzların, akıl hastalarının, zavallıların, kara yobazların
dini duyguları inançları bir vasıta, araç görerek; toplumda diğer insanları
sömürmelerine karşın etken bir devlet yönetimidir. ü
Laik cumhuriyet devlet yönetimi: Geleceğin güvencesidir,
çağdaşlıktır, dünyada halklar arasında sürekli barışın garantisidir. ü
Laiklik: İslam dininin özüdür! ü
Laiklik: Yalnız yaratan yüce Allah` a
kulluktur. ü
Laiklik:
İnanç, ibadet özgürlüğüdür, saygıdır. ü Laiklik: Gerçek Müslümanlıktır. ü
İslam dini; ne kara çarşaflara,
türbana bürünmek nede gösteri ibadet etmek değildir. Araplaşmak, karalaşmak
ta değildir ü Müslümanlık; ne kahvehanelerde miskinlik etmek, palavra atmak, nede
tarikathanelerde Allaha yakarmak, boşa zikretmek, kendine işkence uygulamak,
hikayeler ve masallar anlatmak, dinlemek; değildir. Tarikat, dergah v.b.
babalarına, dedelerine, şeyhlerine, üfürükçü, sahtekar, akıl hastası hocalarına, imamlarına, falcılarına
çalışmak, onlara ömür tüketmek te değildir. Bunlardan, Türbelerden,
mezarlardan, tepelerden, yarar, sağlık, şifa, hayır beklemek te değildir, ü
Müslümanlık; gericilik değildir, daha
faydalı ve daha iyi öğrenmektir, başkalarına da öğretmektir, daha çok çalışmaktır, daha çok ve kaliteli
üretmektir, daha fazla kazanmaktır, muhtaçlara yardım etmektir, devletine,
vatanına, sahip çıkmaktır.. ü
KUTSAL KİTABIMIZ KURANI-KERİM; Hurafeler kitabı
değildir, belli çıkarlar doğrultusunda yorumlanamaz. *KUTSAL KİTABIMIZ KURANI-KERİMİ
ANLAMAK VE YORUMLAMAK; SAĞLIKLI, ÖNYARGISIZ, TARAFSIZ VE
TEMİZ BİR ZİHNİYETE, AKLA MAHSUSTUR. |
432 |
Kavram „SORUN“ Sorun; Kişilerin, toplumların, ulusların,
yönetimlerin v.b., yasam koşullarında zorluklar karşısında çözüm
üretememekten kaynaklanan çaresizliklerdir, sıkıntılardır. Sorunsuz insanlık yasamı
düşünülemez. Aslında
insanlık yasamı, sorunlarla gecen sürekli bir mücadeledir. Burada önemli
olan, sorunlara karsın gösterilen dirençtir, mücadeledir, inattır ve
sorunlara karşın üretilen ve uygulanan çözüm yöntemleridir. Bu
vasıf, yetenek öğrenilen kabiliyetlerdendir! ……… Ülkemizde, TÜRKİYE`DE genelde yasam
koşullarında zorluklara karşın yeteri direnç gösterilmemektedir, etkili
alternatif çözümler üretilmemektedir. Sorunlara karşın mücadelede bir
çoklarımız kadercilikle, (alin yazımız, kader kısmet denilerek) pes
etmektedir. Ve Kendi sorunlarımıza odaklanıp kendimiz halletmeğe çapalarımıza
kendi sorunlarımızın çözümünü başkalarından bekliyoruz. Ve kendi
sorunlarımızı kendimiz çözemezken başkalarının sorunlarıyla uğraşıyoruz,
çözmeğe çalışıyoruz. (Siyasetimize bakın!) Sorunların çözümünde en kötüsü ne
biliyor musunuz? ü Ülkemizde sorunlara karşın çözümler
üretileceğine mevcut sorunlara sorunlar ekleniyor, çözülmesi daha zor olan bir sorunlar
yumağına dönüştürülüyor. ü Kendi sorunlarımızın çözümünde
başkalarından medet umuyoruz. ü Kaliteli insan eğitim ve öğretimine ve
seçimine gerekli özenin ve ciddiyetin gösterilmemesidir. ü Türkiye’de halk kendine yakışanı, uygununu seçer.
Kaliteli insan; kaliteli insani tercih eder, seçer ve görevlendirir, Bu halk seçmesini öğrenip bilseydi, bu
günkü durumundan çok daha yüksek bir
refah düzeyine, zenginlige sahip olur, geleceğine daha güvenle bakardı.
Toplumsal sorunların en büyüğü budur. BUNUN NEDENLERİ; BİLGİSİZLİKTİR,
ÖNGÖRÜSÜZLÜKTÜR, TECRÜBESİZLİKTİR, KÜLTÜRSÜZLÜKTÜR, FAKİRLİKTİR, KİŞİLİK
ÖZÜRLÜĞÜDÜR! |
433 |
VAH TÜRKİYE VAH, VAH; BU GÜNLERİ DE YAŞAMAK VAR MIYDI YAZINDA! Parçalanarak kaos içinde yok olman laneti geleceğinde, Yakınmak dövünmek kime, neye? Türkiye’de Dünya tersine çevrilmiş Ülkemizde zaman geriye dönmüş K. P. D.
S. Y. E.
A. Cv.d.
sahneye dolmuş, Pislikler, şarlatanlar her kılıkta doymuş İtici, dönek yalak bencil, yalancılar popüler olmuş Devletin nimetlerinden ihyalanmışlar. Bu ülkeye, devlete, millete kendini Canları, hayatları pahasına adayanlar, Bu devleti parçalamak yıkmak isteyen teröristlere Karşın dağlarda karda kışta mücadele edenler; Şerefli Türk ordusunun Komutanları; Subaylar, generaller, kuvvet komutanları Şani ünü büzük Türk Ordusunun Genel Kurmay
Başkanı, Polisiye
sahte evraklarla düzmece delillerle
suclanıyorlar, Düzmece
asılsız uyduruk suclarla, Şerri
kesin mechul ihbarlarla Terörist
ve santajı yalancı şahitlerle Terör
örgütü kurmak terör örgütüne üye olmak, Demokratik
düzeni yıkmakla yargılanıyor, Kimileri
hücre ölüm döşeginde yaşıyor, Kimilerin
yıllardır sucları nedir bilinmiyor, Dişarıdan
kumandalı sanılan savcı, hakimlerce Hukuksuz
hapishanelerde cürütülüyor. Sabırlı,
ahlaklı, vatansever Komutanların Siyasi
şefleri ise masumu oynuyor! Dişarıda
atıp tutuyor, gürlüyor kah garibanı azarlıyor Kendine
dev aynasında bakıp havalara giriyor. Yalakaların,
başta itici gazetecilerin yellerine kapılıyor. Kendi
havasına kapılıp dünya liderini oynuyor. Demokrasi,
İnsan hakları, hak, hukuk, adalet, Yeni
düzen sacmalıklarına kendisi de
inanıyor. Allahsızlar
o kadar azmışlar kudurmuşlar ki, Cahilleri,
dıplomasızları ahlaksızları Devletin
kurumlarında müdür, vekil yapıyorlar, Hemde
ülkede o kadar üniversite mezunu Alanında
vasıflı işşiz genc insan varken. Başkalarının
hakkını gaspt etmenin, İslam
dininde allahsızlık oldugunu, Kültürümüzde
ahlaksızlık oldugunu Asalaklar
nerden bileceklerki, Sonrada
birileri kalkıp Türkiye
gibi ülklerde neden Ayaklanmalar
ve askeri darbeler Kacınılmaz
olur diye hep sucu Askere atarlar. Bilinen
bir gercegi ise, hatırlamak istemezler; Bir gün ki, gelir tökezlenir, egilirse, Alim
Allah cevresindekiler üzerine cıkıp tepinir, Kimler
geldi kimler geçti, Ne
devirler geldi de nasıl bitti bir
bilseler bu zavallı duruma düşmezler.. Hak,
Hukuk Allah korkusu, insanlık yok tur ki, Adil
adaleti görülsün, İnsan gibi olsun Halk, devlet yoktur ki, tepkisi bulunsun, Ülkede
Dünyada olup biten kimin neyine. En
kötüsü en acıklısı en ısyankarı ise; Silah
arkadaşlarının, Genel Kurmayın Olup
biteni korkak suclular gibi Olanlara sessiz, sedasiz, çaresiz kalmalarıdır Mübarekler
hic degilse silah arkadaşlarının Adil yargılanmalarını
isteme cesaretini göstersinler Siyasilere
yaranma yarışına gireceklerine Görevi
sorumluluklarını yerine getirsinler. Ergenekon,
balyoz ve diger ucubelerin Esas
sorumluları ne AKP, ne PKK ve sempatızanları Ne Özel
polisiye örgütleridir TSK,
komutanların ta kendileridir. Türkiye’de Dünya tersine, zaman geriye döndürülmüş Ülkede
Dünyada olup biten kimin neyine. Türkiye
bölünerek karanlıga gömülüyor, kime ne Cogunluk
geçim derdinde, kimileri servet, şan söhret peşınde Kimileri
karı kız sevgili aşk meşk cocuk
derdinde Vatandaşın halkın derdi, onun da derdi bambaşka dur O anayasayı kendine göre yeniden düzenleyip Tek adam başkan, kraldan da kral olmak isteyedur. Demokrasi, halk bahanedir, Devlet onundur. Vatandaşların
çogu donuna kadar borçludur, Olup bitenlerden de sucludur. Donunu
satın alacak işi, parası yoktur, Kredi
borcu ile üzerine kürk giyiyor, Koluna
altın bilezigi, boynunbda altın altın tasması Yetmiyor
kulaklarına altın küpe de takıyor. Sosyete
payarında entellektuel de takınıyor Altına
lüks araba cekiyor, Depoda
tükenen benzinle hep yolda kalıyor Trafigi
altus ediyor, fıyakası bozuluyor. Memleketinde
Fabrikası yok, kurulmuyor, Topragı
da işlemiyor, sahilde kahvede oturuyor Bir
araya geldiklerinde atıp tutup duruyor Dınleyende
vatanı kurtarıyor sanıyor. Memleketinde
Lüks alışveris merkezleri acılıyor. İcinde marketleri, dükanları, kahveleri, salonları
bulunuyor. Ülkenin
ekonomisi yabancıların elinde, insafında ülke
halk sömürülüyor, fakirleşıyor, elden gidiyor. Türkiye’nin
düşürüldüğü duruma hele bakın! Can
derdinde olan Suriye Türk
askeri ucagını vurup denizin dibine indiriyor, Türkiyenin
sınır köyleri Suriyeden bombalanıyor Gerekli
askeri tepkiyi vermeyi bırakın, Can
cekisen Suriyeden yada İrandan olası bir askeri saldırıdan Korkularak
Natodan Suriyeye, İrana karşın korunma
talep ediliyor. Türkiyenin
savunması yabancılara, Türkiyede
konuclandırılmıs Batılı Askerlere emanet ediliyor. Devletin
sınırları içinde terörist saldırıları
korkusu Nedeniyle
koskoca Türk Devletin Askerleri Havadan
ucaklarla sevk edilmektedir. Canilere,
hainlere, teröristlere karşın mücadeleyi Tecrübesizlik,
bilgisizlik korkaklıkla kaybedenler, Teröristlerin
elebaşlarından medet umuyorlar, Ayagına
gidiğ akıl fikir soruyorlar, Caniler,
hainler, teröristler, muhteşem
törenlerle yüceltiliyor Caniler,
hainler, teröristler alkışlanıyor, Canilerle
hainlerle masa başında İlerisi
için Bagımsız Kurdıstan vaatleri Karsılıgı mütareke imzalanıyor. Halka
alıştıra, alıştıra sindire indire Görüşmeler
acıklanıyor Taraflar
Dünya Barış Nobele Ödülüne Aday gösteriliyor Vah
Türkiyem vah, vah, vah Sen
bunları hak etmedin Sen
bunlara layik degildin Sen
nerde hata yaptın. Vatanın
bir parçası fiili işgal edildi, devleti sokmuyor Meydanlarda devletin bayragı indiriliyor,
polisi kacıyor Devlet
içinde devlete yeni anayasada kılıf aranıyor Devleti
yönetenler kendilerini korkusuz kahraman sanıyor, Teröristlerin
tehditlerinden korkuyor, saklanıyor Boyun
egip taviz üstüne taviz veriyor. Yönetimdeki
caresizlige, becereksizlige, iflasa, yıkıma Demokrasi
acılımı, insan hakları diyor. Satacak
fabrika, kurum, bina da kalmadı diyor Vatan
toprakları, koylar, ovalar, madenler yabancılara satılıyor Lüks
semtlere, gökdelenlere, yazlıklara yerli yaklaşamıyor, Ecnebilere
satılıyor, Vatandaşın bırakın ev satın almasını Ucuz
kiralık ev bulamıyor. Kirayı dahi ödeyemiyor Savurganlık,
yolsuzluklar görevi suistimaller aldı gidiyor, Siyasetci
gerisini ilerisini göremez, karanlık geliyor. Vatandaşı
devleti vatanı düşündügü yoktur, Kendini,
ailesini, yakınlarını garantiye alıyor. Halk
yeni ve yüksek vergilerle, harclarla, cezalarla suyuluyor Bizlerim
gık dahi sesleri çıkmıyor Türkiye
Cumhuriyetini kuranlar lanetleniyor, Bu
Kutsal, Cennet Vatan Türkiye’ yi Kanları,
canları pahasına koruyanlar, Bu
Ülkeyi bizlere emanet edenler linc
ediliyor Muhalefeti
ara ara, yok ki bulasın. Toplum
sivil örgütlerin başı baglı Cemaatler
devri, her yerde dedikleri dedik, Tarikatlar
seyri, kestikleri kestik, Hala,
nerden nerelere denilip Ekranlarda
meydanlarda övünülüyor. Bizler
suskun ve korkak seyrediyor, dinliyor, görüyor Fakat
bizler bir araya gelip tepki vermiyor Bu
nasıl vatandaslıktır, dürüstlüktür, insanlıktır bir sey demiyor Bu
nasıl bir insani ahlakı degerdir, Bunlarla
baş edilmiyor, Üç beş kuruş ugruna, makam şöhretine Türkiyenin
geleceginin karartılmasına Ülkenin
parcalanmasına, Canilerin
hainlerin teröristlerin kutsanmasına,… Vatanın
satılmasına tepkisiz ve seyirci kalınıyor.
Vatandas
Allah korkusu olanlardan medet umdu, Elini verdi,
Türkiye’yi ha kaptırdı kaptıradacak Türkiye’nin
kaderinde vardır, gelen gideni
arattırıyor hep!!!! Lübnan,
Tahran, Bağdat ta Bir
zamanlar Dogunun Paris’i; Muhtesem
zengin, güclü diye övünülüyordu. Zamanında
kötü yönetimden, ilgisizlikten Kaynaklanan
bu günkü hallerine bakın., Türkiye
bu yönetimle, zihniyetle Bunların
sonu gibi bir gelecegi olmasın. Allah
yazdıysa bozsun, Amin
demek yetmiyor. Aksiyon, yani İcraat, uygulama gerekiyor, Muhalefetin
görevidir; Toplumu
dogrularla gerceklerle Bilgilendirmek, organize etmek Harekete
gecirmek; Muhalefet kadar toplum
örgütlerin sorumlulugudur. Türkiyenin
bölünmez bütünlügü İc ve
dısşcıkarlar söz konusu oldugunda Para,
servet, şöhret, makam, Olsada
olmasada neyine! Kanın, canın,
her nefesin Seve, seve bin feda olsun. Diyene
ne mutlu, gerisi boş olsun. Türkiyenin
gelecegi bizim gelecegimiz, Türkiyenin
kaderi bizim kaderimiz, Türkiye
varsa bizlerde varız. Bu
gercek unutulmamalıdır. ….. ……… |
434 |
Yaşanılan
olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bu olumsuzlukları çıkaran görevli
sorumsuzların bir şekilde uzaklaştırılması gerekiyor, aksi halde bu konu
hakkında yazılanlar, çizilenler ve gösterilenler boşunadır. Tabi ki şanı
şöhreti ile övünülen türkiyemiz için de bu kural geçerlidir. |
435 |
|
436 |
|
437 |
HER
ŞEYİN AŞIRISI ZARARDIR, DOGANIN KARARIDIR! Aşırı, gereksiz hassasiyet bazen yarardan çok insanın
kendisine ve çevresine zarar verebilmektedir |
438 |
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ
? ü SİYASİ TECRÜBESİZLİK, BİLGİSİZLİK,
ÖNGÖRÜSÜZLÜK KORKAKLIK, BENCİLLİK KİŞİSEL ÇIKARLAR, İHTİRASLAR, AŞIRI İYİMSERLİK, AŞIRI GÜVEN, AŞIRI
HOŞGÖRÜ, AŞIRI İYİ NİYET v.b. NEDENLERİ İLE KARARTILIYOR. ü TÜRKİYE’
DE HER GECEN GÜN TELAFİSİ ÇOK ZOR YADA MÜMKÜN OLMAYAN SİYASİ EKONOMİK
KARARLAR UYGULANIYOR GÖRÜŞÜNDEYİM. ü BURADA, MEVCUT YÖNETİM KADAR BAŞTA
MUHALEFET PARTİLERİN (CHP VE MHP)
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN,
DİĞER DEVLET KURUMLARININ, HİÇ
Mİ HİÇ SUÇU YOKTUR. KİŞİSEL, ÖRGÜTSEL
MADDİ SİYASİ ÇIKARLAR AMACIYLA DİNİN,
İSLAMİN, ALLAH ADININ VE GÖSTERİ İBADETLERİNİN VE İNANANLARIN KULLANILMASINDA SEYİRCİ
KALMALARI NEDENİYLE DİYANETİNDE, HACI, HOCALARIN DA HİÇ Mİ HİÇ SUCLARI YOK. ü ÜNİVERSİTELERİMİZ HALKIN VATANDAŞIN GÜVEN
VE SAYGISINI KAZANMADIĞI SÜRECE, GİRİŞECEĞİ HER EYLEM SONUÇSUZ KALIR. SOKAKTAKİ VATANDAŞIN GÜVEN VE SAYGISINI
KAZANMAK İÇİN ÜNİVERSİTELER İLK EVVEL TIP FAKÜLTELERİNDE SAĞLIK HİZMETİ
ALMAYA GELEN VATANDAŞLARA KARŞIN TUTUMUNU
İYİLEŞTİRSİNLER, VATANDAŞA İNSANA YAKIŞIR ŞEKİLDE DAVRANMASINI ÖGRENSİNLER!
ü Demokrasi, insan
hakları, barış adı altında günümüzde askeri darbeler tartışılmaktadır,
generaller gelişi güzel düzmece suclarla tutuklanıp senelerce yargıda
bekletilerek cezalandırılmaktadırlar. Eger Türkiyede hak hukuk varsa,
Türkiye’ de adıl yargılanma varsa; buradakı sorumlu hakim savcıların
cesaretleri, yürekleri, vicdanları varsa, ülkenin çıkarlarını, vatanın birlik
ve bütünlügünü korumaktan aciz kalan, devletin olanaklarını kendilerine yakın
olanlara fırsat eşitligi gözetmeden kullandıran, ülkenin çıkarlarından çok,
kisişel ihtiraslarını anayasa degişikliği ile ön plana çıkartan günün devlet
yönetimini tarafsız ve evrensel hukuk kurallarına göre sorgulansınlar. ü Tekrar tekrar dile
getirdigim gibi; askeri darblerin esas sorumluları siyasilerdir, onları
tekrar, tekrar seçen ve görevi suitimallerine, acizliklerine ses çıkaramayan
halktır. İnsan kendine yakışanı seçer, İnsan hakettigini bulur ve yaşar, gerisi safsatadır, boş laftır! ü Allah Türkiye’ nin,
gelecek nesillerin yardımcısı olsun, amin, |
439 |
………….. Konu: Verdiğim derslerin video kaydı
ve canlı internet yayın izni ! Lisans ve lisansüstü verdiğim bütün derslerin
video kayıtlarını ve canlı internet yayınlarını yapmak istiyorum. Aslında
böyle bir uygulamanın bölümümüzde, üniversitemizde Türkiye genelinde
uygulanması, eğitim öğretimde karşılaşılan birçok aksaklıkları,
suiistimalleri gidereceği gibi, kaliteyi de artıracaktır. Derslerin
öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından da çok daha iyi, daha ciddi
disiplinli takibini sağlayacağı görüşündeyim. Ögrenci aileleride çucuklarını
düzenli kontrol etme şansını bulurlar. GÜNÜMÜZÜN TEKNOLOJİK İMKÂNLARININDIN YÜKSEK EĞİTİM
ÖĞRETİMDE HER YÖNÜYLE YARARLANILMASI
TARAFTARIYIM. Örneğin,
bölümümüz binasına giren çıkanların, derslere katılanların parmak izlerinden
yada görüntülerinden gün ve saat göre kaydedilmesi de düşünülmelidir. Bu gibi
önlemler, uygulamlar, yüksek ögretim kurumlarındaki egitim, ögretim ve ARGE faaliyetlerin kalitesinin
artırılmasına cok daha fazla etken olurlar…
İzmir, 23.2.2013 |
440 |
TÜRK’
LÜGÜMLE, AYYILDIZLI AL BAYRAGIMLA, TÜRK MİLLİYETÇİLİGİMLE, TÜRKİYEDE YAŞAMAKTAN, TARİHİMLE,
ATALARIMLA BEN MUTLUYUM, GURURLUYUM, ALLAHA BİN ŞÜKÜRLER OLSUN DİYORUM. Laz, Rum, Bosnak, Arnavut,
Çerkez, Kürt, Arap, Süryani, Ermeni v.d.
Kimliklerimle Türkiyede, Tüm Dünyada Türk Olarak Yaşamaktan, Ülkeye
Kanım Canım Pahasına Hizmet Etmekten, Mücadele Vermekten Ben Çok Mutluyum. Benim çıkarım, Türkiyenin
çıkarlarıdır; Benim Gelecegim, Türkiyenin gelecegidir, Türkiye varsa, ben
varım, sizler varsınız, bizler varız, hempimiz varız; Türkiye güvendeyse,
bizlerde güvendeyiz; Türkiye zenginse, bizlerde gerçek zenginiz, Türkiye
huzurluysa, bizlerde huzurluyuz; Türkiye varsa, bizler ve gelecek nesiller var olacaktır… |
441 |
BOLLUK VE VARLIK
İÇİNDE, TÜRKİYE GİBİ BİR ÇOK İSLAM ÜLKELERİ YOKLUK, YOKSULLUK VE SEFALET
İÇİNDE YAŞIYORLAR, ALLAH ADINA BAŞKALARI TARAFINDAN KULLANILIYORLAR,
SÖMÜRÜLÜYORLAR, NEDEN? |
442 |
Diger
vatandaşların haklarını yiyerek, ahını alarak, gelecek nesillerin bedduasını
alarak, devletin nimetlerinden daha fazla yararlanmak için hükümete yalakalık
etmek, dogruları çarpıtmak, yalan konuşmak, hatta sessiz kalmak, suçtur,
ahlaksızlıktır, kişiliksizliktir ve en büyük günahtır! |
443 |
TÜRKİYE’DE ÇOK
FARKLILIKLARIMIZ ve ÇIKARLARIMIZ, ÜLKENİN ÇIKARLARINDA BİRLEŞMELİDİR. |
444 |
Silahlı TERÖRE KARŞIN MÜCADELEDE İKİ SEÇENEK VARDIR; ‘‘YA TERÖRÜ YOK EDERSİNİZ, YADA TERÖR SİZİ YOK EDER’’ Şehitler ölmesin, analar ağlamasın buna engel olan T.C.,
TSK miydi? |
445 |
T.C., TSK VE KOMUTANLARI; TUTU, KAKA, ÇOK FENA; K, PKK, APO, TERÖRİSTLER, CANİLER; CİCİ, BİCİ,
KAHRAMAN,.. Son
10 yıldır T.C. nerden nerelere getirilmiştir, Dünya Tersine Dönmüş! |
446 |
TÜRKİYE
DÖNÜŞÜ, ÇIKIŞI OLMAYAN BİR BATAKLIĞA SÜRÜLMÜŞTÜR ! ü
Ülke ve halkı; Dinciler - Dinsizler,
Bizden olanlar (Yandaşlar) - Bizden olmayanlar (Eksdaşlar),
Karabaşlılar – Açıkbaşlılar, Türkler – Kürtler diye
bölünmüştür, birbirlerinin can düşmanı haline getirilmişlerdir! ü
Türkiye fiilen bölünmüştür; Güneydoğuda
Devletin otoritesi, sözü geçmiyor, Bayrağı, kimliği yok ediliyor. Devletin
asayişten sorumlu amirine meydanlarda hakaret, tehdit ediliyor, tokatlanıyor,
bir Belediye Başkanı ülkenin secimle gelmiş Başbakanına ağır hakaretler
tehditler savuruyor ü Gazeteler,
Radyolar, Televizyonlar hükümetin, PKK’ ın ve kara şeriatın propagandasını
yapmakla yarışır hale getirildiler. ü Ülkenin haracını
Batılılar kesiyor, ü
Ekonominin gerçek patronları Batılı sermayedir, ülkeyi
içerideki uzantıları ile sömürüyorlar, satın alıyorlar. ü Satacak fabrika,
kurum vb. kalmadı vatanı parselleyip yabancılara satıyorlar. ü Türkiye’de fabrika,
araştırma merkezleri gibi üretim amaçlı işyerleri açılmıyor. Onun yerine
tüketim amaçlı lüks alışveriş merkezleri, eğlence merkezleri, Batılı sahipli
sosyete lüks mağazalar açılıyor…. ü
Vatandaşın çoğu borçlandırılarak başta batılı bankalar
tarafından sömürülüyor ü
….. Yüzyıldır
Kürdistan hareketin başarmadıklarını, 30-40 senedir PKK’nın
gerçekleştiremediklerini son 10 senede AKP li devlet yönetimi sayesinde
aşağıda görüntüler Türkiye’de sağlanmıştır. Bu görüntülerle artık ne Apo nede
PKK teröristleri yargılanamazlar, suçlanamazlar, çünkü bunlardan evvel
sorgulanması gerekenler var. Bu saatten sonra PKK teröristlerine karşın
mücadelede bu devlet yönetimin hiç şansı yoktur. |
447 |
|
448 |
|
449 |
|
450 |
|
451 |
|
452 |
Eylemci, Çapulcu, provokatör kimler
dir ? ''Taksim Gezi Parkı’ndan sonra Anıtkabir'i de yıkarız elhamdülillah''
diyebilen zihniyettir! |
453 |
Gezi Parkı Direnişi |
454 |
|
455 |
GEZİ PARKI GÖSTERİ VE PROTESTOLARIN, TENCERE TAVA
MÜZİKALLERİ, |
456 |
|
457 |
Mübarek Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun. Kutlanacak Bayram
mı Kaldı! Ülkemizde, birlikte nice sağlıklı, huzurlu, mutlu güzel
bayram günleri dileklerimle, sizlerin mübarek ramazan bayramını kutlar, saygılarımı
sunarım. Yaşam bu, öylede veya böylede yaşanılacaktır, |
458 |
|
459 |
|
460 |
ÜÇ HAFTADA 11 KİLO ZAYIFLAMANİN (101 KİLODAN 87
KİLO) BASİT SIRRI ! |
461 |
Zayıflama ve kilo almama da elektrikli bisikletler, Şehir
içinde Kullanımları! Saglıklı yaşam, saglıklı cevre, enerji tasarruflu, Şehir
içi trafik sorunun çözümünde |
462 |
|
463 |
|
464 |
TÜRKİYE’ DE DEVLET
DESTEKLİ ARGE PROJELERİNDE OLUMSUZLUKLAR Bilimsel Araştırma Geliştirme
Projelerinde Devletin, Kurumlarının
Uyguladıgı Destek ve Teşviklerinde, ahbap
Cavuş ve partizanlık ilişkileri, Uygulamalarda Gözlenen Usulsüzlükler,
Keyfiyet. Ülkenin Kaynakları ile finans edilen
ARGE Projeleri, cok daha ciddi degerlendirilmelidir. Ülkeye kısa sürede
istihdam saglayacak, faydası yüksek olan Projelere öncelik verilmelidir.
Ülkeye yarardan cok zararı olan ARGE projeler ile ülkenin kaynakları çarcur
ediliyor malesef. |
465 |
TÜRKİYEDE ARGE, TEKNOLOJİ ALT YAPI TEŞVİKLERİ, -Suistimaller- -
ÜNİVERSİTE BÜNYESİNDE YÜRÜTÜLECEK VE
KISA SÜREDE PARA İSDİHTAM YARATACAK
KATMA DEGERİ YÜKSEK UYGULAMALI PROJELERE VERİLMELİDİR. -
SANAYİ, ŞİRKETLER; SÜRDÜREBİLİR
FAALİYETLERİ İÇİN ARGE’ YE DAHA CİDDİ YÖNELMELERİ VE KAZANCLARINDAN DAHAFAZLA
PAY AYIRMALARI GEREKİR VE ÜNİVERSİTELERLE COK DAHA YOGUN İSBİRLİGİNE GİTMLERİ
GEREKMEKTEDİR. -
ÜNİVERSİTE İLE SANAYİ İŞBİRLİGİ
ÇERCEVESİNDE VERİLECEK ARGE TEŞVİKLERİNDE LABORATUVAR ARAÇ GEREÇLERİ
ÜNİVERSİTEDE KALMAK ŞARTIYLA, ÜNİVERSİTLERİN TEKNOLOJİ PARKINI GELİŞTİRMEK
AMACIYLA VERİLMELİDİR. BU TESVİKLERLE GELİŞTİRİLEN TEKNOLOJİK ARGE PARKLARI
TÜM SANAYİCİLERİN ARGE ÇALIŞMALARINA ACIK TUTULMALIDIR, …. -
ARGE TEŞVIKLERİNDEN DE ÖGRENCİLERİN
EGİTİMİNDEKİ ARTILARI GÖZ ARDI EDİLMEMELİDİR -
DEVLETİN ARGE TEŞVİKLERİNDE PROJE
FAALİYETLERİNDE ÇOK BÜYÜK PARALAR DÖNMEKTEDİR, BÖYLE OLUNCADA SUİSTİMALLER,
HARAÇLAR, KOMİSYONLAR KACINILMAZ OLMAKTADIR. -
DEVLETİN ARGE TEŞVİKLERİ GÖSTERMELİK
PROJELERLE AMAÇ DIŞI KULLANILMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR -
DEVLETİN ARGE TEŞVİKLERİ PROJE
SAHİBİNİN YADAA SAHİPLERİNİN
PARTİSİNE, CEMAAT, TARİKAT MENSUPLARINA, PAŞA, BEY DAYISINA YADA AHBAP
CAVUS İLİŞKİLERİNE GÖRE DAGITILMASINN ÖNÜNE GECİLMELİDİR. -
EN AZINDAN ARGE PROJE DEGERLENDİRMELERINDE BİRİBİRİNDEN
UZAK VE BİRBİRLERİNDEN HABERSİZ VE BİR
TEKNİK EKONOMİK DEGER TABLOSUNA YADA FORMUNA GÖRE UZMANLARCA
DEGERLENDİRİLMESİ, RAPOR EDİLMESİ İSTENİLMELİDİR. GÇREVİ VE GÜVENİ
SUİSTİMALDE HAKEMLERDE SORGULANMALI VE CEZALANDIRILMALIDIR. |
466 |
|
467 |
TÜRKİYEDE TÜRK YOKTUR
AKADEMİK BENSİZLİGİNE KARŞIN, BEN TÜRKÜM, TÜRKİYEDE YAŞAYAN TÜRK
VATANDAŞIM. BEN TÜRKİYEDE TÜRKLÜGÜMLE MUTLUYUM, ŞANSLIYIM. Kültürel haklar, İnsan hakları, Demokrası, Özgürlük, Bagımsızlık demeden evvel, Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içersinde bu Vatanda yaşayan her vatandaşın Devletin Temel Yasalarına ve Devletin yasalarına, yönetmeliklerine, kurallarına, kararlarına, çrf ve adetlerine uymanın bir zorunluluk oldugunu bilmesinde de yarar vardır. |
468 |
TÜRKLERİN SABRI, HOŞGÖRÜLERİ SUİSTİAMAL
EDİLMEKTEDİR! Batı’da Avrupalılar Türk der; Orta Asya’da
kaynaklar, Türk der; Ortadoğu’da Arap kaynakları, Türk der; Anadolu’da
Bizans kaynakları, Türk der; Anadolu’da arkeolojik kaynaklar, 10 bin
yıldır Türk der; Anadolu’da Selçuklu Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde
halk Türkçe konuşur; Türk dili, dünya diller ailesinde ön
sıralardadır; Dünya bugün bu coğrafyada yaşayanlara Türk diyor; Ama
şimdi Anadolu’da yaşayan bazıları, Türk yok diyor…… Neden bazıları; ısrarla Türklüğü reddediyor? / Neden
bazıları; Türklüğe hakaret ediyor? / Neden bazıları; Türk Milleti
yoktur diyor? / Neden bazıları; Yüzde doksanlık Türkleri, azınlık
etnik gruplar gibi görüyor? (alıntı
Nurulah Aydın) |
469 |
Vahlar Sana
Ola Türkiyem! Devlet
Yönetimimlerinde Ciddiyetsizlik, Ehilsizlİ Örnekleri Türkiye'nin
bu günkü devlet yönetiminin ciddiyetsizliğine, endişe verici ve acınacak
haline bir bakın. Mübarekler, devleti yönetmekten ziyade, Allah adına,
demokrasi ve insan hakları adına, büyük güçlü Türkiye adına devletin
olanaklarını ülkenin zenginliklerini, varlıklarını sömürmek için birbirleri
ile yarış ediyorlar. (aldıkları kararları, altına imza attıkları
yasaları hatırlamak istemiyorlar, başta inkar ediyorlar. Belgeler ortaya
çıkınca kendi özürlü kişilikleri de ortaya bir, bir çıkıyor. Örneğin;
kararları baskı altında attık! kararlara imza attık ama
uygulamadık! Cemaatin her isteğini bugüne dek yerine getirmedik mi!
Cemaatin devlet yönetiminde kaç vekili, kaç bakanı, kaç valisi, kaç
kaymakamı, kaç savcısı ve hâkimi vardır? diye de kamuoyunda birbirlerine soruyorlar!
..... En son ise belgeleri kamuoyunun bilgisine bir şekilde sunan yayanlara,
devlet sırrını açıklamak …. Nedeniyle dava acıyorlar. Silivri’de hukuk adına
yapılan hukuksuzlarda acılan saçılan belgelerde aynı hassasiyet
gösterilmemiştir, tam tersine devlet tarafından teşvik edilmiştir. İrtica
cemaate karşın mücadele almak için karar alıyorlar, altına imza atıyorlar,
daha sonra ise bu irtica ve cemaatlere karşın endişeleri olanları gelişigüzel
cezalandırılıyorlar. Sonrada Batılılara yaranmak için, Avrupa Birligi
için şekilsel, göstermelik demokrasi
paketleri açıklıyorlar…. Tam
tarjikkomedi çok kötü bir tiyatro oyunu değil mi sizce? Bu zihniyetler mi
devleti yönetecektir, yönetirlerse Türkiye muz cumhuriyetlerinden de beter
hale getirilir, ülke bölünür, kaosa sürüklenir, teröristlerden medet umularak
terörist başı ülke içinde ve yurtdışı kamuoyunda da uluslaştırılır,
mandellalaştırılır! Silivri'de
hukuk adına yapılan hukuksuzlar kadar
tarajedikomik uygulamalar, son günlerde dershanelerle ortaya
çıkan devlet yönetimi ile cemaatler arsında da görülmektedir! Bu gibi
uygulamalar, olaylar devlet yönetimi için bir rezillik, ciddiyetsizlik,
ehliyetsizlik olarak değerlendirilir, demokrattık ülkelerde tabii
ki. Üzücü olan, devletin kurumların, sivil toplum örgütlerinin
v.d. gerekli yasal uyarıları, müdahaleleri yapmaları,
sessiz, korkak kalmalarıdır. Çalışanları
arasında bir dayanışma içerisinde bulunamayan, çalışanlar arasında
saygıya ve hoş görüye özellikle fırsat eşitlediğine dayanmayan bir tutum
izleniyorsa ve çalışanlar arasında özellikle üst düzey sorumlular arasında
birbirlerine karşın husumet, kin nefret bulunuyorsa o kurumlardan ne ülkeye
nede içerisinde çalışanlara hayır gelmez. Kendisine, Ailesine, Ülkesine, devletine,
vatanına, ulusuna, dinine, kurumlarına, çalışanlarına sahip çıkamayan
vatandaşlar, insanlar, toplumlar, uluslar, kurumlar daha iyisini ve daha
güvenli huzurlu ve daha zengin mutlu bir geleceği hak etmiyorlardır. (Burada
aklıma gelmişken parantez içinde diğer
bir konuya da dikkat çekmek istiyorum! Son zamanlarda din tacirleri, beyni
körler: şu türbeye yatıra, bu mezara, şu duayı okuduğunuzda, kaç kez
tekrarladığınızda ticari kazancınız artar, maddi bereketiniz çoğalır,
hastalıklardan korunur, şifa bulursunuz, işleriniz düzene girer, sınavları
kazanırsınız, beladan korunursunuz, iş bulursunuz, hazırlı evlat sahibi
olursunuz, v.b. Vatandaşları, Müslümanları bir şekilde kullanıyorlar …. İslam
Dini bir akıl mantık dinir, Müslümanların sağlıklı yaşamı ve gelişimi
içindir, hurafelerle ilgisi yoktur. İş dualara kalmış olsaydı, dünyadaki bir
çok Müslüman devletlerindeki kardeşlerimiz sefil sefalet içerisinde yok
olmazlardı, Gavurlar tarafından sömürülmez ve güdülmezlerdi. ….) …. |
|
|
470 |
|
471 |
Türkiye de Yosuzluk, Rüşvet ve Görevi Suistimaller
ve Bu Kadarına da Pes Dedirtecek
Uygulamalar |
472 |
|
473 |
YOKSULLUK, YOLSUZLUK, YASAKLAR DENİLEN, 3Y İle Mücadele; Yönetime Özgü Söylenenlerle Yapılanların
Gercek Göstergesidir İşin kötüsü nedir biliyor musunuz ? |
474 |
ÜLKELERDEKİ YOKSULLUGUN, DARBELERİN, KAOSLARIN, YIKIMLARIN NEDENİ ? Türkiye de, ve İslam Ülkelerinde, DEVLET YÖNETİMLERİNDE ORTAYA ÇIKAN SİYASİ, EKONOMİK KAOSLARIN,
DARBELERİN, yıkımların; Ülkelerdeki yoksullugun, fakirligin, dışa huzursuzlugun, isyanların,
geri kalmışlılıgın başlıca nedenlerinden biri, DEVLET YÖNETİMİNDE SÖZ SAHİBİ OLANLARIN bilhassa siyasetcilerin,
bürokratların İHTİRASLARI VE Yetersizlkleri, EHLİYETSİZLİKLERİDİR ve ÜLKENİN ÇIKARLARINDAN ZİYADE KENDİ
ÇIKARLARININ ÖN PLANA ÇIKARMALARIDIR. |
475 |
|
476 |
İRAN
DAKİ AYETHULLAH KHOMENİ, TÜRKİYE DE CEMAAT LİDERİ FETHULLAH GÜLEN OLUR MU? Bu sorunun cevabı, hayırdır. |
477 |
2014 Türk, Alman Bilim Yılı, Türkiye de ARGE
Faaliyetleri, TÜBİTAK |
478 |
PARALEL DEVLET, PARALEL YAPI, paralel örgüt….! Askeri Vesayet Halkın Vesayeti, Darbeciler, Rrgenekon,
Balyos….! DIŞ GÜCLER, ABD, İSRAEL….! Ve ….. Liyakatsiz Siyasetciler için; Türkiyede tüm olumsuzlukların ve kötülüklerin
nedenleri, Türkiyede tüm görevi suistimallerin, yolsuzlukların,
hırsızlıkların nedenleri, Türkiyede Liyakatsiz siyasilerin klasik klaşeleri! Kendi yalanlarına kendilerini kaptırmışlar Türkiye felaketin eşgine getirilmiş, Teröristlere taviz verilmiş, Halk ayrışmış, Ülke
bölünmüş, iş aş yok muş, Kime ne? Kimin umrunda Hala meydanlarda Paralel devlet, Şer gücler Kabahat onları konuşturan ve dinleyenlerde |
479 |
|
480 |
|
481 |
https://disqus.com/by/DrHusso/ |
Yukarıdaki makaleleri indirmek, sayfaları açmak için
tıklayınız |
|
·
Makaleler, güncel
aktüel olan ekseriyetle toplumu ilgilendiren konular üzerinde kendi gözlem, değerlendirme
ve düşüncelerimi görüşlerimi içermektedir. ·
Kişi kişilere ve
kurum, kurumlara ne akıl verme, nede hakaret etme niyetini taşımıyor, haddim
de degildir. ·
Buradaki makaleler
daha çok bilgi, görüş alışverişinde bulunmak ve bazı konuları farklı görüş
acılardan tartışmaya sunmak için burada yayınlanmaktadırlar. ·
İnsani akli
fikirler, düşünceler; öneriler, toplum
yaşamında olumlu yada olumsuz dalgalanarak, cogalarak, yayılmayı,
olgunlaşmayı sağlayan, belli toplumsal mekanizmalari harekte geciren sinyaller
gibidirler. ·
Fikirler,
düsünceler yeni fikirlerin, düşüncelerin
ortaya çıkmasına, oluşmasina ve
olgunlaşmasina katkı sağlarlar. · Makale taslaklarında maalesef birçok yazım hataları
bulunmaktadır, Zaman, zaman bu
hataların giderilmesine gidilmektedir.
Yazım hatalarından dolayı tekrar okuyucularin hoş görüşüne
sığınıyorum. MAKALELERİN TANITILMASINDA,
ÖNERİLMESİNDE, YAYILMASINDA OLASI KATKILARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER |
|
Copyrigth, DrHusso © 2001 |